LEYLA

By gizemmgurbuzz

63.3K 5.8K 2.3K

İskoçya'dan Osmanlıya uzanan destansı bir aşk... More

LEYLA
1 İsyan
2- Kaçış
3- Fersah fersah özgürlüğe...
4- Çaresiz bekleyiş...
5 - Beklenmeyen teklif
6 - Zor Karar
7 - Talih Kuşu
8 - Yolun Sonu
9 - Sürgün
10 - Burada Kurt benim!
11 - Misafir
12 - Aytuğ...Ben, gel, su...
13 - An bu an...
14 - Veda
15 - Yeni Düzen
16 - Vicdan
17 - Kibir ve Önyargı
18 - Güzel Ahlak
19-Ey sevgili hoşgeldin...
20 - Kaçak
21 - Kısas
22 - Toz kaçtı...
23 - Sultan Köşkü
24 - Helal edesin...
25 - LEYLA!
26 - Gelin Toyu
27 - Biçare...
29 - Kader...
30 - "Hadi İnşallah"
31 - İki kişi tek nefes "Hu"
32 - Vuslat
33
34 - Aşk yaptı
35 - Kaşık!
36 - Ar ederim!
37 Ben Allah
38
39 Nikah!
40 Yeniden...
41 Gelin
42 Haber
duyuru
43 Mektup...
44 Mecnun...
45 Tevbe
"الن تأتي" 46
47 Vuslat
48 Neredesin...
49 Münasip değil...
50 "Saadet-i Saniyem"
51 Hasret...
52. Bölüm
53 Mahkeme
54 Nasip et ya rab!
55 Ham ham!
56 Eğlence...
--Düğün--
58 Allaha emanet
59. Bölüm
60 Hoşçakalın
Final (1. Kısım)
Seri Sonu Finali
Teşekkür

28 - Sen Leyla ben Mecnun

877 95 19
By gizemmgurbuzz

"Beyim! " Servi nefes nefese koştu bey otağına. Leyla suyunu getirmiş gözünün yaşı ile helallik dilemişti. Gitmek isterdi. Kime nereye giderdi kızcağız. Servi şehit evlatlarının yerine bağrına basmıştı onu hep dilediği gibi kız anası gibi hissetmişti. "Beyim! Alpler! Beyimi görüşüm gerek! "

"Ne bu hal Servi Hatun?"

"Sorma Bakıt! Yanarım... " Servi yazmasıyla yüzünü kuruladı.

Bekle Servi Hatun! Girip sual edeyim. Beyim bazı mevzular hakkında çalışıp mektup yazmaya oturmuştur.

"Çabuk sorasın!"

Bakıt kaş çatarak içeri girip oturmuş işine bakan beyinin yanına gtti. Yaşlı ananın hali hal değil idi. "Beyim."

"Ne var Bakıt? Rahatsızlık vermeyesiniz dedim az durun hele! " Aytuğ bir mektubu bin düşünmüştü zaten kafası allak bullaktı.

"Bilirim beyim. Kusuruma bakmayasın lakin Servi Hatun kapıdadır. Yüzü çok fenadır. Mühime benzer."

"Ya hayır ola... Diyesin gelsin!" Aytuğ ayaklanıp kapı açıldığı gibi içeri giren kadının yaş akıttığı gözlerine baktı. "Servi Hatun nedir halin? "

"Beyim... Gider... "

"Kim gider anacım? De hele!"

"Leyla gider beyim. Sabah suyumu getirip helallik diledi. Daha da duramazmış burada. Nereye gider beyim? Engel olasın Allah aşkına! "

Aytuğ kadını oracıkta bırakıp düşünmeksizin fırladı çadırdan. Genç adamın gözü kulağı kapanmış duyamaz olmuştu sanki. Tüm kuvvetiyle koştu.

Laia hiç uyumamıştı. Obada dolanmış, mescidde göz yaşı dökmüş, ayak sürümüştü lakin gönlü razı gelmemişti öylece bırakmaya. Aycan'a, Servi Hatun'a, Yaman'a... Fakih'e... Şu kadar aklı varsa onlara borçluydu. Aytuğ'a bakmak istemiyordu. Otağına yaklaştıkça kalbini içinde biri sıkmıştı sanki. Laia yanına geldiği günkü heybesini çadırdan bir parça süsünü akçelerini alıp çantası içine koydu. Nereye gidecekti? Kime sığınacaktı? Hiç yoktu gücü. Defalarca defalarca terk etmişti ailesini... Genç kız Muhammed'in (sav)hicretini düşünerek sabır çekti. Lakin onun ne Ebu Bekir'i ne de kendisinden razı olacak yaratıcısı vardı. Laia, Allah'ın adını ağzına almaya ar ediyordu. Onca yaptığından sonra korunma mı dileyecekti? Dikilip sen beni kabul et mi diyecekti? Nasıl olacaktı o? Dudaklarını birbirine bastırıp geceden kalma bulaşıklara baktı genç kız. Keçeden de olsa kale duvarı gibi onu sarıp sarmalayan içini sıcacık tutan evine... Lakin kendini düşünüp anne babasına belki dayısı ve ailesine yeniden zarar verebilecek miydi? Aytuğ gibi kararlı Allah'a dost bir adam tuttuğunu kopartmaz mıydı? Onu konuştururdu. Genç kızın zaten onunla konuşası vardı...Laia yüzünü sıkıp durduramadığı göz yaşları dökülürken Aycan'ın içeri dalmasıyla ardına baktı.

"Leylam! Nereye gidersin Leylam! Bırakma beni he mi? Neye gücendin ne oldu sana? " Aycan kıza sarılıp göz yaşı döktü.

"Bacım! Canım feda ne olur etme! " Yaman da göz yaşı dökerken buldu kendini lakin dayanamayıp çadır dışına çıktı. Genç adam öteden koşan beyini gördüğünde ise yanaklarındaki havayı üfleyerek elini kalbine götürdü.

"Laia! " Aytuğ beklemeksizin çadır içine girip ortada Aycan Hatun'un sardığı kadını görünce nefesini tutarak duraksadı. Şişmiş yüzüne gök gözlerinden akan damlaların kalbine ok gibi saplanmasına izin verdi genç adam.

Aycan, beyini gördüğünde gözlerini silerek selam verip Leyla'yı bırakıp dışarı çıktı ve Yaman'a sıkıca tutundu.

"Korkma Aycanım! Beyim müsaade etmez! "

Laia heybesine tutunarak Aytuğ'a baktı. "Sen izin ver beyim... "

"Laia Hatun nereye gidersin!? " Aytuğ kendini kapı önüne kaydırdı.

"Benim vakit geldi Aytuğ bey! Yol gerek bana" Laia hızlıca başını salladı. "Sen müsaade. Helal et toprağı"

"Hatun... " Aytuğ gözlerini hızla çevirerek etrafı süzdü. "Neye müsaade edecekti gitmesine mi? Genç adam hayret dolu bir ses çıkararak başını iki yana salladı.

Laia yanaklarındaki havayı üfleyerek kapıya yöneldi lakin adam çekilmediğinde güçlükle yutkundu. "Geçecü!"

"Geçmecü! " Aytuğ kaş çattı. Kadın bir anda ellerini yeleği üzerine koyduğunda ise göğsünü geri çekti.

"Ben yalvarıyor Aytuğ bırak!"

"Deme öyle hatun! " Aytuğ gerileyip hatunun kırmızı yüzüne iki yanına düşen ellerine baktı. "Söyle ne diye gidersin. Ne oldu. Bir hata mı ettim Laia? "

Laia başını olumsuz manada salladı. "Hata ben. Buraya geldi ben."

"Seni ben getirdim hatun!" Aytuğ nefes alamaz olduğunda gözlerini havaya dikti. "Ben demeden de hiç bir yere gitemezsin! "

"De... Diyecü Aytuğ ,Bey! Ben konuşmacu sen diyecü! " Laia elindekileri bıraktı. " Öldür beni konuşmacu Aytuğ... "

Aytuğ dudaklarını kemirerek dışarıdan duyduğu sesler üzerine burada durmanın uygun olmayacağını düşünerek çadırın kapısını aralayıp dışarı çıktı ve alpler ile Servi Hatun'la Aycan'a baktı.

"Beyim? "

"Dağılasınız! Yoktur birşey dellenmiştir ses etmeyesiniz! " Aytuğ yanaklarındaki havayı üfledi.

Laia bir müddet olduğu yerde dikilmesi ardından kararlı olmak zorunda olduğunu düşünerek heybesini alıp çıktı çadırdan. Uzaklaşanları ve hala dikilen Aytuğ'u gördüğünde ise başını olumsuz manada sallayıp yürümeye koyuldu.

Genç adam "Sabır ver Ya rab!" diye söylenerek kadının peşine takıldı. "Durasın deli hatun! "

"Durmacu! " Laia gözlerini kırpışttırarak ilerlemeye devam etti. "Sen durasın Aytuğ Bey! "

"Durmacu! " Aytuğ kaş çatarak kadının yanına ilerledi. "Nereye gidecen hatun? " Genç adam dellendi "kime gidecen hatun! " diye bağırır buldu kendini.

"Bilmem! " Laia da bağırdı.

"Günaha sokmayasın hatun dur şurada! " Aytuğ şimdi kucaklayaktı kadını kendini zor tutuyordu. "Allah (cc) peygamber efendim sallalahu aleyhi ve sellem aşkına dur."

Laia olduğu yerde durup ardına baktı. Yüzü yoktu lakin yalnızca kalbinin idrak edebildiği bir hayranlık ve şayet adı öyle deniyorsa aşk hissediyordu rasule (sav) ...

Aytug kafasını sallayıp hatunun önüne geçti. "De hayde şurada elini yüzünü yuğasın... Kendine gelesin."

Laia adamın heybesini çekip alıvermesiyle kaş çatarak ondan yana baktı. Onsuz da gidemeyeceğinden dere kenarına inen adamın peşinden gidip elini yüzünü ıslattıktan sonra oturmuş heybeyi de kucağına çekmiş adama baktı.

"Deyesin hatun hayde!" Aytuğda kızaran gözlerine su çaldı.

"Konuşmacu Aytuğ Bey... Sen beni öldür işkence yap emme bana anne sorma... Beni sorma... "

"Sana anan kim dedim diye mi gidersin... " Aytuğ kaş çattı. Bu işin altından hoş şeyler çıkmayacaktı.

"Benim ana yok... Ata yok... Ben bilmiyor öldü yaşıyor." Laia başını önüne eğdi.

"Öğrenelim Laia!" Aytuğ eğilip kadının yüzünü görmeye çalıştı.

"Aytuğ? " Laia dayanamayarak yeniden ağlamaya başladı. "Ben yalvarıyor... Bırak gidecü ben. Obaya zarar vermecü vallahi vermecü."

Delirmek pek kolay şeydi... Genç adam elinde sopa abdal aşık olmaya hazırdı. Lakin bir hatun yüzünden de deli olunabileceğini bilmiyordu. Aklı çıkmıştı genç adamın, ağlamasındı... O ağladıkça Aytuğ'un içi parçalanıyordu.

"Sormam Leyla... Ben sormaz isem sen durur musun obada? Seni bu kadar daraltan şey bu ise?"

Laia adamın içten, derin bakışlarına bir müddet karşılık verip önüne döndü. "Ben biliyor sen korkuyor Aytuğ Bey... Ben yabancı... Kim bilmiyor siz... Ne getürecü bilmiyor... "

"Ben Allah'tan başka hiç birşeyden korkmam hatun! " Genç adam kaş çattı.

"Obanı düşünüyor sen... " Laia iç geçirdi. Şayet onların klanınıa da bir yabancı gelse soruştururlardı. Genç kız nasıl gerçektende bir başına olduğunu anlatacağını bilmiyordu.

"Ya... Bilirsin..." Aytuğ kafa salladı.

"Ben bir kişi Osmanlı'da... Ben yabancı Aytuğ bey... Ben kendi toprakda... " Laia titreyen çenesine bastırdı.

Aytuğ, hatuna yan dönüp burun kemiğini sıktı.

"Öldü... Ben kimse değil Aytuğ Bey... Adı yok! "

"Ne ettin sen hatun? Ne ettin de bu hale düştün? " Aytuğ kadının konuşmaması üzerine iç geçirdi. "Sormam... Sormam emme... "

Laia gözlerini silip heybeye uzandı. "Ben zorluk çıkarmacu Aytuğ Bey. Siz iyi insan... Sen... İyi bey... "

"Sana zarar getirmem Laia... Vallahi de billahi de getirmem hatun. Söyle seni üzenin canını alayım! "

Laia sinir bozukluğuyla güldü. Baş piskopos İskoçya, İngiltere ve dahi tüm hristiyan alemi diye içinden geçirirken "dünya hepsi ben bir! " dedi Caela'nın sözlerini hatırlayarak.

"Pek de cüssen yok emme... " Aytuğ da gülümsedi. "De hayde dönesin çadırına hatun... Sual etmem. Gitmeyesin... İnanırım gök gözün yaşına... " Aytuğ başını olumsuz manada salladı. "Hayde... "

Laia ayaklanan adama başını kaldırarak baktı. Genç kız güveniyordu ona. Obadaki herkese... Ayrılmak bırakmak istemiyordu Laia... Lakin bu basit sualsiz inanca karşı birşeyler söylemesi gerektiğinin de bilincindeydi. "Aytuğ Bey? "

"Diyesin deli hatun! "

"Ben bekliyor Aytuğ Bey... Ben Constantiniye'de anam atam, benim tanıdık aranıyor... Ben onlara haber yasak emme onlar beni bulsa ben anlatacak sana... Benim anam atam" Laia gözlerini sildi. "Ölmedi bilse... Güvende onlar bilse, ben konuşacak söz."

Aytuğ iç çekerek kafa salladı. "Söz mü hatun? "

"Söz! Ebu Bekir Sıddık gibi söz!"

" Radıyallahuanh...Eyvallah..." Aytuğ elini kalbine götürüp gülümsedi " Kalkasın... Bir daha da böyle işe kalkışmayasın! " Genç adam sıkmaktan ağrıyan bedenini salıvererek ayaklanan kadına gülümsedi. "Yarın Constantiniye'ye gider bakınırız hatun he mi? "

"Sen gerçek söylüyor? "

"He! Delirdim he... Kafayı yedim he... He hatun he..."

"Aytuğ Bey... " Laia elini savurup önden giden adamın peşine takıldı.

"Benim ana atı Jenna, atam Robert! "

"Ya Sen?"

"Deli Leyla! " Laia iç geçirip gülümsedi.

"He... Alemi cihanda Aytuğ alpi başka kim Mecnun ede? "

"Mecnun? "

"Deli demektir" Aytuğ omuz silkti.

"Leyla Mecnun? "

"Ya hatun... Sen leyla ben mecnun... "

---


(Şimdi şu türkünün bende yeri başka... Mahsun Kırmızıgülün kılibiyle daha çok ufakken tanıştım türküyle ama ne hikayeler yazdım kafamda... Adamıda hiç sevmem utanıyodum dinlemeye Melek filmine diyecek sözüm yok da... Buraya nasipmiş bu hikayemin şu bölümünü beklemiş cuk oturmak için dinleyiniz...)

Continue Reading

You'll Also Like

152K 9.8K 25
Ailesini ve beyliğini zalim Leo'nun elinden kurtarmak için Duru'nun bir mektup ulaştırması gerekiyordu. Bu onların son şansıydı. Lakin mektupta yazan...
4K 474 4
Hiç bir zaman mükemmeli aramadım, o gelip zaten beni buldu! Birlikte kocaman bir aile olduk. Ben ve Kerim Ali olarak başlayan hikayemde biz olmayı ba...
4.3K 315 5
"Bir sevdaya düşeceksin. O sevda sana kuyu olacak. Sen kuyuda Yusuf olacaksın. Sabredeceksin sonra sevdaya sultan olacaksın.." İki imam hatipli genci...
363 104 7
Kapak tasarımı "Hatirlasevgiilii"ye aittir🤍 24 yaşındaki Asel eşinden ayrıldığı için girdiği psikolojik durumda uyuşturucu'ya başlar. Manevi ağabeyi...