Önümdeki yola bakarak derin bir iç çektim. Yine yaşanıyordu işte. Uzun süredir kaçmaya çalıştığım düşünceler ve insanlar bir oluyor, beni tekrar derinlere çekmeye çalışıyordu.
Telefonum bir kez daha çaldı, elim istemeye istemeye cevaplama tuşuna gitti. Beni sadece merak eden birini merakta bırakmam hoş olmazdı. Ya da o kişi Koray abi olduğu içindi, bilmiyorum.
"Bora?" Karşıdan gelen endişeli ve kalın sesle birkaç saniye gözlerimi kapattım. Saatlerce konuşsa dinlerdim sanırım.
"Alo?" Sesim istemeden de olsa biraz kırık çıkmıştı. Hem ilk defa telefonda konuşuyor olmamızın hem de biraz ağlamış olmamın etkisi vardı bunda. Keşke daha iyi bir zamanda olsaydı bu.
"Geleceğim deyip gelmedin, bir şey mi oldu?" Sorduğu soruya nasıl bir cevap versem bilemiyordum. Çok şey olmuştu ve benim hiçbirini anlatacak gücüm yoktu.
Ona son mesajı attığım sırada yanıma yaklaşan kişinin farkında bile olmadan gülümsüyordum. O ortamda bana en iyi gelen şey buydu. Ancak sonrasında zorbalıkta sınır tanımayan bir kişi olan Enes gelip telefonuma bakmış ve 'hayırdır hayalindeki erkeği mi buldun?' gibi bir cümle kurmuştu. Sevdiğim hocanın da içinde bulunduğu sınıfım da duymuştu tabii.
"Hayır Koray abi, bir şey olmadı." Sesimi düzelterek hafif bir neşeyle konuşmaya çalıştım. "Biraz rahatsızlanıp dersten çıktım, yazmayı unutmuşum affedersin."
Bu tarz konuşmalara oldukça alışmıştım fakat o birkaç iğrenç ithamda daha bulunduktan sonra ben hızla ayağa kalkmış, hocamın yüzünde gezdirmiştim bakışlarımı. Kavgayı önlemek adına hiçbir şey yapmamayı seçmişti. Ben ise bu işin büyümemesi adına hızla çıkmıştım o sınıftan.
"Beni endişelendirdin ufaklık." Sesi biraz daha rahat geldiğinde dudağımın kenarında ufak bir kıvrılma oluştu. "Gelip seni almamı ister misin?"
"Hayır, teşekkür ederim." Bu halde beni görmesini kesinlikle istemezdim. "Evime yürüyorum ben şimdi."
Keyfimin tekrar yerine gelmeye başladığını hissediyordum. Tek bir aramayla bile bunu gerçekleştirebiliyor olması bana gerçekten yetiyordu.
"Sesin iyi gelmiyor ama." Derin bir nefes verdiğinde bir süre sessiz kaldı, en son işte olduğunu söylemişti sanırım yorgundu. "Hem abinin yanına gelecektim, konum at sen."
"Ama-"
"İtiraz istemiyorum." Kararlı bir tonda konuştuğunda pes ederek mesajlar kısmını açtım ve konumu attım. Ellerime baktığımda hafiften kızardıklarını görmüştüm. Hava oldukça soğuktu ve beyaz tenli olmam da bunu kolaylaştırıyordu.
Beklememi söyleyip telefonu kapattıktan sonra kaldırımın kenarında bir yere geçip beklemeye başlamıştım. Ne kadar onu görmek için can atıyor olsam da ayağıma çağırıyor gibi olmak kötü hissettiriyordu. Gerçi kendisi ısrar etmişti.
Bir süre bekledikten sonra önümde şık, siyah bir araba durmuştu. Arabanın sağ camı açılıp sürücü kısmında Koray abiyi gördüğümde biraz şaşırmıştım doğrusu, klasik arabası hariç bir tane daha vardı demek ki.
"Atla bakalım."
Uzanıp kapımı içeriden açtığında biraz tedirginlikle arabasına bindim. Hiçbir şeyden utanmayan ben, erimek üzereydim sanırım.
"Selam." İstemsizce yüzümde bir gülümseme belirip ona bakındığımda hafifçe gülerek selamıma karşılık verdi. Üzerinde fotoğrafta gördüğüm takım elbisesi vardı ve onu bu kadar yakından görürken kalpten gitmesem iyiydi.
Arabayı çalıştırdığında gözlerim bir süre direksiyondaki ince ellerinde takılı kaldı. "Şimdi anlat bakalım ne olduğunu." Bakışlarını bir süre yoldan çekip yüzüme sabitlediğinde önceki mazeretime inanmadığını belli eden bir ifade vardı.
"Söyledim ya, biraz rahatsızlanıp çıktım dersten." Yüzüme yapay bir gülümseme yerleştirdim. "Hem kaçmış oldum fena mı?"
Dudakarı kıvrıldığında, "Öyle olsun bakalım." diyerek bana ayak uydurmuştu. Zorlamadığı için minnettardım şu anda. "Mesajlaşırken bu kadar utangaç olmuyorsun."
Gergin bakışlarımı yoldan çekerek ona çevirdim ve kaşlarımı çattım. "Şu an da değilim ki!" Ben inandım.
"Anlıyorum." Gülüşü derinleştiğinde bakışlarım hafifçe beliren gamzesine kaymış ve dikkatimi dağıtmıştı. Bu hiç adil değildi ama...
"Beni ciddiye almıyorsun," Teessüf edercesine ona baktım. "Bu sefer gerçekten ayrılıyorum!" Kendi kendime gelin güvey oluyordum, evet.
"Bir şans daha versen?" Oyunuma eşlik ederek konuştuğunda dudaklarımdan ufak bir kıkırtı çıktı. Bakışları gülüşümü bulduğunda kahve gözlerinde bilmediğim bir ifade oluşmuştu.
"Öyle kolay olmaz..." Gülüşümün yerini minnet dolu bir ifade sardı sonra. "Teşekkür ederim Koray abi." Beni o düşünce çukurundan kurtardığın için.
"Ben bir şey yapmadım." Bakışlarını tekrar çevirip bana göz kıptığında başımı olumsuz anlamda salladım.
"Sadece buraya kadar gelmen değil, ihtiyacım olduğunu anlayarak benimle konuşman..." Ağzımdan çıkan sözleri Emir duysa eminim yüzünü buruştururdu. "Çok şeydi."
İnsanlara karşı ne kadar ciddi biri olduğunu biliyordum ve benim saçma mesajlarımı cevaplıyor olması, endişelenmesi gibi şeyler birkaç ay önceki halimin asla hayal edemeyeceği şeylerdi.
"Abin ve sen benim için önemlisiniz, bütün bunları bu yüzden yapıyorum Bora." Gözlerini hafifçe kısarak ciddiyetle konuştu. "Teşekkür etmene gerek yok, tamam mı?"
Durduğumuzu fark ettiğimde ne ara olduğunu bilmesem de eve gelmiş, kapının önünde durmuştuk. Bu nedenle bakışları tamamen bana odaklanmıştı şimdi.
"Tamam," dudaklarım kıvrılarak başımı salladım. "Abimi gönderiyorum öyleyse?" Bir an önce bu arabadan çıkmam lazımdı çünkü ateş basmıştı beni.
"İyi olur güzelim." Bir anlam taşımadığını bilsem de bu hitap şekillerinin beni ne hale getirdiğinin hiç farkında değildi. "Görüşürüz."
"Görüşürüz!" Gülümseyerek arabadan indiğimde pencerenin ardında sorgular bakışlarla bizi izleyen abimi görmüştüm. Neden o arabada olduğumu açıklamak zor olacaktı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
VESAİRE | BXB
Teen FictionBora, abisinden haber almak için onun arkadaşı olan Koray'a yazmaya başlar... Texting ve düz metin. İki erkeğin ilişkisini konu alır.