Element Varisleri (Tamamlandı)

Від ibrahim_0zer

76.6K 5.7K 349

Normal bir hayatım vardı ya da ben öyle zannediyordum... Hayatım birden istemediğim ve en ufak bir biçimde bi... Більше

Bölüm 1
Bölüm 3
Bölüm 4
Bölüm 5
Bölüm 6
Bölüm 7
Bölüm 8
Bölüm 9
Bölüm 10
Bölüm 11
Bölüm 12
Bölüm 13
Bölüm 14
Bölüm 15
Bölüm 16
Bölüm 17
Bölüm 18
Bölüm 19
Bölüm 20
Bölüm 21
Bölüm 22
Bölüm 23
Bölüm 24
Bölüm 25
Bölüm 26 - Final

Bölüm 2

5.1K 350 19
Від ibrahim_0zer


Okulun koridorundayım, zil çaldı ve öğrenciler dağılmaya başladı. Sıkıcı kalabalıktan sıyrılıp kendimi açık havaya bırakmak için can atıyordum, ancak adımımı atar atmaz bir anda hava kararmaya başladı; gökyüzüne baktığımda kara bulutların toplandığını gördüm, havanın kokusu bile değişmişti. Sanki mutluluk kayboluyordu. Bir anda etrafımdaki kalabalık yok olmaya başladı, sadece Emma ve Dan kalmıştı. İkisi de bir anda oradan ayrılmamız için beni kollarımdan çekiştirmeye başladılar. Onların beni çekiştirmesiyle arkama baktım ve gelenleri gördüm; bunlar onlardı, parti çıkışından sonra beni takip edenlerdi. Bu sefer iki kişiden fazlaydılar; siyahlar içindeydiler ve yüzlerinde maske vardı.
Bir anda Emma'nın çığlığı ile tekrar ona döndüm, onu yakalamışlardı. Dan beni kolumdan tuttu "Hadi kaçmalıyız dostum." diye daha sert çekiştirmeye başladı.

"Hayır, onu bırakamam!" 

Bir şekilde elinden kurtulup Emma'ya doğru koşmaya başladım. Aralarından birisi onu zorla götürmeye çalışıyordu. Emma adımı haykırmaya başladı ve ben ona yetişemiyordum. Dan'i de yakalamışlardı ve onu da diğer tarafa götürüyorlardı. İkisini aynı anda kurtaramazdım, zaten benim de etrafım sarılmıştı ve git gide yaklaşarak beni daha çok sıkıştırıyorlardı, kaçacak yerim kalmamıştı. Emma ve Dan adımı haykırıyorlardı ve sesleri git gide uzaklaşıyordu. Beni de yakaladılar ve onları benden uzağa götürmeye başlamışlardı ve o sırada kan ter içinde kâbusumdan uyandım ve beni takip eden adamların kesinlikle daha kötü bir olayın başlangıcı olacaklarını anladım. İçimde yine o his belirdi ve o adamların yakınımda olduğunu anladım; yavaşça yataktan çıktım, dışarı da onları görebilir miyim diye odanın penceresini açtım. Bir yandan sokağa göz ucuyla bakınırken bir yanda da dışarıdaki temiz havayı içime çektim. O sırada bulmayı umduğum şeyi sokağın köşesinde gördüm, orada resmen beni bekleyen bir adam vardı. Karanlıktan yüzünü seçemiyordum ama bariz bir şekilde bizim evi izlediği belli oluyordu. Bu adam uyumuyor muydu ki, bu saatte kim bizim evi izliyordu? Beni görünce sol tarafa doğru yürümeye başladı. Saate baktım 04.35'ti. Kim bilir ne zamandır beni bekliyordu ve bunun sebebini öğrenmem gerekiyordu. Bu merak beni yapmak istemediğim şeyler yapmaya zorluyordu.
Odamdan çıkıp yavaşça aşağı indim, üzerime hırkamı alıp olabildiğince sessiz bir şekilde ayakkabılarımın bağcıklarını bile bağlamadan evden çıktım. Durduğu yöne baktım ve beni hala bekliyordu, ona doğru yürümeye başlayınca o da onu takip etmemi istercesine ilerlemeye başladı. Bu yaptığım yanlıştı, eve geri dönmeliydim ancak ayaklarım geri gitmiyordu, çünkü onun kim olduğunu ve benden ne istediklerini öğrenmek istiyordum. Adımlarını hızlandırmıştı ve ben de ona yetişmek için adımlarımı hızlandırdım. Bir anda arkamdan da ayak sesleri gelmeye başlayınca refleks icabı dönüp arkamı baktım, arkamda da beni takip eden biri vardı. O anda yaptığım hatanın boyutunun farkına vardım, dışarı hiç çıkmamalıydım. Ne kadar aptalım, bile bile tuzağa atladım.

Bir şekilde onlardan kurtulmam lazımdı. Önümdeki adam yürümeye devam ediyordu. Sağıma çıkan ilk sokağa saptım, sonra koşarak soldaki sokağa girdim ve yolu mu kaybettirmeye çalıştım. Eve dönemezdim, orada da beni bekleyen birilerinin olduğundan şüpheleniyordum. Sürekli arkama dönüp geliyorlar mı diye kontrol ediyordum ve evet geliyordu. Sayıları artmıştı, önümde ve arkamda ikişer kişi bana doğru geliyordu. Bu sokağa sapacağımı nereden anlamışlardı bilmiyorum ancak beni kıstırmayı başarmışlardı. Beni yakalayacakları barizdi, demek ki gördüğüm rüyanın bir anlamı vardı ve bir uyarıydı. Etrafa bakındım, sağımdaki evin bahçesine bodoslama daldım ve bahçenin sonundaki çitlerden atlayıp sokağa çıktım. Olamaz, bu bir şaka olmalı. Daha demin arkamda olan adamlar şimdi nasıl önüme geçmişlerdi?

Nefes nefese kalmış bir şekilde "Kimsiniz ve benden ne istiyorsunuz?" diye bağırmaya başladım.
Pis pis sırıtıp "Gücün" dedi. Gelen sesi tanıyamamıştım, zaten maskeden dolayı sesin tonu da bir değişik geliyordu.
"Gücüm mü, ne gücünden bahsediyorsun?"

Bu sefer kahkaha atmaya başladı ve "Gücünü istiyoruz." dedi. Hala bir şey anlamıyordum, ya beni biriyle karıştırıyorlardı ya da başım gerçekten ciddi ciddi beladaydı. Gerizekalı Alan, kendimi sürekli bir belanın içine atıyorsun! Bu kovalamacadan sıkılmışlardı ki üzerime çullandılar. Aralarından birisi karşıma dikilip, bir eliyle yüzümü sıkarak tuttu. Diğer elinin başparmağı ile alnıma bastırmaya başladı ve anlamadığım dilde bir şeyler söylemeye başladı.
Bana her ne yapıyorsa alnıma bastırdığı yer yanmaya başladı. Acı git gide artıyordu ve dayanamayıp bağırmaya başladım. Parmağını bastırdığı yerden çekince bir ışık huzmesi süzülmeye başladı. O anda anlayamadığım bir şey oldu önümdeki adam yana doğru fırlatıldı.
"Ondan hemen uzaklaşın!"
Kimin seslendiğini görebilmek için bakındım ancak karanlıktan ve alnımdaki acıdan pek bir şey seçemiyordum. 
"Bakın buraya kim gelmiş Ateşin Varisi." Ateş? Varis?
"Ondan uzaklaşın, bu size son uyarımız" Beni yere fırlattılar alnım hala yanıyordu, ışık huzmesi süzülmeye devam ediyordu.
"Aferin, bence de onu dinleyerek en doğru şeyi yaptınız."
Bir sefer ki konuşan bir kızdı. Başımı kaldırdım ve sesin geldiği yöne baktım, yüzlerini göremesem de onları tanımadığıma emindim. O sırada oğlanın avuçlarında benimkine benzer bir ışık huzmesi belirmeye başladı, ateş gibi parlıyordu. Bu sırada acım yavaş yavaş dinmeye başlamıştı ve ışık huzmesi azalarak kayboldu.
Ben orada yokmuşum gibi aralarında laf dalaşına devam ettiler.

Oğlan avuçlarını onlara doğru çevirerek "Bize karşı şansınız yok." dedi. Avuçlarındaki ışık huzmesinin çıktığı yerde ateş simgesi görünmeye başlamıştı.
O sırada kız gelip alnıma odaklı bir şekilde beni kontrol etmeye başladı. "İyi misin?" diye sorunca başımı evet anlamında salladım.
"Tamam o halde, kalk hemen ve buradan uzaklaş. Bir daha da bu saatte dışarı falan çıkma!" Kalkmama yardım etti ve bende dediğini yaptım, oradan hızla koşarak uzaklaştım.

Onların kim olduğunu öğrenememiştim ve üstüne üstlük hırpalanmıştım. Nefes nefese kalmıştım, eve olabildiğince sessizce girmeye çalıştım, kapıya yaslanıp yere çömeldim.
Aniden mutfaktaki ışık yanınca panikten tekrar ayağa kalktım. Olamaz. Mutfaktaki babamdı. Belanın en büyüyü asıl şimdi başıma gelmişti; sanki bugün başıma yeterince bela gelmemiş gibi. Bana doğru yaklaştı, suratından sinirinin nedenli çok olduğunu anlamıştım.
"Bu saatte nereden geliyorsun Alan?" Ne demeliydim? Gerçeği anlatsam bana inanmaz üstüne üstlük delirdiğimi düşünürdü.
"Uyku tutmadı ve bende yürüyüşe çıktım."
Beklemediğim bir anda yüzüme bir tokat attı. Merdivenlerin başında annemin tiz çığlığını duyduk. Elini ağzına götürmüş, gözleri yaşlı hiç bir tepki vermeden sadece izliyordu.
"Bana yalan söyleme evlat." Dişlerini sıkarak konuşmuştu.
"Yalan söylemiyorum!"
Sesimin sert çıkmasına şaşırmıştım, bunun üzerine babam bir tokat daha attı, bu seferki daha sertti. Yakamdan tutup beni kapıya itti ve yüzünü yüzüme yaklaştırdı.
"Bir daha bana sakın yalan söyleme, yoksa bir daha kine daha kötü olur." İstemsizce başımı salladım, o da beni bıraktı.
"1 hafta boyunca dışarı çıkmak yok, arkadaşlarınla da görüşmek yok. Yapman gereken tek şey ders çalışmak!"
Arkasını döndü ve annemi kolundan tutup yukarı odaya götürdü.

Bu adamın derdi neydi, oğluna karşı nasıl bu kadar gaddar olabiliyordu? Bu yaşadıklarım keşke rüya olsaydı fakat değildi. Kafam allak bullak olmuştu, babam başıma gelenleri biliyor olmalıydı ki yoksa yalan söylediğimi nereden anlayacaktı.
***
Bütün hafta boyunca evdekilerle doğru düzgün konuşmadım ve annem odama gelip her konuşmak istediğinde ders çalışıyorum deyip geçiştiriyordum. Zaten sınav haftasındaydım ve her gün derslerle uğraşıyordum. Sınavlara çalışmanın yanında bir de sürekli o gece olanlar kafamı kurcalıyordu. Beni kurtaran o kişiler kimdi? Beni yakalayanların o oğlana Ateşin Varisi demesi de ne demekti? Onları bulup her şeyi öğrenmek istiyordum ama asıl sorun onları nasıl bulacaktım? Bizim okulda olmadıklarına emindim, olsa bir şekilde tanırdım.

Beklenen gün gelip çattı, bugün günlerden cuma ve kimya sınavım var. Eğer geçemezsem babamla olan tatsızlığım daha da artacaktı ve tatilim yalan olacaktı. Aslında bizimkilerle tatilin pek iyi geçeceğini sanmıyorum ancak burada tek başıma kalmaktansa onlarla gitmeyi tercih ediyorum. Dan ile de sadece okulda görüşüyorduk, okula bile kendim gidiyordum.
Son sınavım için okula geldim ve sınıfa girip orta kısımda boş bir sıraya oturdum, Dan de yanımdaki boş sırayı fırsat bilip oturdu. Emma sınıfa girdi ve yanımdan geçerken bana tatlı bir şekilde gülümsedi ve arkamdaki boş sıraya oraya oturdu. O gülücüğü her an görebilmek için her şeyimi verebilirdim.

Sınavın bitmesine dakikalar kala alnım yanmaya başladı, o geceki gibi ve git gide artıyordu. İstemsiz bir şekilde inledim.
Emma arkamdan "Alan, iyi misin?" diye fısıldadı.
Başımı masaya dayadım ve onda "Alan neler oluyor?" diyerek Dan yerinden kalkıp yanıma geldi.
"Bir şeyim yok, sadece başım ağrı saplandı." Çantamı omzuma atıp, sınav kağıdımı hocaya teslim etmek için yerimden kalktım.

"İyi gözükmüyorsun Alan, bir sorun mu var?"

"Önemli bir şey değil,sadece başıma ağrı saplandı." diye geçiştirerek sınıftan çıktım. Acil boş bir yere gitmeliydim, tuvalete gidemezdim kalabalık olurdu. Erkeklerin soyunma odasının boş olacağını düşünüp oraya gittim ve duşluklardan birini kısık bir şekilde açıp alnımı yıkamaya başladım. O sırada biri içeri girince, alnımı hemen elimle kapattım. Gelen Dan'di ve fazlasıyla telaştı görünüyordu.
"Dostum sınıfta ne oldu?" Alnımın yanması azalıyor gibiydi.
"Önemli bir şey yok Dan, dediğim gibi başıma sadece kötü bir ağrı saplandı, o kadar. Endişelenecek bir şey yok." Bileğimden tutup elimi alnımdan çekti.
"Dostum alnın kıpkırmızı." Aynalardan birinin karşına geçip kendime baktım, gerçekten de öyleydi, sanki yanmış gibi. Yüzümü birkaç kez daha yıkadım ama kızarıklık geçmedi. Biri kapıyı tıklattı ve içeri girdi, gelen Emma'ydı.
"İşte buradasın. Ne oldu öyle?" Alnımı görünce gözleri açıldı ve yanıma gelip oraya dokundu. Dokunmasıyla elini çekmesi bir oldu.
"Alan yanıyorsun, revire gitmelisin."
"Gerek yok, geçer birazdan."
Onlara bir bahane uydurup okuldan çıkmalıydım. İkisi de bana endişeli şekilde bakarken iyi bir fikir aklıma gelmiyordu. Birden ikisinin arasından geçip"Ben en iyisi eve gidip dinlenmeliyim, sonra görüşürüz." diyerek oradan uzaklaştım. Bana seslenmelerine aldırmadan koridorda hızla ilerledim.Aklımda sadece bir an önce eve gitmek vardı. Bana neler olduğunu bilmiyordum ve bu durum beni fazlasıyla endişelendirmeye başlamıştı. Bu yüzden bir şekilde neler olduğunu öğrenmem gerekiyordu.    

Продовжити читання

Вам також сподобається

916K 20.8K 56
"Madem çok ısrar ettiniz, o zaman artık bey diyebilirim." deyip gülümsedim, bandı yapıştırdıktan sonra yutkundu. "Boşver beyi." deyip dudaklarıma yap...
8.2K 756 14
Anka-küllerinden doğan Amelia Lydia White,SHİELD için çalışan bir mutanttı.Bir mutant olduğunu 3 kıiçi dışında kimse bilmiyordu.Eski eşi Steve Roger...
22K 1.3K 14
Duru Marvel hayranı kızlardan biriydi, evde kendi halinde takılırken kendini bir anda Marvel evreninde buldu. 🥇#Loki 15/09/23 🥇#Hawkeye 15/09/23
2.2K 236 19
Ailesinin biricik, minicik kızı. Narin ve neşeli Zephyr daha küçükken Anne ve babasını kaybediyor Ejderhaları içten içe severken bu kayıp onun için b...