LEYLA

By gizemmgurbuzz

62.3K 5.8K 2.3K

İskoçya'dan Osmanlıya uzanan destansı bir aşk... More

LEYLA
1 İsyan
2- Kaçış
3- Fersah fersah özgürlüğe...
4- Çaresiz bekleyiş...
5 - Beklenmeyen teklif
6 - Zor Karar
7 - Talih Kuşu
8 - Yolun Sonu
9 - Sürgün
10 - Burada Kurt benim!
11 - Misafir
12 - Aytuğ...Ben, gel, su...
13 - An bu an...
14 - Veda
15 - Yeni Düzen
16 - Vicdan
17 - Kibir ve Önyargı
18 - Güzel Ahlak
19-Ey sevgili hoşgeldin...
20 - Kaçak
21 - Kısas
22 - Toz kaçtı...
23 - Sultan Köşkü
24 - Helal edesin...
25 - LEYLA!
26 - Gelin Toyu
27 - Biçare...
28 - Sen Leyla ben Mecnun
29 - Kader...
30 - "Hadi İnşallah"
31 - İki kişi tek nefes "Hu"
32 - Vuslat
33
34 - Aşk yaptı
35 - Kaşık!
36 - Ar ederim!
37 Ben Allah
38
39 Nikah!
40 Yeniden...
41 Gelin
42 Haber
duyuru
43 Mektup...
44 Mecnun...
45 Tevbe
"الن تأتي" 46
47 Vuslat
48 Neredesin...
49 Münasip değil...
50 "Saadet-i Saniyem"
51 Hasret...
52. Bölüm
53 Mahkeme
54 Nasip et ya rab!
55 Ham ham!
56 Eğlence...
--Düğün--
58 Allaha emanet
59. Bölüm
60 Hoşçakalın
Seri Sonu Finali
Teşekkür

Final (1. Kısım)

953 83 85
By gizemmgurbuzz

7  Haziran 1389 

Aytuğ üst başını çıkararak kurulu döşeğe doğru ilerleyip kıble yönünde oturmuş önünde rahle Kuran'ı kerim  okuyan hatununa gözlerini düşürerek baktı. Yarın yola çıkacaklardı. Murat han otuz bin civarı askeri eli silah tutan tüm erleri toplamıştı. Lazar ve Tvrtkonun aldığı canların hesabının misli ila karşılığının verileceği şehitlerinin kanlarını yerde bırakmayacakları gün nihayet gelmişti. Şehsade Beyazit aldığı duyumlarca cümle balkanın bir araya geldiğini büyük bir haçlı ordusu topladıklarını işitmişti. "Cümlesi bir araya gelseler tırnağımız etmez!" diye söylendi genç adam. Ardından yerinden kalkıp hatunun okuduğu fetih suresine bakarak yanına çöktü. "İnna fetahna leke fethan mubina... Ee... Lazar... Bizim gücümüz buradandır acep sen ne edecen!"

"Sadekallahülazıym." Laia yanında söylenen adama baktı. "Aytuğ emme konuştun. Ne ederim görmen mi?" 

"Görürüm hatunum. Allah kabul etsin." 

"Allah zaferimizi mübarek etsin beyim" Laia kur-anı kapatıp yerine koyması ardından kocasının karşısında bağdaş kurup ellerini tuttu. 

"Pek durgun görürüm seni Leylam. Gidecem deyyu pek hüzünlenirsin he mi... Etme gözümü arkada koma gök gözlüm." 

"Gözün arkada kalmayacak Aytuğum. Ne deyyu Rabbimin yoluna gidecen dep hüzünleneyim... Elinden geleni ardına komassan o vakıt mutlu olurum ben. "

"Benim cennet kapım güzel hatunum. Rabbim eyi ki seni karşıma çıkarmış. Ben senden razıyım"

"Bende senden razıyım beyim." Laia adamın yanağını okşayıp alnından öpmesi üzerine gözlerini kapatarak elini tutup öptü. 

"O vakıt neyedir durgunluğun?"

"Tuna pek içlenir geride kalır deyyu Aytuğ. Neden öyle ettin sen? O da ister cihada koşmak..."

"Görmez misin Leylam daha çokça eyi değildir Tuna. Hem Recep atam da vaktiyle onun yarasından aldığını dışı düzelse de içi öyle kolay düzelmeyeceğini der. Yolumuz çetindir. Bilirsin. Atam daha yolda giderken yorulacu der. Bu kefere heç durmaz. Cihad bitmez Leylam. Daha Constantiniye vardır. Onunda sırası gelecek."

"Pek üzüldü. Ölsem hak yolda öleyim ben yarım adammıyım dep yıkmış ortalığı Maral çok ağladı."

"Ben anı cihaddan sakınmam imdilik böylesi münasiptir." Aytuğ iç geçirdi. "Gelesin hele şu güzel kokunu içime çekeyim Aytuğ hatunun burulan gözlerine gülümseyerek bakıp onu sıkıca sarması ardından öpüp kokladı. "Leylam..."

"Söyle..."

"Isıt şu suyu he?"

"Elin işte gözün oynaştadır Mecnun!  Kalk sen ısıt." 

"Eyi... Ver yazmanı da takayım?" Aytuğ kadına gülümseyerek ayağa kalktı. Kadın başındakini çıkarıp uzattığında ise kendi başı üzerine atarak kazanı ocağın üzerine yerleştirdi.

---

Ertesi Gün. 

Laia erlerine evlatlarına bakan ağlaşan hatunlar arasında durmuş anne ve babasının ortasında Aytuğa bakmaktaydı. Genç kız annesinin elini sıkıca tutarak erinin yaptığı meydan konuşmasını sırtı dik bir şekilde dinledi. 

"Tekbir!" 

"Allahuekber!" Robert bakışlarını Azamattan yöne kaydırdı. Ardından kılıcını indirerek adama hafif bir baş onayı verdi. 

Laia ise Aytuğ kendisine buğulu bakışlarını yönelttiğinde gözlerini kısarak baktı adama. Babası ve Azamat beyin alınmasalar da kafile ardında takılacaklarını biliyordu genç kız. Annesi ileri gitmiş babasının önüne geçemeyeceğini bildiğinden peşine takılacağına ant içmişti. Anca beraber kanca beraberdi. Laia da gidecekti. Erini allah yolunda gözünün ardında kalmasına hiç ama hiç niyeti yoktu. Aytuğun bunca vakittir bu yüzden evlenmediğini bilirdi. Laia da onun güzel niyetine ziyanlık vermek istemezdi. Hem cihadtı bu ya. Onun neyi eksikti. 

Tekbirler ve ağıtlar eşliğinde alpler Deli başı ile uğurlandığı vakit Laia annesinin elini sıkıca kavrayarak önden giden babası peşinden çadıra doğru ilerledi. 

"Jennam... Laiam" Robert ardını dönerek karısı ve kızına baktı. "Ben bir karar verdim kesindir. Vakit helallik alma vakti. Ben gidip kafileye katılacağım. "

Jenna dudaklarını birbirine bastırarak hızla kafa salladı. Robert yanına gelip yüzünü avuçları arasına alarak alnından öpüp ona sarıldığında ise kollarını dolayarak karşısında duran kızına baktı. Kadın gözünü kapatarak verdiği onayda kararı kesindi. Ne olursa olsun birlikte olacaklardı. Kadın gözlerini sıkarak akıttığı birkaç damla ardından titrek bir nefes verdi. 

"Hakkını helal et Jennam. Sen olmasaydın ben ben olmazdım. Bende olan hakkını ödeyemem."

"Helal olsun Rorot." 

"Kızım..." Robert kızına dönüp alnından öptü o da elinden öperek doğruldu. "Allah senden razı olsun. "

"Amin baba... Allah cümlemizden razı olsun." Laia kafa salladı ardından babasına sıkıca sarılıp zaten hazır ettiği yolluğunu eline tutuşturdu. 

Robert buğulanan gözlerini karısı ve kızına bakmak için açık tutmaya çalışması ardından kafa sallayıp çadırdan çıkarak Azamatın çadırına doğru yol aldı. 

"Ne yapacağız Laia?"

"Biraz zaman geçsin peşlerine takılır, Sonra da yetişiriz anne merak etme. Şimdi gidip sevdiklerimiz ile görüşelim."

Jenna hızla kafa sallayarak kızının kolunu sıvazladı. Bir rüya görmüştü Jenna. Metanetini korumaktan başka yapacağı birşey de yoktu. 

---

3 Gün Sonra Trakya

Aytuğ birlikleri ile birlikte ordu ile birleşecekleri son noktada soluklanmak üzere oturmuş Leylasının yaptığı ekmeklerden kalanını yemek üzere bir kenara çekilmişti. Ayrılık zordu. Niyetine ket vurur gönlü buruk kalır diye pek korkar pek dua ederdi lakin içine gömmeye çalıştığı hasrete de yapacağı bir şey yoktu. Genç adam hatunun yazmasını göğsü içinden çıkarıp bir müddet baktıktan sonra kokladı. 

"Ne o Aytuğ bey. takkeleri karıştırdın Herhal."

"Sen ne dersi-" Aytuğ başını kaldırarak karşısında dikilen bol ayı derisinden pantolonu geniş zırhı üzerinde kurt postu ila başında sarığı üzüne doladığı peçesi ile dikilen kisveye ardından keskin mavi gözlerine bakıp ayaklandı. "L-leyla!"

"He!" Laia sarığın uzantısını indirerek gülümsedi. "Deli başısın başta duruşun gerek anladık... Deli başın delisin ardında ne deyyu bırakmağa cürret ettin onu bilemedim" 

"Sen nasıl!"

"Atam ila Azamat bey buradadır. Cihada koştular. Anam durmadı atanı bırakmam deyyu beni dürttü. E ben zaten gelecek idim Aytuğum bana gün doğdu."

"Ne ettin hatunum!" Aytuğ başını iki yana salladı. "Olmaz dönesiniz geri. İmdi kefere toprağına gireriz."

"Cihat yalnız senin midir beyim. Ben ne zaman elim kolum bağlı oturmuşum imdi oturacam. Hem şerbet içecü dep gülüşür alpler. Bunca vakittir aş ederim bir şerbeti bana çok mu görürsün!" 

Aytuğ ne dese bilemedi. "Leylam."

"Gözün arkada bırakmam Aytuğum. Yolun benim de yolumdur. "

"Sen yol nereyedir bilir misin Leylam..."

"Kizil elmayadır" Laia çıkından çıkardığı elmayı adama attı. "Hak yolda önümde durmayasın Aytuğ bey."

Genç adam sakalını sıvazlayarak hatuna baktı. "Durmam Leylam. Nasıl durayım?"

---

15 Haziran 1389

1. Kosova Muharebesi

(Kosova ovasında 1. Murad liderliğindeki Kütahya ve Hamid sancakbeyleri ve diğer Anadolu beyleri ile Balkan ordusu karşı karşıya geldi)

Aytuğ göğsünü gererek karşıda görünen sayıları kendilerince olan orduya baktı Genç adam Murat hanın ileri komututunu beklemekteydi. Evvelden gidecek birlik olarak postlarını kürklerini sarınmışlar boyadıkları yüzleri heybetli kisveleri ile salacakları korkuyu beklerlerdi. Genç adam hemen ardında bulunan hatununun siyah mavi boyadığı  keskin bakışları ile karşı karşıya kolması ardından hatunun elini kalbine götürmesi ile o da aynını yaptı. 

Genç adam karşı tarafın okçu piyadelerinin ön safa geçtiğini gördüğünde kalkanını sıkarak Murad hanın "Tekbir" diye gürlemesi üzerine Allah adı ile yeri göğü inleten askerlere katılarak öne doğru atıldı.  

"Allahu ekber!"

"Gök girsin kızıl çıksın!"

Robert beklenen üzere karşı tarafın ilk saldırısının gelmesi önden giden delilerden birkaçının yığılması üzerine ileri komutu aldıklarında kılıcını çekip atı menzile çevirerek bağırdı. 

"La ilahe illallah!"

Laia Önden koşan Aytuğun sırtında dev kanatları olan kutayın yanında ayı postu kafası ile koşan bakıtın arasında kalkanı kendine siper ederek ilk oklardan kurtuluşu ardından karşı tarafın birlikleri arasına hızla dalarak kılıçlarını çekti. Göz gözü görmez genç kız önündekine savurur karşısına dikileni yere sererdi. Bir müddet sonra atlı birlikler aralarından geçti ve hemen ardından silahlı askerlerler de onlara katıldı. Laia elbet kılıçta tecrübeliydi lakin göz gözü görmez gerçek bir savaş içerisindelerdi. başını kaldırıp Aytuğu görmeye vakti yoktu. Yalnız kanadından kutayı seçerdi lakin onunda beyi yanında olacağını bildiğinden içi rahattı. Laia onlardan yöne koşarak arkalarında uzunca bir müddet daha cenk etmeye devam etti yalnızca bir ara pusat elinden düşüp kalkanı ile karşısındaki adamı savuşturdurduğunda erini yerden aldığı kılıcı ona uzatırken gördü genç kız. 

"Düşürmeyesin deli hatun!" Aytuğ hatuna gülümseyerek sırtını ona verdi.

"Ne o ardıma mı saklanırsın mecnun!" 

"Hah!"

"Hayde!"

---

2 Saat sonra

Çarpışma kuvvetli vakit ilerlemekteydi. Robert atını yere serdiklerinden kendi ilerlerdi. Kaç adam devrilmişti bilmezdi lakin iki tarafında kayıpları aynı ölçüde ağır olduğunun farkındaydı. Dikkatini dağıtmamaya gayret ederek azamata bakındı Robert bunca vakittir birbirlerinin sırtlarını kollamışlardı. Adam az ileride onun karşısındaki asker ile mücadele ettiğini gördüğünde yanına doğru ilerledi. Lakin Azamatın asker tarafından kılıçlanarak devrildiğini gördüğü vakit afalladı Robert. O yana koşup adamın tepesinde dikilerek birkaç kefereyi bertaraf etmesi ardından dizi üzerine çöküp adamın kalkaından tutup kaldırdı. "Azamat!" 

"Elleşmeyesin Recep! Murada ererim..."

"Azamat... Konuşma... Uzan..." Robert dolu gözlerle adamın göğsüne giren kama üzerine bastırıp başındakini çıkarttı. 

"Sen ardına bakasın Bre!" Azamat son kalan gücü ile göğsündeki hançeri çıkarıp Recebin ardındaki adama fırlattı. "Şehadette de rahat yoktur..."

Robert ayaklanarak üzerlerine gelen bir diğerini savuşturup yeniden diz çöktü. "Eyisin ha..."

"Helal et hakkını recep..." Adam gözlerini havaya dikerek kesik bir nefes aldı. "Eşhedü ella ilahe illalah ve eşhedü enne muhammeden abduhu ve resuluh... Hu!"

"Helal olsun Mübarek ola!" Robert burada ona destek olan dostunun gözlerini örttükten sonra ayağa kalkarak yeniden bağırdı. 

"La ilahe illallah!"

1 saat sonra

Laia  ne kadardır cenk ederdiler bu güç bu kuvvet nasıl gelirdi hayretler içerisindeydi lakin erinin "iman gücü " dediği şey bu olsa gerekti. Genç kız bulundukları yerden ayrılarak az ötede atı üzerinde araya dalan adamdan yana koşturup elindeki kılıçlardan birini hızla o yöne fırlattı. Adam atıyla düştüğünde ise kendince kafa salladı. At üzerindeki asker şüphesiz yerdekinden daha avantajlıydı. Laia bir süre onunla mücadele etmesi ardından bu kez mızrağını yerde yatan adamın karnına var gücü ile sokan diğerine doğru koşarak belindeki kamayı çıkartıp adama fırlattı lakin neresine geldiğini bilmediği adam geri çekildiği vakit Laia yerde yatanın da karnında koca mızrak dikili öyle kalanında babası olduğunu gördüğünde aldığı nefesi veremedi. "Baba..."

"L-laia..." Robert gözlerini aralayarak başında eğilen kızına bakıp güçlükle elini kaldırıp yanağını okşayıp eline gelen bir iki damlayı sildi. "Kalk! Ağlama! Sen şehit kızısın. Göğsünü ger Laia... Annene onu çok sevdiğimi söyle..." Adam karşısında nasıl olduğunu bilmediği lakin annesi olarak tanımladığı güzel kadına bakarak iç geçirdi. "Anne?"

Laia kafa sallayarak elini ağzına kapatıp hıçkırıklarını engellemeye çalıştı Lakin babası şehadet getirmeye başladığında gülümser görünen gözlerine bakıp elini tuttu. Genç kız daha önce böyle mutlu böyle güzel bir ölüm ile karşılaşmışydı bilmiyordu lakin babasının elini ve yanağını öperek ayaklandı gençkız. 

"Bitecek miyiz sandınız!"

Laia etrafta az evvel hançerini fırlattığı adamı aramak üzere gözleri ile alanı taraması ardından Çokça bağırıp dikkat çektiğinden kendisine doğru koşan diğerlerine doğru yere sapladığı kılıcı çekip doğrulttu. "Gelin bakalım!"

Laia bir müddet ona doğru gelen adamlar ile mücadele etti lakin üzerine geldikçe geliyorlardı sonunda omzundan postunu ağzından peçesinin düştüğünü fark ettiğinde karşıdan gelenlerin kadın olduğunu anlayıp bilinçle koştuklarının farkına vardı. Laia babasına başka bir zarar gelmemesi için başından ayrılmak istemiyordu elbet bu da onu zorlamıştı. Genç kız sonunda Kolunda mavi kabzalı hançeri ile çaprazlarında önündeki alp ile mücadele eden adamı gördüğünde o tarafa doğru yönelerek kılıcını adama doğrulttu. Zaten kolundan yaralı olan adam pek dayanacak gibi görünmezdi hafiften öne doğru yalpalayıp üzerine yıkılacak oldu Laia ise zaten ölmekte olan bir adamın intikamı uğruna canını almanın kendi nefsini tatminden öteye varmayacağını bildiğinden onu öylece bırakmak adına kenara çekildi lakin hançerini almak için eğildiğinde kefere kolundakini çıkarıp onunkine sapladı. Gençkız yan dönmeseydi boynuna sokacaktı hançeri.

Laia adamın suratına vurması ardından peçesini yüzüne sarıp kolunu tutarak ayaklandı ama yerdeki onu bırakacak gibi değildi. Laiayı çizmesinden tutarak geriye çektiğinde genç kız onun öyle kolay lokma olmadığının farkına vardı. Dizleri üzerine düştüğünde kılıcından destek alıp kalkmaya çalıştı askerde ayaklanmış bu defa peçesinden yakalamıştı Laiayı. 

"UUu..."

"Uluma it! Burada kurt benim!" Laia belinde annesinin ona verdiği hançeri çekerek adamın boğazına sapladı. Genç kız dişlerini sıkarak babasından yana bakıp  bir an gözlerini düşürdü lakin sırtını dikleştirerek bağırdı

"La ilaheillalah!"

"Susturun şu köpekleri!" Komutan susmak bilmeksizin hala bağıran kafirlerden bıkıp usanmıştı. "Kanınızın son damlasına kadar!"

Laia üzerine gelen atlıdan kaçınmak için hamle yapmaya yeltenemeden kılıcı göğündeki kalkanla birlikte onu yardığında genç kız öksürerek olduğu yere çökmek zorunda kaldı. 

"Kadındır komutanım!" Adamlardan biri kadının başındaki sarığı çıkarıp yere attıktan sonra saçlarını tutarak yüzünü kendisine yaklaştırdı. 

"Laia şu dakika öyle olmasa bile ölü görünmekten başka yapabileceği birşey olmadığının bilincindeydi. Bu pislikler onu bırakmayacaktı. Genç kız gözlerini kaydırarak kendini yığdığında saçlarından tutan adamda onu öylece bıraktı. Genç kız buğulu gözlerini aralayarak az ötede yatan babasına üzerine dikili kazığa bir müddet bakıp etrafın sakinleştiğinin farkına vardığında sarığına bakındı. Pek uzaktı Laianın ise gücü yokmuş gibiydi.

Aytuğ kefere kendisini yıkamayacağını anladığı vakit ardından kaç ok yemiş bilmezdi. Genç adamın oklarla da acıyla da derdi yoktu. lakin kalan son gücü ile hatununu bulup onun yanında canı teslim etmek dilerdi. Genç adam takati kalmadığı vakit yanına koşuk kolundan tutan alpi bakıta baktı. 

"Beyim!" Bakıt gözyaşlarına hakim olamadı "Durasın beyim. Yaralısın."

"Vakittir Bakıtım hakkını helal et!"

"Helal olsun beyim!" 

"Bakıt!" 

"De beyim" 

"Beni hatunuma götüresin"

Bakıt bir müddet etrafı taraması ardından "Recep ağadır bu!" diye haykıran dumrulun sesinin olduğu yöne baktı 

"Hanımım!" Dumrul az ötede yatan hanımını görünce elini yüzüne kapatıp gözlerini sıktı ardından kadının açılan başını çıkarttığı pelerini ile örttü. 

Aytuğ tökezleyerek Dumrulun feryat ettiği yere yürüyüp evvela atasını yerde gördükten sonra az ötede yatan üstü başından tanıdığı hatununa dolan gözleri ile bakarak başında dizleri üzerine çöküp onu kucağına çekti. 

"Beyim yaşar nefes alır!" Durul beyinin ardındaki okları ördüğünde bakıt da ona başını olumsuz manada salladığında bağırarak arkasını döndü.

"L-leylam!" Aytuğ hatununun yarasından süzülen kana bembeyaz olmuş yüzüne bakıp onu kucağına çekerek yüzünü sevdi. "Leylam!"

Laia kımıldamanın verdiği keskin acı ile gözlerini aralayarak yüzüne eğilen Aytuğa baktı. "Aytuğ..."

"Eyisin he mi?"

"Atam..."

"İnna lillahi ve inna ileyhi raciun... Atan şehadet şerbeti içmiştir gök gözlüm."

"İmdi bende içerim Aytuğum..." Laia hafifçe gülümsedi. "Darılmayasın sensiz içerim deyyu he mi?"

Aytuğ güçlükle nefes çekerek kafasını hızla salladı. Beraberlerce içecektiler lakin genç adam bilsin de üzülsün gönlü burulsun istemediğinden akıttığı yaşlar ile karısının alnından öptü. 

"Aytuğ..." Laia hızlı birkaç nefes alarak elini kocasının göğsüne koydu. "

"Söyle hatunum."

"Üzülme he mi... Ben sevgiliye giderim. Senide... severim emme... onu daha çok..."

"Heç üzülür müyüm... Hayde... Yorma kendini gök gözlüm." Genç adam birkaç kez öksürüp hatunun karşıya diktiği bakışları ile aynı yöne baktığında onun yaptığı gibi gülümsedi. "Elhamdülillah! Ş-şahadet g-getir L-leylam"

"Eşhedu... ella..." Laia gücü kalmadığından dudaklarını kıpırdattığında erinin onunla tekrar ettiği şehadeti dinledi."

Bakıt diz çökerek gözlerini örtüp beyinin düşen kolundan kayan Leyla bacısını çekip yanına yatırararak beyini de uzatıp ellerini bir etti. 

"İnna lillahi ve inna ileyhi raciun!"

---

Aynı dakikalarda Mekke Kabei Muazzama

"La ilahe illalah muhammedun rasullullah!" Fakih elini yüzüne sürmesi ardından sıkışan gönlü üzerine elini bastırdı mübarek ayaklandı lakin kenerinden sallanan Leyla hatunun tesbihini fark ettiğinde gülümseyerek olduğu yere yeniden oturup onu kemerden çekti. Adam bir anda elinde dağılan  kabeyi muazzamaya doğru yuvarlanan birkaç boncuğa bakıp başını yana yatırdı. Fakih boncukların ilerlediği yönde Eğilip onları toplayan Leyla hatunu gördüğünde dahası kendisine gülümsediğinde gözlerini örterek birkaç hıçkırık koyverdi. 

"İnna lillahi ve inna ileyhi raciun!"

---

İskoçya Sİnclair kalesi...

"Laura!" Eathan yataktan hızla doğrulup yaşlar akıttığı gözlerini karşıya diken karısının kolunu sıvazladı. "Laura... İyi misin?"

"Bir rüya gördüm Eathan... Bembeyaz... sonu yok... Sanki birşeyler bitmiş gibi... Biraz buruk... Biraz acı ama çokça mutlu..."

---

Şu an böğürüyorum.  Sabahtan beri ağlıyorum... 

Biliyorum beklediğiniz son değildi lakin benim baştan beri yazmak istediğimdi çünkü şehitler ölmez. Çünkü bu kurgunun esas amacı ilahi aşka kavuşmaktı ve Laia hem dünyada hem ahirette aşkına kavuşmuş oldu. Hem de sevdiği adam ile el ele. Sonsuzluktada bir olmak üzere...

Sizi çok üzdüm şuan biliyorum. Ama üzülmeyin çünkü 

Rasûlûllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:

"Uhud'da kardeşleriniz şehit olunca, Allah onların ruhlarını bir takım yeşil kuşların içine yerleştirmiştir ki, böylece onlar cennet nehirlerine uğrayıp oranın meyvelerinden yemişler, sonra Arş'ın gölgesinde asılmış olan altın kandillere dönmüşlerdir. Onlar yiyeceklerinin, içeceklerinin ve kaldıkları yerin güzelliğini görünce: 'Bizim cennette rızıklandırılan birtakım diriler olduğumuzu bizden taraf onlara kim ulaştırsa ki, cihada karşı soğuk durmasalar ve harp ânında korkup kaçmasalar?' demişler, Allâh-u Te'âlâ: 'Sizden taraf Ben onlara bu tebliği yaparım!' buyurmuş ve bu âyet-i celîleleri inzâl buyurmuştur."

" Allah yolunda öldürülenlere ölü demeyiniz.... onlar diridirler fakat siz fark etmiyorsunuz..."  Bakara suresi. 

Onlar hem dünyada öyleydiler hem ahirette musmutlular... Bu bir mutlu son... Çokça ağlatsa da ... Lütfen bu şekilde düşünelim. 

---

Final 2. kısımda görüşmek üzere...

Düzeltilecek...😭😭😭



Continue Reading

You'll Also Like

8.1K 707 26
Herkesin Hayali Özgürdür Hayale bir ad lazım ise AzKar işte...
170K 16.5K 49
Bir kadın 25'inde. Bir adam 30'unda. Hiçbir sorun yok tabii adamın 1950'de, kadının 1994'te doğması dışında. Mai, internetten iş ilanlarına bakarken...
97.4K 5.7K 23
"Senden değil, babama benden daha yakın olmandan hoşlanmazdım" dedim omuz silkerek kollarının arasında yüzüne dönerken. "Eğer" dedi kendi düşünceler...
AŞIK CİNİM By Gece....

Historical Fiction

62.9K 2.7K 32
Nefret ettiği bir insanoğluna aşık olmuş bir cin aşık bir cini olan kız Peki sizce bu aşka ne olacak başlamadan bitecekmi yoksa büyük bir yasak a...