Mahkumiyet (+18)

By siredtohopeless

4.3M 97.2K 59.8K

❗️Kitap ağır cinsellik ve vahşet içerir❗️ ... "Söz verebilir misin, Liya?" "Sana söz veriyorum, seni sevmekte... More

1. Bölüm : TUTSAK
2. Bölüm : KURTARICI
3. Bölüm : KAÇIŞ
4. Bölüm : MEKAN
5. Bölüm : KIRIK
6. Bölüm : BANA AİTSİN
7. Bölüm : KORKU
8. Bölüm : KARIŞIKLIK
9. Bölüm : SİYAH ŞEHVET
10. Bölüm : TEHDİT
11. Bölüm : DURDURULMAZ
12. Bölüm : YANLIŞ
13. Bölüm : HİSLER
14. Bölüm : ADALET
15. Bölüm : İTİRAF
16. Bölüm : GEÇMİŞTE KALAN
17. Bölüm : KISKANÇLIK
18. Bölüm : KATİL
19. Bölüm : HATA
20. Bölüm : ÇARESİZ
21. Bölüm : KAYIP
22. Bölüm : KÖRDÜĞÜM
23. Bölüm : ONSUZ
24. Bölüm : YENİDEN
25. Bölüm : YARALAR
26. Bölüm : TAKAS
27. Bölüm : ÖZÜR
28. Bölüm : ALEV
29. Bölüm : BEKLENİLMEYEN
30. Bölüm : İHANET
31. Bölüm : DELİK
32. Bölüm : ÇÖKÜŞ
33. Bölüm : ACI
34. Bölüm : GEÇ
35. Bölüm : ZAMANIN SORUSU
36. Bölüm : ÖZGÜRLÜK
37. Bölüm : EKSİK
38. Bölüm : TESLİM
39. Bölüm : KÜVET
40. Bölüm : DEĞİŞİM
41. Bölüm : İKİ BEDEN BİR RUH
42. Bölüm : LANET
43. Bölüm : MAZİNİN BIRAKTIĞI YARA İZİ
44. Bölüm : ALKAN
45. Bölüm : YENİ
46. Bölüm : OYUN
47. Bölüm : ÇOCUK
48. Bölüm : BİTİK
49. Bölüm : RÜVEYDA
50. Bölüm : YÜK
51. Bölüm : KÜÇÜK
52. Bölüm : ANLAYIŞ
53. Bölüm : MASKELİ BALO
54. Bölüm : ÖLÜM TANRISI
55. Bölüm : KİR
56. Bölüm : ŞİKAYET
57. Bölüm : HİSSETMEK
58. Bölüm : BURUK SEVİNÇLER
59. Bölüm : DİŞİ ASLAN
60. Bölüm : GÜCÜN DÖNÜŞÜ
61. Bölüm : SEVDALI RUHLARIN TENLERLE DANSI
62. Bölüm : KARŞI KARŞIYA
63. Bölüm : UNUTULAN GERÇEK
64. Bölüm : DUYGULAR
65. Bölüm : KOYU FANTAZİLER
66. Bölüm : CİVAN
67. Bölüm : İTALYA
68. Bölüm : ANNE
69. Bölüm : DEĞER
70. Bölüm : KARDEŞ
71. Bölüm : EV
29. OCAK 1994
72. Bölüm : YENİ HİSLER
73. Bölüm : SANAT ESERİ
74. Bölüm : YAKIŞ
75. Bölüm : BİLİNMEMEZLİK
76. Bölüm : DÖNÜM NOKTASI
77. Bölüm : DÜŞMAN
78. Bölüm : TEHLİKE
79. Bölüm : KÖTÜ İNSANLAR
80. Bölüm : UZAK
81. Bölüm : ZARAR
82. Bölüm : İKİ YÜZLÜ
21. TEMMUZ 1999
83. Bölüm : SARSILMA
84. Bölüm : YAKLAŞAN SON
85. Bölüm : KAZANIŞ VE MAĞLUBIYET
86. Bölüm : YAŞAM
87. Bölüm : ODAK
88. Bölüm : DÜZEN
89. Bölüm : İMKANSIZ
91. Bölüm : KAYBOLAN BENLIK
92. Bölüm : BARIŞ
93. Bölüm : UMUT
94. Bölüm : HAZIRLIK
95. Bölüm : YARDIM
96. Bölüm : MİNİK
97. Bölüm : DENİZ
98. Bölüm : İHBAR
99. Bölüm : 16. EKİM
100. Bölüm : FINAL
Yeni Kurgu: SESSİZ

90. Bölüm : GELİŞME

15K 413 278
By siredtohopeless

Gelişme

Yirmi beş yaşındaki Kaan oturduğu taşın üzerinde Deniz'in gelmesini bekliyordu. Hava rüzgarlı olduğu için saçları uçuşuyordu. Heyecanlı olduğu için tırnağı ile oynuyordu. Çok geçmeden yanında beliren Deniz ile yutkundu ve nasıl davranması gerektiğini unuttu.

"Selam." dedi Deniz nazikçe.

"Selam." dedi Kaan soğukça.

Deniz elindeki kağıdı Kaan'ın eline tutuşturdu. "Test sonuçları."

Kaan aslında negatif olduğunu biliyordu. Pozitif olsaydı Deniz bu kağıdı onun eline tutuşturmazdı. Boğazını temizleyerek kağıdı açtı ve negatif yazan test sonucuna baktı. İçi rahatlarken derin bir nefes verdi ve Deniz'e baktı. "Sevindim adına."

"Bu kadar mı?" diye sordu Deniz.

"Başka ne diyebilirim ki? Senden değilmiş bebek, bu güzel bir haber değil mi?"

"Evet... Senin de sevinmen gerekiyor."

"Sanırım artık bir şeylerin açığa kavuşması gerekiyor," dedi Kaan ve yavaşça arkasındaki taşa oturup denizin dalgalarını izledi. Yanındaki oğlan yanına oturup aynı onun gibi dalgaları izledi. İkisinin de saçları uçuşurken bir süre sessizlik hakimdi. "Geçmişimi bilmek istiyor musun?"

"İstiyorum, tabii hazırsan." dedi Deniz ve Kaan'ın yan profiline baktı.

"Ergen yaşlarımda cinsel yönelimim hakkında bir fikrim yoktu fakat yavaş yavaş sanki kendimi buluyor gibiydim. Kızlara ilgi duymuyordum mesela, erkeklerle daha yakından ilgilenmek istiyordum. Bunun yanlış olduğunu düşünmedim. Aşkın bir cinsiyeti olduğuna inanmıyorum, inanmadım da. Erkeklerden hoşlandığımdan emin olduğumda bunu anneme söylemeye karar verdim ama beklediğim bir şey çıkmadı."

"Kabul etmedi değil mi?" diye sorguladı Deniz ona bakarken fakat Kaan sadece dalgaları izliyordu.

"Anneme anlattığım gün aslında bir kabusun başlayacağını hesaba katmamıştım," dedi Kaan sakince. İçinde fırtınalar kopuyordu ve geçmişini hatırlamak ona acı veriyordu. "Annem beni cinsel yönelimimden kurtarmak için bana istemediğim şeyler yaşattırdı."

"Ne gibi?" diye sordu Deniz anlamayarak.

"Bana tecavüzde bulundu." diyen Kaan'a yönelik Deniz hayatının şokunu yaşıyordu. Dudakları aralanırken duyduğuna inanamıyordu. "Her gün yaptı bunu. Oyuncaklar ittirdi içime, oral seks yaşattı bana ama ben hiçbirisini istememiştim. Durması için hep yalvarırdım ama o erkeklerden hoşlanmamın hep yanlış olduğunu söylüyordu, ceza almam gerektiğini söylüyordu. Hep özür dilerdim ve erkeklerden uzak durmaya çalışırdım. Bir keresinde o kadar ileri gitmişti ki bayılmıştım ve bedenim günlerce kendine gelememişti. Ondan beri cinselliğe olan isteğim yok oldu ve dokunuşlardan hoşlanmıyorum, bazen korkutuyor. Umarım anlarsın bunu, kontrol edemiyorum bazen..."

Deniz susuyordu. İçten içe sinirlenip yaralanırken Kaan'a sıkıca sarılmak istiyordu ama dokunuşlardan nefret ettiğini hesaba katınca bu isteğinden vazgeçiyordu. İnsanların bu kadar kötü olduğuna inanamıyordu. Elleriyle tedirgince oynarken dudaklarını ısırıyordu, korkuyordu duyacaklarından. Kaan'ın yaşadıklarını silip onu mutlu etmek istese de, yaralarının küçük olmadığını biliyordu.

"Kardeşlerimi zehirleyerek öldürdüğünü öğrendiğim gün yine bana istemediğim halde dokunup bana zarar veriyordu. Fakat bu sefer kendimden geçmiştim. Bu sefer bütün bunlara bir son vermeye yemin etmiştim."

Deniz Kaan'a bakıyordu devam etmesini istiyorcasına.

"Ben..." Kaan derin bir nefes alıp verdi ve hala Deniz'e bakamadı. "Ben katilim Deniz, sandığın gibi masum ve temiz değilim. Annemi öldürdüm, hiç acımadan bedenini bir bıçakla deştim. Kan ile kirlenen vücudum bile durdurmadı beni. Onu öldürene kadar durmak istemedim, durmadım da."

Deniz hala susuyordu.

Kaan sonunda kafasını Deniz'e çevirip konuştu. "Hani bana sormuştun ya, anneni babanı sikip öldürdün mü ne yaptın, katil misin?, diye..." Deniz sustu. Kaan güldü. "Nereden bilebilirdin ki doğru söylediğini? Haklıydın ama inanmak istemedin... Şimdi anlıyor musun neden kimseyi yanıma yaklaştırmadığımı?"

Deniz susuyordu.

"Bir şey demeyecek misin?"

Uzun süre sessizliğe sığınan Deniz dudaklarını yaladıktan sonra yüzüne huzurlu bir tebessüm yerleştirdi. "Biliyorum şu an uygun değil ama sana bir soru sormak istiyorum?"

"Evet?" dedi Kaan merakla.

"Sana sarılabilir miyim?" Kaan gülse mi ağlasa mı bilemedi, karşısındaki tatlı adama kıyamadığı her halinden belliydi. Yutkunarak Deniz'in acılı gözlerine ve dudaklarına baktı. Kaan yavaşça başını salladığında Deniz beklemeden kollarını Kaan'ın boynuna sarıp onu sıcaklığına davet etti. "Sadece üzgün olduğumu söylemem çok az kalır yaşadıklarının yanında öyle değil mi?"

Ayrıldılar. Kaan keyifsiz ama açık bir gülümseme bahşettiğinde Deniz şaşırdı. Açıkcası, ilk kez Kaan'ın düzgünce gülümsediğini gördü. Kaan bunu fark etmişcesine gülüşünü soldurdu ve omuzlarını silkti. "Buna ne cevap vereceğimi bilmiyorum."

"Neden gülümsemeni soldurdun?" diye sordu Deniz.

"Herkese gülmüyorum çünkü, yorucu oluyor bazen." diyen Kaan şaka yapıyor gibiydi ama yapmıyordu. Ciddi bir insandı.

"Bana gülebilirsin." dedi Deniz.

"Bunun için hayatımda bir yerin olması lazım."

"Kırıcısın."

"Sadece dürüstüm. Birbirimizi anlayan iki yabancıyız sadece, yıldızlarımız barışmıyor ve çok ayrı dünyaların insanlarıyız."

Deniz biraz daha Kaan'ın yanına kaydığında ikisinin de bakışları birbirlerinin dudaklarına kaydı. "Şimdi olduğumuzdan daha yakın olabiliriz."

"Olmamalıyız ama." dedi Kaan ve ayaklandı. Deniz alttan bu inatçı ama fazlasıyla çekici olan adama bakarken sebepsizce sırıtmıştı. Aklında oldukça pis şeyler canlanırken Kaan olaya fransız kesilmişti. "Ne oldu?"

"Şimdi öğrenmene gerek yok." dedi Deniz ve aynı şekilde o da ayaklanırken Kaan'ın bedenine çok yakın olduğunu fark etti. Geri çekilerek onu darlamak istemedi. "Sen istemediğin sürece sana yaklaşmayacağım. Ve geçmişini bana anlattığın için teşekkür ederim, bu benim için çok anlamlı."

Kaan'ın kafasında Liya'nın sözleri canlanıyordu. Deniz'i tutup deli gibi öpmek istese de soğukkanlı olmalı ve önce beklemeliydi. Sertçe yutkunurken Kaan tebessüm etti. "Borcumdu diyelim. Umarım sana olan güvenimi boşa çıkarmazsın."

"Çıkarmayacağımı ıspatlayacağım sana." diyen Deniz oldukça samimiydi. Kaan ona güvenebilirdi, fakat korkuları karşı çıkıyordu. "Şimdi gitmem gerekiyor, hava karardı babam kızacak. Numaram var, yazışırız."

"Olur, git hadi kızmasınlar."

Deniz Kaan'a sıcak bir gülümseme hediye etti. "Kızsınlar, umrumda değil. Sen nereye gideceksin?"

"Evime?"

"Anladım." dedi Deniz. "O zaman görüşürüz, yaz bana."

"Tabii, yazarım." dedi. Daha sonra Deniz'in gidişini izledi. Gülümsemek istese de yapamadı, sanki bir şeyler eksik gibiydi yada bir şeylerden korkuyor gibiydi. Soğukkanlıydı ve nedenini bile bilmiyordu.

Ayrıca dudaklarını öpmediği için içinde kalan isteklerini çıkarıp atmak istiyordu. Derince oflayarak evine doğru yol alan genç istediklerini sorguluyordu.

———

Bedenimden akan terleri umursamıyordum, şu an ki yaptığım tek şey Alihan'ın aletinin üzerinde zıpladığım ve deli gibi inlemelerimi ortaya sunduğumdu. Çıplak bedenlerimiz terden birbirine yapışırken birleşme kokumuz burnumun deliklerinden sızıyordu. Islaklığıma çarptığından dolayı yankılanan ses beni azdırırken Alihan'ın büyük elleri belimdeydi ve kucağında onu sürmeme izin veriyordu.

"Daha hızlı." diye bir emir verdiğinde başını arkaya yasladı ve bana çekici boynunu sundu. Karşı koyamadım, ona atılıp dudaklarımı terli boynuna hapis ettim. Dilimle ıslak olan tenini daha çok ıslatırken Alihan altımda kıvranırcasına inliyordu. "Liya..."

"Bebeğim?" Dişlerimi çenesine geçirdiğimde dudaklarımı boynuna ve çene çizgisine bastırıyordum. Arkaya kayan gözleri dayanamadığını ıspatlarken çok daha sertleştim. "İstediğin bu değil miydi?"

"Bu kadar mı?" diye kışkırttı beni. Tırnaklarımın uzaması bir avantajdı, kucağında daha sert hareket etmeye başlarken tırnaklarımı boynuna saplıyordum. Acılı bir inleme döküldü dudaklarından, bunu bir sırıtmayla izledim. Elini belime sardığında çok daha sertleştim. İkimizde tutkuyla inlerken titremeye başladım. Titreyen bacaklarımla birlikte Alihan'ın aletinin üzerinde geldim. Bağırarak inlerken gözlerim doldu, yaşadığım en etkili orgazmlarımdan birisi olabilirdi.

İçime dolan katı sıvıyı hissettiğimde sırıttım. Alihan da aynı şekilde inleyerek boşaldığında dudaklarına kapandım. Dolgun dudaklarını emmeye başladığımda o dilini işin içine kattı. Islak öpüşmemiz çok daha ateşlendi, durmak istemedik. Yaklaşık bir dakika süren ıslak öpüşmemizin sonucunda geri çekilen bendim.

Yorgunlukla kendimi yana attığımda kollarımı koltuğun başlığına yaslayarak kafamı arkaya attım ve derin soluklar alıp verdim. Terli vücudum parıldarken Alihan'da benimle aynı haldeydi.

Kafamı omzuna yaslayıp nefes alışverişlerimi düzene sokmaya çalıştım. "Yorucuydu."

"Çok iyiydi." dedi Alihan çatallı sesiyle. "Kontrol senin elindeyken çok daha iyi bir orgazm yaşıyorum. Kölen olmayı çok seviyorum."

"Biliyorum." diye mırıldandım.

Kenarda duran tişörtünü üzerine geçirdiğinde iç çamaşırlarımla öylece oturuyordum. Sızlayan kadınlığımın ne zaman sakinleşeceğini sorguluyordum. Koltuğun üzerinde duran hırkamı giydiğimde bacaklarım açıktaydı. "Sence Kaan ile Deniz öpüşmüşler midir?"

"Dört gözle bekliyorsun bunu değil mi?" diye sorduğunda şirince güldüm. O da gülünce eşofmanını düzeltmekle uğraşıyordu. "Yani evet, öpüşseler fena olmaz. Deniz iyi bir çocuğa benziyor, Kaan'ı üzmez. Üzerse onu öldüreceğimi biliyor, umarım intihara kalkışmaz."

"İkisi de birbirini seviyor, bu hallerinden oldukça belli." dedim. "Çok mutluyum, hikayeleri cidden çok heyecanlı. Umarım Kaan beni dinleyip çocuğu öpmüştür."

"Liya, utanmasan gidip çocukları kendin öpüştüreceksin. Sevgilim biraz yavaş mı olsan? Cinselliği çok sevdiğini biliyorum ama uslu bir kız ol, heyecanlanma bu kadar!"

"Uslu bir kız olmayı sevmiyorum," dediğimde kucağına yerleştim tekrardan ve terleyen saç tellerini alnından topladım. "Kabul et, sen de sevmiyorsun? Daha birkaç dakika öncesinde kucağında deli gibi zıplayarak seni becerirken şımarıklığımı çok seviyordun..."

Eli çıplak bacağımda gezinirken kafamı arkaya atarak küçük bir kahkaha attım. "İçindeki şeytanı uyandırdın demek?"

"O şeytan asla yatmıyor bebeğim." dediğinde dilini dudaklarımdan geçirdi. "İkinci bir tur mu istiyorsun?"

"Evet."

Elini kadınlığıma koyduğunda titredim. "Henüz vajinan çok hassas, beklemeliyiz."

"Beklemek istemiyorum, bu turu sen yöneteceksin. Kontrolün tamamen senin elinde olmasını istiyorum." Dudağına küçük bir öpücük kondurdum. "Şimdi senin için bir köle olmama izin ver."

"Zevkle." dediğinde kalçamı okşuyordu. Parmakları yavaşça çok daha edepsiz yollara başvurdu. Kalçamın çizgisine yerleştirdiği parmağı daha derinlere inerken kalça deliğime ulaşmıştı. "Bu noktayı denemeliyiz bence."

Sustum.

Beni saçımdan tutarak kucağından indirdi ve nazik olmayan bir şekilde bedenimi koltuğa yüzüstü yatırdı. Ellerimi birleştirip kafamın üzerine koymasını sağladığında kalçama sert bir şaplak attı.

"Bu kadar şımarık olduğun için seni cezalandırmalıyım. Sen ne düşünüyorsun?"

"Kesinlikle cezalandırılmam gerektiğini düşünüyorum." dediğimde Alihan'ın seksi bir kahkaha bıraktığımı duydum. Dudaklarını sırtımda hissederken sol kalça yanağıma sert bir tokat attı. "On kere sol kalçana, on kere de sağ kalçana vuracağım. Dayanabileceğini düşünüyor musun?"

"Yirmi kez yapsan olmaz mı?" diye mırıldandığımda elini saçıma gömüp kafamı arkaya doğru çekti. Dudakları çenemde gezinirken sol yanağıma bir kez daha vurdu. "Elin çok hafif..."

Bunu dememle öyle bir şaplak attı ki ağzımdan bir inilti koptu. "Sert olmamı istiyorsun galiba?"

"Evet!" diye mırıldandım. Bir kez daha vurdu, sonra bir kez daha ve bir kez daha. Çok acıyordu ama bunu seviyordum.

"Devam etmek istediğinden emin misin?" diye sorduğunda devam etmek istediğimi söyledim. "O kadar kızardılar ki..."

"Devam et."

Acıyla bağırmamla durdu, bu kalçama vurduğu on sekizinci vuruştu. Deli gibi titreyen kalçalarımın acısı beni o kadar tatmin etti ki deli gibi gülmeye başladım. "Altında kıvranmak ne kadar iyi hissettiriyor biliyor musun?"

Dolgun kalçalarımı tutarak onları ayırdı ve anal deliğimde bir ıslaklık hissettim. Tükürüğünü orama akıttıktan sonra parmağıyla o deliğimi okşamaya başladı. "Dilimi burana gömmek için sabırsızlanıyorum."

"Ben de öyle."

Sertçe saçımdan tuttu. "Konuş veya fikrini söyle demedim sana, sessiz ol."

Kafamı usluca salladım.

İçimde hissettiğim parmağı ile dudaklarımı birbirine bastırdım. İnlememi içime atarken Alihan parmağı ile deliğimi genişletmeye çalıştı. Ağzımdan kopan iniltilere kızmıyordu, o yüzden devam ettim.

İkinci parmağını da içimde hissettiğimde beni onlarla becerdi. Hızlıydı, iniltilerimi çoğaltıyordu. Acının hissi neredeyse tamamen kaybolduğunda parmakları içimden çıktı ve dili devam etti. O noktamı öpüyor ve yalıyordu, çok hızlı ve vahşiydi. Deli gibi inliyor ve daha fazlası için yalvarıyordum.

Elimi saçlarına daldırıp kafasını kalçama daha fazla bastırdığımda bileğimi sertçe tutarak kafasını kaldırdı. Yaptığımın farkına vardığımda sıçtığımı anladım. Beni boynumdan tutarak yüzüstü yattığım yerden arkaya doğru yani kendisine çektiğinde eli karnıma doğru indi. "Bunu yapmana izin verdiğimi hatırlayamıyorum? İzin verdim mi?"

"İzin vermedin..."

"O zaman neden ben izin vermeden kafamı kalçana daha çok bastırdın?" Dilini kulak meme sürttüğünde yutkundum.

"Çünkü çok iyi hissettirdi ve ben kendimi kaybettim. Özür dilerim, bilerek olmadı." dediğimde eliyle memelerimi sertçe avuçladı. "Bana hak ettiğim cezayı ver."

"Yat yerine." diye bir emir verdiğinde eski pozisyonuma döndüm. Aniden içimde hissettiğim sertlikle inledim. Anal seksin başlangıç şekli çok acılıydı, Alihan bunu bilerek yapmıştı. "Nasıl hissettiriyor?"

"Acıyor." dedim inleyerek. İçimde bekledi, deliğimin daha çok genişlemesini bekledi ve beklerken elleri sırtımda gezintiye çıktı. Hareket etmeye başladığında inlemeye devam ettim. Aynı şekilde Alihan'ın da nefesleri seslendiğinde dakikalarca içimden çıkmadı ve içimde hareket etti.

Islak sesler kulaklarımda çınlarken kalçalarıma çarpıyordu ve bu çok gürültülüydü. "Ben demeden önce gelmeyeceksin duydun mu beni?"

"Evet..." diye onayladım inlerken. Sona yaklaşıyordum ve bunun yüzünden lanet ediyordum, bir şekilde kendimi gelmemek için sıkıyordum ve Alihan hala bana gelebilmem için izin vermemişti. "Ali..."

"Kapat çeneni, konuş demedim."

"Ali, dayanamıyorum!" Kalçalarım titremeye başladığında onları birbirine bastırarak kasıldım. "G-geleceğim lütfen, lütfen izin ver artık."

"Hayır, dayanacaksın."

Kalçalarımı tutarak ayırdı ve daha hızlı becerdi beni. İnleyişlerim yükselirken daha fazla karşı koyamadım ve ikinci orgazmımı da yaşadım. Deliğim hassaslaşırken elimle Alihan'ı ittirmeye çalıştım ve başardım da. Kalçalarım ve bacaklarım titrerken gözlerim dolmuştu. Hissettiğim zevk çok yoğundu.

"Sikeceğim, hiçbir dediğimi yapmıyorsun!" diye kızdığında susmaya karar verdim. Beni sertçe tutarak ayağa kaldırdı ve kendisi de kalktı. Omuzuma sertçe bastırarak beni dizlerimin üzerine oturttu. Oturmakta zorluk çekiyordum çünkü titremem biraz olsun sakinleşmemişti. "Ellerini aletime sar ve beni çek."

Ellerimi aletine koyup hızlıca ona çekmeye başladığımda gözlerine bakıyor ve sakinleşmeye çalışıyordum. "Aletim çok ıslak değil mi? Senin sayende, için çok ıslaktı. Benim için ne kadar delirdiğini hissediyorsun değil mi?"

Kafamı salladım.

"Daha hızlı ol, iki elini de kullan!" İstediğini yaptım. Ellerim ağrıyordu ama umursamadan daha da hızlandım ve damarlı aletine baktım. Ucu çok kızarmıştı ve Alihan'ın inleyişleri yükseliyordu. Hırıltıları vahşileştiğini gösterirken çok daha hızlandım ve mükemmelliğini izledim. "Aç ağzını!"

Açtım. Aletini ağzıma yerleştirerek sıvısının boğazıma sıçramasına izin verdi. Gözlerim arkaya kayarken Alihan saçlarımdan tutuyor ve deli gibi inliyordu. Kasıkları titriyordu ve vücudu terden ıslanmıştı. Aletini emerek ağzımdan çıkardığımda dizlerimin üzerinden kalkmadım.

Ali beni tek koluyla kaldırıp kucağına aldığında kollarını belime sardı ve alınlarımızı birleştirdi. Koltuğa tekrar oturduğumuzda böyle sarmaş dolaş oturmuştuk, tek fark şu an deli gibi öpüşmemizdi.

Görgüsüz davranan bendim, dudaklarını sömürüyor ve yalıyordum. Çok lezzetliydi ve nefesi çok sıcaktı, teni ıslak ve yumuşaktı. Dilini ağzıma alıp emmeye başladığımda Alihan yorulmuş olmalı ki bana karşılık vermedi, onu emmeme izin verdi. Dudaklarını ve dilini uzun bir süre kendimce emdiğimde geri çekilmeye karar verdim.

Alihan kızarıp şişen dudaklarıyla bana altımda öyle bakarken daha çok vahşileşmek istedim ama bugünlük sevişme dozumuzu almıştık. İki tur atmıştık ve Alihan fazlasıyla yorgun düşmüştü. "Yoruldun mu sevgilim?"

"Fazlasıyla." dediğinde gülümsedim. "Çok canını yaktım mı?"

"Hiç yakmadın," dediğimde önüme gelen saçlarımı topladı. "Yakabilirsin de, bu çok hoşuma giderdi. Bana ne verirsen ver, senden geldiğini bildiğim sürece hep kabul olacağım."

"Bu kadar güzel sevmek zorunda değilsin..." Yanağıma derin bir öpücük kondurdu ve dudaklarını tenime sürterek dudaklarıma yöneldi ve onları da öptü. "Benim gibi bir adamı nasıl bu kadar temiz sevebildin?"

"Zıt kutuplar birbirini çekerler. Sen benim aydınlığıma çekilirken ben senin karanlığına çekildim. İkimizde bence temiz değiliz? Üstelik ikimizde can aldık."

"Şşt," dedi Ali. "Liya, o konuyu konuşmuyoruz dedik. Her şey geri de kaldı, yaşananların hepsi artık geçmiş. Düşünme artık, geçmişi bırak geçmişte kalsın."

Gülümseyerek kollarımı boynuna sarıp ona sıkıca sarıldım. Sırtımı sıvazlarken çok sessizdik. Uzun bir süre sonra geri çekildim ve kucağından kalktım. "Temizlenelim hadi."

"Çok üşeniyorum!" diye mızmızlandı.

"Hayır kalk, pis kokuyoruz!" Onu yerinden kaldırmaya çalıştım, birkaç deneyişimden sonra başardığımda birlikte banyoya gidip temizlendik. Uslu uslu ferah bir duş aldıktan sonra odaya gitmiştik, ben onun kucağında oturuyordum ve o saçlarımı fönlüyordu.

Yumuşak dokunuşlarla saçlarımı seviyor ve ayırarak fönlüyordu, çok dikkatliydi ve bedeni çok sıcaktı. Güvendeydim.

"Alihan yetmedi mi?"

"Tamamen kuruması gerek bebeğim, hasta olmanı istemiyorum. Sabır et biraz?" Yüzümde kocaman bir gülümseme olduğunda Alihan çok sabırlıydı. "Saçların çok güzel, böyle seninle ilgilenmek çok güzel."

"İnan bana, o ilgiyi görmek de çok güzel." dedim. Omzuma bir öpücük kondurdu. "Bunaldım! Ne zaman bitiyor?"

"Az kaldı, mızmızlanma!" diye kızdığında sustum. Birkaç dakika sonra makinayı kapattığında kucağından kalktım ve guruldayan karnıma lanetler okudum. Alihan gülerek beni kollarının arasına aldı. "Acıktın mı?"

"Hayır desem yalan olur..."

"Ne istiyor canın, yapayım hemen?" İlgiyle sorduğunda güldüm. Bu adam beni çok mutlu ediyordu, bana çok düşkündü ve düşüncesi içimde büyük bir sevincin olmasına sebep oluyordu. "Nereye daldın?"

"Seni ne kadar çok sevdiğimi düşündüm." Bu dediğime şirince güldüğünde elini tuttum. "Gel, mutfağa inelim."

Onu peşimden sürüklediğimde ikimizde mutfağa girdik ve etrafımıza baktık. "Pizza yapalım mı?"

"Sen yemezsen ben de yemem ama!" diye uyardım onu.

"Ben de yiyeceğim, mızmızlanmasana!" diye kızdı bana tekrardan. Takmayıp saçlarımı yukarıdan ar kuyruğu yaptığımda bana gerekli malzemeleri sıraladı ve ben hepsini çıkardım. Evde her şey var mı diye kontrol etmedik, çünkü hep birlikte alışverişe çıkardık ve her şeyi tam liste tamamlardık.

"Sen otur ve beni izle, yemek yaparken çok seksiyimdir." derken bana pis bir sırıtışla bakıyordu. Gözlerimi devirerek tezgaha çıkıp oturdum. "Tüh, çırılçıplak olsaydım çok daha seksi bir görüntü olurdu."

"Soyun?"

Bana yaklaşıp dudağıma küçük bir öpücük kondurdu. "Düşündüm ve sana bu iyiliği yapmak istemediğimi fark ettim."

Onu ensesinden tutarak çekilmesine engel oldum ve dişimi sertçe alt dudağına geçirdim. "Karalı, kimse senden üstünü çıkarmanı istemedi. Kendin bir havalara girdin ve girdiğin gibi çıktın bence, şimdi kapat çeneni ve yemek yap."

Gülerek geri çekildi. "Emredersin."

"Tabii ki emrederim!" dedim çok bilmiş bir tavırla. Kocam beni hiç takmayarak hamuru yapmaya başladı bile. Damarlı ellerinin nasıl hareket ettiğini izlerken yüzümde sürekli bir sırıtış meydana geliyordu. Elleri yemek yapmaya o kadar yatkındı ki, benden daha iyi yemek yaptığı belliydi.

O her konuda ve her alanda çok yetenekliydi!

Hamuru açtığında kendi baharatlarıyla tomates sosu yapıp döktü. "Üstüne ne istersin? Ton balığı koyabilirim? Sosis? Soğan?"

"Sade olsun. Ama sen bir şey istiyorsan koy, bana fark etmez."

"Karım nasıl istiyorsa öyle olucak." dediğinde kocaman gülümsedim. "Öpücük." dedi ve dudağını uzattı. Dudaklarına uzun bir öpücük kondurduktan sonra gülümseyen kocama baktım. En sonuna peyniri döktü ve birkaç italyan baharatı kattı. Pizzayı italyan tarzı yaptığından emindim.

Pizzayı fırına sürdüğünde ellerini yıkayıp ortalığı temizledi. Hayranlıkla onu izlerken işini bitirdiğinde yanıma geldi. Bacaklarımı beline sardıktan sonra kollarımı boynuna sardım ve burnunu öptüm. "Haklısın, yemek yapınca cidden çok seksi görünüyorsun."

"Bana bilmediğim bir şey söyle."

"Piçsin." dediğimde gülmeye başladı.

"Küfür etmiyoruz!" diye kızdı.

"Yoo, ediyoruz! Sen böyle gıcık olmaya devam edersen ben küfür etmeyi hiç bırakmayacağım."

"Hey, şımarıksın! Küfür edersen diline acı biber sürerim ona göre? Uslu bir kız ol!"

"Dilime başka bir şey de sürebilirsin ama neyse." Hoşuna gitmiş gibi bu dediğime pis pis sırıtırken ben masum davranmaya çalışıyordum. "Bugün bence kotamızı doldurduk."

"Aynı fikirdeyim." dedi.

Yarım saat sonra masada oturuyor birlikte yiyorduk. İştahlı iştahlı yemesi beni mutlu ederken onu izlerken doyuyordum, onu yemek yerken izlemek benim için çok özeldi ve onun sağlıklı olması en önemli şeydi. Beş dilimden fazla yemişti ve bu yeme bozukluğunu yavaş yavaş yendiğini çok iyi gösteriyordu, mutlu mutlu pizzayı yemeye devam ederken onu izliyordum ama o yemeğine odaklanmıştı.

Herhangi bir şeyi yaparken, nasıl böyle güzel gözükebiliyordu?

———

Kaan duştan çıktıktan sonra Netflix üzerinden dizi izlemeye başladı. Amerikan dizilerine bayılırdı ve şu an izlediği dizi Stranger Things'di. Boş boş diziyi izlerken aklı aslında çok doluyduz Yarın kesinlikle Alihan'ın yanına gidip onunla konuşacaktı, bu onu çok rahatlatıyordu.

Telefonuna gelen mesajlara baktığında gözleri büyüdü. Yirmi iki dakika önce Deniz ona mesaj atmıştı, nasıl görmemişti?

deocean_

Uyuyor musun?

Konuşalım mı?

Selam

Uyumuyorum

Dizi bakıyordum

Deniz bir dakika geçmeden cevap verdi.

Anladım

Rahatsız ediyor muyum?

Hayır

Konuşalım

Bugün için teşekkür ederim

Bana yaşadıklarını ve travmalarını anlatman çok güçlü bir davranış

Umarım şimdi daha iyi hissediyorsundur

Ama lütfen, sana asla zarar vermeyeceğimi bil

Travmalarını yenmende yardımcı olacağım

Birlikte daha güçlüyüz

Okay?

Gerçekten çok tatlısın ama kendi başıma daha iyiyim

Buna alışkın değilim

Üzgünüm

Yardımın ve düşüncen için sağol

Anlıyorum tabii ki

Ama ben burdayım bunu bil istiyorum

Hep burdayım

Peki ya eski sevgilin?

Ona ne olucak?

Kaan cidden sen varken onu sikleyeceğimi mi düşünüyorsun?

Benim için o yok?

Bana iyi geleni yapacağım

Bir daha onu anmazsan sevinirim

Neden?

Çünkü artık o yok?

Neden yok?

Çok güzel bir kadınmış buldum sosyal medyadan

Seni takip ediyor hala

Ve cidden çok güzel

Ama kişiliği boktan

İnan bana kişiliği çok boktan

Onu sevmiyorum

Kadınlardan hoşlanmıyorum

Bunu anlamak neden bu kadar zor Kaan?

Zor değil

Güvenmekte zorluk çekiyorum sadece

Sonuçta sevgiliydiniz

Onu sevdiğimi zannetmişim

Öyle değilmiş

Kadınlara ilgi duymuyormuşum

Aslında erkeklerden hoşlandığımı hep biliyordum ama bastırmak istedim bu isteğimi

Böylelikle hayatımı mahvediyorum sadece

Ailen karşı mı?

Ailem sorun değil

Onlar bunu kabul ederler, kız kardeşim lezbiyen ve ailem buna sıcak bakıyor

Ama etrafımdakilerin tepkisinden korkuyorum

Profilimden anladığın gibi müzik yapıyorum ve kendimce ünlenmeye çalışıyorum

Bundan korkuyorum

Korkma

Seni sevenler arkanda duracaktır zaten

Böylelikle hayatındaki ikiyüzlü insanlar tanıyacaksın ama

Bu iyi bir şey değil mi?

İyi bir şey mi?

Değil

Gerçeklerle yüzleşmeyi hiç sevmiyorum

Hayatımdaki sahte insanlar kalsın, gerçeği tanımak istemiyorum

Daha önce hiç senin için değerli olan bir şeyi kaybetmedin mi?

Hayır

En büyük korkum bu

Umarım kaybetmezsin de

Altından kalkamayacak birisine benziyorsun

Yanlış anlama beni

Anlamadım

Peki sen?

Kardeşlerimi kaybettim

Tek onlar vardı hayatımda ama annem onları öldürünce yapayalnız kaldım

Alihan abim var sadece şu an

Onu kaybetmek istemiyorum

Onu kaybedersem bu sefer toparlanamam

Çok bağlısın ona

Tatlı bir ilişkiniz var

Umarım hep böyle kalır

Ya senin hayatındaki değerli insanlar?

Kim onlar?

Annem, babam, kız kardeşim, arkadaşım ve arkadaşlarım

Onlar benim için değerliler

Liste çok uzunmuş

Ama tatlı bir liste :)

Evet ama kaybedebileceğim çok fazla insan var

Bir yandan da kötü

Yalnızlıktan hoşlanmıyorum

Çok zıtız

Benim kimsem yok, senin var

Ben yalnızlığı severim, sen sevmezsin

Ben korkak değilim, sen korkaksın

Ben sosyal değilim, sen sosyalsın

Ben katilim, sen değilsin

Bence katil olman çok seksi

Kötü birisi değilsin

Empati kuruyorum, herkes aynısını yapardı

Bende aynı senin gibi davranırdım

Annemi öldürürdüm

Yapmazdın Deniz

Sen safsın ve oldukça iyi niyetlisin

Kalbin çok temiz

Bence kalbin böyle iyiyken kimseye zarar veremezsin sen

Nereden biliyorsun?

Birbirimizi çok iyi tanımıyoruz henüz

Ben masum muyum sanıyorsun?

Öyle misin değil misin bilmiyorum

Ona bakarsan kimse masum değil

Yani evet

Hmhm

Bir sorum var

Hm?

Müzik yapıyorum dedin

Hangi tarz?

Şeyy

Çoğu ingilizce ama türkçe şarkılar da yapıyorum

Henüz yayınlamadım ama ilk albümüm üzerinde yaklaşık üç senedir çalışıyorum

R&B, Hip-Hop tarzı şarkılar söylüyorum

Ve çok heyecanlıyım

Bir gün şarkılarını dinlemeyi çok isterim

Kesin çok iyiler

Çok teşekkür ederim🥹

Henüz bitmedi albüm ama sana birkaç şarkılarımı gösterebilirim

Cidden mi?

Neden olmasın ki?

Peki o zaman

Bir gün yapabiliriz kesinlikle

Tamam :)

:)

Neyse gidiyorum ben

Film izleyip uyuyacağım

İyi geceler ve güzel uyu

🫶🏻

Sana da iyi geceler

Güzel uyu

:)

———

Leyla'nın ağzından.....

Topuklularımın üzerinde yürürken çok yorgundum ve sadece eve gidip uyumak istiyordum. İşten şimdi çıkmıştım ve yavaş yavaş güzel havada yürüdüm. Fakat arabama yaslanmış beni bekleyen bir Uzay ile karşılaştığımda gözlerimi devirdim. Dünden beri ona çok kızgındım, bardaki konuşmaları cidden çok kırıcı olmuştu. Şimdi burada ne işi vardı?

"Ne istiyorsun, Uzay?" diye sorduğumda gereğinden fazla sakindim. "Gerçekten çok yorgunum, sadece eve gidip uyumak istiyorum."

"Ben sürüyorum, geç bakalım."

"Nereye?"

"Sana." dedi. Umursamadım ve yavaşça topuklularımın üzerinde sürücü koltuğunun yanına oturdum. Uzay benden arabanın anahtarını alıp arabayı çalıştırdı ve evime doğru sürmeye başladı.

"Nasıl geçti günün?" diye sordu ilgiyle.

"Yorucuydu."

"Karnını doyurdun mu?"

"Hayır."

"Ne?" Kızmış gibiydi. "Leyla, saat altıya geliyor! Sabahtan beri bir şey yemedin mi?"

"Öğlen arasında bir sandviç yedim." dedim ağzımdaki sakızı şişirip patlatarak.

"Eve gidince sen oturup dinleneceksin, ben de güzel bir akşam yemeği hazırlayacağım. Ne yemek istersin?"

"Uzay, çok yorgunum? Yemek yemeğe halim yok, sadece uyumak istiyorum."

"Önce yiyeceksin sonra uyuyacaksın. Bütün gün yemek yemedin, bu zararlı olabilir. Neden dikkat etmiyorsun kendine?"

"Nereden geliyor bu ilgi birden bire?" diye sordum ona ters bakışlar atarken. Kaşlarını çatarak bana bakarken bende aynı bakıyordum. "Neden buradasın? Neden benimlesin? Barda olup ot çekmen ve kadınlarla sikmen gerekmiyor mu? Ne değişti?"

"Şu boş konuşan ağzını kapat ve beni sinirlendirme. Gerçekten triplerini çekemeyeceğim şu an."

"Beni istediğin zaman çekiyorsun, haklısın. İşine geldiğin gibisin. Ağzım da işine geldiği gibi, ama merak etme ağzımı doluyken daha çok sevdiğini biliyorum." Sinirim o kadar bozuktu ki kahkaha atmaya başladım. "Çektiğin ottan beyin hücrelerin yanmış. Cidden, ne hale gelmişsin sen?"

"Buradaki problemin sadece kendim olduğunu düşünmüyorum." dedi. "İma ettiğin şeylerin hepsi o kadar blöf ki! Ot çekip çekmediğim senin sorunun değil! Asıl sendeki ilgi neyin nesi?"

"Varlığımın bir problem olduğunu belki beşinci kez yüzüme vurdun, Uzay. Ama unutmayalım ki, yanında kalmak isteyen kişi bendim. Sen bir korkak gibi siktir olup gittin yine. Hangi hakla sinirleniyorsun ki?"

"Kapat çeneni."

"Neden?" diye sordum sinir bozucu bir gülümsemeyle. "Gerçekler acıtıyor, ondan mı? Bıktım artık çenemi kapatmaktan?"

"O çeneni hiç kapatmıyorsun ki!" diye yükseltti sesini. "Sikeceğim artık, imaların yüzünden şu an yine kavga ediyoruz! Çeneni tut!"

"Adam gibi konuş, kıs o ses tonunu! Karşında kız çocuğu yok, keyfine geldiği gibi bağıramazsın! Mantıklı bir şey yap da yola bak. Uğraşamam seninle."

"Yemin ediyorum seninle ömür geçirilmez! Sabır taşı mıyım ben amına koyayım?"

"Benimle asla bir ömür geçiremezsin zaten." dediğimde Uzay bu sefer gerçekten susmuştu. Ağır mı olmuştu? Ağır olmuş olabilirdi ama doğruydu. Ne yani, evleneceğimizi falan mı düşünüyordu? Aramızda hiçbir şey yoktu.

Evime geldiğimizde ben bir şey demeden odama gittim. Çantamı bir kenara bırakıp ayaklarımın ağrısından dolayı yatağa oturup biraz beklemeye başladım. Duş almaya çok üşeniyordum, komple üstümü değişsem yeterdi.

Saçlarımı toplayıp dağınık topuz yaptım. Ayağa kalkıp eteğimi ve badimi çıkardığımda Uzay odaya girdi. Kapıyı çalmamasını umursamadım, görmediği bir şey değildi. Sütyenimden taşan göğüslerime kayan gözünü anında topladı ve gözlerime baktı. "Ne yemek istersin?"

"Bir şey yemek istemediğimi söyledim. Yemeyeceğim, iştahım yok ve zaten kilo vermem gerekiyor." dediğimde modum daha çok düştü. Kilo almak benim için bu dünyadaki en kötü şeydi. Ve ben asla istediğim bir fiziğe sahip olamamıştım. Dolan gözlerimi ondan saklamak amaçlı arkamı döndüm ve şu an gördüğü tek şey dolgun ve büyük kalçamdı.

Kapının kapanma sesini duyduğumda lanet okudum. Koluma dokunduğunu hissettiğimde kollarında ağlamak istediğimi fark ettim. İş çok yoruyordu, kilo alıyordum ve Uzay'ı düşünmekten geceleri uyuyamıyordum. Hayatım şu son birkaç gün içinde çok kötüydü, sadece acı çekiyordum ve yemek yemeyi kesmeye çalışıyordum.

"Gözlerime bak, Leyla."

"Uzay beni yalnız bırakabilir misin?" diye rica ettim ona kırılgan sesimle. "İyi hissetmiyorum kendimi."

"Bırakmam, belli ki birine ihtiyacın var."

Önüme geçtiğinde ellerini yanaklarıma koyup sevgiyle baş parmaklarıyla yanaklarımı okşadı. "Sorun ne güzelim? Neden bu kadar mahvediyorsun kendini?"

Kontrol edemediğim için gözyaşlarım akmaya başladı ve ben iç çeke çeke ağlamaya başladım. "Baksana şu halime? Çok çirkinim, beş kilo aldım ve karnım çok çıktı. İş çok yoruyor, kendime zaman ayıramıyorum ve sen... Sen aklımı çok karıştırıyorsun. Son günlerde o kadar çok acı çektim ki artık patladım, her şeyi içime attım..."

"Sen nereden çıkarıyorsun bunları? Aklını mı yedin sen? Sen bu dünyadaki gördüğüm en güzel kadınsın, her şeyin harika ve bedenin mükemmel. Kilo almak çok doğal, neden kilo almak bir insanı çirkin yapsın ki? Çok güzelsin, güzelliğin bence illegal olmalı çünkü bana çok zarar veriyor."

"Gerçekten böyle mi düşünüyorsun?"

"Gerçekten. Güzellik içten gelir, dıştan değil. Ama sen o kadar harikasın ki, hem içinden hemde dışından güzelsin ve tam bu yüzden güzelliğin çok zarar veriyor bana. Ve bedenine gelirsek..." Bakışlarını bedenime indirdiğinde kollarımla karnımı kapattım. Küçük bir miktar karnım çıkmıştı ve bacaklarım kalınlaşmıştı, eskiden çok daha zayıftım. "Kilolu bile değilsin ki? Biraz etlenmişsin sadece ve bu sana çok yakışmış. Kilolu olsan bile hala dünyanın en güzel kadını olurdun gözümde. Sana her şey çok yakışıyor, istersen dünyanın en şişmanı veya zayıfı ol, sen hep güzel olucaksın."

Kafamı eğdim ve kollarımı karnımdan çözmedim. Sözleri çok güzeldi ve ben böyle güzel sözleri hak ediyor muydum emin değildim.

Dizlerinin üzerine çöktüğünde lanet okudum içimden. Kollarımı karnımdan çektiğinde ellerini belime koyup yavaş hareketlerle tüm bedenimden geçirerek ısıttı bedenimi. Gözleri bedenimi süzerken bakışlarındaki hayranlığı görüyordum sadece.

"Hala çok güzelsin." dediğinde gözlerime bakarak dudaklarını karnıma bastırdı. Her bir noktasında, her bir milimetresine uzun ve sıcak öpücükler kondururken yüzüm gülüyordu. Karnım karıncalanıyordu. Bu an ne kadar duygusal olsa bile, çok fazla erotikti ve Uzay ne yaptığını çok iyi biliyordu. "Hala çok ama çok güzelsin, bedenini öpmek hala iyi hissettiriyor. Bu güzel bedenine tekrardan aşık oluyorum sanki..."

"Uzay..." diye fısıldadım ve elimi saçlarına daldırdım. "Çok fazla, lütfen dur."

"Ne fazla?" diye sorguladığında elini karnımda gezdirdi ve etimi sevdi. Daha yukarılara çıkıp memelerime dokunduğunda onları sütyenimle birlikte sıktı. "Bedenini sevmen için ne yapmam gerekiyorsa yapacağım." Dudaklarını yalayıp öpücüklerini kondurmaya devam etti ve yavaşça tehlikeli bölgelere iniyordu. "Ne yapmamı istersin?"

"Beni sev."

"Seni zaten çok seviyorum." dediğinde gözyaşlarım tekrar aktı. "Nasıl bir sevgi istiyorsun benden?" Parmakları hassas noktama indi, iç çamaşırımın üzerinden elini orama koyduğunda dudaklarımı birbirine bastırdım. "Seni her türlü sevebilirim."

Ellerimi saçlarına daldırıp yavaşça okşamaya başladım, çok sevgi kattım dokunuşlarımın içine. Gözlerimin içindeki minneti ve sevgiyi gösterdim ona, umarım bunu anlamıştı. Kafasını daha da aşağıya bastırırken ne istediğimi çok iyi anladı ve gülümsedi.

Bunu bilinçsizce yapmıştım.

Elleri iç çamaşırımın lastiğine gittiğinde onu durdurdum. "Uzay, dur! Bütün gün terledim ve yıkanmadım. Duş almam gerekiyor..."

Otoriter bir tavırla beni yatağa oturttu ve bacaklarımı tutarak hızlıca onları ayırıp arasına girdi. "Hayır, kokun ve tadın buraya sinmişken seni tatmak istiyorum."

"Uzay..."

"Titriyorsun bebeğim, titreme. Yapmadığımız bir şey değil, biraz sonra çok iyi hissedeceksin. Kendini bana bırak, bedenini bana sun."

Başımı salladım hızlıca.

Bacağımın iç tarafına bir öpücük kondurduğunda burnunu iç çamaşırımın üzerinden vajinama sürttü. Sırıttı. "Kokun çok sert, çok yoğun... Eminim tadın da öyle."

Ellerim göğüsümde dururken parmak uclarımı kendi tenimde gezdiriyordum. Uzay bunu çok seviyordu, kendi bedenime dokunmamı çok seviyordu.

Kadınlığıma kondurduğu öpücükleri ile çoktan ıslandığımı hissetmiştim. Uzay iç çamaşırımı bacaklarımdan sıyırıp attığında çıplaklığım ile karşısındaydım.

Ağzıyla oramı ısıtmaya başladığında sesli soluklarımı gizlemiyordum. Dili çok yetenekliydi, o dili bazen zehirli olsa da, oramda şu an çok tatlıydı. Elimi saçlarına götürüp onları okşadım. "Tadın o kadar yoğun ki aklımı kaybedebilirim şu an."

Dilini içime ittirdiğinde ıslaklığımı keşfe çıktı. Kafasından tutarak sanki mümkünmüş gibi kafasını daha çok o noktama bastırdım. Uzay klitorisimi emiyor ve diliyle ıslaklığıma giriyor ve orayı da yalıyordu.

İnlemelerim o kadar sesliydi ki dişarıdan geçenler umuyordum ki beni duymuyordu. Günüm zor geçmişti ve bedenim çok yorulmuştu, şimdi ise bedenimi rahatlatan bir adamın kollarına bırakmıştım kendimi. Buna çok ihtiyacım vardı. Saçlarında duran elimle saçlarını çekiştirmeye başladım ve Uzay kısılmış gözleri ile beni izliyordu. Bir eliyle sıkıca elimi tutarken diğer eli kasıklarımda duruyordu.

Ağzı git gide ıslanırken kadınlığımdan akan, ona ait olan ıslaklığı çok iyi hissediyordum. Geri çekilip vajinama bir kez daha tükürdü ve dilini içeriye soktu ve çıkardı. Bunu hızlıca tekrarlarken beni diliyle beceriyordu. İnlemelerim çığlıklara dönüşürken artık titremeye başlamıştım.

Elimi daha sıkı tuttu. Bana güven vermek istiyormuş gibi, bana tüm sevgisini göstermek istiyormuş gibi.

Belim kavislenirken Uzay'ın ağzı çok daha hırçınlaşıyordu ve bacaklarımın titremesi fenalaşıyordu. Çıkan ıslak sesler ve onun sinsi bakışları beni sona getirdiğinde kadınlığımın sızısı o kadar beterleşti ki kafasını sertçe oramdan ittirip elimi kadınlığıma koydum ve bacaklarımı birbirine bastırarak titrememi ve sızlamayı durdurmaya çalıştım.

"Siktir!" diye bağırdım inlemelerimin arasından ve deli gibi soluklanmaya çalıştım. Göğüsüm şiddetle inip kalkarken terlemekten yüzümün ıslandığını yüzüme yapışan saçlarımdan anladım. İnlemem yavaş yavaş duruldu ve Uzay muhtemelen bu halimi izliyordu.

Elini bacağıma koyduğunda tenimi okşamaya başladı. Pis pis güldüğünü işittiğimde hala sakinleşememiştim, hareket etmeye çok üşeniyordum ve aslında seksten sonra enerjik olan ben, şu an sadece uyumak istiyordum.

"Rahatladın mı bebeğim?" diye sordu ilgiyle.

Başımı salladıktan sonra yatağa geldi ve yanıma yattı. Bir bacağımı alıp beline attığında kafamı göğüsüne doğru çekti. Yorgan ile üstümüzü örttüğünde kollarımı sıkıca ona sardım. "En fazla iki saat uyu. Ondan sonra yemek yapacağım ve sen uslu uslu yiyip daha çok kilo alıp sana daha çok hayran olmamı sağlayacaksın."

"Uzay..." diye fısıldadım.

"Küçük şeytanım?" diye mırıldandı saçlarımı okşarken.

"Benim için çok değerlisin." diye mırıldandığımda gözlerim dolmuştu. Dudaklarını alnımda hissettiğimde gözlerimi yumdum. Cevap vermedi, çok sessizdi ve saçlarımla oynuyordu. Bunu çok sevdiğimi biliyordu. Kafamı göğüsüne iyice gömdüğümde huzurum daha da artıyordu.

Onun kollarında uykuya daldım.

Uyandığımda Uzay bana küvet hazırlamıştı ve beni taşıyarak suyun içine bırakmıştı. Yemek hazırdı ve o şu an benimle ilgileniyordu. Saçlarımı yıkıyordu. Kalkmamda yardımcı olduğunda tüm bedenimi de yıkadı ve bana bornoz giydirerek beni kucağına alıp odama götürdü. Fön makinesini alıp tüm bedenimi kuruladığında bana pijamalarımı giymemde yardımcı oldu.

Saçlarımı tarayıp on dakika kadar kuruttuktan sonra bir de örmüştü. Bu kadar ilgiyi hak ediyor muydum? Bunu sanmıyordum işte.

"Yemek yiyelim artık, çok geç oldu zaten."

"Peki."

Mutfağa geçtiğimizde Uzay yaptığı Spaghettiyi tabaklara koydu. Sessiz sessiz ve yavaşça tabağımı yerken kusmak istiyordum, yemek boğazımdan geçmiyordu ama ben Uzay'ı üzmemek için tabağımı bitirmiştim. O benden saniyeler önce yemeğini bitirmiş ve beni izlemişti.

"Saat geç oldu, neler yapmak istersin? Biraz film izleyip uyuyalım mı birlikte?"

"Olur, sen ne istersen." dedim samimiyetle. "Bana fark etmez. Ve yemek için sağ ol, çok lezzetliydi."

"Ne demek." dedi Uzay. Tabaklarımı kaldırıp bulaşık makinesine yerleştiğinde birlikte salona geçtik. Yan yana oturduğumuzda o korku filmi izlemek istediğini söyledi, ben de seve seve katıldım.

Uslu uslu filmi izledik.

———

Alt kata indiğimde Alihan'ın spor yaptığını gördüm. Ağırlık kaldırıyordu ve çok ağır olmalıydılar çünkü yüzü kızarmıştı ve deli gibi terliyordu. Temiz bir havlu aldım elime ve o beni fark ettiğinde gözleri resmen gülümsedi.

Ağırlıkları yere koyduğunda derin nefes alarak yanıma geldi. Sabahtan beri dişarıdaydım, Tutku ve Leyla ile vakit geçirmiştik. Alihan ise evde ne yapmıştı bilmiyorum ama kocamı deli gibi özlemiştim. Ona sarılacaktım ki geriye çekildi. "Çok kötü ter kokuyorum."

"Sorun yok?" dedim ve kollarımı bedenine sardım. Terli boynuna derin bir öpücük kondurdum. "Seni çok özledim sevgilim. Ne yaptın bugün bensiz?"

"Baya bir uyudum ya, bir de telefonla oyalandım. İki saat önce de biraz spor yapayım dedim."

"Ne? Alihan kafayı mı yedin? İki saat spor mu yapılır?"

"Sporu çok sevdiğimi biliyorsun... Siz ne yaptınız kızlarla? Tutku nasıl?"

"İyi, çok iyi diyemem ama iyi... Yemek yedik ve biraz alışveriş yaptık. Kafa dağıttık bolca."

"Kendine aldın mı bir şeyler?" diye sordu.

"Çok fazla şey almadım hem para harcamak istemiyorum fazla, odada gösteririm hepsini."

"Göster." dedi istekle. Yanağına sulu bir öpücük kondurduğumda yüzü güldü.

Bir an ne oldu anlamadım ama bedeni arkaya doğru düşecekti ki Alihan son anda toparladı ve bende onu tutmuştum. Gözleri kapanmaya başladığında onu hızlıca arkamızdaki koltuğa oturttum. Burnundan akan yoğun kana baktığımda paniğe girdim. "Ne oldu, Alihan iyi misin?"

"Sorun yok, çok yoruldum sadece." dedi ve elimi tuttu. Gözleri kapalıydı ve derin derin soluklanıyordu ağzından. "Endişelenme, kendime çok yüklenince burnum ara sıra kanıyor. Yeni bir özelliğim değil, sen sadece görmedin önceden. Her şey yolunda."

"Neden yükleniyorsun kendine, Alihan?" dedim ve ellerimle burnundan akan kanları sildim. "Endişeleniyorum."

"Endişelenecek bir durum yok. Sakin ol." dediğinde kenarda duran su şişesini kafasına dikti. "Çok spor yaptım sadece. Birkaç saat oldu ve çok bir şey yemedim, ondan."

"Neden yemedin sevgilim?"

"Sensiz yemek içimden gelmedi." dediğinde yüzüm düştü. "Dün ne kadar yediğimi biliyorsun, pek içimden gelmedi bugün ama geldiğine göre birlikte yiyebiliriz?"

"Ali, ben ölünce ne yapacaksın yani?" dediğimde bakışları ışık hızında beni gördü. "Sırf ben varım diye yiyemezsin. Kendi içinden gelmesi gerekiyor."

"Liya, bunları konuşmak istemiyorum şu an. Ve lütfen böyle abuk subuk konuşma, ne ölmesi? Sevmiyorum biliyorsun..."

Ayağa kalktığında bir zorluk yaşamadı. Yutkunduğumda kollarımı birbirine sardım. "Tamam yukarı çıkıp bir şeyler-"

"Gerçekten aç değilim."

"Tüm gün yemedin Alihan, bir şey yemek zorundasın!" diye sinirlendim. "Sağlıksız yaşamana izin vermem. Lütfen, hadi yiyelim."

"Liya, istemiyorum!" Sesini yükselttiğinde yutkundum ve gözlerimi kaçırdım. "Gerçekten! Duş alacağım, buna da izin verirsin umarım?"

Önden yürüdü fakat bir bacağı ile topallıyordu ve yavaş adımlar atıyordu. O duş almaya gittiğinde bende odamıza gittim ve rahat bir şeyler giydim. Sesini yükseltmesi sinirimi bozmuştu ve kalbim kırılmıştı çünkü sadece onu düşünmüştüm. Onun sağlığı benim için çok önemliydi ama sanırım ilgim onu darlıyordu.

Gözlerim elimde olmadan dolmaya başladığında onları sildim. Alihan'ın adımlarını duyduğumda kendime çeki düzen vermeye çalıştım. Makyaj masama yönelip makyajımı silmeye başladım. Eşofmanları ve nemli saçları ile aynadan gördüm onu.

Ellerini omuzlarımda hissettiğimde yutkundum. "Yemek yiyelim mi?"

"Aç değilim demiştin..."

"Çok acıktım!" dediğinde mimik oynamadı yüzümde. "Sana patlamak istemedim o yüzden özür dilerim. İlgin benim için çok önemli."

"Ne yemek istiyorsun?" diye sordum.

"Yemekler senden diyorsun yani?"

"Benden olsun."

"Tost yiyelim." dedi. "Çok iş değil ve doyuruyor. Olur mu?"

"Olur." dedim. Kırgın olduğum hala belli oluyordu. Birlikte aşağıya indiğimizde ikimize de peynirli tost yaptım kişi başı iki tane. Masaya oturduğumuzda sessiz sedasız yemeye başladık. Aslında aç değildim ama onun için yiyordum, aç olmadığım halde yediğim için büyük ihtimalle gece ağrılarımdan uyuyamayacaktım bile.

"Eğlendiniz mi bugün?"

"Evet." dedim. "Sen evde miydin bütün gün?"

"Evet," dedi dalgınca. "Arkadaşım yok ve ayrıca sosyal birisi de sayılmam."

"Şimdi ki hayatından zevk almıyorsun."

"Ne?" diye sordu. "Hayır, bu doğru değil?"

"Anlaşamıyoruz bir türlü." dedim ve elimdeki tostu tabağa bıraktım. "Ne kadar mutlu olursak olalım, hep tartışmanın bir yolunu buluyoruz sonra da uzaklaşıyoruz birbirimizden. Alihan, nereye gidecek bu daha böyle?"

"Lütfen böyle konuşma, kalbim çok kırılıyor. Böyle hissetmeni istemiyorum Li, kocanım ben senin. Sen benim karımsın bende senin kocanım, biz evliyiz? Anlaşamasak buraya kadar gelmezdik."

"Aç değilim, sen ye." dedim ve dolaba yönelip viski şişesini çıkardım. Bardağı siktir edip kafama diktiğimde Alihan hızlıca yanımda bitti.

"Liya, ne yapıyorsun?" diye sordu şaşkınca. "Bırak şunu, lütfen konuşalım."

"Sakin ol, sadece biraz içmek istiyorum." dedim ve şişeyi tekrar kafama diktim. Alihan endişeyle gözlerime bakarken şişeyi tezgaha koydum. "Bakma öyle, sadece içmek istiyorum?"

"Sen içkiyi sevmezsin!"

"Yine de içmek istiyorum, yasak mı?" diye tepki verdim.

"Liya, ne oluyor? Cidden anlayamıyorum bu tavırlarını?"

"Tavır mı?" Gözlerimi devirerek şişeyi aldım ve masaya oturdum. "İçmek istiyorum diye tavır mı yapıyorum yani? Gel beraber içelim o zaman?"

"İstemiyorum, içme sende!"

"Kafamı dağıtmam gerekiyor Alihan, cidden iyi değilim!" dediğimde gözlerim dolmuştu. Şişeye uzanacaktım ki şişeyi alıp hepsini musluğa boşalttı. Öfkelenerek onu geriye ittim. "Ya ne yapıyorsun?"

"Sakin ol, neyin var?" dediğinde kollarımı tutup bana sarılacaktı ki yine ittim onu. Sandalyeye oturduğumda ağzımdan bir hıçkırık kaçtı. Onu sürekli itip kalkmam onu sinirlendiriyordu ama sinirini yuttu, şu an benim için çok endişeliydi.

"Lütfen beni yalnız bırak." derken sesim içime kaçmıştı. Kafamı eğip sessizce ağlamaya başladığımda yere çöktüğünü gördüm.

"Dokunmuyorum sana, sadece bana sorunun ne olduğunu söyle de çözelim bebeğim. Tamam mı?" diye sordu.

"Sorun yok."

"Var!" diye sesini yükseltti tekrardan. "Liya, kocanım senin diyorum! Bana her şeyi anlat da birlikte üstesinden gelelim, birlikte acıyalım!"

"Beni eskisi gibi seviyor musun?" diye sorduğumda Alihan'ın yüzündeki ifade kalbimi acıttı. O kadar şaşırmıştı ki sustu bir süre. "Alihan ben... Ben eski Liya değilim ve ben bundan nefret ediyorum. Ben bir katilim? İki insan öldürdüm ve atlatamıyorum, sürekli kabus görüyorum. Çıldıracağım artık yemin ediyorum dayanamıyorum daha fazla! İş bulmam gerekiyor, çalışmak istiyorum. Paramız var ama böyle olmaz, çalışmamız gerekiyor. Ben artık anne olmak istiyorum... Ama bir katilim ben? Katil olan bir anne olmak istemiyorum, bebeğimi kirletmek istemiyorum." Hıçkırdım. "Deliriyorum Ali, deliriyorum gerçekten kendim gibi hissetmiyorum daha fazla..."

Başını eğdi ve bir süre düşündü. İç çeke çeke ağlamaya devam ederken dizlerini yere koydu ve ellerimi tuttu. "Evet haklısın seni eskisi gibi sevmiyorum."

"Ne?"

"Aptal sarışınım, seni eskisinden çok daha fazla seviyorum?" dediğinde yutkundum. "Senden nasıl vazgeçebilirim? İnsan kalbinden vazgeçemez, tüm yaşama sebebim sen iken ben seni nasıl sevmem? Toparlanacağız, ikimizde bir iş bulup çalışacağız ve zamanı geldiğinde bir miniğimiz olucak. Her şey zamanını bekliyor sevgilim. Bırak geçmişimiz geçmişte kalsın, biliyorum katil olmaktan nefret ediyorsun ama bizim için ve kendin için artık geçmişini bırakman gerekiyor. Ben varım ve günün birinde bir miniğimiz olucak, bizim için yapar mısın bunu?"

"Ali..."

"Sen her şeyi yaparsın, sen çok güçlüsün?"

Kollarımı boynuna sarıp ona sıkıca sarıldım. "Seni tanıdığım güne şükürler olsun cidden, ben sensiz ne yapardım? Sen yokken hayatım o kadar gereksizmiş ki?" Boynunu öptüm uzunca. "Sen benim her şeyimsin, iyi ki sensin. Senden başkasını sevemezdim asla, sen bana göre mükemmelsin."

"Şımartıyorsun beni..."

"Şımarıkken de çok seviyorum seni." dedim ve yine öptüm onu. "Her halini seviyorum senin aptal..."

Geri çekildi ve yüzümü avuçlarının arasına aldı. "Bu gözyaşlarına ölürüm, akıtma artık şunları lütfen."

"Deneyeceğim."

"Bana aldığın şeyleri göster!" dedi istekle. Yüzümde bir gülümseme oluştuğunda o da bana en güzel gülüşlerinden birisini hediye etti. Elimden tuttu ve bizi odamıza götürdü.

Torbadaki bir pantolonu, badiyi ve birkaç parça iç çamaşırını çıkardım.

"Üzerinde görmek istiyorum hepsini." dedi ve koltuğumuza oturdu. Bacaklarını iki yana açarak rahat bir pozisyon aldığında gözlerimi devirdim. "Bak o gözlerini devirme!"

"Sus be!" diye karşı çıktım. Üzerimdekileri çıkardığımda iç çamaşırlarımla kaldım. Pantolonu üzerime giydim. Deri ve dar bir pantolondu, fiziğimi ve kalçalarımı muhteşem bir şekilde sarıyor ve ön plana çıkarıyordu.

"Beğendin mi?"

"Evet, çok güzelsin."

"Pantolonu kast ettim!"

"Güzele her şey yakışır. Pantolon güzel ama karım çok daha güzel?" dediğinde ağlamak istedim. Yanına gidip yanağına içli bir öpücük kondurdum.

"Seni yerim!"

"Yiyebilirsin." dedi.

"Yerim bak!"

"Yesene."

Yanağını ısırdığımda acıyla inleyip beni ittirdi. Gülerek yatağa ilerledim ve diğer eşyalara baktım. O hala yanağı yüzünden resmen konuşuyordu, sadece ısırmıştım oysa ki...

"Ağlasaydın bir de?"

"Seni boğarım, sus!"

"Tamam ya..." dedim masum bir bebek gibi. "Badiyi de hemen üstüne giyeyim." Beyaz, V yaka dar badiyi de üstüme giydim. Dekoltesi derindi ve tam bu yüzden almıştım, memelerim çok güzel duruyordu bu badinin içinde. Çok seksiydi.

"Nasıl?" diye sordum.

"Çok güzel. Aynı zamanda çok seksi..." Memelerimi kestikten sonra derin bir nefes aldı ve sırıttı. Daha sonra bedenimi süzdü, çok uzun süzdü. "Muhteşemsin bebeğim, bu güzelliğin illegal olması gerekiyor."

"Yuh!"

"Abartmıyorum, bu güzelliğini hak etmiyorum. Çok güzelsin ya!" derken ağlayacak gibiydi. Yanına gidip onu kollarımın arasına aldım. Boynuna belki sekizinci öpüşümü kondurduktan sonra gülümsedim.

"İç çamaşırları da giyeyim mi?"

"Giy." dedi. Üzerimdekilerini çıkardım. Arkamı döndüğümde iç çamaşırlarımı da çıkarttığımda çırılçıplak kaldım. İlk önce aldığım dantelli bordo dar tangayı giydim. Aynı şekilde takımın sütyenini de taktım ve Alihan'a döndüm.

"Uff..." diye bir tepki verdi. Güldüm kendi etrafımda döndüm. "Buraya gel, bir şeye bakmam lazım."

Yanına adımladığımda bacaklarının arasında duruyordum. Eli kadınlığıma doğru yol aldığında tanganın kumaşını tuttu. Tam kadınlığımın noktasında kumaşı iki parmağı ile tutup esnekliğini kontrol etti. Kumaşı kadınlığımdan çekip geri kapattı. "Güzel, esnekmiş."

"Niye yaptın şimdi bunu?" diye sordum.

"Dişarıdayken ve ikimizde fazlasıyla azgınken iç çamaşırının kumaşı bir problem olmasın diye. Kolaylıkla kenara itip içine girebilmem için kontrol ettim, istediğimiz gibi istediğimiz an sevişebilelim diye."

"Anladım." dedim ve güldüm. "Kalçamın çizgisine giren ipi kontrol etmeyecek misin? Sonuçta sadece kadınlığıma girmiyorsun..."

Arkamı döndüğümde kalçalarımı ona sundum. Küstahça güldüğünü duyduğumda kalçalarımın arasına giren ipi tutup kalçama taktı. Parmağını anal bölgeme sürttüğünde kalçama bir öpücük kondurduğunu hissettim. "Esnek kumaş, sevdim bunu."

"İşimize yarar değil mi?"

"Evet sevgilim." diye cevap verdi.

Yatağa yürüyüp iç çamaşırları çıkarıp tamamen çıplak kaldım. Alihan beni süzmeye devam ederken şımarık bir çocuk gibi gülüyordu. "Ben duşa giriyorum."

"Gir." dedi Ali.

"Uslu dur ben gelmeye, tamam mı?" diye sorduğumda mızmızlandı ve gözlerini kapatarak koltuğa yayıldı. Ben de o sıra da uzun bir duş aldım.

———

Leyla, Uzay, Alihan, Kaan, Deniz, Efekan, Koray ve ben, Erostica barın arka taraflarındaki geniş masalara geçmiştik ve konuşup eğleniyorduk. Yiğit'i de çağırmıştım ama işi olduğunu söyledi, Tutku da aynı şekilde gelmeyeceğini belirtmişti. Üzülmüştüm ama önemli değildi, böyle de eğleniyorduk.

Sarı sade bir elbise giymiştim, dizlerimin biraz üstüne bitiyordu ve hafif bir göğüs dekoltesi vardı. Saçlarımı normalce düzleyip açık bırakmıştım. Alihan boğazlı siyah bir kazağın altına siyah bir pantolon giymişti. O siyahtı, siyah onun rengiydi. Ona çok yakışıyordu.

Kombinimiz çok uyumluydu.

Sarı ve siyah.

"Uzay abi ile bu durumu zaten konuştuk ve haberi var ama size de söylemek istiyorum," dedi Deniz ve heyecanlı heyecanlı konuştu. "Kaan da biliyor ama siz bilmiyorsunuz. Ben şarkılar yazıp söylüyorum, yakında albüm çıkarmak istiyorum ama ondan öncesinde burada bir karaoke yapmak istiyorum. Albümümden bir şarkıyı burada söylemek istiyorum, yanında birkaç coverladığım şarkı. Hepiniz gelirseniz çok mutlu olurum."

"Geliriz tabii." dedi Alihan. "Ne zaman?"

"Yarın akşam saat sekiz." dedi Deniz heyecanlı heyecanlı.

"Geliriz geliriz." dedi Efekan. "Müzik zaafımdır, çok merak ettim şimdi!"

"İyi o zaman." dedi Deniz gülerek ve arkasına yaslandı. Uzay omzunu okşadı. Kaan daha yeni aramıza gelmişti ama herkes onu çok sevmişti, enerjisi çok pozitifti ve çok tatlıydı. "Çok heyecanlıyım."

"Heyecanlı olmana gerek yok," dedi yanında oturan Kaan. "Çok iyi olacağından eminim. Sahnede sadece sen varmışsın gibi düşün."

Deniz minnetle baktı ona. Ama bakışlarında minnetten fazla duygu vardı. "Denerim."

Kaan nazikçe başını salladıktan sonra Alihan ile göz göze geldi. Kocam ergenlik yapıp salak salak sırıtıyordu. Masanın üzerinde duran elini tuttuğumda bana baktı. Başıma güçlü bir öpücük kondurduktan sonra gülümseyerek kafamı omzuna yasladım.

Birden beni kucağına alarak kaldırdığında beni tekrar locaya oturttu. "Lavaboya gitmem lazım, gelirim birazdan. Kaldırmak istemedim seni."

Güzel kokusu burnuma dolarken o kadar yakışıklıydı ki ağlamak istiyordum. Siyahlar içerisinde çok nefes kesici ve çekiciydi, bu güzelliğini hak edecek ne yaptığımı sorguluyordum.

"Bekliyorum." dedim gülümseyerek.

"Bekle beni." dedi ve yanağıma bir öpücük kondurduktan sonra lavaboya yöneldi.

"Hep böyle mutlu ol, tamam mı?" diyen Leyla'ya döndüğümde elimi tutuyordu. Eline uzun bir öpücük kondurup tatlı tatlı gülümsedim. "Sen mutlu olmazsan bende olmam bunu biliyorsun ama değil mi?"

"Çok iyi biliyorum hemde." dedi. "Beni düşünme sen, mutluyum ben."

"Gerçekten mi?" diye sordum.

"Gerçekten. Her zaman mutlu olmanın yolunu buluyorum, bunu bilmen gerekir sarışın?"

"Bilmez miyim? Gördüğüm en güçlü insan olabilirsin."

"Benden daha güçlüleri var."

"Onlar benim umrumda değiller ama, kendine bu kadar haksızlık yapma güzelim." dedim. "Ben varken sana mutsuz olmak haram! Ne olursa olsun arkadaşlığımızın açılmasına da müsaadem yok. Benden kurtuluşun yok, Ley!"

"Kurtulmak isteyen kim?"

"Dişarıdan gören sizi cidden lezbiyen sanır..." dedi Uzay.

Leyla beklemediğim bir hareket yapıp dudağıma minik ve hızlı bir öpücük kondurdu. Gözlerim faltaşı gibi açılırken Leyla sinsice sırıtıyordu. "Şimdi daha iyi mi gözüküyoruz?"

"Şey, kesinlikle ama iyi ki Alihan burada değil!" dedi Uzay sahte bir panikle. "Kız şoka girdi!"

"Leyla..." diye mırıldandım şokla. "Bunu Alihan'a söylemem gerek, aldatmaya girer kız bu!"

Herkes gülmeye başlarken Leyla bana sıkıca sarıldı. Uzun süre sarmaş dolaş oturduktan sonra hala güldüğünü hissedebiliyordum. Aradan birkaç dakikanın geçmesiyle Alihan hala dönmemişti. İçimi endişe sararken Uzay bunu fark etti. "Alihan'a bakmamı ister misin?"

"Şey, olur..."

"Ya sıçıyorsa adam? Rahat bırakınsanıza!" dedi Kaan asabice.

"Alihan hızlı sıçar ve ayrıca böyle yerlerde yapmaz, rahat hissetmez çünkü." dememle herkesi gülme tuttu. Üzgünüm sevgilim ama gerçek buydu, niye bu kadar gecikmişti?

Uzay kalkıp yanımızdan uzaklaşmadan önce Leyla ona bakışlarıyla dikkat etmesi gerektiğini söyledi.

"Korkma, bir şey olmamıştır?" dedi Koray ve omzumu okşadı. "Belki dişarıya çıkıp sigara içiyordur?"

"İçime kötü bir his oturdu." dedim. Leyla elimi tutarken Kaan benim yüzümden huzursuz olmaya başlamıştı. Uzay'dan mesaj gelmeyince artık çok tedirgin olmaya başlamıştım. Ayağa kalkıp gidecektim ki Leyla beni durdurdu.

"Liya, bekle!"

"Bakıp geleceğim." dedikten sonra hızlı adımlarla lavaboların olduğu yere yöneldim. Kapıyı açıp girecektim ki Uzay'ın sesini duydum.

"Sikeyim, sen aklını mı kaçırdın?" diye hırladığını duydum. Çok hararetli konuşuyordu. "Burayı... Allahım, Liya görmez umarım! Nasıl oldu bu?"

Sertçe kapıyı ittirmemle Uzay ve Ali'nin şok olan yüzlerini gördüm. Kocam gözlerime korkuyla bakarken Uzay çok gergindi. Yere baktığımda bir beden gördüm, kanlar içinde olan ve yerde yatan cansız bir beden. Sevdiğim adamın elinde duran büyük cam parçasını görmemle bütün taşlar yerine oturdu.

"Liya, neden beklemedin beni?" dedi Uzay ve kollarıma uzandı. Geri çekilerek dolan gözlerimle Alihan'a baktım. Bakmadı yüzüme, çevirdi bakışlarını ve kanlı ellerine bakakaldı.

Dönüp dolaşıp yine aynı yerlere gelmiştik.

Daha doğrusu Alihan, her seferinde eski kişiliğine dönmenin bir yolunu buluyordu.

O, eski kişiliğine bağlıydı.

O, kötülüğe mahkumdu.

Burada ne olmuştu bilmiyordum ama hayra alamet olmadığı kesindi, çünkü Alihan ve Uzay, yüzlerindeki ifade her insanı korkutabilecek bir vaziyette ciddiydi.

Ne oluyordu?















Bölüm Sonu •

Nasılsınız güzellerim? Çok özledim seni!

İlk önce sormak istediğim soru, bildiğiniz üzere depremler yüzünden hepimiz büyük bir çöküş yaşadık ve ben hala etkisinden bugüne kadar çıkamadım. Siz iyi misiniz, aileniz iyi mi? Size bir şey oldu mu? Bu durumla nasıl başa çıkarıyorsunuz? Konuşmak istiyorsanız ben burdayım, sizin sağlığınız benim için çok önemli :( ! <3

Sizi seviyorum, dikkat edin kendinize ve bir daha ki bölüme görüşmek üzere!! 💕

Continue Reading

You'll Also Like

7.8K 199 13
Kıvılcım Ve Ömer baharlarını yaşarken bir gecede hayatları sonbahara döner ve hiç bidaha güneşi görmemek üzere kapanır defterleri.ömerin hayatı değiş...
1.5K 588 17
Bir kadın en fazla ne olabilir ki ? Diğer kadınlardan nasıl farklı olabilir ? Ne yapabilir ya da nelere karşı çıkabilir ? Ve bu kadın, inançları ve...
211K 7.8K 28
Yeni doğmuş bir güneş ve ona eşlik eden nazlı yağmur damlaları.Hayattan umudu kesmiş bir kız ve yanında onun sahibi olmayı hedefleyen kötü bir adam.O...
24.3K 1.1K 20
Fırtına gibi bir kadın. Rüzgar gibi bir adam. Kadın, cinayet kadar gürültülü. Adam, ölüm kadar sessiz. Peki fırtına gibi esen gözünü intikam bürümüş...