Remarried Empress (Yeniden Ev...

By killasandra

111K 8.7K 541

''Boşanmayı kabul ediyorum.'' Sovieshu yarı rahatlamış, yarı pişman bir ifadeyle bana baktı. Maskaralık mı ya... More

Karakterler
1.Bölüm
2.Bölüm
3.Bölüm
4.Bölüm
5.Bölüm
6.Bölüm
7.Bölüm
8.Bölüm
9.Bölüm
10.Bölüm
11.Bölüm
12. Bölüm
13.Bölüm
14.Bölüm
15. Bölüm
16. Bölüm
17. Bölüm
18. Bölüm
19. Bölüm
20. Bölüm
21. Bölüm
22. Bölüm
23. Bölüm
24. Bölüm
25. Bölüm
26. Bölüm
28. Bölüm
29.Bölüm
30. Bölüm
31. Bölüm
32. Bölüm
33. Bölüm
34. Bölüm
35. Bölüm
36. Bölüm
37. Bölüm
38. Bölüm
39. Bölüm
40. Bölüm
41. Bölüm
42. Bölüm
43. Bölüm
44. Bölüm
45. Bölüm
46. Bölüm
47. Bölüm
48. Bölüm
49. Bölüm
50. Bölüm
51. Bölüm
52. Bölüm
53. Bölüm
54. Bölüm
55. Bölüm
56. Bölüm
57. Bölüm
58. Bölüm
59. Bölüm
60. Bölüm
61. Bölüm
62. Bölüm
63. Bölüm
64. Bölüm
65. Bölüm
66. Bölüm
67. Bölüm
68. Bölüm
69. Bölüm
70. Bölüm
71. Bölüm
72. Bölüm
73. Bölüm
74. Bölüm
75. Bölüm
76. Bölüm
77. Bölüm
78. Bölüm
79. Bölüm
80. Bölüm
81. Bölüm
82. Bölüm
83. Bölüm
84. Bölüm
85. Bölüm
86. Bölüm
87. Bölüm
88. Bölüm
89. Bölüm
90. Bölüm
91. Bölüm
92. Bölüm
93. Bölüm
94. Bölüm
95. Bölüm
96. Bölüm
97. Bölüm
98. Bölüm
99. Bölüm
100. Bölüm
101. Bölüm
102. Bölüm
103. Bölüm
104. Bölüm
105. Bölüm
106. Bölüm
107. Bölüm
108. Bölüm
109. Bölüm
110. Bölüm
111. Bölüm
112. Bölüm
113. Bölüm
114. Bölüm
115. Bölüm
116. Bölüm
117. Bölüm
118. Bölüm
119. Bölüm
120. Bölüm
121. Bölüm
122. Bölüm
123. Bölüm
124. Bölüm
125. Bölüm
126. Bölüm
127. Bölüm
128. Bölüm
129. Bölüm
130. Bölüm
131. Bölüm
132. Bölüm
133. Bölüm
134. Bölüm
135. Bölüm
136. Bölüm
137. Bölüm
138. Bölüm
139. Bölüm
140. Bölüm
141. Bölüm
142. Bölüm
143. Bölüm
144. Bölüm
145. Bölüm
146. Bölüm
147. Bölüm
148. Bölüm
149. Bölüm
150. Bölüm
151. Bölüm
152. Bölüm
153. Bölüm
154. Bölüm
155. Bölüm
156. Bölüm
157. Bölüm
158. Bölüm
159. Bölüm
160. Bölüm
161. Bölüm
162. Bölüm
163. Bölüm
164. Bölüm
165. Bölüm
166. Bölüm
167. Bölüm
168. Bölüm
169. Bölüm
170. Bölüm
171. Bölüm
172. Bölüm
173. Bölüm
174. Bölüm
175. Bölüm
176. Bölüm
177. Bölüm
178. Bölüm
179. Bölüm
180. Bölüm
181. Bölüm
182. Bölüm
183. Bölüm
184. Bölüm
185. Bölüm
186. Bölüm
187. Bölüm
188. Bölüm
189. Bölüm

27. Bölüm

1K 57 7
By killasandra

Ziyafetlere katılım genellikle Yeni Yıl kutlamalarının üçüncü gününde azalır. Ne ilk günün ne de son günün birbirine önceliği yoktu ve herkes şehirde eğlenmek ya da arkadaş olduğu insanlarla sosyalleşmek istiyordu. Üç yıldır durum böyleydi. Şimdiye kadar.

"Bugün burada çok insan var Majesteleri."

Kontes Eliza dilini şaklattı.

"Sanırım prens ve hizmetçi hakkındaki söylentiler yüzünden."

İlgisiz bir şekilde konuştum. Bu duruma nasıl tepki vermem gerektiğine hâlâ karar verememiştim. Düşünmesi hem tuhaf hem de eğlenceliydi.

Ancak Sovieshu dışındaki diğer soylularla çevrili olan Rashta daha endişeli görünen ve Düşes Tuania'ya bakmaya devam eden kişiydi.

'Birbirlerini tanıyorlar mı?'

Kapı açılma sesi duyuldu. Sovieshu'nun içeri girmesini bekleyerek başımı kaldırdım ama onun yerine Prens Heinley gelmişti. Kolunda Rashta'nın hizmetçisi Cherily vardı.

"Tanrım. Onu buraya mı getirdi?"

Kontes Eliza fısıldayarak konuştu. Cherily, hizmetçi üniformasıyla karşılaştırıldığında soluk pembe elbisesiyle çok daha güzel görünüyordu.

"Bu elbise çok pahalı görünüyor."

"Prens Heinley elbiseyi onun için aldı, değil mi?"

"Bir şekilde birlikte iyi görünüyorlar. Eminim ki aşık oldukları birini arıyorlardı."

Oda dedikodularla dolup taşmaya başladı. O anda Prens Heinley doğrudan bana baktı. Onu selamlamak için başımı salladım ama o tuhaf bir ifade takındı, sonra kaşlarını çattı ve başını salladı.

'Bu ne anlama geliyor?'

Bu alışılmadık alışverişi merak ettim ama daha fazla düşünmeye fırsat bulamadan Prens Heinley, Cherily'yi de yanına alarak uzaklaştı. Kısa süre sonra Sovieshu odaya girdi ve etrafına baktı, ardından Rashta'ya doğru yöneldi.

"..."

Arkamı dönüp yanımdan geçen bir hizmetçiden bir bardak aldım. İçtikten sonra bunun çilek suyu olduğunu anlayana kadar hangi içecek olduğunu kontrol etmedim. Çok tatlıydı, ruh halimin tam tersiydi. Daha sonra müzik çalmaya başladı. Dans edecek havamda değildim, bu yüzden duvarın yanındaki bir kanepeye oturdum ve konuklarla konuştum.

Ancak bir süre sonra odanın ortasındaki bir kargaşa konuşmamı kesintiye uğrattı. Başımı kaldırdığımda herkesin gözlerinin kalbi kırık görünen Prens Heinley'e ve yüzü gözyaşlarından kırmızıya boyanmış Rashta'nın hizmetçisine döndüğünü gördüm. Sadece birkaç saat önceki tatlı atmosfer tamamen dağılmıştı. Biri dehşete kapılmıştı, diğeri ise öfkesini bastırıyormuş gibi görünüyordu. Ne oluyordu? Buradan pek iyi duyamadım ve ayağa kalkıp kalabalığa doğru ilerledim.

"Neden beni kandırdın? Sana söylemiştim, mektup arkadaşım benim için önemli biri."

Yeterince yaklaştığım zaman Prens Heinley'in sesini duyabiliyordum ve durumu hemen anladım. Hizmetçinin yalan söylediği ortaya çıkmıştı. Yüzü tamamen kızarmıştı ve zar zor cevap verebildi.

"Bu saçma."

Prens Heinley hizmetçinin cevabını beklerken nefesini verdi.

"Doğu İmparatorluğu'nda hizmetkarların yaptığı şey bu mu? Soyluları kandırmak mı? Statüm ne olursa olsun bu yine de bir kandırmaca aslında."

Kendi kendine söylenip söylenmediği ya da iğneleyici bir şekilde mi konuştuğu belli değildi ama bazı soylular hizmetçiye dik dik baktı ve içlerinden biri mırıldandı:

"Ülkemizi utandırdı..."

Hizmetçi bunu duydu ve öncekinden daha kızardı.

"Ne oldu?"

Yanımdaki soylu kadına döndüm ve o da açıklamak için sesini alçalttı.

"Tam olarak bilmiyorum. Dostça konuşuyorlardı ama sanırım prens hizmetçiyi sorguluyordu."

Devam etmeden önce bir süre düşündü.

"Hizmetçinin mektupların tam ayrıntılarını bilmediğini zannediyorum."

"Anlıyorum. Bana söylediğin için teşekkür ederim."

Soylu kadın tekrar prens ve hizmetçinin bulunduğu bölgeye döndü.

Bir an durumu düşündüm. Eğer Heinley sakinleşmezse benim devreye girip sözünü kesmem daha iyi olur. Ancak hizmetçi Prens Heinley'e yanlış yaptıysa özür dilemesi gereken kişi kendisi veya efendisi Rashta'ydı.

Hizmetçi titredi ve sanki o da aynı şeyi düşünüyormuş gibi Rashta'ya baktı. Ama Rashta sadece şaşkınlıkla baktı, müdahale etmeye isteksizmiş gibi görünüyordu. Başka seçeneğim yoktu. Bunu yapmak zorundaydım.

"Neye inanıyorum biliyor musun? Bana tamamen yalan söylemiyorsun, değil mi?"

"Ha...?"

"İlk başta beni tamamen kandırdığını düşündüm. Ama ben aptal değilim. Mektupları bildiğine eminim."

Prens Heinley'in sesi alçaktı ama sesi odada kolaylıkla duyulabiliyordu. Şaşırmış görünen tek kişi ben değildim. Hizmetçi yalan söyledi ama bu hiçbir şey bilmediği anlamına gelmiyordu...

Rashta'nın işin içinde olup olmadığını bilmiyordum ama en azından Vikontes Verdi'nin sorumlu olması gerekiyordu.

"Ne düşünüyorum biliyor musun? Benimle mektup arkadaşım değilsin ama mektup arkadaşımın kim olduğunu biliyorsun. Aslında sen sadece aracısın. Doğru, değil mi?"

"Ben...ben..."

"Efendin kim?"

Prens Heinley gülümsedi.

"Aradığım kişi senin efendin değil mi?"

Dilimin ağzımda kalınlaştığını hissettim. Koca bir yanlış anlaşılma...

Cesur mantığına rağmen prensin gözleri soğuk görünüyordu.

'Gözlerindeki sadece öfke mi?'

O ana kadar tek kelime etmeyen Rashta içini çekti ve öne çıktı.

"Mektuplaştığımızda Prens Heinley'in sadece şakacı bir adam olduğunu sanıyordum ama aynı zamanda şaşırtıcı derecede zekisin."

Rashta sadece öne çıkmıyordu. Onu mektuplardan tanıdığını ima eden bir nüansla konuştu ve soylular ikisiyle de bakıştı. Prens Heinley kaşlarını kaldırarak Rashta'ya baktı, sonra gülümsedi.

"Leydi Rashta. Tam aradığım kişiye benziyorsun."

"Bu doğru. Aradığın kişi benim."

Ne? Rashta ve hizmetçi birlikte komplo mu kuruyorlardı?

Hayır hayır, sanırım bir komplo yok. Rashta'nın hizmetçisi tamamen şok olmuş görünüyor. Prens Heinley yüzünde okunamayan bir ifadeyle Rashta'yı dikkatle inceledi.

"Neden hizmetçiyi senin yerine gönderdin?"

"Çünkü Rashta İmparatorun kadını. Sen ve ben elbette sadece arkadaşız ama Rashta Majestelerinin güceneceğinden endişeliydi."

"..."

"Seni arkadaşım olarak görsem de umarım sen de gücenmezsin."

Rashta konuşurken gözlerini yuvarlarken Prens Heinley de başını eğdi. Ona baktığında zaman donmuş gibiydi. Sonra kahkahayı patlattı.

Rashta irkildi. Prens Heinley, Rashta'nın yalanını kolayca okumuş görünüyordu ve bunu son derece eğlenceli buldu. Ya da belki de bunu sadece Rashta'nın doğruyu söylemediğini bildiğim için gördüm...

"Yalan söylediğini biliyor mu?"

Laura kulağıma fısıldadı. Kuruntu yapıyor olabilir miyim? Bir an için Prens Heinley'in gözlerinde alay belirdi ama sonra gerçekçi bir şekilde gülümsedi.

"Anlıyorum. Hiç kırılmadım. Peki ya sende sahteysen?"

"Sorgun bitti mi? Dilediğiniz kadar kontrol edebilirsiniz. Rashta kendinden emin."

"Hayır, hiç sorun değil. Leydi Rashta'nın bu konuda yalan söylemeyeceğine inanmıyorum."

"Elbette."

Rashta kendinden emin bir şekilde cevap verdi ve Heinley'nin ağzının kenarı yukarı kalktı.

"Umarım bu sefer doğrudur Leydi Rashta. İkinci bir yalan muhtemelen beni daha da kızdıracak."

Gözleri ilk yalanı söyleyen hizmetçiye döndü. Az önceki dost canlısı bakışı kaybolmuştu ve bakışlarındaki soğukluk hizmetçiyi başını eğmeye zorladı.

"Sizin kimliğinize büründüğü için Leydi Rashta, cezayı siz üstlenir misiniz?"

Rashta başını salladığında sırtını dikleştirdi ve gitti.

*

*

*

"Tanrım, onun bu kadar kurnaz olduğunu kim bilebilirdi?"

Batı sarayına döner dönmez nedimelerim öfkeden patladı.

"Majesteleri, bu aşağılık şeyin böyle ortalıkta dolaşmasına nasıl izin verirsiniz?"

"İmparatorun cariyesi olduktan sonra bile yalan söyleyerek başka bir ülkenin prensiyle dost olmaya çalıştı!"

"Nasıl cüret eder!"

Kontes Eliza genellikle çok sakindi ama şimdi öfkeyle yelpazesini sallıyordu.

"Prens, Rashta'nın yalan söylediğini o biliyor. Fazla üzülmeyin."

Nedimelerin sinirlenmesine izin veremezdim, bu yüzden onları sakinleştirecek bir şey söyledim. Leydiler sanki neden bu kadar kayıtsız olduğumu merak ediyormuş gibi şaşkınlıkla bana baktılar. Laura öfkeyle homurdandı.

"İlk başta biraz şüpheli görünüyordu ama sonra kabul etti! Kandırıldığını bildiği belliydi!"

Başka bir hanım araya girdi.

"Belki de Rashta güzel yüzüyle onu kandırabileceğini düşünüyordur."

"Rashta'nın gerçek olduğunu düşünseydi tereddüt bile etmezdi."

Nedimeler onaylayarak başlarını salladılar.

"Yani Prens Heinley kasıtlı olarak kendisinin onun yalanlarına kanmasına izin mi veriyor?"

"Öyle inanıyorum. Aynı şekilde iki kez kandırılması onun için tuhaf. Tek tuhaf şey..."

Neden? Belki de kadınlardan birinin söylediği gibi, yalan söylese de söylemese de Rashta'dan hoşlanıyordu. 

Continue Reading

You'll Also Like

Moon Piece By mvaygc

Teen Fiction

11.3K 591 18
AyBer çifti için tek bölümlük kurgular
147K 9.9K 47
| Düzenleniyor... | Kimberly Lamar, adı çıkmış bir leydi. Erkeklerin gözde sevgilisi. Onunla olmak için sıraya giren insanlar onları piyon olarak kul...
Devr-i zaman By derttasakeder

Historical Fiction

131K 5.7K 30
Günümüz 21. Yüzyılından kendini bir anda 13. Yüzyılda bulan kızın hikayesi . Genç kıza son bir şans verilmişti , son bir hayat. Kaderin ipleri Asena...
28.9K 979 50
•Nefretle başlayan bir aşk,en güzeldir•