Çocukluk Hislerim

By ikiyazarbayan

342K 13.9K 1.8K

Dört yakın çocukluk arkadaşı. Gizlenen aşklar. Karşılıksız sevgiler. Oyunlar, kötülükler. Eğlenceler, en mutl... More

ÇH -1-
ÇH -2-
ÇH -3-
ÇH -4-
ÇH -5-
ÇH -6-
ÇH -7-
ÇH -8-
ÇH -9-
ÇH -10-
ÇH -11-
ÇH -12-
Karakterler belirlendi! (Duyuru)
ÇH -13-
ÇH -14-
ÇH -15-
ÇH -16-
ÇH -17-
ÇH -18-
ÇH -19-
ÇH -20-
Önemli Duyuru!
ÇH -21-
ÇH -22-
ÇH -23-
ÇH -24-
ÇH -25-
ÇH -26-
ÇH -27-
ÇH -28-
ÇH -29-
ÇH -30-
-ÇH- 31
-ÇH- 32
ÇH -33-
ÇH -34-
ÇH -35-
ÇH -36-
ÇH -37-
ÇH -38-
ÇH -39-
ÇH -40-
ÇH -41-
ÇH-42-
ÇH -43-
ÇH -44-
ÇH -45-
ÇH -46-
ÇH -47-
ÇH -48-
ÇH -49-
DUYURU /2.KİTAP

FİNAL

6.9K 264 214
By ikiyazarbayan

Final bölümünü sevgili okurumuz esratas123 ' e ithaf ediyoruz. Güzel yorumların için çok teşekkür ederiz, ve diğer yorum atan okurlara da ayrıca teşekkürler!

Ve final. Bu hikaye bizim için çok önemliydi, sizler de. Yeni çalışmalarda görüşmek üzere. Profilimizde yazan kişisel hesaplarımızı takip edebilirsiniz, yakında ikimiz de yeni çalışmalarla döneceğiz.

Ayrıca, ilerde kısa kısa özel bölümler vererek Miray'ı anlatabiliriz, bu yönde çok istek geldi, onu merak ediyorsanız kısa ve özel bölümler atabiliriz, örneğin hikayenin yıldönümünde. Sadece takipte kalın.

Duygusal bir şarkıyla beraber okuyun.

Playlist: Mabel Matiz - Gel.



5 Yıl Sonra...

''Çok güzel görünüyorsun,'' dedim elimde Burcu'nun çiçeğini tutarken, gülümsedi. Heyecanlı olduğu her halinden belliydi. Gelinliğini beraber seçmiş, kuaföre de beraber gitmiştik. Rüzgar ve Burcu'nun evlenince oturacağı evi bile beraber dekore etmiştik. Onu hiçbir mutlu anında yalnız bırakmamıştım. Onun bana yaptığı iyilikleri hiçbir zaman unutamazdım çünkü. Onun için çok mutluydum. Sonunda sevdiği adamla evlenecekti.

Ben ise, Barkından sonra derslerime daha da bir ağırlık vermiştim. Üniversite sınavına girdiğimde ise oldukça iyi bir puan elde etmiştim ve İstanbulda en iyi üniversitelerden birini kazanmıştım, ama Burcu için aynı şey söylenemezdi. Rüzgar üniversiteyi kazanamadığı için, Burcu da fazla sallamamıştı dersleri. Ve kazanamamıştı. Ama mutluydu işte, çünkü sevdiği adamla, Rüzgarla evlenecekti.

Elimdeki çiçeği Burcu'ya uzattığımda alarak yüzüme baktı. ''Sen iyisin değil mi?'' diye sorduğunda başımı salladım sadece. İçinde bulunduğu gelinlik o kadar güzeldi ki...  Derin göğüs dekoltesi vardı ve Burcu bunu gerçekten çok iyi taşıyordu. Belini sıkıca kavrayıp, aşağıya doğru açılan bir gelinlikti.

''Sence saçım oldu mu?'' dedi endişe ile, topuz yaptığı saçlarına bakıp ''Burcu çok güzel görünüyorsun.'' diyerek güven verircesine omuzlarından tuttum.

Ben ise göğüs dekoltesi olan uzun bir elbise giymiştim. Bacağında ki yırtmacı elbiseyi daha da gösterişli yapıyordu. Belimde ki kalın kemer tarzı şey ise, Barkından sonra aşırı derecede incelen belimi gayet iyi gösteriyordu. O gittikten sonra, sanırım bir sene boyunca kendimde değildim. Yemiyordum, içmiyordum...

Multimedia: Miray'ın elbisesi.

Hala içimde bir burukluk var, o benim herşeyimken, şimdi uzaklarda olan hiçbirşeydi.

''Hadi.'' dedim Burcu'nun gelinliğinin arkasını tutarken, Burcu düğününü kumsal tarzı bir yerde yapmak istemişti ve tabii ki Rüzgar onu kırmamıştı. Kumsalın ortasına koyulan gösterişli, çiçekler ile süslenmiş düğün masasına gitmek için kırmızı yere serilen halıdan yürümek gerekiyordu.

Burcu halıda yavaş yavaş yürürken, Rüzgara baktım. Oldukça yakışıklı gözüküyordu siyah takım elbisesinin içinde. Burcu Rüzgar'ın yanına yaklaştığında gelinliğin arkasını bırakarak Rüzgarın koluna girmesini izledim.  Düğün masasına oturduklarında nikah memuru oturduğu yerde dikleşti.

''Burcu Belis'in şahiti Miray Dinçer. Sizi buraya alalım.'' dediğinde heyecanla gülümsedim ve boş olan sandalyeye oturdum. Rüzgar'ın kimi şahit yapacağı hakkımda en ufak bir fikrim yoktu. Burcu bana baktığında gülümsedi.

''Rüzgar Sayar'ın şahiti Barkın Samyeli. Sizide buraya alalım.'' dediğinde nikah memuru, ilk Burcu'ya daha sonra Rüzgar'a baktım. Çağırmayacaklarını söylemişlerdi.

Derin nefes alışverişlerimin arasında kalbim adeta ağzımda atıyordu. Ne ona bakmaya cesaretim vardı, ne de buradan kalkıp bu düğünü mahvetmeye hakkım vardı. İlk kokusu geldi burnuma, o tanıdık koku. Daha sonra yanımda ki boş sandalyeye oturarak derin nefes alışı kulaklarımı doldurdu. Ona bakmak istiyordum ama yapamıyordum. Bakışlarımı Burcu'ya çevirdiğimde bakışlarını kaçırdı.

Gözlerim dolarken sadece sakin olmayı bekledim. Ama olamadım. Ona sarılmak istiyordum, neden beni bırakıp gittiğini öğrenmek istiyordum. Ben burada onca şey yaşamışken, neredeydi öğrenmek istiyordum. Unutursun demişti annem, unutamamıştım içim o kadar yanmıştı ki, bir gram dahi unutamamıştım. Artık anlatmıştım anneme, bildiğini söylemişti. Onun yanında ne kadar mutlu olduğumu gördüğü için, karışmadığını söylemişti.

Başımı Barkına doğru çevirdiğimde kapadığım gözlerimi büyük bir zorlukla açtım. İlk bulanıktı etraf, daha sonra onu gördüm. Yakışıklılığından hiç bir şey eksilmemişti adeta. Yeni çıkmış sakalları ona farklı bir hava katmıştı. Gözleri ise hala aynıydı, hala yemyeşildi.

Bakışlarını bana çevirdiğinde, canım yandı. Bana böyle bakmayalı uzun zaman olmuştu. Onu özlemiştim.

''Merhaba,'' dedi o tanıdık sesi ile, içimin huzurla kaplanmasına sebep olan o sesi ile.  ''Merhaba,'' dedim titreyen sesim ile. Daha sonra sadece birbirimize öyle bakakalmıştık.

''...Bende sizi karı koca ilan ediyorum.''

Bakışlarımı büyük zorlukla Barkından çektiğimde, Burcu ve Rüzgara çevirdim. Önlerinde ki kağıdı imzaladılar daha sonra bana uzatarak imzalamamı beklediler.

Kalemi titreyen elime aldığımda, hemen imzalayarak Barkına verdim. Kalemi alırken, tenime değen tenini hissetmiştim. Onun bana sarılmasını, elimi tutmasını özlemiştim.

Hızlıca imzalayıp, Rüzgara geri uzattı. Daha sonra Rüzgar Burcunun dudaklarına yapışarak sakin ve nazik bir biçimde öpmeye başladı. Onları öyle görünce gülümsedim burukça. Bu bizim de hayalimizdi, evlenmek...

Geri çekildiklerinde alkış sesleri duyuldu. Burcu'yu öperek tebrik ettim. Daha sonra aynı şeyi Rüzgara'da yaptım.

''Baba!'' diye bağıran ve düğün masasına doğru koşturan ufak kıza baktım. Birini andırıyordu, ama kimi? Fazla kestiremiyordum.

Kumral saçlı kız bize doğru koştuğunda, Barkın'ın kucağına atladı. Burcu'nun ve Rüzgar'ın bakışları Barkın'ın kucağında ki kıza kaydığında, nefes alamadığımı hissettim. Dengem alt üst olurken, Burcu tuttu kolumdan. ''Sakin ol Miray'' dedi biraz daha sıkı tutarak.

''Barkın.'' dedi yabancı olduğu her halinden belli olan alımlı kadın bize doğru yaklaşırken. Ufak kız saçlarını annesinden almıştı, gözlerini ise Barkından. Barkının ki gibi yemyeşil gözleri vardı.

''Tebrik ederim.'' dedi elini Burcu'ya uzatarak, Burcu ilk Barkına daha sonra bana bakarak kadının elini sıkıp hemen geri çekildi.

''Teşekkürler.'' dedi Rüzgar elini sıkmaya bile tenezzül etmeden. Daha sonra kadın elini bana uzattığında Barkına baktım. Kadının elini sıkarak başımı hafifçe salladım.

Kadın kızı, daha doğrusu kızının elinden tutarak gülümsedi. "Sana pasta alayım mı Miray?" diyerek başını okşadı.

Miray.

Kızının ismini Miray koymuştu demek.  Duyduklarımdan sonra kalbimdeki bıçak daha da derine inmişti sanki. Düğün masasından hızlıca inerek gelinin hazırlanması için verdikleri odaya doğru koştum. Gözyaşlarım artık benden bağımsızdı, her bir damlasını serbest bıraktım.

Ben bir koltuğa yerleşip başımı ellerimin arasına aldığımda hıçkırıklarla ağlamaya başlamıştım. Kapı hızla açıldığında Burcu yanıma geldi büyük bir telaşla. 

"Miray." dedi yanıma çökerek. "Git Burcu. Bugün senin düğünün var. Ben iyiyim, birazdan gelirim." Onu tekrar görmeye nasıl cesaret bulacaktım bilmiyordum. Herşey şaka gibi geliyordu. Barkın evlenmiş, üzerine bir de çocuk yapmıştı. Beraber hayalini kurduğumuz herşeyi bir başkasıyla gerçekleştirmişti.

Onun gibi gözleri, tıpkı benimki gibi saçları olan bir kız çocuğumuz olacaktı. Çok mutlu olacaktık. Bir yaz gecesi bizi mahvetmeseydi eğer...

Burcu elini omzuma koyarak odadan çıkınca ayağa kalkarak aynanın karşısında geçtim ve gözyaşlarımı silerek makyajımı tazeledim. Hala onun aşkını içimde taşırken, hala onu aklımdan atamazken, başka birinden çocuğu vardı. Bu kaldırılamaz bir şeydi.

Titreyen ellerimle kapıyı açıp dışarı çıktığımda Rüzgar ve Burcu dahil birkaç çift dans ediyordu. Gelin ve damadın yakınları için ayrılan masaya oturduğumda yan masada Barkın ve ailesini gördüm. Barkın, ve ailesi...

Ufak kız çocuğuna tebessümle baktım. Babasını çok seviyordu. Ondan hiçbir zaman ayrılmıyordu. Kıza benim ismimi koymuş olduğuna hala inanamıyordum. Burada ağlamak istemiyordum, fakat gözlerimin yaşlarla dolmasına da mani olamıyordum. Bu çok acı veriyordu. 

Rüzgar ve Burcu'ya bakarak gülümsedim. Onların beni kötü görmesini istemiyordum, hele ki en mutlu günlerindeyken.

Barkın bir kızıyla ilgileniyor, bir Burcu ve Rüzgar'ı izliyordu. Ve ara sıra karısı onun kulağına birşeyler fısıldıyordu. Bense yalnız başıma bu masada oturarak onları izliyordum, bu hayatımda çektiğim en berbat acıydı, babamın ölüşünden sonra.

Başımı diğer tarafa çevirerek gözyaşlarımı sildim. Boğazım düğüm düğümdü, haykırarak ağlamamak için zor duruyordum. Başımı yeniden Barkın'a çevirdiğimde göz göze geldik. öyle uzun baktı ki, bir an gidip sarılmak istemiştim sanki. Bakışlarını çekerek kucağındaki kızının saçlarını okşamaya devam etti. 

Dans bittiğinde Burcu ve Rüzgar yanıma gelerek gülümsediler. Rüzgar Barkın'a baktıktan sonra bakışlarını yeniden bana çevirdi ve gülümsedi. 

"Burada bir çok, lise arkadaşımız var. Sahile gideceğiz. Eski lise arkadaşlarıyla." Burcu elimi tutarak beni kaldırdı.

"Barkın da gelecek mi?" diye sordum tedirginlikle. Burcu başını salladığında derin bir nefes aldım. Belki de buna alışmak zorundaydım. Belki de buraya temelli dönmüştü.

Sahile doğru yürüdüğümüzde arkamızdan da Barkın ve kızı geliyordu. Karısını getirmemişti. 

Kumsala oturduğumda Burcu ve Rüzgar da el ele tutuşarak karşıma oturdular. Diğer yanda ise Barkın ve bir kaç lise arkadaşımız daha oturuyordu. Hepimiz bir süre sessizce dururken, sessizliği bozan Barkın'ın kızı oldu.

"Baba ben denize girmek istiyorum." Barkın kızını kucağına oturttu. "Bu saatte su çok soğuktur." dedi yumuşak bir sesle. Rüzgar bize bakıyordu.

"Toplanmayalı, çok uzun zaman oldu." Diğer lise arkadaşlarımız sohbet başlatıp bir şeyler konuşurken ben hala ağzımı açmamıştım. Barkın da ara sıra bana bakıyor, sohbete katılıyor ve kızı ile ilgileniyordu. O gerçekten en iyi babaydı. Biz beraberken de en iyi baba olacağını biliyordum, o da bana en iyi anne olacağımı söylemişti. Bunların hepsini aklımdan atmak mümkün değildi. Her bir hareketinde anılarım aklıma geliyordu.

Eski sınıf arkadaşlarımdan bir kız elinde bir kaç şişe birayla yanımıza yaklaştığında hepimiz duraksamıştık.

Bira, sahil... O lanet geceyi hatırlatmaktan başka birşey yapmıyordu bana. Ayağa kalkarak kızın elindeki şişeleri aldım ve akan gözyaşlarımın arasında sinirle şişeleri denize fırlattım. Barkın'ın kızı dahil herkes şaşkınca bana bakıyordu. Ben denize doğru ilerlerken arkamdan Burcu bağırıyordu. Ayaklarım yavaş yavaş suya batarken ağlamaya devam ettim.

"Götür onu Burcu, sana yalvarıyorum, onu götür buradan." dedim oturarak. Oturduğumda su belime kadar ulaşmıştı bile. Burcu korkuyla geriye dönerek bir şeyler söylemeye başladı. Gözlerimi batmakta olan güneşe ve durgun suya dikmiş, gözyaşlarımın akmasına izin veriyordum. Dayanamıyordum. Buna, dayanamıyordum.

Ortalık sessizleştiğinde herkesin gittiğini düşündüm. Buradan kalkmayı hiç istemiyordum. Barkın ile nerede ayrıldıysak, orada ölmek istiyordum sanırım.

Omzuma bir el dokunduğunda irkilerek arkama döndüm. Barkın paçalarını sıyırmış bana bakıyordu, titremeye başladığımda yanıma oturdu.

"Su çok soğuk. Üşüteceksin." dedi, gözlerini çekiyordu, bana bakmaya çekiniyordu.

"Neden?" dedim titreyen sesimle. Derin bir nefes daha aldım. Bu herşeyden zor geliyordu, onunla konuşmak, ona bakmak, anılarımızı düşünmek ve yad etmek. "Bana çorba mı yapacaksın yine?" diyerek sözümü tamamladım. Bacaklarım soğuktan uyuşmuştu. Ayağa kalkmaya çalışarak ellerimden destek aldım fakat ellerim titrediği için  dayanamadı ve beni yeniden suya düşürdüler.

Barkın hızla elini kollarımın altına koyup kaldırmaya çalıştı. Ona direndim. ''Dokunma bana.'' dedim mırıldanarak. Beni kuma doğru çektiğinde bacaklarımı göğsüme doğru çektim.

''Çok zayıflamışsın.'' dedi yüzüme bakarak. ''Bu halin ne Miray? Sen çok bitkin gözüküyorsun.'' diye devam ettiğinde temiz havayı içime çektim. ''Ben senin gidişinle mahvoldum.'' dedim en içten sesim ile, ''Ama sen zaman bile kaybetmeden evlenmişsin!'' diye devam ettiğimde yumruk yaptığım elimi kuma doğru savurdum. ''Üstüne bir de çocuk yapmışsın.'' derken sesim olduğundan kısık çıkmıştı.

''Zorundaydım,'' dedi eliyle saçlarını karıştırırken. ''Amerika vatandaşlığı için biri ile evlenmek zorundaydım.'' diye devam ettiğinde alayla güldüm. ''Buraya geri dönebilirdin.'' dediğimde burukça güldü. ''O zaman senin canını daha da yakacaktım.'' diyerek iç çekti, haklıydı.

''Peki ya kızın?'' dediğimde durdu ve gülümsedi. ''Ben seni hiç unutmadım Miray.'' dedi sakince, ''Kızım ise, o kadını belki böyle sevebilirim diye bir kaza sonucu.'' dediğinde devrik kurduğu cümleye kıkırdadım. ''Bu düğüne gelmeyeceğini söylediler.'' dediğinde gözlerimi sımsıkı kapadım. ''Seninde gelmeyeceğini söylemişlerdi bana.'' diyerek kapadığım gözlerimi açtım.

''Herşey bitti Barkın.'' derken buldum kendimi. ''Evlenmek bizim hayalimizdi. Saçlarını benden, gözlerini senden alan bir çocuğumuz olması bizim hayalimizdi.'' dediğimde Barkın'ın yüzüne baktım. Gözlerinden akan damla yaşları gördüğümde içim parçalandı. Onun ağlamasına hala dayanamıyordum.

''Ağlama,'' dedim ağlarken. ''Diyene bak.'' dedi gülerken, güldüm. ''Sana mutluluklar, ben bundan sonra ne olur bilmiyorum ama...'' diyerek ayağa kalktım. ''Kendimi toparlamam gerek.'' diye devam ederek kumsalın çıkışına doğru büyük adımlar attım.

''Miray!'' dedi arkamdan bağırırken, yanıma koşarak  kollarını belime sardı ve kokumu içine çekermişçesine derin derin nefesler aldı. ''Özür dilerim.'' dedi titreyen sesi ile. Onu iterek geri çekildim.

''Kendine iyi bak.'' arkamı dönerek son hız koşmaya başladım. En azından, bir veda gerçekleştirmiştik. Bağırarak ağlamaya devam ettiğimde Burcu ve Rüzgar  düğün davetlileriyle uğraşıyorlardı. Düğün bitmişti, herkes tek tek gidiyordu. 

Burcu işi bittiğinde yanıma gelerek bana sarıldı. Ben de, o da bir şey demiyordu. Artık bir şey denmezdi zaten, teselli edilemeyecek bir şeydi bu. Gülümseyerek, 

"Hadi, siz evinize gidin artık." dedim bakışlarımı Rüzgar'a yönelterek. Rüzgar başımdan öptü. "İlk seni de bırakalım."

"Ben..." diyerek başımı öne eğdim. "Sizin için gerçekten çok mutluyum. Siz ikiniz bir kavga dahi ederseniz ikinizi de öldürürüm." dediğimde hepimiz güldük.

Rüzgar ve Burcu evlerine, yeni düzenlerine döndüklerinde ben de kendi evime dönmüştüm. Eve dönmeden önce Barkın'ın eski evinin önünde durdum, oldukça yakındı zaten. Işıkları yanıyordu, anne babası oradaydı. Sanırım Barkın da Amerika'ya dönene dek o evin içinde kalıyor olmalıydı. Şu an oradaydı...

Tebessüm ederek kendi evime doğru yürüdüm ve anahtarla içeri girdim. Herkes çoktan yatmış olmalıydı. 

Güzel bir okul ve güzel bir bölüm bitirmiştim. Kendi düzenimi kurmaya hazırdım. Bu yüzden yarın ilk olarak, yeni işime girmek olacaktı. Zaten önceden görüşme yaptığım için beni alma olasılıkları fazlasıyla yüksekti.

Bu kalbimin kırıklığından sonra, bir süre daha aşk mevzusuna girmek istemiyordum sanırım. Çünkü bu bende öyle derin bir iz bırakmıştı ki, sanki herkes beni bir anda terk edip gidecek gibi hissediyordum.

Yatağıma uzandığımda telefonuma bir mesaj geldi. 

Bir kaç güne kalmaz gidiyorum. Kızımı tıpkı senin gibi yetiştiriyorum Miray. Seni asla unutmayacağım. Kendine dikkat et ve bu adamın seni sevmekten hiç vazgeçmediğini unutma...

Mesajı okuduğumda tüm vücudum titremeye başlamıştı. Numarayı açarak arama tuşuna bastığımda duyduğum tek şey, artık bu numaranın kullanılmadığıydı. Barkın eski numarasından bana son bir mesaj atarak, hattını kapatmıştı. O sonsuza dek hayatımdan çıkmıştı.

Hayatımın en güzel çocukluğunu ve gençliğini geçirmiştim. Hiçbir anıyı, ölene dek unutmayacaktım. O her zaman kalbimin bir köşesine kalacaktı. Bana maymunum diyişi de.

Elveda, Barkın.

Elveda, unutulmaz dörtlü.

Elveda Çocukluk Hislerim.

Continue Reading

You'll Also Like

110K 3.9K 22
Karakterler Rüya : Alexandra Burimova Rüzgar : Francisco Lachowski Eylül : Barbara Palvin Mert : Dylan Sprayberry Burak : Dylan O'Brien Atalay : Jam...
7.3K 437 67
Bir savcı, onun yüzünden cezaevine giren bir kurtadam. Çıkınca Savcı'nın Kızı'ndan intikam almak ister ve oğlunu bu işe karıştırır ve onların kütüpha...
6.2K 4.7K 41
Yepyeni bir kurgu! Belki de böylesi görülmedi. 🦋 Kalp durur birkaç anlığına. Esen yapraklar bırakır esmeyi, yağmaya yakın yağmur geri çekilir gökyüz...
23.9K 2K 12
Alara canı sıkıldığını için bir numara sallar ve yazar ama bir sorun vardı. Salladığı numara seri katil olan barın kılıç atasoy'du...