Gönen ' in büyükbabasının çiftlik evinden o gün karanlık çökerken evime dönebilmiştim . Birbirimizden ayrılmamız bir hayli zor olmuştu . Aşık olmak bu olsa gerekti . Her anı birlikte geçirmek istemek . Bu benzetme biraz Şıpsevdi sakızlarından çıkan kağıtlarda yazan aşk benzetmeleri gibi olmuştu ama demek ki insan aşka düşünce duygularına tercüman olabilecek her türlü tarifi hayatında kullanıma sokabiliyordu .
Her ne kadar annem Gönen ' in varlığından haberdar ve onunla buluşacağımı biliyor olsa da yine de eve belirli bir saatte dönmeliydim . Nihal sultan kanunları diye hayatın ve benim gerçeklerim vardı . Bu kanunların en önemlisi ve çocukluğumdan beri beynime kazınmış olanı " Akşam ezanını duyduğun zaman evde olacaksın , beni seni aratmak zorunda bırakma " idi . Şimdi bunu bile bile geç kalamazdım . Hele ki ilk buluşmamızdan dönüşte ....
Eve girdiğimde korktuğum ve hatta beklediğim sahne yaşanmadı . Neydi o beklediğim sahne .
" Şebnem saatten haberin var mı ? Bu saate kadar nerelerdeydin ? "
Hayır ! Annemle benim aramda böyle bir konuşma geçmedi . İnanmayacaksınız biliyorum çünkü ben bile yaşadığım halde inanamadım . Eve girince annemin beni karşılaması şöyle oldu
" Hoşgeldin kızım . Aç mısın ? Eğer yemek yemediysen beraber yiyelim . Ben seni bekledim . Hem yerken günün nasıl geçti onu anlatırsın "
İnanamadınız değil mi ? Bende duyduklarıma ve yaşadıklarıma inanamadım ama tamı tamına böyle oldu . Böyle davrandığına göre ya annem Nirvana ' ya ulaşmıştı ya da içine avrupalı bir entellektüel kadın girmişti . Belki de ben yirmi yıldır annemi yanlış tanımıştım .
Birlikte yemek yerken annemin sordukları ve sormadıkları ne varsa onun bana verdiği cesarete dayanarak anlattım . Vurucu darbeyi de sona koydum .
" Anne biliyor musun ? Gönen anne ve babasıyla tanışmamı istiyor "
" Ne güzel işte , seni ve aranızda kileri ciddiye alıyor demek ki . Bende onunla tanışmak isterdim . Kızımın aklını başından alan delikanlı kimmiş tanımak isterim "
Annem hakikaten böyle bir kadın mıydı ? Olgun , anlayışlı , romantik ... Tamam , tamam romantik olduğunu biliyordum da ya diğer özellikler . İyi de dedim kendi kendime daha önce kadını böyle bir durumla karşı karşıya hiç bırakmadım ki nasıl tepki verdiğini bilebileyim . Demek ki Nihal sultan ' ın orjinali buymuş .
Gece geç vakte kadar oturup annemle sohbet ettim , içimde yaşadığım endişeleri şefkatiyle alıp götürmesine izin verdim . Mutlu ve huzurlu bir uykuya teslim olduğum da yarının bana ne getireceğini bilmiyordum .
Yaz tatili artık benim içinde başlamıştı . Gönen ile konuşmamıştık ama içimden bir ses fırsat bulduğumuz her anı birlikte geçireceğimizi söylüyordu .
Kahvaltımı yaparken telefonuma arka , arkaya mesajlar gelmeye başladı . Okumaya başladığım da tamamen aklımdan çıkan aktivist hareketlerle ilgili olduğunu gördüm . En yakın protestonun nerede ve ne zaman yapılacağıyla ilgili bilgiler paylaşıyordu arkadaşlarım benimle . Aşk , meşk işleriyle o kadar meşguldüm ki yapacağımız herşey tamamen aklımdan çıkmıştı . Hemen onlara katılacağımla ilgili bir kaç cümle yazdıktan sonra , unuttuğum ayrıntıları öğrendim . Eylemin nerede ve ne zaman yapılacağı gibi ...
Üç gün sonra , yine şehrin dışında bir inşaat şirketini protesto edecektik. Çünkü bu şirket deniz suyunun kirlenmesine ve balıkların toplu bir şekilde ölmesine sebep oluyordu . Bizim ki de iş yani tek tek ölünce yiyorduk , toplu öldürülünce protesto ediyorduk . İşin şakası bir yana bugün balıklar ölüyorsa yarında insanlar ölmeye başlayabilirdi . Buna birilerinin dur demesi gerekirdi . Bu birileride biz oluyorduk herhalde üç , beş tane kıçı kırık üniversite öğrencisi . Belki birşeyleri tek başımıza değiştiremezdik ama en azından yapılan yanlışın farkındayız ve bunun karşısındayızı gösterebilirdik .
Bu önemli konuda mesajlaştıktan sonra benim için en önemli insandan telefon geldi . Bilin bakayım kimmiş arayan ? Tabii ki Gönen . Telefonun ikinci kez çalmasına izin vermeden hemen açtım .
" Efendim "
" Şebnem iyi misin ? "
" Evet iyiyim neden ? "
" Telefonu soluk soluğa açınca bir telaşın var zannettim "
Bütün telaşım sensin diyemedim . Onun yerine
" Yoo telefon biraz uzaktaydı bir an önce açabilmek için acele edince soluk soluğa kaldım demek ki "
" Tamam o zaman . Bak sana ne diyeceğim , bugün geç oldu ama yarın erkenden denize açılalım mı ? "
Açılalım derken ? Ne demek istemişti ?
" Açılalım da nasıl ? "
Gönen ' in içten kahkahası kulaklarım da yankılandı
" Tekneyle tabii ki "
" Aaa tamam peki . Yarın kaç gibi hazır olayım ve yanıma neler alayım "
" Sabah dokuz uygun mu ? "
" Uygun "
" Sahil için gerekli olabilecek ne varsa onları al yanına "
" Peki tamam "
" Yarın görüşürüz "
" Görüşürüz "
Gönen de benim gibi telefonda uzun uzun konuşmayı sevmiyordu . Müzik , kitaplar ve telefonda kısa konuşmayı sevme ortak noktalarımızdan bir kaçıydı .
Kitaplar deyince aklıma gelmişti . Uzun süredir adam akıllı bir şeyler okumamıştım . Fırsat bu fırsat deyip öğleden sonra mı mizah unsurlu kitaplar okuyarak geçirmeye karar verdim .
Akşamdan yanıma neler alacağımı ayarlayıp kocaman turkuaz renkli plaj çantamın içine doldurdum . Sabah giyeceğim kıyafetide seçip erkenden yattım . Malum sabah erken kalkıp güne hazırlanmalıydım .
Öyle de oldu sabah yedide uyandım . Güzel bir duş alıp saçlarımı topladım . Denizde rüzgar çok olacağından saçlarım açık olursa beni rahatsız eder diye düşündüm . İnce askılı , çiçekli yerlere kadar uzanan , pembe , tam plaj elbisesi denebilecek elbisemi giydim . Annem benim bugün Gönen ile buluşup denize açılacağımızı biliyordu o yüzden oda erkenden kalkıp kahvaltımızı hazırlamıştı . Zaten o her zaman erken kalkardı . Yine burada belirtmek istiyorum Nihal hatun yapacağımız gezi konusunda oldukça anlayışlı davranmıştı . Kahvaltımızı yaptıktan sonra ben son kez aynada kendime çeki düzen verdim hafif makyaj yapmıştım ama kahvaltı yaparken rujumuda bir güzel yemiştim . O yüzden rujumu tazeledim ve elbisemi düzeltip , parmak arası terliklerimi giydim . Bu sırada telefonum çaldı . Arayan Gönen di neşeli olduğu açıkça belli olan sesiyle
" Hazır mısın ? " dedi
" Evet "
" Aşağıdayım , o zaman insene "
" Saat dokuz oldu mu ? "
" Olmadı ama madem sen hazırsın , bende burdayım . Neyi bekleyelim ki "
" Tamam iniyorum o zaman "
Anneme çıkıyorum dedikten sonra merdivenleri çabucak indim . Tabi elbisem bana bir hayli muhalif davrandı ayaklarıma dolanıp hızımı kesmeye çalıştı ama ben onun eteklerini toplayıp yukarı kaldırarak karşıt çabasına dur diyebildim .
Dışarı çıktığımda Gönen ' in arabasını evin tam önünde park etmiş buldum . O ise arabasının benim oturacağım tarafına yaslanmış , kollarını göğsünde kavuşturmuş beni bekliyordu . Üzerinde diz kapağına kadar uzanan beyaz kaliteli keten kumaştan bir şort ve polo yaka mavi renk tişört giymişti . Ayaklarında beyaz bez ayakkabılar vardı . Espadril ayakkabı diyebileceğimiz tarzda bir ayakkabıydı . Gözünde ki ona acayip yakışıklılık katan güneş gözlüğünü saymıyorum bile . Beni görünce yaslandığı yerden ayrılıp bana doğru bir adım attı ve elimde ki çantama uzandı .
" Sabah telefon da diyemedim . Günaydın "
" Günaydın , erkencisin . "
" Evet . Bir an önce seninle buluşmak istedim . Zaten dün de görüşememiştik dokuza kadar bekleyemedim . Çantanı ver bagaja koyalım "
Çantamı ona uzatırken
" Erken gelmene sevindim çünkü bende çoktan hazırlanmış seni bekliyordum "
Yüzünde duyduklarından memnun olmuş bir gülümseme belirdi . Çantamı bagaja koyup binebilmem için arabanın kapısını açtı .
Yerime geçtiğimde geçen sefer olduğundan daha rahat bir şekilde nereden denize açılacağımızı sormuştum . Çünkü bu buluşmamızda sürpriz yoktu yapılacak aktivite belliydi . Oturduğum yerde rahat bir pozisyon alarak yüzümü ona döndüm ve cevabını bekledim . Bana kısa bir süreliğine bakıp tekrar önüne dönerek araba kullanmaya devam etti bu esnada da istediğim bilgiyi verdi .
" Ataköy Marina ' ya "
Demek yatların , kotraların olduğu yere gidecektik . Denize açılmanın yolu Gönen için marinadan , benim gibi sıradan bir ölümlü için ise boğazda karşıdan karşıya geçen vapurlardan geçiyordu. Hadi ölümsüzlüğün olabileceğini düşünme ihtimali olan bir insansan , o zamanda bolca Arap turistin bulunduğu , hınca hınç dolu , insan kalabalığında , kakafoninin hakim olduğu , halka açık bir teknede boğaz turu yapma ihtimalin vardı . Hayatın bu kadar ayrı uçlarındayken bizi bir araya getiren hangi güçtü bunu şu an gerçekten çok merak ediyordum . Bu suçu AŞK ' ın üstüne atabilirdim kolaylıkla , o derece şuursuz ve bulutların üstündeydim . Bütün korkum paraşütü açılmamış bir havacı gibi yere çakılmaktı .
Korktuğum ihtimali düşünürken tekrar Gönen ' in yüzüne baktım , onun yakışıklı yüzünde korkudan ve endişeden eser yoktu . Hatta tersine huzurlu bir görüntü sergiliyordu . Onun varlığı ve huzurlu duruşu bana da bulaşsın diye uzunca bir süre yüzünü seyrettim . Bu izleyişte ki gizli amacım ise yüz hatlarını ezberleyebilmekti aslında . Onu izlediğimin başından beri farkında olan Gönen gülümseyerek bana döndü
" O kadar uzun süredir yüzüme bakıyorsun ki , ne aradığını ya da ne bulduğunu merak ettim doğrusu "
O böyle söyleyince utançla karışık şokla kendime geldim .
" Şey hi.. hiç bir şey öylece dalmışım " Yalan , vallahi yalan .
Tabi ki de yalan söyleyecektim . Ne deseydim yüzünü hafızama kazımaya çalışıyorum çünkü ben deli gibi aramızda sorun çıkmasından , kötü bir şeyler olmasından ve rüya gibi geçen şu son haftaların sona ermesinden korkuyorum mu deseydim . Gerçi verdiğim cevap onu tatmin etmemiş olacak ki inanmaz bir yüz ifadesiyle kaşlarını kaldırarak
" Ben seni bugün neşeli ve hareketli görmek istiyorum , dalgın ve sessiz değil " dedi .
Bende gereksiz hüsnü kuruntularımdan kurtulup beraber geçireceğimiz zamanların keyfini çıkarmaya karar verdim . Daha olmadan , olma ihtimali var diye gelecek için şimdiden endişelenmemeliydim . Yüzüme kocaman bir gülümseme yerleştirip
" Daha çok var mı ? Gerçekten denize açılmak için sabırsızlanıyorum "
" Az kaldı , bir kaç dakika sonra oradayız "
Hava gerçekten çok güzeldi . Güneşin berrak sarısı , gök yüzünün bulanık mavisine karışmış bulutsuz bir gün vaadediyordu bize . Gönen ' in dediği gibi bir kaç dakika sonra marinaya ulaşmıştık .
Marina boyunca yan yana dizilmiş , birbirinden lüks ve pahalı yatların görüntüsü kendimi bir kez daha kötü hissetmeme sebep oldu . İçimden gelen bir ses sürekli
" Şebnem sen buralara ait değilsin , ne işin var burada " diyordu .
Yine son bir gayretle içimdeki o sesi susturup , Gönen ' e baktım , bakışlarıma gülümseyerek cevap verdi . İşte bu güzel adam günümüzün iyi geçmesi adına çabalamam için bilmeden bana yine cesaret vermişti .
Arabayı pek çok arabanın yan yana park ettiği alana park ederek içinden indi . Benim de elimden tutarak inmeme yardımcı oldu . Dışarda güneş fazlasıyla parlak olduğundan bagaja yönelip çantamı almak için hamle yaptım . Gönen benden erken davranıp çantamı arabadan çıkarıp bana verdi . Bende kısa bir araştırmadan sonra gözlüğümü bulup , taktım . Bu kadarcık kısa bir sürede bile güneş beni rahatsız etmiş olcak ki gözlüğümü takınca gözlerim rahatladı ve bakışlarım berraklaştı .
Teknelerin olduğu tarafa doğru ilerlerken , çok doğal bir hareketle Gönen elimi avuçlarının içine aldı . Birbirine kenetlenmiş ellerimize bakarken onun uzun , ince parmaklarının , yine benim ince zarif parmaklarım üzerine korumacı bir şekilde kapandığını görmek benim ona olan güven duygumu perçinledi .
Büyük ve oldukça lüks bir yata yaklaştığımızda bineceğimiz yatın o olduğunu üzerinde ki italik kocaman harflerle " Turhanlı II " yazısından anladım . Anladığım başka bir şeyse bu iki ise bunun bir de birincisi ve belki de üçüncüsü vardı .
Biz yatın merdivenlerine adım atarken yukardan şortlu ve kolsuz tişörtlü , orta yaşlı bir adam inmeye başladı . Bizi görünce samimi bir gülümseme ile
" Hoş geldiniz Gönen bey " dedi
" Hoş bulduk Serdar bey "
Karşılıklı bey dediklerine göre aralarında ki ilişki iş ilişkisinden ibaretti anlaşılan . Çiftlik evindeki Nusret amca kadar yakın değillerdi gördüğüm kadarıyla
" Bütün hazırlıklar tamam , istediğiniz zaman hareket edebiliriz "
" Tamam teşekkür ederim Serdar bey "
Aralarında geçen bu konuşmadan sonra Gönen benim merdivenlerden çıkmama yardım etti ve yatın güverte kısmına çıktık . Çıktığımız yer güverteydi herhalde , şimdi emin de olamadım ki ne de olsa bu benim ilk defa bir yata binişimdi . Her neyse yatın üstündeydik sonuçta . Son dönem Türk dizilerinde sıkça gösterildiği için biliyor olsanız gerek , o yüzden ince ince ayrıntıya girmeme hiç gerek yok siz gözünüzde canlandırın işte çok lüks bir yat görüntüsünü .
Gönen yine elimi tutarak beni uç kısma doğru götürdü buradan deniz daha hoş görünüyordu . Bu sırada yatın motorları çalışmaya başladı ve biz yerimizde ister istemez dengemizi kaybettik . Gönen kendini çabucak toparlayıp dimdik ayakta durabiliyorken bense ancak ona sımsıkı sarılarak dengemi sağlayabilmiştim .
Yat yavaş yavaş marinadan çıkıp denize doğru açılırken bizde arkamızda kalan koltuğa doğru yönlendik Gönen oturup beni de kendi yanına çekti , elini belimden geçirip sarıldığında bende başımı onun omzuna yasladım . Bu pozisyon o kadar doğal ve akışkan bir şekilde gelişmişti ki hiç yadırgamadım ve her soluk alışta hızlanan Gönen ' in kalp atışlarının bana müzikmiş gibi gelen ritmini dinledim .
NOT : Bu bölüm uzun olduğu için bölmek zorunda kaldım . En kısa zamanda devamını yazmayı umuyorum . Her zaman olduğu gibi şimdiden okuduğunuz ve oy verdiğiniz için çok teşekkür ederim . Yorumlarınızla da bana katkıda bulunursanız çok mutlu olurum . Sevgiyle ve huzurla kalın ....