Bazı düşünceler, zihnimizde olması gerekenden çok yer kaplarlardı. Onları büyüten bizlerdik, düşüncelere boğulmak yerine onları çözmek adına adımlar atsak bu kadar zor olmayabilirlerdi.
Taşmak üzere olan cezveyi gördüğümde hızla düşüncelerimden sıyrılmış ve kahveyi bardaklara dökmeye başlamıştım. Akşamın geç vakitleri olduğundan biraz uyku bastırmıştı, bu yüzden onu önlemek adına yapıyordum bunu.
Bardakları alıp koltuklara doğru ilerlediğimde banyonun kapısının kapandığını duymuştum. Abimle beraber bir akşam yemeği yemiştik ve o duş alacağını söyleyip gitmişti. Konuşmak için bekliyordum şimdi de.
"Her yer kahve kokuyor. Türk kahvesi mi?" Abim elindeki havluyla saçlarını kurulayarak geldiğinde ona bakmış ve başımı sallamıştım. Üzerine siyah bir eşofman ve tişört giymişti. Normalde bu saatlerde içiyor olmasak da ikimizin de çok sevdiği bir şeydi kahve.
"Evet, onu daha çok seviyorsun değil mi?" Beklentiyle yüzüne baktığımda başını sallamıştı.
"Severim abim, eline sağlık." Bardağı alıp içmeye başladığında usulca gülümsemiştim. Uzun süre sonra eski halimize dönmeye başladığımızı hissediyor gibiydim. "Anlat bakalım."
Söylediği şeyle bakışlarımı ona çevirdiğimde, nasıl olduğunu bilmesem de bir şeyler konuşmak istediğimi anlar bir ifade vardı yüzünde. Gerçi normaldi, dünkü yemekten beri içimde biriken ne varsa söylemek ister gibi bakıyordum yüzüne.
"Nereden başlasam bilemiyorum," Onun gibi fincanı elime aldığımda bakışlarımı kaçırarak kulpuyla oynamaya başlamıştım. "Biz sadece... Seninle çok uzaklaştık abi."
Bakışlarımı yüzüne çevirdiğimde çatık kaşlar bekliyor olsam da, o devam etmemi ister gibiydi. "Başlarda geçici bir şey olduğunu düşünmüştüm, kötü zamanlar geçiriyordun. Ama geçmek yerine daha da arttı bu. Endişelendim, korktum, hatta artık beni yanında istemediğini düşündüm. Beni bu şehre yanında getirdiğin için pişman olduğunu düşünmeye başladım."
Art arda kurduğum cümlelerden sonra kaşları anlamaz bir ifadeyle çatılmaya başlamıştı. Korktuğum şey de buydu aslında, farkında bile olmadan yapıyor olması. "Bunları mı düşündürttüm sana?" Bir süre süren sessizlikten sonra konuştuğunda usulca başımı salladım.
"Her şeyi düşündüm," Zamanında anksiyete sorunları da yaşadığım için insanların her adımından binlerce teori üretebiliyordum. "Sadece başından beri böyle biri değildin, eğer hep benden uzak olsaydın sanırım bu kadar üzmezdi. Ama tek bir yılda nedenini hiç bilmediğim bir şekilde uzaklaşmıştın, önemsemediğini düşündüm."
İçimde birikenleri söylemek iyi geliyor olsa da bir yandan yara izlerimin sızladığını hissediyordum. Anne ve babamdan yeterince sevgi görmemiş oluşum bir yaraydı. O sevgiyi abisinden sağlamaya çalışan çocuk bir yaraydı. En ufak bir sevgide insanlara bağlanabilen tarafım bir yaraydı.
"Özür dilerim Bora," Abim onda çok görmediğim bir şey yapıp bakışlarını kaçırarak konuştuğunda, ne düşündüğünü anlamaya çalışıyordum. "Özür dilerim, bunları hissettirdiğim için." Başımı olumsuz anlamda salladım, istediğim şey bu değildi.
"Özür istemiyorum ki abi," Nedenini söylese onu öylece affederdim. Sevdiklerime karşı kin tutabilen biri hiç olmamıştım. "Sadece nedenini söyle, varsa eğer."
"Ben nasıl sevgi göstereceğimi bilmiyorum Bora, her bir adımımda daha çok kıracakmışım gibi." Bu konularda her an dolmaya hazır gözlerimle başımı tekrar soğuyan kahveme çevirdim. "Bulaşmamam gereken şeylere bulaşıp kendimi mahvediyordum. Sana uzak olursam daha az kırılırsın sandım, oysa seni korumaya çalışırken paramparça etmişim."
Bunu inkar etmek, hep yaptığım gibi iyi rolü yapmak istedim. Oysa bunun hiçbir boka yaradığı yoktu. İçimizde sakladığımız sürece birilerinin bizi anlamasını bekleyemezdik.
"Sevgini gösterebiliyorsun abi," Hafif titreyen sesimle bakışlarımı ona çevirdiğimde, kötü hissettiğinde hep yaptığı gibi kendini sıkıyor olduğunu gördüm. "Belki sözlerle değildi ama koruyu bir melek gibi hep oradaydın. Ama bunu uzaktan yapmaya çalışman beni asıl üzendi hep."
"Benim gibi bir çocukluğun, gençliğin olsun istemedim," Söylediği şey büyük bir anlam taşıyordu. "Babam bana yaptığı her zorluğu sana da dayatmaya çalışıyordu, annem yargılar bakışlarını eksik etmiyordu. Seni onlardan uzaklaştırırsam korurum sandım. Benim de onlardan farksız olduğumu unutmuşum."
Ellerini dizlerine koyup sıkıştırmaya başladığında, gözümden akan bir yaşla yanına ilerledim. Koltukta dibine oturduğumda, kendine verdiği zararı engellemek adına ellerine dokundum usulca.
"Farklısın, onlara hiç benzemiyorsun abi." Başımı omuzuna yasladığımda bakışlarımı loş ışıklar saçan lambaya çevirmiştim. "Benim kahramanımsın, ve hep dediğin gibi biz her şeyi çözebiliriz. Öyle değil mi?"
Sorduğum soruyla koltukta arkasına yaslanmış ve bakışlarını bana çevirmişti. Başını usulca salladığında dudağımda buruk bir gülümseme oluştu. "Çözeriz Bora. Neyi çözemedik ki?" O da yapay da olsa gülümsediğinde bir şeylerin tamamlandığını hissediyordum.
Açtığı kolları arasına girip kafamı göğsüne yasladığımda o huzur veren kokusu burnuma dolmuştu. Elleri saçlarımda gezinmeye başladığında hep olduğu gibi gözlerim yavaş yavaş kapanmıştı. Huzurlu hissediyordum.
"Seninle her şeyi çözeriz küçük kardeşim," Kendimi uykunun kollarına bırakmak üzereyken duyduğum son sözler bunlardı. "Bunu da çözeceğim, söz veriyorum."
***
Bu sorundan da bahsettiğimize göre derin bir nefes alabiliriz🤧Ali mazeret yaratıyor gibi gelebilir ama onu hep olduğu gibi yansıtmak istedim. Evet, kardeşini çok üzdü ve kendi sorunlarını ona yansıttı ama bunu çözmek için de çabalayacak
Bu iki sapsal oğlandan sıkıldım artık KORAY BORA YAZİCAM 💗

ŞİMDİ OKUDUĞUN
VESAİRE | BXB
Teen FictionBora, abisinden haber almak için onun arkadaşı olan Koray'a yazmaya başlar... Texting ve düz metin. İki erkeğin ilişkisini konu alır.