Merhaba güzellerim, yorumlarda buluşalım olur mu? 🫶🏻😋
Odak
"Alihan..."
Tutku, karşısındaki adama bakarken otomatikçe sevdiği adamın yüzü gelmişti gözlerinin önüne. Ezher'in gülüşünü duydu kulaklarında, onun güzelliğini gördü gözlerinin önünde. Gözleri dolarken Alihan daha fazla Tutku'ya bakmak istemedi, hızlıca yanlarından sıyrılıp gittiğinde koşar adımlarla ana çıkışa çıkmaya yelteniyordu.
Bu böyle devam edemezdi.
Tutku koşar adımlarla arkasından gittiğinde Alihan bir korkak gibi kaçıyordu. Tutku'yu görmek bir işkence gibiydi onun için çünkü gördüğü tek şey Ezher'in ölü bedeniydi.
Bunu istemiyordu.
O lanet görüntü ona çok acı veriyordu.
Arabayı çalıştıracaktı ki Tutku'nun sesiyle olduğu yerde durdu. "Alihan, dur!"
Alihan abi dememişti...
Çünkü aralarındaki samimiyet Ezher öldüğünden beri bitmişti.
Ali titreyen dudaklarını birbirine bastırdığında gözlerini yumdu. Yumruğunu sıkarken Tutku da çekingen adımlarla ona doğru yürüyüp karşısına durdu. Karalı ona hiç bakmadı.
"Yedi ay..." diye başladı sözüne. "Yedi ay boyunca kaçtın benden. Ezher bizden gittiğinden beri seni kimse bulamadı, şimdi çıkıp gelmişsin. Döndüğüne göre o pislik öldü demek. Bana her şeyi anlatmak zorundasın, bunu bana borçlusun."
"Liya beni evimizde bekliyor," dedi Alihan Tutku'ya bir kez bile bakmadan. "Lütfen çekil, bu konuşmayı yapmak istemiyorum."
"Bana cevap ver, buna ihtiyacım var!" dedi sesi titreyen Tutku. "Ne oldu?"
"Evet o pislik öldü! O pislik, Uzay'ın kayıp ikiziydi ve tabii ki benden intikam almak istiyordu." dedi Alihan gözleri doluyken. "Tüm yaşanan kayıplar sadece ve sadece benim yüzümden, o yüzden bırak artık bu işin peşini ve mutlu olmana bak..."
"Sevgilim öldü, sence ben artık mutlu olabilecek miyim?" diyen Tutku ağlıyordu bile. "O şerefsizin öldüğünü bilmeye ihtiyacım vardı."
"Gidebilir miyim artık?" diye sordu Alihan ve hala Tutku'ya bakmıyordu.
"Kendini suçlama..." diyen Tutku ile dayanamadı Alihan ve gözyaşlarını akıttı. "Seni suçlamadım hiçbir zaman, senden nefret de etmedim. Aksine, seni çok merak ettim. Ezher, senin için bir kardeş gibiydi."
"Hayatını mahvettim, Tutku." diye konuştu. "Mutluluğunu aldım senden. Neden merak ettin beni?"
"Senin bir suçun yok, Alihan abi." Alihan abi kelimesini duyduğu an alt dudağını ısırdı. "Olan oldu, ölenle ölünmüyor. Liya ve Leyla nasıllar? Özledim onları."
"Hepimiz zor zamanlar geçiriyoruz." dedi. "Onlara ulaşmak istiyorsan onları arayabilirsin ama lütfen benden uzak dur. Seni gördükçe, onun cansız bedenini görüyorum. Özür dilerim Tutku, umarım hayatın boyunca çok mutlu olursun. Bunu hak ediyorsun..."
Tutku'nun bir şey demesine izin vermeden arabasına bindi Alihan ve kızın yüzüne bakmadan gaza bastı. Onu görmek Alihan'ı ciddi derece de korkutuyordu ve ister istemez Ezher'in ölü bedenini gözlerinin önünde görüyordu. Yaşlı gözleriyle eve sürerken istediği tek şey karısının kollarının arasına girmekti.
———
Yüzüme sürdüğüm kremin kapağını kapatıp makyaj sepetimin içine koyduğumda saate baktım. Gece iki buçuktu ve Alihan hala gelmemişti. Duştan sonra sadece dantelli iç çamaşırlarımın üzerine siyah saten geceliğimi giymiştim. Oda sıcak olduğu için üşümüyordum. Yüzüme güzel bir bakım yaptığım makyaj masamın sandalyesinde oturuyor aynada kendime bakıyordum.
Çok güzel bir kadındım ama kirlenmiştim. Alihan kirden hoşlanmasaydı, o bile benden korkardı çünkü ben temiz değildim. Aksine, çok kirliydim ve iyi biri de değildim.
Dış kapının sesini duyduğumda yüzümde küçük bir tebessüm oldu. Kısa bir süre odamızın kapısı da açıldığında Alihan'ın ruh gibi olduğunu gördüm. Şişen dudakları ağladığını bana gösterirken kaşlarımı çattım. Ayağa kalktığımda Alihan bana bir adım attı.
"Ağlamışsın," diye mırıldandım. Baş parmağımla gözünün altını sildim ve ona ilgiyle bakarken diğer elimle ensesindeki saçlarını okşadım. "Kim üzdü benim yakışıklımı? Söyle, kimi üzmem gerekiyor?"
"Bana sarılır mısın?" diye sorduğunda çok masum gelmişti gözlerime. Kollarımı boynuna sararak ona sıkıca sarıldığımda kulağının arkasına sert bir öpücük kondurdum. Ellerimle sırtını okşarken o nazikçe belimi tutuyordu.
"Ne oldu sevgilim?"
"Tutku ile karşılaştım." dediğinde bariz bir şoka girdim. Yavaşça geri çekildiğimde elinden tutarak onu yatağa götürdüm ve ikimiz de birlikte yatağımıza oturduk. "Çok kötü hissettim..."
"Biliyorum, sürekli ondan kaçıyordun." dedim üzgünlükle. "Ezher'in ölümünden beri Tutku'yu görmek istemiyorsun çünkü onu gördükçe Ezher'i görüyorsun. Ayrıca, hala kendini suçluyorsun..."
"Her gece bu saatlerde neden dönüyorum biliyor musun?" diye sorduğunda onu dikkatle dinledim. "Uzay'ı kontrol ediyordum. Bu dediğim hiç hoşuna gitmeyecek ama Uzay ot çekiyor."
"Ne?"
"Ot çekiyor, etrafındaki insanlara zarar veriyor, kara yollarla para kazanıyor ve hatta kadınlarla fingirdeşiyor." dediğinde ağzım açık kalmıştı. "Leyla'ya aşık olmuş ve gerçekten bitik bir durumda. O kadar aklını kaybetmiş ki, onu başka bir kadınla öpüşürken gördüm."
"Alihan, kandırma beni!"
"Kandırmıyorum."
"Bunu neden yapar ki?" diye sorguladım ve içten içe Uzay'a ölümüne kızdım. "Leyla'yı seviyorsa neden başka kadınlarla yatmak istiyor ki? Kime zarar vermek istiyor böylelikle? Leyla'ya mı, kendisine mi?"
"Kusura bakma ama Uzay ve Leyla'nın arasında hiçbir şey yok, bu da demek oluyor ki Uzay istediği ile seks yapabilir. Aralarında zaten seksten başka bir şey olmadı. Uzay istediğini yapmakta özgür, tabii Ley de öyle."
"Sen Uzay'ı mı savundun?" diye sorduğumda yüzümde bir gülümseme vardı.
"Hayır bebeğim, bunlar sadece gerçekler." dedi ve elimi tuttu. "Uzay istediği ile seks yapmakta özgür çünkü Leyla ile aralarında bir şey yok. Ona aşıkken başkalarına dokunabilmesi onun seçimi, buna karışamayız."
"Haklısın ama aralarındaki sadece seks olmadı, Alihan. Yani birisiyle aylarca seks yaparsın da hiç mi bir şey hissetmezsin? İkisi de hissetti, bundan eminim. İkisi aynı kaderi paylaşıyor, birbirlerine değer veriyorlar. Leyla kıskanmakta haklı, ben olsam Uzay'ı yırtardım."
Alihan güldü. "Bunu yapmaya hakkı yok. Leyla seksten ötesini istemeyince Uzay ne yapacaktı ki? Tabii ki başkalarına gidecekti. Erkeklik gururu yaralandı ve bir erkek olarak bunun nasıl hissettiğini biliyorum. Uzay aptalın teki evet, başka kadınlara yılışarak en çok kendisini mahvediyor ama bırak, Leyla bence hakkından gelir onun."
"Çılgın kızımın bu nasıl yapacağını da biliyorum ama, neyse..." diye mırıldandığımda yüzümde bir gülümseme vardı. "Uzay'ı böyle koruman hoşuma gitti. Bence sen onu seviyorsun."
"Uzay'ı sevmiyorum."
"Yorulmadın mı şu yalanı söylemekten? Gerçekten yalancının tekisin Alihan, uf!" dedim isyanla. Tuttuğu elimi dudaklarına götürüp öptüğünde bana baktı. Aşağıdan yukarıya kadar süzdü beni ve gülümsedi.
"Neden çıplaksın sen?"
"İç çamaşırlarım var üstümde?"
"Çıplaksın, Liya." dediğinde gözlerimi devirdim. "O gözlerini bana devirmemişsindir umarım?"
"Kendi kendime devirdim." dediğimde yine devirdim gözlerimi. "Aptal herif, tabii ki sana devirdim. Allahım ya!"
"Hey, yaramazlık yapma!" dediğinde yine gözlerimi devirdim. "Liya, devirme gözlerini dedim!"
"Devirirsem ne yaparsın?" diye sordum alayla. "Sana ne ya? İstediğime deviririm bu gözlerimi!"
"O gözlerinin akmasını sağlarsam yapamayacaksın ama bunu..." dediğinde bana doğru fısıldamıştı. Ettiği imayı saniyesinde anladım. "Gözlerini ne yaparak akıtırım biliyor musun?"
Sırıttım.
Elimi bacağına koyduğumda özel bölgesine doğru sürtündüm. "Biliyorum..."
"Yapmama zorlama o zaman beni." dediğinde alt dudağımı ısırdım ve kafamı eğdim. Pantolonunun önünü kavradığımda Alihan boğazını temizledi. "Zorlama..."
"Ağzım ve boğazım çok kuru bu aralar, ıslatmak ister misin?" diye konuştuğumda Alihan gözlerini belirtti. Şımarıkça gülümsediğimde kadınlığımın sızladığını hissettim.
"Hızına yetişemiyorum." diyen Alihan'a sadece güldüm. "Şimdilik duralım."
Dudaklarını yaladığımda onun da istediği gibi elimi çektim. Bir haftadan fazla dokunuşlarımdan kaçmıştı ve hala da kaçıyordu. Bu ister istemez kalbimi kırmıştı.
"Alihan, benden iğreniyor musun?" diye sorduğumda bakışlarının bana battığını hissettim. "Doğruyu söyle. O olaydan beri dokunuşlarımdan kaçıyorsun. Kirlendim diye mi benimle sevişmek istemiyorsun?"
"Şu siktiğimin kelimesini kullanmaktan ne zaman vazgeçeceksin, Liya? Kir kelimesini sana yasaklıyorum duydun mu?" Ellerimi tutup derin bir öpücük kondurdu. "Ben senden asla iğrenmem."
"O zaman neden sana dokunmama izin vermiyorsun?" diye sordum.
"Kafamı toparlamam lazım sevgilim, lütfen anla bunu. Bana dokunmanı istiyorum, sana deli gibi dokunmak istiyorum ama önce gerçekten hala olanları kabullenmeliyim. Bu aralar kendim gibi hissetmiyorum."
"Ben de öyle." dedim düşünceyle. "Yanımdasın ama deli gibi özlüyorum seni. Dört senedir tanıyorum seni ama sadece neredeyse iki sene yanımdaydın. Çoğu kez terk ettin beni..."
"Özür dilerim." derken yüzüme bakmıyordu. "Ben cidden çok özür dilerim. Hiçbirini isteyerek yapmadım, umarım bunu biliyorsundur."
"Biliyorum, merak etme." dediğimde gülümsedim. Ansızın dudaklarıma kapandığında bu öpücüğün bu kadar tutkulu olacağını hesaba katmamıştım. Alihan'ın elleri çıplak tenimde dolaşırken birbirimizin dudaklarını içiyorduk.
Geri çekilen ben oldum. "Aklın karışıksa yapmayalım. Libidomuz yükseldikçe sevişmemiz de ateşlenir. Zamana bırakalım."
Gülümsedi. "Olur."
"Olsun."
———
Uzay'ın ağzından....
Karşımda dikilen, neredeyse çıplak olan kadına baktım. Elbisesi o kadar açıktı ki, gerçekten çıplak olduğunu düşünürdü insan. Elindeki paraları sayarken bana bir göz atarak beni süzdü. "Kusura bakma yakışıklı, paralarımı hep sayarım."
"Acelem yok." dedim beklerken.
Kadın paraları küçük çantasına soktuğunda bana doğru bir adım attı. Gerçekten çok güzeldi, kahverengi gözleri ve siyah saçları vardı. "Tek gecelik çalışıyor musun?"
"Anlamadım?"
"Diyorum ki, tek gecelik çalışıyor musun? Bir seks işçisi misin?"
"Değilim." dedim. Neden herkes benimle sikmek istiyordu?
"Sen bana bir şey verdin, şimdi izin ver ben de sana bir iyilik yapayım." dediğinde parmaklarını siyah gömleğimin yakasına takıp bana yaklaştı. Kıpırdamadan onu izlediğimde parfümü burnuma doldu ve dolduğu an duraksadım.
Bu Leyla'nın tatlı parfümüydü.
"Hayır mı diyeceksin gerçekten?"
Öfkeyle çenemi sıkarken kadının elini tutup onu nazik olmayan bir şekilde peşimden sürükledim. Aşık olduğum kadından ne kadar kaçmak istesem de başarısız oluyor ve bir şeyler bana onu hatırlatıyordu. Bu artık durmalıydı!
Durdurmalıydım.
Kadınlar tuvaletine girdiğimizde onu sertçe duvara yaslayıp yüzlerimizi birleştirdim. "Benimle ne yapmak istediğini yap. Bana dokun ve beni tatmin et. Ama ben sana dokunmayacağım, bunu da belirleştirelim."
"Sen bana dokunmayacaksan o zaman neden seks yapacakmışım ki seninle?"
Ellerimi kadının beline yerleştirerek onu kendime çektim. Tanıdık kokusu burnuma dolarken deli oluyor gibiydim. "Kucak dansına bayılırım, biliyor musun?"
"Striptizciyim." dedi kadın nefesi dudaklarıma çarparken. Uh, bu güzel bir his değildi!
Dudaklarımda hissetmek istediğim tek nefes Leyla'nın, ve sadece Leyla'nın nefesiydi. Başka kadınlara dokunduğumda onu unutabilecek miydim?
Eğer öyleyse, bu dünyadaki her kadınla yatmak istiyordum.
Leyla'dan vazgeçmek istiyordum.
Boynuma inen dudakları hissettiğimde kasıklarıma doğru inen elleri de hissettim. Kafamı havaya kaldırıp dudaklarımı aralayıp gözlerimi kapattım.
Bunu yapabilirdim. Ne vardı ki? Güzel bir kadınla seks yapacaktım. Bunu kim yapamazdı ki?
Pantolonumun içine sızan elleri hissettiğimde ağzımdan sesli bir soluk kaçtı. Ah, bu hissi hiç sevmemiştim. Bu dokunuşu istemiyordum.
İğrençti.
Kadın beni duvara yasladığında dizini penisime doğru bastırdı. Ağzımdan bir inleme koparken kusacak gibiydim. Onu durdurmam gerekiyordu.
Fakat benim yapmama gerek kalmamıştı.
Güçlü bir el kadını bedenimden kopardığında kafamı duvara yaslayıp gözlerimi kapalı tuttum. Derin soluklar alıp verirken rahatlamış gibiydim. Her ne kadar seks yapmak istesem de yapamıyorum.
Çünkü seksi sadece bir kişiyle seviyordum.
Onun için seks, benim için ise sevişmeydi çünkü çıplakken ben onu çok sevdim. Sevgimi öpücüklerim ve dokunuşlarım ile gösterdim fakat Leyla için her zaman sadece seks olmuştu.
"Kaybol buradan."
Leyla...
Gözlerimi açtığımda onu gördüm karşımda. Uzun ve dalgalı koyu sarı saçları ve deri büstiyerinin altına giydiği beyaz etek. Göğüs dekoltesi anormal derece de açıktı, sikeyim... Göğüslerini emmeyi deli gibi özlemiştim. Giydiği topuklular boyunu daha büyük gösterirken yutkundum.
Kahretsin, çok güzeldi.
"Sen kimsin?" diye sordu kadın.
"Bir daha ona dokunduğunu görürsem bu kadar nazik olmam," diye tehdit etti Leyla açık açık. "Soru sormayı bırak ve çık git, seni onun etrafına görmek istemiyorum."
"Gerçekten bana adam mı yok sanıyorsun?" diye dalga geçti kadın. "Al bu kokoşu senin olsun, hiç tipim değildi zaten."
"Tipin olmayan herkese yapışıyorsan demek ki..." diye mırıldandı Leyla. "Bizi yalnız bırak."
"Aptallar." diye fısıldayarak gitti kadın. Leyla onun arkasından bakakalmıştı. Yutkunduğumda sesimi çıkarmadım ve öylece duvara sinmiş duruyordum.
Leyla bana döndüğünde gözlerine bakamadım. Topuklu ayakkablarının sesi git gide bana yaklaşırken daha da heyecanlanıyordum. Parmakları çeneme dokunduğunda gözlerimi sıkıca yumdum ve kafamı kaldırmasına izin verdim.
"Aç o gözlerini ve gözlerime bak, Tetikçi." Hemen dediğini yaptım. Başkaların emrinden nefret ediyordum ama Leyla bana verdiğinde bu çok hoşuma gidiyordu.
İşaret parmağını dudağıma sürttüğünde kendimi sıktım. İşte istediğim dokunuşlar buydu!
"Benim ıslaklığımı tatmış olan bu edepsiz dudaklar," diye başladı sözüne ve aynı zamanda bana yaklaştı. "Başkasının dudaklarına değdi yani?"
"Başkalarının," diye düzelttim onu. "Birden fazla kadınla öpüştüm burada."
"Kötü bir çocuk mu olmak istiyorsun sen?" diye sorduğunda şimdi dudaklarıma çarpan nefes ona aitti. "Kötülük sana çok yakışır. Kötü ol. Ya da, birlikte kötü olalım. Bu dünyayı yıkalım, suç işleyelim ve çok daha edepsizleşelim. Ben seninle her şeye varım."
"İçinde sen olan her ne varsa, ben yokum. Anlamıyorsun değil mi? Seni istemiyorum hayatımda."
"En çok beni istiyorsun çünkü bana deli gibi aşıksın." dedi Leyla.
"Değilim." dedim.
"Kendini o kadar zor tutuyorsun ki." diye konuşmaya devam ederken sesinin tınısı çok fazla erotizm içeriyordu. "Üstümdekileri yırtıp beni burada becermemek için kendini zor tutuyorsun. Baksana şu haline, ne kadar güçsüzsün karşımda."
"Dişarıda senden daha güzel kadınlar varken niye seni becermek isteyeyim ki?" derken buldum kendimi. "Kendini o kadar önemsiyorsun ki, acıyorum sana. Bir gün çok fena düşeceksin."
Yüzüme sert bir tokat indiğinde başım savruldu. Leyla bedenini bedenime yasladı ve saçımdan tutarak yüz yüze gelmemizi sağladı. "Sen benim ne kadar kıskanç olduğumu bilmiyorsun galiba? Yapmak istemediğim şeyleri yaptırma bana, Uzay. Penisin şu an kasıklarımda sertleşirken, sen hangi kadınlardan bahsediyorsun ya?"
Onu ellerinden tutarak bu sefer ben duvara yasladım. Şişik dudakları ve azgın gözleri bana baygın baygın bakarken istediğim tek şey gerçekten onu şuracıkta becermekti.
Kokusunu, öpüşünü, tadını ve sıcaklığını çok özlemiştim. Dilimle onu deli etmek, dilimi vajinasının en derinlerine ittirerek onu ağzımla tatmin etmek istiyordum. Tadı damağıma yayılsın, nefesim o koksun istiyordum. Onu inletmek istiyordum ve sadece ağzımla getirmek istiyordum.
Çok iğrenç ve edepsiz şeyler istiyordum.
"Islağım." dediğinde gözlerimi yumdum. Islaklığını ağzımla daha da ıslatmak istiyordum. "Ve sana ihtiyacım var. Uzay, eğlenmemize izin ver."
Onu sertçe elinden tutarak banyodan çıkardım ve peşimden sürükleyerek dişarıya çıkardım. Dişarıdaki arabalardan birine doğru yürüdüğümde sırıtıyordum.
Kalpsiz bebeğimin tadını ölesiye özlemiştim.
Ona dönüp kollarımı beline sararak havalandırdım onu ve arabanın kaputuna oturttum. Bacaklarını sonuna kadar ayırarak kafamı aceleyle bacaklarının arasına gömdüm. Eteğinden dolayı kafam bacaklarının arasında kaybolmuştu.
"Sürtük herif," diye mırıldandığında bu çok hoşuma gitti. Evet, onun küçük sürtüğü olabilmek için her şeyi yapardım. Uke olmayı seviyordum, kontrol altına alınmayı ve emirlere göre hareket etmekten zevk alıyordum. Tabii bu sadece Leyla için geçerliydi. "Ah, deli ediyorsun beni..."
Kokusu yoğundu ve kafamı güzelleştirmeye yeterdi. Çok, çok uçuk şeyler istiyordum. Beyaz tozu onun vajinasına döküp, burnumu orasına gömüp kokusunu tozuyla birlikte içime çekmek istiyordum. Islaklığını tatmak, kokusunu sonsuza dek koklamak istiyordum.
Dudaklarımı iç çamaşırının üstünden orasına bastırmaya başladım. Küçük öpücükler kondurdum kasıklarından ıslaklığına kadar. Leyla sesini çıkarmıyordu.
"Ulu ortalıkta, barın yakınında, üstelik yabancı birinin arabasının üstünde beni yalayacak kadar mı kaybettin aklını?" diye sorguladığında dişlerimi sürtüyordum kadınlığına. "Bu benim tanıdığım Uzay değil."
Eteğini yukarıya sıyırdığımda yüzümün görünmesine sebep oldum. Böylelikle birbirimizi görüyorduk ama dudaklarım hala o noktasındaydı. Kafamı biraz kaldırarak öfkeli gözlerime ona sundum. "Sen beni tanıdığını mı sanıyordun? Senin için sadece bir seks kölesiydim, başka değerim yoktu."
"Bunu ben demedim, bunu şu an sen dedin." dedi sakince. Sakinliği beni kudurtuyordu, tam istediği gibi.
"Kapat artık şu gereksiz çeneni," diye tısladığımda yutkundu. "Dilini gerçekten gerekli olduğu anda kullanırsın, fakat şu an için o ağzın sadece faydasız. İnlemelerin dışında bir şey duymak istemiyorum ağzından."
"Bu arabanın üzerinde mi becereceksin beni?" diye sorduğunda gözlerimi devirdim. "Tetikçi, şu an gerçekten bir seks kölesi gibi davranıyorsun."
"İşimi biliyorsam demek ki?" diye gönderme yaptım ona. "Eğer seni yalarsam, karşılığında bana ne vereceksin?"
"Derin bir sakso." dedi kısılan gözleriyle.
"İstemiyorum, ihtiyacım olan tek şey para." dediğimde Leyla kaşlarını çatmıştı. "O zaman bir anlaşma yapalım, Leyla Alvardı."
"Nedir?"
"Seni yalayacağım, hayatındaki en güzel orgazmını yaşamana sebep olacağım ve sen bana karşılığında para vereceksin." dediğimde yüzümde kötü çocuk sırıtışı vardı. Leyla ise bu dediğimi düşündüğüm gibi karşılamamıştı. Alt dudağımı ısırırken dilimi kadınlığına sürttüm. Sert öpücükler kondurduktan sonra iç çamaşırını bacaklarından sıyırarak çıkardım. İnce ipli bir tanga olduğu için ön cebime sığdı.
"Anlaştık mı?"
"Sen ciddi misin?" diye sorguladığında az önceki halinden eser kalmamıştı. "Para için mi yapıyorsun?"
"Bu belli değil mi?" diye sorduğumda alaylı bir gülüş vardı dudaklarımda. "Paraya ihtiyacım var, ot çekmeye ihtiyacım var çünkü."
Leyla topuklu ayakkabısını göğüsüme bastırdığında bana acayip bakışlar atıyordu. "Çekil!"
"Ne?"
Topuklu ayakkabısıyla beni sertçe geriye ittiğinde neredeyse düşecektim. Arabanın kaputundan inip arkasını döndü ve benden uzaklaşmaya başladı. Arkasından koşup durdurdum onu ama beni yine itmişti.
Bana döndü.
"Böyle mi para kazanıyorsun sen?" diye sorduğunda gözleri dolu doluydu. Hayır hayır, böyle görmek istemiyordum onu. "Söylesene, Uzay! Başka kadınları yalayarak mı? Para için gerçekten yapıyor musun bunu?"
Hayır.
Para kazanmak için kaçak dövüşçülüğü yapıyordum. İnsanları ölesiye dövüyordum. Buydu benim işim.
Ama onun karşısında sadece sustum.
"Bana aşıkken nasıl alıyor miden bunu?" diye sorduğunda ağlamaya başlamıştı. "Ben her gün seni düşünürken sen kölelik mi yapıyordun başkalarına? Benden uzaklaştın diye ben günlerdir ağlarken, sen bunu mu yapıyordun gerçekten?"
"Leyla..."
"Yapmadım de." dediğinde üstüme yürüdü. "Lütfen, para kazanmak için bunu yapmıyorum de."
"Yapmıyorum..." dediğimde gülümseyecek gibi oldu. "Ama senden başka iki kadınla öpüştüm, Leyla."
Kafasını eğdi.
"İğrençti..." derken sesim içime kaçmıştı. "Bunu yaparken aslında sadece kendimi cezalandırıyordum, seni değil. Sensizlik beni tanımadığım birine dönüştürdü, gerçekten kaybolmuşum gibi hissediyorum."
"Gitmek isteyen sendin."
"Çünkü senin için sadece bir oyuncaktım!"
"Hayır!" diye bağırdığında yutkundum. "Benim için asla öyle olmadın! Seni bir köle olarak görmedim hiçbir zaman, ne zaman anlayacaksın bunu? Soğuk davrandım, sadece seks diye düşündüm."
"Sadece seks değil miydi senin için?"
"Bilmiyorum!" derken hala ağlıyordu. "Ama şu an sadece gitmek istiyorum. Eğer böyle mutluysan böyle yaşa Uzay ama en çok kendini kaybedeceksin."
Bir şey demedim.
O da daha fazla beklemedi ve arabasına binerek uzaklaştı buradan. Arkasından bakakalırken sadece acı hissettim. Gitsin istememiştim. Ama gitmişti ve bunun tek suçlusu bendim.
———
Sabah uyandığımda Alihan'ı banyoda duş alırken duymuştum. Aşağıya inip ikimize de kahvaltı hazırladım. İkişer sandviç yapıp meyve suyu doldurdum. Tam o sıra Alihan girdi bol eşofmanları ve ıslak saçları ile. Beni kendisine çekerek kafama bir öpücük kondurdu. "Günaydın, ellerine sağlık güzelim."
"Sana da günaydın, oturalım." dediğimde ikimizde sandviçlerimizi yemeye başladık. İştahsız olsakta yemek zorundaydık, bunu ikimiz de biliyorduk.
Yemeklerimizi yerken sessizdik. Alihan bana bakıyordu ama ben ona bakacak gücü bulamıyordum kendimde. Gözlerimi bir noktaya dikmiş sandviçimi yiyordum.
"Niye astın sen bu güzel suratını?" diye sorduğunda çekingen bir şekilde ona baktım. "Bebeğim? Kötü bir rüya mı gördün? Ne bu halin?"
"Biz iyiyiz değil mi?" diye sorduğumda sesim titremişti. "Sen ve ben, aramız iyi bizim değil mi? Beni hala çok seviyorsun, ben de seni hala çok seviyorum. Değişen bir şey yok, öyle değil mi?"
Alihan ifadesizce bana birkaç saniye baktıktan sonra ayaklandı ve bana doğru yürüdü. Beni kucağına aldığında gülümsedim, benim oturduğumda sandalyeye oturdu ve ben kucağındaydım. "Nereden çıktı bu? Tabii ki iyiyiz Li, neden iyi olmayalım?"
"Eskisi gibi hissettirmiyor." dediğimde düşünceliydim. "Bilmiyorum, bir şeyler eksik. Biz iyiyiz, o yeter."
"Bu aralar bir şeyler canımı sıkmaya başladı," dediğinde dikkatle onu dinledim. "Biz hiçbir zaman normal çiftler gibi yaşayamadık. Sinemaya gitmedik, randevumuz olmadı, tatile gitmedik, birlikte yemek yapmadık, piknik etmedik, yüzmeye gitmedik, alışveriş yapmaya çıkmadık..."
Haklıydı.
"Ve bu yüzden ben de böyle bir şey yaptım." dedikten sonra cebinden çıkardığı küçük bir kağıt parçasını gözlerimin önüne serdi. Tüm saydığı aktivelerden bir liste yapmıştı.
!Karımla yapmak zorunda olduğumuz aktiviteler!
• Birlikte yemek yapıp yemek
• Kar savaşı
• Yüzmek
• Sinema
• Romantik bir randevu
• Tatil (Yurtdışı)
• Piknik
• Alışveriş
!+18 içerik!
• Strip
• Kucak dansı
• 69
• Mastürbasyon
Gözlerim dolarken seslice gülmeye başladım. Alihan gülüşümü izlerken gülümsüyordu. Kollarımı boynuna sararak yanağına uzun bir öpücük kondurdum. "Seni çok seviyorum."
"Yaptığımız her aktivitenin arkasına gülen bir yüz boyayacağım, tamam mı?" dediğinde ona sıkıca sarıldım, hiç bırakmak istemiyormuşum gibi. O da ellerini belime sararak bana sıkıca sarıldı. Kokusu burnuma dolarken cenneti hissettim.
Alihan Karalı, yanan illegal cennetim...
"Hepsini yapacağız, söz..." dedim.
"Tabii ki yapacağız." dediğinde yanağına yumuşak bir öpücük kondurdum. Onun kucağındayken yemeğimi yemeye devam ediyordum. "Bir tane sandviç daha yer misin?"
"Olur." dedim ve iştahla büyük ısırıklar aldım. "Sen de yap kendine, iki tane ile doymazsın sen normalde sevgilim."
"Senin için yerim." dediğinde gülümsedim. O sandviçi yaptığında karşıma geçti ve ikimizde bu sefer dertleşerek yemeye başladık.
———
Kalın ve siyah topuklularımla tamamladığım kombinime aynadan baktığımda yüzümde şeytani bir sırıtış belirdi. Dilimi dudaklarımdan geçirirken saçlarımı arkaya attım ve kendi güzelliğime gerçekten şok oldum.
Giydiğim kiyafet, striptizcilerin giydiği kiyafetlerdendi. Siyah, deri ince ipli tangam vardı üstümde. İpi o kadar inceydi ki, kalça çizgimin arasında olduğu bile görünmüyordu neredeyse. Dizlerime kadar gelen fileli çoraplarım ve üstümdeki siyah deri sütyenim memelerimi tutuyordu ve aynı zamanda zincirlerliydi.
Yürüdükçe sallanan yumuşak memelerimi gören Alihan Karalı deli gibi kuduracaktı. Işıklar artık beynimi ağrıttığında arkamı döndüm ve direk ile karşılaştım. Birazdan bu direğin üzerinde ve etrafında Alihan'a seksi bir dans sergileyecektim, sadece buraya gelmesi gerekiyordu.
Striptiz kulüblerinde çalan müzikler çalıyordu, çünkü ben zaten bir striptiz kulübündeydim. Aşağı katta çiftler odalar ayırabiliyordu, ben de bunu yapmıştım. Alihan buraya indiğinde şok olacaktı, yüz ifadesini görebilmek için can atıyordum.
Parmaklarımı soğuk direğin üzerinde gezdirmeye başladığımda yapacağım dansı düşündüm. Fakat dansımdan sonra usul usul eve gider miydik, bilemiyordum.
Sanırım burada yaşanacak çok şey vardı...
Yaklaşan adım sesleri duyduğumda geleceği yöne döndüm ve direğin karşısına durdum. Alihan üstündeki siyah gömleği ve siyah pantolonuyla bana doğru yürüyordu ki halimi gördüğünde hemen yerinde durdu.
Şoktaydı.
Topuklularımın çıkardığı sesler onu biraz da kendisine getirmeyi başardığında önünde durdum ve gülümsedim. Masum ve tatlı bir gülümsemeydi. "Hoşgeldin sevgilim."
"Ho-hoşbuldum..." diye kekelediğinde beni gülme tuttu. Ellerine uzanıp onları tuttuğumda bakışlarından savaştığını gördüm. Büyük ihtimalle memelerime bakmak istiyordu ama nedense çekiniyordu. "Çok güzel görünüyorsun, aptallaştım şu an biraz..."
Kulağına yaklaşıp fısıldadım. "Merak etme, seni altımda inlettiğimde daha çok aptal olucaksın..."
Ondan ayrıldığımda ağzı resmen açık kalmıştı. Elinden tutarak onu direğin karşısında duran büyük koltuğa götürdüm. Topuklularım sayesinde neredeyse aynı boydaydık ve ben mükemmel bir şekilde gözlerine bakıyordum.
Ellerimi göğüsünde dolaştırdıktan sonra parmağımla göğüsüne bastırarak arkaya düşmesini sağladım. Koltukta oturup bana alttan parlayan gözleriyle bakarken eğildim ve eğildiğim an gözleri apaçık duran memelerime kaydı.
Yanağına uzun bir öpücük bıraktıktan sonra Alihan'ın nefes alışverişleri hızlanıyordu. Doğrulduğumda Alihan'ın yanında duran masada içkiler ve kadehler duruyordu.
Kristal kadehi alıp içine Alihan'ın sevdiği içkiden döktüm. Viskiyi çok severdi. Ona vermeden küçük bir yudum aldım sonra bardağı ona uzattım. "Senin için nasıl dans ettiğimi izle, Karalı."
Konuşmadı.
Arkamı dönüp direğe doğru yürüdüğümde Alihan'ın delici bakışlarını kalçalarımda hissediyordum. Tangam neredeyse yok gibi olduğu için yürüdükçe kalçalarım sallanıyordu. Alihan buna deli oluyordu.
Chris Brown'un Under the Influence şarkısı çalmaya başladığında bir elimi direğe sardım ve diğer elimle kendi vücuduma dokundum. Bedenimi arkaya yasladığımda kalçalarımı yavaşça sallamaya başladım ve bunu Alihan'a doğru yaptım.
Direğe tutunarak bacaklarımı etrafına sardım ve kalçalarımı sallamaya başlayarak direğin üzerinde twerk yapmaya başladım. Alihan ile göz göze geldiğimde yüzümde pis bir gülümseme meydana geldi ama o bu gülümsemeyi sevdi. Beni izlerken içkisini yudumluyordu. Bacaklarını maskülen bir şekilde ayırmış ve siyah gömleğinin birkaç düğmesini açmıştı. Gözleri bana kısık bakarken dudaklarında pis bir sırıtış vardı.
O dudakları...
O dudaklarını kendi dudaklarıma hapsedecektim. O dudaklarını ona sürtünerek uyuşturmak istiyordum. O dudaklarını parçalamak ve içmek istiyordum.
Çok çılgın şeyler istiyordum.
Bedenimi arkaya doğru attığımda üst bedenim gözler önüne serildi ve diğer elim yine kendi bedenimi sevmeye başladı. Dolgun göğüslerimi onun gözlerine bakarak avuçlayıp sıktığımda onun da eli bacağının üstündeydi ve bu hareketimle kısa bir an özel bölgesine gitti fakat panikleyip elini geri çekti.
Sertleşiyordu.
Kadınlığım soğuk direğe çarpıyordu ve bunun bu kadar zevkli olacağını sanmazdım. Kadınlığımı direğe sürtmeye başladım ve inlemeye başladım. Kendi elimle bedenime dokunmaya devam ederken direğin üzerinde seksi bir şekilde bedenimi kıvırıyor ve kalçalarımı sallıyordum.
Kadınlığıma değen soğuk direğe sürtünmeye devam ettim. Alihan'a diktiğim gözlerimi gözlerine kilitledim ve inleyerek erotik bir dans sergiledim. Bir bacağımı direğe sararak bedenimi arkaya attım ve direğin etrafına döndüm.
Kadınlığıma değen ağırlığın Alihan'ın aleti olsun istiyordum.
Dizlerimin üzerine oturduğumda direğe sürtünürken kalçalarımı Alihan'a sunuyordum. Gözlerinin karardığını buradan bile görebiliyordum, beni istiyordu. Ayağa kalktığımda direği tutarak etrafına dolandım ve kadınlığımı soğukluğa sürtmeye devam ettim. Gözlerinin içine bakarak diğer elimle direği tutarak dilimi sürttüm.
Pantolonunu sıktığında çenesinin katılaştığını gördüm. Gülümserken hala dizlerimin üzerinde direğe sürtünüyordum. Alihan seks gözleriyle elini kaldırıp parmağını salladı 'Buraya gel' dercesine.
Dizlerimin üzerinde sürünerek yanına vardığımda açık duran bacaklarının arasına yere oturdum. İtaatkâr gözlerimle ona bakarken kendimi ona sunmuş gibiydim, bu saatten sonra benimle istediği her şeyi yapabilirdi.
Alihan biraz öne eğilerek parmağını çeneme koyarak daha rahat baktı gözlerime. Dudaklarını dudaklarıma kenetlediğinde ona tüm isteğimle karşılık verdim. Öpüşü ıslak olsa da yavaştı ve ikimizi de kışkırtan şey tam olarak buydu. Dudaklarımı istekle emiyor ve dilini ağzıma gönderiyordu. Hepsini kabul ediyordum.
Kafamı arkaya atarak geri çekildiğimde onun ıslaklığını taşıyan dudaklarımı yaladım. "Sana çekebileceğim en ıslak ve en iğrenç saksoyu çekmek istiyorum. Penisinin başı yanana kadar, gözlerin dolana kadar, kendini sıkmandan karın kasların gözükecek kadar, boynundaki çizgiler ortaya çıkana kadar, penisin ağzımda nabız gibi atana kadar, kalçanın kaslarını sıkılaştırana kadar, ellerin ve kasıkların titreyene kadar, nefesin sıkılaşana kadar sana çekebileceğim en kirli saksoyu çekmek istiyorum, Alihan."
"O zaman seni bekletmek bana yakışmaz, değil mi?" diye sorduğunda bana yalvaran gözleriyle bakıyordu. Elleri pantolonunun önüne gitti aceleyle düğmesini açtı ve fermuarını açtı. Ellerim bacaklarını okşarken bakışlarım o noktasındaydı.
"Seni zevkimin kölesi etmek istiyorum, Alihan." derken erotik bir tınıyla konuşuyordum ve seks gözlerimle onu daha da baştan çıkarıyordum.
"Zevkinin kölesi olmak istiyorum, Liya." derken baş parmağını çeneme bastırarak dudaklarımın aralanmasını sağladı ve artık başlamamı işaret etti.
Gözlerinin içine bakarak aletini dibinden tutarak dilimi başına sürttüm. Önce dilimle başına daire şeklinde ıslaklık çizerken elim aletini okşuyordu. Kokusu burnuma dolarken gözlerim arkaya kayıyordu ama buna karşı savaşıyordum.
Dudaklarını birbirine bastırmış gözlerime bakarken çok sabırsızdı. Ağzımı açıp aletini içime alırken ağzıma yayılan kokusu ve tadı şimdiden beni deli ediyordu. Yavaşça dudaklarımla penisinin derisini okşarken Alihan tırnaklarını koltuğa geçiriyordu.
"Hızlan." diye bir emir verdiğinde gözlerimi gözlerinden çekmeyerek tükürüğümü aletine akıtıp ellerimle yaydım. "Öğürene kadar durmayacaksın. Beni en derinlerine alıp gözyaşlarını bana sunacaksın. Salyalarını hissetmek ve görmek istiyorum. Anladın mı?"
"Anladım." dedim ve başımı salladım uslu uslu. Nazik parmaklarıyla çenemi avuçlayıp beni aletine daha çok yaklaştırdı. Kendi aletini tutarak ağzıma dayadığında beklemeden açtım ve onu emmeye başladım.
"Çok yavaşsın, az önce ne dedim ben?" derken canı sıkılmıştı. Kafamı eliyle kontrol ederek aletini en derinlerime almamı sağladıktan sonra aletini ağzımdan çıkarıyordu ve tekrar ağzıma verip en derinlerine inmemi sağlayıp yine tümden çıkarıyordu. Şimdiden nefes nefese kalmıştım ama çok fazla eğlenceliydi.
"Zorlanıyor musun?" diye sorduğunda cevap vermedim, nefeslerimi dizginlemekle meşguldum. Elini boynuma sarıp göz göze gelmemizi sağladı. "Cevap ver."
"Hayır." dedim.
"O zaman devam et." derken saçlarım hala elindeydi. Ellerimi koltuğa koyarak aletini ağzıma alıp büyük istekle emmeye başladım. Kokusu ve tadı ağzıma sindi. Onu emerken boğazımdan iniltiler çıkıyordu ve kalçalarımı sonuna kadar ayırmış, belimi bükerek ona mükemmel bir derece de sunmuştum. Odada aynalar da olduğu için açılan kalçalarımı aynadan daha iyi görüyordu.
Onu boğazıma aldığım için ağzımda biriken salyalarım aletine ve oradan kasıklarına akıyordu. İstediği gibi, aleti ve ağzım çok ıslaktı salyalarım sayesinde. Gözlerimi bir saniye bile gözlerinden çekmeden aletiyle boğazımı beceriyordum.
Gözlerim dolduğu için bulanık görmeye başladım. Gözlerimi kapatıp bu sorunu gidermeye çalıştım fakat Alihan'ın penisini bir saniye olsun ağzımdan çıkarmamıştım. Tadını özlemiştim, ağzımda olmasını çok özlemiştim.
Gömleğinin düğmelerini çözerken gözlerime bakıyor ve onu nasıl emdiğimi dikkatle izliyordu. Nefesleri hızlanıyordu ve sızlanıyordu, sızlanırken çıkardığı o iniltiler sayesinde kadınlığım ıpıslaktı.
Gömleğinin tüm düğmelerini açıp yakalarını bedeninden çekerek üst bedenini bana sundu. Çektiğim sakso onu oldukça terlettiği için teni parlıyordu ve kasları sıkılaşmıştı, titriyorlardı. Kafasını her zaman yaptığı gibi dayanamayarak arkaya attı ve göz bağımızı kesti.
"Çıldıracağım..." diye inlerken ter damlaları karnına doğru akıyordu. Gözyaşlarım salyalarımla birlikte akarken Alihan'ın dayanacak hali yoktu. Aletini ağzımdan çıkararak beni aniden kucakladı ve koltuğa attı. Giydiğim deri iç çamaşır takımımın göğüs kısmını yırtarcasına indirdi ve memelerimin özgürlüğe kavuşmasını sağladı.
Sırtımı koltuğa yaslarken oturur bir pozisyondaydım ve dizlerimi kendime çekip bacaklarımı sonuna kadar açarak Alihan'a yer açtım. Dudaklarını iç bacaklarımda gezdirirken gözleri memelerimdeydi. Elleriyle onları avuçladığında gözlerinin parladığını gördüm.
Memelerim Alihan'ın zaafıydı.
Burnunu iç bacağımı sürterek kadınlığıma doğru yaklaşıyordu. Deri iç çamaşırımı yırtmaya çalıştı fakat ilk başta biraz zorlandı. Tüm sinirini ve arzusunu işin içine kattığında deri iç çamaşırımı yırttı ve sinirle yere attı. Belimden tutarak mahremimi kendisine çekti ve dilini orama gömdü.
"Tanrım!" Yüzümde kocaman bir gülümseme olurken saçlarını kavradım. "Bunu çok özlemişim."
Gözlerini bana dikerek diliyle o noktamı okşamaya başladı. Ellerini memelerime hapsettiğinde onları sıkıp uclarıyla oynadı. Ağzımdan iniltiler akarken Alihan'ın kafasını kadınlığıma bastırıyordum.
"Mhmm," diye mızmızlandım dudaklarımı birbirine bastırırken. "Çok naif davranıyorsun, biliyorsun kirli olsun istiyorum. Daha çok vahşileş, Alihan."
Hiç beklemedi. Klitorisimi ağzına alıp sertçe emdi, canımı yakabilecek derece de sert ve ıslaktı. Çenesi ıslaklığıma değiyordu çünkü girişim yeteri kadar ıslanmıştı. Kısa süre sonra parmağını girişimde hissettiğimde birazını içime ittirdi ve parmağı ile içimi okşarken diliyle klitorisimi okşuyordu.
İnlemelerim çoğalırken gözlerim arkaya kayıyordu, çok iyi hissediyordum. Fazla iyi hissediyordum. Bu kadar iyi hissetmeyi hak ediyor muydum ki?
Etmiyordum.
Dudaklarını ıslaklığıma sürterken dilini de içime sokmuştu. Gözlerimin içine bakarak diliyle içimde git geller yapıyordu ve sikeyim ki o tatlı dili çok fazla hızlıydı. "Ali!"
"Seni böyle dilimle becermem çok hoşuna gidiyor, değil mi?" diye sorduğunda ağzını beklemeden vajinama gömüp ıslaklığımı dudaklarına bulaştırdı ve deli gibi içti beni. Hayır içmedi, deli gibi yedi beni. Bacaklarım titremeye başladığında kafasını ittirdim.
"Dur yoksa geleceğim, dur..." Alihan ıslak dudaklarıyla bana bakarken çenesi bile ıslaktı. Deli gibi yemişti beni ve ıslaklığımı her yerine bulaştırmıştı. Kendi dudaklarını emerken gözlerime bakıp sinsice sırıtıyordu. "Çok vahşiydin bebeğim."
"İstediğin gibi." dedikten sonra beni kendisine çekip dudaklarıma kapandı. Tutkuyla öpüşmeye başladığımızda dudaklarını boynuma indirip tenimi emmeye başladı. Diliyle tenimi ıslatarak memelerime indi ve uclarını açlıkla emdi.
"Bekleyemeyeceğim..." diye sızlandığımda Alihan beni kaldırıp kucağına aldı. Dudaklarıma yapışarak bizi derin bir öpüşmenin içine sürüklediğinde dünyadan kopmuş gibiydik. Sırtım soğuk bir şeye değdiğinde bunun aynalı duvar olduğunu anladım. Islak aletini ıslak girişimde hissettiğimde gülümsedim. "Evet."
Aletini içime verdiğinde omuzlarına tutunup gözlerine baktım. Bu doluluk hissi her içime girdiğinde yeni gibi hissettiriyordu fakat saniyeler sonra kadınlığım buna alışıyordu. İkimizinde yüzünde bir gülümseme vardı. "Çok güzelsin sarı güzelliğim, parlıyorsun."
"Güzel olan sensin sevgilim." dedim. Üstündeki açık gömleğini kollarından çıkarıp yere attığımda Alihan aletini içimde hareket ettiriyordu. "Çok sıcaksın Liya, yanıyorsun resmen benim için. Islaklığın aletim için bir cennet gibi. Aklımı sıyıracağım."
"Yere yatırıp sertçe becer beni." diye bir emir verdim. Tabii ki dediğimi yaptığında kısa süre sonra yerdeydim ve bacaklarımı aralamıştım. Alihan bacaklarımı alıp ayırdı. Açık duran kadınlığıma ittirdi aletini ve kollarını yere yasladı, elleri başımın her iki yanındaydı.
Kendisini bana sertçe ittiriyor, yavaşça geri çıkıyor ve yine sertçe içime gömülüyordu. Bu acıtmıyordu, aksine çok iyi hissettiriyordu. Bir saniye bile olsun göz bağını kesmiyordu, en içime bakıyor gibiydi.
"Alihan."
"Küçüğüm?"
"Sona yaklaştığımda yüzünü becererek gelebilir miyim?" diye sordum masum masum ama istediğim şey hiç masum değildi. Alnındaki ter damlaları boynuna doğru akarken gülümsedi.
"Zevkle." dedi. "O zaman ilk ben geleceğim?"
"İçime mi geleceksin?"
"Nerene istersen."
"Ağzıma gel."
"Zevkle güzelim."
Dizlerinin üstüne yükselerek sanki mümkünmüş gibi bacaklarımı sonuna kadar ayırarak olağanüstü bir hızla ittirdi bana kendisini. Çıkan ıslak sesler ve inlemelerimiz odayı doldururken memelerimle oynuyordum. Ali bunu dudaklarını ısırırken izliyordu ve çok daha hızlanıyordu.
Ani bir hareketle beni çevirdiğinde kalçalarımı avuçlayarak onları ikiye ayırdı ve kadınlığıma yerleştirdi erkekliğini. Belimi bükerek kalçalarımı tamamen ona verdim ve yüzümü yere yasladım.
Kalçalarım dalgalanırken Alihan beni sertçe becermeye devam ediyordu. Onu överek inlemeye devam ederken direğe tutundum ve gelmemek için kendimi sıktım. Alihan arkamda hırlıyor ve kalçama ara sıra bir şaplak indiriyordu.
Saçlarıma asıldığında bir inilti kaçtı ağzımdan ve ben gülmeye başladım. "Böyle sert ol, Karalı."
"Kapa çeneni." dedikten sonra parmaklarını ağzıma soktu. Gülerek inlerken Alihan çok daha inliyordu. İkimizde gelmek üzereydik.
Kısa süre sonra o yerdeydi ve bu sefer ben onun üzerindeydim. Dizlerimi yere yaslayarak aletinin üzerine bindim ve gözlerinin içine baka baka aletinin üzerinde zıplamaya başladım. "Ali, geleceğim."
"Biraz daha dayan bebeğim, çok az..."
Dayandım. Üzerinde tüm kontrolü elime alarak onu sürerken Alihan sırıtarak altımda inliyordu. Bedenimi süzerken ben sadece gözlerine bakıyordum. Yüz ifadesinden ve inlemesinin çoğalmasından boşalacağını anladım. Beni uyardığında aletinden indim ve elimle ona hızlıca çekmeye başladığımda başını ağzıma alıp emdim.
Ağzıma sıçrayan katı sıvının tadı damağımla yayılırken sıcaklığı ağzımı yakacak gibiydi. Gözlerinin içine bakarak sıvısını yuttum ve zaman kaybetmeden üzerine çıkıp yüzüne oturdum.
"Tadım nasıl?" diye sorduğumda sinsice gülüyordum. "İçimden çıkalı bir dakika olmuyor, kendini tadınla karışan tadım nasıl, Karalı? Güzel mi?"
Cevap vermedi ve diliyle girişimi becermeye devam etti. Klitorisimi dudaklarına sürtmeye başladığımda Alihan ellerini bacaklarıma koydu. Sikeyim, bu çok iyiydi.
"Çok iyisin!" diyerek inlemeye devam ettim. "Ah, geleceğim!" Diline sürtünmeye devam ederken çok daha hızlandım ve Alihan'ın çatılan kaşları canını yaktığımı gösteriyordu. Kısa süre içinde onun ağzına akıttım zevk sularımı.
Kalçalarım hala yüzündeydi, kalkmaya niyetim yoktu ama Alihan şikayetçi değildi. Aniden gelen bitiklik hissiyle kendimi yere attım ve nefes nefese kaldım. Alihan ayağa kalkıp beni kucağına aldı ve koltuğa taşıdı. Beni koltuğa yatırdıktan sonra göz göze geldik.
Ağzı ve çenesi ıslaktı, beyaz lekeler vardı. O lekeler bana aitti. Gülümsedi ve yanağıma uzun bir öpücük kondurdu. "Şahaneydi." Sonra dilini hissettim yanağımda.
"Öyleydi, çok özlemişim..." derken yüzümde tatlı bir gülümseme vardı. "Hadi evimize gidelim, burası çekilmez artık."
"Üstün yok mu?"
"Uzun trençkotum var, evde duş alıp rahatça yayılırız." dediğimde bana göz kırptı. Trençkotumu giyip önünü düğmelediğimde Alihan da eski kiyafetlerinin içine girmişti.
El ele tutuşarak oradan çıktık ve arabaya binip evimize doğru yol aldık.
———
Saat gecenin yarısıydı ve ben duştan çıktığım gibi pijamalarımı giymiş yatak odasına dönmüştüm. Alihan, yatağın üzerinde bornozuyla sigara içiyordu. İçeride içmesinden hiç haz etmezdim ama şu an onunla birlikte içmek istiyordum.
O kadar çılgın ve kirli sevişmiştik ki, bunun üzerine bir sigara iyi gidecekti.
Yanına oturduğumda göz göze geldik. Beni gördüğü an dudakları yukarı kıvrıldı ve yüzünde anlayamadığım pis bir sırıtma vardı. Elindeki sigarayı alıp kendi ağzıma götürüp gözlerinin içine bakarak derin bir nefes alıp dumanını üfledim.
"İyi geliyor, değil mi?" diye sorduğunda elleri kafama çıkıp saçlarımı okşamıştı. Aynı ona bugün sakso çektiğimde okşadığı gibi okşamıştı saçlarımı.
"Rahatlatıyor..." dedikten sonra birkaç kez çektim. Sigarayı Alihan'a uzattığımda o içmeye başladı. "Aklın karışık, düşünüyorsun... Benimle paylaşmak ister misin?"
"Emre'yi özlüyorum." dediğinde bu cevabı beklemediğim için duraksadım. "Bu sefer gerçekten her şeyin bittiğine inanıyorum, bundan eminim. Keşke çıkıp geri gelse, mutlu mutlu yaşasak tıpkı yıllar önceki gibi. Mümkün değil ama..."
Sustum.
"Kendisini benim için öldürdüğünü bilmek..." Devam konuşamadı. Sigarasından uzun bir çekiş aldıktan sonra dumanı üfledi ve kafasını iki yana salladı. "Bununla yaşamak çok zor, Li. Yaşamayı hak etmiyorum gibi hissediyorum, sadece sen varsın diye yaşamak istiyorum. Biz olabilelim diye, ileride bir aile olabilelim diye yaşamak istiyordum ama bütün bunlar olduğunda Emre'nin yokluğunu çok daha fazla fark edeceğim..."
"Çok üzgünüm sevgilim." derken sesim kısılmıştı.
"Yaşamak istiyordu, Liya. Onun hayatını çalmış gibiyim. Ben yaşamak istemiyordum, o istiyordu. Yaptığım tek şey onun için ve senin için, bizim için yaşamak. Gerçekten, çok özlüyorum onu. Bu beni öldürecek gibi..."
"Ben varım." dedim ve elini sıkıca tuttum. "Ben varım bebeğim. Seni asla bırakmayacağım ve seni çok mutlu edeceğim. Artık özgürüz, Alihan."
"O yaşamak istiyordu, Liya..." diye söylendi yine fakat bu sefer gözleri dolu doluydu. "Benim için öldürdü kendisini. Bu yükle nasıl yaşayacağım ben?"
"O daha iyi bir yerde." Elimi ensesine koyup saçlarını okşadım. "Söz veriyorum sana, o gerçekten mutlu ve özgür olabileceği bir yerde."
"Ama o yalnızlıktan korkuyordu, Liya. Çok korkuyordur, çok yalnızdır işte!" derken çok masum, çok kırılgandı. "Yanına gitmek istiyorum, ona sıkıca sarılmak istiyorum ve sesini duymak istiyorum. Hiçbirini asla yapamayacağım, onu asla göremeyeceğim..."
Gözümden akan yaş onun eline aktı. Bunu fark ettiğinde bana döndü ve kolunu boynuma sararak beni kendisine çekti. Saçlarıma uzun bir öpücük kondurduğunda gülümsedi. "Üzülme sarı güzelim, sen sakın üzülme. Biz mutlu olacağız."
"Neden bu kadar acı çekmek zorundasın ki?" diye sorduğumda dudaklarım büzülmüş ve gözlerim dolmuştu. "Neden sen? O kadar insan kaybettin ki, nasıl hala böyle içtenlikle gülebilirsin? O kadar güçlüsün ki, inanamıyorum. Hiçbir zaman mutlu olamadın... Ben mutlu bir hayat sürdürürken sen katil olmuştun, yaşayabilmek için öldürüyordun ve babanın kötülüğünde iyi kalmaya çalışıyordun. Sen yirmi bir yaşındayken ve tüm o felaketleri yaşarken ben bir ergendim ve hayatımı yaşıyordum. Mutluydum. Ya sen?"
"Ağlama bir tanem, geçti gitti hepsi. Baksana buradayım ben, seninleyim ve artık bizim zamanımız geldi." dedi. Gözlerim yatakta takılı kaldığında açık telefonunun ekranı dikkatimi çekti.
Bir sohbet açıktı.
"Kimin sohbeti bu?"
Telefonunu bana uzattığında kişiye baktım.
Burhan Karalı yazıyordu.
"Oku." dediğinde dediğini yaptım. Banyoda birkaç işinin olduğunu söyleyerek yanımdan ayrıldı. Yatağın ortasına oturup sohbeti okumaya başladım. Aslında sadece Burhan yazmıştı, Alihan hep görüldü atmıştı.
Burhan Karalı
25. Mayıs 2012
Alihan
Eve gel
Saat 11'de evde ol
27. Mayıs 2012
Aklını mı yedin?
Staj yapıyordun demek?
Kazandığın tüm paraların yerini buldum ve hepsine kondum
Staj işi de bitti
Kovulmanı sağladım
Cevap ver lan bana
Eve gelince görüşücez seninle
30. Mayıs 2012
Bu Emre bücürün çenesi ne bu yaşta?
Sen mi öğrettin kardeşine böyle saygısız olmayı?
Senden ancak bu beklenirdi zaten
İbne
Kardeşin senin gibi bir işe yaramaz olmasın diye dua ediyorum sadece
1. Temmuz 2012
Okulunla konuştum
Çok başarılı ve popüler bir öğrenciymişsin
Derslerinde iyi olmaya devam edersen yanında gezdirdiğin arkadaşlarını öldürürüm
Koray ve Efekan'dı galiba?
Hayret sen insanlarla da konuşmazdın
Hep içine kapanık zavallı ve yalnız bir çocuktun Alihan
Ne oldu?
Yalnızlık çok mu ağır geldi oğluma yoksa?
Uyardım seni
Sakın hafife alma beni
Evlat katili etme beni
Görüldü atıyorsun ama babana cevap vermiyorsun ha?
Seni adam edeceğim Alihan
Görüceksin
3. Temmuz 2012
Nerdesin sen?
Saatten haberin var mı?
Kardeşini al başımdan, kafası ağrıyor diye zırlıyor iki dakikadır
Susturdum neyse ki
Ona zarar mı verdin??
Cevap verebiliyormuşsun demek ki
Bu salak bücürü ne diye seviyorsan?
Sürekli zırlayıp duruyor
Hep bir şikayet hep bir ilgi istemeleri
Aptal bir çocuk
Ağrısı var diye zırlar mı bir erkek adam?
O daha bir çocuk adi herif
Ağrısı var
İlgilenirsen ölmezsin
Ona zarar verdiysen benimle sorun yaşarsın
Piçe bak
Sanki seninle hiç sorun yaşamıyorum?
Başımdaki en büyük bela sensin
Geberip gitsen hayatım kolaylaşır
Ama gebermiyorsun o yüzden küçük kölem olucaksın
Kardeşime zarar verdin mi?
Vurdum
Odasına gitti
Başımı şişirdi küçük piç
O elini alıp götüne sokucam
Ona dokunmayacaktın
Daha 13 yaşında lan o
Benimle nasıl konuştuğuna dikkat et
Kes sesini
Anlamadım?
Kes sesini dedim
Kesmezsen ben keserim o sesini
Geliyorum
Bekle
Piçe bak
Gel bakayım gel
9. Temmuz 2012
Damla kim?
Sürekli yanında dolaşan siyah saçlı güzel bir kızmış
Neci bu?
Arkadaşın mı?
Yoksa sadece sikine takılan bir fahişe mi?
Alihan bana cevap ver
11. Temmuz 2012
Bu kızdan haz etmedim
Oğlumu bilirim ben sen kimseyi sana yaklaştırmazsın
Bu kız neden hep yanında?
Okulda da iyi anlaşıyormuşsunuz
Sen?
Kimseyle konuşmayan soğuk ibne Alihan Karalı?
Aşık mısın oğul?
Yoksa bu fahişeyi sadece sikiyor musun?
Düzgün konuş
Haklıyım ama
Neye inanıyorsan inan
Sana kendimden bahsetmem
Ama Damla hakkında düzgün konuşacaksın
Anlaşıldı
Bu kızı sikiyorsun ama aynı zamanda da ona toz kondurmuyorsun
Neden?
Kadınlardan uzak dur
Tüm hayatını değiştirebilecek şeytanlar onlar
O sürtükten de uzak dur
Sikiyorsan sik
Ama sakın aşık olayım deme
Sana düzgün konuş dedim
Seni de sikerim
Ha o kızı cidden sikiyorsun yani?
Bu seni ilgilendirmiyor
Rahat ver
Sen çok olmaya başladın
Eve gel konuşucaz
Sikimde değilsin
Olmayan bir şey de olamam
Adam mısın sen?
Gerçek bir adam senin gibi davranmaz
Korkak aptalın tekisin
Sırf sikin var diye adam olmuyorsun Karalı
Senin dilin çok uzamış
Kesmem gerekecek
Benimle ne yapıyorsan yap sikimde değil
Ama kardeşime bir dokun
Seni gebertirim
Eve gel
Cezan var
Öcçcçdşşxeöödöcşc tmm
19. Temmuz 2012
Alihan
Telefona çık
Telefona çık dedim
Sen aklını mı yedin lan?
Ne demek Furkan senin cinayet işlediğini biliyor??
Elinde video varmış lan
Nerdesin ulan
Çık şu telefona Alihan
O çocuğun işini bitir
Eğer bitirmezsen ben de siktiğin o fahişenin işini bitiririm
Su mu Damla mı her neyse
O kızı öldürürüm
Ne?
Bunu benden bekleyemezsin
Furkan benim ilkokul arkadaşım
Artık arkadaş değilsiniz
Yine de hala bende değeri var
Bunu bana yaptıramazsın
O fahişe kızı öldüreyim istiyorsun yani?
Yanında gezdirdiğin?
Hayır Damla'ya dokunma sakın
Furkan'ın işini bitir
İz bırakmadan ama
Nasıl?
Birisini iz bırakmadan nasıl öldürebilirim bir fikrim yok
Yapamam
Bunu yaptırma bana
Sana saldırması için para verdiğim adam Furkan'ın babasıydı
Bunu bilmiyordun
Furkan babasının katilinin sen olduğunu öğrendiğinde seni hapise gönderecek
Buna izin veremem
Öldüreceksin onu
Sen
Sen şeytanın tekisin piç
Senden iğreniyorum
Çok zırlama ve o çocuğun işini hallet
Yakarak öldür
Tüm deliller silinir ve eldiven tak
Çok kan akıtma
Akmasını istiyorum yine de
Okuldan çıkınca takip et
O videoyu da ortadan kaldır
Eğer istediğim gibi öldürmemiş olursan onu o fahişeyi cidden öldürürüm
Bu da senin cezan olsun
Anladın mı Alihan?
Damla'ya dokunmayacaksın yaparsam?
Dokunmayacağım
Sen yerime yeterince dokunuyorsundur zaten oğul :)
Bütün bunlar bittiğinde ve ben günün birinde senden daha güçlü olduğumda
Seni gözümü kırpmadan ortadan yok edeceğim
Hayatımı mahvettin
Senden ölesiye nefret ediyorum
Bunu hak ettin
Çoktan hak etmiştin Alihan
Her şeyin suçlusu sensin
Sen olmasaydın bütün bunlar olmazdı
Varlığın herkese kocaman bir yük
Pişman olucaksın Burhan
Ödeteceğim sana her şeyi günün birinde
Kes sesini ve işini yap
"Yaptın mı?" diye sordum odaya gelen Alihan'a. Yorgun gözleriyle bana bakarken giydiği eşofmanlarıyla yatağa oturdu. "Furkan'ı öldürdün mü?"
"Ben öldürmedim." dedi Alihan ve ben olayı derhal anlamıştım zaten. Burhan Karalı...
"Anlat bana."
20. Temmuz 2012...
"Alihan?" Furkan'ın sesi boş binada yankılanırken Alihan, buraya süreklediği gençe döndü. Furkan yağmurlu hava yüzünden sırımsıklam olmuştu ve şaşkınca Alihan'a bakıyordu. "Beni buraya neden çağırdın?"
"Kısa keseceğim, Furkan." dedi on sekiz yaşındaki yeni katil. "Sen de bana ait bir video var. Onu silmeni rica edeceğim senden."
"Ne videosu?"
"Babanın cinayet videosunu..."
Uzun süre sessizlik olduğunda Furkan'ın gözleri doldu. "Bir dakika, neden istiyorsun o videoyu? Ne demek sana ait? Alihan?"
"Özür dilerim." dedi genç Alihan. "İsteyerek öldürmedim onu, aynı seni öldürmek istemediğim gibi. Ben birçok şeylere mecbur bırakılıyorum Furkan, sil o videoyu ve bu gerçeği. Yaşamanı istiyorum, seni öldürmek istemiyorum."
"Sen benim çocukluğumdun..." dedi Furkan. "Babamı sen mi aldın benden?"
"İsteyerek yapmadım, sadece kendimi korudum videoda gözüküyor zaten."
"Silmemi mi istiyorsun? Böyle bir şeyi?"
"Evet." dedi Alihan. "Ne kadar az biliyorsan o kadar iyi, lütfen zorluk çıkarma."
"Anlaşıldı." dedi Furkan fakat iki saniye bile geçmeden koşmaya başladı. Alihan damarına basılmasının siniriyle çok daha hızlıydı ondan, aynı babasının istediği gibi Furkan'ı şiddetle kavrayıp elinde sakladığı çakısıyla boynuna uzun bir çizik çizdi. Tüm gücüyle onu yere ittiğinde Furkan sırtını duvara çıkarmıştı ve zayıf düşmüştü.
Alihan yerdeki telefonu alıp Furkan'ın başında dikildi. Çakıyı ona tutarken videoları tamamen her uygulamasından siliyordu ve gizemli bir hareketi ile tüm telefona virüs yağdı. Telefonu yere atarak ezdiğinde Furkan'a baktı. "İki medeni insan gibi çözebilirdik."
"Alihan... Nasıl bir canavara dönüşmüşsün böyle?" diyen Furkan acıyla ağlıyordu. "Sen böyle değildin, aksine çok iyi niyetliydin. Nasıl olur da bir katile dönüştün? Sen..."
"Beynini siktiğimin aptalı!" diye bağırdı Alihan ve dizlerinin üstüne çökerek Furkan'ın yakasını tuttu. "Ben bir katilim ve sen benimle böyle konuşuyorsun... Seni öldüremez miyim sanıyorsun? Aksine, seni öldürmek için buradayım!" Kanlı çakıyı Furkan'ın kanlı boynuna tuttuğunda eli titriyordu.
"Alihan, yapma..." diye mırıldandı Furkan.
"Ölmek istemiyorsun demek?"
"İstemiyorum, asla istemiyorum lütfen özür dilerim."
"Maalesef istemediğimiz şeyler oluyor dünyada, başka çarem yok!" derken Alihan zar zor nefes alıp verdiğini hissediyordu. Boşta kalan elini saçlarına daldırıp şiddetle nefes alıp verdi. "Seni öldürmek istiyorum, duydun mu? Nefesini kesmek istiyorum!"
"Gerçekten istiyor musun?"
"İstemiyorum!" diye bağırdı ve çakıyı yere fırlattı. Başındaki ağrı şiddetlenirken ayakta kalmak ona çok zor geliyordu. "Sikeyim, her taraftan üstüme geliniyor artık dayanamıyorum! Kahretsin!"
"Ölmek istemiyorum, Karalı."
Alihan hızla yerdeki çakısını kavrayıp Furkan'ı tek eliyle yakasından tutarak kaldırdı ve çakıyı sertçe boynuna dayadı. "Ne dedin? Sen gerçekten gebermek istiyorsun, değil mi? Bir daha o kelimeyi ağzından duyarsam o ağzını sikerim, Furkan! Ne o soyismi benim değil, ne de o soyismini bana veren adam babam değil, anladın mı?"
"Anladım, lütfen sakinleş." derken Furkan bayılacak gibiydi her an. Alihan onu sertçe yere bıraktığında Furkan kafasını yere çarptı.
Alihan kanlı ellerini saçlarına gömüp başının ağrısını unutmaya çalıştı. "Delireceğim..."
Ani verdiği kararla yerdeki çakısını bile kaldırmadan o cehennemden koşarak ayrıldı. Tek kurtuluşu hapisti. Kaybolmak istiyordu, babasından artık kurtulmak istiyordu.
Şimdi.....
"Ertesi gün babamın onu öldürdüğünü öğrendim." dedi Alihan. "On iki sene geçmiş olması çok acayip, bazen dünmüş gibi geliyor bana."
"Bu kadar değişmiş olman biraz korkunç," dediğimde alayla gülümsedi. "O zaman öldürmekten korkardın, öldüremezdin. Şimdi ise profesyonel bir seri katilisin."
"Ben de çok şaşkınım." dedi. Elini elime sardığında gülümsedim. "On sekiz yaşındaki Alihan'ın masumluğunu özlüyorum, ben de o masumluk yok artık. Çok sene geçti, on iki sene..."
"Damla'ya zarar vermedi yani baban?" diye sorduğumda Alihan başını iki yana salladı. "İyi bari, Damla çok iyi birisiydi. O kadar genç yaşta ölmesi çok üzücü."
"Öyleydi..." dedi Alihan. "Neyse, gel hadi yemek yiyelim."
"Olur, beraber hazırlayalım ama her şeyi." dediğimde Alihan gülerek ayağa kalktı ve elimden tutarak beni peşinden sürükledi. Seviştiğimizden beri ikimizde canlanmış gibiydik, ki bu ilişkimiz için iyi bir şeydi.
———
Leyla'nın ağzından.....
Laptopumdan izlediğim dizi artık canımı sıkmaya başlarken saate baktım. Gece saat birdi ve ben artık uyumalıydım, evde çürümekten başka bir halta yaramıyordum ve ayrıca yarın iş vardı. Laptopu kapatıp yorganımın içine girecektim ki telefonuma bir mesaj geldi.
Uzay'dan...
Uzay
hey
uyanık mısın?
Evet
konuşabilir miyiz?
Ne hakkında?
bak sandığın gibi birisi değilim
senden başka bir kadının vücuduna dokunmadım
kimseyi yalamıyorum
yaladığım tek kadın sen kalacaksın
kimseyle de yatmıyorum
sadece seninle
Bana neden açıklama yapıyorsun uzay?
İstediğini sikebilirsin
İlgilenmiyorum
Bu senin seks hayatın
Bana ne?
leyla
yeter artık
dürüst ol
şu maskeni indir
Ne maskesi ya?
Siklemiyorum seni
Kalbimi o kadar kırdın ki
Duygularımı çok incittin
Bana ettiğin laflar çok ağırdı
neden?
neden kalbini kırdım?
demek ki o kadar önemliyim ki kalbini kırabilecek gücü veriyorsun bana
beni sevdiğini kabul et de geleyim yanına
bu gece bizim olsun
Sen iyi misin?
Uzay ben sana aşık olamam
Çok engel var
Ve iyi ki varlar
bu ne demek?
Emre kalbimdeyken seni sevemem
emre kalbindeyken beni sikiyordun ama
İğrenç konuşmaya başlıyorsun
hayır sadece doğruyu söylüyorum
emre kalbindeyken sikiyordun benimle
emiyordun beni deli gibi
öpüyordun duyguyla
dokunuyordun korkuyla
Onlara ne oldu?
Artık yoklar
Seks çok abartılıyor
Buna ihtiyacım yok
benim var ama
yalan söylüyorsun
seks yapmayı çok seviyorsun
ama seksi sadece benimle seviyorsun
başka türlüsü mideni bulandırıyor
izin ver geleyim yanına
Vermiyorum
Seninle seks yapmak istemiyorum
Kendim varken sana ihtiyacım yok
benim seni getirdiğim gibi sen kendini asla getiremezsin
bacakların titriyordu
kızarıyordun
titriyordun
ağlıyordun
deli gibi inliyordun
bunu kimse başaramaz
sadece ben
Çık git hayatımdan uzay
Defolup gitmemi istemiştin
Gittim
Neden yine buradasın?
ben gittim
sen gitmedin
benimle kalmak istedin
belki her şey daha farklı olabilirdi
oldurmadım
Uyumak istiyorum
sana geri dönmek istesem
bana izin verir misin?
Hayır
leyla
sana cidden ihtiyacım var
cidden
Umrumda değil
ne?
Umrumda değilsin diyorum
Git başka kadınlarda bul teselliyi
Bana gelme artık
Seninle işim yok
bana değer veriyorsun sanmıştım
yanılmış mıyım?
Evet
Yanılmışsın
Biz olmayız
Ben seni asla sevemem
Değerin olmadı hiçbir zaman
Kullandım seni sadece
anladım
hoşçakal o zaman leyla
Telefonumu sinirle yatağa attığımda ellerimi yüzüme kapattım ve gözyaşlarımı sertçe sildim. Uzay'ın beni böyle üzmesine hakkı yoktu, hastanede bana dedikleri hala kafamda yankı yapıyordu. Canımı çok yakmıştı ve ben canım yandığında can yakardım.
Uzay'ın canını yakarken benim de canımın yanması bana çok yeniydi.
Uzay Tetikçi, sen ve ben, biz ne olacağız böyle?
———
"Alihan, bana hiç gençliğinden bahsetmedin..." derken ikimizde bahçede oturuyor gökyüzünü seyrediyorduk. Çimenlerin üzerinde oturuyorduk ve omuzlarımızda bir battaniye vardı. Sessizlik sinirimi bozduğu için konuşma gereği duydum.
"Yaşlı mı dedin şu an sen bana?" diye sorduğunda başımı olumsuzca salladım.
"Hayır, ergen yaşlarından bahsediyorum. En zor dönemlerinde ne yaptın? İlk öldürdüğünde mesela? Babanın seni öldürmeye zorladığı anlarda, Furkan'ı öldürdüğünde, Emre'ye zarar verdiğinde mesela?"
Sustu ve başını eğdi.
"Hey?" Kafamı biraz eğip gözlerine bakmaya çalıştığımda çok düşünceli ve bir suçlu gibi bakıyordu. "Alihan? Bana anlatmadığın bir şeyler mi var?"
"Sana anlatmadığım birçok şey var, Li." dediğinde gözlerime bakmıştı. Ben de merakla gözlerine bakarak devam etmesini bekledim. "Damla ile aramda birkaç bir şey olmuştu ve..."
"Ve?" diye sorguladım kaşlarımı kaldırarak.
"Ve ben ciddi anlamda hastaydım. Birkaç kez hastaneye kaldırılıyordum çünkü... Kendime zarar veriyordum" dediğinde yine kaçırdı gözlerini benden. "Tenimi kesiyordum."
"Cidden mi?" diye sordum uzun bir sessizlikten sonra. "İzleri duruyor mu?"
"Hiç görmedin mi?" diye sorduğunda baktı bana. Üstündeki hırkayı çıkarıp tişörtüyle kaldı. Kolunun iç yerini bana gösterirken dikkatle baktım. Beyazlaşmış ve kabarıp izin kalan çiziklere bakarken yutkundum. "Çoğu gitti ama en çok derinlere indiğim yaralar hala var."
"Dövüştüğün için bu izler oldu sanmıştım..." diye mırıldandım üzgünlükle. Parmaklarımı yaralarında gezdirdiğimde Alihan beni izliyordu. "Neden daha önce anlatmadın?"
"İnsanlara karşı açılmakta hala çok zorlanıyorum çünkü," dediğinde bozulmuştum. "Sen karımsın, hayat arkadaşımsın ve en sevdiğim insansın. Sana bunu zaten söyleyecektim fakat tüm kabus bitince yapmak istedim."
"Damla peki? Onunla aramda bir şey oldu dedin. Dürüst ol, dediğin gibi karınım ben senin. Her şeyi anlat."
Sustu.
"Sevdin mi onu?"
"Hayır, öyle değildi. Aşık değildim ama... Çok karışıktı Liya, hissettiklerim çok karışıktı. O en zor zamanlarımda yanımda olan tek insandı, eski beni biraz olsun mutlu edebilecek ikinci kişiydi kardeşimden sonra. Ona çok değer vermiştim. Ama sende hissettiğim gibi hiç hissetmedim onda."
"Nasıldı peki?"
"Okuldaki hallerimi ve günden güne nasıl çöktüğümü sadece o gördü. Benimle konuşmaya çalışırdı, ben onu hep uzaklaştırırdım kendimden ve bazen çok kötü davranırdım. Okulun o gizemli, kaba ve kötü çocuğuydum. Sadece kimseyi yakınıma almak istemedim, yanıma aldığım her kişi babam için bir yemdi, bunu istemedim."
"Evet?"
"İlk öldürdüğümde çok boş hissettim. Sonra Furkan'ın ölümü geldi üstüne. Babamın Emre'ye zarar verdiğini öğrendim. Para kazanmak için yaptığım emekler çöpe gitmişti çünkü babam her işten kovulmamı sağlayıp paranın üzerine konurdu. Kapana kısılmış gibiydim, psikolojim altüst olmuştu."
"Nasıl oldu da kendine zarar vermek istedin? Ne zaman başladın ve nasıl başladın?" diye sordum ve ellerini ellerimin arasına aldım.
"Furkan'ın ölümünden bir hafta geçmişti. Burhan bu sefer okula gidip hocalarıma bir uyarıda bulunmuştu. En arkada, yalnız oturmamı istedi. Öğretmenleri manipüle etti, bana kötü not vermeleri için onları çok iyi bir şekilde ödedi. Evde çok büyük bir kavga etmiştik. Emre iyi ki uyuyordu, çünkü o herif bana vurmuştu ve ağzımdan kan gelmişti. O korkardı kandan, çocukken de korkardı ve büyüyünce de korkardı."
"Savunmadın mı kendini?"
"Hayır. Bana o yumruğu attıktan sonra ağır konuştu ve beni kapana kısıp odasına çekip gitti. Sonra ben odama çıkıp kendimi banyoya kilitleyip ağzımı çalkaladım. Kan görmekten ben de pek hoşlanmazdım ama sanki alışmış gibiydim. O sabah tıraş olduğum için jilet yan tarafta duruyordu. Görmeden elimi oraya koyduğum için bileğimi kesmiştim."
"Öyle mi başladı?" diye sordum. Ellerini ellerimle okşuyor ve anlayışla gözlerine bakıyordum.
"Görmeden kestiğimde kısa bir an inlemiştim, çok acıdığını hatırlıyorum. Ama sonra yaraya baktım. O çizikten fışkıran kanı görmek beni tuhaf bir şekilde rahatlatmıştı. Sıcak su açık olduğu için yarayı suyun altına tutmuştum ama canım o kadar acımıştı ki hemen çekmiştim elimi. Ama... O acıda bir şey vardı. Nedense o acıyı sürekli hissetmek istedim. Yara bandı gibi bir şeydi, bilmiyorum. Çok tuhaf düşüncelerim vardı, bugüne kadar anlayamıyorum."
"Deme öyle, çok iyi anlıyorum seni." dediğimde dikkatle dinledi beni. "Kim olsa psikolojisi bozulurdu, Alihan. Hasta değildin, sadece çok bitiktin. Kendine zarar vermeni anlıyorum, tuhaf değil. Böyle kötü davranma kendine, daha doğrusu ergen Alihan'a davranma öyle. O hak etmedi bunu."
"Böyle mi düşünüyorsun cidden?"
"Elbette," dedim gülümseyerek. "Sen hasta değilsin. Tanıdığım en sağlıklı insan olabilirsin. Eğer babanın yaptıklarına karşı kayıtsız kalsaydın veya psikolojin bozulmasıydı, işte o zaman hasta olurdun. O herif seni bitirdi Alihan, her şeyini aldı elinden. Tabii ki kendini kaybedecektin."
"Haklı olabilirsin."
"Devam anlat."
"O akşam işte, yaprak jiletini elime alıp jakuzinin kenarına oturup koluma baktım. Çok iyi hatırlıyorum, koluma baktığım an çok temiz olması sinirimi bozdu. Tenimi kirletmek istedim, kendi canımı daha çok yakmak istedim ve yaptım da. Kolumun üst kısımlarına çizikler atmaya başladım, dikkatle izledim yaraların açılıp kanların akmasını... Çok hoşuma gitmişti, acısı çok kötüydü ama bir zamandan sonra hissetmemeye başladım."
"Göster o noktalarını bana." dediğimde sol kolunu uzattı. İçini bana dönderdiğini üst taraflarda küçük küçük çizikler görebiliyordum. Parmaklarımla dokundum oraya. "Çok acıdı değil mi?"
"Çok hem de." dediğinde yüzünde tatlı bir gülümseme vardı. "Ama ben tabii ki de dayandım."
"Kocam çok güçlü ve dayanıklıdır, evet." dediğimde gülümsemesi büyüdü. "Ne kadar sürdü?"
"Altı ay." dediğinde yutkunamadım. "Fazlasıyla bağlanmıştım. Kollarım yara izleri ile dolu olurdu. Duş alırken acısına katlanamazdım ama hep kaynar suyla yıkandım, acısı beni öldürecek sanmıştım ama o acıya bağlanmıştım. Yazın hep uzun şeyler giyerdim, bana gülerlerdi ama ben umursamazdım."
"Hastanelik oldum demiştin, ne zamandı?"
"Okulda olmuştu." dediğinde çok şaşırmıştım. "Dayanamamıştım. Yaprak jileti hep arka cebimde olurdu. Üniversite sınavına hazırlanma sınavıydı, çok büyük sevinçle girmiştim ama kaybetmiştim çünkü babam bunu istemişti. Bu fazlasıyla zoruma gittiği için tuvalete gittim. Birisine girip klozetin üzerine oturup kolumu açtım. Bileğimin biraz üzerine ilk önce üç çizik çizmiştim. Birisini o kadar derin kesmiştim ki kan akmadı, bembeyazdı sadece..."
Eline bir öpücük kondurduğumda o devam etti.
"Sonra bileğime derin bir çizik çizmiştim. Hırkam siyah olduğu için akan ve kuruyan kanlar belli olmamıştı. O çiziğin beni birkaç saat sonra öldüreceğinden emindim, her şeyi unutup yapmıştım. Emre'yi bile unutmuştum, o zamana kadar sadece onun için dayanmıştım. Hırkamı üzerime giyip tekrar sınıfa döndüm ama her an bayılacak gibiydim. Çok terlediğimi ve çok hızlı nefes alıp verdiğimi hatırlıyorum, evet hatta nefeslerim çok sesliydi ve öğretmenler iyi olup olmadığımı hep sorgularlardı. Dudaklarım kurulaşmıştı ve gözlerim kapanıp durdular ama hissettiğim acı çok kuvvetliydi, kanlar elime doğru akmıştı ama elim hep cebimdeydi, kimse görmesin diye."
"Kimse fark etmedi mi?"
"Damla etti." dediğinde dinledim. "Bir saat sürdü o ders sonra okuldan çıkmıştık. Yürümekte bile zorlanmıştım, her an yere çökecek gibiydim ve o da arkamdan geliyordu. Bana seslenmişti ama onu dinlemedim. Durayım diye kolumdan tutmuştu ama yaralı olan koluma dokunduğunda ağzımdan çıkan iniltiye hakim olamadım ve ayrıca kolumu çektiği için elim hırkamın cebinden çıktı."
"Öğrendi orada değil mi?"
"Tüm gücüm tükendiğinde yürümemde yardımcı oldu beni duvara yaslayıp oturttu ve o da karşıma oturdu. Sonra üzerimdeki hırkayı çıkardığında yaralarımı gördü. En derin kestiğim yaramı hemen kapatmıştı, hırkamı üzerine bastırmıştı ama o an o kadar ağlamıştı ki... Çok korkmuştu benim için."
"Hastaneye mi gittiniz?"
"Hayır, buna izin vermedim ama dayısı doktor olduğu için beni oraya götürdü. En derin kestiğim yaramı sardı dayısı ve ben biraz uyuduktan sonra iyiydim. Hiç konuşmadık, açıkçası o görmeden gitmiştim eve. Emre evde olmasaydı Burhan'ı sikecektim ama salonda oturduğunu gördüğümde boşverdim. Onu alıp odama çıktım ve benimle izlemek istediği filmi izledik, filme çok odaklanamamıştım ama onun için izledim."
"Keşke daha önce tanısaydım seni." dediğimde o sadece kafasını sallamakla yetindi. "Peki Damla? Onunla aranda ne oldu?"
"Sana anlatmadığım birkaç şey var. Bir sonraki gün konuşmuştuk. Bana nasıl hissettiğini itiraf etmişti. Çok cesur bir kızdı, o kadar cesurdu ki bir şey dememi beklemeden öpmüştü beni."
"Ah?" diye sordum şaşkınca.
"Ah." diye onayladı.
"Sen ne yaptın?"
"Piçlik yapıp karşılık verdim."
"Oh?" diye şaşırdım bu sefer.
"Oh?" diye sorguladı.
"Piçlik mi?"
"Onu sevmiyordum ama öpüşüne karşılık vermiştim, bu büyük bir kötülüktü. Her neyse, bu önemli değildi çünkü ondan özür dilemiştim ve onun gibi hissetmediğimi söyledim. Ama bizim aramızda biraz tuhaf bir şey oldu..."
"Ne oldu, Alihan?"
"Daha iyi tanıştığımızda öpüşmeye başladık. Yani, bazen öpüşürdük. Çoğu zaman öpüşürdük. Bilmiyorum, çok karışıktı ve bunun hakkında konuşmak istemiyorum."
"Benim için sorun yok, geçmişin sonuçta." dediğimde başını salladı ve ellerimi sıkıca tuttu. "Açıkçası Damla'ya ne kadar teşekkür etsem az. En zor zamanlarında yanında oldu, gülmeni sağladı ve seni sevdi. Sevgisini hissettirdi ve buna ihtiyacın vardı."
"Bu kadar anlayışlı olman biraz korkutucu." dediğinde kaşlarımı çattım. "Aynısını sen yaşamış olsaydın ve sana eskiden aşık olan bir adamın yaşadığını bilseydim biraz çıldırırdım. Ona teşekkür falan etmezdim..."
"Bu biraz bencilce sanki?" dedim.
"Yiğit vardı? Onu kabul ettim, hem sende onunla öpüşmüştün hatırlıyor musun? Sorun yok yani?" dediğinde gözlerimi devirdim. "Bak o gözlerini devirme!"
Devirdim.
O da beni yere devirdi ve dudaklarıma kapandı. Gülümseyerek ona karşılık verdim fakat ilk çekilen de bendim. "Damla'ya kızmıyorum çünkü aklı başında olan her kadın sana aşık olurdu. Ayrıca o senin içinde kimsenin görmediğini gördü. İçindeki iyiliği ve o yardım için bağıran çocuğu gördü. Seni sevdiği için ve seninle ilgilendiği için ona çok minnettarım."
"Çok seviyorum seni, biliyor musun?"
"Biliyorum." dedim ve tatlı tatlı gülümsedim. Beni kaldırdı ve sıkıca sarılarak sevgisini hissettirdi. "Sence Uzay nasıl?"
"Kötü."
"Deme!" dedim ironiyle.
"Sorduğun soru biraz salakçaydı," dediğinde derin bir nefes verdi. "Ama bilmiyorum, büyük ihtimalle iyi değil. Leyla ile araları nasıl bilmiyorum."
"Leyla'yı yarın bize davet ettim, yoklarım ben onun ağzını." dedim. "Hatta, Uzay'ı da çağıralım mı?"
"Ne?" diye sordu. "Ne alaka?"
"Ya düşünsene, aynı ortamda olmaları iyi olmaz mı? Leyla onu seviyor mu bilmiyorum ama ona kesinlikle değer veriyor. Uzay kesinlikle aşık."
"Kesinlikle, bunu kendi ağzıyla itiraf etti zaten." dedi Alihan. "Neyse, bakacağız artık. Ama lütfen ilk önce sadece bizim mutluluğumuza odaklanabilir miyiz?"
"Sen bu kadar tatlı sorarsan ben hayır diyemem ki?" dediğimde Alihan bana o güzel gülüşünü sundu. Yanağına sert ve ıslak bir öpücük kondurduğumda şımardı. "Çok tatlısın ama aynı zamanda dehşet çekicisin."
"Bana bilmediğim bir şey söyle." dedi sırıtarak.
"Gıcıksın ve kokuyorsun, aptal!" dedim ve bedenini iterek kalktım. "Küstüm!" Surat asarak içeri gittiğimde arkamdan geldiğini gördüğümde koşmaya başladım. Bıkkınca arkamdan koştuğunda gülerek evin içinde koşmaya başladık.
Çocuk gibiydik.
Ama böylesi iyiydi.
Güzel gülüşünü görmek beni güldürüyordu. Onun mutluluğu benim mutluluğumdu. Ben ona bağlıydım, o da bana bağlıydı.
Mutlu olduğumuz sürece bu neden kötü bir şey olsundu?
• Bölüm Sonu •
Hello, nasılsınız güzellerim? Uzun zaman beklettiğim için üzgünüm, yoğundum :( Ama yeni bölüm burada!!! :)
Bölümü nasıl buldunuz?
Yavaş yavaş finale yaklaşıyoruz ama olsundu, yeni hikayem hakkında da kısa süre içerisinde bir duyuru yapacağım :)
Kendinize iyi bakın, sizi seviyorum! <3