Gece

By zamanmakinesi5991

4.4K 85 2

Süper kahraman değilim. Aşk adamı hiç değilim. İşin kötüsü normal olmayı asla beceremiyorum.. Belki sebebi be... More

Günaydın
Kahverengi
Hormonlar
Neden ben?
Şansımdan bahsetmiş miydim?
İçki sağlığa cidden zararlı mı?
Kötü şakalar...
Tango
Korku
Kim yağmurda ıslanmak ister?
Parçalanmak. Çok fazla parçalanmak..
Sana zarar veremem
Tek gecelik mutluluk
Hayaller ve Aile
Hamburger
Benimle gel
Huzur
Mısır Gevreği
Sessizlik
Sen bu aile için hiç bir şeysin..
Give me love
Sonsuza kadar
2 ay
Mc Donald's
Siyah

Kahve içmekten hoşlanırım.

151 2 0
By zamanmakinesi5991


Rüyaydı sadece. Kafamda yankılanan kendi sesime tutunuyordum.Nefesim kesilirken, yatakta doğrulmaya çalıştım. Penceremden içeriye sızan aydınlık sabahın göstercisiydi.

Nefes al.. 

Baş ucumdaki komidinin üstünden telefonumu alma gereği hissettim, saat 6ıydı. Hazırlanabilirdim. İşe erken gitmemin sakıncası olmıycağını düşündüm. Ayaklarımı sürüyerek banyoya doğru yol aldım. Aynada kendimle karşı karşıya geldiğimde tek düşündüğüm her zaman bu kadar bitmiş gözükmeği nasıl başardığımdı.Dişlerimi fırçalıyıp, yüzümü yıkadıktan sonra dolabıma doğru ilerledim.

  Ne giymeliydim? 

Siyah taytımı kıyafet yığınında çekip aldım. Üzerine beyaz kısa tişörtümü giymeye karar vermiştim .Dışarıya kısa bir bakış attıktan sonra, mavi kareli gömleğimi de yatağın üstüne fırlattım. Giyinmem 10 dakikamı almıştı. Aynadaki görüntü hoşuma gitmişti. Küçük rimel maceramdan sonra vişne çürüğü rujumu dudaklarıma yedirdim. Yağmur çizmelerimi ayağıma geçirdim. Çantamın içine gerekli malzemelerimi attıktan sonra odadan çıktım. Yağmur çiseliyordu. Saat çok erken olduğu için sokaklar boştu. Kulaklıklarımı kulağıma yerleştirdikten sonra "Like I'm Gonna Lose You" bütün dünyayla ilişkimi kesti.

 Sabah bambaşka.. Bomboş sokaklar, her yer tuhaf bir sessizlikte.

Sanki herkes gitmiş gibi. Bana yalnız hissettiriyordu. Çünkü aslında öyleyim.

 Öylesin..

 Bunu kabullenmek uzun yıllarımı almıştı. Artık o kadar garip gelmiyordu sanırım.Costa'nın tabelasını görünce kulaklıklarımı çıkardım. Çantamın içinde anahtarları aradım. Kapıyı 3 saniyede açtıktan sonra tek ihtiyacımın sıcak bir kahve olduğuna çoktan karar vermiştim.Işıkları açmamla turuncu loş ışık içeriye dolmuştu. Her şey çok daha daha canlı gözüküyordu şu an. Tek eksiğin biraz müzik olduğunu hissetmiştim.Telefonumu ses sistemine takıp  Amy winehouse açtım. Eşlik etmeye başlarken yüzüme yansıyan gülümsemeye engel olamıyordum. Kahve tezgahının önünde kalçamı bir sağa bir sola oynatarak kaşıklardan birini mikrofon olarak kullandım.

 Gerçekten delirdim evet.

 Nakarat işte şimdi..

Son ses bağırırken son notaya çıkıp sözleri 2 kere daha tekrarladım ve bittiğinde gözlerimi açtım. Kahvemi tezgahtan alıp önüme döndüğümde gördüğüm manzaranın hayal olmasını diledim.

"-Gizlice beni mi izledin ne kadar zamandır ordasın! Sabahın köründe burada ne işin var " dedim bağırarak.

 Kahverengi gözlerinin beni sakinleştireceğini sanıyorsa eğer çok yanıldığını ona söylemek istemiştim içimden. Gözlerini gözlerimden tek saniye ayırmadı çünkü. Dudağının kenarı öyle sakin kıvrılmıştı ki keşke hiç bozmasaydım. Yavaş yavaş bana yaklaştığında yüzünde tek bir mimik hareketi yoktu.

 Nefesimi tutuyordum

Kalbim kafamın içindeydi sanki. Tezgahın önünde durduğunda elinde ki yeni fark ettiğim küçük beyaz zarfı bana uzattı.

"-Emma bunu sana vermemi rica etti" dedi yumuşak sesiyle.

 Kaşlarımı kaldırmakla yetindim. Eline uzandım. Zarfı alıp, küçük parmaklarımda çevirdim. Açmak istediğime emin değildim ama sanırım başka şansım yoktu.

Jess

Bunu okuduğunda bana sinirleniceğini biliyorum. Haklısın. Ama sana veda etmek istemedim. Herşeyin bu kadar erken olucağını tahmin etmediğini düşünüyorum. Haklısın ama başımız eşimin borçları yüzünden dertte bir an önce şehirden gitmeliydik. Beni affet. Umarım hayattın da herşey istediğin gibi gider. 

                                                                                                                                                                           Emma

  Ona gerçekten sinirlenmiştim. Ancak bende vedalardan asla hoşlanmam. Sonra bu yaptığı için ona küçük bir teşekkür gönderdim içimden. Kağıttan yüzümü kaldırdığımda bana bakan ifadesiz bakışlarıyla karşılaştım.

"-Sanırım artık birlikteyiz."  dedim en ölü sesimle.

"-Evet Emma seninle konuşmuştur diye düşünmüştüm ta ki sabah ki konseri görene kadar" dedi bilmiş ses tonuyla. 

Piç.

Böyle şeylerden utanacağımı sanıyorsa götünü yalaması gerekecekti. 

"-Konser umarım hoşuna gitmiştir." diyip samimiyetsizce gülümsedim. 

Kahvemi alıp, dışarıya çıktım. Tütnümü ve filtremi  arka cebimdeki koyduğum yerden çıkardım. İtinayla sigaramı sararken hiç birşey düşünmemeye özen gösterdim. Sigaramı yaktıktan sonra sıcacık kahveme uzanıp küçük bir yudum aldım. 

Sigaramı sarmayı bitirmemle kafama düşüncelerin üşüşmesi bir olmuştu.

Kibirli yaratık..

 Bu işi günün birinde bırakmak zorunda kalıcaktım hissediyordum.Aslında o yanımdayken 100 tane şey hissediyordum. Düşüncelerimi bölüp yanıma yerleşince rahatsızca kafamı ona çevirdim.Elinde kahvesi vardı. Benim gibi tütününü çıkardığını gördüm. Filtreyi dudaklarının arasına götürdüğünde, rüyam kafamın içinde yankılandı. Kafamı çevirmek için kendimi zorladım. Sessizliği bozmak istemiyordum ama sormam gereken sorular olduğunu düşünüyordum.

"-Her sabah gelicek misin?" diyerek sessizliği böldüm.

"-Her sabah gelicem" 

"-Her sabah Costa'yı ben açardım. Emma geç gelirdi. Gelmene gerek yok"    

"-Kahve içmekten hoşlanırım"  dedi yarım ağız gülerek.

Kahve içmekten hoşlanırım benim cümlem...   

"-Sabah bana yardım etmen gerekebilir. Çok yoğun olduğumuzda Emma bana yardımcı olurdu." demekle yetindim.

"-Kahve yapmıycaksam neden kahve dükkanı alıyım?"  dedi kaşlarını kaldırarak.

 Bu beni gülümsemişti. Kapıdan giren müşteriyi görünce gözlerimi gözlerinde ayırdım ve içeriye yöneldim.Kahveyi yaparken, içimde uçuşan tatlı bir huzur vardı. Kadına gülümseyip, kahvesini verdiğimde içeriye girdiğini gördüm.

"-Artık dışardan kek ve kurabiye almıycaz. Bundan sonra sipariş etmene gerek yok" dedi sert ses tonuyla..

"-Neden?"

"-Çünkü artık onları biz yapıcaz."

"-Biz mi?"

"-Evet. Göründüğü kadar zor değil. Bana yardım etmek zorundasın." dedi otoriter sesiyle.

Çok iyi sanırım bana sormamıştı. 

Dediği şeye tamam demekten başka çarem olmadığını biliyordum. Çünkü henüz halihazırda başka bir işim yoktu. 

"-Tabi" demekle yetindim. 

Çünkü sinirlerim tepeme çıkmaya başlamıştı. Arkamı dönüp yapmam gereken işleri yapmaya koyuldum. Yarım saat sonra Costa oldukça  kalabalıklaşmaya başlamıştı. Michael'la siparişleri yetiştirmeye çalışırken kendimizi iç içe olmuş bulmuştuk. Tezgahın arkası oldukça dardı kahve yaparken omzumun üzerindeki filtrelere uzanmaya çalışıyordu. Kokusu çok yakınımdaydı,kokuyu içime hapsetmek istedim. 

Böyle şeyler düşünmemelisin..

Kafamı sağa çevirmek zorundaydım. Kahveyi hazırlayınca kasaya geçtim. Herkese gülücükler saçtığımı söyliyebilirim, ta ki kızıl kafayı görene kadar. Sırayı geçip tezgahın küçük kapısından içeri girdi. 

"-Sadece sana ilk gün öpücüğü vermeye geldim" demişti canlı sesiyle. Gerçekten ona uzun bir öpücük verdi. Tabi ki onları izledim göz ucuyla. Michael'ın şaşkın yüz ifadesine gülebilirdim belki ama keyfim çok kaçmıştı. Kızıl kafa gülümseyerek el sallayıp kapıdan çıktı. Huzurumda o kapıdan çıkıp gitmişti sanırım. Kendimi işime vermeye karar verdim. Robot gibiydim. Onunla az konuşmaya özen gösteriyordum.Vakit geçtikçe müşterilerimiz azalmıştı. Sigara içmek için dışarıya çıktığımda telefonuma bakmaya karar verdim.

Carl

-Geleneksel grup dinleme gecemize gelmek ister misin? :)

Bugün kızlarla planımızın olmadığını hatırladım. Gitmek istediğime karar verdim. Çünkü keyfim oldukça kötüydü.

-Neden olmasın? Saati ve yeri bana yazarsın :)

yazıp göndere bastım. Sigaramı içmeye devam ediyordum ki telefonum elimde titredi.

-Seni alırım kaçta çıkıyorsun? 

-9

-Anlaştık.

Küçük yazışmamızı derinlere göndererek. İçeriye girdim. Ortalıklarda görünmüyordu. İçeride hiç müşteri kalmadığı için bağırdım.

"-Hey, nerdesin?"

"Jess aşağıya gelir misin?"

sesi aşağıdan geldiği için şirin mutfağa ilerledim. Üzerine geçirdiği önlükle çok şeker duruyordu. Bütün mutfak fantezileri gözümün önünden geçmişti.

 O beni tezgaha yaslarken.. 

Tezgahın üstündekilerin yere düşmesi.. 

Kendine gel!

"-Önlüğü üstüne giyer misin?" 

"-Yukarıya müşteri gelebilir?" dedim yutkunarak..

"-Eğer gelirse duyarız ve sen gider kahvesini yaparsın" dedi oldukça bıkkın sesiyle. Önlüğü üzerime geçirip yanına gittiğimde harcı hazırlamış olduğunu gördüm. 

"-Unu uzatır mısın?" dedi. Uzatınca bir miktar un koydu ve kabı bana uzattı.

"-Mikser hemen şurada karıştırır mısın?" dedi. Dediği her seyi yerine getiriyordum. Mikseri açmamla birlikte her yerin un bulutu olması bir oldu.Oda bende öksürmeye başlamıştık. 15 saniye sonra Bulut ortadan kaybolunca gözlerinin içine baktım. Gülmemek için gerçekten götümü sıkıyordum. Kızgın ifadesi yumuşayıp kahkaha atmaya başladı. Benim kahkalarımı onunkilere karıştırmaktan büyük zevk aldım.

"-Sanırım bugünlük yukarı çıksan daha iyi olucak" dedi gülerek. Kapı açıldığında çalan çanları duyunca

"- Zaten gitmem lazım" diyip oradan koşarak çıktım. Kasada siparişi almam için bekleyen orta yaşlardaki adama dönüp

"-Ne alırdınız ?" dedim

"-Tanrım yüzünüz bembeyaz" dedi korkmuş ses tonuyla. Yandaki aynaya dönüp baktığımda korkunç gözüktüğümü söyliyebilirim.

"Ah lütfen kusura bakmayın pasta yapıyordumda. Buyrun ne istemiştiniz?" dedim muzip ses tonumla. 

Adamı gerçekten öldürebilirdim. Kahvesini hazırladıktan sonra ona en sevimli gülüşümü gönderdim. Bunu hak etmişti. Aşağıya indiğimde son işlemleri bitirmek üzere olduğunu gördüm.

"-Bunları yapmayı nerden öğrendin?" 

"-Kursa gittim. Yaparken kafamı rahatlatıyorum" dedi harcı kalıplara dökerken.

"-Bende aynı şeyi hep Costa için söylerim"

"-Costa'da ne kadar süredir çalışıyorsun" dedi fırını kapatırken.

"-5 sene oldu." dedim. 

Koca bir sessizlik. 2 dakika sonra yukarı çıkmak zorunda kalmıştım.Müşterilerle ilgilendim. 1 saat sonra kekleri ve kurabiyeleri pişmişti.

  Tanrım çok güzel kokuyordu... 

Kurabiyelerden birini ağzıma atarken bana sırıttığını gördüm. Yapılan her şeyi vitrine dizdiğimizde çok güzel gözüktüğünü söyleyebilirdim. Günün ilerleyen saatleri durgun geçmişti. Saat 9 a yaklaştığında Costa'yı kapatmaya hazırdık.Tam bu sırada Carl'ı kapıya bakınırken gördüm. Camdan el salladığımda bana tanrı gülüşlerinden birini gönderdi. Michael'a dönüp 

"-Ben çıkabilir miyim?" dedim. Gözlerimin içine içimi titretecek kadar baktı. Gözlerini Carl'a çevirdi. 

"-Gidebilirsin" dedi ifadesiz ses tonuyla.

"-Görüşürüz" diyip çantamı alıp çıktım. Carl'ı yanağından öperken sanki bizi izliyormuş gibi hissetmiştim. 

Götünden uydurma Jess...

"-Hey, çok yoruldun mu? " dedi Carl tatlı ifadesiyle.

"-Pek sayılmaz. Artık kahve yapmak beni yormuyor" dedim gülerek.

"-Peki nereye gidicez? Beni aldığına göre baya gizli bir yer olmalı."

"Bugün görüceğin yeri bir daha asla unutmıycaksın" dedi heycanlı sesiyle...

Continue Reading

You'll Also Like

47.7K 2.9K 30
Aşiret Gerçek ailem serisi : İzem Güneş Ulukan 21 tanesi abisi olan izemin gerçek ailesi ortaya çıkarsa ne olur? Kaos tabi ki ! Neyseki izem kaos aş...
918K 23.8K 26
(Cinsel içerikli sahneler, yaş farkı ve daddy isuess içermektedir.) Aşkın gerçekten yaşı yok muydu? Kırgın çocukluklar yaşamaya devam eden ölü insanl...
247K 9.6K 40
Kendi şirketine çalışmaya giden Eliza, başına neler geleceğinden habersiz bir şekilde yeni ortakları ile tanışır. ------------------------ Ona çıkış...
356K 21K 21
Falcı numarası yerine Rus Mafyasına yazmak hayatın bana oynadığı bir oyun muydu? Belki de aşkın tatlı olmayan bir tesadüfüydü... Mafya Bey; Küçük bi...