ÇH -28-

5.6K 232 11
                                    

Multimedia: Barkın Samyeli.

Bölüm 28:

"Tenefüste kantine gel, yalnız.'' yazarak Rüzgara yolladım ve telefonu sırama koyarak matamatik hocasının tahtaya yazdığı şeylere baktım. Matamatik benim için yabancı dil gibiydi. 

''Miray, tenefüste kantine inelim.'' diye Burcuya bakışlarımı çevirdiğimde ''Olmaz,'' diyerek kafamı iki yana salladım. Tek kaşını kaldırarak ''Neden?'' diye sorunca, bakışlarımı havada olan kaşına çevirdim. Bunu nasıl yapıyordu?

''Olmaz işte!'' diye çıkıştığımda, ''Tamam.'' diye mırıldanarak önüne döndü.

***

''Ben Allah'a her gece bana çok mal mülk ver diye dua ediyorum.'' deyince, Rüzgar anlamaz gözlerle bana baktı. ''Ama sanırım mal kısmını biraz sesli söylemişimde, bana seni vermiş!'' diye devam ettiğinde kahkaha attı. ''Gülme Rüzgar!'' diye cırladığımda, kulaklarını kapayarak ''Tamam, tamam sus.'' diyerek kahkahasını bastırdı. ''Burcu hata yaptı, evet. Ama seni çok seviyor, bunu biliyorum.'' dediğimde ciddileşerek iç çekti. ''Bana aşıkken bile hep Burcuyu düşündün, biraz kendini düşün.'' dediğinde gülümsemeye çalıştım. ''Sizi mutlu görmek canımı yaktığı kadar, mutluda ediyordu.'' dediğimde başını olumsuz derecede iki yana salladı. ''Bak Miray,'' diye başladığında sandalyeme biraz daha sindim. ''Burcu'ya artık eskisi gibi derin hisler beslemiyorum.'' diye devam ettiğinde şaşkınlıkla gözlerimi irileştirdim. ''Böyle deme,'' diye mırıldandığımda ''Böyle.'' diyerek arkasına yaslandı. ''Peki şimdi ne olacak?'' diye sorduğumda ''Biticek.'' diyerek beni yanıtladı. 

***

''Sen işte tam burdasın.'' dediğinde elini kalbinin olmadığı tarafa koyarak sırıttı. ''Kalbin diğer tarafta gerizekalı.'' diye mırıldandığımda ''Ha pardon.'' diyerek hemen diğer tarafa sürükledi elini. İki saniye romantik olmayı bile beceremeyen bir sevgilim var. Barkın Samyeli.

''Dersten sonra, burada bekleyeceğim.'' dediğinde yanağına uzanarak ufak bir öpücük kondurup başımı salladım. ''Ve bunun dudakdan olanını istiyorum.'' dediğinde kızarmamı görmemesini dileyerek sınıfa girdim ve sırama geçerek din hocasını beklemeye başladım.

Sınıfa kendinden bir kaç beden büyük takım elbisesini giymiş din hocasını dinlemeye başladığımdan bu zaman kadar yirmi dakika olmuştu. 

''Hocam!'' diye cırladığımda, bakışlarını tahtadan çekerek bana çevirdi ve ''Söyle kızım.'' diyerek konuşmam için işaret etti.

''Ben geçen sene kan bağışı yapmıştım ama sonradan kendi kanımı görünce bayılmıştım ve aldıkları kanı geri vermişlerdi.'' dediğimde Burcu kıkırdadı. ''Yinede sevaba girdim mi?'' diye sorduğumda bir kaç kişi kahkaha attarken hocada gülmemek için kendi ile savaş veriyordu adeta.

''Sevap kızım sevap.'' dediğinde ''Cennete vip gireceğim.'' diyerek arkama keyifle yaslandım.

***

''Barkın sen öküzmüsün?'' diye cırladığımda, elinde tuttuğu dönerinden ısırık alarak başını iki yana salladı. ''Sevgili değilken anlarımda, sevgiliyken bile ben tost yiyorum sen döner!'' diye çıkışığımda güldü ve dolu ağızı ile ''O tost üç lira.'' deyip dönerinden bir ısırık daha aldı.

''O tost oç loro.'' deyip taklidini yaptığımda elindeki döneri kenara koyarak ayağa kalktı ve benide kolumdan tutarak kantinin çıkışına doğru sürükledi. ''Nereye be!'' diye bağırdığımda bir yandan da kolumu çekiştiriyordum. Boş bir odaya beni soktuğunda, bedenimi duvara yaslayarak biraz daha yaklaştı. ''Taklidimin yapmanın cezası.'' dedikden hemen sonra ukala bir gülüş yerleştirdi yüzüne. ''Ya Barkın,'' derken 'a'ları uzatmıştım. ''İtiraz yok.'' dediğinde kollarımı göğüsümde bağdaş yapıp, ağırlığımı tek ayağıma verdim ve ''Cezam ne?'' diyerek iç çektim. ''Beni öp.'' dediğinde kıkırdadım. Bu cezadan çok ödüldü benim için.

''Iy asla!'' diyerek kafamı salladım. İsyan etsemde, öpmek için can atıyordum resmen. ''Ceza,'' diyerek göz kırptığında kıkırdadım. ''Doğru ceza.'' diyerek gözlerini kapaması için işaret ettim. Gözleri kapadığında yüzünde oluşan zafer temsili olan gülümsemeye son kez bakarak ''Hazır mısın?'' diye sorarak içten içe kahkaha attım. Kafasını heyecanla salladığında nefes alarak ayağımı, kasıklarına geçirerek kahkaha attım. İki büklüm oluşunun ardından , acıyla inlediğinde kahkahamı kesip iç çektim. ''Miray,'' diye mırıldandığında kapıya doğru bir adım yaklaştım. ''Kaçman için üç saniyen var.'' dediğinde, kapıyı hışımla açarak koridorda son hız koşmaya başladım. Kahkahalar eşiliğinde koridorda koşarkan, insanların bakışlarını umursamıyordum. Arkama döndüğümde, Barkınında peşimden koştuğunu görünce biraz daha hızlandım. 

Nefes nefese kalırken, büyük bir bedene çarparak durdum ve elimi kalbime koyarak derin nefesler aldım. ''Afedersiniz.'' diye gevelediğimde, başımı kaldırarak çarptığım kişiye baktım. ''Kaan.'' diye fısıldadığımda, Barkın çoktan kollarını belime dolamış ve beni çekmeye çalışıyordu. Kaanın yüzündeki hayal kırıklığını görünce, Barkının belimde olan ellerini iterek ''Lütfen,'' diye fısıldadım.

Kulağımda hissediğim, titrek nefes ve daha sonrasında Barkının ağızından çıkan küfür ile beraber derin bir iç çektim. ''Beş dakika sonra zil çalıcak zaten.'' dediğimde yeniden titrek nefesini dışarıya verdi. ''Git sen.'' diye devam ettiğimde sinirle bir adım gerileyerek arkasını döndü ve hızlı adımlarla uzaklaştı. Arkasından bir müddet baktıkdan sonra, Kaana dönerek gülümsemeye çalıştım.

''Onu ve seni yan yana görmeye dayanamıyorum.'' dediğinde iç çektim. ''Böyle deme,'' dediğimde burukca gülümsedim. ''Seni seviyorum Miray,'' derken sesi fazla kırgın ve özlem dolu çıkmıştı. ''Yapma.'' diye mırıldandığımda, bir adım geriye doğru tökezlemiştim. ''Lütfen,'' diye fısıldadığında dizlerinin üzerine çökerek ''Lütfen,'' diye fısıldamaya devam etti. Omuzlarına koyduğum ellerimi biraz daha sıkarak ''Ayağa kalk, lütfen.'' diye mırıldandım. ''Seni aldatmadım ben!'' diye bağırdığında, omuzlarında olan ellerimi ürkekce çekerek geriye doğru adım attım. "Tamam,aldatmadın. Ama böyle yapma lütfen" Gözlerimin dolmasına mani olamıyordum. Haksızlığı o mu bana yapmıştı ben mi ona yapıyordum?

"Bana gerçekten inandığını söyleyene kadar kalkmayacağım." diyerek devam etti. Ben de yanına çöktüm, "Sana inanıyorum Kaan. Ama.."

"Peki, anladım ben. Ama ile devam eden cümleler hiçbir zaman mutlu sonla bitmemiştir zaten. Yine de seni ne kadar sevdiğimi anlamışsındır umarım." Sözlerini bitirdikten sonra ayağa kalkıp omzunu silkti. "Görüşürüz" Gülümseyerek karşılık verdim ve ben de okula doğru koşmaya başladım, derse geç kalmak üzereydim. Sınıfa girdiğimde hocanın gelmemiş olduğunu görüp rahatlayarak sırama oturdum. Burcu telefonunda bir şeylerle uğraşıyordu. "Ne yapıyordunuz?"

"Barkın'ın yanındaydım Burcu. Sence ne yapabiliriz?"

"Bir sürü şey." Diye konuştu imayla. Gülerek omzuna vurdum. "Önüne dön" Fizik hocası sınıfa girdiğinde hepimiz ayağa kalktık. Barkın aklıma geldilçe sırıtıyordum, fakat o aklıma geldikçe Kaan da aklıma geliyordu. 2 ay öncesine kadar kimse aramaz sormaz, Barkınla ise çocuk gibi kavgalar eder, birbirimizle uğraşırdık. Oysa şimdi sevgiliyiz, ve peşimi bırakmayan bir Kaan var. Hayat süprizlerle dolu.

Sıkıcı fizik dersini dinlerken gözüm saatteydi, bir an önce Barkın'ın yanına gitmek istiyordum. Zil sesini duyduğumda heyecanla ayağa fırlamamla, öğretmenin pis gözlerle bana bakması bir olmuştu. Yerime tekrar oturduğumda kadının gitmesini beklemeye başladım, tahtaya son kez bir şeyler karalayıp eşyalarını topladığı sırada telefonum çaldı.

"Efendim?" Dedim, en ciddi ses tonumdu.

"Seni spor salonunda bekliyorum, burada kimse yok. Rahatça konuşacağız. Hemen. Şimdi." Sesi duyduğumda ve duyduklarımı idrak etmeye çalıştığımda telefon yüzüme kapandı. 

Merhaba.. 1 haftadan fazla oldu ve bölüm yayınlamadık. Ciddi sorunlar yaşadığımız oldu, ama yavaş yavaş geri dönüyoruz merak etmeyin. Bölümleri bundan sonra uzun tutmaya çalışacağız, siz de yorum ve oylarınızı eksik etmeyin lütfen..

*Sizce Miray'ı arayan kişi kimdi? ondan ne isteyecek?

*Kaan hakkında gerçek düşünceleriniz neler, sizce Miray'a söylediği her şey doğru mu? 

Çocukluk HislerimWhere stories live. Discover now