HEP SENİ BEKLEDİM

mermarid द्वारा

571K 37K 1K

HEP SENİ BEKLEDİM Çaresiz bir kadının hayatta almak zorunda olduğu en büyük kararın ne olduğunu düşünün. Ki... अधिक

TANITIM 1
TANITIM 2
1. Bölüm
2. Bölüm
3. Bölüm- Aziz Karayel
4. Bölüm - Soykanlar
5. Bölüm
6. Bölüm
7. Bölüm
8. Bölüm -Piç
9. Bölüm
10. Bölüm - Adalar!
11. Bölüm - Gazete
12. Bölüm
13. Bölüm -Basın Toplantısı
14. Bölüm
15. Bölüm
16. Bölüm "Beklenilen haber!"
17. Bölüm "Bebek"
18. Bölüm "Nazlı"
19. Bölüm
20. Bölüm
21. Bölüm "Acı"
23. Bölüm "Annen gibi güçlüsün"
24. Bölüm "Nazlı & Murat
25. Bölüm "Acı"
26. Bölüm
27. Bölüm
28. Bölüm
29. Bölüm "Doğum & Ölüm"
30. Bölüm "Can ve Nefes"
31. Bölüm "İkizler"
32. Bölüm "Kemoterapi"
33. Bölüm
34. Bölüm "Babam beni sevmiyor!"
FİNAL! "MUTLULUK"

22. Bölüm

10.8K 942 18
mermarid द्वारा

"Umarım bölümü beğenirsiniz. Yorumlarınıza cevap yazamıyorum. Ama fırsat bulunca cevap yazacağımı bilmelisiniz. Lütfen kısa da olsa hikaye hakkında düşüncelerinizi yazınız."

********

Ağır adımlarla yürürken ayaklarının ağrısını yeni hissetmeye başlamıştı. Yüreği azda olsa huzura kavuşunca bedeni yorgunluğunun sinyallerini vermeye başlamıştı. Düşünceli bir şekilde ne kadar yürüdüğünün farkına varmamıştı. Şimdi ise biran önce kavuşmak istediği kişiye ulaşmak için acele ederken aşmış olduğu bu yol ona çok uzun gelmişti. Hastaneden bu kadar uzaklaştığını fark etmeyen genç adam derin bir iç çekerek adımlarını daha da hızlandırdı. Yaklaşık yarım saat sonra hastanenin kapısından içeriye girdiğinde kendisine endişeli bir şekilde bakan iki genç kızla göz göze geldi.

"Uyandı mı?" Aziz iki genç kıza merakla sorarken bir yandan da karısının uyanmamasını diliyordu. Zehra araya girerek "Henüz değil abi. Kimse bize bir şey söylemiyor, Hazan ablam iyi mi?" diye sorduğunda Aziz gözüne dolan yaşları saklamak için yüzünü başka tarafa çevirerek "İyi olacak!" dedi. İçinden de 'İnşallah' diye eklemeyi unutmamıştı. Hızlı adımlarla Hazan'ın kaldığı odaya doğru ilerlerken arkasından seslenenleri duymamıştı bile. Odanın kapısını usulca açarak loş odaya adımını atarken hala yatakta uyuyan karısına uzaktan şöyle bir bakmıştı. Onun iyi olması için elinden gelen her şeyi yapacaktı. Yatağa yaklaşarak kenarına oturduktan sonra karısını uyandırmamaya özen göstererek yüzüne düşen saçları geriye doğru çekmişti. Loş ışıkta bile solgun yüzü oldukça güzel görünüyordu. Hazan uyku arasında eliyle karnını ovalarken Aziz karısının elinin üzerine elini koyarak yanında olduğunu ona hissettirmeye çalıştı. Bir yandan uykusunda inleyen karısının sesini duydukça içi çekiliyordu. Onun hissettiği acıyı içinde hissederken gözlerine dolan yaşın akmasına izin vermişti.

"Her şey güzel olacak canım, Allah her zaman bizimle." Genç adam başını karısının omzuna dayarken oturur pozisyonda uykuya dalmıştı. Karışık kabuslar görürken başında hissettiği baskı ile gözlerini aralamıştı.

"Aziz?" genç kadın kocasının yanı başında omzunda uyurken bulunca önce inanamamıştı. Genç adam karısının billur sesini duyunca gözlerini aralayarak ona baktı. "Karıcım?" Hazan hüzünlü bir şekilde kocasına gülümserken onun hastalığını öğrenip öğrenmediğini merak etmişti.

"Sen ne zaman geldin?"

"Seni aramıştım, Murat hastaneye kaldırıldığını söyleyince toplantıyı iptal edip ilk uçakla geldim."

"Keşke yapmasaydın, ben iyiyim." Aziz karısının sözleri içe yutkunmuştu. Ona nasıl hiçbir şey bilmiyormuş gibi davranacaktı. "Hiçbir şey senden ve bebeğimizden önemli değil. İyi misin? Ağrın sızın var mı?" Genç kadın kocasının ilgili davranışı karşısında gözyaşlarına engel olamamıştı. Başını iki yana sallarken Aziz karısının yüzünü iki elinin arasına alarak yanağından süzülen yaşları silmeye başladı. "Şişştt ağlama artık bak sen ağlayınca bebeğimiz de ağlayacak." Aziz karısını dikkatle kendisine çekerek sıkıca sarılmıştı. "Tamam her şey geçti, bundan sonra yanından hiç ayrılmayacağım."

"Saçmalama Aziz, sende çalışmazsan şirketler ne olur." Hazan gülümserken Aziz onun gözlerine içini okur gibi bakıyordu. O gözlerin derinliğinde boğulmak, bir daha o gözlerden ayrılmamak istiyordu. Derin bir iç çekerek Hazan'ı iyice göğsüne bastırdı. Saçlarında dudakları gezinirken içten gelen boğuk bir sesle "Daha önce seni ne kadar çok sevdiğimi söylemiş miydim?" diye sordu. Hazan kulaklarına yankılanan sözcüklerle yeniden ağlamaya başlamıştı.

"Bende seni çok seviyorum," dediğinde konuşmasına güçlükle devam etmişti. "Aziz bana bir söz vermeni istiyorum," dedi. Aziz sessizce karısının konuşmasını dinlerken onun devam etmesini bekledi. "Bana söz ver Aziz, ne olursa olsun bebeğime bir şey olmayacak. Onun iyiliğini her zaman ilk öncelik olarak düşüneceksin."

"Bunun için söz veremem Hazan." Hazan başını genç adamın göğsünden kaldırarak kocasının gözlerinin içine bakmıştı. "Lütfen. Bu bebeği çok istiyorum. Ne olursa olsun ona sahip çık. Lütfen..."

"Hazan bunu yapamam. Bebeğimizi de işitiyorum ama senin iyiliğin benim için daha önemli."

"Ekrem bey sana söyledi değil mi?" Aziz ne cevap vereceğini bilemezken Hazan başını sallayarak "Belli ki söylemiş," dedi.

"Evet, anlattı. Keşke sen bana anlatsaydın."

"Çok istedim ama bebeği istememenden korktum."

"Hazan tedaviden sonra da bebeğimiz olabilirdi."

"Bu riski göze alamam. Doktor tedavi sonrasında anne olamayabileceğimi söyledi. Yüzde bir ihtimal bile olsa riske atmak istemiyorum."

"Hazan sana bir şey olmasına dayanamam.",

"Bana bir şey olmayacak. Güçlü olacağım." Karı koca birbirine sarılarak yatağa uzanmıştı. Kapı tıklatıldığında bile Aziz karısının kalkmasına izin vermedi. Odaya giren Zehra ve Nazlı'yı gören genç kadın kaşlarını çatarak "Hepiniz burada mısınız?" diye sordu. Zehra genç kadının yatağına doğru ilerlerken Hazan Aziz'in kollarından doğrularak oturur pozisyona geçmişti. "Evde kim var? Sadece Sonnur hanım mı?" endişeliydi. Sonnur hanım orta yaşlı olduğundan dolayı Neslihan hanımla tam olarak ilgilenemeyebilirdi. "Murat'ı eve gönderin Sonnur hanıma yardım etsin." Hazan'ın sözleri karşısında Aziz kaşlarını çatmıştı.

"Sonnur hanımın bir sorunu mu var neden ona yardım etmesi gerekiyor ki?" diye sorduğunda genç kadın kocasından gözlerini kaçırmıştı. Ona annesini eve getirdiğinden bahsetmemişti.

"Eve gidince konuşsak?"

"Yine benden bir şey saklıyorsun ve bu benim hiç hoşuma gitmiyor."

"Önemli bir konu değil canım. Eve gidince görürsün Aziz. Şimdi çok yorgunum uyumak istiyorum. Ben iyiyim. Siz eve gidin."

İki genç kız odadan çıkarken Aziz yeniden karısına sarılarak yatağa uzanmıştı. Arada hemşireler Hazan'ı kontrol edip çıkıyordu. İkili sessizce yatarken sabah ilk uyanan Aziz olmuştu. Hazan'ı uyandırmadan yataktan kalkarak odanın özel banyosuna girip elini yüzünü yıkadı. Karısının çıkış işlemlerini halletmesi için vizite işlemini beklemesi gerekiyordu. Hazan hala uyurken hastane kantinine inerek artık açlıktan guruldayan karnına iki lokma bir şeyler yedirmişti. Çayını yudumlarken oldukça acele ediyordu. Biraz olsun atıştırdıktan sonra yerinden kalkarak hızlı adımlarla karısının yanına gitmişti. Odaya girdiğinde içeride kalabalık dikkat çekti. Anlaşılan vizite saati gelmişti.

"Karımı çıkartabilir miyim?" Doktor Aziz'e bakarak hafif gülümsemişti. "İşlemleri yaptırabilirsiniz ama Hazan hanım bir süre yataktan çıkmamalı. En azından uzun süre ayakta kalmadığından emin olun." Hazan duydukları ile yüzünü asarken Aziz doktorun her sözünü dikkatle beyninde not almıştı. Kalabalık odadan çıktıktan sonra genç adam karısının yanına giderek alnına dudaklarını değdirerek "Doktoru duydun, yataktan çıkmak yok" dedi. Hazan omzunu silkeleyerek "Yataktan çıkmak yok demedi fazla ayakta durma dedi. Pekala salonda sizinle oturabilirim," dedi. Aziz başını iki yana sallayarak karısının üzerine gitmemeye karar verdi. Çıkış işlemlerini kısa sürede hallettikten sonra karısını Hazan'ın tüm itirazlarına rağmen kucağına alarak arabaya taşımıştı.

"Aziz bunu yapma. Sen endişeli olunca ben daha çok geriliyorum. Sen benim dayanağımsın."

"Elimde değil. Sana bir şey olacak diye çok korkuyorum."

"Ben iyiyim. Benim tek korkum bebeğim."

İkili eve kadar daha fazla konuşmadı. Genç kadın başını arabanın camına yaslayarak gözlerini kapatmıştı. Aziz arabayı oldukça yavaş kullanıyordu. Hazan'ın sarsılmasını istemiyordu. Hazan onun arabayı neden yavaş kullandığını anlamıştı. Başını yasladığı camdan kaldırarak kocasına bakmıştı. Aziz o kadar dikkatli araba kullanıyordu ki genç kadın ister istemez gülümsemişti. Elini kocasının vites kolunu tutan elinin üzerine koyunca Aziz bakışlarını karısına çevirdi.

"Ne oldu, ağrın mı var?" genç adam endişeli bir şekilde karısına bakarken arabayı yolun kenarına çekmişti. Hazan emniyet kemerini çözerek Aziz'e doğru yaklaşıp kocasına sıkıca sarıldı.

"Yapma lütfen. Bu kadar çok endişelenme. Kendini düşünmeni istiyorum. Sen iyi olmalısın ki bana destek olabilesin. Sen böyle yaptıkça ben daha çok üzülüyorum." Genç adam bakışlarını kaçırarak yutkunmuştu. Karısını gerdiğinin farkında bile değildi. "Yapamıyorum. Elimde değil. Senin acı çektiğini düşündükçe ve elimden bir şey gelmemesi. Düşündükçe çıldıracak gibi oluyorum." Hazan ona anlayışla bakarken kendi durumunda Aziz'in olması durumunda ne yapacağını düşünmeden edemedi. "Allah korusun!" genç kadın düşüncelerinin sonunda sesli konuşunca Aziz ona bakmıştı. Genç kadın kocasının elini alarak karnına koymuştu.

"Burada ikimizden bir parça var. Eğer olurda ben başaramazsam bu varlık benden sana kalacak. Benim de geride bırakabileceğim bir varlık olacak. Allah nasip ederse güzel bir kız yada harika bir oğlan çocuğu. Ama hepsinden güzel olanı senin ve benim çocuğum." Aziz karısının sözlerine daha fazla dayanamayarak onu sıkıca kollarının arasına çekmişti. Gözünden akan yaşı gizlice silerken bir süre öylece beklediler. Sonunda genç adam geri çekilerek karısının alnına dudaklarını kondurup arabayı yeniden çalıştırdı.

Evin bahçesinden içeriye girdiklerinde Sonnur hanım hızla kapıdan dışarıya çıkmıştı. Hazan onun endişeli halini görünce üzülmüştü. Herkesi oldukça korkutmuş olmak genç kadının üzülmesine neden oldu. "Hazan yavrum, kızım nasılsın?" Sonnur hanım Hazan'ın yanına vararak koluna girmişti. Aziz onları bir süre izledikten sonra karısını kucağına alarak "Senin yürümemen gerekiyor karıcım," dedi. Genç adam karısı ile eve girerken salondan merdivenlere doğru ilerlediğinde tanıdık bir ses duraksamasına neden olmuştu.

"Biri bana ne olduğunu söylesin artık. Hey beni duymuyor musunuz?" Aziz kaşlarını çatarak karısına bakarken neden annesinin o evde olduğunu anlamaya çalışıyordu. "Annem burada mı?" Hazan'ı yavaş bir şekilde yere bırakırken genç kadın kocasına endişeli bir şekilde bakmıştı.

"Aziz lütfen."

"Sana ona bakıcı ayarlamanı söylemiştim sen onu buraya mı getirdin?" Aziz dikkatle karısına bakarken annesinin Hazan'ı üzmemesi için dua etmişti. Sonra aklına gelen şeyle birde karısına dik dik baktı.

"Fenalaşmanda annemin bir katkısı var mı?" genç adam dişlerini sıkarak Hazan'dan cevap beklerken genç kadın şaşkınlıkla kocasına bakmıştı. "Saçmalama Aziz, annenin bir kabahati yok sakın ona bu konuda bir suçlama yapma."

"Öyleyse neden burada?"

"Ne yapmamı bekliyorsun Aziz. O senin annen ve bakıma ihtiyacı var. Sen varken onu neden bir bakıcının eline bırakalım. Hem bir sorun çıkarmıyor. Aksine sanki daha ılımlı bana karşı."

"Görsem inanmam buna. Annem senden nefret ediyor." Genç kadın kocasının sözleri ile duraksamıştı. Yavaş yavaş yüzü asılırken Aziz yaptığı hatayı fark ederek karısının ellerini tutmuştu. "Seni üzmek istemedim affet hayatım. Söz konusu annem olunca." Hazan parmaklarını genç adamın dudaklarına koyarak onu susturmuştu. "Lütfen Aziz, ona iyi davran. O bebeğimin tek büyüğü olacak." Aziz'in şaşkın bakışları arasında Neslihan hanımın odasına doğru ağır adımlarla ilerlerken odadan gelen sesle kapısını aralayıp içeri girdi. Neslihan Hanım Hazan'ın hastaneye kaldırıldığını duyduğundan beri onun hakkında bir şeyler öğrenmek istiyor ama kimseden bir haber alamamıştı. İçi içini yerken odanın kapısından içeriye giren genç kadını görünce endişesini saklamaya çalışarak gözlerini kısarak Hazan'a bakmıştı.

"Bir sıkıntınız mı var Neslihan Hanım?" Hazan yatağa yaklaşırken yaşlı kadın ona dikkatle bakıyordu.

"Sen hastanede değil miydin?" genç kadın gelen soru karşısında gülümseyerek ona bakmıştı.

"Beni mi merak ettiniz?" Hazan gözlerini kaçıran kadını yavaş yavaş anlamaya çalışıyordu. Kendisini neden sevmediğini bilmese de önemi yoktu. Sonuçta o kocasının annesiydi. "Benim dinlenmem gerek, bir şeye ihtiyacınız olursa seslenin." Hazan odadan çıkarken Neslihan Hanım diken üstündeymiş gibi kıvranıyordu. Odanın kapısı açıldığından dayanamayan kadın "O iyi mi?" diye sorduğunda Hazan başta anlamasa da kadının karnına baktığını görünce yüzünde ki gülümseme daha da genişledi. Elini karnına koyarken "Çok şükür iyi," dedi. Neslihan Hanım belli etmese de rahatlamıştı.

"Sizin adınıza sevindim."

"Bak bebeğim, babaanne seni merak etti." Neslihan Hanım tam itiraz edecekti ki Hazan gülümseyerek odadan çıkmıştı. Aziz kapı aralığından onların konuşmasını dinlerken şaşkındı. Annesi ilk kez Hazan'a bağırıp çağırmamıştı. Derin bir iç çekerek iyi kalpli karısının yanına gidip onu kollarının arasına alarak onu odaya kadar taşımıştı. Sonnur hanıma Hazan için yiyecek hazırlamasını söylerken kendisi annesinin odasına gitmek için odadan çıkmıştı. Ağır adımlarla merdivenleri inerken derin bir iç çekti. Annesinin fazla söylenmemesi için dua ediyordu. Sonunda kapalı kapıyı ardına kadar açınca annesinin yatakta kitap okuduğunu görünce duraksadı. Yaşlı kadının bir ayağı ve bir kolu alçı içindeydi. Gözlerinden ki okuma gözlüğünü çıkararak kapıda ki oğluna bakan kadın kaşlarını çatmıştı.

"Sen ne zaman geldin?"

"Merhaba anne, bende iyiyim sen nasılsın?"

"Birde dalga geçiyor. Beni merak etseydin gelirdin."

"Sende yalancı çoban olmasaydın bende sana inanırdım." Kadın bakışlarını kaçırarak önündeki kitaba odaklanmaya çalıştı. Aziz kapının yanından yatağa doğru yürüyerek yatağın yanındaki sandalyeye oturmuştu. "Ağrın var mı?" diye sorduğunda Neslihan hanım bakışlarını oğluna çevirerek "Umurunda mı?" dedi.

"Anne senden rica ediyorum, Hazan'a iyi davran."

"Karına beni buraya getirmesini ben söylemedim."

"Biliyorum. Yine de bilmende fayda var. Hazan iyi değil bu yüzden stresten uzak durması lazım."

"Bebek iyi mi?" Aziz başını sallarken gözleri dolmaya başlamıştı. bu zor günleri nasıl atlatacağını bilmiyordu. Kendisi bile nasıl yaptığını anlamadan başını annesinin dizlerine koyarak ağlamaya başlamıştı. "Anne ben ne yapacağımı bilmiyorum. Bir yanda bebeğim diğer yanda karım. İkisini de seviyorum ama bebek olduğu sürece Hazan'ın hayatı tehlikeye girecek." Neslihan hanım oğlunun davranışına karşılık şaşkınlığını atlatamadan Aziz'in sözlerine takılı kalmıştı.

"Ne demek bu? Hazan'ın hastalığı mı var?" yaşlı kadın endişeli bir şekilde geçmişi hatırlamıştı. Hazan'ın annesi de canı pahasına Hazan'ı dünyaya getirmişti. Aziz annesinin dizlerine ağlayarak rahatlarken Neslihan Hanım içinden Hazan'ın kaderinin de annesininkine benzememesi için dua ediyordu. Böyle bir şey olduğu taktirde oğlunun asla toparlanamayacağını biliyordu. Yıllar önce olduğu gibi Aziz'in içine kapanmasına dayanamazdı. "Umarım ikisi de iyileşir!" tüm içtenliği ile bunu diliyordu.

*****

yorum ve votelerinizi bekliyorum.

पढ़ना जारी रखें

आपको ये भी पसंदे आएँगी

145K 16.3K 26
Doğup büyüdüğü köyünden alınıp altın kafese yerleştirilen kızın kafesinden kurtulduktan sonra yaşadıklarını anlatan hikaye. Aslında yalanlarla çevril...
AMED'İN MEZOPOTAMYASI mezopotamyali_yazar द्वारा

सामान्य साहित्य

933K 51.6K 40
Evin ise yediği tokatın şiddetiyle yere düşmüştü. Dudağının kenarı yeni bir darbe alırkende Kazım Ağa saçlarından koparırcasına tutup Evin'i kaldırmı...
KÖRDÜĞÜM KALPLER ▂ ▁Yasemin ▁ ▂ द्वारा

सामान्य साहित्य

14K 3.5K 13
Sevdiği tarafından ihanete uğrayan genç adam kalbini aşka kapatarak kariyerine odaklanmıştı. yıllar sonra bir aile kurmak istediğinde geçmişi peşini...
DİLHUN Zalim Ağa zalim_yazar द्वारा

सामान्य साहित्य

4.9M 230K 52
"Ulan bari Polat de." dedi. Sesi yalvarır gibi çıkmış gözleri beklentiyle doluydu. "Mirza demiyorsan deme ama en azından Polat de." "Sen yengeye Eli...