kırk bir

18.7K 1.4K 277
                                    

Hareket halindeki arabanın koltuğuna başımı yaslayarak bakışlarımı hızla geçtiğimiz yollara çevirdim. Hava kararmış, şehrin ışıkları aydınlanmıştı. Radyodan gelen kısık müzik sesi, abimlerin konuşma sesi ile birbirine karışıyordu.

"Bu yer çok öneriliyordu, deneyelim." Koray elindeki telefonu kapatıp konuştuğunda abim başını sallamıştı. 

Koray ile yakınlaşmamız yaklaşık yarım saat önce, abim tarafından bölünmüştü ve bu seferlik pes etmiştik. Abim toplantısının bittiğini ve beraber akşam yemeğine gidebileceğimizi söylediğinde onu onaylamıştık. 

Ben sohbetlerine katılmayıp bir süre boyunca dışarıyı izledikten sonra nihayet varmıştık oraya. Acıktığımı hissediyordum ve geldiğimiz yer dışarıdan bile güzel duruyordu. Yemekleri tuhaf şekillerde sunan bir yer olmamasını sunuyordum o an.

Arabadan inip kapımı kapattığımda, abim ve Koray da inmişlerdi. "Ceketini giy Bora, hava soğuk." Abim iner inmez seslendiğinde başımı sallayarak giyindim kot ceketimi. Üşümeyi severdim ama ilkbahar havası hiç belli olmuyordu.

"Bora, dön bakayım." Abimin peşinden içeriye girmek üzereyken, Koray'ın seslenmesi üzerine duraksadım. Bakışları yüzümün altında bir yerlerdeydi ama anlayamıyordum tam. Boynuma bakıyor gibiydi sanki.

Sorgular bakışlarla ne yapacağını izlerken bir eli boynuma doğru yönelmiş ve ceketimin yakasını kaldırarak boynumu biraz daha kapatmıştı. "Boynun kızarmış."

"Ne?" Dediği şeyle gözlerimi büyütmüş ve telefonumun kamerasını açarak hızla bakınmıştım. Dediği gibi boynumda ufak ufak kızarıklıklar vardı. "Yuh." Yiyip bitirmiş gibiydi birkaç dakika içerisinde.

"Gel hadi," Koray tepkime gülerek söylendiğinde ben de sırıtmış ve kapıya adımlamıştım. Girdiğimiz mekana bakındığımda oldukça şık bir yer gibi duruyordu. Cam kenarında bir masada oturan abimin yanına ilerlemiş ve oturmuştuk. Ben abimin yanına, Koray ise karşımıza geçmişti.

"Buyurun," Yanımıza gelen garson elindeki menüleri bize uzatmış ve uzaklaşmıştı. Biraz karıştırıp bakındığımda kararsız kaldığımız hissediyordum. Çok tuhaf yemekler ve isimlerle doluydu resmen.

"Verdin mi kararını?" Abim bana sorusunu yönelttiğinde başımı olumsuz anlamda sallamıştım. 

"Hep kırmızı et var bunlarda ama olmaz böyle," Dudağımı büzüp onlara bakındığımda gülmüşlerdi bana. Bir süre sonra onlar kararlarını vermiş ve sipariş etmişlerdi. Ben ise çok uyumsuz bir seçim yaparak makarna istemiştim, kötü olma şansı yoktu en azından.

"Nasıldı toplantın?" Koray ellerini birleştirip sorusunu yöneltmişti abime doğru. Elbette odaklanabildiğim şey üstünü saran beyaz gömleğinin gerilmesiydi bu hareketiyle. Asla izlemeyi bırakamayacaktım sanırım yanında olduğum sürece.

"Yani, fena değildi." Abim konuştuğunda bakışlarımı onlardan çekerek biraz su doldurdum kendime. "Ama hazırlanmadan gelenler oldu yine." 

"Hmm," Koray iş konuşurken yaptığı gibi bir ifadeye bürünmüştü. Ancak benim de olduğumu hatırlamış olacak ki bakışları bir süre kaydı yüzüme. "Onları da kovalım bir ara."

Odadan çıkmadan önce söylediği şeye ithaf yaptığında gülerek elimdeki bardağı bıraktım masaya. Onun da yüzünde bir gülümseme oluştuğunda Abim anlamsız bakışlarla bize bakıyordu. Doğal olarak anlamamıştı ne alaka olduğunu.

"Buyurun efendim," Az önceki garson elindeki tabaklarla geldiğinde hepimizin önüne yerleştirmişti. Son olarak bir şarap şişesini açıp bardaklara boşaltmış ve şişeyi bırakmıştı masaya. "Afiyet olsun."

VESAİRE | BXBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin