*Smut*
Bir Sehun'a bir bana dönen gözler her zamanki umursamazlığını koruyordu. Çenesiyle oturmamızı işaret edince kitlenmiş uzuvlarımız ihtiyacı olan emirleri almıştı. Karşısına oturduk. Biz hala konuşacak halde olmadığımızdan ilk sözü o söyledi.
"Geleceğini biliyordum." Gözlüklerinin üzerinden bilmiş bilmiş gülümsedi. Üzerinde görmeye alıştığımız paspal kıyafetlerin yerine şık bir takım vardı. Sehun benden önce davrandı.
"Sen- Nasıl?"
Kadın gizemli bir şekilde gülümsedi. "Tüm planlarınızı benim kafemde yaptınız çocuklar. Genelde içerinin bomboş olduğunun farkındasınız değil mi? Yan odadan bile duymak çok kolaydı her şeyi."
"Ahjumma sen-"
Sehun benim lafımı tamamladı. "Seok Kyung Mi'sin!"
Başını sallayınca Sehun'la birbirimize baktık. İkimizin yüzünde de birbirinin eş ifadeler vardı. Bunu gerçekten beklemiyorduk. Çok dikkatsiz davranmıştık. Hem de çok. Bunu bize karşı kullanabilirdi. Amacını hemen öğrenmemiz gerekiyordu.
"Neden gizlendin bu güne kadar?" diye sordum.
"Babanız beni bulamasın diye."
"O benim babam değil!" Sehun'la aynı anda bağırmıştık.
"Biyolojik olarak senin," beni işaret etti sonra Sehun'a döndü. "Yasal olarak da senin baban."
Bunu reddedemezdik. Sehun sormak istediğim sorulardan birini sorarak konuyu değiştirdi. "Bizimle ne konuşmak istiyorsun?"
"Planlarınızdan haberdarım." dedi Ahjum- Kyung Mi. Masaya dirseklerini yasladı. Yüzünde yoğun bir nefretle harmanlanmış hırs dolu bir ifade vardı. "Anne tarafımdan bana kalan mirasımdan başka param yok. Ama asla gün yüzüne çıkmamış ve çıkamayacak şeyler biliyorum."
"Bunları kullanarak Hyun Ki'yi yok etmemizi istiyorsun." dediğimde başını salladı. "Bunu ben yapamam. Ama siz fark edilmeden bunu başarabilirsiniz."
"Bizi tehdit edeceğini düşünmüştük." diye itiraf ettim tuttuğumun farkında olmadığım nefesimi üflerken.
"Benimle aynı tarafta olduğunuz sürece hiçbir sorunum olmaz."
Oradan çıktıktan sonra bile bu cümlesi kulaklarımda yankılanmaya devam etti. Ahjumma nam-ı diğer Seok Kyung Mi güçlü bir müttefik, tehlikeli bir düşman olabilirdi. Daha dikkatli olmamız gerektiğini fosforlu kalemlerle çizerek beynime not ettim.
**
Sehun'la bugün olanlar hakkında konuştuktan, benim zorumla Doctor Who'nun ilk sezonundan 2 bölüm izledikten sonra yorgun bir şekilde odaya, odamıza geçtik.
Ben yorganları açarken Sehun tuvalete girdi. İkimiz de çok gerilmiştik. Aklıma aniden gelen fikirle kendi kendime kıkırdadım. Yorganı yere tekmeledikten sonra hızlıca soyundum ve yatağa sere serpe uzandım.
Sehun işini hızlı halletmişti. Kapıyı açar açmaz bakışları istemsizce yatağa kaydı. Beni en seksi pozisyonu bulmak için hiç uğraşmamışım gibi, umursamaz bir yüz ifadesiyle yatakta çırılçıplak görmek adımında donup kalmasına neden oldu. Gözleri kocaman olmuştu.
"Buraya gel Sehun." dedim keskin bir sesle. Dediğimi hiç tereddüt etmeden yaptı ve yatağın ucunda durdu. Çevik bir hareketle doğrulup onu kendime çektim.
Dizini son anda yatağa yaslayınca üzerime devrilmekten kurtuldu ama böyle kucağımda oturur hale gelmişti.
"Karar vermen için sana yardım etmeye karar verdim." dedim gözlerinin içine bakarak. "Bunu istiyor musun?" Duygusallıktan uzak tutmaya çalışıyordum olayı. Ona saf, cinsel zirvenin anlamını gösterecektim.
Başını sallayıp yutkundu.
"Seni duyamadım."
"Evet." diye fısıldadı.
"Evet ne?"
"Evet... Efendim?"
Gülümsedim ve uzanıp saçlarını okşadım. "Aferin." Okşayarak aşağı kayan ellerim çenesini sertçe kavradı. Onu öpeceğimi düşünmüştü, bunu bakışlarındaki değişimden fark etmiştim. Öyle de yapacaktım ama son anda vazgeçmiştim.
Onu yatağa itip üzerine çıktım. Kendiliğinden ayrılmış bacaklarının arasına kendimi itip pijama altının üzerinden ona sürtündüm. Onun sertleştiğini hissedene kadar buna devam ettim. Sonra aniden doğrulup yataktan atladım.
İtiraz eder gibi bir ses çıkarınca ona uyarıcı bir bakış attım. "Kıpırdama." Hızlıca odadan çıkıp ihtiyacım olan şeyleri alarak geri döndüm. Birbiriyle alakası olmayan şeyleri görünce gözleri büyüdü.
Eşyaları komodine bıraktıktan sonra ona doğru eğildim. Bu defa dudaklarıma uzanan dudaklarına izin vermiş onu öpmüştüm. Dilim ağzının içine, oradan çenesine, boynuna kayarken Sehun'un elleri benim sırtımda geziniyordu. Geri çekilip ellerini tuttum.
"Hayır." dedim keskin bir şekilde. Anlamamıştı. "Bana dokunmayacaksın."
"Neden?" Tek kaşımı kaldırınca ekledi. "Efendim..."
"Çünkü ben öyle istiyorum. Ellerini uzat." Tereddüt etse de dediğimi yaptı. Ellerini beni tutmak istiyormuş gibi öne uzatmıştı. Komodinden ipi aldım ve önce iki bileğini birbirine, sonra ipi yatak başlığına bağladım.
Kurtulmak için bir an hamle yaptı. Hareket edemediğini görünce memnuniyetle gülümsedim.
"Durumu eşitlememiz gerek ha?" diye sordum aniden. Kendi çıplak bedenimden kaydırdığım elimi onun altının lastiğine taktım. Beklenti dolu bir nefes alıp başını salladı.
Kaldığım yerden boynunu öperken bir an geri çekilip tişörtünü yukarı çektim ve ellerine kadar sıyırdım. Ben çıplak göğsünde aşağı kayarken inlemeye başladı. Dudaklarımı biraz tuzlu, pürüzsüz teninden çekmeden elimi rastgele uzattım ve bardağa ulaştım. Bardağı yatağa aldığımı kapanmış gözlerinin ve inlemelerinin arasında fark etmedi. İçinden bir buz çıkardım ve kendi ağzıma aldım.
Sıcak dudaklarımın yerini buzun hissi alınca tüyleri diken diken oldu ve titredi. Şaşkın sesinin inlemeye geri dönmesi çok zaman almadı. Tüm gövdesinde gezdirdiğim buzu göbek deliğine indirdim ve orada erimeye bıraktım. Pijamasını çıkarırken dudaklarım göğüs ucunu buldu. Hassas eti aniden, sertçe ısırınca Sehun iplerini çekiştirdi ve bağırdı. Güldüm.
"Seni düzeceğim Oh Sehun. Seni öyle fena düzeceğim ki günlerce başka bir şey düşünemeyeceksin, canın acıdıkça beni hatırlayacaksın ve bu seni azdıracak. Yokluğumu hissedecek ve sürekli beni arayacaksın içinde."
Sözcüklerim ona dokunmamdan bile daha etkili olmuştu.
"Evet! Evet lütfen efendim!" diye inleyince üzerindeki son kumaş parçasından da kurtuldum. Göğüs ucunu kavrayıp başparmağımla işaret parmağımın arasına aldım ve bir mandalla sıkıştırdım. Diğer göğsüne ve testisleri arasındaki hassas deriye de yaptım. Mandalların tenini sıkıştırdığı her seferde acıyla bağırdı ama acının tatminsiz bir zevke bırakınca kıpırdanmaya başladı.
O bir sonraki hamlemi anlamak için bana bakarken ve kendi tatmini için durmaksızın kalçalarını oynatırken sırıttım. Sol elimin iki parmağını dudaklarımın arasına aldığımda inledi. Parmaklarımı sanki ağzımda onun aleti varmışçasına emerken gözlerim kapanmak için kıpırdandı ve diğer elim gururla dimdik duran aletimi kavradı. Ben kendimi okşarken, parmaklarımı emer, çıkarıp yalarken Sehun sadece inleyebiliyordu.
Parmaklarımı ağzımdan çıkardım ve ona uzattım. Uzanabildiği kadar uzandı ve parmaklarımı kendi ağzına aldı. O gözleri kapalı bir şekilde benim parmaklarımı emerken ve o parmakların içine gireceğini umarken hiç beklemediği bir şeyi yapıp sağ elimin kuru iki parmağını içine ittim.
Anlık şokla parmaklarımı ısırmış, yatak başlığına asılmış, gözlerini açmış ve kalçalarını havaya kaldırmıştı. Gülmek istedim ama inlemeyi andıran bir nefes çıktı dudaklarımın arasından. Parmaklarım acımasızca içinde gidip gelirken testislerinin arasındaki mandala çarpıyordu. Sehun çılgınca inliyor kendini sağa sola atıyordu. Önce üçüncü parmağım katıldı parmaklarıma. Sonra aniden geri çektim. Parmaklarımı çeker çekmez göğüs ucuna fiske atınca hırladı.
Bu ses neredeyse boşalmama neden olacaktı. Daha fazla dayanamayacağımı biliyordum. Sehun hazırdı. Uyarı vermeden onu döndürdüm. Duruma hemen uyum sağlayıp dizlerinin üzerinde doğrulduğunda kaba eline sert bir şaplak attım. Sonra bir tane daha, diğer tarafa da üç tane. Beşinci şaplakla eş zamanlı içine ittim kendimi.
Ben büyüktüm, o dardı. Kolaylaştırmak için ne kayganlaştırıcı ne yağ vardı. O bağırırken geri çekildim ve bir kez daha ittim kendimi. Onu belinden kavramıştım.
Ben git gide hızlanır, sertleşirken Sehun çığlık atar gibi ilkel seslerle inliyordu. Bense kontrole o kadar konsantre olmuştum ki tüm damarlarım belirginleşmiş, tenimin üzerinde ince bir tabakası birikmiş ve kaslarım gerilmişti. Ancak inlemelerimin kaçmasına engel olamıyordum.
"Aman Tanrım! Aman Tanrım!" diye bağırıyordu Sehun. "Boşalacağım, Luhan!" diye duyurduğunda hızımı arttırdım ve elimi öne atıp penisine asılmaya başladım. Tiz bir sesle adımı sayıklarken vücudu önce kasıldı sonra titremeye başladı. Hala git gel yapmaya devam ederken göğsündeki mandalları çektim. Bir çığlık daha attı ve sona yaklaşan orgazmı kendini tekrar gösterdi. Testisindeki mandalı çekerken, o bağırarak var olan tüm menilerini boşaltırken 3 kez daha kendimi ona ittim. Kasılmaları devam ediyor, beni sarıp vakumluyordu.
Nefes almayı bile unutarak "SEHUN!" diye haykırdım ve menilerimi onun karanlığına yolladım.
Onu çözmek içi gücü kendimde epey sonra bulabildim. İpi bir kenara fırlattım ve onun bileklerini okşadım. Sehun bana sokuldu ve başını boynuma gömdü.
"Bu." diye fısıldadı. "Kesinlikle benim tercihim bu."
**
Happy Pride!
3 gün oldu sanırım. Her gün yayınlamakta zorlanıyorum ama cidden hızlı davranmaya çalışıyorum. Umarım hayal kırıklığına uğramazsınız. Sadece smuttan oluşuyor gibi oldu bölüm. Bir sonraki bölümde telafi edeceğim bunu.