Mahkumiyet (+18)

By siredtohopeless

4.3M 96.9K 59.6K

❗️Kitap ağır cinsellik ve vahşet içerir❗️ ... "Söz verebilir misin, Liya?" "Sana söz veriyorum, seni sevmekte... More

1. Bölüm : TUTSAK
2. Bölüm : KURTARICI
3. Bölüm : KAÇIŞ
4. Bölüm : MEKAN
5. Bölüm : KIRIK
6. Bölüm : BANA AİTSİN
7. Bölüm : KORKU
8. Bölüm : KARIŞIKLIK
9. Bölüm : SİYAH ŞEHVET
10. Bölüm : TEHDİT
11. Bölüm : DURDURULMAZ
12. Bölüm : YANLIŞ
13. Bölüm : HİSLER
14. Bölüm : ADALET
15. Bölüm : İTİRAF
16. Bölüm : GEÇMİŞTE KALAN
17. Bölüm : KISKANÇLIK
18. Bölüm : KATİL
19. Bölüm : HATA
20. Bölüm : ÇARESİZ
21. Bölüm : KAYIP
22. Bölüm : KÖRDÜĞÜM
23. Bölüm : ONSUZ
24. Bölüm : YENİDEN
25. Bölüm : YARALAR
26. Bölüm : TAKAS
27. Bölüm : ÖZÜR
28. Bölüm : ALEV
29. Bölüm : BEKLENİLMEYEN
30. Bölüm : İHANET
31. Bölüm : DELİK
32. Bölüm : ÇÖKÜŞ
33. Bölüm : ACI
34. Bölüm : GEÇ
35. Bölüm : ZAMANIN SORUSU
36. Bölüm : ÖZGÜRLÜK
37. Bölüm : EKSİK
38. Bölüm : TESLİM
39. Bölüm : KÜVET
40. Bölüm : DEĞİŞİM
41. Bölüm : İKİ BEDEN BİR RUH
42. Bölüm : LANET
43. Bölüm : MAZİNİN BIRAKTIĞI YARA İZİ
44. Bölüm : ALKAN
45. Bölüm : YENİ
46. Bölüm : OYUN
47. Bölüm : ÇOCUK
48. Bölüm : BİTİK
49. Bölüm : RÜVEYDA
50. Bölüm : YÜK
51. Bölüm : KÜÇÜK
52. Bölüm : ANLAYIŞ
53. Bölüm : MASKELİ BALO
54. Bölüm : ÖLÜM TANRISI
55. Bölüm : KİR
56. Bölüm : ŞİKAYET
57. Bölüm : HİSSETMEK
58. Bölüm : BURUK SEVİNÇLER
59. Bölüm : DİŞİ ASLAN
60. Bölüm : GÜCÜN DÖNÜŞÜ
61. Bölüm : SEVDALI RUHLARIN TENLERLE DANSI
62. Bölüm : KARŞI KARŞIYA
63. Bölüm : UNUTULAN GERÇEK
64. Bölüm : DUYGULAR
65. Bölüm : KOYU FANTAZİLER
66. Bölüm : CİVAN
67. Bölüm : İTALYA
68. Bölüm : ANNE
69. Bölüm : DEĞER
70. Bölüm : KARDEŞ
71. Bölüm : EV
29. OCAK 1994
73. Bölüm : SANAT ESERİ
74. Bölüm : YAKIŞ
75. Bölüm : BİLİNMEMEZLİK
76. Bölüm : DÖNÜM NOKTASI
77. Bölüm : DÜŞMAN
78. Bölüm : TEHLİKE
79. Bölüm : KÖTÜ İNSANLAR
80. Bölüm : UZAK
81. Bölüm : ZARAR
82. Bölüm : İKİ YÜZLÜ
21. TEMMUZ 1999
83. Bölüm : SARSILMA
84. Bölüm : YAKLAŞAN SON
85. Bölüm : KAZANIŞ VE MAĞLUBIYET
86. Bölüm : YAŞAM
87. Bölüm : ODAK
88. Bölüm : DÜZEN
89. Bölüm : İMKANSIZ
90. Bölüm : GELİŞME
91. Bölüm : KAYBOLAN BENLIK
92. Bölüm : BARIŞ
93. Bölüm : UMUT
94. Bölüm : HAZIRLIK
95. Bölüm : YARDIM
96. Bölüm : MİNİK
97. Bölüm : DENİZ
98. Bölüm : İHBAR
99. Bölüm : 16. EKİM
100. Bölüm : FINAL
Yeni Kurgu: SESSİZ

72. Bölüm : YENİ HİSLER

35K 660 607
By siredtohopeless

Sınır: 115 vote 300 yorum

Yeni Hisler

Ölmek, ne kadar acıydı? Uzay Tetikçi bu soruyu cevaplayamazdı. Onun ölümü kimse için acı olamazdı. Asla da olmayacaktı, bundan emindi Uzay.

Sevdiği kadının yanına serilen güçlü beden gücünü kaybetmiş öylece yere yığılmıştı ve elindeki silahı metrelerce uzağa uçmuştu. Ölmek ne kadar kolaydı değil mi?

Ölmek ne kadar kolaydı dememi isterdiniz. Ama değil.

Leyla, Uzay'ın ayaklarının ucunda duruyor ona üstten bakarken Uzay'ın başından akan kan yere bulaşmıştı. Genç adam gözlerini araladığında başındaki ağrı yüzünden gözlerini sıkıca yummuştu.

"İlayda?" diye mırıldandı ve kafasını kaldırıp etrafına bakındı. "Balım? Neredesiniz?"

Leyla hiç nazik olmayan bir şekilde Uzay'ın bacağına vurduğunda Uzay yaşlı gözlerini Leyla'ya kenetledi. Bu yüz görmek istediği yüz değildi...

"Ölmedim mi ben?" diye sorguladı Uzay hüzünle.

"Korkak!" diye mırıldandı Leyla ve alayla gülerek başını iki yana salladı. Tam yanından geçip gidecekti ki Uzay elini Leyla'nın ayak bileğine sarıp durdurdu onu.

"N-Ne oldu az önce? Ben ölmedim mi? Neden ölmedim ben?!"

Uzay başını yerden kaldırdığında kanı gördü. Başının üzerine öyle bir şiddetle düşmüştü ki teni yırtılmıştı ve başını ciddi derece de yaralamıştı. Leyla gitmek istiyordu fakat Uzay buna izin vermiyordu.

"Bırak!" diye hırladı Leyla dişlerinin arasında.

"S-Sen..." diye başladı Uzay ve yerde oturur haline gelip alttan Leyla'ya baktı. "Sen benim ha-hayatımı mı kurtardın?"

"Çek elini!"

Uzay hızla ayağa kalktığında Leyla'yı kollarından tuttu. "Nasıl kurtarırsın ya hayatımı? Neden?"

"Sana açıklama yapmak zorunda değilim!" dedi Leyla baskınca. "Sevdiğin kadının mezarının başında kafana sıkacaktın öyle mi? Hangi hakla lan? Ben hiç bunu Emre'de yaptım mı sanıyorsun? Ben yaşıyorsam, biz yaşıyorsak sen de yaşamak zorundasın anladın mı?"

"Sevip sevilirken bunları demek çok kolay değil mi?" dedi Uzay sesi titrerken. "Kimim kimsem yok benim... Senin var... Nasıl ikimizi aynı yere koyarsın?"

"Ölemezsin anladın mı?" diye bağırdı Leyla. "Ben de ölmeyeceğim! Sen bu acıyla yaşamak zorundasın Uzay, aynı benim yaşadığım gibi, Alihan yaşadığı gibi sen de yaşamak zorundasın! Hepimiz kötü şeyler yaşadık tamam mı? Hepimiz acı çektik, hepimiz dağıldık ama intihar ettik mi? Hayır! O zaman sen kim oluyorsun da intikam etmeye kalkışıyorsun?"

"Hiç anlamıyorsunuz beni..." diye mırıldandı. "Ama neden? Ben Alihan'ı arkasından vurmasaydım bile Emre ölecekti, ben onu ölüme sürüklemedim. Ben yapmam gerekeni yaptım, kendimi ve kardeşimi korudum aynı Alihan'ın yaptığı gibi... Ben de bir kurbanım neden görmüyorsunuz bunu ya?"

"Görüyorum Uzay," dedi Leyla değişik bir ton da. "Çok zor şeyler yaşadığını, çok acı çektiğini ve çok pişman olduğunu görüyorum. Ama kendini benim yerime koysana biraz. Seni nasıl iki saniye de affedebilirim?"

"Yumuşadın ama..." dedi Uzay biraz da olsa umutla. "Bunu inkar edemezsin."

"Bir daha asla intihara kalkışmayacaksın!" dedi Leyla öfkeyle. "Aynı bizim gibi bu acıyla yaşayacaksın, o acıya karşı savaşıp yeneceksin ve daha da güçleneceksin! Seni affetmedim ama evet, eskisi gibi nefret etmiyorum senden. Affeder miyim bir gün onu da bilmiyorum ama seni insan olarak görüyorum ve kötü biri olarak geçmiyorsun gözümde. Ama sana her baktığımda ben ölmüş olan sevgilimi görmeye devam ettikçe seni affedemem. Bu da demek oluyor ki bu hiç kolay olmayacak..."

"Affetmek istiyorsun ama..." dedi Uzay umutla. "Benim buna ihtiyacım var. Sevgi olmasın tamam, sevgi bekleyebilir ama en azından biriniz beni affetsin..."

"İster inan ister inanma üzgünüm. Her şey farklı olabilirdi."

"Benden nefret etmiyor musun gerçekten?" diye sordu Uzay. "Size çok kızgın ve çok kırgınım ama yine de affınızı hak etmek istiyorum. Lütfen bari bana, beni anladığını söyle."

"Anlıyorum." dedi Leyla dürüstçe.

"Nefret ediyor musun benden peki?"

"Bu soruyu kendime bile cevaplayamıyorum." dedi Leyla Uzay'ın acılı gözlerine bakarak. "Ama bir daha sakın böyle işlere kalkışmayacaksın."

"Bunu benim için endişelendiğin için söylemediğinin farkındayım," dedi Uzay alayla. "Ne bu o zaman? Daha fazla acı çekmemi mi istiyorsun?"

"Hayır neden böyle bir şey isteyeyim?" dedi Leyla fevrice. "Kalbim kötü değil. Seni ve karakterini daha iyi tanımaya başladığımdan beri senin hakkındaki düşüncelerim değişti. Senden haz etmiyorum ama yaşadıklarına da büyük saygı duyuyorum çünkü ağır şeyler. Ağır olmasına rağmen Alihan gibi kötülüğü seçmemen güçlü bir davranış."

"Övüyor musun sövüyor musun şimdi?"

"Hiçbirisi." dedi Leyla dürüstçe. "Ayrıca, hayatını kurtardığımı hiç unutma. Tamam mı?"

"Kurtarmanı istemedim, Leyla." dedi Uzay.

"Sen gerçekten ölmek istediğini mi sanıyorsun ya? Aptal mısın sen?"

"Sus." dedi Uzay sabırsızca. "Duymak istemiyorum!"

"Sen sadece sevilmek istedin. Mutluluk içinde yaşamak istedin. Ölmek mi? Güldürme allah aşkına..."

"İstediklerimi asla alamayacağım ama!"

"Belki yeniden aşık olursun. Kim bilir?"

"Ondan başkasını sevemem. Bu ihanet olur. Sen Emre'den başkasını sevebilir misin?"

"S-sevemem... O benim ilk ve tek aşkım."

"Düşündüğünden fazla ortak noktalarımız var."

"Aman ne hoş, Tetikçi." dedi Leyla sevimsizce. "Dediğim gibi... Hayatını kurtardığımı asla unutma. Sana söylediklerim de aklından çıkmasın anladın mı?"

"Peki, Leyla."

"Korkak..." diye mırıldandı Leyla yine ve arkasına bile bakmadan çıkışa doğru yürümeye başladı. Uzay'ı görmek ve onunla normal bir şekilde konuşmak onu geriyordu. Uzay'dan nefret etmiyordu mesela ama onu sevmiyordu da. Normaldi.

Uzay, kahverengi saçlı açık kahve gözlü uzun boylu karizmatik ve çekici bir adamdı. Üç günlük sakalları ve gülümserken gamzeleri vardı. Leyla ondan nefret ederken bu özelliklerinin çoğunu fark etmemişti bile ama artık nefret etmediği için açıkça Uzay'ın çok çekici bir adam olduğunu hem görüyor hem de kabulleniyordu.

———

Liya ıslak saçlarını kuruttuktan sonra kalın üstüyle aşağı indi ve mutfaktaki sevdiğinin yanına gitti. Pankek yapan müstakbel kocasına arkadan sıkıca sarılırken sırtını öptü. "Bir tanem, ne yapıyorsun?"

"Ödüm koptu lan..." dedi Alihan derin bir nefes verdiğinde.

"Şaşırtıcı."

"Katillerin ödü kopamaz mı?" diye sordu Alihan.

"Kopar tabii şapşik öyle demek istememiştim." dedi Liya ve Alihan'ın kokusunu derince ciğerlerine çekti. Alihan'ın yüzünde bir gülümseme olduğunda Liya dudaklarını bu sefer Alihan'ın çıplak koluna bastırdı. "Mis gibisin."

"Her zaman ki halim." dedi Alihan.

Liya kurnazlıkla elini sevgilisinin sıkı ve şekilli kalçasına geçirdiğinde Alihan sıçramıştı. Alışık değildi sonuçta!

"Ya!" diye huylandı.

"Uyş yerim ben bunları!" dedi Liya ve iki kalça yanaklarını da gri eşofmanının üzerinden elleriyle sallayarak dalgalanmasını sağladı. "Yiyeyim mi?"

"Ya sen delirdin mi?" diye kızdı Alihan ve sevdiğine döndükten sonra ellerini güzel yüzün yanaklarına koydu. "Ellemesene götümü!"

"Yerim ama ben senin o tatlı götünü!" dedi Liya deli bir sırıtışla. Alihan kafasını arkaya atarak kahkahalar içerisinde gülerken Liya da mutlulukla şımarık şımarık gülüyordu. Tekrar sarışın güzelliğine baktığında yutkundu.

"Ah be azgın ve deli kızım benim..." diye mırıldandı Alihan. "Sen benim mutluluğumsun bunu biliyorsun değil mi?"

"Tabii ki." dedi Liya. "Bilmez miyim ayıp ediyorsun."

"Tamam kes." dedi Alihan birden ve Liya'yı kendisinden uzaklaştırdı. Pankekleri yapmaya devam ederken Liya ona yine arkadan sarılmıştı.

"Çok seviyorum seni."

"Ben de kendimi."

Liya yine çocuk gibi güldüğünde Alihan'da sessizce kendi kendisine güldü. Bu minik kadın onu o kadar mutlu ediyordu ki bu inanılmazdı!

"Mhmm," diye mırıldandı sonra Liya afiyetle. "Canım acıktım! Hadi çabuk yiyelim!"

"Ya bir bekle o kadar mı acıktın?" diye sordu Alihan şaşkınca.

"Tabii oğlum ne sanıyorsun?" dedi Liya huysuzca.

"Öyle seslenme bana ya!"

"Ne diyeyim?"

"Bilmem, ismimle seslenmen yeterli."

Liya hopladı ve tezgahın üzerine oturduğunda sevdiğini izlemeye başladı. Pankekleri çeviren damarlı ellerine, kaslı kollarına ve beyaz tişörtünün kapattığı güzel yapılı vücuduna baktı.

"Bakmasana öyle."

"Ya çen utandın mı çen ya?" diye sordu Liya sesini inceltip Alihan'ın yanaklarını sıkarken. Ali huysuzca yüzünü geri çekip ofladı. "Ya yapmasana bana böyle hareketler!"

"Ölürüm sana." dedi Liya ve yanağını öptü sertçe. Alihan kafasını eğip gülümsemesini gizlemek istedi ama Liya görmüştü bile. "Gördüm ki!"

"Off!"

"Bal küpü seni!"

"Utanmadım ayrıca. Bana böyle bakınca azıyorsun ve şu an azman iyi değil, sonra az ama şimdi değil."

"Ben hep azgınım." dedi Liya dürüstçe.

Alihan kısa bir kahkaha attıktan sonra baş salladı. "Bu da doğru..."

Zil çaldığında ikisinin de bakışı birbirine değdi. Liya'larda oldukları için gelen kişi Leyla olmalıydı. Liya tezgahtan inip mutfaktan çıktı ve dış kapıya yürüdü. Açtığında Leyla'yı gördü.

"Günaydın aşkım!" dedi ve yanaklarını öptü. "Neredeydin?"

"Günaydın," dedi Leyla güleryüzüyle. "Mezarlıktaydım."

"Anladım." diye mırıldandı Liya ve Leyla'yı içeriye aldı. Leyla üzerindeki montunu ve çantasını çıkardıktan sonra Liya ile birlikte mutfağa yöneldi.

"Selam." dedi Leyla.

Alihan arkasını dönmeden "Selam." dedi.

"Burda olduğun iyi," dedi Leyla. "Mezarlıkta Uzay'ı gördüm. İlayda'yı ziyaret etmeye gitmiş galiba."

"Ee?" diye mırıldandı Liya.

"Kafasına sıkacaktı," dediğinde Liya'nı gözleri faltaşı gibi açıldı. "Bir saniye daha geç itseydim elini o zaman Uzay ölmüş olucaktı."

"Ciddi misin?" diye bir tepki verdi Alihan Leyla'ya döndüğünde.

———

İçim bu gerçekle ağlarken dışım oldukça endişelenmiş gözüküyordu. Uzay'a bir şey olmasını asla istemiyordum çünkü onu insan olarak çok seviyordum. Tabii bunu Alihan'a belli etmiyordum.

"İyi mi peki?" diye sordum hızla.

"Onu ittiğim için başını yere çarptı ve kanadı. Onun dışında iyi değil sanırım. Çok ağlıyor ve acı çekiyor."

"Çeker tabii ki." diye mırıldandım. Alihan ile bakışlarımız çarpıştığında gülümsedim.

"Bir saniye bile olsun tereddüt ettin mi?" diye sordu Alihan. "Kurtarmak için tereddüt ettin mi?"

"Ettim..." diye mırıldandı Leyla. "Ama sonra hemen kendime geldim. Sonuçta kalbim kötü değil, Uzay'ın kendisini öldürmesine izin veremezdim tabii ki."

"İyi yapmışsın," dedi Alihan başını sallayarak. "O piç bana henüz lazım ölüyorsa ondan sonra ölsün."

Leyla yutkundu. "Kızacak mısın bilmiyorum ama onun durumuna ister istemez üzüldüm..."

"Niye kızayım?" diye sordu Alihan. "Ben bir şeylerin farkına vardım. Uzay, Emre'yi öldürmedi. Uzay'ın suçu da değildi. Onu anlıyorum ama bana olan ihaneti yüzünden onu affetmeyeceğim."

"B-Bende öyle düşünüyorum. Uzay yapması gerekeni yaptı ve biz hayatımız boyunca bir yalanla yaşadık. Onun gibi."

"Bu iyi bir şey galiba?" diye sorduğumda ikisi de bana döndü. Boğazımı temizledikten sonra devam ettim. "Böyle düşünmeniz yani... İçinizde nefretle yaşamaktan kurtulmuş oluyorsunuz..."

"Galiba iyi bir şey..." diye mırıldandı Leyla. "Ama ben Uzay'a baktıkça devamlı sevdiğim adamı göreceksem o zaman Uzay'ı affedemem. Belki ilerde affederim ama şu an için yapamam."

"İstiyor musun peki?" diye sordum.

"Bilmiyorum ki," dedi kararsızca. "Bir yandan Uzay'a iyilik yapmak istemiyorum ama diğer yandan da içim acıyor işte elimde olmadan. Çok karışık..."

"Love story?" diye sorgulayan sarkastik Alihan'a döndük ikimiz. Ben yutkunurken Leyla alayla güldü. "Emre'den başka kimseye aşık olamam."

"Böyle yaşayıp gidemezsin ama bunun farkında mısın?" dedi Alihan fevrice. Pankekleri bir tabağa koyup masaya koydu ve nutella çıkardı. Çatal bıçak ve üçümüze de tabak çıkarırken Leyla dudağını kemiriyordu.

Alihan çaprazımıza oturduğunda hala Leyla'ya bakıyordu. "Farkındasın. Sekiz sene geçti Leyla, bu az bir süreç değil. Günün birinde elbette tekrar aşık olup mutlu olacaksın. Böyle mutsuzluk içinde ölemezsin ben buna göz yumamam. Daha iyi bir hayatı hak ediyorsun."

"Ama ben bunu istemiyorum..." diye mırıldandı Leyla sesi alçalanırken. Bebek gibi dudakları büzülürken toparlanmaya çalıştı. "Aldatmak bu. Ondan başkasını seversem ihanet edermişim gibi hissederim."

Elimi elinin üzerine koyup şefkatle okşamaya başladığımda Alihan gülmeye başlamıştı. "Sen ciddi misin? Yüzüne vurmak gibi olmasın Leyla ama gördüğün gibi kardeşim burada değil. Olmayan birisini aldatamazsın. Ve ben adım gibi eminim ki kardeşim de böyle yaşamanı asla istemezdi."

"Alihan doğru söylüyor Ley," dedim. "Kalbini kapatma kimseye. Sen de mutlu olmayı hak ediyorsun. Bu sözlerimizi unutma tamam mı?"

"Unutmam." dedi ikimize de minnetle bakarken. "Acıktım hadi yiyelim."

Pankekleri kat kat yaptım ve aralarına nutella sürerek yapışmalarını sağladım. Çatalımı batırıp bıçağımla kestim ve lokmamı ağzıma attım.

"Gerçekten beklemiyordum," dedi Alihan birden. "Uzay Tetikçi ve intihar etmek... Görsem inanmam harbiden."

"Sen kurtarır mıydın mesela?" diye sordu Leyla.

"Aslında intihar eden insanı o intihardan kurtarmıyorsun," dedi Alihan elindeki çatalıyla oyunlar yaparken. "Sonuçta yaşamaktan bezmiş ölümü bulmak isteyen bir kişiyi isteğinden ediyorsun ve yaşamaya zorluyorsun tekrardan. Sıfırdan başlatıyorsun o insanı yani. Bu bence kurtarmak değil."

"Bu açıdan bakmamıştım çünkü hiçbir insan ölmek istemez. İntihar etmek isteyen çoğu insan yaşamayı seven insanlar ama hayat onlara sadece acı verdiği için hayatlarını zoraki bir şekilde sonlandırmak zorunda olduklarını sanıyorlar. Benim gözümde intihara kalkışan insanlar yaşamak isteyen insanlar..."

İkisinin de görüşü farklıydı ama ikisi de oldukça haklıydı.

"Uzay'ı engellerdim evet. Biz nasıl yaşıyorsak o da yaşamalı her şeye rağmen. Hem o bana daha lazım. Kolay kolay ölmesine izin verecek değilim."

"Ben de öyle düşünmüştüm."

"Uzay'ı, Uzay olduğu için kurtarmadın yani?"

"O sebepten dolayı da kurtardım." dedi Leyla dürüstçe. "Birçok sebepten dolayı kurtardım aslında."

"Bir şey soracağım," dediğimde ikisi de bana döndü. "Uzay'ı sevmem sizi rahatsız ediyor mu?"

"Hayır." dedi ikisi de aynı anda.

"Eskiden ediyordu ama şimdi etmiyor. İstediğini seversin buna biz karışamayız ki. Gerçek Uzay'ı gördüğümden beri artık ona karşı nefret hissetmiyorum ve senin sevmende de sakınca bulmuyorum." dedi Leyla.

Alihan'a döndüm.

"Aynısı." dedi.

"Anlayışınız için sağol." dedim masumca.

İkisi de gülümsedi ve Alihan yanağımdan bir makas aldı. Pankeklerimi yemeye devam ettiğimde sessizlik oluştu masada. Ara sıra Alihan ile bakışıyorduk ama başka da bir şey konuşmamıştık.

———

Leyla ile koltukta oturuyor havadan sudan bahsediyorduk. Alihan işinin çıktığını belirtip gitmişti ve bizi baş başa bırakmıştı.

"Üzüldüm ya," diye mırıldandım. "Pınar bu kadarını hak etmemişti. Yanlış kişiye aşık olmak nasıl bir duygu acaba..."

"Öyle kanki vallah," dedi Leyla sıkıntıyla. "Kendimce bir şeyler yaparak kızı mutlu etmeye çalışıyorum. Aldatıldı sonuçta ya..."

"Bir de ne kadar kötü kalpliymiş..." diye mırıldandım kendi kendime. "Yüzüne de öylece demiş bir de kızı terk etmiş. Yani sen kimsin köpek?"

"Gebertesim geliyor suratını düşündükçe..."

"Bilmiyorum ya," dedim ve elimi kaldırıp saçlarıma daldırdım. Sarı yumuşak saçlarımı arkaya attığımda Leyla çığlık attı. Ödüm bokuma karıştığından dolayı sıçramıştım. "Ne oluyor lan?"

"Oha!" diye bağırdı Leyla ve üzerime atılıp elimi aldı. Yüzüğe dünyanın en güzel şeyiymiş gibi baktığında yüzümde hemen bir gülümseme oldu. "Oha kızım! Tektaş bu!"

"Evet!" dedim sevinçle.

"Yani siz..." diye mırıldandı Leyla ve gözleri hemen doldu. "Ge-Gerçekten mi?"

Dayanamayıp ona hemen sıkıca sarıldım ve gözyaşlarımı tutamadım. "Ben de inanamıyorum... Evleneceğiz, Leyla. O benim kocam olucak, ben onun karısı olacağım..."

"Allahım!" diye çığlık attı. "Çok mutluyum adınıza... Of ağlıyorum işte."

İki yakın arkadaş birbirlerimize sarılmış ağlıyorduk. Leyla geri çekildiğinde yüzüme baktı. "Kuzum benim hep mutlu ol, hep... Alihan ile birlikte sadece mutlu olun bunu o kadar çok hak ediyorsunuz ki."

"Sen mutlu değilsen ben de olamam ama..."

"Ben mutluyum," dedi Leyla güldüğünde. "Ya en yakın arkadaşım evleniyor. Alihan'ı da seviyorum ama o arkadaşım değil fakat onun için de aşırı mutluyum. Bilmiyorum çok tuhaf bir ilişkimiz var onunla da ama ikiniz mutlu olacaksınız ya ben başka bir şey istemem ki..."

"Konuşma böyle yalvarırım..."

"Ee ne zaman düğün?"

"Alihan bir an önce organize edeceğini söyledi. Büyük bir şey istemediğimi biliyor ayrıca da dişarıda gizli bir düşmanı varken birçok önlem alması gerekiyor."

"Hemen elbise almam lazım!" diye çığlık attı Leyla. "Allahım ne giysem?"

"Bence Alihan bana gelinlik bakmaya gitti. Ya da nikahımız ile ilgileniyor."

"Klişeden uzaksınız ve bence bu çok hoş. Aşırı romantizm güzel değil."

"Aynı fikirdeyim."

"Sence ben tekrardan aşık olur muyum?" diye sordu Leyla korkuyla.

"Bilmem ama umarım seni mutlu eden birisini bulursun..." dedim içtenlikle.

"Biliyor musun eskiden Emre ile sevişebilmek için can atıyordum. Çok iyi hatırlıyorum çok azgın ve sabırsız şımarık bir kızdım Emre de tam tersiydi. O da beni istiyordu ama hiç belli etmiyordu."

"Bir şey sormak istiyorum." dedim.

"Sor bebeğim."

"Cinsel ihtiyaçların oluyor mu?" diye sordum çekine çekine. "Sonuçta genç ve sağlıklı bir kadınsın ve senin azgınlığına bakarsak cinselliğe ihtiyaç duyman çok normal."

"Çok nadiren oluyor." dedi dürüstçe. "Sonuçta cinselliğe düşkün bir kadınım. Ya da kadındım. Artık değilim..."

"Hiç mi istemiyorsun birisiyle sevişmeyi?"

"Bu ihanet olur..."

"Olmaz." dedim netçe. "Neden olsun? Bu senin ihtiyacın ve ihtiyaçlarını gidermen gerekiyor. Biliyorum demesi kolay ve sen kendini berbat hissediyorsun ve ben bundan nefret ediyorum..."

"Sevişmek isterdim..." dedi Leyla. "Ama yapmak istediğim kişi yok..."

"Emre böyle yaşamanı istemezdi." diye mırıldandım. "Eminim şu an sana çok kızıyor. İhanet değil bu..."

"Bilmiyorum." dedi Leyla.

"Peki ya Uzay meselesi?"

"Ne olmuş Uzay'a?" diye sordu Leyla çabucak.

"Uzay hakkında ne düşünüyorsun mesela? Benimle açık konuşabilirsin."

"Uzay mı? Uzay, içinde yangınlar kopan anlayışlı bir insan. Bence Uzay iyi birisi. Yaşadıklarını hak ettiğini düşünmüyorum. Eli yüzü düzgün bir adam işte..."

"Uzay tam sevilebilecek bir insan..." diye mırıldandı Liya.

"Uzay'ı sevemem. Bunu ima edip durmasanız artık?"

"Neden?" diye sorguladım. "Aynı acıyı yaşamadınız mı? İkinizin de sevdiği öldü. Teselliyi aslında birbirinizde bulmanız daha mantıklı."

"Cinsellikten mi bahsediyorsun?" diye sordu.

"Evet," dedim. "Ama sadece o da değil. Birbirinizi iyileştirebilirsiniz. İki tanıdık olarak birbirinize iyi gelebilirsiniz çünkü aynı acıları yaşadınız..."

"Uzay'a karşı bir çekim hissetmedim. Tamam, çok çekici ve yakışıklı bir adam ama bu kadar."

"Anlıyorum güzelim..." diye mırıldandım ve elimi bacağına koydum. "Her şeyini anlatıp her şeyini paylaşabilirsin benimle. Bunu biliyorsun değil mi?"

"Kesinlikle." dedi Leyla ve kocaman gülümsedi. Kafamı göğüsüne koyarak kollarımı bedenine doladım ve huzur buldum. "Canımsın benim..."

Kafamı öptükten sonra saçlarımı okşadı. Onun için gözlerim dolup akıyordu tek fark Leyla bunu görmüyordu.

———

Aynada kendime bakarken yüzümde güzel bir gülümseme oldu. Kısacık elbiseme bakarken gözlerim ile aynı renkte olduğunu fark ettim ve bu sebepten dolayı da gözlerim ortaya çıkmıştı.
Göğüslerime kadar uzanan sarı saçlarım kendi halindeydi. Hafif dalgalılardı.

Dudaklarıma rengi olmayan bir parlatıcı sürmüştüm ve gözlerime sürme çekip rimel sürdüm.

Hazırdım.

Telefonumu çıkardım ve sevgilime mesaj attım.

Güzel gözlüm💍

Hazırım ben (19:48)

Çok geçmeden bana cevap vermişti.

Hemen geliyorum (19:50)

Gülümseyerek telefonumu küçük çantama koydum ve yatağa oturdum. Üç gün geçmişti ve Alihan bana anlayamadığım gizli bir heyecanla hazırlanmam gerektiğini söylemişti. Bana kocaman bir sürprizi varmış!

Üzerime siyah kabanımı giydim ve aşağı indim. Leyla evde olmadığı için anahtarımı aldım ve çıktıktan sonra kapıyı kilitledim. Beş dakika sonra Alihan siyah BMV arabası ile evin önüne durmuştu. Kabanımın önü kapalı olduğu için elbisemi görmüyordu.

Ve Alihan, altımda iç çamaşırlarımın olmadığını da oldukça çabuk fark edecekti!

Arabaya bindiğimde şirince gülümsedim. Onu öpmek istedim ama dudaklarımda parlatıcı vardı. "Öpmeyecek misin beni?" diye sordum.

"Bekleseydin öpecektim." dedikten sonra yanağıma uzun bir öpücük kondurdu. "Bu ne güzellik ama? Ölmemi mi istiyorsun? Siktir, baktıkça bakasım geliyor!"

"Yaa!" diye bağırdım neredeyse. Kollarımı boynuna sardım ve mutlukukla güldüm. "Utandırmasana beni!"

Burnunu saçlarıma gömdüğünde ne kadar derin ve sesli bir nefesi içine çektiğini duydum. "Bu kokunun güzelliği beni bayıltacak... Kafamı kaldırmak istemiyorum buradan."

Zoraki bir şekilde geri çekilip gülümsedim. "Arabayı sür bir tanem."

"İyi de gözlerini bağlamam lazım?"

"Alihan ya ne yaptın sen?" dedim birden panikle. Bana şaşkınca bakakaldığında yutkundum. "Yani korkmuyor değilim ama! Alışık değilim sen de."

Torpito gözüne uzanıp içinden siyah saten kumaşında bir göz bandı çıkardı. Gözlerimi kumaşı ile kapattığında gülümsedim. "Çok meraklıyım!"

"Ben de!"

"Sen niye meraklısın?"

"Tepkini merak ediyorum!"

İkimiz de güldüğümüzde Alihan arabayı çalıştırdı ve araba gitmeye başladı. Radiodan ingilizce olan hafif bir parça seçti ve sesini çok fazla açmadı.

"Bacakların üşüyor mu?" diye sordu. Giydiğim siyah kaban dizlerime kadar uzanıyordu ve önü kapalıydı yani Alihan elbisemi ve elbisemin kısalığını görmüyordu.

"Hayır." dedim.

"Tamam güzelim."

Yaklaşık on dakika sonra araba durdu. Alihan emniyet kemerini çözdü. Arabadan indikten dört saniye sonra benim kapımı açıp emniyet kemerimi çözdü. Elimden tutarak beni kaldırdı. "Gel bakalım."

"Çok heyecanlıyım!"

Bej rengindeki parlayan topuklu ayakkabımın üstüne bastım ve Alihan'ın elini sevgiyle sıktım. "Hadi ya!" dedim.

"Sabırlı ol biraz güzelim ya."

Kısa süre sonra bedenimde hissettiğim soğukluk beni terk etmişti. Kapı kapanma sesi duyduğumda yutkundum. Alihan'ın sıcak elleri belimden enseme kadar çıktı. Bedenini arkadan hafifçe bedenime yasladı ve elleri yüzüme çıktı. Gözümdeki siyah kumaşı çözdüğünde merakla etrafıma baktım.

Bir evin girişindeydim. Gördüğüm oda büyük bir salondu. Girişten bakınca sağ tarafta bej rengindeki bir koltuk, cam sehpa ve onlardan biraz ileride aynı hizada duvara asılmış büyük bir televizyon vardı. Duvarlar griydi aynı halı gibi. Salon çok büyüktü, girişten bakılınca tam karşı tarafta şömine de duruyordu.

Topuklu ayakkablarım yürüdüğüm için ses çıkarıyordu. Salonun ortasına durup etrafıma iyice bakındım. Salonun köşesinde kapısı olmayan bir giriş vardı oradan mutfağa ulaşılıyordu.

Mutfağa girdiğimde aşırı amerikan tarzı olduğunu gördüm. Siyah, gri ve kahverengi ağırlıklı olan mutfağın girişinden bakılınca tezgah duvarın sol tarafındaydı. Oradan ta duvarın karşı tarafına kadar uzanıyordu ve mutfağın tam ortasında büyük bir tezgah vardı. Etrafında iki tane bar taburesi vardı.

"Amerikan filmlerinde hep böyle tezgahların üzerinde sevişirler." dedi Alihan'ın sesi arkadan. "Veya porno filmlerinde. Deneriz diye düşündüm?"

Bu ev...

Bizim miydi?

Hızlı adımlarla mutfaktan çıktım ve mutfaktan çıktığım an sağ taraftaki koridora girdim. Bir banyo, bir tuvalet ve bir boş oda vardı. Buradaki duvarların rengi kahverengiydi ve koridor baya büyük ve güzeldi.

Koridorun sonuna kadar yürüyüp sağa saptığımda merdiven gördüm. Acele ile teker teker çıktığımda tek bir kapı gördüm. Büyük bir koridorda bir kapı.

İçeriye girdim.

Ağzım açıldı.

Odaya adımladım ve gözlerim dolarken gülmeye başladım. Girişten bakılınca sol tarafta büyük komodin ve komodinin üzerinde duvara asılmış bir ayna vardı. Balkon tam karşıdaydı fakat çok büyük değildi. Odanın sağ tarafında büyük ve yüksek bir yatak vardı. Yatağın rengi siyahtı, aynı duvarların rengi gibi. Odada tek beyaz olan şey komodinler ve halıydı. Gerisi siyahtı.

Ebeveyn banyomuz artık boş kalan köşedeydi ve oraya ulaşmak için çok küçük bir koridor vardı. Girişe bağlı olan duvarda da giysi dolabımız duruyordu.

Yatağımızın yanına iki tane küçük komodin vardı. Üzerinde birlikte çekindiğimiz fotoğraflar vardı. Gözlerim dolarken dudaklarımda bir gülümseme oldu.

"Çok sessizsin, Li." dedi katı sesiyle. "Bir şey demeyecek misin?"

"B-Burası," dedikten sonra Alihan'a döndüm ve ellerine uzandım. "Bizim mi şimdi?"

"Burası bizim evimiz evet." dedi. "Çok uzun sürdü bu evin yapılması. Umarım beğenmişsindir senin tarzına göre denedim bir şeyler."

"Beğenmek ne demek, Alihan? Geberirim ben buraya!" diyip boynuna atladım. Topuklu ayakkablarıma şükür boyumuz neredeyse aynı hizadaydı. Elimi saçlarına gömüp boynunu kokladıktan sonra öptüm. "Çok mutlu oldum şahane burası, Alihan! İnanmıyorum ya bizim bir evimiz oldu!"

Boynumu öptükten sonra geri çekildi. "Evet. Artık beraber yaşayacağız yani bu demek oluyor ki Leyla'yı terk etmek zorunda kalacaksın. Her gün uyanınca ilk birbirimizi göreceğiz, birlikte duş alacağız, birlikte yemek yapıp yiyeceğiz, beraber sıkılacağız, beraber televizyon izleyeceğiz, sadece beraber olacağız... Ancak bu kadarını verebilirim sana ama eminim ki bu yetecektir."

"Sen yanımda ol ben başka hiçbir şey istemem." dedim ve ellerimi göğüsüne koyup gülümsedim. "Leyla çok üzülecek ya..."

"Bence çok sevinecek..." dedi Alihan. "Sevinmez mi? Çok sevinir hem de!"

Yanağına uzun ve sevgi dolu bir öpücük kondurdum. "Sevinir sevgilim, tabii ki sevinir."

"Hadi gel aşağıya inelim." dedi ve elimi tuttuktan sonra beni peşinden sürükledi.

"Sevişmeyecek miyiz?" diye sordum hayal kırıklığı ile. Tam da zamanıydı aslında!

"Şimdi değil, sonra." diye cevap verdi. Kafamı salladım. Aşağı indiğimizde uzun ve büyük koridoru tümden yürüdük ve salona ulaştık. Kabanımın düğmelerini tümden çözdükten sonra üzerimden çıkardım ve Alihan'ın bakışları tam o an dondu.

Gözlerim uyan açık mavi elbisemi aşağıdan yukarıya kadar kestikten sonra yutkundu ve yüzünde bir gülümseme oldu. "Muazzam görünüyorsun sarı güzelliğim."

Gülümsedim.

"Ama iç çamaşırını göremiyorum. Neden?"

"Hemen de fark ettin," dedim hayranlıkla. "Bu kadar çabuk fark edeceğini sanmamıştım."

"Memelerinin ucu belirgin ve elbisenin kumaşı beline tam yapışmış ve kalçanın çizgisi belli."

"Tüh ya." dedim. "Dokununca hissedersin sanmıştım."

Belimden tutarak beni kendi bedenine yasladığında parfümünün muazzam kokusu burun deliklerimi yaktı. "Dans edelim."

"Ne?"

"Dans edelim." dedikten sonra komodinin üzerinde duran kumandayı alıp bir tuşuna basınca salonda yavaş ve ritmik bir şarkı açıldı. Romantik tarzındaydı.

Kollarımı boynuna sardım ve ikimiz de bedenlerimizi ritime göre hareket ettirerek dans ediyorduk. Bu dansımız aşk dolu ve naifti.

"Korkuyorum." diye fısıldadı Alihan bana sesindeki sıkıntı içime çökerken.

"Neden korkuyorsun?"

"Senin etrafındayken o kadar huzurlu ve mutlu hissediyorum ki kendimi. Bu bozulur diye çok korkuyorum. Hiç ayrılmayalım istiyorum. Ne bileyim işte bu korkuyla yaşamak istemiyorum."

"Negatif düşüncelerini siktir et," dedim gözlerinin içine derince bakarken. "Ayrılmamamız için elimden geleni yapmaya hazırım. Sen de hazır mısın?"

"Ölümüme kadar hazırım." dedi.

"Biz birlikte çok güçlüyüz. Yıkamayacaklar bizi, Alihan. Unutma bunu."

"Yıktırtmayacağız değil mi?" dedi yüzündeki gülümsemeyle.

"Yıktırtmayacağız ulan." dedim bende gülümseyerek.

"Güzel, sevdim bunu." dedi Alihan. "Her güçlü adamın güçlü bir kadına ihtiyacı var. Çünkü adamın gücü tükendiğinde ve bir ara bilinmezliğe düşerse kadını kurtarır onu ve yeniden güç verir ona. Ve benim buna ihtiyacım var. Bu aralar çok fazla ihtiyacım var, içimde çok sıkıntılar ve acılar var ve gücüm bittiğinde sana tutunmak istiyorum..."

Ellerim saçlarına daldı ve yumuşak hissettiren saç tellerini okşadı. Aşkla gözlerine bakarken sanki ruhunu görüyordum. "Bunu biliyorum bebeğim. Çok fazla sıkıntıların olduğunu ve çok acı çektiğini, inan bana biliyorum. Sadece bilmek beni mahvediyor olsa da inan ki seninle birlikte acıyorum. El eleyken hiçbirimiz bir zorluk içerisinden yalnız geçmeyeceğiz, hep birlikte olacağız."

"Her seferinde neden sana aşık olduğumu çok daha iyi anlıyorum," dedi hayranlıkla. Sesi çok derin ve sakindi. "O kadar gözü kara ve sadık bir kadınsın ki..."

"Tekken de güçlüyüz, birlikte daha da güçlüyüz. Biz çok güçlüyüz, Alihan. Unutma bunu, ben hep burdayım ve hiçbir yere gitmeyeceğim. Anlaştık mı?"

"Unutmam." dedi. "Anlaştık..."

"Güzel." dedim ve gülümsedim. Birlikte yavaş bir şekilde dans etmeye devam ederken Alihan belindeki elini kaldırıp yüzüme koydu ve elmacık kemiğimi öptü. "Tenin o kadar esnek ve yumuşak ki..." dedikten sonra dudağımın kenarını öptü.

"Dudakların ile uyum sağlıyor işte." dedikten sonra gülümsedim.

Kafamı avuçlarının içine aldı ve sıcak dudaklarını dudaklarımın üzerine bastırdı. Kollarımı boynuna daha sıkı bir şekilde sararken dudakları dudaklarımı mükemmel bir ritimde öpüyordu.

Sıcak dudaklarının ıslaklığı dudaklarıma işlerken bedenlerimiz hareket etmeyi bırakmıştı ve ikimiz de mümkünmüş gibi birbirimizi kendimize daha çok çekiyorduk.

"Sonra yiyelim." dedim ve dudaklarına yapıştım tekrar. Beni kendisinden ayırdığında yutkundum.

"Yemeğimi buldum zaten." dedi edepsizce ve bu sefer dudaklarını boynuma gömdü. Gülümseyerek elimi saçlarına gömdüm ve keyifle mırıldandım. "Odamızda mı sevişeceğiz?"

"İstemiyor musun?"

"İstiyorum tabii ki." dedim. Tekrar dudaklarıma kapandı ve biz saniyeler içerisinde kendimizi yatak odasında bulduk ve üstelik Alihan'ın gömleği üstüne değildi. Ellerimi sıkı göğüsünde ve belirgin karın kaslarında gezdirirken alt dudağını ısırdım ve dişlerimin arasına alarak kendime çektim.

Dilimi boynuna sürerek dudaklarımı tutkuyla boynunda kullandım ve öpmediğim bir milimetre bırakmadım. Büyük ellerini saçlarıma gömüp kafama güzel bir masaj yaptı. Dilimi bu sefer göğüsünün ucuna sürdüğümde dudaklarımı pürüzsüz göğüsünde gezdirdim.

Topuklularımın üzerinde durarak yavaşça eğildim ve karın kaslarını açlıkla öpmeye başladım. Alttan gözlerinin içine bakarak dilimi kaslarına sertçe sürttüm ve sürttükten sonra öptüm.

Dizlerimi yere koydum ve parmaklarımı pantolonunun lastiğine takarak dişlerimin arasından keskin bir nefes aldım ve dudaklarımı kasıklarına bastırdım arzuyla.

Sabırsızlıkla kemerine saldırdım ve heyecandan titreyen ellerimle çözmeye çalıştım. Birkaç saniye içerisinde kemerini çıkarıp yere koyacaktım ki Alihan elimden aldı ve öylece tuttu.

Düğmesini ve fermuarını da indirdikten sonra siyah boxerine dayadım ağzımı ve kalınlığını öptüm. Burnumu kumaşına sürttüm ve derin bir nefes alarak onu kokladım. Ferah ama aynı zamanda anlatamadığım bir şekilde cinsellik kokan erkekliğine aşıktım.

"Hadi," diye fısıldadı arzuyla. "Al onu ağzına bebeğim."

Pantolonunu ve boxerini indirdim fakat bacaklarından çıkarmakla uğraşmayıp direkt aletini elime aldım ve iki elimle de okşamaya başladım.

"Çok sıcaksın." dedim ellerim aletinin sıcaklığına alışmaya çalışırken. Gözlerim gözlerine bağlı gibiydi. "Dudaklarımı yakacaksın."

Elini boynuma doladı ve üzerime eğilip dilini dudaklarıma sürerek ağzıma ittirdi. Yumuşak dudakları dudaklarımı eritirken aletine elimle git gel masajı yapıyordum.

"Sen de beni yakacaksın," dedikten sonra biraz daha öptü dudaklarımı. "Ve ben bunun için çok sabırsızım."

Elimi göğüsüne koyarak onu kendimden uzaklaştırdım çünkü artık avucumda nabız gibi atan erkekliğini ağzıma almak istiyordum. Elindeki kemeri yere attıktan sonra tekrar doğruldu ve ellerini saçlarına gömüp kafasını arkaya attığında ben aletini ağzıma almıştım bile.

Ellerim kaslı bacaklarına tutunuyordu ve saçlarım Alihan'ın elindeydi. Erotik inlemeler çıkararak aletini açlıkla emerken Alihan kafasını arkaya atmış inliyordu.

Bunu hep yapıyordu. Zevkini benimle paylaşmak yerine hep kafasını arkaya atıyor ve gözlerini kapatarak benim ona verdiğim zevkin tadını çıkarıyordu.

Aletini ağzımdan çıkardığımda tekrar üzerime eğildi ve parmakları ile çenemi tuttu. Göz göze gelmemizi sağladığında şımarıkça gülümsedim. "Seni ağlatmak istiyorum," dediğinde öbür elini saçlarıma daldırdı ve dibinden tutarak kafamı sabit tuttu. "Onu o kadar derinine almanı istiyorum ki, gözlerindeki siyah boyaların akmasını ve dağınıkça bulaşmasını istiyorum. Kendini benim için ağlatmanı istiyorum sarı güzellik..."

"Hıhım..."

"Ağlayacak mısın benim için?" diye sordu nefesi dudaklarıma çarparken.

"Ağlayacağım senin için..." dedim mavi gözlerimle arzulu çehresini analiz ederken. "Makyajım senin için akacak..."

Dudaklarıma kapanıp ıslak bir buse kondurduktan sonra alt dudağımı emmeye başladı. "Hadi..."

Tekrar doğrulduğunda elleri kasıklarında olan ellerimdeydi. Sıcak erkekliğini ağzıma aldığım gibi kafamı öne ittirerek onu daha derinlerime ittirdim. Birkaç dakika aletini ağzımda bıraktım ve gözlerimin yandığını hissettim. İçten içe bu duruma gülerken tekrar erkekliğinin başına geldim ve dilimi en hassas noktasına sürttüm.

Elleriyle saçlarımı toplarken ben aletini ağzımın en derinlerine indirdikten sonra tekrar başına geliyordum ve tekrar en derinlerime indiriyordum ve bunu iyi bir tempoda tekrarlıyordum.

Çıkan boğuk ve ıslak sesler Alihan'ı ve beni daha da azıtırken gözlerim dolmuştu bile. Hiç durmadan hızlı bir şekilde boğazıma kadar indirdiğim erkekliğinin başına geldiğim gibi yine en dibine kadar ağzıma alıyordum.

Gözlerimi sıkıca birbirine bastırdıktan sonra gözyaşlarım aktı ve eminim ki çektiğim sürme gözlerimin etrafına bulaşmıştı. Daha fazlasını istiyordum, aletinin beni mahvetmesini istiyordum bu bana yetmiyordu!

Kadınlığım deli gibi sızladığı için inledim ve elimi bacağıma koydum. Gözlerimi açmak sevgilimin arzulu yüz ifadesine bakmak istesem de yapamadım.

Ben tutkuyla yaptığım şeylerde gözlerimi hep kapatırdım. Müzik dinlerken, uyurken, duş alırken, dans ederken, Alihan ile öpüşürken, Alihan ile sevişirken, Alihan'a sakso çekerken...

"Siktir!" dedikten sonra hırladı. "Boşalmak üzereyim sevgilim durman gerekiyor!"

"Ağzıma gelmeni istiyorum. İki kere boşal benim için... Yapabilir misin?"

"Sikeyim..."

"Yapamaz mısın?"

Aletini daha büyük bir hızla emmeye başlarken tümünü ağzıma alıyor ve birkaç saniye beklettikten sonra çıkarmıyor, başına geliyor ve başını hızla emdikten sonra yine en dibine kadar alıyordum.

Gözyaşlarım bu arada deli gibi akmıştı ve gözyaşlarım ile birlikte rimelim de akmış ve yüzüme bulaşmıştı. Ağzımın etrafına bulaşan ıslaklık bana aitti fakat Alihan'ın eseriydi.

"Evet! Şimdi bebeğim!" Kafama güç vererek çok daha hızlandığımda Alihan ellerini sıkıca saçlarıma sardı ve beni geri çekerek kafamı sabit tuttu. Aletini ağzımdan çıkardı ve çıkardığı an ben elimle yardım ettim. Dilimi çıkardığım an dilime bulaşan ıslaklıkla gülümsedim ve gözlerimi hala açmadım.

Ona ait olan sıvısını gözlerimi açıp gözlerine bakarak yuttuğumda Alihan benim havamda değildi. Alnındaki ve boynundaki akan terleri sildikten sonra bana baktığında göz kırptım. Sanki şu an ben ona en mahrem bir şekilde sakso çekmemişim gibi şirin şirin çocuk gibi gülmeye başladı. Onunla birlikte ben de güldüm.

Üzerime eğilip hiç iğrenmeden dudaklarıma açlıkla saldırdığında dilini ağzımda hissetmiştim bile. Ona istekle karşılık verdikten sonra Alihan sertçe dudaklarımı emerek geri çekildi. "Kalk ve derhal yatağa çık."

Çok sabırsızdı çünkü çok arzuluydu. Yatağa çıktım ve dizlerimin üzerine oturdum. Alihan da aynı şekilde çıplak bedeniyle yatağa oturdu ve yine dudaklarıma kapandı. İki dakika boyunca deli gibi dudaklarımızı öptük ve yine de hiç doymadık.

Mavi elbisemi eteğinden tutarak yukarıya doğru sıyırdı ve üzerimden çıkardı. Dolgun ve ona istekle sunulan memelerim ve sızlayan kadınlığım ondan ilgi istiyordu. Dizlerimin üstünde oturduğum için bacaklarım kalınlaşmıştı ve kadınlığım ondan saklıydı.

Ellerini memelerime koyup onları okşayıp yoğurmaya başladığında gülümsedim. Daha sonra elleri aşağıya indi, daha doğrusu bir eli hala mememi yoğururken diğerisi kadınlığıma doğru yol almıştı. Eli mahremime sığsın diye dizlerimi birbirinden ayırarak oturdum.

Islaklığıma dokunduğu an gözlerim arkaya kaymıştı bile. Dudaklarımı yaladığım gibi kendi elimi boşta kalan sağ mememe koydum ve Alihan'ın gözüne sokmak istercesine onunla oynadım.

Alihan hırlayarak oynadığım göğüsümü ağzına aldığında kafasını tuttum ve onu boğmak istermişim gibi göğüsüme bastırdım. Birkaç saniye nefessiz kalmasını bekledikten sonra kafasını iter gibi çektim.

"Wow!" dedi nefes nefese.

İki parmağını ıslaklığıma soktuğunda ağzımdan bir inleme koptu. Hiç nazik davranmayarak parmaklarını içimde hızlıca hareket ettirdiğinde çıkan vıcık sesler beni şaşırmıştı. O kadar ıslanmış mıydım cidden?

Islaklığımla bulaşmış parmaklarını çıkarıp klitorisimin yanlarına ve klitorisime yaydı. Islak parmaklarını ağzına aldıktan sonra mememe sert bir tokat attığında kasıldım. "Karnının üzerine yat ve kalçalarını bana sun."

"Zevkle." diye fısıldadıktan sonra arkamı döndüm ve sarı saçlarımı savurarak sırtıma dökülmelerini sağladım. Karnımın üzerine uzandığım gibi belimi biraz kaldırarak kalçalarımı ona sunmak için bir de salladım. Dalgalanan dolgun ve güzel kalçalarıma sert bir tokat attığında zevkten inledim.

Birden ellerimi alıp birleştirdi ve belime koydu. Ne yapacağını sorgularken kemerinin kumaşını hissettim. Ellerimi kemerine bağladı ve en sıkı şeklinde yaptı bunu. Kalın derisinden tuttu kemeri ve ellerimin belimde kalmasını sağladı.

"Yarın seni bu muhteşem kalçalarının üstüne oturtturmayacağım. Seni o kadar sert becereceğim ki bugün... Fazlasıyla sabırsızım!"

Güldüm. "Yey!"

"Buna seviniyor musun?"

"Üzüleyim mi?" diye sordum.

"Kork." dedi.

"Asla." dedim iddiayla.

Dizlerini yere yasladı ve üst bedenini bacaklarıma yaslayarak kafasının kalçamın hizasına gelmesini sağladı. İki kalça yanağımı da avuçladı ve hafifçe salladı. Kısa süre sonra sıcak dudaklarını dolgunluğuma bastırdı. Kalçama uzun ve ıslak öpücükler kondurmaya devam ediyordu.

Yüzüm yatağa yaslı olduğu için yatağın karşısındaki aynadan yaptıklarını izliyordum. Kalça yanaklarımı ayırdı ve ona sunulan iki özel bölgeme de baktı. Alt dudağını şiddetle ısırdı. Sanki yemek istediği bir yiyeceğe bakıyor gibiydi.

Dilini kadınlığımın girişinde hissettiğimde ağzımdan yavaş bir inleme döküldü. Elleri kalçamın dolgunluğunu tutarken dili kadınlığımın girişini okşuyordu.

"Çok daha derinlere in!" diye yalvardım istekle.

Dediğimi yaptı ve dilini içime ittirdiği ve sürekli çıkarıp ittirerek bana cenneti hissettirdi. Dilini çıkardı ve aşağıdan yukarıya kadar iki mahrem bölgelerime sürttü. Dilini hiç anal bölgemde hissetmediğim için bu zevk çok yeniydi.

Küfür ettikten sonra dilini bir daha o bölgeme sürttü. Bir yanım şaşkın olsa da diğer yanım daha fazlasını arzuluyordu.

Her üçüncü gün duş alan ve her gün mahrem bölgelerime ilgiyle bakan temiz bir kadındım. Alihan'da bunu adı gibi bildiği için hiçbir zerremden iğrenmiyor ve bedenimin her özel bölgesiyle yakından ilgilenmek istiyordu. Arzuları çok derin ve kirliydi ve ben buna aşıktım!

Kısa süre sonra yine dilini içimde hissettim ve elimi arkaya atıp kafasını mümkünmüş gibi daha çok bastırdım kalçalarıma. "Evet!"

Kafasını sağa sola hızlıca salladığı için dudakları ritimle kadınlığımın duvarlarına çarpıyordu ve bunun bana verdiği zevkiyle ben de dayanamayıp zevkten inliyordum.

"Kokun aklımı başımdan alıyor," diye konuştu nefesi mahremime çarparken. "Aşığım her zerrene. Senden iğrenebilmem mümkün mü lan? Aklımı sikiyorsun kızım!"

"Yala beni, Alihan." diye yalvardım. "Her bir zerremi..."

Dilini tekrar anal bölgemde hissettiğimde çarşafı sıktım. Kalçalarımın yanaklarını birbirine bastırarak kendi kafasını mahremime iyice gömdü. Kafasını tutup fayda edecekmiş gibi mahremime daha çok bastırıyordum.

"Nefes almanı istemiyorum!" Dili aynı anda hem kadınlığımın girişine ve anal bölgeme vuruyordu ve bunu nasıl yapıyordu bilmiyordum. Bu adam bir seks ustasıydı, bu bir gerçekti.

Kalçalarımı sallamaya başladığım gibi diline sürtünmeye başladım. Nefessiz kalana kadar kalçalarımı sallayarak dilini sürdüm. Yaklaşık yirmi saniye sonra kalçalarıma vurdu ve ben kafasını bırakmam gerektiğini anlamıştım.

"Sikeyim!" diye hırladı ve nefes nefese ciğerlerine istediğini verdi. Şımarıkça gülerken Alihan kalçamı sıkıyordu. "Wow!"

"İçime gir, Ali." diye emrettim. "Bekleyemiyorum!"

Kısa süre sonra erkekliğini kalçamın üzerinde hissettiğimde kıkırdadım. Ağırlığını vermeden kalçamın üzerine eğiliydi. Kemerine bağlı olan ellerimi tuttu ve kalçalarımı ayırarak kadınlığımı gerdi. Erkekliğini kısa süre içimde hissettiğimde kafamı yatağa bastırdım ve derin bir nefes aldım.

Bir an önce gelmek istesem de diğer yandan asla içimden çıkmasın ve beni sürekli inletsin istiyordum. Kafamı kaldırmak istiyordum ama ellerim arkaya doğru bağlı olduğu için bu mümkün değildi.

Elini enseme koyup kafamı yatağa daha çok bastırdı ve diğer elini kalçama koydu. Beline kuvveti vererek kendisini içime deli gibi ittiriyordu. Yavaş değildi, aksine çok hızlıydı.

Bana nasıl hissettirdiğini inleyişlerimle ona anlatırken Alihan küfür ederek sesli soluklarını bana sunuyordu. Erkekliği içimi gıdıklarken aldığım zevk inanılmazdı.

Belimde biriken ter damlalarını hissediyordum çünkü bedenimi olağanüstü bir sıcaklık kaplamıştı. Islak organlarımızın birbirine çarpma sesi kasıklarımı daha çok yakarken gülümsedim.

"Çok sıcak ve ıslaksın..." diye konuştu nefes nefese. "İçinden çıkmak istemiyorum."

"Çıkma." diye inledim.

Elimdeki kemerini çözdü ve yere attı. Ellerimi tekrar kullanarak yatağa serili olan üst bedenimi kaldırdım ve ellerimi yatağa dayayarak pozisyonumu tuttum.

Bana her çarptığında kalçalarım dalgalanıyor ve memelerim sallanıyordu. Sol tarafına dönüp aynadan baktığında memelerimi önden göremese bile yandan görüyordu ve bu bile onu delirtiyordu.

İçime uyguladığı sert çarpışlar canımı yakmak yerine bana inanılmaz bir zevk yaşatırken inleyişlerim yükseliyor ve daha da mahremleşiyordu. "Siktir!"

Kalçama attığı sert tokat ile bedenim kasıldı. "Terbiyesiz."

"Siktir!" diye bağırdım bu sefer çünkü içime uyguladığı vuruşlar zevkten gözlerimin arkaya kaymasını sağlıyordu. "Harikasın Alihan, harikasın sevgilim!"

"Her zaman." dedi hırlarken.

İçimden çıktığında yüzümün aldığı hali görmek bile istemiyordum. Beni tutup dönderdiğinde sırtım yatakla buluşmuştu. Alihan bacaklarımı sonuna kadar açtı ve beni kendi bedenine doğru çekti. Aletini zaman kaybetmeden tekrar içime verdiğinde sert vuruşlarıyla devam etti.

Dizlerinin üzerine oturmuş ve kaslı erkeksi bedenini gözlerimin önüne sunmuş bir şekilde beceriyordu beni.

Bu onun sevdiği pozisyondu. Ben yatıyordum ve o bacaklarımın arasında oturur bir pozisyonda beni sertçe beceriyordu ve o sertliğe memelerimin sallanmasını izliyordu. Altında nasıl savunmasız bir şekilde yattığımı ve onun bana ne yaptığını izlemeyi çok seviyordu.

Dediğim gibi, arzuları çok kabarık ve tehlikeliydi. Bu çok hoşuma gidiyordu...

Elini mememe sardı ve diğer elini boynuma dayadığında hiç çekinmeden baskı da uyguladı. Şımarıkça sırıtırken elimi boynumdaki eline koydum. Terli ve boyalı yüzümle ona bakarken o da beni analiz ediyordu.

"Boka benzerken bile nasıl bu kadar güzelsin aklım almıyor!"

Deli gibi gülmeye başladım.

Alihan zevkine konsantre olarak arzulu ifadesiyle kendisini bana ittirmeye devam ediyordu. Ellerimi yüzüme koydum ve kendime çeki düzen verdim. Bedenimin gücünü dirseklerime vererek üst bedenimi kaldırdım ve arsız bakışlarla sevdiğimin terli ve kaslı vücudunu ve yüzünü inceledim.

"Çok seksisin ulan," dedim siren gözlerimle. Alt dudağımı ısırdım ve kendisini bana nasıl çarptığını izlemeye başladım. Boynundan akan terler göğüsünde yuva yapmış ve oradan tüm karın kaslarını esir almıştı. "İnsan terliyken nasıl seksi olur ya?"

Eli sertçe ağzımı kapattığında inledim. "Konuşma tüm büyüyü bozuyorsun!"

"Çok olono!" diye mızmızlandım. Elini çektikten sonra mememe vurdu ve vuruşu o kadar sertti ki karnım kasıldı. "Piç!"

"Sensin piç."

"Sensin lan piç!"

"Kes Liya, kes!" diye kızdı bana ciddi ciddi. Sevişirken kavga ediyorduk? Biz iyi değildik, cidden iyi değildik...

Sertleşmeye başladığında inlemelerime devam ettim. Ve sonra, dört dakika sonra çığlık atarak ve bedenim deli gibi titreyerek geldim. Bacaklarım durmak nedir bilmeden titrerken Alihan kötü kötü sırıtıyordu.

Sürekli küfür ediyor ve inlemelerimi durduramıyordum. Bedenimi kaldırarak oturur hale geldim ve saldırırcasına Alihan'ı ensesinden tutarak üzerime çektim. Dudaklarına gömüldüğümde onu yiyormuşcasına öptüm onu. Dudaklarındaki ıslaklığı ve dolgunluğu içmek istercesine öptüm.

"Bekle," dedi dudaklarımdan ayrıldığında. "Nefessiz kaldım."

"Aptal amatör..." diye konuştum nefes nefese. Kendisini yanıma attıktan sonra göğüsü sarsıla sarsıla gülmeye başladı. Kafamı sola çevirip ona baktığımda gülerken ne kadar güzel olduğunu bir kez daha anladım.

"Sevişirken ciddi ciddi kavga ettik ya?"

Ben de gülmeye başladığımda ellerimi yüzüme koydum. "Manyağız!"

"Su gibi oldum amına koyayım," dedikten sonra tekrar oturur hale geldi. "Hadi gel duşa girelim. Bok gibi görünüyorsun lan boyaların akmış hep."

"Bok gibi görünen bir kadınla sevişirken iki kere boşaldın ama? Onu ne yapacağız?"

"Bok gibi görünürken de güzelsin ne yazık ki..."

"Bir şey diyeceğim ama kızma." dedim. Elimi tutup öptü ve dikkatle dinlemeye başladı. "Ben çok yoruldum ya biraz uyusam? Ama günümüzü de mahvetmek istemiyorum."

"Şöyle yapalım," dedi ve elimi okşadı. "Ben duşumu alıp aşağı ineyim ve evimizdeki ilk yemeğimizi hazırlayayım. Sen de o zamana kadar uyu. Ben gelip uyandırırım seni sonra..."

"Olur." dedim. "Özür dilerim sevgilim bir anda çok mayıştım hiç halim yok kalkmaya..."

Eğilip alnımı uzun ve sert bir şekilde öptükten sonra gülümsedim. "Saçmalama. Sen ne istersen o olur."

"Seni çok seviyorum." dedim içtenlikle.

"Ben de seni çok seviyorum sarı güzelliğim." Yataktan kalktığı gibi bana sıkı kalçalarını sundu. Alt dudağımı ısırarak bedenini arkadan kesmeye başladığımda sırıtıyordum. Kafamı yastığa koyup yorganı göğüslerime kadar örttüm.

Şu tatlı totoşunu yesem olmaz mıydı ya?

Bana öpücük gönderdikten sonra ebeveyn banyosuna girdi fakat kapıyı kilitlemedi. Huzurla gözlerimi kapattım ve kısacık bir süre içinde uyuyakalmıştım bile.

———

Leyla, siyah sade elbisesinin içinde bedenini güzelce müziğe vererek hareket ettiriyor ve kalçalarını sallıyordu. Arkadaşı Pınar'ın elinden tutarak onunla birlikte pistin ortasında dans ederken çok eğleniyordu.

"Pınar," diye cırladı Leyla. "Gülümse biraz bebeğim, eğleniyoruz!"

"Aklımdan gitmiyor Leyla," dedi Pınar bağırarak müzikten dolayı. "Beni nasıl aldattı ya?"

Leyla'dan...

Aşk acısı çeken arkadaşımı elinden tutarak bar tezgahına götürdüm onu ve ikimiz de bar taburelerinde yerlerimizi aldık. Burası müzikli ortama biraz uzaktı yani konuşmalar daha da anlaşılıyordu.

"Kafanı dağıt diye buraya getirdim seni." dedim iyi niyetle. "Eğer içinden geçiyorsa ve gönül eğlendirerek onu unutmak istiyorsan yap bunu. İstediğini yap Pınar'ım, dinleme beyninin sesini."

"Bilmiyorum işte..."

"Sağlıklı bir seks hayatı sürdürüyordun o pezevenkle Pınar bunun farkındayım," dedikten sonra saçlarımı arkaya attım. "Sen her zaman erkeklerle zaman geçirmeyi seven bir kadın oldun. Kaybedecek neyin kaldı?"

"Bedenimin buna ihtiyacı var ama ben emin değilim..."

"Sadece seks Pınar, abartılacak bir şey değil." Etrafıma baktım. Oldukça yakışıklı adamlar vardı burada, Pınar'ın tipi olanlar hatta. "Buradaki adamların hiçbiri çirkin değil. Al bir tanesini ve at yatağına kızım. Ben mi öğreteyim sana?"

"Ama-"

"Aması yok," dedim itiraz kabul etmiyorcasına. "O piç seni aldattı. Sen de onu unutmak için istediğinle yatacaksın. Bu kadar..."

"Hangisi mesela?"

"Seni kesen yeşil gözlü bir adam var ya arkadaki localarda oturan." dediğimde Pınar arkasını dönüp o adamı aradı. İkisi bakışmaya başladığında adam gülümsedi. İyi niyetli bir gülümsemeydi.

"Çok yakışıklıymış." dedi Pınar.

"İçini biliyorum PınPın," dedim. "Tut elinden yatır adamı altına. Seks sonuçta değil mi? Duygusal bir durum yok."

"Seni burada bırakıp nasıl giderim saçmalama?"

"Ben iyiyim be kızım!" dedim bıkkınca. "Gidin tanışın edin hadi, ben burada olacağım biraz içmek istiyorum. O adamı altına yatırmadan da gelme yanıma!"

"Emin misin?"

"Go girl!" diyerek destekledim. Yanağıma bir öpücük kondurduktan sonra bar taburesinden indi ve adamın yönüne yürüdü. Barmenden bir tane Sex on the Beach istedim.

Etrafımdaki arkadaşlarımın hepsi sağlıklı ve düzenli bir seks hayatı sürdürüyordu. Ben hala bakireyim ve belli etmesem bile bu durumdan oldukça şikayetçiydim. Ben de bir kez olsun hayatımda seks yapmak istiyordum. O hissi çok merak ediyordum ama içimden geçmiyordu çünkü yapmak istediğim bir erkek yoktu.

Ben sevgilimle sevişmek istemiştim.

Ama hiç nasip olmamıştı.

Etrafıma baktığımda yanımdaki bar taburesinde oturan ve gülen adamı gördüğümde beynimden vurulmuşa döndüm.

Uzay Tetikçi.

"Wow," dedi gülmeye devam ederken. "Kusura bakma ister istemez kulak misafiri oldum ama arkadaşına verdiğin seks tavsiyeleri gerçekten merak uyandırıcı."

"Seni her yerde görmek zorunda mıyım?" diye sorguladım asabi bir şekilde. "Ayrıca seks tavsiyesi ne alaka ve sana ne oluyor da bunu sorguluyorsun?"

"Özgüvenin hoşuma gitti," dedi açık açık. "Arkadaşını seks yapması için ikna etme çabaların cidden çok iyiydi. Belli, seks hayatını seven bir kadınsın."

Seks hayatım mı?

Öyle bir şey yoktu.

Ama Uzay bunu asla bilmeyecekti.

"Diyelim ki seks hayatıma düşkün bir kadınım," Uzay'a ters bakışlar attım. "Benim seks hayatımdan sanane? Seni neden ilgilendiriyor?"

"İlgilendirmiyor," dedi Uzay. "Komiğime geldi biraz ve aynı zamanda bunu beğendim."

İçkimi veren barmene teşekkür ettim ve büyük bir yudum aldım. "Boş konuşuyorsun, Uzay."

Sessizlik bana garip geldiği için ona döndüm ve göğüslerime baktığını gördüm. Dirseklerimi barın tezgahına yasladığımdan dolayı kollarım göğüslerimi sıkıştırmıştı ve dolgunluğunu daha da sermişti ortaya.

"Gözlerime bak, Tetikçi." dediğim an gözleri gözlerimi buldu. "Bir daha asla kulak misafiri falan da olma. Seks hayatıma dair bir düşünce bile yaratacak hakkı nerden buluyorsun?"

"Çok asabisin bugün," dedi ve içkisinden bir yudum aldı. "Sakin ol."

Sustum.

O da sustu.

Aramızda uzun süre sessizlik oldu.

"Ben ondan başka birisine dokunamadım," dediğinde neyden bahsettiğini hemen anlamıştım. Bardağımın etrafına gezdirdim parmağımı ve onu dinledim. "Çok güzel bulduğum kadınlar oldu ama hiçbirisine karşı o çekimi hissetmedim. Bedenimin sekse ihtiyacı var ama kalbim ve beynim bunu hiç istemiyor."

Bir şey demedim fakat yüzümdeki hüzün geçilecek gibi değildi.

"Bunu yapabilmen çok güçlü bir hareket," dedi Uzay ve bana yandan baktığını hissettim. "Sana büyük bir saygı duyuyorum, hep duydum ve duymaya devam edeceğim."

Kafamı ona çevirdim ve alayla gülümsedim. "Eyvallah ya."

"Eyvallah."

"Daha iyisin bakıyorum? İntihar eden o adama ne oldu?" diye sorduktan sonra ona bakarak içkimden bir yudum aldım.

"Kurtarıldı," dedi Uzay gözlerime bakarak. "Yeniden başladı sonra."

"Hoş." dedim.

"Teşekkür ederim." dedi. "Teşekkür etmeye hiç fırsatım olmamıştı."

"Aptalsın." dedim küstahça ve bardağımı kafama diktim.

"Eyvallah." dedi o da ve benim gibi içkisini yudumladı.

"Denedin mi?" diye sordum.

"Neyi?"

"Başka kadınlarla seks yapmayı?"

"Hayır." dedi.

"Dene," dedim ciddiyetle. "Bazen hisler insanı şaşırtabilir. Otuz yaşında bir adamsın Uzay, sonsuza dek böyle yaşayamazsın. Burada çok güzel kadınlar var ve sen de çekici bir adamsın. Ne duruyorsun?"

"İçimden gelmiyor belki, Leyla?" dedi Uzay.

"Peki, Uzay." dedim sadece. Bardağımı geriye ittim ve Uzay'a döndüm. "Sadece seks konulu olan sohbetine doyum olmuyor, Uzay Tetikçi. Ben gidiyorum ve umarım yine bir yerde karşıma çıkmazsın."

"Bay bay, Leyla." dedi yüzündeki nazik gülümsemeyle.

Bar taburesinden aşağıya inecektim ki topuklu ayakkabım yer ıslak olduğu için kaydı ve ben dengemi sağlayamayıp Uzay Tetikçi'nin üzerine düşmüştüm.

Elleri belimi ve sırtımı sıkıca tutarken ellerim havada kalmıştı. Şokla yüzüme çok yakın olan Uzay'ın yüzüne baktım ve nefesindeki alkolü yüzümde hissettim. O kadar yakındık ki, bedenindeki sıcaklığı hissetmiştim tenimde.

"Dikkatli ol," dediğinde beni kendisinden uzaklaştırdı. Aniden düşeceğim diye öyle ödüm kopmuştu ki kalbim güm güm atıyordu. "İyi misin?"

"İyiyim." dedim sakince ve belimdeki ellerini çektim. "Tuttuğun için sağol."

"Kim olsa tutardı." dedi.

"Umarım bir daha görüşmeyiz, Uzay Tetikçi." dedim küstahça ve güm güm atan kalbimle bardan çıktım.

Ne olmuştu öyle ya?

———

Alihan ile yemeğimizi yemiştik ve şimdi de birlikte bulaşıkları yıkıyorduk. Üzerimde sadece bornozum vardı ve saçlarımda bir havlu. Giyinmek için çok üşeniyordum. "İyi yıka!"

"Ya bak yiceksin şu bardağı kafana." dedim agresifçe ve bardağı kaldırdım vurmak istercesine. "Ben senin gibi köle miyim? Hiç bulaşık yıkamadım!"

"Sen bir kadınsın senin yerin yurdun mutfak." diye bir şaka yaptığında sinir bozukluğuna güldüm. Bardağı musluğun içine attım ve ellerimdeki köpüğü yüzüne sıçrattım.

"Kendin yap lan!"

Kendi kendisine gülmeye devam ederken kollarımı birbirine bağlayarak onu izledim. İşini kısa sürede bitirdikten sonra ellerini yıkadı ve yanıma geldi. "İki gün sonra evleniyoruz."

"Ne?"

"İyi dinle beni şimdi," dedikten sonra ellerimi tuttu ve gözlerime daldı. "İki gün sonra, bu evimizin bahçesinde nikahımız olucak. Çok küçük bir şey olucak ve sadece sevenlerimiz gelecek. Nikah şahidi de bir arkadaşım, yani hemen hemen kendi aramızda evlenmiş olacağız ama yine de evli olmuş olacağız. Beğenmediğin bir şey varsa hemen söyle."

"Ya ben çok mutluyum!" dedim otuz iki diş sırıtırken. "Ama ne giyeceğim?"

"Kızma bana ama gelinliğini Rüva, Leyla ve Tutku seçti. Ben görmedim ama yemin ederim. Bilmiyorum gelinliğini sen de görme istedim, kötü mü etmişim?"

"Hiç sorun değil güzelim benim," dedim yanaklarını sıkarken. "Yeter ki kocam ol."

"Şöyle bir durum daha var," dedi. "İleride, açıklarda bir yerde büyük bir eğlence hazırlayacağım. Kimliğini çıkarmayan düşmanım bu aralar çok sessiz ve bu hoşuma gitmiyor. Dikkatini çekecek şeyler yapıp o köpeği ayağıma getirmeliyim. İlk önce sağ sağlam evlenelim de, gerisi önemli değil."

"Haklısın sevgilim." dedim. "Her zaman arkandayım bunu biliyorsun."

"Biliyorum güzelim."

Sevdiğim adam ile evlenecektim.

Şaka gibiydi ama değildi çünkü gerçekti. Alihan Karalı benim kocam olucaktı, ailem olucaktı gerçi zaten ailemden çok daha fazlasıydı. Nefesimdi ve canımdı, onun için hem ölürdüm hem de gözümü kırpmadan öldürürdüm.

Bundan sonra her şey çok başka olucak...

Bundan sonra hayatımız o kadar değişecekti ki, eskisinden bile daha güzel olacaktı, bundan emindim!


• Bölüm Sonu •

Ben bundan çok emin değilim Liya ama olsun...

Size hiç bahsetmedim ama 42. Bölümde olduğu gibi, bir dönüm noktası daha gerçekleşecek bu hikayede. Çok ağlayacağız ama bilirsiniz ya, yağmur yağdıktan sonra yine de gökkuşağı açar :)

Bölümü nasıl buldunuz?

Leyla ve Uzay, aşırı iyi değiller mi?

Liya'nın sevme şekline ne diyorsunuz?

Alihan'ın aklından neler geçiyor sizce?

Leyla, hiç adım atamadığı seks hayatına başlar mı? Başlarsa, sizce bunu kiminle yapmak ister?

Soruları boş bırakmayın lütfen, düşüncelerinizi okumak benim için çok önemli. Seviliyorsunuz!!!! 💜

İnstagram: @siredtohopeless

Continue Reading

You'll Also Like

6.4K 221 27
Bana yalan söyle, benimle birlikte yalan söyle, şu kahrolasi bağımlılığıni tatmin et , Şimdi butun içkilerim ve hislerim karışık , özlememen gereken...
59K 7K 12
🏀 Sayın sen, ben Deva. Deva Çetinceviz. Adımdan da anlayacağın üzere ben kolay lokma biri değilim. Evet, babam beni erkek gibi büyüttü ama öyle olma...
5.3K 232 23
' Ellerim boynundan ensesindeki saçlarına kaydı. Sanki şuan hem bu dünyadaki en doğru yerdeydim hem de en yanlış yerde. İki duygu o kadar büyüktü ki...
KUSURSUZ By *

Teen Fiction

16K 9.6K 20
Aşk bir görme kusurudur. Bütün suçlar aşk adı altında işlenirler, aşık insan karşısındakinin kusurlarını görmez, bir nevi maskedir aşk. Ve o gid...