SREİN | Texting ލ

By __sonsuzsiyah__

84.6K 8.3K 7.9K

İfrin'in devamıdır, 1. Kitap ile bağlantılıdır. ____________ Uyan. "Bu sadece kötü bir rüya." Uyan. "Bu ger... More

-Giriş-
‹|1|›
‹|2|›
‹|3|›
‹|4|›
‹|5|›
‹|6|›
‹|7|›
‹|8|›
‹|9|›
‹|10|›
‹|11|›
‹|12|›
‹|13|›
‹|14|›
‹|15|›
‹|16|›
‹|17|›
‹|18|›
‹|19|›
‹|20|›
‹|21|›
‹|22|›
‹|23|›
‹|24|›
‹|25|›
‹|26|›
‹|27|›
‹|28|›
‹|29|›
‹|30|›
‹|31|›
‹|32|›
‹|33|›
‹|34|›
‹|35|›
‹|36|›
‹|37|›
‹|38|›
‹|39|›
‹|40|›
‹|41|›
‹|42|›
‹|43|›
‹|44|›
‹|45|›
‹|46|›
‹|47|›
‹|48|›
‹|49|›
‹|50|›
‹|51|›
‹|52|›
‹|54|›
‹|55|›
‹|56|›
‹|57|›
‹|58|›
‹|59|›

‹|53|›

410 57 43
By __sonsuzsiyah__

SREİN
~elli üçüncü bölüm ~

Apartman fazlasıyla sessizdi. Akşam saatlerinde havanın da soğuk olmasıyla sokak da apartmandan farklı değildi. Gözlerini bebeğin üzerinden bir an olsun çekmeden evin giriş kapısını kapattı. Daha sonra yavaşça bebeğin karşısına oturdu.

Dizlerini kendine çekerek kollarını bacaklarına sardı. Başını dizlerine koyup bir süre yavaşça üzerindeki sıvıyla daha da lekelenen bebeği izleyip etraftaki sessizliği dinledi. Bebeğin buraya nasıl geldiği, neden bu halde olduğu ya da notta yazılan kelimeleri düşünmesi gerekirken o bunu yapmak yerine sadece bebeği izlemekle ilgilendi.

Zihni bomboştu, bir süre sonra eline telefonunu aldı Derya'dan gelen sayısız arama bildirimini görmezden gelerek gelen son mesajlara baktı.

05***: Onun ne hale geldiğini görüyor musun?

05***: Sana yardım etmek için hazır, sen de kurtulmak için.

05***: Gerekeni yap.

Zihni yabancının yazdıklarını direkt olarak kabul ederken abisine mesaj yazdı.

Hilal: Eve gelecek misin?

Çınar: Biraz işim var.

Hilal: Bitir ve gel, şikayet eden sen değil miydin? Daha ne kadar sürecek bu durum.

Hilal: Gel de çözelim.

Çözüm. Çok yakındı.

Uzanıp İfrin'i yerden aldı. Bu hareketiyle üzerindeki sıvıdan birkaç damla yere düşmüştü. Bebeğin saçlarını düzeltti, sakin bir ifade ve büyük bir özenle hareket ediyordu. Bebeği tutan parmakları içerisi buz gibiyken yavaşça ısındı. Bebekten yayılan ısıyı umursamadı. Yaklaşık bir saat elinde bebekle oturduktan sonra kapının hemen ardından gelen adım seslerini duydu. Ayağa kalkıp odasına gitti ve bebekle telefonunu yatağın üzerine bıraktı. Koridora geri döndüğünde Çınar da içeriye giriyordu.

Çınarın yüzündeki gülümsemeye takıldı gözleri. "Çorba aldım. " dedi Çınar dalgın bir ifadeyle. "Yersin değil mi?"

Hilal tepkisizce abisine baktı. Geç saatlerde çorba içtikleri son zaman iki yıl öncesine dayanıyordu. O zamanlarda bunu sık sık yaparlardı. Hilal bu yüzden garip hissetmişti. Boğazı düğümlenir gibi olsa da hissizlikten yine kurtulamadı. Elindeki poşetlerle mutfağa geçen abisinin ardından hafifçe öksürdükten sonra konuştu.

"Olur."

Abisinin peşinden mutfağa girdi, Çınar'ın dalgın halinin yanında fazlasıyla mutlu görünmesi son zamanlarda yaşadıklarını hesaba kattığında fazlasıyla yersizdi. Hilal günden güne mahvolurken abisi için sanki her şey yolundaydı.

Hilal sesssice masaya tabak ve kaşıkları çıkardı ardından ekmeği dilimlemek üzere mutfak tezgahından bir bıçak aldı eline. Acelesizce ekmeği eşit parçalara bölerken Çınar da sol tarafında kalan masaya oturmuştu. Elindeki bıçağı kavrayan parmakları sıkılaştı. Parmak boğumları beyaza dönerken abisine arkası dönük halde konuştu.

"Mutlu görünüyorsun."

Ruhsuz sesiyle yaptığı tespit ve elinde sıkıca tuttuğu bıçak garip bir görüntü oluşturuyordu. Sesindeki tona yerleşen öfkeyi o an fark eden Çınar neyin içine düştüğünden habersizdi.

"Mutluyum çünkü," dedi tek kaşını kaldırırken. Yüzündeki ufak tebessüm de o saniyeden sonra silinmişti.

"Neden?" diye sordu Hilal.

Kardeşinin sorusu üzerine Çınar bıkkın bir ifadeyle konuştu. "Sorun ne yine?"

Bu kez minik bir tebessüm Hilal'in dudaklarında belirdi. "Sensin."

Çınar kardeşinin yeniden onu suçlayarak tartışma çıkaracağını sandı. Ancak beklediğinin aksine Hilal oturduğu masanın bir ucuna yaklaşıp elindeki bıçağın ucunu ahşap yüzeyin üzerine bastırdı. Çınarın üzerine yürürken bıçak masanın üzerinde derin bir çizik bırakıyordu.

Hilal öfkesini iyice açığa çıkardı. "Sorun benim sandım ama sadece sizdiniz. Her zaman sizdiniz!"

Çınar kardeşinin öfkeden kendini kaybettiğini düşünerek bıçağı elinden almak ve onu durdurmak için hamle yaptı. Bu hareketi ona doğru savrulan bıçakla engellendi. Refleksle zar zor geri çekilip bıçaktan kaçarken yaşadığı şok yüzündeki şaşırmış ifadeye yansıyordu.

"Hilal ne yapıyorsun?" diye bağırdı geri çekildiğinde. Ancak Hilal sanki onu duymuyordu. Üzerine yürüyüp elindeki bıçala bir kez daha ona saldırdı. Çınar az önce ona doğru hamle yaptığında garip bir şekilde gücünün ona yetmeyeceğini hissetmişti. Zayıf bedeniyle kardeşinin böyle güçlü olması imkansızdı ancak durum tam olarak ortadaydı.

Çınar kızın elindeki bıçağın ekmek bıçağından ziyade daha büyük bir bıçak olduğunu fark ettiğinde başından beri saldırmayı planladığını fark ederek dehşete düştü. Hala Hilal'den kaçmak için çabalıyordu ancak elinde sonunda biri yorulacak ve diğeri kazanacaktı.

Hilal bir nebze olsun yavaşlamadan Çınar'a saldırmaya devam ederken Çınar uzun süre başarılı olamayacağını çoktan hissetmişti. Kollarında birkaç çizikten ufak ufak kan sızıyor mutfağın zeminini kızıla boyuyordu. Masanın etrafında bir sağ bir sola kaçarken etrafta bulunan malzemelere çarparak her yeri dağıtmış birkaç tabağı ve bardağı kırmışlardı.

Çınar sesine yansıyan çaresizlikle konuştu. "Abini mi öldüreceksin Hilal?"

Hilal cevap vermedi bunun üzerine Çınar yeniden konuştu.

"Bu nefreti hak ettim biliyorum ama inan beni öldürüp hayatını mahvetmeye değmez." dedi dürüstçe. Dehşete düşmüştü. Kardeşi resmen canına kast ediyordu.

Hilal ilk kez tepki verdi, "Mahvolmayacak..."

Çınar sözünün ardında başka bir anlam yattığını fark edemeyeceği bir ruh halindeydi. "Zaten ben bunu çoktan yaptığım için, hayatını mahvettim. Sırf..."

Cümlesini bitirmedi. Bu Hilal'i iyice çıldırtmıştı.

"Her zamanki gibi susuyorsun. Madem ne halt yediğini biliyorsun ne diye bana yıllardır eziyet ediyorsun? Bu kadar mı nefret ediyorsun? "

Çınar kaçmayı bıraktı, Hilal ağır adımlarla üzerine yürürken bu kez kaçmak gibi bir niyeti yoktu.

"Özür dilerim. Her şeyi düzelteceğiz, hem de çok yakında söz veriyorum,"

" Gerek kalmadı. "

Çınar karşısındaki kızın gözünün döndüğünü anlamıştı. Bir gariplik olduğunu fark etse de o an bunu düşünmek aklının ucundan dahi geçmiyordu. Bir an düşünse kardeşini durdurmaya gücünün yetmemesinin garipliğini ve duygularını açıkça yaşayan kızın yüzündeki ruhsuzluğun normal olmadığını anlardı. O an tek düşünebildiği kendi başarısızlığıydı.

Çınar yıllardır tek bir amaç için yaşıyordu ve şimdi tek amacının nasıl büyük bir başarısızlığa dönüştüğünü gördükçe çaresizliği iliklerine kadar hissediyordu. Neyi neden yaptığını söylemeyi arzularken bir yandan da sonucun değişmeyeceğini düşünüyordu. Başından beri her şey kardeşini korumak için değil miydi?

Hilal neler olduğunu anlamasın diye yıllarca ona rol yapmıştı. Açıklasa bile yaptıklarına kardeşini getirdiği hale bir özür olabilir miydi? Elbette olmazdı.

Ama Çınar burada ölmemesi gerektiğini biliyordu, kardeşini o şeytanla başbaşa bırakamazdı. Pes etti, gerçeği açıklamaktan başka çaresi kalmamıştı.

"Haklıydın." dedi en sonunda, "Biz yıllardır yalnızız. Senin yanında olmak yerine böyle şerefsizce hareket ettiğim için özür dilemeyeceğim Hilal. Uzak dur diye yaptım, uzak sansınlar diye yaptım. Ne olacaksa bana olsun diye. " Birkaç adım gerileyip kızdan uzaklaştı. Sırtı mutfak duvarına dayanmış kaçacak yeri kalmamıştı.

Hilal durdu, hisleri onunla olmasa ve aklındaki amaç hareketlerine hükmediyor olsa da algısını kaybetmemişti henüz ve abisinin sözleri ilk kez her zamankinden farklıydı.

Suçlamıyordu. Sen değil biz diyordu... Hilal'in öldürme arzusundaki ilk çiziği açan tek bir hitap şekli olurken Çınar bilmeden yine ona zarar veriyordu.

Esasında yabancının planlarının bozulması Hilal'e vereceği en büyük zarardı.

" Özür dilerim." dedi yeniden, "Amcama yakın olmam gerekiyordu, onlara yakın olup sana sırtımı dönmem seni istediğim gibi her şeyden daha da uzaklaştırdı. Hala bize ihtiyacı varken, bize sahip çıkıp iyi akraba rolü keserken polisleri kandırıyordu, ben de gerçeği öğrenmek için çabalıyordum... Bizi de ortadan kaldırmasın diye... "

Çınar için yıllardır gizlediği sırlarını ortaya dökmek oldukça zordu o an.

Hilal onun konuşmaya istekli olmadığını anlamıştı. Ama bu kez gizli olan açığa çıkmalıydı çünkü biliyordu ki bu ailenin son şansıydı.

" Hangi gerçek? Kim bizi ortadan kaldıracaktı? "

"Amcam bana yıllarca babamla ortak olduğu zamanlarda onun türlü yolsuzluklarla kazandığı paraları aklamak için kurdukları işi kullandığını ve engel olmak için elinden hiçbir şey gelmediğini anlattı. Yaklaşık iki yıl öncesine kadar bu yalanla yaşamaya çalıştım. Ailemden nefret ettim ama gerçekte her şeyi yapan amcamın kendisiymiş. Ona yakın olmaya çalışıyordum ve seni de her şeyden uzak tutmanın tek yolu senden uzak kalmaktı. Yaptığı yolsuzluklar için kanıt topladım onun yaptığı her pisliği ortaya çıkaracaktım sonrasında da sana her şeyi anlatacaktım. "Çınar soluklandı, yıllardır taşıdığı yükten hiç beklemediği bir anda kurtulmuştu." Seni durduramazdım çünkü benim kadar soğukkanlı değildin. Seçim şansım olsaydı inan tüm bunları yaşamazdık. Tek çıkış biletimiz onlara yakın olmak ve kurdukları mutlu aile tablosuna uyum sağlamaktı. Seni hem uzak tutup hem de bu tabloya dahil etmemin tek yolu buydu Hilal. Bizi de ailemiz öldürdüğü gibi öldürürdü seni koruyamazdım. Hala da koruyamam. "
Cebindeki telefona uzanıp birkaç gün önce eline geçen eski hesap dökümlerinin ekran görüntülerini sözlerinin kanıtı olarak kıza gösterdi. Başından beri amcasına yakın olup her şeye ilk gözden şahit oluyor ve polisin de takibinde olan amcasının da parçası olduğu çete hakkında polise bilgi sağlıyordu.

Kardeşini her şeyden uzak tutarak korumak istemişti, kendinden bile.

Hilal'in başına aniden saplanan ağrıyla yüzü kasılırken boştaki elini başına koydu. Tüm bu duydukları aklında büyük bir karmaşaya neden olmuştu. Fotoğraftaki paranın meblağı bile amcasının bir şeyler çevirdiğini kanıtlar nitelikteydi. Başındaki ağrı şiddetini arttırdı. Çınar'ın ona doğru geldiğini fark edemeyeceği kadar kötü bir ağrıydı bu. Çınar aniden ona sarıldığında sıçradı, bedeni donup kalırken keskin bıçağın ağırlığını hissediyordu yalnızca.

"Beni ne olursa olsun affetmeyeceğini biliyorum... Seni bu kadar yaraladığım için her şeyi hak ediyorum ama seni yaşatmak için her şeyi yaparım, katil olmana engel olmak da dahil. Bu yüzden lütfen şu bıçağı bırak artık. "

"Affetmeyeceğim," diye fısıldadı Hilal güçsüz bir sesle. "Senden hala nefret ediyorum."

Ama artık öldürmek istemiyordu.

<><><><>
Yabancı bundan hoşlanmayacak. Hikaye beklenen sona ulaşmaya çok yakındı ancak Çınar başından beri işin seyrini değiştirecek tek kişiydi.

Hilal'i kurtarabilir mi göreceğiz.

Yeni bölüm tarihi; 20 Eylül

<><><><><>

|15|8|9|22|15|21|

SONSUZSİYAH

Continue Reading

You'll Also Like

202K 10K 58
- Sen benim lanetimsin Dudaklarımdan dökülen sözlerle yeşil gözlerimi sanki ateşten bir parça olan gözlerine diktim -Sen de benim mucizem sin...
12.8K 314 4
‼️Elkoyulma ,Tutsaklık ,mide bulantıcı ögeler bulunur‼️
618K 7.9K 17
Onunla bir antlaşma yapmıştık. Artık bedenim ve ruhum ona aitti. Ama o, antlaşmaya sadık kalmamıştı...
475K 14.4K 75
Korkuyu ve gerilimi sever misiniz? O zaman bu kitap tam size göre. Bu kitap, her biri birbirinden korkunç hikayelerden oluşan bir antoloji korku kita...