UR SERİSİ ~ İNCİ.. (Karamel...

By iNCiiL

14.8K 2K 2.1K

Gözlerindeki alışık olduğum soğukluğa inat konuşmaya çalıştım.. Sesin hiç titremedi bile, bakışlarına hüzün... More

1. Bölüm: ¶ BAŞLANGIÇ •••
3.Bölüm: ¶BIÇAKLAR ÇEKİLDİ••
4.Bölüm: ¶KELEBEK ETKİSİ•••
5.Bölüm: ¶BAL KÖPÜĞÜ••
6.Bölüm: ¶AKINTIYA KAPIL••
7.Bölüm: ¶NEFES NEFESE••
8.Bölüm: ¶ANI YAŞA••
9. Bölüm: ¶KIRILAN KALP••
10. Bölüm: ¶DOĞDUĞUM GÜN••
11. Bölüm: ¶HUZUR KOLLARINDA••
12. Bölüm: ¶KOKUN TENİMDE••
13. Bölüm: ¶ÇARPIK UMUTLAR••
14.Bölüm: ¶YÜREĞİMDESİN••
15.Bölüm: ¶ÇARPIK UMUTLAR••
16 Bölüm: ¶TARÇIN KOKUSU••
17.Bölüm: ¶ALEV ALEV ••
18.Bölüm: ¶KIRILAN KALP••
19. Bölüm: ¶YENİDEN••
20.Bölüm: ¶BİZ OLMAK••
21. Bölüm: ¶HASRETLE••
22.BÖLÜM: ¶SAVAŞ & AİLESİ••
23.Bölüm: ¶ GÜNÜMÜZ••
24. Bölüm: ¶AİLE YEMEĞİ••
25. Bölüm: ¶ SAVAŞ IN İNCİSİ••
26. Bölüm: ¶ BİRİ VAR••
27. BÖLÜM: BUNUN BİR BEDELİ VAR
28. Bölüm: ¶VEDALAR & BAŞLANGIÇLAR•••
29. Bölüm: ¶ SENDEN KALAN •••
30. Bölüm: ¶ MİNEL •••
31. Bölüm: ¶ ÇİMEN GÖZ •••
32. Bölüm: ¶İLK AŞKIM •••
33. Bölüm: ¶ DİLEKLERİMİZ ARTIK GÖKYÜZÜNDE •••
34. Bölüm: ¶ SÜRPRİZ •••
35. Bölüm: ¶ PARS •••
36. Bölüm: ¶ SONUN BAŞLANGICI •••
37. Bölüm: ¶ YOK OLUŞ •••
38. Bölüm: ¶ İTİRAF •••
39. Bölüm: ¶NİŞAN GÜNÜ•••
40. Bölüm: ¶ ZAMAN TÜNELİ•••
41. Bölüm: ¶ İSTANBUL •••
42. Bölüm: ¶ IŞIK DEMETİ •••
43. Bölüm: ¶ URAL •••
44. Bölüm: ¶ BALAYI- KLİNİK •••
45. Bölüm: ¶ İnci 45. Bölüm Giriş Sahnesi •••
45. Bölüm: ¶ KAN KOKUSU/ YARI FİNAL •••

2. Bölüm: ¶ AŞK KOKUSU•••

746 115 47
By iNCiiL

Hasret...

Sanki yıllarca görmeyi beklediğim gözlere hasretle baktım. Evet kısacıktı, bir anlıktı belki ama, hasret doluydu.

İstemsizce başımı çevirip, yeşil gözlerin sahibini görmek istedim. Kalabalığın arasından zorda olsa ensesini seçebilmiştim. Kareli gömleği önce bulanıklaşıp sonra görülürden tamamıyla kaybolurken elim istemsizce sol göğsümün üzerine gitti, tam kalbime. Sanki kalbimden tarifini edemediğim ılık bir sıcaklık akıp toprakla buluşuyordu. Yüzümde beliren salak gülümseme, aklıma Rüya'nın gelmesiyle yerini kaygıya bıraktı.

Adımlarım hızlanırken fakültenin girişinde beni bekleyen Rüya'yı gördüm.

"Bu ne hız Rüya!"

Nefes nefese kalmış halde devam ettim "Besyo okumalıydın."

"Görmedin mi? Meryem ve Murad peşimizden geliyordu, ne yapıyım kaçmak istedim. Baksana kaç yaş büyük çocuğu şöyle iyi böyle iyi diye aklıma sokmaya çalışıyor, ben sevmem öyle. Rencide istemiyorum ama olacak şey mi? Nerdeyse aramızda sekiz yaş var."

Haklıydı çocuk oldukça büyüktü bu her halinde belliydi, üstelik tavırlarından anlaşıldığı üzere, öğrencide ziyade Kabadayı'ya benziyordu.

" Ben âşık olmak istiyorum İnci, içim kıpır kıpır olsun istiyorum böyle takıntılı ilk gördükleri kıza saplantılı kalan insanlardan korkarım. Birde peşimden geliyor. Bir şey söyle yanlış mı düşünüyorum?"

Sahi aşk, aşk deyince aklıma ne geliyor?

Yıllardır özlemini duyduğum çimen gözler mi?

" Tabi ki de haklısın, Meryem tavsiye etti diye aranızda bir şeyler olacak değil. Sen tavrını koydun zaten daha yaklaşmaya cesaret edemez merak etme " dedim.

Ama bi yandan da korkutuyordu bu durum, ya çocuk gerçekten takıntı yapıp peşine düşerse?

"Hadi amaaaa, tamam bak gelmiyorlar işte, yarın Meryem'le baş başa konuşur durumu iyice izah ederiz. Oda Murad'ı uyarır, merak etme artık. Korkulu gözlerle etrafa bakmayı da bırak. Hadi dün yurdumun yakınlarında çok şirin bi kafe görmüştüm, oraya gidelim."

Arkadaşımın korku dolu gözleri yerini aydınlığa bırakırken,

"Tamam hadi gidelim." Dedi.

Yol boyu keyifle kol kola yürüdük, zaman nasıl geçiyor anlamamıştım bile. Bir müddet kafede oturduktan sonra, yarın fakültenin önündeki duraklarda buluşmak üzere ayrıldık. Gün sonunda odama ulaştığında ilk günümü düşündüm.

Çimen gözler, kısacık bir an için gözlerimin önüne gelsede çok sürmeden uykunun kollarına kendimi bıraktım.

Ertesi gün güne cıvıl cıvıl uyandım. En erken uyanan ben olduğum için rahat rahat hazırlanabiliyordum. Ne yazık ki odamın huysuzu olarak tayin ettiğim kişi (Tuğba) mırıldanıp duruyordu. Neymiş ses yapıyormuş, bi önceki gece Elif'le yaşadığı sorunun etkisi bitmeden bide bunu çıkartıyordu başımıza.

(İnsanları anlamak gerçekten çok zor.)

Tuğba'yı çokta ciddiye almadan hazırlanmaya devam ettim. Hava biraz soğuk olduğu için jeans seçmiştim, yüksek bel mom jeans üzerine kırmızı büstiyerimi giydim. Saçlarımı yapmaya üşendiğim için kıvırcık bıraktım bu kez. Neyseki son anda üzerime aldığım beyaz gömleğin kurtarıcım olacağını bilmeden yola koyuldum...

Olabildiğince hızlı gitmeye çalıştım. Rüya geleli çok olmuştu yaklaşık yirmi dakikadır beni bekliyordu. Yolun karşısında sırtı dönük beni bekleyen yeni arkadaşımı gördüm. " Gerçek bir esmer güzeli." Diye aklımdan geçirdim. Daracık kot pantolonunun üzerine giydiği hafif parıltılı antrasit bluzu ile parlıyordu resmen.
Boyu kısaymış gibi bide topuklu giymişti, "Topuklu giyerek doğru seçim yapmışsın İnci. " diyerek kendimi tebrik ettim. Yolu geçip yanına yaklaştığımda bir kezde yüzüne hayran kaldım. Omuzlarına gelen küt saçlarını hafif dalgalı yapmıştı, uzun kirpikleri nerdeyse kaşlarına değecekti, ancak endişe ile bakan koyu kahve gözleri yüzüne karanlık düşünüyordu. Bir şeyler olduğunu anlamak zor olmadı.

"Bi sorun mu var canım?"

Rüya hayır anlamında başını iki yana sallayarak,

"Biliyor musun İnci, sabah aynı otobüsteydik düşünebiliyor musun? Neyseki onu görünce hemen indim otobüsten de beni fark etmedi. "

Başta neden bahsettiğini anlamazken, şaşkın şaşkın yüzüne baktım. Sonra aynı hızda zihnimde bi parıltı yandı...

" Şaka yapıyorsun! Peki onun seni görmediğine eminsin demi?"

" Evet eminim, Meryem aradı az önce birlikte kahvaltı yapalım dedi, seni beklediğimi söyledim... "

Sevinçle gülümsedim, şimdiden bana böylesine güvenmesi beni mutlu etmişti, canım arkadaşım.

" İyi yapmışsın, bende seninle kahvaltı yaparız diye kahvaltı yapmamıştım, hadi hızlıca yemek yiyip derse yetişelim."

Kol kola girip kantine giden uzun ağaçlı yoldan yürüdük. Havadan sudan konuşacak bir sürü konu bulmuştuk, o kadar çok ortak noktamız vardı ki, yıllardır birbirimizi tanıyor olsak bu kadar olurdu. Görkemli büyük kantin kapısından içeri girecekken bir an için içimi bi sızı kapladı, anlam veremediğim bu duyguyu çözümleyemedim, sanki bi şey eksik gibiydi ne aradığımı bilmeden etrafa bakıp bulmaya çalıştım, sahi ne arıyordum?

Eksik olan neydi?

Tüm bu düşünceler Rüya'nın bahçeye bakan cam kenarındaki masayı işaret edip," hadi şuraya oturalım " Demesi ile bölündü, masamıza oturup bir süre bahçe manzarasının tadını çıkardık.

Kimi zaman kahkahalarımıza hâkim olamıyorduk, insanlar bize bakıyordu, derken Simge ve Müge'yi gördük utana sıkıla oturacak masa arıyorlardı onları da yanımıza davet ettik. Müge, düşündüğümüzün aksine aklı başında bir kızdı, bilgi ve tecrübe bakımından oldukça donanımlıydı, bunu konuşmasından rahatça anlayabiliyordum. Belli olan bir diğer şeyde leopar aşkıydı, bugün sim siyah giyinmişti ama leoparlı fular takmayı ihmal etmemişti. Simge ise bizim aksimize biraz daha içine kapalı, utangaç bi yapıya sahipti hemen adapte olamadı ama kısa bir süre sonra oda bize ısındı. Kulak hizasındaki saçlarını incecik maşa yapmış olsa gerek, lüle lüle olmuştu. Ancak Simge'de dikkatimi çeken en belirgin özellik tartışmasız, iri ela gözleri ve hiç makyaja ihtiyacı olmayan berrak cildiydi. Oldukça güzel bir kızdı oda, ancak utanırken kızarıp al al olan yanaklarına hâkim olamıyordu.

Dalmış olduğumuz koyu sohbetti kahvaltı yapmadığımız gerçeği böldü, Simge ve Müge kahvaltılarını yapmışlardı, Rüya ile bir şeyler almak için restoran kısmına yöneldik siparişimizi de alıp hızlıca masamıza döndük daha ikinci günden yine ders kaçırmıştık, buna bi çözüm bulmalıydık ama elimizden gelen bir şeyde yoktu. İştahla dakikalar içinde tostumuzu bitirdik. Gerçekten çok acıkmıştık.

Birkaç saat önce hissettiğim o duygu tekrardan yüreğimde belirivermişti, neydi bu? Etrafa bakıp yüreğimde beliren bu sızıya cevap aradım, ancak aradığım cevabı bulmam mümkün olmazken dersliğin yolunu tuttuk.

Neyseki diğer dersleri kaçırmadık, artık iki kişi değil dört kişiydik... Müge, Rüya, Simge ve ben. Bizim için sıkıntı yoktu ama Rüya açısından biraz problem yaratıyordu bu durum, Meryem sınıfta Rüya'yı yanına çağırdı, Murad için olduğunu düşünmüştük ama yanılmışız. Bizimle arkadaşlık kurduğu için Rüya'ya tavır yapmış, sonuç olarak öğleden sonraki tüm derslerde Meryem'e Rüya eşlik etti bizde üçümüz takıldık.

"Böylesi saçmalıklar ilk okulda kaldı sanıyordum, arkadaşını kıskanmakta ne? Herkes yaşını almış insanlar sonuçta. Bir şey desene İnci! Rüya biden çok seninle yakın. Baksana şimdide onlarla birlikte kafeterya 'ya gidiyor."

Müge haklıydı ama benimde tepki göstermem çocukça olurdu, o zaman Meryem'den ne farkım kalırdı ki? İçimde çakan kıskançlık kıvılcımlarını bastırıp tüm sakinliğimle konuştum.

" Bilmiyorum Müge, aslında onlar kayıt zamanından beri görüşüyormuş, yani sandığımızın aksine baya yakınlar, sırf Meryem çocukluk yapıyor diye bende eşlik edemem. Rüya nerde mutluysan orayı seçer sen merak etme."

Yanılmak istemiyordum arkadaşımı ilk günden kaybetmek istemiyordum. İçimden bana tekrardan dönmesi için dua ederken,

" Aman Müge daraltma kızı baksana oda üzgün, hadi boş ver onu bizde kafeteryada gidelim, kahve ısmarlayacağım size."

Simge'nin yüzüne teşekkür ederek baktım, zaten tüm ders boyunca yeterince üzülmüştüm, Müge'nin söyledikleri de tuzu biberi olmuştu.

" Hadi bakalım o zaman kantine " dedim ve birlikte kantine doğru yola koyulduk.

Rüya'nın dünkü tahminleri doğru çıkmış, Müge yol boyunca Tunç'tan bahsetti dün akşam birlikte vakit geçirme fırsatı bulmuşlar, Tunç açıkça Müge'ye ondan hoşlandığını belli etmişi, Müge çekinerek dün gece yaşadıklarını anlattı, birlikte akşam yemeği yemişler oradan da Tunç, Müge'yi evine bırakmış.

"Ya kızlar sakın yanlış anlamayın o kadar tatlıydı ki, yemek bile yiyemedi, ben ondan daha çok konuşmuş olabilirim. Bide tüm gece mesajlaştık. Sabah bide ne göreyim beni almaya gelmiş okula birlikte geldik. O kadar kibar ki. "

Adına çok sevindim duygularını o kadar güzel ve masum yaşıyordu ki umarım Tunç düşündüğü gibi harika biridir, aksi halde hayal kırıklığının yakasından ayrılmayacağını görebiliyordum.

"Akşam belki yine birlikte takılırız, biraz plan yaptık ama kesin değil. Ne diyeceğim olmadı biz görüşelim mi kız kıza "

"Benim işim yok bana uyar senin işin var mı İnci?"

"Benimde işim yok ... o zaman aksilik olmazsa gidelim. " Dedim

Kafeteryada Rüya'yı, Gökçe, Meryem ve Murad la birlikte otururken buldum. Bu halinden memnun muydu yoksa memnun değil miydi anlamakta zorluk çektim. Bizi de yanında çağırdı, ortam son derece rahatsız ediciydi kalkıp gitmek istedim, aksi gibi Rüya da yanından ayrılmamamızı istiyordu, Murad sürekli yiyelim veya yemeyelim bir şeyler ısmarlayıp duruyordu. Bu arada akşam için yaptığımız planı gerçekleştirmek için Simge ve Müge gittiler, Rüya ısrarla masadan ayrılmıyor üstüne beni de burada onlarla olmaya mecbur bırakıyordu. Murad abur cubur almak için kantine yöneldiği sırada,

"Rüya ne yapıyorsun sen hadi kalk bizde gidelim, nerdeyse kimse kalmadı baksana neyi bekliyorsun? "dedim

Gözleri kantinde sırada bekleyen Murad'a baktı.

" Bende istiyorum ama Gökçe ve benim evim aynı yerdeymiş ikinizi de ben bırakacağım diye tutturdu. Gökçe gelince gitmek istemediğimi söyleyeyim sonra kalkarız birlikte, ayıp olur şimdi. İnci! Lütfen biraz daha kal."

Haline üzülmekle birlikte sinir olmuştum, bunun için mi bunca şeye katlanmıştım?

" Çocuk musunuz Rüya! Bunu söylemek için Gökçeye ihtiyacın yok! Murad geldiğinde söyle ne diyeceksen sonra gidelim. Sıkıldım gerçekten."

Yine endişeyle etrafa baktı.

"Bu çocuk tehlikeli biriymiş İnci okulun belli başlı bazı gruplarında liderlik yapmış, halada öyle gibi." İyice yanıma yanaşıp konuşmalarını fısıltıyla tamamladı. " Bir görsen siz yokken gelen giden insanları, hiç tekin tipler değiller, ya iyice kafayı bana takarsa? Baksana daha şimdiden öyle, taktı resmen. "

Haklı gibiydi zaten böyle başlamıyor muydu sevgilisine ya da karısına âşık olduğunu iddia eden psikopat erkekler?

" Canım sen böyle korktuğunu belli edersen iyice tepene çıkar bu çocuk, bugün evine bırakır sabah kapının önünde seni bekler, sözde senin için sen kimsesiz misin ailen var burada hiçbir şey yapamaz korkma sakın, bende buradayım hadi içinden geçenleri söyle de gidelim."

Sözlerim den güç aldığı her halinden belliydi, derken konuşmamız Murad'ın gelmesi ile bölündü. Yine kendince bir şeyler söyleyip kendince onaylıyordu hatta tavırlarından açıkça belli ediyordu, diğer insanlara sanki Rüya ile arasında bir şey varmış gibi göstermeye çalışıyordu. Bi anlığına Rüya'ya sarılır gibi yaptı. Neyse ki Rüya tam zamanında söylenmesi gerekeni söyledi.

" Murad, bana bu şekilde davranmayı bırak artık, zaten Meryem'e dün açıkça söyledim aramızda bir şey olamayacağını, bugünde kırılma diye alttan almaya çalışıyorum ama benim hayatımda olmanı istemiyorum. Düşüncelerime saygılı ol." Dedi tam masadan kalkarken hadsiz kolundan tuttu.

" Bekle Rüya! Tamam anladım seni, çok üzerine düştüm, benimki sevgiden nasıl davranacağımı şaşırdım, daha dikkatli olurum, çok geç oldu evinde uzak zaten, gel seni ben bırakayım, hem uzun uzun konuşmuş oluruz. Sende beni daha iyi anlamış olursun."

Gerçekten katıksız bir maldı ya da saf aşık gibi görünmeye çalışıyordu, ama asla masum aşık değildi.

" Hayır! Karşıma çıkma bir daha. Açıklamanı da sevgini de istemiyorum! "

Gözüyle bana işaret etti, aynı hızla masadan kalkıp okulu terk ettik, ilk başta peşimizden gelmeye devam etti, duraklara kadar bizi takip edince bizde benim yurduma gitmeyi çözüm olarak bulduk. Evine gitmesi şu an için tehlikeliydi. Biraz yurdun oralarda durduktan sonra,

" Rüya? Benimle yurtta kalabilirsin, hem saat baya geç oldu, benim aklım sende kalır."

Oda korkuyordu biliyorum.

"Nasıl okur ki? Sıkıntı olmasın sana? Hemen zaten yanımda yedek kıyafetimde yok boş ver giderim ben."

" Sanki bende giyecek kıyafet yok uydururuz bir şeyler dert etme onu, sadece biraz sıkışarak uyuruz ama bu saatte gitmekten iyidir."

Gülümsedi...

"O zaman ben annemi arayıp haber vereyim."

Annesi emrivaki yaptığı için kızdı ama bir daha olmamak şartıyla izin verdi. Gerekli işlemleri yaptıktan sonra odama çıktık. Tuğba hariç diğer kızlar oradaydı hemencecik kaynaştılar daha sonra Elif ve Kübra ders çalışmak için etüt odasına indi, bizde günün kritiğini yaptık.

"Meryem'le gittiğin için çok üzüldük, gözümüz hep seni aradı. Simge ve Mügeye de ayıp oldu, söylemeseler de onlardan rahatsız olduğunu düşünüyorlar."

---------------------------

Devamında ne konuştuk hatırlayamıyorum uyuya kalmışım. Elif uyandırmasa uyanacağımızda yoktu.

"İnci! İnci! Okula gitmeyecek misiniz?"

Öyle şiddetli sarsmıştı ki en sonunda uyandım.

"Gideceğiz, saat kaç?"

"11:00 oldu "

"Lanet olsun! "

Yine geç kalmıştım, üstelik bu kez 15-20 dk'lık geç kalma değil baya baya öğleden önceki hiçbir derse girmemiştik. Hızlıca hazırlanıp yurttan çıktık. Yetişemediğimiz kahvaltıyı okulun öğle yemeği ile birleştirmeye karar verdik. Müge öğle yemeğini Tunç'la yemeyi tercih etmişti, Simge'yi de alıp doğruca yemekhaneye gittik, oda ne yemekler(!) tamamen hüsrandı. Gerisin geri kafeteryaya gitmeye karar verdik, tostla günü geçirip akşama dün ki iptal olan programımızı yapma kararı aldık. Murad'ın adı bile geçmemişti, üstelik etrafta görünmüyordu da,

" İyi bari kurtulduk." Diye geçirdim aklımdan, Rüya'ya hiç hatırlatmadım, moralini bozmanın zamanı değildi çünkü.

Rüya o kadar çok acıkmıştı ki bizi beklemeden koşar adım siparişleri vermeye gitti.

"Ben siparişleri halledeyim, sizde yer bulun. "

Cevabımızı bekleme gereği bile duymamıştı. Onun bu haline gülüşürken bir anda Simge'nin yüzüne inen ciddiyete baka kaldım.

Tam sarsıp neyin var diye soracakken, beni dürttü, iyice kulağıma yaklaşıp fısıltıyla.

" Yaaa! İnci şu çocuğa baksana! Gözleri ne kadar güzel!"

Arkadaşımı ansızın bu kadar etkileyen kişiyi merak ettim, sonra kime ait olduğunu bilmediğim ama bir o kadarda tanıdık gelen koku çalındı burnuma, kafamı çevirdiğimde beynimde şimşekler çaktı, sanki bütün organlarımdaki kanlar kalbime hücum etmişti.

Bütün dünya yine sessizliğe boğulurken, duyduğum tek şey kalbimin sesi ve onun kokusuydu...

Aşk kokusu...

BÖLÜM SONU..

††††††

Konuyu ve kişileri daha iyi anlayabilmeniz adına,

İlk bölümler biraz durağan geçiyor.

İlerleyen bölümlerde karakterler tamamen oturunca, zevkle okuyacağınıza eminim.

SEVGİYLE KALIN.

İNSTAGRAM ADRESİ:  incil01

††††††

İNCİ..

Kafeteryanın bahçeden görünümü.

Continue Reading

You'll Also Like

190K 1K 8
3.5M 127K 70
Berdel'e kurban gitmiştim. Hiç tanımadığım, bilmediğim bir adamla evlendiriliyordum... "1 yıl, sadece 1 yıl sonra burdan herkesin seni bir ölü olarak...
1.7M 76.9K 63
Aile problemleri yüzünden evden kaçmış ve kendi ayakları üzerinde durmaya çalışan, aynı zamanda sinir hastası olan Pare, ucuza gelsin diye ikinci el...
2.1M 91.5K 24
Yetişkin okurlar için uygundur! Bir Mahalle Hikâyesi... Çok daha fazlası... ✨ "Bak bana," diye fısıldadı. Dudaklarının arasından çıkan sıcak nefesi b...