Dağlar Duman

By EleizarJr

175K 6.2K 2.8K

NOT: WATTPAD'TAKİ İLK TERÖR HİKAYESİDİR. Bedirhan Hamidian , dünün öfkesi yarının ise intikamıyla yaşayan İr... More

1. BÖLÜM
2. Bölüm
3. Bölüm
4. Bölüm
5.Bölüm
7. Bölüm PART 1
8. Bölüm PART 2
9. Bölüm
10. Bölüm
...
11. BÖLÜM
12. Bölüm
13. Bölüm
14. Bölüm
15. Bölüm
ÖNEMLİ!!
16. Bölüm
SINIR
BÖLÜM GELIYOR
17. Bölüm
ÖZÜR DİLERİM!
18. Bölüm
Sınır
19. Bölüm
TEKRAR MERHABA
20. Bölüm
21. Bölüm
22.Bölüm
23. Bölüm
TEŞEKKÜR EDERİM
24.Bölüm
25.Bölüm
26. Bölüm
YENİDEN MERHABA
NOT
27. Bölüm
RICA
28. Bölüm (PART 1)
ÜNİVERSİTE SINAVI
29. Bölüm (Part 2)

6. Bölüm

4.8K 240 12
By EleizarJr


''Eğer sesini çıkartırsan... arkadaşlarının canını yakarım!..''

Rüzgarın uğultusu boğuk bir çınlamaya dönüştü. Etrafımdaki her şey bir ressamın paletindeki boyalar gibi yavaşça birbirine karıştı ve sonunda tamamen anlamsız, bulanık bir hal aldı. Boğazımı yakan soluğumun yankısına kalbimin çığlıları eşlik etti. Ve ben, o soğuğa rağmen cayır cayır yanıyordum...

''Şimdi beni iyi dinle, o herifi hemen buradan gönderip diğerleriyle birlikte eve gir. Kapıları kilitle, perdeleri çek ve ışıkları söndür. Anladın mı beni!?'' Dudaklarıma yapışan elleri az da olsa gevşeyince derin bir nefes aldım. Sakin olmaya çalışsam da sesimin titremesine engel olamadan ''Kimsin sen? Benden ne istiyorsun?'' diye sordum. Kulaklarımdan yanaklarıma doğru ılık bir nefes yayıldı. Yüzü o kadar yakındı ki sakallarını bile hissedebiliyordum. Fısıldadığı her kelime bir yumru gibi oturdu içime.

'' Yakında kim olduğumu göreceksin. Ve beni istesen de istemesen de kabul edeceksin. Evra...''

Kollarını üstümden çekip biraz uzaklaştı benden. Ayağa kalktığını hissedince arkama dönmeyi yeltenmiştim ki sert sesi beni durdurdu.

''Aklından bile geçirme, dediğimi yap!''

Yerimden hızla doğrulup bulunduğum yere doğru gelen Harun Ağabey'e yöneldim.

''Eveet, seni de bulduğuma göre oyun bitmiştir. Hadi artık eve gir...'' Harun Ağabey bakışları arkama odaklanınca konuşmayı kesip aynı ben gibi kalakaldı öylece. Yüzünün renkten renge girdiğini karanlığa rağmen görebiliyordum. Bunun yanı sıra sanki onun kim olduğunu biliyormuş gibi bir hali de vardı. Bu düşüncem beni bırakıp çalılığa doğru yavaş adımlarla yönelmesiyle biraz daha oturmuştu kafama.

Eğer Harun ağabey o adamın kim olduğunu biliyorsa benim de öğrenme şansım olurdu...

''Evra niye dikiliyorsun orada? Donuyorum valla, içeri girelim artık. Hani Harun ağabey nerede?''

Zorla da olsa gülümsemeye çalışıp ''Gelir şimdi. Hadi biz girelim içeriye donacaksın şimdi. Betül nerede?'' diye sordum.

''O çoktan girdi eve. Bize çay hazırlıyor. Bir saniye... Evra Harun ağabey kiminle konuşuyor?''

''...''

''Evra, her şey yolunda mı? Neden böyle solgun görünüyorsun? ''

''Hiç... Yok bir şey. Ben... üşüdüm sadece. Harun ağabeyin bir arkadaşı gelmişte onunla konuşuyor.''

''Bu saatte? Ve bu kadar uzak bir yere? Önemli bir şey mi var acaba?...''

''Zannetmiyorum... Öylesine...'' Harun ağabeyin sesi lafımı böldü. Yanımıza gelip yüzüme bile bakmadan ''Sema benim bir işim çıktı. Siz Betül ile burada kalın. Tamam mı?'' dedi.

''Harun ağabey bir şey mi oldu? Evra arkadaşının geldiğini onunla konuştuğunu söyledi. Böyle geç bir saate olunca korkuyor insan.''

''Bir şey yok. Rahat ol. Dediğim gibi siz burada kalın. Dışarıya filan çıkmak yok ona göre!'' Daha biz bir şey demeye fırsat bulamadan Harun ağabey hızla bahçe kapısına doğru yöneldi. Sema gözlerini bana dikip kuşkulu bir ifadeyle baktı. ''Bir şey olmuş belli ki... ama nedense ne bize ne de Betül'e demiyor.''

''Bilmem ki... Belki kötü bir haber filan almıştır.'' Sema belli belirsiz kafa sallayıp eve doğru yürüdü. Peşine takılmadan evvel Harun ağabeyin arkasından baktım bir kez daha. Sonra bakışlarımı çalılığa doğru çevirdim.

Hiç kimse yoktu...

--------------------

''Ağabeyimin hiçbir şey demeden gitmesine anlam veremiyorum. Kötü bir haber aldıysa illaki bana da söylerdi, öyle değil mi?''

Sema çayından bir yudum alıp onaylarcasına kafa salladı.

''Üstelik birileriyle konuşuyordu. Karanlık olduğu için yüzünü seçemedim ama... ne bileyim. İçim de garip bir his var. ''

Utancımdan arkadaşlarımın yüzüne bile bakamıyordum. Harun ağabey beni kırmamış ve Betül'ün de gelmesine izin vermişti. Aynı zamanda da ne olur ne olmaz diye de yanımız da kalacaktı. Bana her zaman iyi ve kibar davranmalarının karşılığı daha kim olduğunu bile bilmediğim bir adamın komutuyla hareket etmeleri olmuştu bu gece. Betül belli etmemeye çalışsa da ağabeyi için korkup endişeleniyordu. Sema ve bende öyleydik. Ama bu beni onlardan daha farklı bir düşünce denizine daldırıyordu. Hayır, deniz değil... Adeta bir okyanus.

Harun ağabey o adamın kim olduğunu biliyor. Bundan eminim. Onu gördüğünde yüz hatlarının nasıl da gerildiğini ve solduğunu kendim gördüm. Yine de sakin bir tavırla yanına gidip onunla konuştu ve sonra gitmesi gerektiğini söyledi. Gitmesi gerekmiyordu. O söylemişti bunu... Peki Harun ağabeyin tanıdığı ve görmekten pekte hoşlanmadığı (buna rağmen lafını dinlediği) bu adam kim? Ve benden ne istiyor!?

Düşünmeye devam ederken kulağıma fısıldadıkları çınladı birden zihnimde.

'' Yakında kim olduğumu göreceksin. Ve beni istesen de istemesen de kabul edeceksin. Evra...''

Kapının vurulmasıyla, hayır resmen yumruklanmasıyla hepimiz yerimizden sıçradık. Ne yapacağını bilmez bir ifadeyle bakıyorduk birbirimize. Hiçbirimizin kalkıp açmaya niyeti yoktu. Özellikle de benim. Kapı bir iki kez daha yumruklandı ve sonra tamamen kesildi. Ve biz hala olduğumuz yerde duruyorduk.

''Noluyor böyle? Gece gece kimler geliyor buraya?''

Sema'nın sorusuna belli belirsiz kafa salladım.

''Bende bilmiyorum...''

''Kapıyı açsak mı?'' Sema ile aynı anda Betül'e döndük

''Sesler kesildiğine göre açmasak da olur bence..'' dedim.

''Önce 'yumruklanıp' sonra birden kesildiğine göre bir şey olmalı. Ben bakacağım.''

Yerimizden hızla doğrulup Betül'ü durdurmaya çalıştık. Sonunda daha fazla dayanamayıp ''Benim evim benim kapım. Ben bakacağım.'' dedi. Ve ikisini arkamda bırakıp kapıya doğru yöneldim. O gelmiş olabilirdi. Arkadaşlarıma zarar verebilirdi...

Derin bir nefes alıp metal kulpu sıkıca kavradım. İçimden üçe kadar sayıp sert ve hızlı bir şekilde kulpu kendime doğru çektim. Yüzümü yalayıp geçen rüzgar üstüne taş oturtulmuş bir kağıt parçasını hışırdatınca bakışlarımı ayak ucuma çevirdim. Heyecandan tüm bedenim titriyordu. Yere eğilip kağıdı aldım. Bozuk ve kısa bir yazı vardı.

Işıkları hemen söndür!

''Evra... Her şey yolunda mı?''

Kapıyı bir hışımla kapatıp kendimi salona attım. Sema ile Betül'ün dur durak bilmeyen sorularını es geçerek tüm ışıkları söndürdüm. Sonunda ev de tıpkı dışarısı gibi karanlığa gömülmüştü. Teskin etmek istercesine camdan içeriye gizlice sızan ayın soluk ışığı dışında...

''Gelin odama çıkalım.'' dedim, soru sormalarına izin vermeden. Ne diyeceğimi bilemiyordum çünkü. Basamakları bir kaç kez tökezleyerek bıraktık gerimizde. Odamın kapısını el yordamıyla bulup açtım. İçeriye girdikten sonra daha fazla dayanamayıp yatağa attım kendimi. Gözlerimin amansız gelgit zamanı gelmiş yaşlarım taşmaya başlamıştı.

''Ne oldu Evra? Kapıyı yumruklayan kimdi? Sana bir şey mi söyledi. ''

Kafamı sağ sola salladım. Avucumda sıkıca tuttuğum kağıdı uzattım Sema'ya. Pencerenin pervazına yaslanıp ay ışığı altında zorla da olsa okudu.

''Bu da ne demek oluyor şimdi?''

''Ne yazıyor Sema?''

''Işıkları hemen söndür...''

Sema sağıma Betül'de soluma geçip sırtımı sıvazladırlar. ''Evra, anlatmayacak mısın bize ne olduğunu?'' Betül güven vermek istercesine hafifçe gülümsedi. Bir şeyler söylemek istiyordum. Ama ne diyeceğimi bilmiyordum. Daha ne olduğunu ben bile anlamıyordum ki...

''Ben...'' Şiddetli bir patlamayla tüm camlar kırıldı ve parçaları üstümüze savruldu. Can havliyle kendimizi odonun bir köşesine atarken çığlıklarımız aniden başlayan silah seslerine karıştı.

''Ç..çatışma... Çatışma çıktı!''

''Ne çatışması Sema!? ''

Gökyüzü acımasızca girimsi bir kızıla boyanıyordu. Gökyüzü acımasızca katlediliyordu.

Bu çatışma her neyse evimin hemen yakınlarındaydı... Hemen yanı başımdaydı..

''Bunlar teröristler...'' Betül hıçkırıklarının arasında zorlukla konuşuyordu.

''Teröristler saldırdı!''

Zihnimde patlayan flashlar her hücremi kırmızı alarma geçirmişti.

Evime gelen o adam... bir teröristti... Peşimde bir terörist vardı!..



Continue Reading

You'll Also Like

kangren By ilayda

Historical Fiction

61K 5.9K 36
mekanik veya termal hasarın neden olduğu karakterize kayıp
26.5K 1.6K 20
Mucizevi bir şekilde geçmişe giden bir kadın, ardı sıra getireceği hadiseler ile tarihi değiştirmeye başlar. Osmanlı'nın kurucusu olan Osman Bey'in a...
574K 64.5K 63
Bir cariyenin intikamı nelere yol açabilir? İHANET SEVDİĞİ ADAMDAN GELDİ Ayana, İmparatorluğa cariye olarak gelmesinin bir nedeni vardı. Sevdiği adam...
5.5K 223 30
O soylu babasının gayri meşru kızıydı Soylu üvey annesinin istemediği Soylu üvey kız kardeşinin ablası olarak görmediği Soylu üvey abisinin kardeşi...