Bölüm 13

2.1K 208 7
                                    

Saat neredeyse gece yarısına gelmiş ve ben hala yüzümde buz torbasıyla oturuyordum. Eve gidince anneme bir yalan uydurmak zorunda kaldım. Yüzüm umarım daha fazla morarmaz. Yüzümün halini merak ederken telefonum çaldı. Arayan John'du artık bu sefer cevap verdim.

"Evet."

"Sonunda açtın telefonu. Nerede kalıyorsun?"

"Evde."

Dedikten sonra neredeyse küçük dilini yutuyordu. Kısa bir sessizliğin ardından

"Ne işin var o evde? Off Alan. Hazırlan, geliyorum." Dedi.

"John-"

"İtiraz yok. Bizde kalacaksın, en geç 10 dakikaya ordayım." deyip telefonu kapattı. Telefonu kontrol ettim. Gerçekten yüzüme kapatmıştı.

Annem odama geldi: "Gelebilir miyim tatlım?"

"Tabi ki anne." Yatağımda yana kaydım o da oturdu.

"Bizden iyice uzaklaştın tatlım. Neden başka yerlerde kalıyorsun."

"Evde yalnız sıkılıyorum anne." Anneme yalan söylemekten nefret ediyordum ama mecburdum. "Yeni arkadaşlarım var ve onlarla iyi vakit geçiriyorum."

Annem bana sarıldı: "Seninle işten dolayı fazla ilgilenemediğimi biliyorum tatlım ama arkadaşlarınla mutlu olmana sevindim. İstediğin zaman gidip arkadaşlarında kalabilirsin yalnız bana haber vermen şartıyla." deyip gülümsedi.

"Tabi ki." Ben de gülümsedim. Beni öptü ve odadan çıktı.

Ben de çantama bir kaç yedek kıyafet atıp aşağı indim. John gelmişti bile. Hemen arabaya bindim. Bana bakıp sırıttı.

"Ne?"

"Mason ve senin haline gülüyorum."

"O konu için üzgün olduğumu söyleyemicem."

Tekrardan güldü. "Neyse boşver."

John arabayı sürerken konuşmaya devam etti: "Mason ve sen aslında birbirinize benziyorsunuz. Fiziksel bir benzerlik değil, huy bakımından. İkinizde inatçı ve kafanıza göre davranıyorsunuz."

Mason'ı tanımıyordum ve bu yaptıklarından sonra tanımaya hiçte niyetim yoktu. Uzun bir süre konuşmadım, sadece yola baktım.

"Sustun Alan." Derin bir nefes aldı. "Bak gerçekten üzgünüm, Dan ve senin arana girmemeliydim."

"Geçti artık, biz aramızda hallettik."

Eve vardığımızda kapıyı Ellie açtı.

"Hoş geldin John." Dedi ve arkasını dönüp gitti.

John'un arkasından içeri girdim. Geçerken gözüm aynadaki görüntüme takıldı. Hafif morluk vardı. John oturma odasının kapısında beni bekliyordu, ben de peşinden girdim. Mason ve Franklin playstation oynuyorlardı, Mason'un yüzü benimkinden iyiydi. Claire su ile bir şeyler yapmıştır.

Franklin beni görünce alaycı bir şekilde "İşte bir morluk daha geldi." Dedi.

"Ha...ha...ha...Franklin çok komikti."

Mason beni görünce suratı asıldı.

"Mason, seninle konuşabilir miyiz?"

Oyunu bırakmadan "Bence gerek yok." Dedi

"Mason, yapma." John'un ona bakışıyla durdu.

"Pekala." dedi. "Gel bahçede konuşalım."

Peşinden gittim ve bahçede havuzun şezlonglarına oturduk.

"Özür dilerim Mason." Şaşkınlıkla bana dönüp baktı. Konuşmaya devam ettim: "Sana vurmamalıydım. Sen vurmuş olsan bile. Bunu büyüklük ben de kalsın diye söylüyorum." Derin bir nefes aldım. "Babamın iblis olduğunu öğrendiğimden beri aklım başımda değil. Evde babamdan korkarak yaşıyorum. Sizden uzaklaşmamın sebebi benim yüzümden zarar görüyor olmanız. Artık annemin ya da başka bir yakınımın içinde de iblis olmasından korkuyorum. Dan ve Emma'yı bu işe karıştırdığım içinde kendime kızgınım. Korkuyorum. İşin gerçeği her şeyden korkar oldum artık."

Beni sessizce dinledi. Bir süre sustuktan sonra konuştu: "Ben de özür dilerim. Benden başka bir söz bekleme Alan." dedi ve ayağa kalktı.

En azından artık daha normal olacaktık ve bu beni rahatlatmıştı. İçeri diğerlerinin yanına gittik. Yemek için masa hazırlanıyordu. Bizi kavga etmeden içeri girmiş gördüklerinde hepsinin yüzünde bir gülümseme belirdi.

"Hadi gençler yemekler hazır." John bizi masaya çağırdı.

O akşam hep beraber iyi vakit geçirdik. Muhabbet ettik, şakalar yaptık, güldük.

Uykum gelmişti. Normalde misafir odasında kalacaktım ki Mason odasındaki diğer yatakta yatabileceğimi söyledi. Ben de kabul ettim. Ellie ile Claire aynı odada kalıyorlardı. Franklin ve John aayrı odalarda tek başlarına kalıyorlardı.

Mason'ın odasına girince kitaplıktaki çizgi romanlar dikkatimi çekti. Odanın girişinde iki karşılıklı yatak vardı ve tam karşıda büyük bir gardırop. Kitaplıktan bir çizgi roman alıp içine baktım.

"Çizgi roman sever misin?" Mason odaya gelmişti.

"Evet, severim ancak benim senin ki kadar çok yok."

"İstediğini alıp okuyabilirsin."

Elimdekini yerine koyup yatağa oturdum. Mason da kendi yatağına uzandı.

İsteksizce "İyi geceler." Dedi.

"Sana da." dedim ve odadan çıkıp lavaboya gittim. Hazır yalnız kalmışken bundan istifade Emma'yı aradım.

"Alo Alan."

"Naber Emma?"

"İyiyim aşkım, sen nasılsın; nasıl hissediyorsun kendini?"

"Ben de iyiyim. John'lardayım. Mason ile konuştum."

"Ve..."

"Ve... Bir sorun yok artık. Yani sanırım."

"Senin için sevindim Alan."

"Sesini duymak beni rahatlatıyor Em."

"Biliyorum herkesi etkiliyorum." deyip güldü. "Yat dinlen Alan. Yarın görüşmek üzere öptüm."

"Görüşürüz." deyip telefonu kapattık ve odaya geri döndüm. Mason'a baktım uyumuştu bile, ben de yatağa uzandım. Gözlerim kapanıyordu ve ben de karşı koymadan uykuya daldım.

Element Varisleri (Tamamlandı)Where stories live. Discover now