Korku

115 3 0
                                    


Carl'ın tavırları oldukça esrarengizdi.Israrla bana nereye gideceğimizi söylemiyordu. Gitmediğim bir yer kaldığını cidden sanmıyordum. Konuşurken yüzü tatlı bir havaya bürünüyordü. Çocuksu gülümsemesini her gördüğümde biraz daha rahat hissediyorum yanında kendimi. Küçük çekişmemiz devam ederken bilmediğim küçük bir hamburgercinin önünde durduk.

"-Hey, gerçekten de yaratıcı değilsin" dedim omzuna vurarak.

"-Bence erken konuşma" dedi. 

Elimi tutup beni içeriye sürükledi. İçeride tek tük insanlar oturmuş hamburgerlerini yiyordu. 

Tanrım bu çocuk beni ne halt yemeye buraya getirmişti. Köftelerin başındaki adama kafasıyla selam verdiğini gördüm. Hamburgerci ince uzun, beyaz ışıklarla donatılmıştı. Dükkanın en sonuna doğru yürümeye başladık. Lavaboların olduğu bölüme geçtiğimizde yüzümü buruşturdum. 

Şu an biri naptığımızı söyliyebilir mi cidden

Elimden beni çekiştirmeye devam ediyordu. Tuvaletlerin sağındaki eski kapıdan içeriye girdik. Burnuma dolan küf kokusu yüzümü buruşturmama neden olmuştu. İnce uzun koridorda hastalıklı ve kasvetli bir hava vardı. Duvardaki boyaların dökülmüş olduğunu gördüm. 1-2 dakika boyunca yürüdükten sonra ileride beliren 2 adama bakakaldım. Önlerinde durdukları kapı oldukça büyüktü, kapının üzeri siyah parlak kadife kumaştan kaplanmıştı. 2 adamın önünde durduğumuzda Carl montunun iç cebine uzandı, içinden bir kart çıkarıp gösterdi. Adamlardan biri uzun, kaslı ve keldi. Yüzünde ki ifade hiç değişmemişti. Gözlerini kartın ve Carl'ın üzerinde gezdirdi. Cebinden değişik bir cihaz çıkarıp, kartın barkodunu okuttuğunu tahmin ettim. Güvenli bir klik sesi koridorda yankılandı. Adam kafasını onay verir gibi salladığında Carl bana doğru eğilip

"-Hazır mısın?" dedi.

"-Umarım" 

 Şu an neyle karşı karşıya olduğuma dair en ufak bir fikrim yoktu. Ya Carl bir seri katilse ve beni ayinlerine götürüyorsa? 

Jess lütfen götünden attığın şeyler biraz mantıklı olsun... 

Kulaklarıma oldukça uzaktan geldiğini tahmin ettiğim müzik sesleri doldu. Birkaç dakika sonra müzik iyice yakındaydı. Başka bir kapıya geldiğimizde artık müziğin tam ortasında olduğumuzu anladım. Carl tuttuğu elimi hafif sıkınca gergin gülüşüm bakışlarını buldu.

"-Bu geceyi asla unutamıycaksın" dedi sıcak gülüşüyle. 

Ona güvenmemi sağlayan şey hep çocuksu gülüşü oluyordu sanırım.

"-Yaşayıp görelim" dedim ve içeriye girdik. 

Müzik artık damarlarıma kadar girmişti. Etrafta olan kafeslerin içinde kadınlar vardı. Kafamı sola çevirdiğimde erkeklerinde olduğunu gördüm. Düzeltiyorum tam önümdeki kafeste bir erkek ve bir kadın vardı. Loş olan ışıklar, mor ve siyah duvarların üstünde ahenkle dans ediyordu. Kristalden yapılmış ışıklar, ortama eski ve bir o kadarda zengin bir hava katmıştı. Sanki her an havalı bir vampir çetesi önünüzden geçebilirmiş gibiydi. Kadınların üstlerine giydikleri satenden ve ipekten kumaşlar sadece zevkinizi okşamıyor, kendinizi defilede hissetmenize sebep oluyordu. Erkeklerin hepsinin kadınları tamamlar nitelikte olduğunu gördüm. Hepsi birer film yıldızı gibiydi. Ağzım 5 karış açık kalmışken Carl'ın dudaklarının kulağıma sürtündüğünü hissettim.

"-Arkadaşlarımın yanına gitmemizin sakıncası var mı?"

"-Tabi ki yok" diye bağırmak zorunda kaldım.

GeceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin