Dünya Ellerimde 'Vatan Uğruna...

By _beyzanurcgrmn_

1.8M 96.3K 46.1K

"Çocukken yanağıma kondurduğun öpücük sayesinde tüm acılarım geçmişti. Şimdi ben senin kalbinden öpsem geçer... More

1.Bölüm:'Benim Hikayem'
2.Bölüm:'Cellat'
3.Bölüm:'Anka'
4.Bölüm: 'Ödeştik'
5.Bölüm:'Gülüşüne Hapsoldum'
6.Bölüm:'Vatanım'
7.Bölüm 'Ruh Hastası'
8.Bölüm 'Korkmadık, Savaştık'
9.Bölüm: 'Biz Bir Aileyiz'
10.Bölüm
11.Bölüm: 'Kardeşim'
12.Bölüm:'Gün Doğmadan'
13.Bölüm: 'Canım Feda'
14.Bölüm:'Sarı Civciv'
15.Bölüm:'Sevda'
16.Bölüm:'Melek'
17.Bölüm:'Eyvallah'
18.Bölüm:'Bozkurt'un Kızı'
19.Bölüm:'Söz'
20.Bölüm:'Yavru Kurt'
21.Bölüm:'Vatan Uğruna'
22.Bölüm:'Zeytinli Poğaçam'
23.Bölüm:'Asena Plus'
24.Bölüm:'Sevdaya Tutulmak'
25.Bölüm:'Güney'
26.Bölüm:'Tek Güzel Anım'
27.Bölüm:'Sevdiğim Adam'
28.Bölüm:'İlaç Gibisin'
29.Bölüm:'Sakın Açma'
30.Bölüm:'İlk Darbe'
31.Bölüm:'Mucize'
32.Bölüm:'Hangimiz Sevmedik'
33.Bölüm:'Sevmedim'
34.Bölüm:'Kara Sevda'
35.Bölüm:'Onuncu Koğuştaki Güzel'
36.Bölüm:'Affetme'
37.Bölüm:'Zalım Geceler'
38.Bölüm:'Kendini Sev'
39.Bölüm:'Gitme'
40.Yavru Kurt & Güzel Gözlü Çocuk
41.Bölüm:'İkizim'
42.Bölüm:'Son Nefesime Kadar'
43.Bölüm:'Mr. & Mrs. Voland'
44.Bölüm:'Sevdiğim Kadına'
45.Bölüm:'Sen Benimsin Ben Seninim'
46.Bölüm:'Şiir Gibisin'
47.Bölüm:'Sınırsız'
48.Bölüm:'Aşk Saçmalamaktır'
49.Bölüm:'Sert Adamlar Sert Oynar'
50.Bölüm:'Sadece Sana Deliyim'
51.Bölüm:'Maskeli Beşler'
52.Bölüm:'Veda'
53.Bölüm:'Bekleyeceğim'
54.Bölüm:'Uyuyan Devi Uyandırdınız'
55.Bölüm:'Gönlüm Hep Seni Arıyor'
56.Bölüm:'Ah Be Asena'm'
57.Bölüm:'Dünya Ellerimde'
58.Bölüm:'Benim Sevgilim'
59.Bölüm:'Sevene Zor'
60.Bölüm:'Suç Makinesi'
61.Bölüm:'Anne'
62.Bölüm:'I Said Yes'
63.Bölüm'Senin Uğruna'
65.Bölüm:'Kalbi Güzel Adam'
66.Bölüm:'İyi ki'
67.Bölüm:'Periler De Postal Giyer'
68.Bölüm:'Emanet'
69.Bölüm:'Biz Evde Yokuz'
70.Bölüm:'Karıcığım'
71.Bölüm:'Hoş Geldin'
72.Bölüm:'Öp ve Geçsin'
73.Bölüm:'Çılgın Mother'
74.Bölüm:'Vatanım Sensin'
75.Bölüm:'BKK'
76.Bölüm:'Bizim Hikayemiz' (Final)
Özel Bölüm (1)
Özel Bölüm (2)

64.Bölüm:'Ben Kimim'

14.8K 940 331
By _beyzanurcgrmn_

İyi okumalar dilerim.

(Bol bol yorum yapmayı ve beğenmeyi unutmayalım lütfen.)

64.Bölüm: Ben Kimim

🔫🔫

Duyduklarımdan sonra benim mutlu olmam gerekiyordu. Neden canım acımıştı? Sebebi Poyraz'ın nasıl bir tepki vereceğini bilmediğimden olabilir miydi?

"Poyraz?"

Tek düşündüğüm sevdiğim adamdı. Şule'nin cehennemi boylamış olması umrumda değildi.

"Senin ona söylemeni daha uygun bulduk."

Kaşlarımı çattım.

"Anne ben bunu nasıl söyleyeceğim? İstediği kadar sevmesin, nefret etsin ama o onun annesi. Ya kötü bir şey olursa."

Başıma bir ağrı saplanmıştı.

"Poyraz'ın ilacı sensin. Senin yanında duygularına hakim olabiliyor."

Bu çok zor olacak.

"Kapatmam lazım. Tekrardan arayacağım. Bize kızma olur mu? Senin söylemen daha iyi olacak."

Annemle vedalaşıp telefonu kapatmıştım. Elim karnımı bulmuştu. Midem bulanıyordu. Derin bir nefes alıp verdim. Oturma odasına geri döndüm. Orta sehpanın üzerine yiyecekler taşımışlardı. Poyraz mutfakta olmalıydı.

"Neyin var?" dedi Mert. Ayağa kalkmış elimi tutmuştu. Başımı iki yana salladım. Koltukta oturdum. Batu bir tarafıma Oğuzhan diğer tarafıma oturmuştu. Teselli edilmesi gereken kişi ben değilim.

Poyraz kapıda göründü. Güler yüzü beni görünce değişmişti. Elindeki tabağı masanın üzerine bırakıp Oğuzhan'ın kalktığı yere oturdu. "Ne oldu Asena'm? Kötü bir haber mi aldın?" Nasıl söyleyecektim?

Poyraz'ın ela gözlerine baktım. "Şule..." diyebildim sadece. Poyraz kaşlarını daha fazla çatmıştı. "Yine ne yaptı?" Öldü... Ellerini tuttum. "Vefat etmiş."

Kaşları havalandı. Adem elması oynamıştı. Ellerini ellerim arasından çekti. "Çayı getireyim ben." Ayağa kalkıp oturma odasından çıktı. Mert, Oğuzhan ve Batu'nun yüzüne baktım. Şaşırmışlardı. Ayağa kalkıp ağır adımlarla mutfağa ilerledim. Her an düşüp bayılacakmışım gibi hissediyordum.

Mutfağa girdim. Poyraz ocaktaki çaydanlığa bakıyordu. Su taşıyordu fakat Poyraz bunu görmüyordu. "Sevgilim?" Poyraz'a yaklaşıp ocağı kapattım. Gözlerini bana çevirdi. Beyaz kısımları kısa sürede kızarmıştı ama ağlamıyordu.

Kollarımı beline doladım. Sımsıkı sarıldım. "Ben yanındayım. Buradayım. İçine atma lütfen." Geri çekilip yüzüne baktım. Olduğu yerde oturup sırtını balkon kapısına yasladı. Yanında oturunca başını omuzuma yaslamak için biraz eğilmişti. "Beni neden sevmediğini hep merak etmiştim. Hiçbir zaman cevap alamayacağım." Bir elimi omuzuna koymuş diğeriyle yanağını okşuyordum.

"Bir anne çocuğunu neden sevmez?" Anne değildi o. "Beni sevmesini gerçekten çok istemiştim. Hiçbir zaman sevmedi. Sevmeden ölüp gitti." Saçları arasına dudaklarımı bastırdım.

"Rahatlatacaksa seni, ağla. Ben yanındayım." dedim. "O kadın gözyaşlarımı haketmiyor." dedi. Kollarını belime dolayıp gözlerini yumdu.

"Anne sevgisinin yerini tutmaz ama ben seni çok seviyorum. Her şey değişir ama sana olan sevgim asla değişmez." Yüzünü bana çevirdi. Bir süre sessizce baktı. Avucumu yanağına yasladım. "Sen bana tüm duyguları hissettirdin. Herkese annelik yaptığın gibi bana da yapıyorsun. Ben seninle büyüdüm Yavru Kurt." Alnımı alnına yasladım.

"Acını yaşamaktan korkma. Kimse bunun için seni yargılamayacak. Yanındayım senin. En umutsuz anlarında bile ben senin yanında olacağım."

Alt dudağımı dudakları arasına aldı. Gözlerimi yumdum. Araya giren bir ses olmasaydı her şey daha iyi olabilirdi.

"Pardon!" Poyraz geri çekilip başını tekrardan omuzuma yasladı. Başımı Poyraz'ın başına yaslayıp Batu'ya baktım. Arkasından Oğuzhan ve Mert çıkmıştı.

"Bizim neden özelimiz yok?" Poyraz'ın sesi yorgun çıkıyordu. "Siz de nereyi boş görseniz öpüşüyorsunuz." Batu haklı. "İyisin değil mi?" diye sordu Mert. "Sevdiğim kadın ve kardeşlerim yanımda. İyi olmamam için bir sebep mi var?" Batu hızlı adımlarla yanımıza gelip ikimize birden sarıldı. Poyraz'ın kolları arasına girdi. Oğuzhan gelip yanımdaki boş tarafta oturdu. Elini omuzuma atmıştı. Mert, Poyraz'ın alnından öpüp karşımıza oturdu.

Yalnızlık her ne kadar iyi olsa da anladım ki acı yalnızken geçmiyormuş. Acı veriyorsa geçmiş, geçmemiş demektir.

Mutfak köşesinde biraz dertleşip oturma odasına geçmiştik. Poyraz'a sarılmıştım. Başım göğüsündeydi. "Mucize nerede?" diye sordum. "Senin odanda uyuyor." Benim odamda mı? Kaşlarımı çattım. Ocağın altını kapattım mı?

"Ateşi düşmüş mü?" dedi Mert. Poyraz dudaklarını alnıma bastırdı. "Ateş ölçeri nereye bıraktın Asena?" Ateş ölçer mi? "Bilmiyorum. Odamda galiba." Başımı yastığa yasladım. Şakaklarımı ovdum. Evin içini kapı sesi doldurunca Batu açmaya gitmişti. Poyraz ellerime ve ayaklarıma dokundu. "Ayakların soğuk. Yine mi ateşin çıktı?" Başımı iki yana salladım.

"Abi!" Deniz...

Deniz'i unutmuşum. Poyraz ayağa kalktı. Deniz ağlayarak odaya girip abisine sarıldı. Poyraz yerine de ağlıyor olmalıydı ki hıçkırarak ağlıyordu. Yerimden doğruldum. "Biz size gidelim. Biraz konuşsunlar." dedim Batu'ya. Başını aşağı yukarı sallayıp kalktı.

Oğuzhan yanıma gelip koluma girdi. "Ben sonra gelirim yanınıza." dedim. Evden çıkıp üst kata geçtik. "Kadını sevmezdim ama üzüldüm." dedi Batu. "Poyraz'ı üzgün görmeye alışık olmadığımızdandır." dedi Oğuzhan. "Haledeceğiz onu da inşallah." dedi Mert.

Batu kapı deliğine anahtarını yerleştirdi. Elimle ağzımı kapattım. Kusacaktım. "Asena?" Kolumu Oğuzhan'ın elinden çekip diğer tarafa döndüm. Binanın ortasına midemi boşaltmıştım. İğrenç!

Gözlerim dolu bir şekilde ve aynı zamanda mahçup bir şekilde arkadaşlarıma baktım. "Ben özür dilerim. Kendimi tutamadım." Batu gözyaşlarımı sildi. "Kurban olurum ben sana. Senin iyileşmene bak. Gerisini boşver." Mert bir çırpıda beni kucağına aldı. "Orayı temizleyeceğim." Eve girdik. "Ben hallederim." dedi Oğuzhan. "Ama iğrenç." Yüzümü buruşturdum. "Çok konuşuyorsun baldız." Kaşlarımı çattım. "Baldız mı?"

Mert beni koltuğa yatırırken kendisi de kaşlarını çatmıştı. Batu nerden getirdiğini bilmediğim ateş ölçeri koltuk altıma yerleştirdi. Etrafı incelemeye başladım. Tiz bir ses duyunca kulaklarımı kapattım.

"Asena iyi misin sen?" Ellerimi kulaklarımdan çekmişti. Asena?

Siyah gözlerini kısmış bana bakıyordu. "Ateşi otuz sekiz buçuk." Gözlerimi yeşil gözlere çevirdim. Alnımı sıvazladım. "Asena yaş pasta yemek ister misin?" Odaya giren renkli gözlü, kumral adam üzerinde gözlerimi gezdirdim. Bana bakıyordu.

"Asena kim?"

🐺⚔️

Poyraz'dan

Hastanelerden nefret ediyorum. Mert'ten telefon aldığım gibi hastaneye koşmuştum. Deniz öncesinde yorgun düştüğü için uyuyakalmıştı. Ve ben nasıl geldiğimi bilmiyorum. Ayağımdaki terlikler ve üzerimdeki şortla tişört bunu destekliyordu.

"Evden çıkınca niye haber vermiyorsunuz?!" Onları gördüğüm gibi söylediğim ilk şey olmuştu. "Ne oldu? Ateşi mi çok yükseldi?" Bana bakmıyorlardı. Başımı iki yana sallayıp hasta odasına girdim.

Asena uyuyordu. Başında Güney vardı. Bu defa kardeşi olarak yanında değil de bizzat doktoru olarak orada gibiydi. "Ne oluyor?" Biraz daha cevap vermezlerse kafayı yiyecektim. Güney elindeki dosyayı bırakıp yanıma geldi. "Dışarı çıkalım." Kolumdan tutup beni koridora çıkardı.

"Ne oldu? Bir yere düşüp başını mı yaraladı?" Güney, sıkıntılı bir nefes verdi. "Bazı tahlilleri Ankara'ya göndermiştik." Başımı aşağı yukarı salladım. Bundan haberim vardı. "Sonuçlar bugün geldi. Tam ben gelecekken, Asena geldi." Kaşlarımı çattım. "Bayılttıktan sonra başka ilaçları da enjekte etmiş olmalılar. Normalde bu ilaçlar etkilerini daha hızlı gösterir fakat-" Güney'in kolundan tuttum. "Bana laf ebeliği yapma. Sadede gel!" Kolunu elimden kurtardı.

"Hafızasını kaybetmiş. Hiçbir şeyi hatırlamıyor."

Asena, beni unutmaz.

Ayakta duramayacağımı anlayıp oturdum. "Asena beni unutmaz." Sesim çıkmış mıydı? "Uyanınca çok üstüne gitmeyin, hatırlaması için. 24-48 saat arası süreceğini düşünüyorum. Elimden geleni yapacağım."

Güney araştırma yapacağını söyleyip yanımızdan ayrılmıştı. "Daha erken bana haber verebilirdiniz." dedim, kızgın bir şekilde. "Asena o halde görseydin muhtemelen sen de her şeyi unuturdun. Sonradan hatırlayıp sana haber verdiğimize şükür et." Yüzümü sıvazladım.

"Sizi de mi hatırlamıyor?" Mert yanıma geldi. "Asena kim, diye sordu." Beni de mi unuttun, Yavru Kurt?

Aradan geçen iki saat, iki yıl gibi gelmişti. Güney'in odasındaydım. Bir şeylerden bahsediyordu. "Bunu yapanlara aynı şeyi yapmak gerek." Öldüler. Telefonum çaldı. Arayan Oğuzhan'dı. Aramayı kabul ettim.

"Asena uyandı."

Bir şey söylemedim. Telefonu kapatıp koşarak odadan çıkıp Asena'ma gittim.

Kapıyı açıp odaya daldım resmen. Aşık olduğum gözler bana değil bir yabancıya bakıyor gibiydi. Üzerime bakıp Batu'ya döndü. "Bu kim?" Yutkundum. Gözlerimi sıkıca yumup açtım. Yatağın ucunda oturdum. Elini tutmak istesem de korkutmamak için tutamadım. "Ben Poyraz." Dudakları iki yana kıvrıldı. "Ben de Asena. Yani öyle söylüyorlar." Sağ elini tuttum. Parmağındaki yüzüğü yeni görmüş gibi baktı.

"Ben evli miyim, Batu?" Kafayı yiyeceğim. "Henüz değil ama yakında evlenecektik." Kaşları havalandı. "Seninle mi?" Başımı aşağı yukarı salladım. Dudakları kıvrıldı. Yanakları kızarmıştı. Utandığına çok şahit olmamıştım. İstemsizce gülümsedim.

İlk günlerdeki gibi benden etkileniyordu. "Kendini nasıl hissediyorsun?" Gözleri yüzüğündeydi. "Başım ağrıyor. Kaslı bir doktor gelip geçeceğini söyledi. Adı neydi?" Güney'i de hatırlamıyordu. "Güney." Başını aşağı yukarı salladı. "Evet. Evet. Benim hiç kız arkadaşım yok mu?" Baş parmağımla elini okşadım. "Var ama burada değiller." Gözlerini üzerimizde gezdirdi.

"En yakın arkadaşım ve en sevdiğim kişi Batu'ymuş." Batu'ya ters bir bakış attım. "Zorlama kendini." Kaşlarını çatıp şakaklarını ovmaya başladı. "Bir şeyler alalım yemesi için." dedi Mert. Batu ile Oğuzhan'ı da arkasından götürmüştü. Asena'nın ellerini indirip şakaklarından öptüm. Yine utanmıştı.

"Neden öptün?"

"Geçsin diye."

"Öpünce geçer mi?"

"Sen öpünce benim acılarım geçti. Seninki geçmedi mi?"

"Geçiyor galiba."

Yüzüne eğilip dudaklarına dudaklarımı bastırdım. Hatırla... Çok ihtiyacım var. Gözlerini kapatınca bende kapattım. Avuçlarımı yanaklarına bastırıp daha çok yaklaştım. Kalp atışlarını hissediyordum. Geri çekilip gözlerime baktı. Alt dudağını ısırdı. Yanağını okşadım.

"Biz nasıl tanıştık?"

Koskoca hikayeyi nasıl sana anlatabilirim ki? O kadar acı ve bir o kadar da aşk kokan bir hikayeyi.

"Önce sen mi bana aşık oldun, ben mi sana?"

Hâlâ çok konuşuyordu. Bu iyi bir şeydi. En azından bana güvenmişti. Ellerine birer öpücük bıraktım.

"Ben sana hep aşıktım." Sırıtıyordu. Bunca zamanda utanmadığı kadar şimdi utanıyordu. Başını yastığa koydu. "Miden bulanıyor mu?" Başını iki yana salladı. Taktıkları serum işe yaramış olmalı. "Senin neden moralin bozuk? Kötü bir şey mi oldu?" Derin bir nefes alıp verdim.

Beni dünyaya getiren kadın öldü. İçimde ona ait bir damla bile sevgi yokken neden üzüldüğümü bilmiyorum.

"Yorgunum." Düşünceli bir hâli vardı. "Öpünce geçmedi mi?" Dudaklarımı bilmem der gibi büzdüm. "Bir daha denemek lazım." Gözlerini kocaman yaptı. Yanakları kızarınca yüzünü yastığa gömdü. Güldüm. "Ölürüm sana."

En kötü zamanda bile yüzümü güldüren bir kadın var. Ama beni hatırlamıyor.

️⚔️🐺

Asena'dan

Karşımdaki, bir an bile olsun gözlerini benden ayırmayan, yakışıklı adam benim sevgilimmiş. Gülümseyince gözlerimi kaçırdım.

Kapı açılınca kaslı doktorum gelmişti. Arkadaştan öte bir ilişkimiz olduğunu söylemişti ama ona bakınca kalbimdeki sızının sebebini anlayamıyordum. "Kıvırcığım nasılsın?"

'Hem kıvırcığım, hem kardeşim hem de asker arkadaşımsın.'

Kafamın içindeki garip sesler susmak bilmiyordu. Güney'in üzerinde doktor önlüğü vardı. "Sen askerlikte mi yapıyorsun?" Güney'in kaşları havalandı. "Hayır." Kaşlarımı çattım. "Bana hem kıvırcığım hem de asker arkadaşım diyen biri var mı?" Güney ve Poyraz birbirlerine baktı. Asker arkadaşı ne alaka?

"Burak." dedi Poyraz.

'Hep böyle sakar mısın kıvırcık?"

'Her zaman doktor bir arkadaşım olmasını isterdim.'

'Burak Kurt.'

'Burak teğmen vuruldu.'

Gözlerim dolmuştu. Doğruldum. "Burak Kurt kim?" Ellerimi başımın iki yanına koymuş baskı uyguluyordum. "Öldü mü?" Gözlerimden yaşlar akıyordu. "Ben kimim?!"

🐺

Poyraz'ın telefonu elimdeydi. Fotoğraflarımıza bakıyordum. En son küçük bir kriz geçirmiştim. Kalbim acıyordu.

Elimdeki telefon çalmaya başladı. Annem yazıyordu. Telefonu Poyraz'a uzattım. "Annen arıyor." Telefonu elimden alıp odadan çıktı. "Kenafirim." Batu'ya bakıp gülümsedim. "Şimdi biz asker arkadaşı mıyız?" Komikti. "Çok tanınan biri miydim?" Batu ıslık çaldı. "Herkes seni kelleci olarak biliyor." Kaşlarım havalandı. "Neden?" Çikolatalı sütünü bana verdi. "Çünkü teröristlerin kellesini alıyorsun." Göz bebeklerimin büyüdüğüne neredeyse emindim.

"Salak salak konuşma." Oğuzhan, Batu'nun kafasına vurmuştu. "Sen onu dinleme Asena. Söylediği on şeyden dokuzu yalan biri şüpheli." Kahkaha attım. Çok eğlenceliydiler.

Mert odaya girdi. Elindeki telefonla bana yaklaşıyordu. Yanıma oturup telefon ekranını bana çevirdi. Uzun saçlı güzel bir kadın vardı. Gülümseyip Mert'e döndüm. "Hanımefendi kim?" Karşı taraftan hıçkırık sesi gelince ona döndüm. Ekran siyaha bürünmüştü ve arkadan ağlama sesi geliyordu.

"Senin ablan. Adı Ela." Kaşlarım havalandı. "Bu kadar güzel bir ablam olduğunu bilmiyordum." Mert gülümsedi ama öbür yandan üzülüyor gibiydi. "Ağlama lütfen." Ekranda yüzünü görebildim. Elinin tersiyle gözyaşlarını silip gülümsedi. "Birazdan uçağa bineceğim. Yanına geleceğim." Başımı aşağı yukarı salladım. "İyiyim ben. Üzülme." Alt dudağını ısırıp başıyla beni onayladı. Göz ucuyla Mert'e baktım. Ablama bakıyordu.

Hiçbirini hatırlamıyordum. Ama hepsine güveniyordum. Nedenini bilmiyorum ama ne deseler inanırım.

Ablam telefonu kapattı. Mert, ablamın birkaç fotoğrafını bana göstermişti. Ama hatırlayamıyordum.

Tek hatırladığım Burak'tı. Onu hatırlayınca da kalbimde bir boşluk oluşuyordu.

Poyraz odaya girdi. "Ben eve gidiyorum. Eşyalarını alıp geleceğim." Yaklaşıp alnımdan öptü. "Geç kalmam." Gözlerimi kapatıp açtım. Mert ile beraber çıktılar.

"Yakışıklı bir sevgilim olduğuna sevindim." Oğuzhan ve Batu gülümsedi. "Sen önce kendine bak. Bu kız sana nasıl bakıyor, diye hep Poyraz'a soruyorum." dedi Batu. Oğuzhan göz devirdi. "İstediğin bir şey var mı?" Çok şey var.

"Beni anlatın. Ailemi, arkadaşlarımı, Poyraz ile nasıl tanıştığımı." Oğuzhan elimden çikolatalı sütü alıp beni yatırdı. "Kendine çok yüklenme. Yavaş yavaş hatırlayacaksın. Birden kendine yüklenirsen iyi olmaz." Dudaklarımı büzdüm. "Ama hatırlamayınca da karşımdakileri üzmüş oluyorum." Üzerimdeki örtüyü düzeltti. "Takma kafaya. Sadece kendini düşün."

Kendimi düşünebilmem için kendimi tanımam gerek. Ben kimdim?

Geçen yarım saatin ardından odama iki asker girmişti. İkiside uzun boylu kalıplı adamlardı. Bir mavi gözlü diğeri siyah gözlüydü. Oğuzhan ve Batu ayağa kalkmıştı. Rütbeleri yüksek olmalı. Benim de kalkmam gerekiyor mu? Siyah gözlü olanı eliyle oturmalarını işaret etti. Mavi gözlü olan şapkasını çıkarıp yanıma yaklaştı.

"Ben Alparslan, senin ikizinim." İkiz mi? "Ama hiç benzemiyoruz." Gülümsedi. "Çünkü sen daha güzelsin." Kollarını vücuduma doladı. Ellerimi sırtına koydum. Kalbi çok hızlıydı.

"İyi misin?" Daha sıkı sardı kollarını. "Sen iyi olunca bende olacağım." Beni çok seven bir çevremin olması iyi bir şey.

'Güzelim.'

'Evlenmek yok. Annem ve babamla beraber oturup torun seveceğiz. Ablamın ya da Buğra'nın çocuklarını."

'Tüm dünya karşında olsa bile ben senin yanında olacağım.'

Kafamın içindeki sesler susmuyordu. Geri çekilip şakaklarımı ovmaya başladım. Ayakta duran siyah gözlü adam ile göz göze geldik. Eliyle sol yanını gösterdi. "Buraya kurşun yesem daha az acırdı canım." Alparslan'a baktım. Elini yanağıma yasladı. "Yavuz onun adı. Amcamız ve teyzemizin oğlu. Aynı zamanda süt kardeşimiz."

'Cadı.'

'Seni kutuya saklayacağız, nazar olmaman için.'

'Asena çoraplarımı kaçırıp bandana yapmaktan ne zaman vazgeçeceksin?!'

"Ama ayağın kocaman. Ve çorapların çok güzel." Yavuz gülümseyerek yanıma geldi. "Hatırlıyorsun." Başımın ağrısından dolayı yüzümü buruşturdum. "Sesler duyuyorum. Ama başım çok ağrıyor."

'Seni hiç sevmedim!'

Bir şeyler hatırladıkça daha çok yorgun düşüyordum. Kötü bir şey olacağını hissediyordum. Gözlerim parmağımdaki yüzükteydi.

"Yoksa Poyraz, sizin evleneceğinizi mi söyledi?" dedi Alparslan. Başımı aşağı yukarı salladım. "İnanma ona. Biz seni seri katil kılıklıya vermeyeceğiz. Öyle kolay değil." Dudaklarım yukarı doğru kıvrıldı. Alparslan da gülümsemişti. Yanaklarımdan üst üste öptü.

"Seni Ankara'ya götürmek için geldik." dedi Yavuz. "Neden?" Saçlarımı eliyle düzeltti. "Evimiz orada çünkü." Biz şu an neredeyiz ki? "Nasıl gideceğiz?" Arabayla yolculuk yapabileceğimi sanmıyorum. "Helikopter ile." Alay ettiğini düşünmüştüm ama ciddiydi.

Poyraz'ın odaya girmesiyle ona döndük. Elinde bavul vardı. Bana bakıp gülümsedi. "Beni sana vermeyeceklermiş." dedim. "Ben de seni kaçırırım." Alparslan ve Yavuz aynı anda ayağa kalkınca Batu gülmeye başladı. Oğuzhan, Batu'ya hafifçe vurunca sustu. Adamın kafasında hücre kalmayacak.

"Siz çıkın kıyafetlerini giydireceğim." dedi Poyraz. Alparslan kaşlarını çattı. "Hemşire yardım eder. Çıkalım!" Sesi emir verir gibi çıkmıştı. Yavuz, Poyraz'ın koluna girip odanın dışına kadar eşlik etti. Bunlar sürekli benim için birbirlerine mi giriyordu?

Odaya giren hemşire giyinmeme yardım etmişti. Kapı tıklatıldı. "Girebilirsiniz." Alparslan başını uzattı önce daha sonra girdi. Hemşireye teşekkür edip köşedeki ayakkabılarımı eline aldı. Ayaklarıma geçirip bağcıklarını bağladı. "Ben giyebilirdim." Alnıma dudaklarını bastırdı. "Başının dönmesi çok yüksek bir ihtimal. Eğilmemen senin için daha iyi olacaktır." Üzerindeki askeri kabanı çıkarıp bana giydirdi. Şikayetçi olmadım. Alparslan gibi bir ikizim olduğu için fazlasıyla şanslıydım.

Mert, Oğuzhan ve Batu ile vedalaştık. Onlar yarın geleceklerini söylediler. Poyraz ve Güney de bizimle beraber geliyordu.

Başımı Alparslan'ın omuzuna yaslamıştım. Poyraz'a bakıyordum. Bana bakıp göz kırptı. Gülümsedim. "Onu hatırlıyor musun?" dedi Alparslan. Başımı iki yana salladım. "Ama dokunuşları yabancı değil." Güney başını eğmiş gülüyordu. "Dokunuşları derken?" Yavuz korkunç bir şekilde Poyraz'a bakıyordu. "Siz gelmeden önce beni öptü. Bir sevgilinin öpebileceği yerlerden." Poyraz'ın gözleri kocaman olmuştu. "Öncesinde de bir şeyler yaşamış olmalıyız. Kıyafetlerimi giydirmeyi teklif ettiğine göre göreceklerine yabancı değildi." Poyraz öksürmeye başladı.

"Adamı öldürtmek mi istiyorsun?" dedi Güney. Poyraz'a su uzatmıştı. Bilmiyorlar mıydı? "Sen mi aşağı atlamak istersin, ben mi seni atayım?" Göz ucuyla Alparslan'a baktım.

Bakışlarla biri öldürülebilseydi, Alparslan bunu başarırdı.

Elimle ağzımı kapatıp kıkırdadım. Komik görünüyorlardı. "Deli kız." Alparslan beni kolunun altına alıp başımdan öptü. Poyraz gözleriyle telefonu işaret edince cebimde bana ait olan telefonu çıkardım. Hastaneden çıkınca Poyraz bana vermişti. Arkama yaslanıp gelen mesaja tıkladım.

SKK: Yaktın beni. Aslında hep yakıyorsun ama neyse.

Dudaklarımın kıvrılmaması için büyük uğraşlar veriyordum.

SKK: Çok güzelsin.

'Vazgeç benden.'

Başımı kaldırıp Poyraz'a baktım. "Anlamadım? Bir şey mi söyledin?" Kaşları havalandı. "Hayır." Telefonu tekrardan cebime atıp başımı ovalamaya başladım.

🐺

Alparslan helikopterden inip ellerini bana uzattı. Ellerini tutup aşağı atladım. Karşımızda kızıl saçlı bir kadın ve uzun boylu bir adam vardı. Gülümsedim. "Genlerimin sebebini görmüş oldum." Alparslan gülümsemişti.

Annem ve babam...

Annemin açtığı kollar arasına girdim. Kokusunu içime çektiğimde huzurla dolmuştum. Babam ikimize birden sarılıp başımdan öptü.

'Benim cadılarım.'

'Bozkurt'un Asena'sı.'

'Bozkurt'un kızı.'

"Sizi tanıdım." dedim gülümseyerek. Annemin gözleri dolmuştu. Parmaklarımla akmakta olan gözyaşlarını sildim. "Benim kızım zeki çünkü." Havalı bakışlar atmaya çalıştım. "Bozkurt'un kızıyım çünkü." Babam alnıma uzun bir öpücük bıraktı. "Özür dilerim." Kaşlarım havalandı. Neden özür dilediğini anlamamıştım.

Evimize gelmiştik. Etrafta birçok fotoğrafım vardı. Biz hastaneye gitmemiştik, doktorlar evimize gelmişti. Muayeneden sonra tüm ev halkı doktorları takip etmişti. Alparslan hariç.

"Sen niye gitmedin?" Omuz silkip yanıma oturdu. "Birazdan gelip söyleyecekler zaten. Doktorları dinleyerek geçireceğim zamanı seninle geçiririm daha iyi." Esnemeye başladım. "Odana geçelim mi? Biraz uyu." Başımı iki yana sallayıp başımı göğüsüne yasladım. "Sizinle zaman geçirip sizi hatırlamak istiyorum." Saçlarımı okşadı.

Buğra koşarak diğer yanıma oturdu. Yanağıma kocaman bir öpücük bıraktı. Elinde fotoğraf albümü vardı. "Sen bu hayatta en çok beni seviyorsun abla. Sonra annem ve babamı. Ondan sonrası beni ilgilendirmiyor." Gülümseyerek albümün kapağını açtım.

İki bebek vardı. Alparslan'a baktım. "Bebekken bile manken gibi olunmaz." Kolunu omuzuma atıp yaklaştı. "Annem ve babamdan manken çıkmaması saçma olurdu zaten." Güldüm. "Ama en iyi genlerini ben aldım." dedi Buğra. Alparslan, Buğra'nın saçlarını karıştırdı.

Diğer sayfayı çevirdim. Babamın bir yanında ben diğer tarafında Alparslan vardı. Beraber uyuyorduk. Hemen altında annem ve babam vardı.

"Annem ve babam hiç değişmemiş. Hâlâ taş gibiler." İkisi de gülmüştü. Birkaç sayfa sonra yanımda başka biri vardı.

'Yavru Kurt.'

"Bu kim?" diye sordum. "Poyraz." dedi Alparslan. "Biz onunla çocukluktan mı tanışıyoruz?" Fotoğraflar çok masumdu. "Çocukluk aşkıydı sizinki." dedi Buğra. Başımı aşağı yukarı salladım.

Fotoğrafları bir yana bıraktım. "Evi gezmek istiyorum." Buğra ayağa kalkıp elini uzattı. Gülümseyerek elini tuttum. "Terastan başlayalım. Aşağı ineriz." Gülümseyerek başımla onayladım. Beraber iki kat yukarı çıktık. Her bir noktayı inceliyordum.

'Koşmayın çocuklar!'

Terasa çıktığımızda Buğra üzerindeki hırkayı omuzlarıma bıraktı. "Biz çok zenginiz galiba. Helikopter ile geldim. Doktorlar eve geldi. Girişteki arabalar. Ev falan." Buğra gülmüştü.

"Umay Yücesoy Aral'ın kızısın. Kendisi bir markadır."

Terastan sonra benim odama girdik. Kocamandı. Raftaki oyuncak arabalar dikkatimi çekmişti. "Arabalar senin için bir tutku." Elimi üzerlerinde gezdirdim. Dolabımın kapaklarını açtığımda gözlerim kocaman olmuştu. Silahlarla ve kılıçlarla doluydu.

"Etkilendim."

Buğra kahkaha attı. "Sen kendine hep aşıktın ablacığım." Silahların arasındaki aynadan yansımama baktım. "Güzelim çünkü." Yanağıma dudaklarını bastırdı. "Çok güzelsin ablam benim."

Tüm odaları gezmiştik. Annem, babam, Alparslan ve Poyraz büyük salonda oturuyorlardı. Mutlu gibiydiler. Babam kollarını açınca yanına oturup sarıldım. Poyraz karşımızdaki tekli koltukta oturuyordu. Bana göz kırptı. Gülümseyip gözlerimi babama çevirdim.

"Biz Poyraz ile evlenecekmişiz. Ama Alparslan izin vermeyeceğini söyledi." Babam yanağımı okşadı. "Kızım ne isterse o olacak." Sırıtarak Poyraz'a baktım. "Beni kaçırmak zorunda kalmayacaksın." Yutkunup başını eğdi.

"Sen bu adamı bugün öldürteceksin." Mahçup bir şekilde Poyraz'a baktım. Başını kaldırıp gülümseyerek bana baktı.

'Şule hayatını kaybetti.'

Gözlerimi yumup açtım. Bir şeyler hatırladıkça acılarım artıyordu. "Şule kim?" diye sordum. Kimseden ses çıkmaması ayrı, Poyraz'ın suratının asılması ayrı dikkatimi çekmişti. "Birinin bana Şule'nin öldüğünü söylediğini hatırlıyorum." Annem, Alparslan ve Buğra Poyraz'a bakıyordu.

"Önemsiz biri. Boşver." dedi Poyraz. Dudakları iki yana kıvrılınca bende gülümsedim. Annem elini uzatıp Poyraz'ın elini tuttu. Poyraz gülümseyerek anneme baktı.

"Duş almak ister misin?" diye sordu annem, aradan kısa bir süre geçince. "Sen beni yıkar mısın?" Yanıma gelip saçlarımdan öptü. "Bebeğimi yıkamaktan büyük bir zevk alırım." Ayağa kalkıp Poyraz'a baktım. "Buğra, Poyraz sana emanet." Poyraz başını eğip güldü. Babam ve Alparslan da gülüyorlardı. Annemin elini tuttum. Beraber yukarı çıktık.

Banyoya girdik. Annem suyu ayarlayıp küveti doldurdu. Üzerimdekileri çıkarıp küvete girdim. Annem küvetin ucunda oturup başımı okşadı. "Küçük bir çocuk gibi hissediyorum kendimi." Annem gülümsemişti. "Hiçbir zaman büyümedin ki."

Annem bana bir şeyler anlatarak duş almama yardımcı olmuştu. Yemek hazırlayacağını söyleyip aşağıya inmişti. Üzerimi giyinmiş saçlarımı kurutuyordum. Kapı tıklatıldı. "Girebilirsin." Poyraz odaya girip arkasını döndü. Bir süre odanın dışına bakıp kafayı kapattı. Bana dönüp derin bir nefes aldı. Birkaç adımda yanıma yaklaşıp kollarını belime doladı. Dudaklarını boynuma bastırınca gözlerimi yumdum.

"Özledim seni." Dudakları boynumdan çeneme oradan da dudaklarıma ulaşmıştı. Kalbim çok hızlıydı. Karnıma da kramplar giriyordu.

"Asena?"

Kapı açıldı. "Hay ben senin gelmişini geçmişini- Poyraz..." Poyraz dudaklarını dudaklarımdan ayırıp Alparslan'a baktı. "İnsan bir kapıyı tıklatır." Alparslan yumruklarını sıkmıştı. Kan çıkacak. Utanmıştım. Göz ucuyla Poyraz'a baktım. Gayet rahattı ve sırıtıyordu.

"Yemin ederim elimde kalırsın. Yürü git!" Alparslan çok sinirliydi. "Babama söyleyeyim de gör gününü." Poyraz kocaman gözlerle Alparslan'a baktı. Kapıyı kapatıp Alparslan'a döndü.

"Anlaşabiliriz."

"Asena'yı bir daha öpme."

"Öleyim daha iyi."

Gülmeye başladım. "Siz hep böyle misiniz?" İkisi de birbirine bakıp omuz silkti.

'Sıkıldım.'

Poyraz'ın sesi kafamın içinde yankılanıyordu. Gülümseyerek bana bakan gözlerine baktım.

'Herkes ilk hatasını çocukluğunda yapar.'

Yutkunup bir adım geriledim. Başıma ağrılar giriyordu. "Ne oldu?" Poyraz bana yaklaşıyordu.

'Senden öncesi olduğu gibi senden sonrası da olur.'

"Beni kandırdınız mı?" Derin nefesler alıp veriyordum. "Hayır. Biz seni kandırmadık." Başımı iki yana salladım.

'Denedik ama olmadı.'

Poyraz kolumu tutmaya çalışınca kendimi geriye çektim. "Sen beni terk ettin. Hatırlıyorum. Sen beni terk ettin." Yüzü kızarmaya başlamıştı. Ellerini bana yaklaştırıyordu. "Dokunma bana!"

'Ben asla pişman olmam!"

"Asena?" dedi Alparslan. "Çıkar onu buradan." dedim. "Asena'm yapma böyle."

'Ben seni hiç sevmedim!'

Poyraz daha çok yaklaşınca sağ yanağına sert bir şekilde tokat attım. "Sen beni kandırdın." Derin nefes alıp bana döndü. Yanağı kızarmıştı. Gözlerimden yaşlar akıyordu. "Ağlama." Göğüsünden ittim ama yerinde kıpırdamamıştı.

Alparslan'a döndü. "Biz konuşalım." Alparslan odadan çıkıp kapıyı kapattı. Poyraz kapıyı kilitleyip karşıma geçti. "Git buradan!" Başını tavana çevirip gözlerini sıkıca yumdu.

"Her şeyi kaldırabilirim ama yolun başına tekrar dönemem. O kadar gücüm yok. İkimiz de yeni iyileşmişken yapma bunu."

Geriye adım atınca duvara çarpmıştım. Poyraz üzerime üzerime geliyordu. "Git! Terk ettin sen beni! Hafızamı kaybedince oyununa devam mı edeceksin?!" İtmek için elimi kaldırınca her iki bileğimden kavrayıp başımın üstüne sabitledi.

Dudaklarını dudaklarıma bastırdı. Kısa sürmüştü. Dudaklarını ayırdı ama hâlâ çok yakındı. "Bunu hatırla. Onları değil seni öptüğümü hatırla. Yemin ederim artık benim dayanacak gücüm kalmadı. Benim senden başka dayanabileceğim kimse yok. Yapma bana bunu."

'Başlamamış bir şeyi bitiremezsin.'

Kollarımı çektim. "Hatırladığım tek şey, senin beni terk etmiş olman! Defol git!" Üzerindeki kazağı çıkardı. Sol göğüsünün üzerinde Anka dövmesi vardı. Bir kanadının altında da harfler yazıyordu.

"Senin operasyon ismin Anka. Asena Aral Karaaslan'ın baş harfleri bunlarda." Hatırlamıyorum. "Ben sana altı yaşımdan beri aşığım Asena. Bak ne yaparsan yap ama uzak durma benden. Ben bunu atlatamam." Başımı iki yana salladım. Yaklaşıp benim üzerimdeki kazağı çıkardı bir çırpıda.

Üzerimde sütyen vardı sadece. Elini sol göğüsümün üzerine koydu. "Bak burada ses dalgaları var. Benim sesimi dövme yaptırdın. Aramız kötü olsaydı, bunları yapmazdık. Lütfen hatırla Asena."

Bulunduğum yere çöküp başımı kollarım arasına aldım. "Hatırlamıyorum. Hiçbir şey hatırlamıyorum!" Kollarını vücuduma doladı. "Tamam... Tamam zorlama kendini. Ama benden uzak durmaya çalışma. Ben sensiz yaşayamam Asena. Ölürüm ama sensiz yaşayamam."

______

Bu nasıl bölüm ya? Psikolojim bozuldu.

En sevdiğiniz sahne?

Poyraz'ın kendi acısını unutup sevdiği kadına koşması...

Asena'nın ilk Burak'ı hatırlaması...

Alparslan'ın Poyraz'a güvenip onları baş başa bırakması...

Bir sonraki bölüme kadar kendinize iyi bakın. Beni özleyin.

Kanlı Bere kitabımı hâlâ okumadıysanız, sizi oraya da davet ediyorum.

Hoşçakalın.

🐺🤞💞

Continue Reading

You'll Also Like

15.2K 639 4
Aşiret ve mafya kurgusu Kendi hayal gücümden kaynaklanmıştır 📍 Ateşin mabedinde karanlığın ortasında iki barut ağacı... Wattpad platformunda ilk ka...
930 53 4
Bu kitap yarım kalan umutlara... Sevdalarını umut ile bekleyen bütün yaralı umutlara... "Mint yeşili." diye fısıldadı genç adam. Kaşlarımı çatıp "Anl...
1.1M 71.3K 64
İlk yalancının ilk yalanı, toprağa düştüğü andan itibaren, yatsıdan sonra yanan mum ona bebek gibi bakacaktı. Yalanın tohumu büyüyecek ve çiçek açaca...
725K 12.7K 27
🔞Türkiye'nin en büyük mafyası tarafından kaçırılmak ve onla ilişki yaşamak.🔞 🔞Bolca +18 vardır. 🔞