Evlenmeden OLMAZ

By mericern

767K 43.1K 4.4K

Ömrü boyunca ufacık detayları bile planlayan, titizlik hastası, aşırı mantıkçı, duygusuz deyim yerindeyse rob... More

Özel Bölüm
1. Bölüm KARMA (part 1)
1. Bölüm KARMA (Part 2)
2. Bölüm Kızmızı Tırnaklı Kız ve Bebek Yüzlü Kurt
3. Bölüm Dert Ortağı (Part 1)
3. Bölüm Dert Ortağı ( Part 2)
4. Bölüm Pişmanlık
5.Bölüm Darmadağın
6. Bölüm Kulübedeki Misafir
7. Bölüm Kelepçeli
8. Bölüm Ece Tipi Depresyon
9. Bölüm Felekten Bir Gece
10. Bölüm Koca Avı
11. Bölüm Bücür Hırsız
12. Bölüm Lanetli Elbise
13. Bölüm Seksi İç Ses
Özel Bölüm
14. Bölüm Trans Yağ
15. Bölüm 3:0
16. Bölüm Tekerlek meselesi
17. Bölüm Çıplak Ayak
18. Bölüm Baskın
19. Bölüm 37.5
20. Bölüm Allah Korusun
21. Bölüm Come Back Jack...
22. Bölüm Ece are you ok?Are you ok?
23. Bölüm Hello Kitty
25. Bölüm Yatırtepe
26. bölüm Çelimsiz VIP
27. Bölüm Tazmanya Canavarı
28. bölüm Yalnız Kalplerde Atarlar
29.Bölüm Temel Reis
30. Bölüm Çapraz Sorgu
31. Bölüm Telve
32. Bölüm Yımırta yirmin?
33. Bölüm Yavru Kanguru
34. Bölüm V.I.P mahkum
35. Bölüm Kırılma Noktası
36. Bölüm Minyonların Savaşı
37. Bölüm Mumya
38. Bölüm Dedeye Sahip Çıkalım;)
39. Bölüm Dedecik gittiiiii, gitti, gitti, gitti.
40. Bölüm Fosilzade Part 1
40. Bölüm Fosilzade Part 2
41. Bölüm Müstakbel Kayındedeciğim
42. Bölüm Bim Bam Bom

24. Bölüm Ejderhalı prens

12.8K 910 130
By mericern

Medya:Gamze ( Bulut'un psikoloğu)

"Ne kadar tuttu?" Cebinde ki cüzdanı çıkartıp taksimetreye baktı Bulut. Görmeyi beklediği rakamlar yerine bomboş bir ekranla karşılaşmış neye uğradığını şaşırmıştı. Tamam titizlik hastalığı yüzünden bir kere bile taksiye binmemişti. İşlerin nasıl yürüdüğünü gözleriyle bir kez bile görmemişti ama taksimetrenin ne işe yaradığını biliyordu. "Ne kadar ödeme yapmam gerekiyor."

Cebinden bir iki yüzlük çıkartıp şoföre uzattı "Bu yeter mi yoksa..." Cüzdanına elini uzatmıştı ki adamın bağırışı yüzünden yerinde sıçradı.

"Sok o parayı yerine hemen..." Arkada iki büklüm oturan adama döndürdü yüzünü yaşlı adam. "Ece kızımızın misafirinden de para alıcak halimiz yok. Bizdensin."

"Olur mu hiç öyle şey..." Parayı çıkartıp öne adama doğru uzattı Bulut. "Misafirden para almam ne demek o kadar benzin parası harcadınız. En azından biraz..."

"Bizde olur öyle şeyler." Koltuğa tutunmamak hatta sağa sola değmemek için kıvranan gence torpidodaki ıslak mendillerden uzatıp "Biz Yatırtepe'liyiz." dedi yaşlı adam. "Bizde misafir değerlidir. Buyur ellerini falan temizlersin inince."

"Ben sadece..." Haraketlerini farkeden adama mahçup bir şekilde baktı Bulut. Yeni insanlarla tanışmayı işte bu yüzden sevmiyordu. Etrafında ki herkes ona alışmış tuhaflıklarını kabullenmişti. Bu yüzden kimseyi kırmıyor üzmüyordu. Yeni insanlar demek yeni açıklamalar demekti. İnsanlara bende bir sorun var demektense kabuğuna çekilip yaşamayı tercih ederdi.

"Önemli değil evlat. Biz nelere denk geliyoruz. Biliyor musun? Hadi inde Ece'ye gidip emaneti teslim ettiğimi haber vereyim."

İkna olmamış bir şekilde aşağıya indi Bulut. Dili kırılmadım desede adamın hal ve hareketleri kırgındı. Tanıştığı her insanı bilmeden istemeden üzüyordu. Belki de bu yüzden Güneş her hoşçakal dediğinde bekliyor geldiğinde affediyordu. Güneş anlayışlı bir kızdı. Kim el ele dahi tutuşamadığı bir adama sevgilim derdi ki? Onun gibi birini bulduğu için şanslıydı. Yalnızlığını yok etmek adına bencilce kızın hayatında kalıyordu. Onların hikayesinde suçlu olan Güneş değil oydu.

Onu olduğu gibi kabul edicek hareketlerinden rahatsız olmayacak tek kişi Güneş'ti. Birde bücür hırsız diye düşündü. Güneş her rahatsız olduğunu hissettiğinde bir adım geri çekilirken bücür hırsız üzerine sefere çıkıyordu. Yer yer düşünceli davranıp "Sen hastaydın, tiksindin değil mi?" dese de eninde sonunda genç kızı bir kaşık pilavı Bulut'un ağzına tıkarken buluyordunuz. Belki de bu yüzden bu kadar kısa sürede bu kadar yakınlaşmışlardı. Hastalığını bilmesine rağmen umursamaması hoşuna gitmişti.

Değişmeye başladığı için genç kızla yakın değildi. Genç kızla yakın olduğu için değişmeye başlamıştı. Bücür hırsızın öyle tuhaf öyle atraksiyonlu bir hayatı vardı ki. Sadece kendisi unutmakla kalmıyor Bulut'a da hastalığını unutturuyordu.

"Ben buraya ne zaman geldim?" Şaşkın bir şekilde etrafına bakındı. Ne zaman asansöre binmiş atmış katlı rezidansın atmışıncı katına çıkmıştı. "Kendine gel..." Derin bir nefes alıp dairesinin önüne geldi.Kapı koluna uzanmış açılan kapı yüzünden eli havada kalmıştı.

"Esmer Hanım, Siz hala çıkmadınız mı?"

"Seni bekledim evladım." Beyaz ev terliklerini çıkartıp yere patronunun önüne koydu kadın. "Gecikince merak ettim. Sen böyle yapmazdın. Haber verirdin. Bir şey oldu sandım."

"Önemli değil, sadece telefonumu çaldırdım." Kadının tiz çığlığı yerinde sıçramasına neden olmuştu. Ceketini çıkartan kadını rahatlatmak adına "Geri aldım merek atme." dedi. "Arkadaş şakası, korkulucak bir şey değil."

"Senin öyle arkadaşların varmıydı Bulut oğlum?" Kirli ceketi gömlekle birlikte alıp " Annenler aradı?" dedi ." Evde olmadığını söyledim. Bir ara istersen."

"Direk yatacağım. Uzun bir gündü."

"Banyo yapmayacak mısın?"

"Ne?" Şaşkın bir şekilde onu izleyen kadına baktı Bulut. O dahi kendine inanamazken Esmer Hanım'ın inanmasını bekleyemezdi. Küçüklüğünden beri yanındaydı yaşlı kadın. Doğduğundan beri dadılığını yapıyordu. Büyüyip ayrı eve çıktığında yanında getirdiği tek şey Esmer'di. Bulut'u şu dünya da çok iyi tanıyan biri varsa o da Esmer Hanım'dı. Nelerden rahatsız olucağını o kadar iyi biliyordu ki. Genç adamın tiksinmediği tek kişi sayılabilirdi. Sadece Esmer'in yemeklerini tereddüt etmeden yerdi. O lüks restoranlarda bile hep bir yanı acabalarla doluydu. Esmer söz konusu olunca gözü kapalı herşeyi yapardı.

"Banyoyu her zamanki gibi hazırladım. 35.5 derece. Temiz havlularını kıyafetlerini de koydum. Yıkanmayacak mısın sen şimdi?"

"Yıkanıcam canım. Banyodan sonra hemen yatıcağım dedim." Saçlarını karıştırıp banyoya yöneldi. Şaşkın kadın banyodan çıkınca içeceği taze sıkılmış meyve suyunu hazırlamaya gitmiş Bulut'u kendiyle başbaşa bırakmıştı. "Kendine gel..."

Yanağına birkaç kez vurup dikkatini toplamaya çalıştı.Suyun altına girdiğinde dahi zihnini toplamayı başaramamıştı. Bir kez hayatına almıştı bücür hırsızı. Çıkarması ondan kurtulması imkansıza benziyordu. Tıpkı yıllar önce olduğu gibi sadece o isterse ondan kurtulabilirdi. Ece isterse giderdi. Üstelik genç kızın bunu istemesini arzulayıp arzulamadığından bile emin değildi.

*****Geçmişe Bakış*****

"Saat çok geç oldu, evin nerede ufaklık." Yan koltukta çirkin sesine rağmen dakikalardır konser veren kıza baktı bıkkın bir suratla Bulut. O barda sevgilisi ile didişirken olaya müdahale ettiği için deli gibi pişmandı şimdi. Üstü başı çamura bulanmıştı. Saçı başı dağınık haldeydi. Alkol yüzünden olsa gerek bu gece bambaşka birine dönüşmüştü. Kısacık birkaç saatte yapmadığı şey başına gelmeyen bela kalmamıştı.

"Seni eve bırakıcam, yolu tarif eder misin?" Pinokyo'dan çıkar çıkmaz evi diye soluğu clubun birinde almışlardı. Ufak boyutuna rağmen o kadar hızlı ve tahmin etmesi güçtü ki kaçan kızı yakalamayı başaramamıştı. Mekanı birbirine katıp güvenlik görevlileri peşlerine düştüğünde anlamıştı. Bu kızdan uzak durması gerekti. Her insanın yapacağı şeyi yapıcak onu sağ salim eve bırakıcaktı. Sonra herkes kendi hayatına dönücekti.

"Hey!"Sağa sola elini kolunu sallayan kız kafasına ağır yumruklardan birini indirmiş yine sinirlenmesine neden olmuştu. Dudaklarını kemirmeye başlamıştı."Adın ne? Nerede oturuyorsun buraya yakın mı? Evin nerede?"

"Uzayda..." Gökyüzünü gösteren kıza bakıp iç çekti. Bu gece başına birşeyler gelmeden kurtulursa şanslı sayılırdı. "Ufaklık." Gökyüzüne uzanmak için camdan dışarı çıkmaya çalışan kızı ensesinden yapışıp içeri çekti. Bir yandan yolu kolaçan ediyor değer yandan ölmeye meyilli kızı canlı tutmaya çalışıyordu. "Evin nerede?Şşş sana dedim. Ufaklık."

"Ufaklı deyip durma benim bir adım var."

Elini ısıran kıza şaşkın bir şekilde baktı."Ne ısırıyorsun? Aaaa, köpek gibi." Dişlerini gösteren kıza korkuyla bakıp "Tamam işte evin nerede?" diye sordu. Dediklerini umursamayan kız yeniden bağır bağıra şarkı söylemeye başlamıştı. "Telefonun nerede? Anneni yada babanı falan arayabilirim." Genç kızın çantasına uzanmış yine başarısız olmuştu.

"Hırsız var, hırsız..."

Kafasına inen çantaya mı yoksa duyduğu sözlere mi şaşırması gerekirdi. Bundan pek emin değildi Bulut. Bu gece tahmin ettiğinden uzun sürücek gibiydi. Tek emin olduğu şey ufaklığa daha fazla tahammül edemeyeceği idi. "Evin nerede? Bu son soruşum. Şuracıkta atarım seni." Arabayı kenara çekip sinirle kıza baktı. Sabrı taşmaya başlamıştı.

"Evim..." Camdan dışarı baktı Ece. Gözleri kız kulesi ile buluştuğunda "Orada." diye bağırdı. Ben orada yaşıyorum."

"Tabi canım." Arabayı yeniden çalıştırıp gaza bastı Bulut. Marsta yaşadığını söyleyen kız şimdi de kız kulesinde yaşadığını söyküyordu.

"İneceğim burada." Hareket haline geçen araba sinirlenmesine neden olmuştu Ece'nin. Tırnaklarını şoför koltuğunda oturan bay küstahın saçlarına geçirip "Durdur arabayı." diye bağırdı.Canı yanmasına rağmen gaza abanan adam iyice sinirlenmesine neden olmuştu. Kapıyı açıp tek ayağını aşağıya doğru uzattı. Bu hareketi bay küstahı korkutmuş arabanın durmasını sağlamıştı.

"İşte şöyle." Arabadan aşağıya atlayıp sahile koştu. Çıplak ayaklarla sokakta dolanıyor bas bas şarkı söylüyordu.

"Eve gidiyoruz ufaklık."

"Ufaklık deyip durma benim bir adım var." Kolundan tutup çekiştirmeye çalışan adama baktı sinirle Ece. Sivri dişlerini yine adamın ellerine geçirmiş tüm gücüyle ısırmıştı." Bak saat yaptım. Güle güle kullan. Banada ufaklık demekten vazgeç. Adım var, adım."

"İyi de adın ne?"Bağırmış kızın ürkmesine neden olmuştu Bulut. Ses tonunu kontrol altına alıp "Evin nerede?" diye sordu. "Adın ne? Deliriceğim şimdi."

"Orada yaşıyorum dedim ya!" İşaret parmağıyla denizin ortasında ihtişamla parlayan kuleyi gösterdi kız. "Vicdansız babam beni oraya kapattı. Ben zarar görmeyeyim diye beni hapsediyor." Kısa elbisesini umursamadan yere kaldırıma oturdu. Gözleri kız kulesine odaklı ağlamamak için direniyordu. Rize'ye gitmek istemiyordu. Yeniden ailesinin kızı modunda ev kuşu olmak istemiyordu. Ha kral babası tarafından denizin ortasına hapsedilmiş ha yaylada bir başına kalmıştı. Aileler vicdansızdı, çocuklarını korumak için kendi elleriyle kırıyorlardı.

"Orada yaşıyorum, hadi gidelim."

"Tabi canım." Yerde sevimli sevimli ona bakan kızdan gözlerini kaçırdı Bulut. Genç kızın ani değişimi şaşırmasına neden olmuştu. Az önce pitbull gibi sağını solunu ısırırken şimdi golden retriever gibi sevimlilik yapıyordu. "Kız kulesinde yaşıyorsun. Baban seni korumak için oraya kapattı. Elmanın içinden çıkan yılanla can vericeksin."

"Kim demiş ölüceğimi?" Oturduğu yerden sinirle kalktı genç kız. Ellerini beline koymuş yüzünü bay küstaha doğru döndürmüştü. "Ben orada uzun süre hapis kalmayacağım ki? Bir prenses olduğuma göre bir yerlerde beni arayan bir prensim olmalı değil mi?Ben her ağladığımda her üzüldüğümde bir yerlerde bir yıldızın dileklerim gerçekleşsin diye gökyüzüne düştüğünü bilmiyor musun? Prensim o yıldızlardan birini takip edip beni bulucak.Ejderhasının üzerine atlayıp yanıma gelicek. Sinirli aksi babamı sihirli asası ile tonton bir amcaya çeviricek. Sonra beni ejderhasına bindirdiği gibi yıldızlara basa basa Mars'a götürücek. Balayımızı marsta uzaylılarla yapıcaz. Bu süre zarfında babam o kadar özleyecek ki beni her şeye kabul diycek..."

Nemli kaldırımda sevinçle tepinen kıza baktı ne diyeceğini bilemez halde Bulut. Ağzı ardına kadar açık kalmış ufaklığı süzüyordu."Bu hikayeyi nereden biliyorsun?"

"Bak yıldız kayıyor." Oturduğu yerden kalkıp kıyıya denize doğru ilerledi Ece. Gözlerini kapatıp avuç içlerini gökyüzüne kaldırdı. "Rize'ye gitmek istemiyorum. Bırakda burada kendi ayaklarının üzerinde duran başarılı özgür bir kadın olabileyim."

Tek gözünü aralayıp gökyüzüne baktı. Ay ışığı yüzüne vuruyor yüzünü aydınlatıyordu. "Tabi birde babam gibi bir erkek gönderirsen bana." Babası baskıcı kıskanç hatta aşırı korumacı bir adam olabilirdi. Ama kimse onu babası gibi sevmemişti. Annesi gibi sevilmek istiyordu işte. Yıllardır birlikte olmalarına rağmen hala birbirine aşkla bakan ailesini kıskanıyordu.

Bir yerlerde birileri de Ece'yi kendi olduğu için sevmeliydi. Başarılı olduğu için değil. Güzel olduğu için ya da alımlı olduğu için değil. Sevicek hiç bir nedeni olmadığı halde sen olduğun için demeliydi.Sen olduğun için seni seviyorum. Bu sözü duymadan ölürse gözü açık gidicek demekti.

"Onların aşkı gibi mükemmel bir aşkı istiycek kadar aç gözlü değilim." Küçükken en çok zevk aldığı şey anne ve babasının aşk hikayesini dinlemekti. Babası dedesine karşı koymuş Ece gibi Rize'de kalmak istememişti. Soluğu İstanbul'da Ege'nin babasının yanında almış dedesinin tüm baskılarına rağmen İstanbul'da kendi işini kurup yükseltmeyi seçmişti. Huysuz dedesi aylarca babasına geri dönmesi için baskı yapmış tüm bunlara rağmen babası pes etmemişti. Babasını yumuşatmayı başaran kişi azimli annesi olmuştu. "Sadece sevilsem yeter. Bende sevilmeyi hak ediyorum." Ellerini havada birleştirip kalp şekline getirdi. Gökyüzüne doğru kaldırıp sevimli sevimli sırıttı. "Dileklerimi duymazdan gelmekten vazgeçmelisin." Dudaklarını büzmüş alnını çatmıştı. "Lütfeeeen..."

"Biliyor musun?" Yüzünü bay küstaha çevirip sırıttı. "Annem babamın beşik kertmesiymiş. Babam sırf annemle evlenmemek için evini şehrini hatta ailesini terk etmiş. Ama annem babamdan vazgeçmeyip İstanbul'a gelmiş. Babamın şirketinde işe başlamış. Peşinde koştuğu dünya güzeli kızın o kaçıp durduğu köylü güzeli olduğunu öğrendiğinde iş işten geçmiş çoktan sırılsıklam aşık olmuş."

Kımıldamadan ona bakan bay küstaha arkasını dönüp denizi izlemeye başladı. Ay ışığı suya vuruyor mükemmel bir görüntü oluşturuyordu. "Kız kulesine gideceğim." Derin bir nefes alıp suya bir adım daha yaklaştı.Mükemmel bir aşkın filizi olmasına rağmen onun hayatında neden aşka yer yoktu. Hava biraz esiyordu ama önemli değildi. Çiseleyen yağmur yüzünden zaten sırıksıklam olmuştu. Kafasına koymuştu. Kızkulesine gidicekti kararlıydı. "Orada prensimi bekleyebilirim. Ejderhasının yakıtı bittiği için gecikmiş olabilir."

Suya atlamaya kalkan kızın koluna yapışıp hızla kendine çekti Bulut. Kelimelerini kaybetmiş nasıl konuşulacağını unutmuştu. "E-ecee!"

"Ece Ece deyip durma benim bir adım var." Bıkkın bir şekilde bay küstahı azarladı genç kız. Sabahtan beri boyuna gönderme yapıyor sinirlerini bozuyordu.Tamam az biraz içmişti ama sarhoş değildi. Böyle giderse prensi geldiğinde bay küstahı şikayet edicek ejderha ateşinde küstah kebabı yapmasını isteyecekti. "Ece, Ece ne? Benim bir adım var ufaklık...." Geri çekilip aklı karışmış bir şekilde etrafa bakındı. Birşeyler karışıktı ama ne?

"Hiç değişmemişsin." Yıllar birçok şeyi değiştirmişti Bulut'un hayatında. Küçükken olduğu gibi umursamaz biri değildi. Eğlenmek için en son ne zaman bir şeyler yaptığını bile hatırlamıyordu. Etrafında ki her şey o kadar başkalaşmıştı ki. Çocukken rengarenk olan hayatı şimi griden ibaretti. O söz konusu olunca her şey bu kadar farklılaşmışken karşısında ki kızın hayatı hiç değişmemişti. Geçen onca zamana rağmen Ece'nin hayatı yine gökkuşağı gibi rengarenkti. "Hala aynısın.Boyun bile değişmemiş. Ne oldu altı yaşından sonra uzamayı kestin mi sen?"

Ona doğru yaklaşan adama baktı şaşkın şaşkın Ece."Sende kimsin. Seni CIA mi gönderdi ? Uzamadığımı nereden biliyorsun?" Ürkmüş geri kaçmış suya düşmekten bay küstahın yardımıyla kurtulmuştu.

"Ben kim miyim?"Kolarının arasında korkudan titreyen kıza sırıttı Bulut. "Mars'tan buraya kadar sırf seni görmeye geldim. Prensini nasıl tanımazsın aşk olsun."

"Ejderhan nerede?"

"Arka sokağa parkettim. Susamış benzin içiyor." Kızı kucaklayıp sırtına attı. Yıllardır ilk kez kahkaha atıyordu.

"Görmeden inanmam.Üstelik ben kız kulesine gideceğim." Bay küstahın elinden kurtulup olabildiğince uzağa kaçtı Ece. Özgürlüğü için verdiği çaba yine güçlü kollar tarafından durdurulmuş kendini yine onun kollarında bulmuştu. "Ne yapışıyorsun be ahtapot gibi?"

"Kaybetmemek için..." Kısık gözlerle onu süzen kızın alnına bir buse kondurdu Bulut. Hayat ona hiç beklemediği anda benlenmedik bir süpriz sunmuştu. Kaybetmeye niyeti yoktu.

**** Geçmişe Bakış Son*****

"Üzerine bir şeyler giyinsen diyorum."

"Seni içeri kim aldı?" Yatak odasının ortasında dikilen Gamze'ye bakıp "Dışarı." dedi Bulut. "Buraya psikoloğum olsanda giremezsin."

"Anlaşıldı patron." Asker selamı verip salona çıktı genç doktor. Bulut'un hayatındaki değişimleri kuşlardan duymuş soluğu evinde almıştı. "Hala aynı küstah mızmız sinir herif." Beyaz koltuğa oturup masanın üzerindeki dergilere baktı. Bir yanı dergilerden birini açıp vakit öldürmesini söylerken diğer yanı durması gerektiğini söylüyordu. "Anlar şimdi bu. Simetrik koyamam falan. Sorunlu."

"Nasıl bir doktorun sen?" Elinde havlu ıslak saçlarını kurutarak içeri girdi Bulut. "Hastalarını evlerine kadar takip edermisin hep? Bilseydim baban yurtdışına çıktığında seninle çalışmayı kabul etmezdim."

"Tüm hastalarımı değil. Sadece seni birde evimi yakan piskopatı."

"Alınmalı mıyım?" Koltuğa kadının karşısına oturdu. Aldığı duş ilk defa işe yaramış tüm vücudu rahatlamıştı. "Neden geldin?"

"Kuşlardan bir şeyler duydum."

"Yine ne söyledi sana kuşlar." Önceden onun için hazırlanmış meyve suyunu alıp yudumladı. Her gece içtiği meyve suyunun tadı bu gün bir başka güzel gelmişti.

"Bizim çöp güzelini dolaba kapatmışsın doğru mu?" Bulut'a doğru yaklaştı genç doktor. İçinde bastıramadığı bir merak durduramadığı bir sevinç vardı. Sanki en sevdiği dizinin üst üste üç bölümü çıkmış gibiydi. "Üstelik birlikte yemeğe gitmişsiniz. Neler oluyor bakalım."

"Üzerime dinleme cihazı falan mı taktın sen?" Boşalan bardağı mutfağa götürmek için kalkmış peşinde koşuşturn kadın yüzünden suratını asmıştı. "Bugün gerçekten çok yoruldum. Bıraksanda dinlensem."

"Detayları söylersen, giderim. Yoksa soluğu çöp güzelinin evinde alırım bilesin."

"Pek sanmıyorum." Bardağı bulaşık makinesine koyup çalıştırdı Bulut. "Yatırtepe'de oturuyor, orada seni çiğ çiğ yerler. Kendimden biliyorum."

"Evine mi gittin? Sen birinin evine?" Yerinde sıçrayıp ellerini sevinçle birbirine çarptı kadın. "Biliyordum, biliyordum.Kim bu kız? Aşık oldun değil mi? "

"Saçmalama ne aşkı? Ben ve Güneş..."

"Bırak şunu ya...." Yüzünü buruşturup salondaki koltuğa oturdu genç doktor. "Kızı yatak odana bile sokmuyorsun. Gelmiş ben ve Güneş diyorsun.... Birde evlenme teklifi etmeye kalktın?"

"Hastalarının hayatına saygı duy. Hem biliyorsun dedem için..."

"Deden içinse çöp güzeliyle evlen. Bu kız farklı seni değiştiriyor. İki günde ne kadar yakınlaştınız. Yeni tanışmanıza rağmen..."

"Yeni değil..." Tatlı bir şekilde gülümseyip "Daha önceden tanışıyorduk." dedi Bulut. "Çöp güzelinin adı ..." Tebessümü tüm yüzüne yayılmış sesi sımsıcak bir hal almıştı. "...Ece."

"Yuh!" Hızla ayağa fırladı Gamze. "O Ece değil mi? Benim bildiğim ufak sevimli Ece. Hani senin ilk aşkın olan." Ellerini ağzına kapatıp dudağının ucuna gelen küfürü bastırdı. Tamam hal ve hareketleri doktor olmak için aşırı kabaydı ama kendinden geçmemesi mümkün değildi. "Ne oldu seni tanıdı mı?"

"Tanımadı." Koltuğa oturup arkasına yaslandı. "Aradan çok zaman geçti. Üstelik o zamanlar çok küçüktü..."

"Saçmalama canım. Sanki sen kocaman adamdın." Bulut'un yanına oturup "Seni hatırlaması için o kadar uğraştın yine de hatırlamadı desene." dedi. "Bence ilk doğduğunda bunu senin kucağına vermemelilerdi. Düşürdüğün için bu kız şimdi bu halde. Demedi deme."

Onunla alay geçen doktorun yakasına yapışıp dışarı sürükledi Bulut. Kapıyı açıp Gamze'yi dışarı ittirdi. "Uyuyacağım. Bu günlük bu kadar yeter."

"Ama..." Suratına kapanan kapıya baktı şaşkın bir şekilde genç doktor. "Kızdı, çok kızdı. Yarasını kaşıdım ama...." Bulut'un ayaklarıyla dışarı ittirdiği ayakkabıları alıp giyinmeye çalıştı. "Ne olurdu tutsan, tiksindin mi? Ece'ninkini avuçladın ama...." Topuklularını giyinip başını kaldırmış koridorda onu izleyen Esmer'i görmüştü. "Naber Esmer abla.Marketten mi geliyorsun? Bizde Bulut'la vedalaşıyorduk.Kalmam için ısrar etti ama bilirsin hastalarım var. Meşgul başarılı bir dokto...." Tekrardan çarpılan kapı ile yerinde sıçradı. "Biri huysuz diğeri ondan huysuz. Sıfırcı Esmer ne olucak. Emekli edebiyatçı gibi." Saçlarını savurup telefonunu çıkarttı. Navigasyona Yatırtepe yazıp kahkaha attı. Hedefini çoktan belirlemiş aklında plan yapmaya başlamıştı. "Bakalım bizim Ece ne kadar büyümüş."

Continue Reading

You'll Also Like

2.7M 149K 51
✔️ TAMAMLANDI✔️ Siz: Canım sıkılıyorrrrrrrr. Siz: Güzelim nasılsın? Siz: Banu bir bomba var anlatsam var ya ortalık fena karşırrrr... Siz: Uyudun muu...
15.1K 845 16
(Biyo aile kitabı) 16 yaşında olan Asel Mina' nın cehhenemin den kurtulma hikyesi (Mizah ve argo kelimeler içerir) Alıntı *** Bana üsten üsten bakı...
4.4M 264K 83
Her şey; aslında bütün aile fertlerinin yapmak isteyip de yapamadığı, ailenin küçük oğlu Murat ve eşi Nalan'ın isyanıyla aile apartmanını terkedip, o...
8.1K 2.3K 20
Texting ağırlıklıdır. (galiba) Dershanenin homof*bik zorbası Mete ve sert oğlanı Dorukhan arasında geçen pek de hoş olmayan mevzular. !!Kitap rahatsı...