I Dare You To Kiss Me, Oh Seh...

By NimirRa

127K 8.9K 2.7K

Luhan onları terk etmesi yetmezmiş gibi, hayatlarını zindan etmeye yeminli babasından intikam almak için Kore... More

1. Bölüm "Burası Benim Yerim"
2.Bölüm "Hana"
3. Bölüm "Küçük Geyik"
4.Bölüm "Ben, Seni Görüyorum."
5.Bölüm "Soğuk Öfke"
6.Bölüm "Ah!"
7.Bölüm "Beşi Bir Yerde"
8.Bölüm "Küçük Gerizekalı!"
9.Bölüm "Cennet"
10.Bölüm "Peri Tozu"
11.Bölüm "Hissetmem Lazım"
12.Bölüm "İz"
13.Bölüm "Duş"
14.Bölüm "Seok Kyung Mi"
15.Bölüm "Buz"
16.Bölüm "Çöküş ve Yükseliş"
17.Bölüm "Aman Tanrım"
18.Bölüm "Durun!"
20.Bölüm "Baba!"
21.Bölüm "Doğum Günü"
22.Bölüm - Final

19.Bölüm "Luhan, benimle-"

4.7K 344 84
By NimirRa

-SEHUN-


"Seni seviyorum Oh Sehun."

Daha önce hiç kimseden duymadığım, hiç kimseye söylemediğim kelimelerdi bunlar. Sevmek ve sevilmek kavramlarını tanımıyordum. Haliyle ne yapacağımı bilememiş bir şekilde geriye çekilmiştim. Becerebildiğim tek şey Luhan'a dik dik bakmaktı.

Kaşları hafifçe çatıldı. "Şu anda senin karşılık veriyor olman gerekiyordu."

"B-ben" diyebildim sadece. Umutsuzca anlamasını istiyordum. Anlamasa bile anlayış göstermesini. Çirkefleşeceğini ve trip atacağını gösteren ifade yerine kırıldığını anlatan dolu gözler ufacık umudumu da söndürdü ve kalbimi dağladı.

"Sorun değil." demeyi başardı. Dans pistinde çok uzun kaldığımızı düşünmüş olmalı ki, muhtemelen kendine söylediği bahane buydu, yürümeye başladı. Ona ayak uydurdum.

"Luhan." dedim bir kenara çekildiğimizde. Bana baktı. Ağlamasını tutmaya çalıştığı apaçık belliydi. Üzüntü o gözlere asla uğramamalıydı. Bu yüzden daha önce yapacağımı hiç düşünmediğim bir şey yaptım.

Tek dizimin üzerine çöktüm.

"Sehun." diye fısıldadı Luhan. Kafası karışmış görünüyordu. Müzik yeniden başladığı ve biz kimsenin göremeyeceği kuytu bir çıkıntının arkasında olduğumuz için gözlerden uzaktık.

Elimi ceketimin iç cebine soktum. Tartışmamızdan bile önce saatlerimi harcayarak yaptığım, barışmamız için kullanmak istemediğim için özür dilerken vermediğim, özel bir an için sakladığım keseyi çıkardım.

Kese yeşildi ve yapraklarla süslenmişti. Luhan anlam vermeye çalışarak bir elime bir yüzüme bakıyordu.

Boğazımı temizledim. "Luhan Harrison-Grey." dedim kendinden emin olduğunu umduğum bir sesle. "Benimle bir kedi evlat edinir misin?"

Bir süre bana boş boş baktı. Sonra "Evet!" diye ciyakladı. Gözünde asılı kalmış gözyaşları akarken kendini üzerime bıraktı. Ayağa kalktım. Yüzümde gururlu bir erkeğin ifadesi vardı. Kesenin ipini açtım ve içindeki parlak, sarı tozu avucuma boşalttım.

"Bütün ihtiyacın olan inanç."

"Ve güven." diye fısıldadı elime bakakalırken.

"Ve biraz peri tozu." deyip elimdeki tozu yüzüne üfledim. Gözleri refleks olarak kapanırken yüzüne öyle güzel bir gülümseme yerleşti ki kalbim göğsüme baskı yaparak hızla atmaya başladı.

Dudaklarımı onun dudaklarına bastırdım ve benim yüzümde onunki kadar peri tozuna bulanana kadar geri çekilmedim.

En sonunda gözlerimiz birbirini bulduğunda fısıldadı.

"Uçuyorum."

Yüzüme ahlaksız bir gülümseme yerleşirken konuştum. "Seni yıldızlara çıkaracağım şimdi."

İlk defa yanakları kızaran taraf o olmuştu. "Evet, lütfen." dediğini duyduğumda sim yapışmış, kızarmış yüzlerimize aldırmadan çıkıntının korumasından çıkıp insan içine girdik. Arkalardan, çok kişiye görünmemeye çalışarak, koşar adımlarla kendimizi bulduğumuz ilk odaya attık.

Açlıktan deliren iki insan gibi kapıyı kilitler kilitlemez birbirimizin üzerine atladık. Önce dudaklarımız birbirine kavuştu, ardından ellerimiz hakları olan bedenlerde gezinmeye başladı. Bir elim onun ensesindeki saçları okşarken diğer elim kalçasına indi. Ben sıkı ve yuvarlak poposunu yoğurur, okşarken saçlarındaki elimi tutup beline indirdi. Sorgulamadım ve iki elim poposunu keşfetmek için gezinmeye başladı.

Dilim damağında, dudağının altından gezinirken Luhan ağzımın içine doğru mırlıyor, beni çıldırtan o küçük sesleri çıkarıyordu. Çoktan taş gibi olmuş sertliğime bastırdım onu. Anında uyum sağladı ve bir bacağını belime doğru dolayıp belini geriye doğru bükerek kasıklarını kasıklarına eşitlemeye çalıştı.

Katlarca kumaşa rağmen bu hareketin bana ne yaptığı hakkında hiçbir fikri yoktu. İnledim ve çekiştirerek ceketini çıkardım. Bir elim onu kalçasından kendime çekerken diğeri gömleğinin düğmelerini çözmek için yola koyuldu. Luhan bu sırada yerinde durmuyor, kalçalarını sürekli sallayarak bana sürtünüyordu. Kapının önünden birilerinin geçebileceğini, bizi duyabileceklerini biliyordum ama inlemelerini duymak bunu umursamamı engelliyordu.

Gömlekler çıktı pantolonlardan kurtulundu. İkimiz de tamamen çıplak kaldığımızda birbirimizden ayrıldık. Bir süre yapabildiğimiz tek şey hayran hayran birbirimizi izlemekti.

Bu vücut bana aitti. Benimdi. Benden başka kimse bu mükemmel vücuda özgürce bakamayacak, dokunamayacaktı.

Sahiplenici bir şekilde onu aniden kendime çektim ve kalçalarından tutup havaya kaldırdım. Luhan yapması gerektiğini anında anladı ve bacaklarını belime doladı.

"Seni içimde istiyorum Sehun-ah." diye inledi. Onu tutmak yorucuydu ama kaslarım seve seve yapıyordu bu işi. Karnıma değen sert penisinden bir damla süzülüp göbek deliğime aktığında kendimi daha fazla tutamayarak inledim. Boynuna bir iz bırakmak için kilitlenmiş dudaklarım aralandığında Luhan yalvaran bir ses tonuyla bir kez daha konuştu.

"Sehun-ah! Lütfen becer beni!"

Onu masanın üzerine bıraktım ve aynı gün içinde ikinci defa dizlerimin üzerine çöktüm. Beni yukarı çekmeye çalışan Luhan'a aldırmadan dudaklarım dar, pembe deliğini buldu.

Cılız çabaları anında kesildi ve ben onu emerken inlemeye başladı. Vücudunu okşayarak elimi çenesine çıkardığımda gözlerini açmaya bile gerek duymadan  üç parmağımı birden ağzına aldı. Deliğinden yukarı kayarak penisini kavradım ben de. Onun emişleriyle eş zamanlı git gel yapmaya başladım.

Emişlerimi dil darbeleriyle süslerken yeterince ıslanmış parmaklarımdan ikisini deliğine yolladım. Luhan oturur durmaya daha fazla devam edemeyerek masaya boylu boyunca uzandı ve bacaklarını omzumun etrafına doladı.

Parmaklarıma direnen deliğini genişletmeye çalışırken penisinde gezmeye devam ediyordu dudaklarım. Üçüncü parmakla Luhan'ın inlemeleri şiddetlendi. Geri çekilmem gerekti.

"Şşt, sevgilim. Sessiz ol."

Luhan dediğimi anlayacak halde değildi. Bu yüzden bacaklarının arasından çıkıp ayağa kalktım ve onu belinden tutup poposunu boşluğa çektim.

"Bana bak." diye emrettim damarları belirginleşmiş, en kalın, en uzun halinde olan üyemi onun deliğine bastırırken.

Luhan denedi ama gözlerini aralayamadı.

"Bana. Bak." Kendimi tekrarladım. Bu defa tamamen geri çekilmiştim ve Luhan itiraz etmek için gözlerini aralamıştı.

"Sessiz ol." diye mırıldandım yeniden deliğine sürtünürken. Anladığını belirtmek için mmm'larken başını salladı.

"Eğer sessiz olmazsan  seni düzmem." dediğimde büyüyen gözlerinden anladığına emin olmuştum. Hala sıkı girişine kendimi iterken öne eğilip dudaklarımı Luhan'ınkilere bastırdım sertçe. Çığlığı ağzımın içinde boğulurken bana direnmek için kasılan deliğine biraz daha ittim kendimi. Luhan acı dolu bir ses çıkardı. Kayganlaştırıcı olmadan çok büyüktüm onun için.

Geri çekilecek olduğumda uzamaya başlamış tırnakları sırtıma saplandı. Bundan güç alarak son bir hamlede tamamen içine girdim. Nefes almak için ayrıldığım için boşta kalan dudaklarını omzuma saplayarak bastırdı haykırmasını. Vücudum acıyla kasıldı ama bu hoşuma gitmişti.

Sadece penisimin başı içeride kalana kadar geri çekildim ve sonuna kadar tekrar içine girdim. Omzumdaki dişlerin baskısının artmasıyla eş zamanlı sırtıma saplı tırnaklar kalçama doğru tenimi çizerek kaymıştı ve Luhan boğukça inlemişti. Menilerim akmak için hayalarımı sızlatınca dişlerimi sıktım.

Git gel yapmaya başladığımda Luhan'ı omzundan tutup kaldırdım ve yüzlerimizin aynı hizaya gelmesini sağladım. Karınlarımız birbirine değiyordu ve içindeki hareketlerimi kendi karnımda hissedebiliyordum.

"Siktir." diye tısladım sıkılı dişlerimin arasından.

"Ah, evet! Siktir!" diyerek bana katıldı. Dışarıdan gelen yüksek sesli bir kahkaha Luhan'ın sıkı poposuna çarpan hayalarımının sesinin yanında bir fısıldamaya dönüştü.

Ne kadar hızlı, ne kadar vahşi olursam olayım yetmiyordu. Kalçalarından tutup sırtını duvara yasladım ve uyluklarından destekleyerek kendimi içine itmeye devam ettim. Luhan ağlar gibi sesler çıkarıyor, sırtımı kanatmak ister gibi yırtıyor, saçlarımı çekiştiriyordu sürekli.

"Canımı yak!" diye bir istekte bulununca ben tereddüt bile etmeden saçlarımdaki elini sertleştirdi ve içine dibine kadar girdiğim an diğer eliyle göğüs ucumu sertçe çekip kıvırdı.

Ağlamaya benzer sesler çıkaran kişi bu defa bendim. Kalça ve kol kaslarım yanmaya başlamıştı ama hızımı azaltmadım. Aksine daha da hızlandım. Luhan kendine hakim olamıyor, farkında olmadan benim isteklerimi yerine getiriyor.

"G-geleceğim!" diye kekelediğim nefeslerimin arasında.

Cevap vermek yerine dünkü kavga yüzünden zedelenmiş dudağımı dişlerinin arasına alıp sertçe ısırdı. İkimiz de kan tadını aldığımızda Luhan'ın vücudu daha da şiddetli titremeye başladı ve penisimin etrafında duvarları kasılmaya başladı.

Vücudu beni mümkünmüş gibi daha da içine çekerken sıvım tazyikle içine akmaya başladı. Hemen ardımdan Luhan ilkel bir sesle karnıma doğru boşalmaya başladı.

Nefes nefese, birbirimizin terine, menilerine bulanmış haldeyken dizlerim daha fazla tutmadı ve içinden bile çıkamadan yere çöktüm.

"İşte ben parti diye buna derim." diye fısıldadı Luhan kesik kesik.

**

Baloya geri dönmek için olan hazırlığımız sevişmemiz kadar uzun sürdü neredeyse. Kıyafetlerimiz kırışmıştı, saçlarımız karışmıştı. Mucizevi bir şekilde boynumdaki iz dışında görünür yerde bir iz bırakmamıştık. Sağa sola çok dönmediğim sürece gömleğimin yakası görünmesini engelliyordu neyse ki. Şey, tabi kızarık yanaklarımız ve normalden iki ton kırmızı şiş dudaklarımız bizi ele veriyordu, ama kimin umurunda?

Kore halkı dedikoduların döndüğü, zenginlerin bulunduğu ortamlardan ayrılmaktan hoşlanmadığı için gerçekten homofobik birkaç kişi dışında kimse ayrılmamıştı.

Balonun kalanında Sehun ile ayrıldık ve pek çok aileyle sohbet ettik. Tabi sohbetimiz yüzeysel başlıyor, son dedikoduları aktarmak için Gu Şirketler Grubuna geliyordu. Bir süre sonra çabalamamıza bile gerek kalmamıştı çünkü herkes birilerine aktarmak için koşuşturmaya başlamıştı.

Tablodan memnun Rory ve John salonun ucundan bana gülümseyip göz kırptılar. Yüzümdeki parlamaya engel olamıyordum. Aşık olmak böyle bir şeyse eğer, daha önce tattığım şeyin ne olduğunu bilmiyordum.

**

Balo neredeyse sabaha kadar sürdüğü için ertesi gün kimsenin okula gitmeyeceğini tahmin ediyordum. Eh, ben gitmeyecektim.

Herkesi uğurladıktan sonra yorgun argın Sehun'a ve dedemlere döndüm.

"Şey, ben de artık gideyim." dedi Sehun Rory ve John'a selam verip.

"Kızımızı hamile bırakıp kaçıyor musun?" diye sorduğunda John "Dede!" diye bağırdım.

Sehun kırmızıyı geçip mora doğru ilerlerken Rory tükürükler saçarak gülüyordu.

Benim yanaklarımın da onunkilerden arda kalır yanı yoktu. Yine de John'a ölümcül bir bakış atmayı becerdim.

"Şaka yapıyorum." dedi Sehun'un koluna hafifçe vurup.

"Bunu benden öğrendi." dedi Rory gururla.

Gözlerimi devirdim. "Benimle kalıyorsun Sehunnie." dedim az önce beni yerden yere, daha doğrusu masadan duvara çarpan o değilmiş gibi emir kipi kullanarak.

"Emin misin?" diye sordu boğulacakmış gibi. Gömleğinin düğmesini açmış ve eliyle yüzünü yelpazelemeye başlamıştı. Yüzü cidden alev almış gibi görünüyordu çünkü.

Düğmeleri açılınca diş izlerim ortaya çıktı. Rory'nin gözleri o noktaya kitlenince ve gözleri yaramazca parlamaya başlayınca bağırdım.

"BENİ GİZLİ DOLABINIZ HAKKINDA KONUŞMAK ZORUNDA BIRAKMAYIN!" diye bağırdım ve ayaklarımı yere vura vura Sehun'u da yanımda çekiştirerek dışarı çıktım.

Kızarıp bozarma sırası onlardaydı. Giysilerinin arkasına gizlenmiş dolaptaki seks oyuncaklarını bildiğimden haberleri yoktu. Bu kozu kullanmak için bir yer bulduğum için seviniyordum. 5 yıldır falan bu anı bekliyordum çünkü.

**

Eve girer girmez hepimiz odalarımıza çekildik. Yol boyunca kimse tek kelime etmemişti çünkü herkes utanıyordu.

Sehun'la kaşık pozisyonunu aldığımızda, sarılan bendim, ensesini öptüm. Yüzümü görmemesinden yararlanarak kısık sesle konuşmaya başladım.

"Sen hazır olana kadar bekleyeceğim. Bana geri söylemek zorunda değilsin."

Belki hayal ediyordum ama Sehun'un vücudunun gevşediğini neredeyse hissettim. Bir süre sessizce yattı, uyuduğunu düşünmeye başladığım anda fısıldadı.

"Teşekkür ederim Bambi."


**


Hayran kurguda 60. sıradayız! Hepinize çok çok çok teşekkür ederiim.

Bir önceki bölümü yayımladığımda watty'de bir sorun vardı. Çok kişi oy verememiş. Geri dönüp oy verirseniz çok sevinirim. :3

Whatsapp grubumuza da bekleriz bacım lkjglfdgf

Continue Reading

You'll Also Like

4.4K 521 9
·Yoonkook· Map Of The Soul- Persona Wabi-sabi, japonca ve dilimizde karşılığı olmayan bir kelimedir. Fani ve hatalı olmayı, yaşam ve ölüm döngüsü...
75.4K 7.1K 30
''İki aşk sonsuzlukta buluşmuş...''
54.7K 4.1K 29
jungkook kendisine takıntılı eski kız arkadaşından kurtulmanın tek yolunu eşcinsel olduğunu ileri sürmekte görüyordu ve bunun için taehyung'tan yardı...
9.7K 1.1K 8
yoongi ve hoseok'un ayrılığında arkadaş grupları ikiye bölünür, jeongguk da arkadaşlarını tekrar birleştirebilmek için bir grup kurar.