Final

10.3K 818 207
                                    

- 5 Ay Sonra, Aralık Ayı - 

-

-

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

-

Süzülmeye başlayan kar taneleri, büyük camdan görünen ağaçların üzerine bir bir doluyorlardı. Elimdeki kalemi sallamaya devam ederek, dersten tamamen kopmuş bir şekilde bu manzarayı izliyordum. Küçüklüğümde hep yaptığım gibi.

Kırk dakikayı geçkin süredir yoğun bir yavaşlıkla süregelen ders yüzünden gerçekten yorgun hissediyordum. Bu son dersimizdi ve bitmesine kısa bir süre kalmıştı. En azından o an bunun mutluluğuyla bekliyordum.

Bakışlarımı hızla yağmaya başlayan kardan çekerek, kürsüdeki Profesöre çevirdim. Tahtadaki bazı önemli yerleri işaret ederek konuştuğunda notlarımı almaya başlamıştım. Eğer dakikalar boyu bu dersi çekiyorsam bir işe yaramasını istiyordum.

Birkaç notu aldıktan sonra bakışlarımı yanımdaki arkadaşıma çevirerek biraz dürttüm. Bu derse girmeyi benim ısrarım yüzünden kabul etse de dinlemek yerine başını sıraya koyarak uyumayı seçmişti.

"Ne?" Selin gözlerini usulca aralayıp mırıldanmıştı. Yeşil gözleri ne kadar süredir uyuduğunu belli edercesine kızarmış gibi duruyordu.

"Ne uyudun be," Sınıfın çoğunluğu da onun gibi mayıştığından sessizliğe gömülmüştü bu yüzden biraz daha kısık bir sesle konuşmuştum.

"Hâlâ bitmedi deme bana!" Başını kaldırıp etrafına bakındığında dersin bitmediğini görmüş hızla mutsuz bir ifade takınmıştı. "Ya niye uyandırıyorsun o zaman?"

"Ben çekiyorsam sen de çekeceksin." Sinsi bir gülüşle baktığımda 'yazıklar olsun' der gibi bir ifade takınmıştı.

"Yakışmadı," Dediği şey ile omuzumu silkerek tekrar pencereye dönmüştüm.

Yağan kar gitgide hızlanıyordu ve camdan görünen ağaçlar bembeyaz olmak üzereydi. Ne zaman bu manzaraya şahit olsam olduğu gibi, fazlaca mutluydum. Küçükken okulda zilin çalmasını ve dışarıya koşturmayı beklediğim gibi, şimdi de dersin bitmesini bekliyordum. Evet, sanırım içimdeki çocuk hiçbir zaman kaybolmayacaktı.

"Bugünlük bu kadardı." Hocamızdan gelen ses ile amfideki bütün öğrencilerin 'nihayet' tarzı bakışlar atması bir olmuştu. Tabii buna en çok sevinen yanımda oturan Selin olmuştu. Devamsızlığını bitirmesin diye onu zorla getiriyordum bu derse.

"Çıkalım hadi." Az önceki uykulu hali hiç kalmamış gibi duran arkadaşım konuştuğunda gülerek kalkmıştım yerimden. O mantosuna sarınıp beresini taktığında, ben de üzerimde oldukça büyük duran siyah montumu giymiştim. Bu montu giydiğimde içinde yok oluyor gibiydim ve bu çok hoşuma gidiyordu.

Bilgisayarımı ve defterimi koyduğum çantamı alarak bir koluma takmıştım. "Eve geçiyorsun değil mi?" Selin'e yönelik konuştuğumda başını sallamıştı. Bir yandan derslikten çıkmış ve koridorda ilerliyorduk.

VESAİRE | BXBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin