Mahkumiyet (+18)

By siredtohopeless

4.3M 96.9K 59.6K

❗️Kitap ağır cinsellik ve vahşet içerir❗️ ... "Söz verebilir misin, Liya?" "Sana söz veriyorum, seni sevmekte... More

1. Bölüm : TUTSAK
2. Bölüm : KURTARICI
3. Bölüm : KAÇIŞ
4. Bölüm : MEKAN
5. Bölüm : KIRIK
6. Bölüm : BANA AİTSİN
7. Bölüm : KORKU
8. Bölüm : KARIŞIKLIK
9. Bölüm : SİYAH ŞEHVET
10. Bölüm : TEHDİT
11. Bölüm : DURDURULMAZ
12. Bölüm : YANLIŞ
13. Bölüm : HİSLER
14. Bölüm : ADALET
15. Bölüm : İTİRAF
16. Bölüm : GEÇMİŞTE KALAN
17. Bölüm : KISKANÇLIK
18. Bölüm : KATİL
19. Bölüm : HATA
20. Bölüm : ÇARESİZ
21. Bölüm : KAYIP
22. Bölüm : KÖRDÜĞÜM
23. Bölüm : ONSUZ
24. Bölüm : YENİDEN
25. Bölüm : YARALAR
26. Bölüm : TAKAS
27. Bölüm : ÖZÜR
28. Bölüm : ALEV
29. Bölüm : BEKLENİLMEYEN
30. Bölüm : İHANET
31. Bölüm : DELİK
32. Bölüm : ÇÖKÜŞ
33. Bölüm : ACI
34. Bölüm : GEÇ
35. Bölüm : ZAMANIN SORUSU
36. Bölüm : ÖZGÜRLÜK
37. Bölüm : EKSİK
38. Bölüm : TESLİM
39. Bölüm : KÜVET
40. Bölüm : DEĞİŞİM
41. Bölüm : İKİ BEDEN BİR RUH
42. Bölüm : LANET
43. Bölüm : MAZİNİN BIRAKTIĞI YARA İZİ
44. Bölüm : ALKAN
45. Bölüm : YENİ
46. Bölüm : OYUN
47. Bölüm : ÇOCUK
48. Bölüm : BİTİK
49. Bölüm : RÜVEYDA
50. Bölüm : YÜK
51. Bölüm : KÜÇÜK
52. Bölüm : ANLAYIŞ
53. Bölüm : MASKELİ BALO
54. Bölüm : ÖLÜM TANRISI
55. Bölüm : KİR
56. Bölüm : ŞİKAYET
57. Bölüm : HİSSETMEK
58. Bölüm : BURUK SEVİNÇLER
59. Bölüm : DİŞİ ASLAN
60. Bölüm : GÜCÜN DÖNÜŞÜ
61. Bölüm : SEVDALI RUHLARIN TENLERLE DANSI
62. Bölüm : KARŞI KARŞIYA
63. Bölüm : UNUTULAN GERÇEK
64. Bölüm : DUYGULAR
65. Bölüm : KOYU FANTAZİLER
66. Bölüm : CİVAN
67. Bölüm : İTALYA
68. Bölüm : ANNE
69. Bölüm : DEĞER
70. Bölüm : KARDEŞ
71. Bölüm : EV
29. OCAK 1994
72. Bölüm : YENİ HİSLER
73. Bölüm : SANAT ESERİ
74. Bölüm : YAKIŞ
75. Bölüm : BİLİNMEMEZLİK
76. Bölüm : DÖNÜM NOKTASI
77. Bölüm : DÜŞMAN
78. Bölüm : TEHLİKE
79. Bölüm : KÖTÜ İNSANLAR
80. Bölüm : UZAK
81. Bölüm : ZARAR
82. Bölüm : İKİ YÜZLÜ
21. TEMMUZ 1999
83. Bölüm : SARSILMA
84. Bölüm : YAKLAŞAN SON
85. Bölüm : KAZANIŞ VE MAĞLUBIYET
86. Bölüm : YAŞAM
87. Bölüm : ODAK
88. Bölüm : DÜZEN
89. Bölüm : İMKANSIZ
90. Bölüm : GELİŞME
91. Bölüm : KAYBOLAN BENLIK
93. Bölüm : UMUT
94. Bölüm : HAZIRLIK
95. Bölüm : YARDIM
96. Bölüm : MİNİK
97. Bölüm : DENİZ
98. Bölüm : İHBAR
99. Bölüm : 16. EKİM
100. Bölüm : FINAL
Yeni Kurgu: SESSİZ

92. Bölüm : BARIŞ

16.7K 390 203
By siredtohopeless

Merhaba güzellerim, yorumlarda buluşalım mı? Özledim!

Barış

Kaan, Alihan abisi odadan çıktığında Deniz'e baktı. Konseri için çok mutlu olan Deniz ve hep enerjik olan Deniz şu an çok üzgün ve moralsizdi. Kaan kapıyı kapattı ve ona doğru yürüdüğünde sıcak bir gülümseme hediye etti Deniz'e.

"Çok iyiydin biliyor musun?" dedi Kaan. Deniz arkasındaki sandalyeye yorgunca oturdu ve içinde tuttuğu gözyaşların akmasına izin verdi. "Sesini duyduğumda duygusuz bir piç olan ben ağlamak istedim. Çok yeteneklisin ve eminim çok daha büyük yerlere geleceksin. Zamana güven olur mu? Ben sana güveniyorum."

Kaan'ın gözlerine baktığında tebessüm etti Deniz. Kaan ise bu gözlere baktığında içten içe acıdı. Hep gülen ve mutlu olan çocuk böyle üzgün görünmemeliydi.

"Bana yazdığın şarkıyı çok sevdim, çok fazla sevdim. Sözleri çok güzeldi." Ayaklanan Kaan'a bakan Deniz kendisine çeki düzen verdi. Oturduğu yerden kalkıp saçlarını düzledi ve üstlerini aradı. Kaan'ın ona yaklaştığını hissettiği için paniğe girmiş gibiydi. "Beni öpmek, bana sarılmak, bana vurmak, beni becermek... Sana hangisini yapman gerektiğini söyleyeyim mi?"

Deniz yutkunarak karşısında duran çekici adama bakarken bedeninin verdiği tepkileri çok iyi anlıyordu.

"Sen hangisini yapmak istiyorsun, Deniz?" diye soran Kaan gözlerini Deniz'in dudaklarından çekemiyordu. "Ya da illa ben mi söylemeliyim?"

"Hepsini." dedi Deniz. "Hepsini yapmak istiyorum."

Kaan tebessüm etti. "Evet, ama peki ben hangisini seçmeliyim şu an?"

"Hangisini istersen, sen ne istersen o olsun." diyen Deniz yakınında olan bedene yaslamak istiyordu bedenini ama yapamazdı. Kaan bunu istemeyebilirdi. "Şarkının ismi 'You tell me'... Sen söyle bana, Kaan. Hangisini yapayım? Söyle, yapayım."

"Beni öperek başlayabilirsin mesela." diyen Kaan elini kaldırdı ve masaya yasladığında Deniz'in bir atak yapmasını bekledi. Deniz duyduğu cümleyi idrak etmekte zorluk çekerken elini Kaan'ın masada olan elinin üzerine koydu. Çapkın bir gülüş sergiledikten sonra diğer elini Kaan'ın sıcak ensesine gömdü ve onu kendisine çekerek dudaklarını kendi dudaklarına bastırdı.

Deniz ilk kez bir erkeği öptüğü için biraz acemi olsa bile Kaan'ın dudaklarını kendi dudaklarıyla mükemmel bir şekilde okşuyordu. Kaan dudaklarında hissettiği sıcaklıktan korkmadı, aksine bu his ona çok iyi hissettirmişti. Dudaklarını aralayınca Deniz dudaklarını rahat bir şekilde emmeye başladı. Kaan emilen dudaklarını tamamen karşı tarafa bıraktı ve bu mükemmel hisle durmak istemedi. Diğer elini kaldırıp Deniz'in boynuna koydu ve onu kendisine daha çok bastırdı. Kaan ilk adımı yaparak dilini Deniz'in dudaklarına bastırdığında Deniz kabul etti.

Odada ikisinin de öpücük sesleri yükselirken Kaan bunca yıllık korkusunun boşa olduğunu anladı. İkisi de tutkuyla öpüşürken öpüşmeleri daha çok ıslanacaktı ki kapıya vuruldu. İkisi de hızlıca birbirlerinden ayrıldıklarında ikisi de dudaklarını sildi. İçeriye giren bir çalışandı. Kaan'a bakıp konuştu. "Bize bir saniye verir misin?"

"Evet, veririm."

"Kaan, üstümü değişip geleceğim. Bekle beni dişarıda." dediğinde dudaklarının kızardığını gördü. Bu kadar mı emmişti onun dudaklarını? Kaan başını sallayıp dişarıya çıktığında yüzünde bir sırıtış meydana geldi.

Bunu hemen Alihan'a ve Liya'ya anlatması gerekiyordu. Utanma duygusu bile yoktu, bedeni o kadar uyarılmıştı ki daha fazlasını istiyordu. Deniz günlük kiyafetleri ile odadan çıktığında Kaan'a sinsi bir gülüş attı. "Devam ettireceğiz, değil mi?"

"Neden olmasın?" diye sordu Kaan.

İkisi de gülerek dişarıya çıktılar. Alihan ve Liya'nın evine geldiklerinde Deniz gülümseyerek kapıya ve ardından Kaan'a baktı. "Geldik... Daha çok vakit geçirebilsek keşke ama bugünlük yeter."

"Daha zamanımız var." dedi Kaan. "İçeri girsem iyi olucak. Ben sana yazacağım, sen de eve varınca yaz bana. Tamam mı?"

"Tamam, iyi geceler." dedi Deniz ve hiç durmadan Kaan'ın yanağına derin bir öpücük kondurdu. Deniz bir şey demeden oradan uzaklaştığında Kaan bir süre arkasından bakakaldı ondan sonra zile bastı. Kapıyı açan Liya oldu.

"Kaan?" diye sorguladı. "Gel içeri." Kaan'ı içeri aldığında kapıyı hemen kapattı. Kahve veya çay ikram etmek istedi ama Kaan istemediğini belirttiğinde ikisi de koltuğa geçti. "Gözlerinde ben sanki parıltılar görüyorum?"

"Evet de, Alihan abim nerede?" diye sordu Kaan etrafına bakarken.

"Uyuyor o." dedi Liya bakışlarını yere sabitlerken. Aklı kocasına gittiğinde yutkunarak unutmaya çalıştı. Kaan'a baktığında güçlü durmaya çalıştı. "Niye? Bir şey mi oldu?"

Merdivenlerden gelen seslerle Kaan umutla parıldadı. Uykulu bir Alihan merdivenlerden indiğinde üstündeki bol eşofmanları ile karısına ve kardeşi gibi gördüğü çocuğa baktı. "Kimler gelmiş, kimler?"

"Abi, sizinle konuşmaya geldim!" diyen Kaan kalkıp Alihan'a kocaman bir sarılış hediye etti. Sırtına destek verircesine vurduğunda bilmeden Alihan'ın yarasına denk geldi. Ali yüzünü ekşiterek acıyla inlerken Liya'nın gözleri yandı.

Kocası hemen karşısında dururken, neden koşup kucağına atlayamıyordu?

"A-abi özür dilerim!" dedi Kaan endişeyle ve hemen geri çekildi. "Kahretsin, abi cidden özür dilerim! Unutmuşum, hay elimi sikey-"

"Sorun yok lan," dedi Alihan ve gülümseyerek koltuğa ilerledi. Kaan'ı karşısına alırken tekli koltuğa oturdu ve çaprazında oturan Liya'yı kaale bile almadı. "Anlat derdini. Ne oldu? Her şey yolunda değil mi?"

"Evet evet!" dedi. "Endişelenme, kötü bir şey yok. Sen odadan gittiğinde tek başımıza kaldık ve nasıl desem... Biz-"

Liya'nın yüzü gülerken Alihan şoka girmişti.

"Siktiniz!" dedi Alihan mutlu mutlu. "Ay, çok mutlu oldum!" derken salak bir ergen gibi gülüyordu otuz yaşındaki adım. "Anlat, nasıl oldu?"

"Abi yuh!" diye bir tepki verdi Kaan. "Hayır, seks yapmadık. Olmadı öyle bir şey! Ama biz..."

"Öpüştünüz?" diyen Liya sırıtıyordu. Alihan karısının gülüşüne ve sesine yanarken derin bir nefes aldı. Kokusu tüm odaya dağılmışken, gidip de karısına sarılmamak ona çok koyuyordu.

"Öpüştük." Alihan Kaan'a gurur dolu bakışlarla baktı. Travmasını yenmesi ve Deniz ile kendisini iyi hissetmesi onu mutlu ederken çok sevindi, gözleri parladı ve Kaan'a o kadar güzel bakışlar attı ki, Liya bunu biraz kıskanmıştı.

"Yaa! Evet, ya!" Liya kalkıp Kaan'a sıkıca sarıldığında Kaan nazikçe karşılık verdi. Alkışlayarak geri çekilen Liya bir çocuk gibi sevinirken eski yerine oturdu. "Cidden çok mutluyum! Ee, nasıldı? Nasıl oldu?"

"Bana yazdığı şarkısının sözlerinde 'Seni öpmeli miyim, sana sarılmalı mıyım, sana vurmalı mıyım yoksa seni becermeli miyim? Sen söyle bana' bu cümleler vardı. Ben de gittim ve hangisini yapması gerektiğini söyledim."

"Ya sen büyüdün de öpüşüyor musun?" diye konuştu Alihan ve inanamadı. Daha düne kadar böyle şeylerden kaçan Kaan, öpüşmüştü.

"Abi çocuk değilim ben!"

"Çocuksun!"

"Değilim!"

"Sen çocuksun dedim!"

"Öpücüğünüz nasıldı?" diye girdi araya Liya.

"Tutkulu ve..." Gerisini getiremedi.

"Ve?" diye sordu Liya.

"Islak."

"Islak." diye tekrarladı güzel kadın. Yüzünde sinsi bir gülümseme olduğunda Alihan bakışlarını eğdi. "Sevdim bunu... Nasıl ayrıldınız?"

"Kapıya vuranlar oldu." dedi genç oğlan. Alihan merakla dinlerken Liya Kaan adına çok mutluydu. "Neyse, anlatayım dedim. Saat geç oldu, gitsem iyi olur."

"Kal burada, yalnız gitme ben götüreyim mi seni?" dedi Alihan ve ayaklandı. Liya bu düşüncesine şaşırırken Kaan gülümsedi.

"Hayır, şuradan şura hemen giderim. Vardığımda ararım seni, olur mu?"

"Tamam, dikkat et kendine."

Kaan abisine kocaman bir sarılış hediye etti ve sırtına ekstra dikkat etti. Alihan geri çekilip sırıttı. "Eve git, Deniz ile konuşursunuz belki? Konuşun konuşun, yaz ona da!"

Yengesine de sarılan Kaan kapıya yöneldi. Karalı çifti onu kapıdan geçirecekti Kaan gerek kalmadığını söyleyerek çıktı evden. Karı koca yalnız kalırken Liya kocasına baktı fakat Alihan karısını görmezden geldi.

———

Alihan'ın ağzından......

Koltukta oturuyor ve karımı görmezden geliyordum. Kısacık gecelik şortlarıyla çaprazımdaki tekli koltuğa oturup televizyon baktı, fakat saçma sapan şeyler oynuyordu. O sadece ne yapacağını bilmediği için televizyona bakıyordu.

Ona baktığımda hissetmiş gibi o da bana baktı. Şahane, şimdi bakışıyorduk. Derin bir nefes alıp verdiğinde o güzel, mayıştırıcı ses tonuyla konuşmaya başladı ve kulaklarıma bir güzellik yaşattı, her ne kadar kızgın olsam da.

"Dövdüğüm kaltak..." diye başladığında onu dinlemeye başladım. Kaltak dediyse ciddi olmalıydı, çünkü Liya hiçbir insana küfür etmezdi. "Eskiden tanışıyorduk. Liseden birisi. İlk başta arkadaştık ama onun sevdiği çocuk beni sevince hakkımda yalanlar yaydı, herkesin benden nefret etmesine sebep oldu. Hatta, bir keresinde çok pis dövülmüştüm, gerçi bir kere mi? Sürekli şiddet uygularlardı ve ben asla kendimi korumazdım, eskiden güçsüzdüm ve kendimi korursam beni daha çok döverler diye sustum. Ondan sonra işte zorbalıklar başladı, ben bir orospuymuşum ve kızlarından elinden sevgililerini alıyormuşum, şişman ve sivilceli bir orospuydum anlayacağın..."

Ellerimin içi karıncalanırken ölümcül kanlar damalarıma akıyordu. Küçük karımın böyle şeyler yaşadığına inanamıyordum, çok güçlüydü ve geçmişini geçmişte bırakmasını biliyordu, bunu yapabilecek kadar cesur olduğu için onunla gurur duydum. Ama bir şey diyemedim.

"Her şey üst üste geldi, onu dövmesem içimde kalırdı." dedi. "Beni gördüğünde abuk subuk konuştu. Görüşmeyeli daha güzel olmuşsun, zayıflamışsın gibi şeyler dedi. Elimdeki yüzüğü gördüğünde de kocanı aldatıyorsundur falan dedi. Orospu diyince çıldırdım, keşke daha çok dövseydim o sürtüğü."

Tebessümün canlandığı dudaklarıma baktığında bakışlarını çevirdi. Masada duran sigara paketine uzanıp kendisine bir dal çıkarıp çıplak bacaklarını masaya uzatıp bacak bacak üzerine attı ve dudaklarına koyduğu sigarayı yaktı. Dudaklarına değen, içine çektiği ve emdiği dal olmak isterdim fakat şu an birbirimizden pek hoşlanmıyorduk.

"Sen bir orospu olduğumu düşünüyor musun, Karalı?" diye sorduğunda dudaklarımı yaladım. Cevabı belli değil miydi? Sigarayı derince ciğerlerine çekerken gözlerime bakıyordu, ben de öyle.

"Bir orospu olduğunu düşünmüyorum, Arsalan. Bu sorunun cevabı gayet net?" dediğimde bana inanmıyor gibiydi. Dolan gözlerini gördüğümde içim acıdı, çok acıdı ve tam bunun yüzünden güzel yüzüne bakamadım.

"Serkan'ın beni sikmek istemesi hoşuma gitmiş gibi davrandın bana..." dediğinde sesindeki acı battı bana. "Ona değer verdim sadece, ben bunda bir sorun görmüyorum. Beni sikmek istemesi umrumda bile değildi, ben istemediğim sürece asla olmayacaktı zaten. Onunla sikmek istediğimi mi düşünüyorsun gerçekten?"

"Ben varken başka birisiyle sikebileceğini düşünmüyorum, hayır..." dediğimde bu yanıtımdan hoşlanmamış gibiydi. "Öyle de düşünmedim? Sen sorunu anlamadın, boşver."

"Boş vereyim?"

"Evet, boşver. Ve bana bir daha böyle saçma sorular sorma, orospu olduğunu falan düşünmüyorum? Kimse böyle bir hakareti hak etmez."

"Orospu olmakta bir sakınca görmüyorum. Birden fazla adamla ilişkiye yaşayan kadınlara orospu denilir, peki neden? Bedenini satan kadına neden denir bu? Satmak kelimesi bile saçma ve iğrenç, herkes istediğiyle sikebilir ama hayır, kadınlar namuslu ve akıllı olması gerek. Erkekler istedikleri bokları yiyebilirler. Bundan o kadar sıkıldım ki..."

"Benim böyle düşündüğümü mü düşünüyorsun?"

"Kübra ile aranda olan şeyi savundun sen, Alihan. Benim Serkan'la konuşmam suçtu, hiç yatmamamıza rağmen? Ya sen? Kübra ile kaç kere siktiniz, Alihan? Resmen aranızdaki ilişikiyi savundun."

"Ne sik konuşuyorsun sen?" diye yanıtladım. "Allah aşkına, o kadınla aramda bir ilişki bile yoktu? Asla yaptığımız şeyi savunmam! Savunmadım da! Sen Serkan'ı savundun Liya, sen Serkan'ı bana karşı savundun!"

"Çünkü o öldü!" diye bağırdığında başımı eğdim. "Arkadaşımdı ya o benim... Benden özür dilemek yerine çok daha ileriye gittin. Yüzsüzlük yaptın!"

"Bana tolerans bile göstermedin, hala göstermiyorsun." dedim. "Seni bir orospu olarak gördüğümü düşündün."

"Bana öyle hissettirdin çünkü..." derken sesi içine kaçmıştı. "Hayatım boyunca ben bir orospu oldum, Alihan. Sen desen sorun olmaz ki?"

"Değilsin."

"Aynı fikirde değiliz ama tamam, şimdilik tamam." Sigarayı dudaklarına koyup derin nefesler çekti. Her çekişinde göğüsü kalkıyordu ve memeleri görüş açıma zorla giriyordu. Böyle duygusal bir an da, sevişmek ne de güzel olurdu. Günlerce yükselen libidom inerdi ve Liya ile bağlanıp birlikte birbirimize çok iyi hissettirebilirdik.

"İlla bir kaltak olmak istiyorsan..." diye başladım sözüme ve yüzüme alaycı bir gülümseme yerleştirdim. "Benim kaltağım olabilirsin. Sadece ben bilirim sinsiliğini, daha çok severim bu yanını. Başkaları kınarken, biz sevdiğimiz bir şeye dönüştürebiliriz. Ben zaten senin için bir köleyim? Olmasam burada olmazdım Liya, inan bana olmazdım. Sen de benim kaltağım ol. Birlikte bu kelimeyi iyi bir şeye dönüştürelim."

Histerik bir kahkaha atarak kısılan güzel gözlerini ve gülüşünü bana sundu. Gülmek istedim ama gülmedim. İkimizde içten gülmüyorduk, hala çok kırgındık.

"Seks yaparken bir kaltağım evet," dedim. "Tam bu yüzden her seferinde ilk gelen sen olmuyor musun zaten? Şeytaniyim ve doyumsuzum, tam olarak bunu seviyorsun."

"Bundan şikayetçi değilim Li, biliyorsun."

"Biliyorum." dedim. "Her neyse... Viski?"

"Olur." dedim kafamı olumlu anlamda sallarken. Kalkıp mutfağa yürürken sallanan güzel kalçalarını izledim. Kendi kendime gülerken kısa süre içinde tekrar geldi ve çaprazıma oturdu. İki kristal bardağı alıp masaya koydu ve viskiyi doldurdu. Eline alıp birden kafasına diktiğinde gözlerim büyüdü. "Dikkatli iç."

"Karışma."

"Pardon..." dedim kısık sesimle. Pardon diyişim o kadar masumdu ki, bakışlarını kaldırdı ve gözlerime baktı. Yutkunarak bakışlarımı eğdim ve viski bardağını kafama diktim. Çok zaman geçmeden sıkılarak ayağa kalkıp merdivenlere yöneldim. Odamıza girdiğimde banyoya girip üstümdeki her şeyi çıkarıp duşun altına girdim.

On beş dakika sonra üzerime bornozumu giyip odaya döndüm. Kurulandığımdan emin olduğumda boxerimi giydim ve eşofmanlarımı giydim. Sırtımdaki yara sıcak bir duş aldığım o kadar yanıyordu ki nefes almakta zorluk çekiyordum ama sikimde olduğu söylenmezdi. Acıyı hissetmek istiyordum.

Yatağa yattığımda sertçe yutkundum. Sırtımdaki acı omzumun uyuşmasına sebep olurken gözlerimi kapattım ve uyumaya çalıştım. Odaya giren karımın varlığını hissettiğimde yastığı sıkmaya başladım. Sikeyim, yarama hiç iyi bakmıyordum ama umursamıyordum işte.

Arkamda soyunduğunu duyuyordum. Sanırım içkiliydi ve içkili karım her zaman oyun isterdi, ama ben istemiyordum. Yatağa girdiğinde arkama yattı. Kısa süre sonra soğuk elini kolumda hissettiğimde titredim. "Uyuyor musun?"

Cevap vermedim.

"Sarhoşluğumu bir bahane olarak sayabilirim, bu da demek oluyor ki yokluğuna şimdi doyabilirim değil mi?" dediğinde sıcak dudaklarına ensemde hissettim. "Çok saçma... Çok saçma, hemen yanı başımdasın ama bir o kadar da uzaksın. Sana dokunuyorum ama sanki yoksun sevgilim. Seni öpüyorum ama büyüsü yok." Bana arkadan sarıldığında çıplak memelerini sırtımda hissettim. Çıplaktı, çırılçıplaktı. "Bu kadar yakınız ama aslında çok uzağız."

Sustum.

"Yaran çok kötü görünüyor..." dediğinde soğuk parmakları ile dokundu yarama. Acısı bedenime öyle vurdu ki sıçradım. Alt dudağımı ısırarak gözlerimi sıktım. "Alihan, uyanıksın değil mi?"

Sustum.

"Yaran çok ciddi, Leyla'yı çağıralım." Dikiş atıldığı yere öpücüklerini kondururken susuyordum ve bekliyordum. "Ya da ben mi iyileştireyim seni böyle?"

Lütfen sen iyileştir beni sarı güzelim, sensiz bu kadar kötü haldeyim zaten.

"Özledin değil mi beni?" diye sorduğunda sıcak nefesi çarptı omzuma. Öpücükleri ile omuzumu, yaramın etrafını ve sırtımı ısıttı. "Uyumadığının farkındayım, sen bu kadar öpücüğüe ve dokunuşa uyanırsın. Ama olsun, ben konuşayım sen dinle beni. Yarın yine yabancı olucaksak, şimdi hasret gidermeliyiz."

Elleri belime doğru inerken gözlerimi açtım. Nefesi boynuma çarparken öpücüklerini konduruyordu, hiç unutmuyordu. Belime koyduğu elini karnıma doğru yönlendirdi, parmakları kasıklarıma doğru inerken alt dudağımı daha sert ısırmaya başladım. "Tepki vermiyorsun. Bana izin veriyorsun sevgilim, değil mi?"

İzin almana gerek bile yok sevgilim, ben zaten seninim...

Elleri daha da derine inerken bir yanım bunu engellemek istese de, diğer yanım bunu çok istiyordu. Zarif parmaklarının aletimi sarmasını izlemek istesem de, yapamıyordum. Böylece yatıp onun bana dokunmasını hissedecektim.

Soğuk parmakları sıcaktan yanan aletimi kavradığında dudaklarımda sinsi bir gülüş belirdi ama Liya bunu görmedi. Diğer elini saçlarıma gömdüğünde dudakları boynumdaydı. Parmakları mükemmel bir derece de aletimi sarmıştı ve beni yavaşça, çok yavaşça çekiyordu.

Sertleşmemi beklemedi, çünkü bana dokunduğu an sikim erekte olmaya başlamıştı bile. Onun kokusu, çıplaklığı, sesi ve öpüşleri bedenime sinerken, nasıl olur da bir tepki göstermezdim?

"Islaksın bebeğim, sana dokunduğum andan beri... Sertsin, sana dokunduğum saniyede sertleştin... Bu kadar çok mu özledin beni? Bu kadar çok mu özledin aletinde olan varlığımı?"

Sustum.

"Duyuyor musun?" Evet, duyuyordum. Beni çekerken oluşan ıslak seslerden bahsediyordu, onun içinde vuruşlar uygulayınca da bu ıslak ses çıkıyordu. Ve çıkan bu ıslak ses, oldukça baştan çıkarıcıydı. "Ben daha ıslağım, göstermemi ister misin?"

Beni delirtiyordu.

O böyle konuşmaya devam ederse öyle bir becerecektim ki onu, ağlayarak aletimin üzerinde boşalacaktı.

Sakin olmalıydım, o beni çekerek beni getirecekti ve ben orgazm yaşamamla mışıl mışıl uyuyacaktım.

"Sikeyim Alihan," diye hırladı kulağımın dibinde. Dişlerini kulak mememe geçirdiğinde ağzımdan bir nefes kaçtı. "Bana cevap ver! Sana ne kadar iyi hissettirdiğimi inlemelerinle göster bana yoksa gerçekten seni deli gibi süreceğim."

Eli hızlandığında nefeslerim hızlandı. Çok daha ıslaktı, çok daha yoğundu. Kasıklarıma yayılan bu zevk ağzımdan bir inleme kaçırdı. Kulak mememi ağzına almış emerken çıkardığı ıslak sesler beni çıldırtıyordu.

"Aletini çeken elim değil, kadınlığım olsaydı şimdiye çoktan gelmiştin." Siktir, siktir, siktir... Boşalmaya çok yakındım, fazlasıyla yakındım ama biraz daha dayanmalıydım. "Senin için çıplağım Alihan, sen gelmemde yardımcı olmayacak mısın?"

Hayır.

"Pislik." diyerek o kadar sert çekti ki beni, ağzımdan derin bir inleme döküldü. Devam etti, sertçe ve hızlıca çekti beni. Boynumu emmeye başlarken gelmemek için kendimi çok sıkıyordum. "Pisliksin, ama dudaklarımı aletine sarabilmek için dünyayı verebilirim şu an."

Onu şu an tutup aletime oturtmalıydım, içine sertçe gömülmeliydim. Onu bağırtmalıydım, zevkten ağlatmalıydım. Onu titretmeliydim, bitirmeliydim. Sikeyim, Liya! Seni sikeyim!

"Alihan, ben ne olacağım?" diye fısıldadı kulağıma. "Islağım. Dokunmayacak mısın bana? Yalamayacak mısın senin için ıslanan sıcaklığımı? Vermeyecek misin aletini içime? Alihan, bu kadar kötü olma..."

Terliyordum. Tüm bedenim terliyordu, alnımdaki terler damla damla akıyordu. Karnım kasılıyordu, boşalmaya çok yakındım ve Liya çok daha hızlanıyordu. Güzel kızım, beni çok iyi biliyordu.

"Ama kötüyken çok seksisin..." dedi ve boynumu emmeye devam etti. İnlemelerimi daha fazla içimde tutamazken onun için tüm çıplaklığımla inledim. Hırıltılı inlemelerim hoşuna gitmiş olmalıydı ki kulağımın dibinde şeytani bir şekilde gülüyordu. "Böyle inle benim için, Karalı."

"Siktir..." diye fısıldadım bilmem kaç kez. Boşaldığımı hissettim, Liya elini aletimin etrafına sardığı için sadece eline ve aletime bulaşmıştı. Yaşadığım orgazm tüm bedenimin titremesine sebep olurken nefeslerimi dizginleyemiyordum.

Liya'nın nefeslerini ve öpücüklerini hissedebiliyordum. Her ne kadar onu tutup altıma yatırıp dudaklarına gömülmek istesem de yapamazdım, soğukkanlı davranmalıydım. Titreyen elimle Liya'nın elini aletimden çektim ve eşofmanımı tekrar eski haline getirdim.

Uyumak istiyordum.

"Bu kadar mı, Karalı?"

Sustum.

"Alihan, gerçekten dönmeyecek misin bana?"

Sustum.

Liya'nın yataktan kalkıp gittiğini hissettim. Odadan çıkacak sandım ama benim tarafıma gelip yere oturdu ve yüzümü avuçladı. Başka şansım yoktu, bu yüzden gözlerimi araladım. "Bana cevap ver."

"Liya, kafam yerinde değil. Daha demin olan şey... Sen yaptın, ben karşı koyamadım ve güzeldi. Unutalım gitsin, olmamış gibi davranalım. Önemsizdi."

Histerik bir kahkaha atarken ayağa kalktı ve çırılçıplak olduğunu daha yeni fark ettim. Yutkunarak alttan gözlerine baktığımda gözleri ateş saçıyordu. "Tabii, sen nasıl istersen..."

Doğruldum ve yatakta oturur hale geldim. Bileğinden tutarak onu yatağa oturttum ve baygın bakan mavi gözlerine baktım. "Seni kırmak istemiyorum, birbirimizi yeterince kırdık son günlerde. Yanıma yat ve uyuyalım, daha demin ne oldu tam olarak anlayamıyorum ama şu an daha fazla kavgaya ihtiyacımız yok."

Mavi gözleri bana hüzünle bakarken sarı saçlarını yüzünden çektim. "Beni özlemedin mi?"

Yüzümde alaycı bir gülümseme olduğunda ellerimi teninden çekmek istemedim. "Bu sorunun cevabını gayet iyi biliyorsun."

"Salona iniyorum. Uykum yok, sen uyu." dediğinde kalktı. Çıplak bedenine uzun bir hırka giyip önünü çekti. Çıkmadan önce bana iyi geceler diledi ve ışığı kapattı. Karanlık odada tek başıma kaldığımda sinirle kafamı yastığa koydum. Sikimde hissettiğim ıslaklık beni sinir ederken ayağa kalkıp jakuzinin içine yatmak istediğimi fark ettim.

Jakuziyi doldurup köpüklenmesini bekledim. İçine yatıp kafamı fayansa dayadım ve sıcak suyun sırtımdaki yaramı yakmasına izin verdim. Acısını umursamadım, tavanı izledim bir süre. İzleyerek daldım uzun bir uykuya.

Uyanmam çok sürmedi, çünkü karım beni uyandırmaya gelmişti. Su fark edilecek bir şekilde soğumuştu ve her yerim tutulmuştu. "Neden yattın buraya?" diye sorduğunda titrediğimi fark ettim. "Kalk, çok soğuk hasta olursun yoksa."

Bana bir bornoz uzattığında yorgunca yattığım yerden kalktım ve bornozu alıp giydim. Önünü bağladığımda küvetteki suyu boşalttım ve jakuzinin kenarına oturarak karımın güzel gözlerine baktım. "Hala beni suçluyorsun biliyorum ama... Ya yine düşman kazandıysam? Serkan bana neden saldırdı bilmiyoruz, neden yaptı bilmiyoruz ve peşimde biri var mı yok mu bilmiyorum. İstemiyorum... Liya gerçekten, istemiyorum artık çok yoruldum."

Niye sarılmıyordu ki bana?

Nereden geldiklerini bilmediğim gözyaşlarım ellerimin titremesine sebep olmuştu. Sinirim öyle bozuktu ki, öyle öfkeliydim ki patlamak istiyordum ama artık sinirimi çıkarmak için başka bir yöntem bulmalıydım. Sıkılmıştım, bıkmıştım, yorulmuştum... Kötü bir adam olmaktan sıkılmıştım, karım için iyi bir adam olmak istiyordum ama tanrı buna izin vermiyordu.

"Gerçekten, bak lütfen inan bana..." dediğimde titreyen ellerimle ellerine uzandım ve onu bacaklarımın arasına çekerek ona alttan baktım. "Bunu istemem çok yanlış ama bana yardım et, lütfen. Yoruldum, sürekli başa dönmekten yoruldum. Kaç sene oldu? On iki sene, on iki senedir yaptığım kötülükleri bitirmeye çalışıyorum ama olmuyor. Seninle sessiz ve mutlu bir hayat sürdürmek istiyorum ben, bu neden bu kadar zor? Çok sıkıldım!" Sonlara doğru sesim yükselmişti ama içimde tutamıyordum.

Güzel elleri ile yüzümü avuçladı ve gözyaşlarımı sildi fakat ağlamayı kesmiyordum. Ağlamaktan nefret ediyordum, neden ağlıyordum? "İnan bana Liya, lütfen şu an ihtiyacım olan tek şey sensin ama sende uzaklaşıyorsun benden. İsteyerek yapmadım, yeminim olsun onu isteyerek öldürmedim. Benim istediğim tek şey seninle mutlu olmak sevgilim. Bana inanmalısın..."

Hıçkırdım.

Ne ara böyle ağlak bir insan oldum ben?

Kokusu burnumu sararken kollarını boynuma sarmıştı. Dudaklarımda bir gülümseme meydana geldiğinde gözlerimi kapattım ve beline sardığım kollarını sıkılaştırdım. Göğüsünde olan kafamı kıpırdatmadım, güzel kokusunu içime çekerek sakinleşmeye çalıştım. Islak saçlarımda gezdirdiği parmakları kafama rahatlatıcı bir masaj yapıyordu.

"Sana inanıyorum," dedi sesinin yumuşaklığı omzumdaki yükü alır gibi. "Ben buradayım, uzaklaşmıyorum senden. Ağlama, güzel gözyaşlarını böyle bir şeye harcama. Sandığından daha güçlüsün."

"Bilmiyorum, cidden bilmiyorum çok öfkeliyim." dedim. "Bitti sandım, mutlu olacağız sandım. Neden mutlu olamıyoruz?"

"Daha zamanımız gelmedi demek ki..." dediğinde beni kafamı göğüsünden çekti ve ellerini boynuma koyarak kucağıma oturdu. Gözlerimin altını ve gözlerimin yaşını sildiğinde yüzündeki gülümseye ölmek istediğimi fark ettim. "Ne kadar da mızmız çıktın sen böyle? Yakışıyor mu senin gibi bir adama ağlamak?"

"Benim de patladığım anlar oluyor işte." dediğimde gözlerimi gözlerinden kaçırdım. Karım ise gözlerime bakıyordu. Sakindi ama gözleri sanki bana olan özlemini haykırıyordu. "Üzgünüm, her şey için."

"Özür dilemesi gereken kişi sen değilsin." dediğinde burnumu çektim. "İleri gittim, kötü sözler ettim. Seni anlamadım, sana inanmadım. Pişman olacağım sözler ettim sana ve inan suçluluğundan bir gram uyku girmedi gözüme bu günlerde. Çocuk gibi davrandım ve... Ve seni çok özledim. Affedebilir misin bu aptal sarışını?"

"Sen beni affedebilir misin?" diye sorduğumda yutkunarak kafamı eğdim. "Arkadaşını öldürdüm... Benim için katil oldun ve ben bunu acımasızca yüzüne vurdum. Kötü imalar ettim... Asıl özür dilemesi gereken kişi benim."

"Alihan, her ne olursa olsun, her ne yaparsan yap, benim yolum yine seni bulacak?" dediğinde gülümsüyordu. Kafamı kaldırıp bu güzelliğine baktığımda sigara yakmak istediğimi fark ettim. "Birbirimizden kaçamıyoruz. Bunu bu son dört senede anlamış olmamız gerekiyordu."

"Kabullendim, zaten senden kaçmak istemiyorum." dediğimde gülümsedi. "Evlilik krizi gibi bir şey yaşıyoruz sanırım..."

"Ağlarken çok tatlısın, niye?" diye sorduğunda hala gülümsüyordu. Gözleri parlıyordu. Konuşmamız onu mutlu etmişti, benimle gerçekten mutluydu. "Çok tatlısın evet ama ağlama, dayanamıyorum sen ağlayınca..."

"Tamam özür dilerim, ağlamayacağım." dedim.

"Beni affettin mi?" diye sordu.

"Hımm..." diye mırıldandım ve düşünürmüş gibi yaptım. "Beni öpersen affederim seni."

Güldüğünde ben de gülümsedim. "Sen akıllanmazsın!"

Olumsuz anlamda mırıldandığımda hiç beklemeden dudaklarımızı birleştirdi. İçimde büyüyen özlem ve üzüntü yok olmuş gibiydi, istediğime ulaşmış gibiydim. Hasret kaldığım kokusunu alıyordum, dudaklarını öpüyordum. Ellerimi sırtında gezdirirken teninin sıcaklığı ellerime siniyordu sanki. İnce beline sardığım parmaklarımla bir baskı uyguladım.

Dudaklarımı öpen dudakları hırçınlaşıyordu ama istediğimde tam olarak buydu. Kafasını yana eğip ağzıma gömülmeye başladığında gülüşlerimiz çoktan durulmuş, ciddiyetimiz bizi sarmıştı. Öpücük sesleri tüm odada yankılanırken bunu duymak beni daha çok zora sokuyordu. Islak dudaklarımız birlikte mükemmel bir uyum sağlıyordu, mükemmel bir şekilde birlikte dans ediyorlardı ve karımın elleri saçlarımın arasında dolanıyordu.

İlk çekilen o olduğunda dudaklarımı birbirine bastırdım ve soluklandım. "Bugünlük duralım mı?"

"İyi fikir." dedim bende.

"O zaman üstünü giyip odaya gel. Uyuyalım, uykum var." dediğinde kucağımdan kalktı. Saçlarımın arasına son bir öpücük kondurup gidecekti ki onu elinden tutarak kendime çektim ve gitmeden önce yanağına küçük bir öpücük bıraktım.

"Seviyorum seni." dediğimde şımarıkça gülümsedi. "Tüm kötülükleri unutup yeniden başlayalım mı?"

"Bilmem... Öyle mi yapsak?" dedi ve yaramazlık yaparak odaya koştu. Kendi kendime gülerek bu deliliğini ne kadar özlediğimi düşündüm. Küçüğümdü işte, hala büyümemişti. Yirmi bir yaşından yirmi beşinci yaşına kadar biraz bile büyümemişti, hala aptal bir ergendi.

Çok tatlı bir ergendi ama...

———

Leyla'nın ağzından.....

"Sence Alihan ve Liya barışır mı?" diye sordum Uzay'a. Dizinin üstünde yatıyordum, kafam kucağındaydı ve onun o güzel zarif elleri saçlarımı okşuyordu. "Korkuyorum. Ayrılmazlar değil mi?"

"Tabii ki de ayrılmayacaklar." dedi Uzay. "İkisinin de hatası oldu ve bence biraz sakinleşmeleri gerekiyor. Onlara zaman vermeliyiz."

"Verelim tabii de, korkuyorum yine de." dedim ve kafamı dizinden kaldırdım. Karşısındaki sehpaya oturdum ve gözlerine baktım. "Hem Serkan Alihan'a neden saldırdı onu bile bilmiyoruz? Umarım bu olay yüzünden Alihan kendisine çok daha fazla düşman kazanmamıştır."

"Doğru..." dedi Uzay. "Öyle bir şey söz konusu olsa bile, ben varım. Liya'ya zarar gelsin istemem ve ayrıca hep hayal ettiği hayatını daha yeni kuruyor. Bozmalarına izin vermem? Asla vermem."

"Sadece Liya için mi?"

"Alihan'ı da düşünüyorum." dedi. "Fakat Liya daha ağır basıyor, bu bir gerçek. İkisi de bu hayattan uzaklaşmak istiyor, buna ulaşsınlar istiyorum."

Güzel kalbini yesem?

"İkisi de çok ağır konuştu, umarım toparlarlar. Alihan resmen Liya'nın katilliğini yüzüne vurdu. Şoka girdim amına koyayım..." diyen Uzay'a oldukça hak verdim.

"Neyse, daha güzel konular açsak? İkisini düşündükçe depresyona giresim var. Akşam Liya'lara gidip bakarım durumları nasıl, kendimce bir şeyler yapmaya çalışırım."

Aramızda tuhaf bir sessizlik oluştuğunda ne yapabileceğimi düşündüm. Bence artık dürüst olabilirdim! Kucağına oturup yüzünü okşadım. "Aramızın daha iyi olmasına sevindim. Umarım olan her şeyi bir türlü unutabiliriz."

"Uyuşturucu almayı bırakmak gibi bir niyetim yok." dediğinde moralim bozuldu. "Acıyı uyuşturuyor."

"Ben de acını uyuşturabilirim." dediğimde elimi kalbine koydum. "Uzay, uyuşturucu almanı gerektirecek bir durum yok. Yanında olmama izin ver, birlikte yaşamamıza izin ver. Çok daha iyi olabiliriz?"

"Olabilir miyiz?" diye sordu.

"Olabiliriz. Ne istediğimi biliyorum, sadece bilmiyormuş gibi davranan aptal bir kız çocuğuydum. Artık değilim." dedim. Ellerini belimde hissettiğimde gülümsedim ve kafamı omzuna koyarak ona sarıldım. "Sadece... Aşık olur muyum bilmiyorum. Bana zaman ver."

"Olmak zorunda değilsin, yanımda ol yeter." dediğinde kalbim acıdı. Ona daha sıkı sarıldığımda içimden ona aşık olmayı diledim.

Üzgünüm sevgilim ama Uzay sevilmeyi çok hak ediyor...

"Bende olan değerinin farkında değilsin, Uzay." dediğimde geri çekildim ve ellerimi yanaklarına koydum. "Sevgin karşılıksız kalmayacak, sadece bana biraz zaman ver. Olur mu?"

"Olur, tabii olur." dedi. Gülümseyerek kucağından kalktım ve elini tuttum.

"Artık o bara gitmeni istemiyorum. O boku çekmeni veya kadınlarla fingirdeşmeni de istemiyorum. Burada yaşa istiyorum Uzay, zaten gidecek bir yerin yok ama ben varım. Ben asla gitmeyeceğim, hiç gitmek istemedim... Ayrıca, tek yaşamayı sevmiyorum ve inan bana benimle yaşamanı çok istiyorum. Her sabah ilk seni görmek... Neden bu kadar güzel geliyor kulağa?"

Gülümsedi. "Kulağa çok hoş geliyor evet, ama sence de bizimkisi yasak aşk değil mi?"

"Evet, haklısın. Ama aşk değil bizimkisi, hem olsa bile ne yazar? Yasak olması bana ne yazar, Tetikçi? Yasaklar tam bunun için var. Onları göz ardı etmek için, kendi isteğinin peşinden gitmek için..."

Elini belime doladığında güzel yüzünde dalıp gitmiştim. Öpüşmenin tam sırasıydı ama Uzay ve ben, nedense hiç öpüşmüyorduk. Ara sıra, eskiden düzenli seks yaparken öpüşürdük fakat şimdi yapmıyorduk. Öpüşmek benim gözümde çok anlamlı bir şeydi ve tam şu an bu anlamlı şeyi Uzay ile gerçekleştirmek istiyorum.

Ben kafamın içinde dalıp gitmişken Uzay doğrulup dudaklarımı kavramıştı bile. Dudaklarımı saran sıcaklık ile gözlerimi huzura kapattım ve elimi saçlarına gömdüm ve kucağında rahat bir pozisyon aldım.

Bu hissi özlemiştim.

Onu çok özlemiştim...

Küçük şeytan, meleğini özlemişti.

İkimizde tutkuyla öpüşürken odada bizim öpüşme seslerimiz yankılanıyordu. Islak davranıyorduk ve oldukça derin bir öpücüktü fakat istediğimiz tam olarak buydu. İkimizde birbirimize olan isteğimizden yanıyorduk. Ama bunu istiyorduk.

———

Kaan'ın ağzından......

Şaşıracaksınız evet ama şu an Deniz'in odasındaydım ve nasıl gitar çaldığını dinliyordum. Annesigil evde olduğu için fazlasıyla çekingendim ve yatağında oturuyor onun nasıl çaldığını izliyor ve dinliyordum. Biraz isteksiz görünüyordu çünkü onu biraz zorlamıştım ama neyse, dinlemek çok rahatlatıcıydı.

Telefonuma gelen mesaj ile büyü bozulmuştu. Deniz çalmayı bıraktı ben de telefonu alıp mesaja bakmıştım. Liya yazmıştı.

Liya yenge

Heyyy

Denizi al bize gel

Ali çağırıyor

Gelmezseniz döver

Bye!

"Deniz?" diye sordum.

"Evet?"

"Alihan abimgile gidelim mi?" diye sorduğumda birden gelen sorumla şaşırdı ama hemen ardından gülmeye başladı.

"Tabii, gidelim."

"Güzel!" dedim ve ayaklandım. "Başka zaman devam çal ama! Gerçekten çok güzel çalıyorsun, dinlemeyi seviyorum."

"Olur, senin için çalarım."

Sırıttım.

Birlikte dış kapıya yöneldiğimizde Deniz annesine haber verdi ve annesi bana gelip tatlı bir şekilde sarılmıştı. "Tanıştığımıza memnun oldum, istediğin zaman çıkıp gelebilirsin tatlım, olur mu?"

Geri çekildiğinde çekingen bir şekilde gülümsedim. "Olur tabii ki, ben de memnun oldum."

"Hadi çıkıyoruz biz anne!"

"Dikkat edin!"

"Tamam!" diye bağırdı Deniz. Buruk bir gülümseme ile onları izlerken sevinmiştim. Annesi beni sevmişti, utangaç olmam çoğu zaman gerçekten bir avantajdı. İnsanlar böylelikle benim daha masum olduğuma inanıyorlardı.

Ama değildim.

İşte abimgile gelmiştik ama kendisi çok misafirperver olduğu için duş alıyordu ve Liya yiyecek bir şeyler hazırlamıştı. Deniz ile oturmuş yengemle sohbet ediyorduk ve anladığım kadarıyla karı koca barışmıştı.

"Selam!" Belli ki abimin keyfi yerindeydi ki bu çok iyi bir şeydi, ama korkmuyor da değilim... "Hoşgelmişsiniz beyler."

"Hoşbulduk, nasılsın?" diye sordu Deniz.

"İyiyim, sen?"

"Ben de iyiyim."

"İyi olursun tabii!" diye ima etmeye başlamıştı bile manyak herif.

Yemekten sonra hepimiz salona geçtik ve Deniz evli çiftimizi cidden sevmiş gibiydi. Ben yan profiline bakarken ne kadar yakışıklı olduğunun farkına vardım, cidden çok çekiciydi ve benim gibi birisini nasıl sevmişti anlamıyordum.

Deniz fazlasıyla seksiydi.

"Abi ne zaman baba olucaksın sen?" diye birden sorduğumda deli deli sırıtan Alihan'a baktım. Böyle bir tepki beklememiştim. Neden böyle sırıtıyordu? Hayırlı işler... "Yoksa?"

"Yakında olurum belki?" diyen Alihan'a gülen Liya yok muydu bir de? İyice kafam karışmıştı. "Allahın işine bırakalım..."

"Yenge hamile misin sen yoksa?"

"Yuh!" diye bir tepki verdi Liya. "Yok canım! O kadar da değil, yani henüz değil ama aramızda birkaç konuşmalar yaşandı ve birçok değişiklik yapmaya karar verdik. Sonuçlara birlikte bakacağız."

"Ha siktir, ben korkmaya başladım!" dedim korkuyla. Deniz gülerken onlar için çok mutlu görünüyordu. "Yani hayırlısı olsun! Ne diyeyim? Hayırlısı olsun kesinlikle, bekliyorum bir bebiş!"

"Sana ne oluyor? Önce bize sor onu bir istersen." dedi Alihan. Biz aramızda şakalaşırken Deniz telefonuyla uğraşıyordu fakat stres içinde görünüyordu. Tam soracaktım ki izin isteyip birden kalkıp banyonun yolunu aldı.

"Ne oldu şimdi?" diye sordum.

"Git baksana!" diye tembihledi yengem beni. "Koş! Git arkasından."

"Ne?"

"Yuh, Liya!"

"Sen sus bir!" diye azarladı Liya kocasını. "Bak cidden, git arkasından! Her zaman bir şansın olduğunda kullan. Bunlarda sana son sözüm olsun!"

"Gittim ben!" dedim ve kalkıp aynı şekilde banyoya gittim. Kapı kapalıydı ama kapalı kapıdan Deniz'in sesini oldukça duyuyordum. Hararetli konuşuyordu.

"Rana, sana beni arama diyorum! Bu kaçıncı oldu? Aramızdaki şey bitti, bunu ne zaman kabulleneceksin acaba? Rahatsız ediyorsun, arama veya yazma yoksa bu sefer seni cidden engellemek zorunda kalacağım. Rahat ver!"

Ha siktir!

Eski sevgilisiydi galiba?

Banyoya daldığımda Deniz sinirli görünüyordu ve dokunsam ağlayacak gibiydi. Beni gördüğünde oldukça şaşırdı ve yüzüne bir gülümseme kondurmaya çalıştı, fakat tabii ki yemedim. "Kaan-"

"Eski sevgilin seni hala rahatsız etmeye mi çalışıyor, Deniz?" diye sorduğumda yutkundu. "Bana neden anlatmıyorsun? Huzursuz ediyor seni, ver ben konuşayım onunla. Bunu yapamaz!"

"Engelleyeceğim onu, sen endişelenme." dedi. "Onun yüzünden aramızı bozmak istemiyorum Kaan, lütfen yanlış anlama. Anlamadın, değil mi?"

"Hayır ama bizi rahatsız etmesini de istemiyorum, sabırlı bir insan değilim!" diye sinirlendiğimde Deniz ellerini omuzlarıma koyup beni sakinleştirmeye çalıştı. Fakat yüz ifadesi birden değişti.

"Biz mi dedin sen?"

"Evet!" dedim sertçe. "Deniz ben de bir değerin olmasaydı seninle öpüşmezdim! O kızın aramıza girmesini istemiyorum, baksana nasıl bozuldu moralin. Bunu istemiyorum, bak yolarım onu! Vallahi yolarım, ver şunu!"

Deniz uzunca yüzüme bakakaldığında birden gülmeye başladı. Kahkaha atmaya başlarken ben onu çatılı kaşlarımla izliyordum. "Sen sanki bir kıskandın?"

"Ne?"

"Sen kıskandın ya..." dedi ve benimle alay etmeye başladı. "Kıskanç bir Kaan? Göreceğimi asla düşünmezdim!"

"Ya Deniz sikeceğim ver şun-"

Birden sırtım duvarla buluştuğunda suspus oldum. Dudaklarımda kısa bir baskı hissettiğimde beni öptüğünü anladım. "Kıskanınca çok tatlı oluyorsun, kusura bakma öpemeden edemedim."

"Deniz, engelle onu!"

İşaret parmağını dudağıma yaslayıp kışkırtan gözleriyle gözlerime baktı. "Engelleyeceğim. Ama sakinleşmezsen yapmam, ona göre?"

"Deniz?"

"Kaan, göründüğün kadar masum değilmişsin cidden de." diyen Deniz'in gözleri beni ayak üstünde becermişti cidden de. Çok efendi, naif ve iyi bir çocuktu ama hemen azan çapkının tekiydi. "Başka yerde olsaydık pozisyonumuz çok başka olurdu."

Sustum.

Manyak mıydı bu ya?

Yanağıma bir öpücük kondurduğunda heyecanlandım ve onu kendimden geriye ittim. "Şımarıyorsun! Bak abimgildeyiz, rezil eder o manyak bizi!"

Tam o an manyak herif kapıya vurdu.

"Kendi evinizde sikin lütfen!"

Alihan...

Deniz gülmeye başladığında ben utancımdan yerin dibine girmiştim. Uzanıp dudağıma bir öpücük kondurduktan sonra onu ittim. O ise çok eğleniyordu. Piç gülüşü ile içeri gittiğinde ben banyoda biraz oyalandım.

Aklım eski sevgilisinde takılmıştı.

Bir sorun olmazdı umarım.

Olmamalıydı!

Deniz ile ileriye adımlıyorduk ve bunu seviyordum, umuyordum ki aramıza bir şey girmezdi.

Engellemek zorundaydım.









• Bölüm Sonu •

Merhaba güzellerim, nasılsınız?

Kusura bakmayın, bölüm pek uzun olmadı ve açıkçası bugün atmak istedim çünkü yarın ramazan ve cinsellik içerikli bölüm ramazan ayında olmaz diye düşündüm! Hızlı hızlı yazdım, o yüzden beğenmedim!

Biraz konuşmamız gerekiyor!

Şimdi, bildiğiniz üzere Almanyada yaşıyorum ve lise son sınıfım, bu da demek oluyor ki finallerim yaklaşıyor. Tüm ramazan ayı boyunca bölüm atabileceğimi sanmıyorum, bu gelecek iki haftada iki tane matematik sınavı daha yazacağım. Finallerimin birisi 17. Nisan'dan 20. Nisan'a kadar. Diğerisi 10. Mayıs'dan 16. Mayıs'a kadar. 19-21. Haziran'da ise Almanca, İngilizce ve Matematik son finallerimi yazacağım. Bu iki-üç ay içerisinde yeni bölüm atmaya çalışacağım, atamazsam lütfen anlayış gösterin. Çalışmam gerekiyor, malum finallerimden sonra üniversiteye başlayacağım!

Bölümü hızlı hızlı yazdım, içime sinmedi ama umarım siz seversiniz!

100. veya 105. Bölüm final yapmayı düşünüyorum. Bakalım nasıl olucak, sona çok yakınız! :)))

Bir sonraki bölüme görüşmek üzere, sizi çok seviyorum!! 💕💕💕

Continue Reading

You'll Also Like

1.5K 588 17
Bir kadın en fazla ne olabilir ki ? Diğer kadınlardan nasıl farklı olabilir ? Ne yapabilir ya da nelere karşı çıkabilir ? Ve bu kadın, inançları ve...
565K 39K 36
"Bağırmasana be kadın kulağımın zarını patlattın!" Deyince kan beynime sıçradı! Sinirle gözlerimi açtım ve beni tutan kollara baktım "Sen de önüne ba...
59.1K 7K 12
🏀 Sayın sen, ben Deva. Deva Çetinceviz. Adımdan da anlayacağın üzere ben kolay lokma biri değilim. Evet, babam beni erkek gibi büyüttü ama öyle olma...
211K 7.8K 28
Yeni doğmuş bir güneş ve ona eşlik eden nazlı yağmur damlaları.Hayattan umudu kesmiş bir kız ve yanında onun sahibi olmayı hedefleyen kötü bir adam.O...