ÇH -11-

6.6K 334 60
                                    

Bölüm: 11

Rüzgar'ın Ağzından.

Barkın'la yumruklarımızı birbirimize geçirirken hiçbir şey düşünemiyordum. Hangi ara bu aşamaya gelmiştik? Hangi ara birbirimizi korurken, grubumuzu korurken birbirimizi yumruklar olmuştuk? Miray neden her seferinde Barkına koşuyorduda bana değildi? Neden ben değildim? Neden benden yardım istemedi veya neden benide Barkın kadar sevmedi? 

''Her boka neden burnunu sokuyorsun lan?'' diye gürleyen Barkının suratına bir tane daha geçirdim. Etrafda üzerimizde olan gözleri umursamıyordum. Canımı tak etmişti artık. Miray Barkına değilde bana güvenmeliydi. ''Sana ne oluyor?'' diye bağırdım Barkının gürlemesine karşılık vererek. ''Kaanın zararlı biri olduğunu biliyorsun! Miraya zarar vermesinimi istiyorsun?'' diyerek suratıma bir tane geçirdi Barkın, yana savrulan kafamı hışımla kaldırarak, Barkının suratına alayla baktım. ''Sen, Miraya aşıksın!'' diyerek uzun zamandır tahmin yürüttüğüm tahminimi kelimelere döktüm. ''Ne diyorsun lan? Ne saçmalıyorsun?'' deyip yumruğunu ard arda suratıma geçirdi, alayla gülerek ''Biliyordum.'' diye mırıldandım. Ve Barkının son hamlesiyle yere serildim, ard arda attığı tekmeler canımı yakmıyordu artık. Gerçek buydu, Barkın Miraya aşıktı. Veya ben öyle sanıyordum.

''Neler oluyor! Aman tanrım sevgilim.'' diye cırlayan Burcuya diktim bakışlarımı. İlk defa sesi bu kadar rahatsız ediyordu, belki şuan Burcu yerine Miray olsaydı bambaşka olabilirdi.

Saçmalama Rüzgar! Miray'a karşı hiçbirşey hissetmiyorsun. Asla...

Asla.

Asla!

İç sesime kulak vererek başımı iki yana salladım. Miray dostumdu, ondan hoşlanmıyordum, hoşlanamazdım. Bu, bu felekat olurdu.

Kanlar içindeki ellerini, tişörtüne silerek yanımdan uzaklaşan Barkına diktim bakışlarımı. Bundan sonra ne olacaktı? 

***

"İzin ver de yaranı temizleyeyim Rüzgar. Neden böyle yapıyorsun?" Burcu'nun sesi ara sıra beni sakinleştirse de şu an hiç sırası değildi. "Burcu, iyiyim işte ben. Gitsen iyi olur."

"Kovuldum mu?" Sorusu üzerine başımı çevirdim ve başımı ovalamaya başladım. Burcu evden çıkarken telefonumu elime alıp rehbere gittim. P...

Pes kralı Miray.

Rehberde adını en son bu şekilde kayıt etmişti ve benim değiştirmemem içim resmen tehdit etmişti.

''Eğer değiştirirsen Rüzgar, üzerine atlar ve kurban kesme bıçağıyla seni deşerim.''

Konuşması, gülüşü... Aklıma gelince o an, acıyla sızlayan dudağımı önemsemeyerek kısa bir gülümseme takındım yüzüme.

Mesajlar kısmına girip bir şeyler yazmaya çalıştım. Konuşalım mı? Bir şeyler oluyor. Anlık cesaretle mesajı gönderdim. Bana fazlasıyla kızgın ve tepkiliydi bu aşırı rahatsız ediyordu. Bir kaç dakika sonra cevap geldi.

Yok, bence hiçbir şey olmuyor Rüzgar. Siz karışmasaydınız. Sıkıntıyla iç çektim. Gerçekten bana karşı çok öfkeliydi. Ardından bir mesaj sesi daha geldi.

Barkın'la kavga etmek ne demek! Ah Burcu... kesinlikle o söylemişti. Ellerim titriyordu. Bunların olmasını istememiştim, tek suçum Miray'ın üzülmesinden korkmaktı. İlişkisine müdahale etmemin sebebi buydu. Yalnızca bu. Veya ben böyle sanıyor, kendimi kandırıyordum.

Kendi kendime bunları tekrarlayarak ayağa kalktım ve mutfaktan bir su doldurdum. Telefonu hala elimde sıkıca tutuyordum. Grubumuz dağılmış mıydı? Herkes birbirine düşman mı olacaktı? Saçmaydı bu, olamazdı.

***

Kapının önüne geldiğimde havada sert bir rüzgar esiyordu. Miray'ın evi. Kendimi nasıl burada bulmuştum bilmiyordum ama onunla aramızın kötü olmasını istemiyordum. Hemde hiç.

Kapıyı çaldıktan bir kaç saniye sonra Can açtı. "Naber Can?" diyerek zoraki gülümsedim. Bir şey demeden Miray'a seslendi ve onun da kapıda belirmesi bir oldu. Beni görünce fazlasıyla şaşırmıştı, biraz da heyecan yapmış görünüyordu. "Rüzgar senin burda ne işin var?" diyerek suratıma aval aval baktı.

"Konuşmamız gerek Miray, lütfen." Gözleriyle temas kurdum, öylece baktı. Bir süre sonra olumlu anlamda başını salladı ve ceketini alıp çıktı. Biraz ilerledikten sonra sokaktaki banklardan birine oturduk. "Üşüyorsan ceketimi verebilirim." diyip gülümsedim. "Gerek yok, konuşalım." diyerek alel acele suratıma baktı. Başımı salladım. 

"Barkın'ı gördün mü hiç?" diye sordum. İç çekti. "Evet, Burcu telefonda olanları anlattıktan sonra evine gittim. Nasıl dövdüysen artık berbat haldeydi." Ardından bana bakıp devam etti. "Tabii sen de öylesin. Pansuman bile yapmamışsın. Gel eve girelim."

"Gerek yok, Barkın'a pansuman mı yaptın?" Başını salladı. "Sordum, ama istemedi. Hatta beş dakikadan uzun kalamadım, fazlasıyla sinirliydi. Öyle işte. Dağıldık senin anlayacağın."

"Vay be, çocukluktan beri yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmezken şimdi kavgaya tutuştuk hem de..." diyerek derin bir nefes aldım. Ne diyebilirdim ki?

"Benim yüzümden" diyerek lafımı kesti. Hayır, onun yüzünden değildi. Pislik Kaan yüzündendi. Miray'a zarar gelmesinden korktuğumuz içindi. "Çok bezelye kafalıyım değil mi? " diyerek güldüm. "Hem de nasıl, belki bezelyeden de küçük. Sen bezelye kafalı, Barkın bezelye kafalı. Napacağız biz ya?" Yüzüne baktığımda ciddi ciddi konuştuğunu gördüm. Bu daha da gülmeme sebep oluyordu. "Özür dilerim Miray."

"Bir bezelye kafalı olduğun için kabul ediyorum." dedi ve hemen ardından başını omzuma koydu. 

***

Çalan telefonumun sesiyle açarak kulağıma götürdüm.

''Efendim?'' diyerek bekledim. ''Konuşmamız gerek.'' Burcunun netlik dolu sesi kulaklarımı doldurduğunda keyfimin hiç yerinde olmadığının farkına vardım. Burcu iyi bir sevgiliydi ama bazen cidden sıkıyordu, fazlasıyla.

''Keyfim yok.'' diyerek omuz silktim. ''Nerdesin?'' diye diretince. ''Evde.'' diyerek kestirip attım. ''Geliyorum.'' deyip telefonumu suratıma kapadı.   

***

''Miray için Barkınla kavga ettin. Farkındamısın?'' deyip bağırıp, suratıma aval aval bakan Burcuya baktım. ''Yani?'' dedim en sakin sesimle. ''Benim için bile bu kadar büyük bir kavga etmemiştin.'' diyerek yeniden bencilliğini ön plana koydu. Onun için göze aldığım hiçbir şeyi bilmiyordu. Fazlasıyla sıkmıştı. Her seferinde 'Miraya yaptın, Miraya söyledin, Miray için kavga ettin.' laflarından bıkmıştım. Miray benim için değerliydi. Aynı mahallede büyümemize rağmen Miray'ı Burcudan daha önceden tanıyordum. Miray ne kadar Burcuya daha fazla değer verdiğimi söylesede yanılıyordu. Mirayın yeri apayrıydı.

''Yeter, bıktım Burcu.'' diyerek derin nefes aldım. ''Mirayı kıskanmandan bıktım.'' diyerek suratına baktım. Bana attığı anlamaz bakışları umursmayarak ''Ya kendini topla yada bitirelim bu ilişkiyi.'' diyerek evden çıktım. 

Ben niye çıkıyordum lan? Benim evim değilmiydi? Ulan Rüzgar ne salak çocuksun sen be.

 Rüzgarın ağızından bir bölüm, kısa oldu farkındayız ama lütfen anlayışla karşılayın. Bir dahaki bölümleri elimizden geldiğince uzun yazmaya çalışacağız.

Öncelikle Final olması konusunda düşüncelerimiz son buldu, sadece önümüzdeki hafta içinde cidden oy ve yorumlar düşük olursa, hikayeyi WattPadden silmeyi düşünüyoruz...

Oy ve Yorumlarınızı esirgemeyin lütfen.

Çocukluk HislerimWhere stories live. Discover now