ÇH -10-

7K 330 26
                                    

Bölüm: 10

Ertesi sabah büyük bir uyuşuklukla uyanıp okula gitmek üzere normal hazırlıklarımı yaptım. Midem bir şey almadığı için kahvaltı falan da etmemiştim.

Sınıfa girdiğimde yine dikkat çekmek için şekilden şekile giren hayvanları gördüm. Biri şunları evcilleştirmezse ben katil olacaktım, kesin. Sırama oturup ilk ders olan Fizik kitaplarımı çıkardım ve hocayı beklemeye koyuldum. Önümde oturan Burcu ise birileriyle konuşup gülüşüyordu. Onun bu hallerine ve umursamayışına sinir oluyordum. Gerçekten. Bana hep en iyi arkadaşımsın ve senden başka dertleşecek kimsem yok diyen kız, bana görünmezmişim gibi davranıyordu. 

Hoca içeri girdiğinde ofladım. Dersi anlatmaya başladığında sıranın altından telefonumu çıkarıp Barkın'a mesaj yazmaya koyuldum. Daha doğrusu çalıştım.

Bana sarılmanı, öpmeni, maymun deyişini özledim gerizekalı. Mesajı sildim. Hayır... fazla romantikti ve bu benim tarzım değildi. Baştan yazdım.

Hani bir keresinde annem evde yokken bütün evi dağıtmıştık. Sonra annem 5 dakika sonra oradayım dediğinde götümüz tutuşmuştu ve o korkuyla bütün evi 5 dakikada toplamıştık. Hatırladınmı?  Mesajı beş kez üst üste okuduktan sonra kendi kendime buruk bir biçimde gülümseyip tekrar sildim. 

Yazıp, yazıp siliyorum. Eskiden alakasız, saçma bile olsa rahatca yazabiliyordum sana. Şimdi bu aramızdaki mesafe neden? Bu kırgınlık Neden? Kimse anlamazdı, sen anlardın. Neden gittin?

Napıyorsun sen Miray? Mesajı silip yeniden sıranın altına koydum. Çok aptaldım. Ardından hemen Fizikçinin kulakları delen sesini duydum. "Napıyorsun sen Miray?" dedi bana doğru gelirken. Ah hocam, o soruyu az önce ben de kendime sordum merak etmeyin. "Mesaj yazıyorum hocam." Dedim omzumu silkerek. Yalan söyleyecek bir şey yoktu çünkü artık bezmiştim. Kaybedek bir şeyim yoktu.

Belki de vardı...

"Demek mesaj yazıyorsun? O zaman bu sorunun cevabını da biliyorsundur. Seni tahtaya davet ediyorum." Dedi kollarını göğsünde birleştirip. Uyuz kadın ya. Bunu yüzüncü kez söylüyorum belki; buradan mezun olup gidince hepinizi bir depoya kapatıp tek tek işkence edeceğim. Sıradan kalkıp tahtaya doğru giderken bütün sınıfın bana baktığını hissettim. Nasıl derlerdi ? Ördek bakışı falan? Evet evet o, siz çok iyi anladınız bence.

***

Ders çıkışında midem kazınmıştı. Ben, Miray Dinçer'im. Yani depresyonda olduğum zaman yemeden içmeden kesilip iskelete dönmezdim. Bunu yapmaya çalışsam da ancak 1-2 saat sürerdi. Kendimi tamamen yemeğe verirdim. Bu yüzden iki kat aşağıda olan kantine inip kendime bir paket çikolata aldım. Sınıfa geri dönerken Barkın'la karşılaştım. Yanında iki çıtır kız vardı. Ne olduğunu anlamaya çalışırken elimde paketi sıyrılmış olan çikolatayla öylece dikiliyordum. Gülüşerek yanımdan geçip kantine girdiler. Hem bana kızıyordu, hem kendisi yapıyordu. Gerizekalı! Sinirden ne yapacağımı şaşırmıştım, çikolata boğazıma dizilmişti resmen. Sınıfa girip sinirle sırama geçtim. Gözlerim dolmak üzereydi, ani tepkimi anlayamasam da gerçekten sinirliydim. Bana yapılanın aynısını kendisi yapıyordu ve bunu hazmedemiyordum işte. 

Sanane Miray?

Barkın istediği kızla takılır.

Sen kimsin ki Miray ona karışıyorsun?

İç sesimi susturmak istercesine gözlerimi sımsıkı kapadım ve başımı sıraya gömdüm. Bir kaç dakikanın ardından çalan telefonumun zil sesiyle oflayarak arka cebimde yer edinmiş telefonu alarak kulağıma götürdüm.

Çocukluk HislerimWhere stories live. Discover now