Kahve içmekten hoşlanırım.

151 2 0
                                    


Rüyaydı sadece. Kafamda yankılanan kendi sesime tutunuyordum.Nefesim kesilirken, yatakta doğrulmaya çalıştım. Penceremden içeriye sızan aydınlık sabahın göstercisiydi.

Nefes al.. 

Baş ucumdaki komidinin üstünden telefonumu alma gereği hissettim, saat 6ıydı. Hazırlanabilirdim. İşe erken gitmemin sakıncası olmıycağını düşündüm. Ayaklarımı sürüyerek banyoya doğru yol aldım. Aynada kendimle karşı karşıya geldiğimde tek düşündüğüm her zaman bu kadar bitmiş gözükmeği nasıl başardığımdı.Dişlerimi fırçalıyıp, yüzümü yıkadıktan sonra dolabıma doğru ilerledim.

  Ne giymeliydim? 

Siyah taytımı kıyafet yığınında çekip aldım. Üzerine beyaz kısa tişörtümü giymeye karar vermiştim .Dışarıya kısa bir bakış attıktan sonra, mavi kareli gömleğimi de yatağın üstüne fırlattım. Giyinmem 10 dakikamı almıştı. Aynadaki görüntü hoşuma gitmişti. Küçük rimel maceramdan sonra vişne çürüğü rujumu dudaklarıma yedirdim. Yağmur çizmelerimi ayağıma geçirdim. Çantamın içine gerekli malzemelerimi attıktan sonra odadan çıktım. Yağmur çiseliyordu. Saat çok erken olduğu için sokaklar boştu. Kulaklıklarımı kulağıma yerleştirdikten sonra "Like I'm Gonna Lose You" bütün dünyayla ilişkimi kesti.

 Sabah bambaşka.. Bomboş sokaklar, her yer tuhaf bir sessizlikte.

Sanki herkes gitmiş gibi. Bana yalnız hissettiriyordu. Çünkü aslında öyleyim.

 Öylesin..

 Bunu kabullenmek uzun yıllarımı almıştı. Artık o kadar garip gelmiyordu sanırım.Costa'nın tabelasını görünce kulaklıklarımı çıkardım. Çantamın içinde anahtarları aradım. Kapıyı 3 saniyede açtıktan sonra tek ihtiyacımın sıcak bir kahve olduğuna çoktan karar vermiştim.Işıkları açmamla turuncu loş ışık içeriye dolmuştu. Her şey çok daha daha canlı gözüküyordu şu an. Tek eksiğin biraz müzik olduğunu hissetmiştim.Telefonumu ses sistemine takıp  Amy winehouse açtım. Eşlik etmeye başlarken yüzüme yansıyan gülümsemeye engel olamıyordum. Kahve tezgahının önünde kalçamı bir sağa bir sola oynatarak kaşıklardan birini mikrofon olarak kullandım.

 Gerçekten delirdim evet.

 Nakarat işte şimdi..

Son ses bağırırken son notaya çıkıp sözleri 2 kere daha tekrarladım ve bittiğinde gözlerimi açtım. Kahvemi tezgahtan alıp önüme döndüğümde gördüğüm manzaranın hayal olmasını diledim.

"-Gizlice beni mi izledin ne kadar zamandır ordasın! Sabahın köründe burada ne işin var " dedim bağırarak.

 Kahverengi gözlerinin beni sakinleştireceğini sanıyorsa eğer çok yanıldığını ona söylemek istemiştim içimden. Gözlerini gözlerimden tek saniye ayırmadı çünkü. Dudağının kenarı öyle sakin kıvrılmıştı ki keşke hiç bozmasaydım. Yavaş yavaş bana yaklaştığında yüzünde tek bir mimik hareketi yoktu.

 Nefesimi tutuyordum

Kalbim kafamın içindeydi sanki. Tezgahın önünde durduğunda elinde ki yeni fark ettiğim küçük beyaz zarfı bana uzattı.

"-Emma bunu sana vermemi rica etti" dedi yumuşak sesiyle.

 Kaşlarımı kaldırmakla yetindim. Eline uzandım. Zarfı alıp, küçük parmaklarımda çevirdim. Açmak istediğime emin değildim ama sanırım başka şansım yoktu.

Jess

Bunu okuduğunda bana sinirleniceğini biliyorum. Haklısın. Ama sana veda etmek istemedim. Herşeyin bu kadar erken olucağını tahmin etmediğini düşünüyorum. Haklısın ama başımız eşimin borçları yüzünden dertte bir an önce şehirden gitmeliydik. Beni affet. Umarım hayattın da herşey istediğin gibi gider. 

GeceWhere stories live. Discover now