LEYLA

By gizemmgurbuzz

64.7K 5.9K 2.3K

İskoçya'dan Osmanlıya uzanan destansı bir aşk... More

LEYLA
1 İsyan
2- Kaçış
3- Fersah fersah özgürlüğe...
4- Çaresiz bekleyiş...
5 - Beklenmeyen teklif
6 - Zor Karar
7 - Talih Kuşu
8 - Yolun Sonu
9 - Sürgün
11 - Misafir
12 - Aytuğ...Ben, gel, su...
13 - An bu an...
14 - Veda
15 - Yeni Düzen
16 - Vicdan
17 - Kibir ve Önyargı
18 - Güzel Ahlak
19-Ey sevgili hoşgeldin...
20 - Kaçak
21 - Kısas
22 - Toz kaçtı...
23 - Sultan Köşkü
24 - Helal edesin...
25 - LEYLA!
26 - Gelin Toyu
27 - Biçare...
28 - Sen Leyla ben Mecnun
29 - Kader...
30 - "Hadi İnşallah"
31 - İki kişi tek nefes "Hu"
32 - Vuslat
33
34 - Aşk yaptı
35 - Kaşık!
36 - Ar ederim!
37 Ben Allah
38
39 Nikah!
40 Yeniden...
41 Gelin
42 Haber
duyuru
43 Mektup...
44 Mecnun...
45 Tevbe
"الن تأتي" 46
47 Vuslat
48 Neredesin...
49 Münasip değil...
50 "Saadet-i Saniyem"
51 Hasret...
52. Bölüm
53 Mahkeme
54 Nasip et ya rab!
55 Ham ham!
56 Eğlence...
--Düğün--
58 Allaha emanet
59. Bölüm
60 Hoşçakalın
Final (1. Kısım)
Seri Sonu Finali
Teşekkür

10 - Burada Kurt benim!

912 79 9
By gizemmgurbuzz

Ertesi Gün

Laia baldırına aldığı yaradan dolayı yürümekte çok büyük sıkıntı çekmiş bir süre sonra devam edemediğinden olduğu yere çöküvermişti. Peşinden gelen kızlar da bitap haldeydi. Genç kız duraksadıkları yerde fazladan çaba ile bir ağaca tek başına bağlanmıştı. Dayısının her daim "Sürüden ayrılanı kurt kapar" diyerek onu uyardığını hatırlıyordu Laia. Abraham'ın neye telaş ettiğinin idrakine ise yaşayarak vakıf olmuştu. Başını yana çevirip evvela oldukları yerde büzüşüp oturan korku dolu gözler ile etrafı izleyen kızlara baktı ardından diğer tarafa çevirerek çantasının içinde ki keseleri keyifle sallayan adamlara. Laia sessizdi. Tepkisiz... Doğru zamanı bekliyordu ve şu dakika başına bundan daha kötüsü gelemeyeceğinden içi rahattı. Onları kadın pazarlarına götürüyor olmalıydılar. Bu da demek oluyordu ki kalantorlara sunulmadan evvel zarar görmeyeceklerdi. Laia hava kararıp herifler uyuklayana dek sakince oturup kendisinden beklenen hiçbir davranışta bulunmamaya ziyadesiyle kararlıydı ki Ignatius ona su içirdiğinde de karşısına dikilip elindeki ekmekten yedirdiğinde de bir parça güç kazanmak adına aptallık etmemiş kabul etmişti. Adam bacağını sıkı sıkı sarmıştı. Laia bağlı kızlardan yöne tekrar bakarak biri ile göz göze gelmeye çalıştı. Çok ufak bir cesarete ihtiyaçları vardı ki elleri çözüldüğü an genç kız hepsinin kaçmasına yardımcı olabilirdi. Uzunca bir süre o anı bekledikten sonra sonunda en ön tarafta duran siyah saçlı kız bakışlarını ondan yana çevirdiğinde Laia çenesiyle ardında bağlı ellerini işaret etti. Kız ürkerek başını olumsuz manada salladığında Laia bariz bir göz devirme ile başını önüne eğdi. 

Genç kız ne kadar vaktin geçtiğini bilmiyordu lakin hava kararmış adamlar avladıkları kuşları afiyetle yemekteydiler. Laia başını çevirerek kızlardan yana yeniden baktı. Onunla bilerek göz göze gelmemeye çalışıyorlardı. Elbet anlıyordu. Ne yapacaklarını bilememek savunmasız yetiştirilmek  kadınların başlıca özelliğiydi. Güçsüzlüklerini isteyen bir dünya içerisindeydiler. Halbuki yedi kadın dört adamı pekala alt edebilirdi. Laia dolu gözlerle Moire'i düşündü. Şu durumda onunla birlikte olsalardı pek eğlenirlerdi açıkçası. Ignatius ve Leo diye seslendikleri adam bir zaman sonra alandan ayrıldılar. Muhtemelen ihtiyaç gidereceklerdi. Laia gözlerini kapatarak uyuyormuş gibi davrandı. Darius onları kontrol ettiğinde de sesini çıkartmadı genç kız. Adam ateşi söndürdükten sonra ağaç altına oturup kollarını göğsünde kavuşturarak Luka ile sohbete daldığında Laia bakışlarını yeniden kızlardan yana çevirdi. Bir tanesi kıçını kaldırıp şu ardındaki halatı dişleyecekti hepsi bu. Zİnciri  ne şekilde daha hızlı çözebileceğini ve kızları serbest bırakacağını aklına gelen her detayı hesap etmişti. Laia hayal kırıklığı ile başını iki yana sallayarak ipi gevşetebilmek için ellerini oynatmaya koyuldu. Aradan geçen bir saat onu tükettiğinde ise pes ederek başını ağaca yaslayıp kendini saldı genç kız.

---

Gece yarısı elinin ardındaki kıpırtı ile uyandığında adamları kontrol etmeye koyuldu. Az ileride Ignatius kollarını göğsünde bağlamış uyukluyor. Çalılardan tarafta hangisi olduğunu seçemediği adamlardan biri esir tuttukları zavallı bir kıza kötü şeyler yapıyordu. Laia bakışlarını adamın altında kurtulmaya çalışan ağzı tıkalı kızdan kaçırarak ellerindeki kıpırtıya odaklandı. Akıllarının başlarına gelmesi için böyle olması gerekiyordu demek... Genç kız ,elleri serbest kaldıktan sonra ipi tutmaya devam ederek evvela latince "git" diye fısıldadı ardından Osmanlı dilinde aklına uzaklaşmak namında "otur" kelimesinden başka bir şey gelmediğinden "otur" dedi. Kız oturarak yavaş yavaş yerine geçtiğinde ise Laia boynunu çıtlatıp omuzlarını çevirerek elini aşağı götürüp zinciri tuttu. Evvela onu ayırmak icap ederdi. Gözlerini Ignatius'un üzerinden ayırmadan yavaş yavaş hareket ettirmeye çalıştı. Sabır... Aceleci olmayacaksın diyordu babası. Acele hataya sevk ederdi. Kendine en az zararı vererek uygun zamanda halletmesi gerekiyordu. Laia adamlardan Luka olanın yanlarına gelmesiyle nefesini tutarak hareket etmeyi kesti. Adam evvela ona bir müddet baktı ardından bağlı kızlardan birini alıp o da diğeri gibi bir köşeye doğru ilerledi. Laia kızların sessizce ağladıklarını duyduğunda dişlerini sıkarak. "Yardım!" dedi Osmanlı dilinde. "Yardım edin" diye ekledi Latince ve aynı kelimeyi ispanyolca da ingilizce de kullandı. Altındaki zinciri ses çıkartmadan oynatmaya çalışırken Ignatius'un "Ne yapıyorsunuz!" diye gürleyerek ayaklanmasıyla kollarını kasıp ellerini ardında birleştirdi. Neyseki adam kadınlara fenalık eden diğerlerine doğru hareketlenmişti ve Laiada fırsattan istifade doğrularak altındaki zincirin kördüğümünü hızla çözdü. Tam kaçacaktı ki hala ürkekçe oturan kızlara dönüp birinin kolundan tutarak ayaklandırdı ve boşluğa itekledi. "Lanet olsun gidin! Kaçın!" dedi latince. Kızlar bir anda ayaklanıp hareket ettiklerinde Laiada doğrulup onları yeniden itekledi ve koşmak için etrafına bakındı lakin zincirin ucundaki kız düştüğünde onu kaldırmak için yeniden durmak zorunda kaldı. 

"Kaçıyorlar!"  Darius kadınlardan tarafa koştu. Bir anda koşmayı bırakıp ardına dönen Laia'yı gördüğünde ise nefesini tutarak duraksadı. Neyse ki Luka ve Ignatius kızların peşinden gitmişlerdi. Darius da yaralı halinden faydalanabilmek adına boğazına bir hamle yaptı. Kadın anlayamadığı bir hızla avcunun ayasını gırtlağına vurduğunda ise sendeledi lakin Leo gelip canavarı yeniden yakaladı. 

"Size bunu boş bırakmayın dedim! Bu kadın değil! Şeytan!"

Laia iki adamın elinden kurtulmaya çalıştıysada yaralı kolu ve bacağı yeterince güç kullanmasına izin vermiyordu. Genç kız alana döndüğünde Ignatius ve Luka'nın ellerinde yalnızca üç kız ile döndüğünü gördüğünde iç geçirerek sırıttı. En azından birileri başarmıştı. Yüzüne yediği darbe ile yere tükürürken keyfi oldukça yerindeydi. Laia'nın vazgeçmeye hiç ama hiç niyeti yoktu...

---

Ian Sinclair titreyen elinde tuttuğu diviti salıvererek kız kardeşi ve Robert için yazdığı sürgün kağıdına bir müddet boş gözler ile baktı. 

Sürerim seni Rorot...

Dilinden öylesine çıkıveren bu cümlenin bir gün gerçek olacağını tahmin edebilir miydi hiç? Yeninden sakince kalkarak kağıdı aldı ve ağır adımlarla kapıya doğru yürüyerek açtı adam. Elindeki kağıdı askere krala iletmesi için uzattığı an bakışlarını yere indirdi. Kapı yüzüne kapandığı o dakika ise engel olamadığı hıçkırıkları ile olduğu yere çöküverdi. Tüm bunların daha basit bir yolu olamaz mıydı. Ian şu dakika her şeyin yoluna gireceğini bilse ipin ucuna başı dik yürürdü ailesi için. Güçlükle aldığı nefesleri onu tükettiğinde ise kapı önüne öylece bedenini salıvererek gözlerini tavana dikti. 

"Sonunda bunu da yaptım Rorot... Sürdüm seni... Beni affet..."

---

Sabah saatleri

Laia bu defa kolları havada asılmıştı dala. Gözlerini üzerinden çekmiyorlar başında tek tek nöbet tutuyorlardı. Genç kız yüzünü kaldırıp Ignatius'un gözlerine bariz bir kin ile bakarken adam sağa sola dönüp seslendi.

"Darius! Senin sıran!" Ignatius kadının alev alan bakışlarının gücünden kesinlikle korkuyordu şu dakika. Karşısında dikilecek cesareti bulamıyordu. Kaçmak en mantıklı yoldu ve Luka' nın hazırlıkları tamam etmesine bizzat yardımcı olmaya karar verdi olabilecek en hızlı şekilde kurtulmaktı dileği.

Darius sırıtarak elinden bırakmadığı kılıcıyla alana doğru ilerleyip kollarından astıkları kadının üzerindeki bol kirli gömleğe, altındaki köylü işi bol pantolona şöyle bir baktı. Güzel yüzü dün yediği tokattan bir parça dağılmış olsa da cazibesinden hiçbir şey kaybetmemişti. O cazibe ki Darius artık kendini tutamaz haldeydi. Kadına doğru ağır adımlarla yaklaşarak etrafında dönüp elindeki kılıcı kalçasına sertçe vurdu. Ardından ön tarafına geçerek kılıcın ucu ile kemerden çıktı çıkacak gibi duran gömleği sıyırıp beyaz tenine şöyle bir baktı. 

Laia adamın orasına burasına sürdüğü kılıç ile başta gözlerini irice açmış olsa da öfkesini patlatmak için içinde tutmaya kararlıydı. Sanıyordu ki biraz daha yaklaşması gerekiyordu ona. Darius kendince sırıtıp bir şeyler geveleyerek yanına yaklaşıp evvela çenesinden tutarak gözlerine baktı ardından ellerini bedeninin uygunsuz yerlerine kaydırdı. 

"Öpeyim mi seni Darius?" Genç kız iç geçirdi. "Yoksa geceyi mi bekleyelim?"

"Sen beni salak zannettin herhalde güzelim. O ellerini çözüp seni serbest bırakacağımı sanıyorsan yanılıyorsun lakin dilersen bir öpücük ile şu ağzındaki yarayı iyi edebilirim."

Laia adama gülümsedi. "Neden olmasın?" Genç kız birbirine bağlı ayaklarını çözemiyor olsa da parmak ucunda yükselerek onu bağladıkları zincire sıkıca tutundu. "Yaklaş..."

Darius evvela kadının yeterince sağlam bağlanmış olup olmadığını kontrol etti ardından ona yaklaşarak sıkıştırdığı kalçalarından kendi bedenine yasladı. Kendinden geçmişti adam. Bu çul çaputun içinde sıkı incecik güzel bir beden vardı şüphesiz. 

"Sürüden ayrılanı kurt kapar Darius..." Laia adama hafifçe yaklaştı. "Burada kurt benim" diye mırıldandıktan sonra kendisine gülerek dudaklarına eğilen adamın burnunu öyle bir ısırdı ki şayet gücü yeterse kopartmakta bir sakınca görmeyecekti. 

Darius bağırarak geri çekilebilmek adına çırpındı. Kemiklerinin çatırdadığını hissedebiliyordu ve bu kadın burnunu muhtemelen kopartıyordu şu dakika. Adam saçına asılsa da onu suratından çekemeyeceğinin farkına vardığında karın boğluğuna sert bir tekme atarak nefesini kesti. 

Laia aniden yediği tekme ile nefes almaya çabalamaya koyuldu. bürkaç öksürük ile acısının dinmesini beklemesi ardından burnundan kanlar süzülerek  kendisine bakan Darius'u gördüğünde zaferine sırıttı. "Buraya gel Darius doyamadım!" Genç kız ağzındaki metalik tatı tükürerek sırıtmaya devam etti.

Darius ise ağız çevresinde ve göstermeye cesaret ettiği dişlerinde kendi kanını gördüğü canavara öfkeyle bakması ardından hızla hareket ederek suratına okkalı bir yumruk geçirdi kadın asıldığı zincire tuunarak kendisini yukarı çekip tekmelemeye kalktığında ise yere attığı kılıcı yerden alıp bacağına doğru savurdu ardından hırsını alamayıp bir kez daha vurdu.

"Darius! Lanet olası ne yapıyorsun?!" Ignatius adamın neredeyse kopmuş gibi görünen burnuna ardından başı öne düşmüş kendini salmış gibi görünen kadına baktı "Öldürdün mü onu lanet olası?!"

"Bırak öldüreceğim!" Darius yeniden atıldı ki Leo'nun kendisini sarmasıyla hareket edemedi. 

Ignatius kadının başını kaldırıp kan revan içinde kalan yüzüne öfke ile baktıktan sonra hesap sormak için Darius'a döndü. 

"Seni mahvedeceğim Darius!"

---

Robert başını duvara yaslamış parmaklıkların ucunda dua etmekteydi. Yaşı gereği çok bitkin düşmüştü adam. Bu defa buradan çıkışı olur muydu bilmiyordu. Hayatının belli evrelerinde şu koğuşa tıkılmış olmanın ironisi ile sinir bozukluğu ile gülüp karşı taraftaki karısına atıfta bulunmak isterken, Jennanın aniden bağırarak ağlamaya başlamısıyla ayaklanıp parmaklıklara tutundu. "Jenna! Jenna ne oldu?"

Jenna dayanamıyordu. İçi öyle sıkılmıştı ki sessizliğini koruyacak güç artık onda yoktu. Yüzünü elleri arasına sıkıştırıp bağırmaya başladı kadın. Az sonra kocasının sesini duyduğunda ise ağlamaya devam ederek ondan tarafa baktı. "Kızıma bir şey oldu Robert! Ona bir şey oldu!"

"Şhhh! Hiç bir şey olmadı ona!" 

"Bir şey yap Robert!"

"Sakin ol Jenna! Yaratıncından iste! O korur kızımızı. Koruyacak!"

"Bitsin artık Robert! Ne yapacaklarsa yapsınlar!" Jenna dizleri üzerinde oturup yüzünü koluna gömdü. "Dayanamıyorum!"

Robert karısının haline mi ağlasa kızına mı yansa bilemeyerek olduğu yere çöküp gözlerini yukarı dikti. "O bitti demeden bitmez leydi! O bitti demeden bitmez!"

---

Ayy içim daraldı... 

Bir sonraki bölümde görüşmek üzere! 

Dünya kız çocukları günü kutlu olsun 🥰🥰🥰



Continue Reading

You'll Also Like

97.5K 5.7K 23
"Senden değil, babama benden daha yakın olmandan hoşlanmazdım" dedim omuz silkerek kollarının arasında yüzüne dönerken. "Eğer" dedi kendi düşünceler...
4.3K 780 21
Instagram: azimet340 WATTPAD' de SÜRGÜN ( 1001 ) isimli ilk fantasik kurgu. KEHANET!! 3 ayrı dünyadan 3 ayrı melez.. Kan ve yıkımdan saklanacak...
algon By algon

Historical Fiction

29K 1K 34
Algonsuz hayat hayat mıdır lov
290K 18.1K 47
Ben Bahar GÜNDOĞAN. Yirmi dört yıl önce bugün karanlık bir dünyya merhaba demiştim ve yine aynı gün bir yabancının kollarında tutundum hayata. Kah...