ÇH -5-

8.8K 377 32
                                    

Bölüm: 5

''Günaydın uyuyan maymun.'' Barkın'ın seksi sesi kulaklarımı doldurduğunda kafamı koyduğum yastığı ellerime alarak yüzüme bastırdım. Sabah sabah Barkının sesini duymakmı? Ah!

Barkın yüzümdeki yastığı alıp yatağımın ucuna oturdu ve bana bön bön baktı. Biri bana bakarken sülük gibi yapıştığım yatakda uyumakmı? Asla.

Barkın gibi yatakda doğrulup bağdaş kurdum ve ona 'Ne var?' derecesinde baktım.

''Bugün günlerden ne?'' diye sorup yüzüme kocaman sırıtmasıyla baktı. ''Pazar.'' diye geveledim. Barkın ''Yani?'' deyince.  ''Cumartesinden sonra gelen, Pazartesinden önceki gün.'' deyip aval aval suratına baktım. Barkında elindeki yastığı yüzüme fırlatıp gözlerini devirdi. 

''Bugün senin doğum günün gerizekalı.'' deyip suratıma baktı. Doğum günümmü? Yani yarın okul açılıyordu? Ah! Allah kahretsin.

''Yarın okul açılıyor Barkın.'' diye yakınıp elimdeki yastığa kafamı gömdüm.  ''Aşşağıda bekliyorum, hazırlan güzel birşeyler giyin.'' deyip odadan çıktı bende arkasından ''Ne, ben uyumak istiyorum.'' deyip yakındım. ''Hadi canım hadi.'' deyip basamakları indiğine dair sesler kulağımı doldurdu.

***

''Heyt yavrum be.'' diyen Barkında gözlerimi devirdim. Siyah şortumun üzerine giydiğim beyaz gömleğimle hoş görünüyordum ama öyle mükemmelde değildi. ''Abartma Barkın.'' deyip gözlerimi yere sabitledim. ''Abartmıyorum, cidden çok güzel olmuşsun.'' Barkının sesiyle bakışlarımı Barkına diktim. Sesinde anlayamadığım duygular vardı, farklıdı. ''Herneyse çıkalım.'' deyince anlamaz bakışlarla ona baktım. O da ''Süpriz'' der derecesinde ağzını oynattı ve evden çıkmak için büyük adımlar attı bende peşinden tabiki.

Mahallenin birkaç iti kopuğu dışında bana yada daha çok bacaklarıma bakan olmamıştı. Hayır yani, özgür bir ülkedeyiz hayvan herif! İstediğimi giyerim sanane. 

''En sevdiğim dizi sabahın altısına alınmış Barkın, ben napacağım ya. O saatte mümkünatı yok uyananmam.'' deyip yakındım Barkın alayla gülüp ''Altımı? O saatte anam babam bile izlemez o diziyi ya, bari dört buçuğa koysunlarda annanem namaza kalktığında izlesin.'' deyip yürümeye devam etti benmi? Yolun ortasından koca bir kahkaha patlattım. Gülmeyi seviyordum ve etrafımdaki insanların 'Şizofrenmi la bu' bakışlarını umursamıyordum.

Mahallenin üç sokak üstündeki, bir öğrenci için pahalı olan cafeye doğru yürümeye başladık. Niye buraya gelmiştik ki? Barkın elimi tutarak cafeye doğru çekiştirmeye başladı. Kapalıydı herhalde içerde ışıklar yanmıyordu. Romantik bir şekilde kapımı açmasını beklerken, beni resmen fırlatırcasına içeri itti. 

''Allah belanı versin hayv-'' Lafımı tamamlayamadan açılan ışıkla ve etrafda orangutan sesi çıkaran tanıdık yüzlerle göz göze gelmem kısa bir sürede olmuştu. 

Burcunun kolları bedenimi sımsıkı sararken nefes almak için büyük bir çaba sarfettim. Okuldan yakın olduğum bir kaç arkadaşımın dışında Rüzgar, Burcu ve Barkın vardı. Azdık ama değer verdiğim kişiler olması benim için en iyisiydi.

Önüme gelen pastaya bön bön baktım. Üstünde resmim vardı ve birleşik kaş ve bıyık çizilmişti. Adım gibi eminim bunu Barkın yapmıştı. Bakışlarımı pastadan çekip Barkına diktiğimde kıkırdayarak geriledi. Önümdeki pastanın üzerindeki mumları üfleyerek etrafımda gözlerimi gezdirdim ardından etrafdakilerin alkışlaması kulaklarımı doldurdu. Okuldan beraber erkekleri kestiğimiz Öykü yanıma gelerek sımsıkı sarıldı ve doğum günümü kutladı, elime tutuşturduğu paketi açarak, kolyenin ucundaki Finn yazısına baktım. Güzeldi ama Öykü tam bir cahildi. Finn'in gerçek adını bilmiyormuydu bu? 

Çocukluk HislerimWhere stories live. Discover now