VESAİRE | BXB

By justseva

1.5M 104K 18.8K

Bora, abisinden haber almak için onun arkadaşı olan Koray'a yazmaya başlar... Texting ve düz metin. İki erkeğ... More

bir
iki
üç
dört
beş
altı
yedi
sekiz
dokuz
on
on bir
on iki
on üç
on dört
on beş
on altı
on yedi
on sekiz
on dokuz
yirmi
yirmi bir
yirmi iki
yirmi üç
yirmi dört
yirmi beş
yirmi altı
yirmi yedi
yirmi sekiz
yirmi dokuz
otuz
otuz bir
otuz iki
otuz üç
otuz dört
otuz beş
otuz altı
otuz yedi
otuz sekiz
otuz dokuz
kırk
kırk bir
kırk iki
kırk üç
kırk dört
kırk beş
kırk altı
kırk sekiz
kırk dokuz
Final

kırk yedi

13.6K 932 102
By justseva

-

baby, I will love you 'til the end of time 

-


Zaman ve mekan kavramlarının dışına çıktığınız durumlar olurdu. Etrafınızdaki her şeyin silikleştiği, sadece sizin ve durumun içindeki kişinin odakta olduğu durumlar. Ve biz, geniş bir asansörün içinde bunu yaşıyorduk. 

Koray, sırtımı yaslıyor olduğum asansöre elini yaslayarak beni biraz daha sıkıştırmıştı. Dudaklarıma sertçe kapanan dudaklarına eşlik etmeye çalışıyordum, olabildiği kadarıyla tabii. "Koray," Bir elimi pürüzsüz çenesine atarak yavaşça kendimden ayırdım. "Biri binebilir."

"Binsin," Umursamazca mırıldandığında dudaklarımdan ufak bir kıkırtı çıktı. Dudağımın kenarına ufak ufak öpücükler konduruyorken hala bu tavrına gülüyordum. Böyle yakınlaştığımız anlarda düşünmeyi başarabilen kişi ben oluyordum. "Bora,"

"Hım?" adımı mırıldandığında yüzümü yavaşça çevirerek bakındım. 

"Eve kadar sabredebilecek misin?" Hafif koyulaşmış gözlerini biraz kısarak önce dudaklarıma, sonra da gözlerime çevirdiğinde onun da benden farksız olduğunu görerek yutkundum.

Başımı olumsuz anlamda salladığımda dudağının kenarı hafifçe kıvrılarak başını yan tarafa çevirdi. Onun da sabırsızlandığını görebiliyordum ama bulunduğumuz ortam kesinlikle buna müsait değildi. Her an biri gelebilir gibiydi ve bu adrenalin güzel gelse de doğru olmadığının farkındaydım. "Başka bir seçeneğim mi var?"

Söylediğim şeye usulca başını salladığında gözlerimi biraz kısarak merakla bakınmıştım. "Seçenekler bitmez," bunu mırıldandıktan sonra arkamda duran kat numaralarından birine basmış ve gözünü kırpmıştı. Ne olup bittiğini anlamıyorken açılan asansör kapısı ile hızla ayrıldık.

Şık giyimli bir kadın ve erkek asansör kabinine binerek bir numara tuşlamışlardı. Koray'ın üzerimdeki bıraktığı izleri saklamak istercesine aynaya dönmüştüm, onun önünde duran Koray'ın dudakları ise bu hareketimle kıvrılmıştı. Bu haline huysuzca baksam da onun da gömleğinin dağıldığını fark etmiştim. Bunun farkında gibi durmuyordu tabii.

Bir süre süren 'asansör gerginliği' sonrası bir katta durduğumuzda Koray bana, "Burası." demiş ve bileğimden tutarak inmemizi sağlamıştı. İndiğimiz kat bir öncekine kıyasla, aralıklı olarak birkaç kapının olduğu bir yerdi. Bu binanın otel kısmının da olduğunu hatırladığımda nereye geldiğimizi tam olarak anlamıştım.

"Gel bakalım," Asansörün kapanan kapıları ile Koray bileğimdeki elini yavaşça indirmiş ve ellerimizi birleştirmişti. Koridorun sonundaki camla kaplı duvara doğru ilerlemeye başladığında, ona uyum sağlayarak takip ediyordum. İki numaralı bir kapının önünde durduğumuzda, cüzdanındaki bir kartı çıkartarak okutmuştu.

"Ne," Tamam, odalardan birine gireceğimizi anlamıştım ama sadece yemeğe geldiğimiz bu yerde bir odasının olacağını tahmin etmiyordum. "Sana mı ait?" Yine anlamsız sorularıma başlayacağım belliydi ama merak ediyordum. 

"Hımhm," Onaylar bir mırıltı çıkarıp açtığı kapıyı geçmem için biraz daha araladı. Ona son bir bakış daha atarak içeriye doğru adımladığımda, arkamdan içeriye girmiş ve ışıkları yakmıştı. Aydınlanan ortam ile bakışlarımı etrafta gezdirmeye başladığımda, beklediğimden çok daha büyük bir yerle karşılaşmıştım.

"Seçenek derken süit daireden mi bahsediyordun?" Tam karşıda duran camla kaplı yere doğru ilerlerken mırıldanmıştım. Bu dediğime gülse de bir şey söylememişti. Bence tepkimde gayet haklıydım çünkü her gün bir gökdelenin odasında gezmiyordum sonuçta, ilgiyle bakınmamda bir sorun göremiyordum.

Camla kaplı yerin önünde durduğumda, şehrin ve binaların ışıklarının bu yükseklikten çok daha iyi göründüğü fark etmiştim. Camın ardında gözüken bütün bu binalar, ayaklarımızın altında gibi duruyordu ve sanırım bütün ilgimi çeken buydu o an. Arkamdaki Koray'ın bedeninin dokunuşlarını hissedene dek tabii.

"Beğendin mi?" Bir elini belime sararak, bana doğru yaslandı ve mırıldandı. Bana yakınlaşan vücudundan gelen hoş koku etrafımı sarmaladığında, başımı biraz geriye atarak onaylar bir mırıltı çıkardım. "Çok güzelmiş"

Başımı geriye atmamı fırsat bilerek açıkta kalan boynuma ufak öpücükler kondurmaya başladığında, gözlerimi yavaşça kapattım. Belimde gezinen elinin ve öpücüklerinin yavaşlığı beni hızla hassaslaştıracak kadar güzeldi. Belki de bütün günün özlemi bu hislerimizi yoğunlaştırıyor olabilirdi. Keza onun da aceleci tavırlarından anlayabiliyordum bunu.

Belimdeki elini yavaşça aşağılara indirip gömleğimden içeriye soktuğunda, eli cildimde gezinmeyi sürdürüyordu. O benim üzerimdeki etkisini sürdürüyor olsa da, başımı hafifçe yana çevirmiş ve ona dokunma isteğimi körüklemek adına dudaklarımı dudaklarıyla buluşturmuştum.

Bu hareketime karşılık hızla hareketlenen dudakları, alt dudağımı emerek çekiştirmeye başladı. Ne kadar hareketlerimi baskılamaya çalışıyor olsam da, üzerimdeki yetkinliğinin farkındaydım. Sevişmemizin ne yönde şekilleneceğini, her bir hareketiyle beni yönlendirerek belli ediyordu. Ona uyum sağlamak ise seçeneklerim arasında en kolay olandı.

Belimde gezinen ellerini yavaşça aşağılara doğru indirip, kasıklarıma pantolonumun üzerinden bastırdığında boğukça inledim. Elini pantolonumdan belli olan kabarıklığın üzerinde usulca hareket ettiriyordu. Aceleci değildik, zamanımız olduğunu biliyorduk bu yüzden beni çıldırtacak bir yavaşlıkla hareket ediyordu.

"Koray," Altımdaki kumaşın üzerinde hareketlenen elleri iyice hassaslaşmamı sağladığında adını kısıkça mırıldandım. Daha fazlasını isteyen bedenim bu yavaşlığa dayanamadığında, hızla arkamı dönerek tekrar dudaklarına yapıştım. Az önce kasıklarımı kavrayan eli tekrar belimi bulmuş ve arkamdaki cama yaslanmamı sağlamıştı.

"Bebeğim," Elini yavaşça kalçama getirerek mırıldandığında, ne istediğini anlamış ve kollarımı boynuna dolayarak beni kucağına almasını sağlamıştım. Beni arkamdaki cama yaslayarak, gömleğimden açıkta kalan boynumu öpmeye başladığında bir elimi ensesine atarak sıktım. 

Boynumdaki dudaklarını hafifçe çekip, bir odaya doğru adımladığında daha rahat bir yere götürüyor olduğunu anlamıştım. Sol taraftaki ikili kapıyı açtığında, önümüze şık bir yatak odası çıkmıştı. Geniş siyah yatağa doğru adımlayıp ucuna oturduğunda, kucağında olduğum için ona dönük bir şekilde rahatça yerleşmiştim.

"Bekle," Bir elini gömleğime atmak üzereyken onu yavaşça durdurdum ve aklımdaki şeyi yapmak adına kucağından kalktım. Düğmelerimi çözmekle uğraşmamak içinden kafamdan sıyırıp attığımda, biraz geriye yaslanarak ne yaptığımı izlemeye koyulmuştu. Ellerini geriye koyup, dudaklarına ufak bir sırıtış kondurduğunda gömleği biraz gerilmiş ve üst vücudunu sarmalamıştı.

"Deneyimliyim diyorsun yani?" Dudaklarındaki sırıtışa rağmen gözleri biraz daha koyulaştığında, başarılı oluyor olduğumu anlayarak elimi yavaşça pantolonuma attım ve sıyırdım. Başımı sallayarak onaylasam da öyle olmadığımı kesinlikle biliyordum.

"Sabırsızlığını izlemek keyifli sadece," Altımda sadece beyaz baksırım kaldığında bu dediğime sırıtsa da bakışlarını altımda gezdirmeyi sürdürüyordu. Daha fazla bekleyemeyeceğimi anladığımda tekrar ona doğru adımlayarak kucağına oturdum ve yerleştim.

"Bana uyar." Biraz doğrulup eliyle çıplak belimi sarmaladığında mırıldandı. Belimi hareket ettirerek altımda duran kasıklarına sürtmeye başladığımda, dudağını ısırarak bu hareketimi izliyordu. Yüzlerimiz ne kadar yakın olsa da dudaklarımızı birleştirmesini engelliyordum çünkü bu göz temasını sürdürmek fazla keyifliydi.

Kalçamı hareket ettirmeyi sürdürerek altının gitgide kabarmasını sağladığımda, bir elimi gömleğine atarak düğmelerini çözmeye başladım. Öncesinde yırttığımız gömlek aklıma geldiğinde dudaklarıma ufak bir gülümseme yerleşmişti. Fakat bu sefer sabırla çözüyordum düğmelerini.

"Bora-" Altındaki kumaş pantolonun üzerinde hala hareket etmeme karşı inler gibi konuştuğunda omuzumu silkerek son düğmeyi açtım. "Derdin beni çıldırtmak mı yavrum?" Onu istediğim kıvama getirdiğimi anladığımda daha fazla uzatmayarak gömleğini çıkardım ve fırlattım.

"Aynen öyle," Gözlerinde olan bakışlarımı yavaşça boynuna doğru indirdim ve yaklaşarak çıplak boynunu öpücüklere boğmaya başladım. Bir elimi de yavaşça karın kaslarına, sonra da kasıklarına indirerek kumaşın üzerinden oldukça belli olan aletine attım. Bu hareketlerime karşılık başını geriye doğru atmıştı.

Kasıklarındaki elimi çekerek yavaşça düğmesine doğru attığımda, artık benim de sabırsızlandığımı hissedebiliyordum. Düğmeyi açarak elimi önce pantolonundan, sonra ise baksırından içeriye attım ve sertleşmiş aletini kavradım. Bütün bu hareketlerim sonucu Koray biraz daha doğrularak dudaklarıma yapışmıştı. Sabrını yeterince zorlamıştım ve bundan sonrasını ona bırakacaktım.

Elini kalçama atıp son kalan parçayı, baksırımı hızla sıyırdığında biraz kalkarak ona yardım ettim ve yere fırlatışını izledim. Daha sonra bunu üzerindeki siyah kumaşına da yapmış ve üzerinde sadece siyah baksırını bırakmıştı. Onu da ben biraz sıyırmıştım bu yüzden bütün yoğunluğu hissettiğimiz alt taraflarımız birbirine değiyordu.

"Nasıl olduğunu biliyorsun güzelim," Kalçamdaki elini hareketlendirerek konuştuğunda başımı salladım ve başımı omuzuna yaslayarak ellerimi sırtına attım. İçime gönderdiği parmaklarıyla biraz kasılarak sırtını sıksam da biraz daha alışmış gibiydim. Beni hazırladığına emin olduktan sonra aletini yavaşça içime soktuğunda boğukça inlemiş ve tırnaklarımı sırtına bastırmıştım.

"Koray-" Hissettiğim acı yerini hazza bırakmaya başladığında adını mırıldandım ve kucağında biraz hareketlendim. Kalçamı hareket ettirmeye başladığımda, bir elini önüme atarak aletimi kavramıştı. Uzun bir süre öylece git gel hareketlerini sürmeye devam etmiştik ve bunun için de sırtındaki ellerimi sıkarak destek almaya çalışıyordum.

Dakikalar sonra daha fazla dayanamayacağımı anladığımda uzun süredir önümde oyalanan eline boşalmıştım. O ise içime girip çıkmaya devam ediyordu. Ne kadar süre geçtiğini bilmesem de gittikçe kasılmasından gelmek üzere olduğunu anlamıştım. Yorulduğumu hissediyor olsam da kalçamı hareket ettirmeyi sürdürüyordum.

En sonunda hareketlerinin duraksamasını sağladığında ve içimdeki sıcaklıkla onun da boşaldığını anlamıştım. Nefes nefese kalan vücutlarımızı birbirine yaslayarak uzun bir süre öylece dinlenmiştik. Başımı yasladığım omuzundan kaldırıp gözlerine bakındığımda önce gülümsemiş, sonra da dudağıma sıkı bir öpücük kondurmuştu.

Ayaklanarak önce beni, sonra da kendini yatağa attığında başımı yorgunlukla yastığa yasladım. Başımı çevirip ona baktığımda, bir eliyle önüme düşen saçları düzeltmiş ve siyah pikeyi üzerime doğru çekmişti.

"Biraz dinlen bebeğim, geleceğim." Alnıma ufak bir öpücük kondurup geri çekildiğinde, başımı sallayarak onayladım. Bacaklarına kadar inmiş olan siyah baksırını tekrar üzerine geçirdiğinde, yorgun gözlerle onu izliyordum. Bakışlarımın onda olduğunu fark ettiğinde dudaklarına ufak bir gülüş kondurarak gözlerini kırptı. Sonrasında ise odaya bağlı olan bir kapıyı açarak içeriye girdi.

Yatakta sol tarafa dönerek camdan gözüken şehir manzarasına bakındım. Odadaki loş ışık ile birlikte oldukça güzel duran bu görüntüyü bir süre izledim. Huzurlu hissediyordum, normalde geceleri daha mutsuz olduğumuz bir vakit olarak görsem de sevdiğin kişi yanında olduğunda bu imkansız gibi duruyordu.

Koray kapıyı açıp neresi olduğunu bilmediğim o yerden çıktığında, "Ne yapıyordun?" diye mırıldandım. Beraber sarılarak uyumamızı planlıyorken neden ayaklandığını anlamıyordum. Gerçi benim kadar yatmayı, uyumayı sevmediğini biliyordum ama benim için katlanabilirdi bence.

"Görürsün birazdan," Bunu söyledikten sonra giriş kısmına giden yere adımlamıştı. Bu söylediğine biraz meraklansam da rahatımı bozmayarak onu kapının girişinden gördüğüm kadarıyla izlemeye devam ettim. Az önce önünde durduğumuz cam duvarın önünde durarak sigarasını içiyordu.

Bir süre sigarasını içtikten sonra söndürdü ve bulunduğum odaya adımladı. "Uykucu," üzerimdeki mayışmanın getirisi olarak kısılan gözlerimi gördüğünde gülümseyerek yanıma adımladı. Ben daha ne yapıyor olduğunu anlamadan beni kucaklayıp kaldırdığında şaşkınca onu izliyordum. Beni taşımaya devam ederek az önce girdiği yere beraber girmemizi sağladı ve buranın bir banyo olduğunu gördüm.

Etrafa bakınıp hazırladığı küveti gördüğümde gülümseyerek bakındım. Köpüklerle dolu bir küvet ve yanındaki yerde bir şarap şişesi vardı. "İnanmıyorum," Bakışlarımı ona çevirdiğimde gülümsemişti ve bende yanağına sıkı bir öpücük kondurmuştum.

Beni yere bırakıp önce şarabı kadehlere doldurmuş, sonrasında da altındaki çamaşırını çıkararak küvetin içine girmişti. Küvetin bir kısmına yaslanarak, "Gel bakalım." diyerek mırıldandığında başımı sallayarak onayladım.

Benim için araladığı bacakları arasına girerek, sırtımı onun göğsüne yasladım. Başımı geriye atıp onun boynuna doğru yasladığımda saçıma ufak bir öpücük kondurmuştu. Kenara koyduğu kadehlerden birini alıp birkaç yudum aldım ve gözlerimi kapattım. Bu geceyi sonlandırmak için en iyi şeyi yapıyorduk, hissettiğim huzur bunu kanıtlar nitelikteydi. 

***

-

-

kaç gündür atmıyordum bu bebeleri özledik sanki 🙇‍♂️

ha birde bitmesine çok az kaldı, fark etmişsinizdir :(

Continue Reading

You'll Also Like

681 82 4
got a heart tattoo on your chest but there's nothing inside
7.6K 834 16
'Dikkatli olun Lord'um ' diye yazdı Abraxas Malfoy, 'yeni transfer öğrenci sizi öldürmek istiyor" Abraxas'ın berbat el yazısıyla öldürmek ve öpmek b...
24.2K 2K 15
Seherbaz dairesi başkanı ve bekar bir baba olarak üç çocuk sahibi olan Harry Potter'ın yıllar sonra görmeyi en son beklediği şey Esrar Dairesinde bu...
2.2M 133K 60
pabucumun bayboyu Ayşen: Ama senin gibi tiplerden hoşlanmam. Ayşen: Senin gibi tipler dediğim. Ayşen: Kötü çocuk gibi takılan. Ayşen: Zeki ve çalışk...