Bölüm 10

2.3K 220 13
                                    


Kafam allak bullak olmuştu. Ne düşüneceğimi bilemiyordum. Sadece boş boş bakıyordum. Dan'in beni dürtmesiyle kendime geldim.

"Bu...bu nasıl oluyordu?" Derin bir nefes alıp kendime gelmeye çalıştım. "Sen..iblis?"

"Bana iblis deme sonuçları kötü olur evlat."

"Öyle mi babacım?" Bunu bastıra bastıra söylemiştim. Demek ki bana kötü davranmasının sebebi buydu ve benim Yıldırım olduğumu biliyordu. Şimdi her şey yerli yerine oturuyordu.

"Neler yapabileceğimi biliyorsun evlat."

"Senin değil içindeki iblisin neler yapabileceğini biliyorum."

Kınından kılıcını çekti. "Galiba kendi oğlumu öldürmek zorunda kalacağım."

"Bunu yapamazsın çünkü ölüyken işinize yaramam."

"Evet, haklısın ama bu seni yaralayamayacağım anlamına gelmez."

Diğerleri gelene kadar onları oyalamam gerekiyordu. Hala olanları kafamda oturtmaya çalışıyorum, bir yandan da çözüm yolu arıyordum. Göz ucuyla Dan ve Emma'ya bakım, ikisi de hayretler içerisinde kıpırdamadan duruyorlardı.

"Demek arkadaşlarını da bu işe karıştırdın. Yazık! Nasıl biri arkadaşlarını ölebilecekleri bir olaya karıştırır ki."

"Bu seni ilgilendi-" Sözümü tamamlayamadan aniden acıyla iki büklüm oldum.

"Alan, dostum ne oluyor?

"Alan neyin var?"

"Bilmiyorum." Bu acı çok fazlaydı.

Babam kahkaha atıyordu. "Galiba Dracula senin koruyucunu öldürmek üzere."

John yaralanmıştı hem de ağır bir şekilde. Ne yapacaktım? Böyle acı çekerken de bir şey yapamazdım ki.

"Hayır, sen ve adamların zarar görmek üzere." Bu Mason'dı. Demek ki kurtulmuşlardı. Ama John ve Claire yoktu. Ellie önündeki iblisleri rüzgâr ile geriye savurdu. Hemen yanımıza geldiler. Mason kolumdan tutup beni kaldırdı.

"İyi misin?"

"Evet. John?"

"Yaralandı ancak Claire yanında."

Biraz da olsa rahatlamıştım. Acı diniyor gibiydi.

"Hadi başlayalım." Mason ateşlerle saldırıya geçti. Babam hızlı hareketlerle sıyrılıyordu. Franklin'de yerden çıkarttığı taşlarla saldırıyordu.

"Buradan gitmelisiniz Alan."

"Bırakın da size yardım edeyim Ellie."

"Hayır! John'un sana ihtiyacı var."

"Tamam ama dikkatli olun. Dan, Emma gidelim." Yukarı doğru, geldiğimiz yere çıkıyorduk. Arkama baktım Ellie kalan iblislerle ilgileniyordu. Mason ve Franklin'in ise babamla dövüşmeye devam ediyordu.

"Bu nasıl olur Alan? Baban bir iblis miymiş!"

"Ben de bilmiyorum Dan. Kafam gerçekten çok karışık durumda."

"Senin mi benim mi Alan. Şu an bu olayların nasıl gerçek olduğunu düşünüyorum." Emma bir anda kendini olayların içinde bulmuştu ve bunlar inanılması güç olaylardı.

"Ben de Alan anlattığında senin gibi düşünmüştüm Emma."

John'un yanına vardığımda Claire yarasına müdahale ediyordu.

"İyi misin John?" Beni gördüğüne sevinmiş gibiydi.

"Evet iyiyim. İyi olmana sevindim Alan." Yüzü acıdan buruştu.

"Acını hissettim John. Bu normal mi?"

"Evet." Diyerek kestirip attı ve bir yandan hala acı çekiyordu.

"Yarası ne durumda Claire?"

"Hastaneye gitmeli ama söz dinlemiyor." Diyerek gözlerini devirdi.

"Diğerleri gelene kadar bir yere gitmeyeceğim Claire." Dedi John inatla.

"Belki de onlara gidip yardım etmeliyim."

John bayık bayık "Gerçekten mi? Zaten zor kurtuldun. Bir daha onların yanına yollayamam seni." Dedi.

John'un böyle konuşması onlara ayak bağı oluyormuşum gibi hissettiriyordu. John'a Cellat'tan bahsetmeliydim. Babam olduğunu söylemeliydim. Artık eve de gidemezdim. Çünkü babamın bana yapacaklarından korkuyordum. Bu işe bir çözüm bulmalıydım ve bunu tek başıma yapamazdım.

Arkamızdan Franklin "Yardım edin!" diye seslendiğin duydum. Mason bacağından yaralanmıştı, Franklin ve Elli onun tek ayakta yürümesine yardım ediyorlardı. Onu yakındaki bir ağaca yaslayıp oturmasına yardım ettiler. Claire hemen yanlarına koştu ve Mason'ı dudağından öptü. Bir yandan da "Sakın endişelenme seni iyileştireceğim. Canın çok yanıyor mu?" Diyerek ona sorular sorup duruyordu.

Mason da onu sakinleştirmeye çalışıyordu. Nasıl yani? Claire gibi tatlı bir kız Mason gibi bir canavarla mı birlikteydi? Bu hayatta daha neler görecektim.

Ellie olayı anlatmaya başladı: "Cellat geri döndü. Aşağıda Alan ve diğerlerini kıstırmıştı. Biz yetişmeseydik daha neler olurdu bilemiyorum." Bunu derken de bıkkın bir şekilde bana bakıyordu. "Mason onunla dövüşürken kılıç bacağını sıyırdı. Dracula'nın onları çağırmış olacak ki aniden çekip gittiler."

Claire suyu Mason'un yarasında ilaç gibi gezdirmeye başladı. Olduğum yerde yere çöktüm. Bunların hepsi benim suçumdu; arkadaşlarım da dâhil diğer herkes zarar görebilirdi. Üstüne üstlük babam da bir iblisti. Sinirden gözyaşlarıma hâkim olamıyordum. Hiçbir işe yaramamam beni fazlasıyla rahatsız ediyordu. "Benim yüzümden! Benim yüzümden! Benim yüzümden."

Emma yanıma geldi ve yüzümü ellerinin arasına aldı: "Alan bana bak ve sakin ol. Buradaki hiçbir şey senin yüzünden değil. Çünkü senin isteyerek yapmış olduğun bir şey değil." Yüzüne baktım; yeşil gözleri, yüzündeki çiller, saçlarının canlılığı ve her şeyiyle burada olması aslında beni şu durumda bile mutlu ediyordu. İç çekip yanıma oturdu. O sırada Dan de gelip yanıma oturdu ve fısıldayarak: "Onlara Cellat'ın baban olduğundan bahsedecek misin?" Diye sordu.

"Evet ama şimdi değil. Şu an bunun için iyi bir zaman olduğunu düşünmüyorum. Zaten bundan önce kendime kalacak bir yer bulmalıyım..."

Element Varisleri (Tamamlandı)Nơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ