85. Bölüm

402 35 4
                                    

Büyük Dük Kaufman bana hatası konusunda endişelenmememi söyledi ama ben bu olayı unutup geçemedim. İlk vuran olduğu için onun hatası olsa bile onunla diplomatik ilişkilerden ben sorumluydum. Ancak Sovieshu'ya hemen gidemezdim. Muhtemelen hala duygularıyla düşünüyor ve onun sakinleşmesine ihtiyacım vardı.

'Yarın buluşup konuşuruz.'

Kararımı verdikten sonra odama döndüm.

"Bu doğru mu Majesteleri?"

Laura beni görür görmez yanıma koştu.

"Büyük Dük Kaufman ile İmparatorun yumruk yumruğa kavga ettiği doğru mu?"

Her iki elimi de tuttu, gözleri beklentiyle parlıyordu. Ben cevap vermeden önce Kontes Eliza sözünü kesti.

"Akşam yemeğini yediniz mi?"

"Karşılıklı birbirlerine vurdular Leydi Laura. Ve Kontes Eliza, iştahım yok akşam yemeğini atlayacağım."

Her birine sırayla cevap verdikten sonra kabarık elbisemi çıkardım.

"Birbirlerine nasıl vurdular? Sizin için kavga ettiklerini duydum Majesteleri. Bu doğru mu?"

"Bir şeyler yemelisiniz. Bir çorbaya ne dersiniz?"

Yine iki nedime neredeyse aynı anda farklı sorularını sordular. Kont Eliza hafifçe kaşlarını çatarak Laura'ya baktı ama Laura tüm olayı öğrenmeye kararlıydı.

"Sadece ufak bir yanlış anlaşılma oldu Leydi Laura. Bana biraz sebze çorbası verebilir misiniz Kontes?"

İkisi yine aynı anda cevap verdi ve Kontes Eliza çorbayı getirmek için yatak odasından dışarı çıktı. Laura ise yanıma geldi ve yeniden sorular yağdırmaya başladı. Tatmin olana kadar ona bilgi verdim ve sonra içini çekti.

"Umarım Büyük Dük Kaufman İmparatoriçe'yi sever."

"Leydi Laura..."

"O zaman İmparator, İmparatoriçe'nin ne kadar önemli olduğunu anlayacak. Elbette Büyük Dük Kaufman'ı bu şekilde kullanmayı düşündüğüm için de üzülüyorum."

O gecenin ilerleyen saatlerinde, Prens Heinley'nin aceleyle ayrılışıyla ilgili bana bir mektup gönderip göndermeyeceğini merak ettim ama mektup gelmedi. Yatmadan önce Queen kısa bir süreliğine geldi, gözleri her zamankinden daha gölgeliydi. Başını okşamama izin verdi ve ben de ona "Sorun ne?" diye sordum. ama ağladı ve tekrar uçup gitti.

*

*

*

Sonraki gün.

Kahvaltıdan sonra programımı kontrol ettim ve oldukça dolu olduğunu gördüm.

'Onu gün ortasında veya işten hemen sonra ziyaret edersem daha mantıksız olabilir.'

Kafamda hesaplamaları yaptıktan sonra Sovieshu merkez saraya gitmeden önce onunla sohbet etmeye karar verdim ve doğu sarayına doğru yola çıktım. Ben geldiğimde Sovieshu hâlâ giyiniyordu.

"İmparatoriçe bu sefer beni ziyarete geldi. Büyük bir sürpriz!"

Neyse ki düne göre daha sakin görünüyordu. Aynada gözlerimiz buluştu ve gümüş düğmeyi takarken sessizce gülümsedi. Onun iyi halini görünce rahatladım.

"Söyleyecek bir şeyim var."

"Elbette. Sadece söyleyecek bir şeyin olduğunda bana geliyorsun."

Sesi muzipti ve giyinmesine yardım eden hizmetçileri savuşturdu.

"Çıkın."

Hizmetçiler odadan çıkıp kapıyı arkalarından kapattılar.

"Evet. Seni buraya ne getirdi?"

"Rwibt'le olan anlaşma. Gerçekten bunu yeniden düşünecek misin?"

Sovieshu başını aynadan çevirdi.

"Dünden mi bahsediyorsun?"

"Evet."

"..."

"Bilmiyorum. Neden?"

"Diplomatik ilişkilerden sorumluyum, o yüzden soruyorum."

Sovieshu gözlerini bana kıstı.

"Peki beni anlaşmaya devam etmeye ikna etmek için mi buradasın?"

"Evet."

Sovieshu bir tarak aldı ve saçını kendi başına yapmaya çalıştı. Saçına hangi şekli vermeye çalıştıysa da işe yaramadı. Tarağı önümdeki masaya bıraktı ve bana bakmadan önce kaşlarını çattı.

"Doğu İmparatorluğunun Rwibt ile yapacağı ticaretten elde edeceği faydaları bir düşünün."

Henüz bir şey sürülmemiş Sovieshu'nun saçları yumuşak görünüyordu. Daha keskin bir izlenim vermek için saçını düzeltmeye çalıştı.

"Rwibt ile olan ilişkimizden fayda mı yoksa zarar mı göreceğimizi nasıl bileceksiniz?"

"Araştırma yaptım. Hwa kıtasıyla yapılan ticaret hem sıradan insanların hem de soyluların merakını tatmin edebilecek unsurlara sahip."

"Merak ettiğin için para harcamazsın."

"Soylular, merak uyandıran şeyler için para harcamaktan çekinmezler. Ve eğer bir arz akışı varsa sıradan insanlar Rwibt'in egzotik ürünlerini kolaylıkla satın alabilirler."

"Aramızdaki mesafe çok uzun. Kârımız bunun maliyetini dengeleyecek mi?"

"Bunu bu şekilde yapabiliriz."

"Yani sonuçta bunlar belirsiz vaatler."

Sovieshu yine bana arkasını döndü ama aynadan gözlerini üzerimde tuttu. Ben de ona baktım. Bir anlığına sessizlik oldu ve ağzı büküldü.

"İmparatoriçe. Dün bana vurulduktan sonra bana iyi olup olmadığımı bile sormadın."

"İyi misin?"

Hızlıca cevap verdiğimde alay etti.

"Açıkçası... yani. Emin değilim."

"İyi görünüyorsun."

"Hayır ondan bahsetmiyorum. Rwibt'le olan anlaşma." 

"Eğer kayıp konusunda endişeliyseniz, bir bütçe oluşturabiliriz."

"Hayır. Öyle değil."

Ne yüzünden? Onu ne tedirgin ediyordu? Ona şaşkınlıkla baktım ve Sovieshu bana kurnaz bir bakışla baktı.

"İmparatoriçe'nin ticaretten elde etmek istediği Doğu İmparatorluğu için istediği kâr ve kazanç mı, yoksa elde edeceği şey aşk mı?"

"Majesteleri."

Kararlı bir sesle konuştum ama Sovieshu sakinliğini korudu. Bana döndü ve masanın etrafından dolanarak yüzüme baktı. Koyu gözleri karmaşık bir duyguyla doluydu. Onlara yansıdığımı görebiliyordum, yüzüm ise sakindi. Belki de iyice pratik yaptığım içindi...?

Konuşurken Sovieshu'nun gözleri soğuktu.

"Hangisi, İmparatoriçe?"

Yavaşça elini kaldırdı ve bir tutam saçı kulağımın arkasına sıkıştırdı. Bakışlarından kaçındım ve bunca zamandır söylemek istediklerimi söyledim.

"Yanılıyorsunuz Majesteleri ama aşk için yapsam bile bunları bana söyleyen kişinin siz olması komik. "

"...Komik mi?"

"Partilerde cariyenle gezip dolaşıyorsun, bu yüzden aşk ilişkilerime karışma konusunda neden bu kadar takıntılı olduğunu bilmiyorum."

"Müdahale mi ediyorsun?"

Sovieshu sert bir kahkaha attı.

"Benim iyiliğim için değil, Leydi Rashta'nın iyiliği için."

Sovieshu sert bir şekilde yumruğunu masaya vurarak bağırdı.

"Bunu nasıl söylersin? Bir cariye sadece bir cariyedir ve imparatoriçe de imparatoriçedir.''

Remarried Empress (Yeniden Evlenen İmparatoriçe) TÜRKÇE ÇEVİRİWhere stories live. Discover now