Neden ben?

229 6 0
                                    



The Arcadian Wild-Hers

Başımda oluşan sert ağrının bana anlattığı tek şey kafamı tekrar yastığa koymam olduğuydu. Göz kapaklarımın üzerindeki ağırlık dayanılmaz haldeydi.Zar zor araladığım gözlerimi tavana diktiğimde aklıma dün geceden görüntüler dolmaya başladı. Eve geldiğim saat oldukça geçti. Ağrıyan başım için ilaç içmeyi kendime not ettim. Ancak artık kıçımı kaldırıp sevimli kahve dükkanını açmak zorundaydım. En nihayetinde ayağa kalktığımda, yerde ki ayakkabılarıma takılıp tökezledim. Kendime sinirlendim çünkü sabahları genelde sinirli olurdum.  Banyo ritüellerine sıra geldiğinde zombiden farksız bir şekilde adımlarımı hızlandırmaya çalıştım. Aynada ki aksime bakmamın bir hata olduğunu anlamıştım. Yeşil gözlerim kan çanağına dönmüştü,dolgun dudaklarım sarkmış ve yüzümde sadece moron bir ifade vardı.Kafamın üzerinde toplanan saçlarım için ağlama vaktiydi sanırım. Duşa girmeye karar verip hızlıca üzerimdekilerden kurtuldum. Sıcak su için tanrıya teşekkürlerimi sunduktan sonra tutulan boynumu yavaşça ovmaya başladım. Gözlerimi usulca kapattığımda aklıma ilk düşen şey kahverengiler oldu. Dudaklarına kaymak için sadece 3 saniye bekledim. İçimde yine bir şeyler yanmaya başlıyordu. Dudaklarıma dokundum,dudaklarının dudaklarımda olduğunu hayal ettim. 

Yapmamalısın Jess.. Boka batmak istemezssin..

Kendime yaptığım küçük uyarıdan sonra transtan çıkıp gözlerimi açtım. Havluma uzanıp, bedenime sardığımda yenilenmiş hissediyordum. Dolabımın kapaklarını açıp önüne oturdum.

 Bugün ne giymeliydim  

Beyaz atlı prens kahve almaya gelmeyeceğine göre, bordo pantolunumu ve siyah gögüs dekolteli kazağımı giymeye karar verdim. Giyinmem yaklaşık 6 dakikamı almıştı. Dolabımın üzerinde bulunan aynadan yansımama baktığımda doğal ve seksi olan görüntümden hoşnut kalıp hafif makyaj yapmaya karar verdim. Vişne çürüğü rujumu dudaklarıma yedirdikten sonra rimelimi kirpiklerime uygulamaya başladım. Sırt çantama şemsiyemi ve cüzdanımı atıp, telefonumu ve kulaklığımı kapıp odamdan çıktım. Evdeki seslere bakılırsa birileri uyanmış olmalıydı. Aşağıda ki mutfağa yöneldiğimde, Jack'in uyanmış olduğunu gördüm.Burası benim evim sayılmazdı. Her odasında farklı insanlar kalması hoşuma gidiyordu. Hem çok fazla kira ödemiyordum hem de Jack gibi birkaç arkadaşa sahip olmuştum. Jack içlerinde en kafa olanıydı. Bazen kızlarla bize katılırdı. Onu severdim, kumral ve yapılıydı. Evet daha önce öpüşmüş olabiliriz ancak sadece tatlı bir öpücüktü. 

Tatlı birkaç öpücük...

Jack beni fark edince gülümseyerek

"-Günaydın" dedi.

"-Günaydın. Nerelerdesin birkaç gündür kayıpsın" dedim.

"-Şu sıralar şehrin dışında işlerim vardı. Seni özledim " 

"-Bende seni özledim Jack.. Bir ara toplanıp bir şeyler yapmalıyız. Bugun Casablancada parti var. Gelmek istersen hepimiz orada olucaz" diyip sırıttım. Tabi ki gelicekti.

"-Seni kaçıracağımı sanmıyorum Jess" dedi. Tanrım cidden seksiydi. Gülümseyerek yürümeye başladım.

"-Görüşürüz Jack."

"-Görüşürüz Jess" dedi. 

Bu hoş  sohbetin üzerimde yarattığı mutluluk kırıntılarını üzerimden silerek dışarıya çıktım.

Merhaba yağmur.. 

Şemsiyemi çıkarıp, yola koyuldum. Kulaklarıma dolan Lana Del Rey şarkısı beni bütün dünyadan koparmıştı sanki. Yine onu düşündüm, yağmurda,şehrin yeni başlayan gürültüsünde. Dudaklarımla şarkıya eşlik etmeye başladım. 5 dakika sonra Costa tabelasına ulaşmıştım.Küçük dükkanın anahtarlarını çıkarıp, kapıyı açtım. Sabah ki ritüellerimi yerine getirdikten sonra, kendime her zaman ki kahvemden hazırladım. Sigaramı sarmak üzere dışarıya çıktım ve küçük masama yerleştim. 

Tanrım sigaraya aşık olmalıydım. 

Yoldan gelip geçen insanlara bakarken görüş alanıma Emma girdi. Solgun gözüken yüzü ve kırmızı gözleriyle ters giden birşeylerin olduğunu haber veriyordu.

"-Hey, iyi misin?" dedim yavaşça.

"-Jess, bittim ben." diyip küçük bir hıçkırık koyuverdi.

"-Gel otur buraya. Anlatmak ister misin? Eminim çözebileceğimiz bir şeydir"

"-O ahmak herif yine borca batmış anlıyor musun? Artık onun borçlarını kapatacağım 5 kuruşum kalmadı. Elimde bir tek Costa kaldı. "

"-Hey Emma bana bak. Artık o adamın borçlarını kapatmak zorunda değilsin. Bunu defalarca yaptın. Kendı başının çaresine bakmak zorunda artık" dedim sinirli bir şekilde.

"-Yapamam. Onu seviyorum. Ondan başka kimsem yok. Ona zarar gelirse kendimi asla affetmem" diyip hıçkırıklarına devam etti.

Tanrım cidden anlamıyordum. Adam her daim Emma'ın ağzına sıçıyordu. Ve Emma her seferinde yanında oluyordu..

Siktirsin..

Ben Emma'nın yerinde olsam tek cevabım bu olurdu sanırım.Sinirli bir şekilde uzaklara bakarken Emma bütün küfürlü düşüncelerimi böldü.

"-Jess, Costa'yı devretmek zorundayım. Ancak senin burada çalışmaya devam etmen için elimden geleni yapacağım. 5 senedir yanımdasın. Burayı evin gibi sevdiğini biliyorum." dedi içini çekerek.

"-Emma işte şimdi saçmaladın. Ben burada sensiz naparım. Burası seninde evin. Bu kararı vermeden lütfen iyi düşün "dedim sinirli ses tonumla

Emma ıslak gözleriyle bana dönerek 

"-Başka çarem yok" dedi.

Tanrım başıma daha neler gelecekti...

GeceWhere stories live. Discover now