01:28| TAMAMLANDI

By Asterleyl

5.6M 404K 145K

Saat 01:28'di. Ona ilk mesajı attığımda... İnsanların alkole ya da tütüne bağımlı olduklarını sanırdım hep. A... More

01:28
01:05
01:03
01:07
01:14
01:00
01:10
01:01
01:08
01:02
11:08
00:38
01:29
01:30
01:04
00:53
01:26
01:11
14:58
01:06
13:09
17:36
10:03
14:42
15:37
19:51
16:24
01:09
10:37
20:07
20:35
11:04
14:49
19:02
19:43
00:37
12:06
15:23
23:52
09:54
22:05
00:33
20:47
23:28
08:03
14:13
16:37
09:20
10:14
18:41
01:13
16:19
16:21
18:03
22:18
13:47
19:59
18:35
22:41
15:40
11:37
18:23
22:32
02:29
15:45
20:17
17:04
17:50
18:26
20:24
19:22
21:12
00:15
17:16
21:25
11:27
16:31
09:57
13:34
12:39
23:00
17:44
16:53
00:46
10:49
00:05
11:11
13:21
19:15
03:17
09:33
06:30
19:19
FİNAL(PART-1)
FİNAL(PART-2)
7.00 (ÖZEL BÖLÜM)

16:11

56.3K 4.8K 2.1K
By Asterleyl

Ekin'le dışarı çıktığımızda ardımızda bıraktığımız kişilerden kimsenin kalmadığını gördüm. Tabi bizi bekleyecek halleri yoktu, yine de gözlerimle etrafı taramadan edememiştim. Stadyum tarafına geçtiğimiz sırada Ekin, ellerimizi ayırıp başımı kendine doğru çekti. Saçlarıma uzun bir öpücük kondurup "Maç sonunda beni bekle," dediğinde onu başımla onayladım. Gülümseyip yanağımı okşadı ve beni geride bırakarak korta giriş yaptı.

Bir süre kıpırdamadan onun havalı yürüyüşünü izledim. Öyle kendinden emindi ki bu özelliği ona asil ve sarsılmaz bir duruş katıyordu. Karakteri naif olduğu kadar güçlüydü de yoksa yaşadığı olaylardan sonra özgüvensiz, silik bir tipe dönüşmesi daha muhtemeldi.

Raketini ve toplarını alıp korttaki yerine geçerken omzunun üzerinden bulunduğum tarafa baktı. Ona son kez şans dilemek için el salladığımda kocaman gülümseyip önüne döndü. Maç başlamak üzereydi. Bu yüzden tribüne geçmem gerekiyordu. Yavaşça geri dönüp merdivenlere yöneldim. İlk sıradaki tek tük boşluklardan hangisine otursam diye bakınırken birinin, adımı seslendiğini duydum.

Etrafıma bakınıp herhangi bir tanıdık göremeyince ilerlemeye devam edecektim ki ismim tekrar duyuldu. Bu kez başımı kaldırdığımda kimin tarafından çağırıldığımı anlamış oldum. Beyza, ikinci sıraların ortasından eliyle yanına gitmemi işaret edince gözlerimi devirdim. Cidden keçinin sevmediği ot burnunun dibinde biter dedikleri olay, tam olarak buydu. Madem benden haz etmiyordu, öyleyse neden peşimi bırakmıyordu ki? Derdini anlamak için üfleye püfleye yanına doğru ilerlerken yalnız olmadığını gördüm. Hemen yanı başında o kız oturuyordu. Ekin'in yanındaki sarı afet. 

Beyza, bunu bilerek yapmıştı. Yine kaos peşindeydi. Beni hevesli hevesli çağırışından anlamalıydım. Yüzümü ekşitmemek için kendimi zorlarken onun diğer tarafındaki boşluğa yerleştim. Yanındaki kızla birlikte bakışları üzerimde kitlenince onlara dönüp zoraki bir gülümseme gönderdim. Beyza, hemen sinsiliğini belli edip "Sena'yla tanışsana," dedi. Yılanlığının hakkını vermek için ayrı bir çabası vardı adeta. Ona ölümcül bakışlar atıp yanındakine döndüm.

"Biz de yeni tanıştık, çok tatlı biri."

Sarışın kız, elini öne uzatıp Beyza'nın sözlerini doğrular gibi samimi bir gülüş attı. Güzelliği, bu mesafeden daha belliydi. Duru, bebeksi bir teni vardı. Mavi gözleri ve bakımlıyım diye bağıran saçları. Onu yolda görsem kız halimle bile dönüp bir daha bakardım. Hem de iyi birine benziyordu. Ekin'in böyle bir seçeneği varken beni tercih etmiş olmasına sevinsem mi, üzülsem mi bilemedim.

"Ben Sena, sen de Asu'sun öyle değil mi?"

Sorusuyla birlikte ona karşılık vermeyi unuttuğumu fark edip elini sıktım. Beni kaba biri sanacaktı. "Evet ben de memnun oldum," diye mırıldanarak tebessüm ettim. O sırada maçın başladığını belli eden sesler yükselince parmaklarımız kendiliğinden ayrıldı ve ikimiz birden korta döndük. Ekin, topunu sektirip fırlattığında karşıdaki tıfıl çocuk hamlesine ustaca karşılık verdi. Top iki taraf arasında birkaç kez gidip geldikten sonra Ekin, çapraz kesip sayıyı aldı. Başarısı istemsizce gülümseme sebep olurken onun için daha fazlasını diledim. Yanı başımdaki Beyza'nın keyifle sırıttığını fark edince Sena'ya çaktırmadan kulağına eğilip kısık bir sesle hesap sordum.

"Beni öfkelendirmek için yapacaklarının sınırı yok değil mi?"

Hafiften bana dönüp gözlerini baydı ve "Bu kez tamamen iyi niyetliydim aslında," diye homurdanarak güldü.

"Belli ki aynı ciğerin peşindesiniz."

Kaşlarıyla aşağı işaret ettiğinde bakışlarım Ekin'e uğradı. Kendini maça vermişti ve tüm benliğiyle savaşıyordu.

"Ne demişler dostunu yakın tut, düşmanını daha yakın. Rakibini tanıman için sana fırsat sağladım. Daha ne istiyorsun?"

"Aman ne büyük iyilik," diye söylenip yüzümü ekşittim. Eminim amacı Sena'yı tanımam falan değildi. Sadece onun güzelliği karşısında ezilmem için bunu yapmıştı. Yanımdakilerin varlığını unutmaya çalışarak Ekin'e odaklandım. Onu her dakikasında seyretmek istiyordum ama tabi ki Beyza, buna da izin vermedi.

"Bana bir teşekkür borçlusun," dediğinde boş boş yüzüne baktım.

"Murat'ı postaladım ve eve Asu'yla döneceğiz dedim. Yoksa olay çıkartacağı kesindi. Bunu yapmam pek kolay olmadı o yüzden bana biraz minnet duysan iyi edersin."

Dudaklarımdan alaylı bir nefes fırladı. Cidden kendini yüceltmekte üzerine yoktu. Aslında Murat'ı başımızdan savmasına sevinmiştim. Çünkü olay çıksaydı, bu durum annemin kulağına kadar giderdi ve bir daha maça gelmeme asla izin vermezdi. Yine de Beyza'nın kendisinin de abisiyle birlikte defolup gitmemesi, iyilik kadar kötülüktü de.

"Keşke abini gönderirken kendin de ona eşlik etseydin," dediğimde burun kıvırdı.

"Tek başına kalacağını bilse gider miydi sanıyorsun? Aptal olma zaten zor ikna ettim."

Onu keyifsiz bir ifadeyle süzerken bakışlarım, diğer tarafındaki Sena'ya takıldı. Pür dikkat maçı izliyordu. Hatta odağı maç değil, doğrudan Ekin'di. Damarlarıma ince bir kıskançlık sızınca dudağımı kemirerek aşağı baktım. Ekin hala gelen topları raketiyle savuşturmaya devam ediyordu. Kortun bir diğer tarafına koşuyordu, bir de bu tarafına. Sayı aralarında saçlarını geri yatırıp alnını siliyordu. Terlemişti. Rakibi, sıska ve güçsüz görünse de epey zorlu çıkmıştı.

"Ekin'in akrabası falan mısın?"

Soruyla birlikte yana döndüğümde beni inceleyen Sena ile göz göze geldik. Bakışları yüzümde geziniyordu ama öyle küçümser bir ifadesi yoktu. Sadece merak etmiş gibiydi.

"Hayır değilim."

Dudaklarını büzerek başını salladı, cevabım hoşuna gitmemiş gibiydi. Beyza, imalı bakışlarını ikimiz arasında gezdirip hınzırca gülümsediğinde onu görmezden gelmeye çalıştım.

"Ben Ekin'in arkadaşıyım," dedi bu kez Sena. Ekin hakkında böyle sahiplenici konuşup bana yabancı hissettirmeye çalışması kıskançlığımı körükledi. Bakışları, maça uğrayıp bana geri döndüler.

"Onun arkadaş grubunda olsan seni görürdüm. Alt sınıflardan falan mısın?"

Bu sorularının amacını anlamayarak yüzüne baktım. Aslında art niyetli bir tavrı yoktu ama sanki inceden inceden bir eksiğimi arıyor gibiydi. Cidden neyi öğrenmek istiyorsa doğrudan soramaz mıydı?

"Lise son sınıfım," dediğimde güldü. Bu kez masum bir gülüş olduğuna inanmadım. Cidden hanımefendi tavrının altında aşağılayıcı bir tutum yatıyordu. Beyza da aynı şeyi hissetmiş olacak ki yüzündeki hınzır ifade silindi ve tek kaşının hafiften havalandığını gördüm. Sena'nın liseli olduğum için beni küçümser gibi davranmasını üzerine alınmıştı belki de. Ne de olsa yaşıttık.

"Demek liselisin," diye mırıldandı Sena. Az evvelki bozuk ifadesi tamamen silindi. Neşesi bir anda yerine gelmişti. Bu hali, sinirlerimi germeye başladığında derin bir nefes aldım. 

"Öyleyse Ekin'i nereden tanıyorsun? Sana özel ders falan mı veriyor?"

"Hayır. O, benim sevgilim."

Sözlerimle birlikte gülüşü dondu ve duyduklarını hazmetmeye çalışır gibi mimiklerini oynattı. 

"N-ne nasıl yani?" diye kekelediğinde omuz silkip başımı yan yatırdım.

"Birbirine aşık olan iki kişinin kurduğu sevgi bağına verilen ad gibi."

Aşık kısmını özellikle vurguladığım sözlük tanımı üzerine Beyza kendini tutamayıp kıkırdadı. Sena'nın yüzü iyice gerilince onun Ekin'den hoşlandığına dair şüphem kalmadı.

"Sevgilisinden bile haberdar değilsen nasıl arkadaşsınız ki?" diye mırıldandı Beyza. Şahit olduğu çekişmeden haz aldığı her halinden belliydi ve tuhaf bir şekilde benim tarafımı tutuyor gibiydi. Sena, onu duymazdan gelerek bir süre daha yüzüme baktı. Sonrasında ise "Küçük bir işim vardı. Yeni hatırladım," diyerek gülümsemeye çalıştı. Apar topar kalkıp seyircilerin arasına karıştığında arkasından bakakaldım.

İçimin rahatladığını inkar edemezdim. Yine de yaptığım şey beni mutlu etmemişti çünkü o kızın duygularını anlayabiliyordum. Kısa bir süre önce platonik bir deneyim yaşamıştım. İlgilendiğim çocuğun sevgilisi bana bu şekilde davransaydı, hiç hoşuma gitmezdi ama Sena az önce bunu hak etti gibi hissetmiştim.

"Neyse ne?" deyip başımı iki yana salladım ve maça döndüm. Tam Ekin'e baktığım sırada topu karşılamak için düşecek gibi olduğunu görünce onu tutabilecekmişim gibi öne doğru sıçradım. Neyse ki topu kurtarıp toparlandı.

"Sana elini çabuk tut dediğimde bu kadar hızlı davranacağını tahmin etmemiştim," dedi Beyza. Onu duymazdan gelerek maçı izlemeye devam ettim. 

"Cidden sevgili mi oldunuz yoksa blöf müydü?" diye üstelediğinde yüzüne bakıp "Sana ne?" diye tersledim.

"Kırk yılın başı doğru bir şey yaptığın için tebrik edecektim."

Ona gözlerimi devirip Ekin'e baktım. Epey yorulmuş olmalıydı, yine de pes etmiyordu. Bir süre sadece onu izledim. Topları karşılayışını, koşuşunu, raketini savururken çıkardığı sesleri... Buradan bakılınca ne kadar da uzak ve ulaşılmaz görünüyordu. Oysa daha az önce varlığı, parmaklarımın ucundaydı. Nefesini hala tenimde hissedebiliyordum. Gözlerimi kapattığımda özlem dolu öpüşü, belimi kavrayışı, güzelim deyişi tekrar tekrar kanımı kaynatıyordu.

"Kızardın mı sen?"

Beyza'nın sorusuyla birlikte irkilerek daldığım düşüncelerden sıyrıldım ve "Ne alaka?" diye homurdandım.

Bu kez başını yana eğip "Söylesene giyinme odasında ne yaşandı da bir anda sevgili oluverdiniz?" diye sordu. Anlamış mıydı? Böyle şeyler hiçbir zaman gözünden kaçmazdı. Bir keresinde sınıfta gizli gizli aşk yaşayan çifti bile ifşa etmişti. Delili de derse art arda geç kalan kızla oğlanın dudaklarının normalden daha kızarık olmasıydı. Bu detayı öne sürüp alakasız görünen ikilinin sevgili olduklarını iddia ettiğinde ona bir yerlerinden hikaye uydurmamasını söylemiştim. Sonrasında tahmini doğru çıktığında ise beni hamburger ısmarlamaya zorlamıştı.

"Konuştuk ve oldu işte," diye geçiştirip maça odaklanmaya çalıştım. İlk set Ekin'in galibiyetiyle bitmişti. Üç set oynandığı için bunu da alabilirse kazanacaktı ama puanlar çok yakındı. Bu yüzden hemen ümitlenmemeye karar verdim. Beyza başka soru sormadı ama pis pis sırıtmasından bir şeyler anladığına emin oldum. Her geçen an gıcıklık seviyesi yükseliyordu. Onun varlığını yok sayıp geri kalan sürede maçı izledim. Son ana kadar çekişme sürdü ama Ekin bir anda atağa geçip arayı açınca ikinci seti de kazanmış oldu. 

Galibiyetiyle birlikte ayağa sıçrayıp alkışladım. Maç boyunca hiç tribüne bakmamıştı. Muhtemelen dikkatinin dağılmasından korkmuştu. Kazandığı kesinleşince bitkin bir şekilde seyircilere dönüp gözleriyle beni aradı. Bakışları bir süre gezindikten sonra bulunduğum yerde sabitlenirken başını hafifçe eğdiğini gördüm. Bu kez ilki gibi havalı bir hareket yapmamıştı ama benim için olduğunu anlamıştım. Nedense sadece ikimizin arasında olması herkesin bilmesinden daha da özel hissettirmişti.

O, rakibini tebrik edip antrenör ve hakemlerle konuşurken ayaklandım. Üstümü başımı düzeltip bana uyum sağlaması için Beyza'ya baktım. Madem benimle kalmıştı. Ona bir süre daha katlanacaktım. İşaretimi anlayınca ağır ağır toparlanıp peşime takıldı. Tribünden aşağı inerken telefonumu çıkartıp saate baktım. 16:11'di. Maç iki saat on bir dakika sürmüştü.

Eve Beyza ile döneceksek eğer Ekin'e veda edip otogar yolunu tutmalıydık. Giyinme odalarının önüne gelip onu beklemeye başladığımızda Beyza telefonuna gömüldü. Herhangi bir gerilim kalmayınca sıkılmış olmalıydı. Kısa bir bekleyişin ardından adım sesleri duyulunca gelene baktım. Ekin, yanımıza doğru yürürken ona doğru ilerleyip aramızdaki mesafeyi kapattım.

Üzerindeki tişört yer yer ıslanmış, perçemleri alnına yapışmıştı. Şakaklarından bile hala ter damlaları süzülüyordu. Adımlarımız buluşunca durup gülümsedi. Gülüşü bile yorgundu. Parmak uçlarımla perçemlerini yana itip "Harika savaştın," diye mırıldandığımda bileğimi kavrayıp avuç içimi öptü ve "Teşekkür ederim," diye fısıldadı.

"Senin içindi."

Bakışlarımız kesişince nefesim hızlandı. Yanaklarımın ısınmaya başladığını hissederken "Hadi git üstünü değiştir," diyerek lafı çevirdim. Başını yana eğip sırıttı. Bu kez şakağındaki damlalardan biri boynuna süzüldü. Damlayı takip etmemek için dudağımı kemirip gözlerimi kaçırdım. 

"Neden? Bu halimle fazla mı seksi görünüyorum?" diye sorduğunda omzuna vurdum.

"Hayır. Sevimsiz bir su samuru gibi görünüyorsun."

Gülümsemesi genişlerken "Demek su samuru?" dedi ve beni belimden kavrayıp kendine çekti. Yanağım nemli tişörtüne yapışınca aramıza ellerimi koyup ondan uzaklaşmaya çalıştım. Aslında ondan tiksinmiyordum. Üzeri terli olsa da kendi hoş kokusu ön plandaydı. Yine de ıslaklık hissi hoşuma gitmiyordu.

"Ekin ne yapıyorsun bırak beni," diye çıkışınca kıkırdadı.

"Yakından da sevimsiz miyim?"

Sevimliydi, öyle ki cazibesi başımı döndürüyordu ama tabi ki de bunu pat diye söyleyemezdim. Onu itmeye çalışırken başımı geri yatırıp yüzüne baktım ve "Bizim gitmemiz gerek," dedim. Ellerini gevşetse de belimden çekmedi ve tek kaşını havalandırıp "Biz?" diye sordu. Başımla arkayı işaret ettiğimde Beyza'nın bulunduğu yere baktı ve kimi kastettiğimi anlayınca tekrar bana döndü.

"Nereye gideceksiniz?"

"Eve. Beyza ile geldim, annemin radarına yakalanmamak için yine onunla dönsem iyi olur."

"Tamam ben sizi bırakırım. Duş alıp üzerimi değişene kadar bekleyebilirsiniz değil mi?"

"Buna gerek yok. Zaten yorgunsun. O kadar yolu gideceksin sonra geri döneceksin. Haşatın çıksın istemiyorum," dediğimde alnını benimkine yaslayıp tebessüm etti.

"Beni hep böyle düşünsene sen."

Tenime dökülen fısıltısıyla birlikte nefesimi tutup gözlerimi kapadım ama o, kalbime ziyan cümlelerini kurmaya devam etti.

"Hatta aklından hiç çıkmayayım."

Heyo heyo!

Bölüm hakkındaki düşüncelerinizi bu satıra bırakabilirsiniz :)

Bir de merak ediyorum 01:28'de en sevdiğiniz alıntı, replik hangisi?

Evet 4 gün bölüm atmadım. Bu, 01:28 için bir rekor. 1 hafta falan  bölüm atmasam kalpten gideceksiniz herhalde shshsh

Bundan sonra bölüm araları biraz böyle olacak maalesef. Çünkü benim de başka yapmam gereken işlerim var. Hatta daha önceden böyle yapacaktım ama siz merakta kalmayın diye kavuşmalarını bekledim jdjdj

Daha günleri düşünmedim ama sınırlar geçilince yeni bölüm yazmaya başlayacağım. Elimden geldiğince sizi bekletmemeye çalışıyorum merak etmeyin. 

Sınır, 760 oy, 1000 yorum. (Böyle yazınca çok görünüyor biliyorum ama bir bölümü 4 bin kişi okuduğunu düşünürsek fazla değil bence)

hicmutludegilimm123 bu bölüm senin için 🖤

Çokça seviliyorsunuz kalpler!



Continue Reading

You'll Also Like

833K 57.9K 35
Peyda, bir Gerçek Aile/Kaçırılmış Çocuk klasiğidir. "Şimdi, on yedi yıl sonra annem ve babam karşımda dikiliyorlardı. Onları görüyor, onlarla aynı m...
532K 36.6K 80
Herkesin sırasıyla eski sevgilisiyle baş başa kaldığı bir WhatsApp grubu düşünün. Önce çekişmeler, sonra itiraflar, kuralları bozan hamleler. Ardınd...
2.3M 130K 123
Ahenk; gittiği yeni kolejde yaşadığı olaylar yüzünden, "Acaba bu koleje gelmekle hata mı yaptım?" diye düşünse de bu düşüncesini, "İyi ki bu koleje d...
YUVA By _twclr

Teen Fiction

648K 32.4K 49
Amelya 20 yıl sonra aslında ailesinin gerçek olmadığını intikam için bebeklerin karıştırılmasına nasıl bir tepki verecek gelin hep birlikte okuyup öğ...