SAHAFLAR SEMTİ

By cemre_eren

59.7K 5.7K 9.2K

Kerem isimli 18 yaşında bir genç lise son sınıf öncesi Sahaflar Semti isimli güzel bir yere taşınır ve yeni b... More

TANITIM
Sahaflar Semti
Yeni çocuk
Kaan
Benim Adım Kerem
Anılar
Mutluluk
Tekin
Erkan Bey'in Kafesi
Halit Bey
Dilay
Harun
Tuzak
Hayata Dair
Beyaz Adam
Şafak
Masumiyet
Ekinoks 1
Ekinoks 2/ GÜZ YOLU
Beklenmeyen Misafir
Berk
Gizemi Aydınlat
Gerçek Bayram
Hoşçakal
Başkan'ın Köşkü
Milli Park
Yağmurlu Geceler
Çuha Çiçeği
Suyu Bulandırmak
Fırtınaya Doğru
Celal Solmaz'a Hoşgeldiniz
Kadınlar Tehlikeli Yaratıklardır
O bendim
Geçmişin Fotoğrafları
Geçmişin Fotoğrafları/ 2
İpler Kopuyor
Lacivert Gözlü Çocuk
Yüzleşme
KIZIL CADI
KIZIL CADI/2.KISIM
Güller ve Dikenler
Sır Perdesi
Işıklar Altındaki Çocuk
Savaş Başlıyor
Gizli Gerçek
Kalbime Gömdüm
Üzerine Basılan Hayaller
Üzerimize Dikilen İpler
Bir Yaralı Aslan
Oyun Sahnesi
Yıldırımlar
Öldüren Cümleler
Sandığın Kişi Değilim
Buket
Ferit
Kasımpatılar ve Sümbüller
Kasımpatılar ve Sümbüller/ 2
Barış
Aşkın Kıymeti
O da başka bir hikaye
Arbalet
Sedef
Devinim
Kaybedilen
Göklerdeki Kral
Yıkılan Kule*
İkinci Kalp
Kibrit
Hükümdarın Kılıcı
Surdaki Gedik
Gerçek Bir Gözde Olmak
Çanlar
Şahi
Seni daha yakınımda tutabilmek için
Gökyüzü Işıkları
Tolga
Enterre*
Aşk Hakkında Konuşalım
Parti
Genişleyen Zaman
Aynayı Kırmak
Öfkeni Dışarıda Bırak
Öncü Deprem
Kuyu
Bir Mızrak Yarası
Mevziyi Terk Etmek
Hırsızın Kızı
İstiridye
Viraj
Çarpışma

Gerçeğe Dönüş

698 68 182
By cemre_eren

Beren, Melis'in evinin bahçesinden henüz çıkmıştı ki, karanlık sokakta önünde yavaşlayan bir arabanın far ışığıyla gözleri kamaştı.Sarışın sürücü Beren'e 5 metre mesafede durup arabadan indi.Beren'e doğru yürürken yüzündeki şaşkınlık hala sönmemişti.

_Senin burada ne işin var?

_Sevgilinle konuşmak için geldim.

_Konuşmak için, dedi Tolga iki kaşını kaldırıp vurgulu bir şekilde.

_Sadece konuşmak için.Altında başka anlam arama.

Beren Tolga'nın yanından geçip gitmek için hareketlendi.Ve tam omuz hizasında bir an durup Tolga'ya yeniden baktı,

_Korkma, seni ispiyonlamadım.Onu sen yapacaksın.

_Asla!

_Asla asla deme.

Beren yoluna devam ederken, Tolga da sinirli bir nefes verdi ve Melis'in evine doğru ilerledi.Bahçe kapısının beyaz demirlerinin dışında durdu, bahçeye bir bakış attı ve Melis'le annesinin bahçedeki masada oturuyor olduklarını gördü.Sol elini havaya kaldırarak onlara selam verdi.

Melis bunun, 'Seninle konuşmak istiyorum.Dışarıda' manasına geldiğini çok iyi biliyordu.Tolga'nın bu emri vaki tavrından hoşlanmasa da annesinin yanında bir şey belli etmemeye gayret etti.Aralarındaki sorunları dışarıya belli etmekten hoşlanmazdı.Annesine bile.

Bu yüzden ondan izin alıp bahçeden çıktı.Tolga da bu sırada, konuşacaklarını Melis'in annesinin duymaması adına tedbirli davranmak için evden biraz daha uzaklaşmış ve Melis'i orada beklemeye başlamıştı.Melis yanına ulaşınca,

_Daha ne kadar çağrılarıma cevap vermemeyi düşünüyorsun?diye sordu.

_Sana olan kızgınlığım geçinceye kadar.

_Haksız bir kızgınlık.

_Haksız mı?Bana ne zaman aramızdaki ilişkinin temelini Berk'in attığını söyleyecektin?

_Aramızdaki hiçbir şeyin temelini başkası atmadı.

_Yaptığınız bir toplantının sonucunda ortaya çıkan bir karar değildi yani.

_Melis ne toplantısı ne diyorsun sen ya?Berk'le aramızda geçenleri bilmezmiş gibi.Benim Berk'le oturup ortak bir karar almam sana gerçekten mümkün görünüyor mu söyler misin?

_Benimle sevgili olmanı o rica etmedi mi senden?

_O seni korumamı rica etti.Ve bunun en mantıklı yolu buydu.Sana o zaman da anlatmıştım Melis.Beren durmayacaktı.Ona karşı güçlerimizi birleştirmemiz gerekiyordu.Tabi öncesinde gücü elde etmemiz gerekiyordu.Ve bunun en kısa, en güvenilir yolu da buydu.Berk çok akıllıdır, bunu biliyordu.İçten içe belki ben de biliyordum ama o dillendirmeden kabul etmedim işte.Sana zarar verdiğini düşünüp vicdan azabı çekiyordu.Seni korumamı istemesi çok doğal.Benim de istediğim bundan çok başka bir şey değildi.

_Ama o istediğinde, bir istekten çıkıp bir sorumluluk haline geldi, öyle değil mi?

Tolga bir an başını eğip bir nefes verdi, Melis'e tekrar baktıktan sonra,

_Ne diyebilirim ki?dedi.O benim Gözdemdi.Ona karşı takımda bir isyan başlatmış olsam bile, onun ricalarını bir emir olarak kabul etme alışkanlığım uzun süre devam etmiş olmalı.Ona bir zamanlar ne kadar bağlı olduğumu herkesten çok sen biliyorsun Melis.Öyle bir bağlılık kırılsa bile, etkileri uzun süre devam eder.

Ama diğer konuda beni suçlayamazsın.Fikri aklıma Berk düşürmüş olmasına rağmen, Berk'in kararı değildi.Belki ricası uygulamada daha kararlı olmamı sağlamış olabilir ama işin neticesinde, bu onun kararı değildi.

_Ortak karar değildi yani?

_İkimizin kararıydı.Seninle benim.Birlikte uyguladık.Çünkü en mantıklı olan buydu.Bugün de en mantıklı, en akla yakın olan bu.Dolayısıyla bunu uygulamaya devam etmeliyiz.

_Artık buna mecbur olduğumuzu düşünmüyorum Tolga.

_Ne demek istiyorsun?

_Beni koruman gereken bir tehlike yok diyorum.Beren'in eski gücünden eser kalmadı.Berk daha gitmeden takımı kaybetmişlerdi zaten.Sedef gidince de gelenekçilerin desteğini alma şansını yitirdi.Artık onun arkasında duracak kimse kalmadı.Dolayısıyla onun bir gücü de kalmadı.İstese de bana, bize zarar veremez bu saatten sonra.

Tolga sessiz kalınca Melis devam etti,

_Sana çok değer veriyorum.Seninle çok mutluyum.Seni hayatımdan çıkarmak en son isteyeceğim şey olur.Ama beni de anla lütfen, rol yapmaktan çok yoruldum artık.

_İnan bana, ben de.Gerçekliğe dönüş vakti geldi de, geçiyor bile.

_Yani, ayrılalım diyorsun.Tamamen.

_Aksine, birleşelim diyorum.Aramızdakiler bir oyun olmaktan çıksın.Ve biz de rol yapmak zorunda kalmayalım artık.

Melis anlamaz gözlerle Tolga'ya bakarken, Tolga Melis'e doğru bir adım daha atıp, ona iyice yaklaştı ve ellerinden tutup gözlerinin içine baktı,

_Bunca zamandır sevgilimdin.Bırak ben de senin sevgini kazanayım.Duvarlarını kaldır, kaldır ki aşk derini geçip kanına karışabilsin, oradan kalbine ulaşabilsin.

_Biz bir anlaşma yaptık Tolga.Ve bu anlaşmada birbirimize aşık olmak yoktu.

_Anlaşmayı unut.Ben sana kuralsız, maddesiz, şartsız, sonu bilinmeyen bir şeyden bahsediyorum.Çok mutlu olabiliriz.Semtteki en mutlu, en aşık iki insan olabiliriz.Bırak senin için savaşayım.

Tolga'nın söyledikleri Melis'e bir an ağır gelmişti sanki.Ellerini, Tolga'nın avuç içlerinden çekti.Bir iki adım geri gitti.Ve derin bir nefes verip sevgilisine arkasını döndü.Elleriyle saçlarını arkaya doğru tarayıp, bir süre duyduklarını hazmetmeye, gerçekleşme ihtimalini düşünmeye başladı.Çok geçmemişti ki, Tolga kendisine işkence veren bu sessizliği bozdu;

_Seni seviyorum Melis.

Melis bu sözler üzerine aniden Tolga'ya döndü ve bakışlarını keskinleştirip;

_Seviyor musun?diye sordu.İnsan nasıl sevdiği birini aldatabilir?

Tolga'nın fena halde tadı kaçmıştı;

_Bu konuyu konuşmuştuk.Ben sana durumu defalarca anlattım.Sen de defalarca beni affettiğini söyledin.

_Seni affettim zaten, meseleyi de kapattım.Anlatmaya çalıştığım şey bu değil.

_Ne o zaman!

Tolga'nın yükselen sesine karşı, Melis sakinliğini korudu.Bu kez o Tolga'ya doğru bir adım attı.

_Pekala, dedi.Kabul.Her şeye yeniden başlayalım.Tüm eski defterleri kapatarak.

Tolga'nın yüzünde bir gülümseme yerleşirken, Melis devam etti,

_Ama önce sana bir soru soracağım.Dürüstçe cevap vereceksin.Vermezsen anlarım.Eğer doğru cevaplarsan sana kalbimi açacağım.

Tolga'nın gülümsemesi artarken,

_Sor birtanem.Önemi yok, dedi.

_Eğer benim yerimde o olsaydı, onu da aldatır mıydın?

Tolga'nın gülümsemesi yüzünde donmuştu.Duyduklarına inanamıyordu.

_Eğer benim yerime sahte sevgilin o olsaydı, ayrılmanıza rağmen ona sadık kalır mıydın?Başka bir kıza aynı şekilde bakar mıydın?Yoksa, perişan halde olduğun için, kimseyi görecek durumun olmaz mıydı?

Tolga'nın bütün yüz kasları gerilmişti.Melis onun duyduklarının şokunu yaşarken, ağzından çıkacaklar için kendiyle savaş verdiğini görebiliyordu.Alacakaranlık diye emin olamadı ama bir seçim hakkı olsa, kesinlikle Tolga'nın gözlerinin dolduğunu söylerdi.Tolga bir süre sessiz kaldı, bir şey söyleyemedi, tutulmuştu sanki.Melis'in sorusu kelimenin tam anlamıyla onu allak bullak etmişti.

_Bu nasıl bir soru?Nasıl anlamsız, değersiz, saçma.Senin bunu aklından geçirmen bile saçmalık ötesi.Buna cevap vermeye bile tenezzül etmeyeceğim.

_Senin vermene gerek yok, bakışların yeterli cevabı verdi zaten.

Melis, bu sözleri söyledikten sonra,Tolga'nın karşısında bir an daha kalmadan bahçe kapısına doğru yürümeye başladı.Ve Tolga'nın arkasından,

'Melis, çok mantıksız davranıyorsun.Saçmalık bu!' gibi cümlelerinin hepsini duymazdan geldi.

   Beren, evine giden yolu yarılamıştı ki
telefonu çaldı.Ailesinden birinden aradığına emindi.Ama telefonu, hırkasının cebinden çıkarıp arayan kişiye baktığında yanıldığını anladı.

_Kerem.

_Merhaba Beren, nasılsın?

_İyiyim, sen nasılsın?

_Ben de iyiyim.Bugün amcamla sahilde yürüyüşe çıkmıştık.Kiminle karşılaştık tahmin et bakalım.

Kerem, Beren'e yol boyunca telefondan konuşmasıyla eşlik etmişti.Ona sahilde, Berk'le aralarında geçen konuşmalardan bahsetti.Ve tabi,amcasının onlara küçük bir görselleştirmeyle verdiği anafikirden.

_Aralarında kısa sürede, tuhaf bir iletişim kuruldu sanki, dedi Kerem.Biz onunla ilk karşılaştığımızda Berk'in morali bayağı bozuk görünüyordu.Ama biz yanından ayrılırken, yüzü gülüyordu.

Beren, Kerem'i dinlerken birden aklına bir şey gelmiş gibi durdu ve Kerem'in lafının arasına girerek,

_Kerem...dedi.

_Efendim?

_Senin amcan, psikolog değil mi?

Beren, Kerem'den aldığı telefondan sonra, Melis'in üzerinde yarattığı tüm gerginlikten kurtulmuştu.Evine neşeli bir giriş yaptıktan sonra, annesi ve babasına onlarla özel bir şey konuşmak istediğini söyledi.Ve üçü mutfağa geçtiklerinde Beren, Kerem'in anlattıklarını anne ve babasına da aynen aktardı.

_Kerem çok iyi anlaştıklarını söyledi.Belki Berk için faydalı olabilir ha, ne dersiniz?

_Bu adamın adı neydi Beren?diye sordu Bahar Hanım.

_Cüneyt Deniz.

Bahar Hanım'la, Halit Bey bir süre birbirlerine baktılar.Sonra Bahar Hanım, aklına bir şey gelmiş gibi masaya vurup;

_Hatırladım, dedi.

_Evet ben de.Psikologları araştırırken, onun ismine de denk gelmiştim.

_Hatta hakkında çok güzel yorumlar okumuştuk.Ayşe Hanım da çok başarılı olduğunu söylemişti.

_Ama çok gençti.Tecrübesiz olur diye tereddüt etmiştik, hatırladın değil mi?

_Evet, doğru.Ama Mehmet Bey de çok tecrübeli bir adam olmasına rağmen pek fayda göremedik.

_Berkay onu sevemediği için pek fayda göremedik.

_Belki bu adamı sever.

Halit Bey, Bahar Hanım'a katıldığını göstermek için başını salladıktan sonra Beren'e döndü,

_Beren, çağır şu çocuğa da bir konuşalım.

Beren, babasının söylediğini yaptı.Berk daha mutfak kapısından adımını atar atmaz, 

_Bugün sahilde Kerem'le ve amcasıyla tanışmışsın.Cüneyt Bey'le, dedi Halit Bey.

Berk büyük bir şaşkınlıkla,

_Evet de, siz bunu nereden biliyorsunuz?diye sordu.

_İstihbaratımız sağlam, dedi Halit Bey gülerek.Bırak sen şimdi onu da, bu adamın psikoloğun olmasını ister misin onu söyle bakalım?

Halit Bey, Berk'ten onay alınca, Kerem aracılığıyla Cüneyt Bey'e ulaştı.Cüneyt Bey de durumu çok büyük bir memnuniyetle karşıladı ve yarın daha ayrıntılı konuşmak üzere randevulaştılar.

Soyder ailesi bu geceyi bir öncekine göre çok daha sakin geçirmişti.Halit Bey, o gün sesini yükselttiği için Bahar Hanım'dan gün içinde özür dilediğinden aralarındaki sorun başlamadan çözüme kavuşmuştu.Yemek sonrası ailecek güzel bir film izlediler.Filmden sonra da 3 kardeş, Kenan'ın odasına çıkıp güzel koyu bir sohbete daldılar.Beren, her şeye rağmen bu geceyi hayatının en güzel gecelerinden biri olarak anlatabilirdi ama devamının gelmeyeceğini bilmek, ailesinin yeniden parça parça dört bir yana savrulacağını bilmek onun canını çok yakıyordu.

Saat gece yarısını biraz geçiyordu ki, Kenan vaktin çok geç olduğuna kanaat getirip, iki kardeşini de uyumaları için odalarına yolladı.Yarım saat sonra, hem kendisi hem Berk derin bir uykuya dalmışlardı.Tıpkı anne ve babaları gibi.Ama Beren'e uyku bir türlü uğramıyordu.Odasında gergin bir şekilde dolanıp durdu.

Yapması gerekenleri düşünüyordu, yapmaya karar verdiklerini...Hala vazgeçebilirdi.Çok iyi düşünmesi gerekiyordu.Biliyordu çünkü, geri dönüşü olmayacaktı.

Kafasındakilerden uzaklaşmak istedi.Ailesini düşdündü bir an.Birlikte geçirdikleri bu güzel geceyi.Yüzünde engel olamadığı bir gülümseme oluştu ve içi huzurla doldu.Eskiden her gecesi, böyle huzurlu ve mutluydu.Gerçekten öyle miydi?Bir an kararsızlığa düştü.Geçmişteki mutluluğu artık o kadar uzak geliyordu ki, sanki hiç yaşanmamış gibi...Sadece kendi mutluluğu değil, ailesinin mutluluğu da yok olup gitmişti.Sadece kendisine zarar vermiş olsalardı affedici olabilirdi ama ailesi parçalanmıştı.Bunu nasıl affedebilirdi ki?

_Onlar bize acımadılar, dedi kendi kendine.Sen de onlara acıma.

Odasının kapısını sessizce açıp, çıktı.Berk'in odasının kapısı aralıktı.İkizinin başına usulca yaklaşıp, yatağının kenarına oturdu.Derin bir uykuda olduğunu görüp gülümsedi.Elleriyle saçlarını okşadı ve,

_Umarım güzel rüyalar görüyorsundur kardeşim, dedi.

Sonra da eğilip Berk'in saçlarını öptü.

_Seni bu kadar üzen kim varsa, ayrılmamıza sebep olan kim varsa hepsinden hesap soracağım.Bu benim Sahaflardaki sonumu getirecek olsa bile.

Berk ertesi sabah, henüz evdeki tüm insanlar uyurken gözlerini açtı.Dün gece, Beren'in başında yaptığı konuşmadan bihaberdi.Yatağından kalkıp pencereyi açtı ve temiz havayı ciğerlerine çekti.Uzun zamandır uyandığı en huzurlu sabah olduğunu hissetti.

Ellerini ve yüzünü yıkadıktan sonra üzerini değiştirdi.Ve anahtarlarını yanına alıp, evden kimseyi uyandırmamaya özen göstererek sessizce çıktı.Ve gittikçe artan bir neşeyle sahile doğru yürüdü.

Sahile ulaştığında, sessizliğin bütün kıyı boyunca hüküm sürdüğünü gördü.Etrafta ondan başka hiçkimse yoktu.Tüm dükkanlar ve kafeler kapalıydı.Güneş doğalı pek olmamıştı ve deniz yeni serilmiş bir çarşaf kadar durgundu.Gözalıcı maviliği alabildiğine uzanıyordu.Berk, banklardan birine oturup bu maviliğin tadını çıkarmaya karar verdi.Manzara eşliğinde hülyalara dalması uzun sürmedi.Belki on veyahut onbeş dakika sonra, onu rüyasından uyandıran tempolu yavaş bir koşu yapan bir çift ayak sesiydi.

Dilay her pazar sabahı olduğu gibi, o sabah da saat 6'da uyanmış ve koşu için evinden ayrılmıştı.Bisikletini yakın bir yere bıraktıktan sonra koşusuna başladı ve yine her zamanki gibi yaklaşık yarım saat sonra sahile ulaştı.Dilay buraya bu saatte her geldiğinde, ona eşlik eden sadece ağaçlar ve onlara tüneyen kuşların sesleri olurdu.Ancak bu sabah, bir yabancı daha vardı.

Dilay aslında ona dikkat etmeden geçip gidebilirdi ama daha ilk anda 'Acaba o mu?'sorusu bile kalbine bir ateş düşürmeyi başarmıştı.Yaklaştıkça daha çok emin oldu ve emin oldukça adımları yavaşladı.10 metre mesafede durdu.Ve inanamaz gözlerle ona baktı.Berk'e...

Sabah onun gibi erken kalkmış olmalıydı.Altında siyah uzun bir eşofman altı, üstünde beyaz bir t_shirt ve onun üzerine giydiği aynı eşofmanın şapkalı hırkası vardı.Saçları zaten dağınıktı ve orta şiddette esen rüzgar onları iyice dağıtıyordu.Son derece sıradan ve özensiz bu görüntüsüyle bile o kadar etkileyici görünüyordu ki, Dilay bir an nefes almakta zorlandığını hissetti.

Geri dönmeyi, onu görmemiş gibi yapmayı çok istedi ama yapamadı.Ayakları yere kilitlenmişti sanki.Kıpırdayamadı.Kararsız geçirdiği süre ne kadardı bilmiyordu, ancak bunun bir yere varmayacağını kabul etmesi gerekiyordu.Çünkü, Berk kafasını çevirip ona baktı.

Berk'in gözlerini üzerinde hissetmesiyle, bir anlık yaşadığı nefes darlığına kalbinin teklemesi de eşlik etti.Sanki kalbi bir anlığına durmuş ve atmaktan vazgeçmişti.Şimdi ne yapacaktı?Muhtemelen açığını kapatmak için hiç olmadığı kadar tempolu atmaya başlayacaktı.Berk'i her gördüğünde yaptığı gibi.

Berk, Dilay'ı gördüğünde yüzüne kocaman bir gülümseme yayıldı,

_Daha ne kadar beni uzaktan izleyeceksin, dedi.

Dilay, Berk'in neyi kast ettiğini anlamaya çalışırken, Berk oturduğu bankta kenara kayıp yanındaki boşluğu işaret etti ve,

_Gelsene, dedi.

Dilay yavaş ve tereddütlü bir şekilde Berk'in yanına yürüdü.Ve Berk'in işaret ettiği yere, onun yanına oturdu.Yönünü Berk'e çevirdiğinde, Berk zaten ona doğru dönüktü.Uzun zamandır Berk'e bu kadar yakın olmamıştı.Onu o kadar çok özlemişti ki...Şu an bu özlemi çok daha belirgin bir şekilde tüm bedeninde hissediyordu.Ve bu ona tarifi mümkün olmayan bir acı veriyordu.Acıyı yok saydı.Ve,

_Seni burada görmeyi hiç beklemiyordum, dedi.

_Ben umuyordum aslında.Bu alışkanlığa devam etmeni...Yine de çok ümitlenmedim.Son zamanlarda hep boşa çıktıkları için.Ama işte, buradasın.

_Peki ya sen, sen ne kadar buradasın?

_Bugün dönüyorum.

_Yine kaçıyorsun demek.

_Kaçmıyorum, ayrılıyorum.

_Aynı şey.

Dilay son sözünden sonra, Berk'in yüzünden kısa sahte bir gülümseme geçti.Gözlerini Dilay'dan ayırıp denize çevirdi.

_Hasret gidermek için gelmiştim.Geldiğimde daha iyi anladım.Buradaki pek çok şeyi tahmin ettiğimden bile çok daha fazla özlemişim.Bu denize uzun uzun bakmayı.Ailemin tamamıyla vakit geçirmeyi ve tabi, sizi...

Berk, gözlerini tekrar Dilay'a çevirdi,

_Üçünüzü de bir şekilde gördüğüme sevindim.Ve tabi Uğur'u da.Tekin'i de görmeyi çok isterdim.Keşke uzaktan da olsa görebilseydim...

Dilay başını öne eğdi, Berk'in sözleri bir anda kalbine kadar işlemiş, gözlerini doldurmuştu.

_Üzülmen için söylemedim, bir dilek sadece.Ama sonsuza kadar ayrılmıyorum.Elbette tekrar geleceğim.

_Ama bir daha asla burada yaşamayacaksın,değil mi?

_Bilmiyorum.Gelecek hakkında o kadar uzun süreli planlar yapmıyorum artık.

_Melis'e öyle söylemişsin ama.Geri dönmek gibi bir niyetinin olmadığını söylemişsin.

Bu kez bakışlarını kaçıran Berk'ti.

_Sana çok kötü şeyler söylemiş.

_Dürüst davrandı.Ondan da beklediğim buydu zaten.

_Söyledikleri canını çok yakmadı değil mi?

Berk sessiz kaldı ve yüzüne yansıyan acıyı belli etmemeye çalıştı.Ama Dilay onun her bir mimiğini ezbere bildiği için bu pek mümkün olmadı.

_Neden gittin?Söyleyeceği şeyleri tahmin etmiyor muydun?

_Özür dilemek için gittim.

_Senin özrünün onun için bir kıymeti yok.Senin ne yaşadığın ne hissettiğin onun umrunda bile değil.Anlamıyor musun?

_Aydınlattığın için teşekkür ederim.

_Seni üzmek için söylemiyorum.Gerçeği görmen için söylüyorum.Melis konusunu kapat artık.Bir şeyleri düzeltmek için, onunla aranı düzeltmen şart değil.Zaten artık bu mümkün de değil.Bunu en az benim kadar iyi biliyor olmalısın.

_Biliyorum, dedi Berk ümitsizlikle dolu bir sesle.

Dilay, artık taşma noktasına gelmişti.İçindekileri tutmakta zorlanıyordu.

_Biliyorsun ama yine ona gidiyorsun.Her şeye rağmen yine ona gidiyorsun.Ama hiçbir düzelmiyor değil mi?Şehirdeki en yanlış kişiye aşık olunca böyle oluyor işte.Boşa koyuyorsun dolmuyor, doluya koyuyorsun almıyor.Ne kadar çabalasan da hiçbir şeyi çözemiyorsun.Bunu görmüştüm, bunu yaşamıştım.Bir duyguyla lanetlenmenin ne demek olduğunu iyi bilirim.

Berk, Dilay'a karşı kendini iyi ifade edemediğini anlamıştı.Ona her şeyi tüm açıklığıyla anlatmaya karar verdi.

_Ben lanetlenmedim Dilay.Ben aşık oldum.Baştan aşağı yanlış birine.Bu yüzden çok yanlış yaptım.Ama her şeye rağmen, ben bunu bir hastalık olarak görmüyorum.Bir ilacı olduğunu da düşünmüyorum.Zamanla geçebilirdi ya da yıllarca kalbime yapışıp kalabilirdi.Neyse ki, şanslı taraftaydım. Enkazdan çıkmayı başardım, evet.Henüz yıkıntıları toplayamadım.Ama orada değilim artık.Aşkım bitti evet.Ama bunun aşkın bitişi sayesinde değil, kendi çabalarımla yaptım.Neyi yanlış yaptığımı çok iyi biliyorum artık.Geçmişte neyi yanlış yaptığımı çok iyi görüyorum artık.Ve bundan nasıl sağ çıktığımı.Ben artık kendime acımıyorum Dilay.Sen de acımamalısın.Çünkü bu Tanrı'nın bize verdiği bir felaket değil, bu bizi sınamak için üzerimize gönderdiği bir bela değil.Bu bir armağan.Yanlış zamanda yanlış kişiyle de olsa.Onunla savaşmayı bırakmalısın artık.Çünkü bu şekilde ona karşı zafer kazanmak mümkün değil.Sadece o duyguya daha çok bağlanmanı sağlar, başka da hiçbir işe yaramaz.Onu kabullenmesin.Ve geçmesini beklemesin.

_Ya geçmezse?

_O zaman da kaderin olduğunu kabul etmelisin.

Duydukları Dilay'a ağır gelmişti.Berk'in yanında daha fazla kalamayacağına kanaat getirdi.Ve elini ona doğru uzatıp, iyi yolculuklar diledi.Berk de onun elini sıktıktan sonra ayağa kalktı ve arkasını dönüp ağır adımlarla yürümeye başladı.Acı yeniden kalbine nüfuz etti.Artık gözyaşlarına hakim olamıyordu.Evine bir an önce gidip, yastığına kapanmak ve hıçkırıklara boğulmak istiyordu.Ama bu pek mümkün olmadı çünkü henüz birkaç metre uzaklaşmıştı ki, Berk arkasından seslendi,

_Dilay.

Dilay gözlerindeki yaşları silip, yüzünü Berk'e döndü.Ve Berk bir an bile tereddüt etmeden koşarak Dilay'ın yanına geldi ve ona sıkıca sarıldı.Dilay ilk anda şaşkınlıktan ne yapacağını bilemese de, sonra o da Berk'e karşılık verdi.

Sol elini Berk'in sırtına koydu, sağ eli saçlarına gitmişti.Berk'in saçlarına dokunmayı o kadar özlemişti ki.Eli, Berk'in saçlarının hemen üzerindeydi onlara dokunması an meselesiydi ama bunu yapmamak için son anda kendine engel olmayı başardı.Elini saçlarının üzerinden çekip, eşofmanının şapkasının üzerine koydu.Ve şapkanın dış kısmını avucunda sıktı.İçinde büyüyen duyguyla Berk'e daha sıkı sarıldı.Dudaklarını, Berk'in omzuna götürdü ve aylardır hasret olduğu kokusunu içine çekti.

Berk, Dilay gibi, tereddüt etmemişti, arkadaşının saçlarına dokunmak için.Dilay'ın ona daha sıkı sarıldığını hissedince, o da Dilay'ın saçlarını öpmüştü.

İçlerine dolan huzurla ikisinin de gözleri kapandı.Berk'in büyük sevgisi, Dilay'ın büyük aşkına karışıp onları sarmalarken, birbirinden yaralı bu iki genç, uzun zamandır tatmadıkları mutluluğu bu sarılmada tatmışlardı.




Continue Reading

You'll Also Like

275K 13K 51
Bu kitap 5sosidk adlı yazarın Luke Hemmings ile ilgili 3 kitaptan birincisi. Yazarın kendisinden izin aldım. Eğer beğenirseniz devam etmek isterim. İ...
1.3M 52.1K 26
(18+ cinsellik ve şiddet içerir.) Başımızın üstünde ki elçilik binasının içinde bir ses yankılandı. "Şuandan itibaren; Onun tek bir saç teline zarar...
6.1K 707 28
Kitabın açıklamasını yaparsam lanetlenebilirim ya da kötü bir büyüye maruz kalabilirim. Merak ettiğinizi hissedebiliyorum. Daha fazla merak etmeyin v...
488K 28.2K 29
Bir kelebek uçuyor, yeşil kanatlarında siyahlar var. . . . Okulunda yaşanılan cinayet yüzünden okulu tatil edilen Belinay bu tatili bir fırsata çevir...