𝑶𝒕𝒉𝒆𝒓 𝑯𝒂𝒍𝒇 |𝑱𝒊𝒎�...

Galing kay Armysmiler

137K 12.2K 14K

"Bu böyle devam edemez. Seni o insanlardan kurtarmam gerek." Bir eliyle göz yaşlarını silerken şaşkın bakışl... Higit pa

𝑻𝑨𝑵𝑰𝑻𝑰𝑴
①⓪
①①
①②
①③
①④
①⑤
①⑥
①⑦
①⑧
①⑨
②⓪
②①
②②
②③
②④
②⑤
②⑥
②⑦
②⑧
②⑨
③⓪
③①
③②
③③
③④
③⑤
③⑥
③⑦
③⑧
③⑨
④⓪
④①
④②
④③
④④
④⑥
④⑦
④⑧
④⑨
⑤⓪
⑤①
⑤②
⑤③
⑤④
⑤⑤
⑤⑥
⑤⑦
⑤⑧
⑤⑨
⑥⓪
𝑭𝒊𝒏𝒂𝒍
The real me

④⑤

1.7K 179 131
Galing kay Armysmiler

Bugün bir bölüm daha gelecek.

Keyifli okumalar
🐮


Jimin'in anlatımından...

Okulun önünde Lena'nın çıkmasını bekliyordum. Bugün yalnızca iki saattlik dersi olduğu için birazdan onu göreceğimi umuyordum. Dün geceden sonra içim içimi yiyordu. Bardan çıktıktan sonra Lia'yı ıslarları üzerine evime götürmüştüm ama tüm gece mızmızlanıp durmuştu.

Üstelik bunu Lena'ya ödeteceğinide söyleyip duruyordu. Eğer acele etmezsem yine her şeyi elime yüzüme bulaştırma ihtimalimin çok yüksek olduğunu biliyordum.

Tüm gece Lena'yı düşünmüştüm çünkü ben bardan çıkarken gözleri doluydu. Bu da her ne kadar her şeyi o ve kardeşim için yapsamda, kendimi çok kötü hissettirmişti.

Bir kaç dakikanın ardından sonunda görüş alanıma girince gözlerim parladı. Yalnız olmasını beklemiyordum ama yalnızdı. Ga Yoon, Min Ho olayından dolayı onu yalnız bırakmayacaklarını söylemişti ama etrafında kimseyi göremiyordum.

Yanına doğru ilerlemeye başladım. Bu sırada Lena'nın da yürümediğini, okulun hemen önünde durduğunu fark ettim. Muhtemelen Jinsoul'ü bekliyordu.

"Lena?"

Yanına yaklaştığım an ona doğru seslendim. Sesimi duyar duymaz başını yerden kaldırıp bana baktı. Kaşları anında çatıldı ve ardından sinirle ters tarafıma doğru yürümeye başladı.

"Bekle bir saniye."

Hiç beklenmeden bende peşinden yürümeye başladım ama beni takmadı. Onun yerine adımlarını hızlandırmıştı.

"Lena durur musun?"

Onu tutmak adına elimi ona doğru uzattım fakat bunu fark edip benden önce davranarak sertçe elime vurdu.

"Rahat bırak beni."

Hiç durmadan yürümeye devam ediyordu. Sonunda böyle olmayacağına karar verip adımlarımı ona kıyasla daha çok hızlandırdım ve başarılı olarak bu kez ona ulaştım.

"Konuşmak istiyorum."

Yerinde durdu. Ardından yavaş bir şekilde dönüp önce bana ardından kolunu tuttuğum elime ters bir bakış attı. Çok fazla sinirli olduğunu fark etmem modumu düşürmüştü.

"Önce kolumu bırak."

Dediğini yaparak anında kolunu bıraktım. Bir ara yeniden yürümeye başlayacağını düşünmüştüm ama neyseki karşımda durmaya devam etti.

"Bana çok kızgın mısın?"

Sorduğum sorunun ardından alaylı bir şekilde güldüğünü duydum. "Evet." 

Verdiği dürüst cevap kaşlarımı kaldırmama sebep oldu. Bir süre sessiz kalıp öylece suratıma baktı. Çok geçmeden de bakışları sertleşmişti. "Sana kızgınım çünkü etrafımda dolanmaya devam ediyorsun ve senin yüzünden Lia benimle uğraşıyor."

Söylediği şey yutkunmama sebep oldu ama kendimi toparlamaya çalışarak savunmaya geçtim. "Sizin o barda olduğunuzdan haberim bile yoktu."

"Tabii canım kesin öyledir."

Bana inanmayarak gözlerini devirdiği sırada sinirlendiğimi hissettim. "Doğru söylüyorum. Gideceğimiz mekanı Lia ayarladı."

Bunun ardından bana düz bir bakış attı. Bana inanmış mıydı bilmiyordum ama sessiz kalması öyle olduğunu düşünmeme sebep oldu.

"Bana inanıyorsun değil mi?" Diye sordum yumuşak bir ses tonu ile. "Lia'yı asla bilerek sana yaklaştırmam."

Ona uzanıp tutmak istedim ama yapamamıştım. Tam karşımda duruyordu fakat bunu yapamayacağımı biliyordum.

"Diyelim ki bunu Lia ayarladı. O bara gideceğimizi nereden öğrenmiş olabilir peki?"

işte bende dünden beri bunu sorguluyordum. Lia bilerek yapmadığını söyleyip durmuştu ama ona tabii ki inanmıyordum.

"Bilmiyorum, belki Taehyung'dan öğrenmiştir."

Lena'nın bakışları daha da sert bir hal aldı. Tam olarak ne düşündüğünü tahmin edemiyordum. Sessiz kalması beni iyice geriyordu.

"Bir şey demeyecek misin?"

Başını başka tarafa doğru çevirdi. O anda ise hüzünlü bir hale bürünmesi yutkunmama sebep olmuştu.

"Ben kendi babamdan bile kazık yedim, kardeşimden de yiyebilirim yani."

Yani Taehyung'un yapmış olabileceğine ihtimal veriyordu. Buna tabii ki sevinemiyordum çünkü yüzünde beliren kırılmış ifade beni mahvediyordu.

"Bak bundan sonra daha dikkatli davranacağım. Lia için bir planımın olduğunu sana..."

"Senin sürekli bir planın var Jimin. Neden hiçbiri bir türlü işe yaramıyor ve her şeyi batırıyorsun?"

Yine sinirlenmeye başlamıştı. Söylediği şeyler yanlış değildi ve koymadı desem yalan söylemiş olurdum.

"Sen plan yapma. Ne yap biliyor musun?" Bana doğru bir iki adım attı. Bir şey demeden ona bakıyordum. "Sadece benden uzak dur. Gerçekten Lia muhabbetinden çok sıkıldım."

Her seferinde yalnızca şu kelimelere takılıyordum, benden uzak dur. Sorunda buydu ya işte duramıyordum. Hem o bunu gerçekten istiyor muydu ki?

Yeniden yürümeye başladı ama bu kez kendime engel olamayarak kolundan normale göre çok daha sert tuttum. Onu kendime doğru çevirdiğimde şaşkınlıkla bana bakıyordu.

"O planları kendi eğlencem için mi yaptığımı sanıyorsun?" Sesimde tıpkı kolundaki tutuşum gibi sert çıkmıştı.

"Senin için yapıyorum aptal. Ayrıca Jimmy içinde yapıyorum."

Bakışları daha da şaşkın bir hal aldı ama çok geçmeden kendini toparlayıp ondan beklediğim gibi sinirle soludu.

"Aptal sensin. Bırak kolumu."

Onu bırakmak yerine daha da sıkı tuttum. "Bırakmıyorum."

Bunun ardından kaşları yukarı doğru kalktı. "Bırakmıyorsun öyle mi?"

Hiç beklemeden başımı olumlu anlamda salladım. Lena aldığı cevaba karşılık sesli bir şekilde güldü.

"Tamam o zaman. Bunu sen istedin."

Ve saniyesine bacak arama bir tekme geçirdi. Hissettiğim yoğun acıyla ağzımdan büyük bir inleme kaçmıştı. Reflesk olarak elim bacak arama gitti ve yere doğru eğildim.

"Hay sikeyim." Acı resmen tüm bedenime yayılmıştı. Zar zorda olsa bakışlarımı ona çevirdim.

"Kızım sen şiddeti neden bu kadar çok seviyorsun ya?"

Asla rahat durmuyordu. Benden daha çok kavga sevdiğini düşünmeye başlayacaktım. Lena'nın gözleri üzerimde gezindi. Önce hafif bir pişmanlık gördüm gibi oldu ama hemen o izleri silmişti.

"Bence şiddet seven sensin. Kaşınmasaydın böyle olmazdı."

"Hiç iyi değilim. Hastaneye gitmem lazım."

Tabii ki o kadar değildi ama belki bana kanarda bir şekilde endişelenmeye başlar diye ümit ediyordum. Hala acıyla başa çıkmaya çalışırken bir gözümü kısıp tepkisini ölçmek adına ona baktım fakat istediğim tepkiyi alamamıştım.

"Abartma. Ayrıca çokta sert vurmadım."

Kanmadığı için derin bir nefes verip doğruldum. Acım biraz biraz geçmeye başlamıştı ama hala sızlıyordu.

"Sert vurmasan ne olur. Özel bölge bu. Hassas diyorum."

Lena gülmemek için dudaklarını birbirine bastırdı. Eğlendiğini görmek hafif heyecan hissetmeme sebep oldu. En azından birimiz eğleniyordu ve bu kişinin o olmasıyla hiçbir sorunum yoktu.

"O zaman sende eline koluna hakim..."

Konuşmasına birden ara verip sustu ve bakışları şaşkın bir hal aldı. Arka tarafa doğru bakıyordu. Verdiği tepki beni meraka düşürdüğü için kaşlarımı havaya kaldırdım.

"Baba?"

Lena kısık bir ses tonu ile konuşmuştu. Bunun ardından tıpkı onun gibi bir şaşkınlıkla hızla arkamı döndüm ve babasının bize doğru geldiğini fark ettim. Adamı görür görmez sinirlerim gerilmişti.

Biraz geri çekilip Lena'nın tam yanında, bize doğru gelen babasına dönük durdum. Adam bir kaç saniye içinde yanımıza ulaştı. Bana hiç bakmadan gözleri direk yanımda tepkisizce duran Lena'yı buldu.

"Kızım?"

Yüzümü buruşturdum. Her ne kadar burada kalıp Lena'yı bu adamdan korumak istesemde bir yandan da işlerine burnumu sokacak bir sıfatımın olmadığının farkındaydım.

"Ben sizi yalnız bırakayım."

Babası beni hiç takmadı. Gözlerimi devirip arkaya doğru gittim ama yanlarından çok uzaklaşmamıştım. Okulun duvarına yaslanıp dikkatimi onlara verdim.

İşlerine burnumu sokmayacak olabilirdim ama bu aşık olduğum kadını yalnız bırakacağım anlamına gelmiyordu.

"Neden geldin?"

Lena'nın sesi hem öfke hemde kızgınlık doluydu. O bu şekildeyken kendimi tutmamın çok zor olacağını biliyordum.

"Seni görmek istedim. Taehyung'da göreceğim ama hala dersteymiş."

"Ne güzel." Dedi Lena gülerek ama sesindeki alayı fark edebiliyordum. "Sonunda çocuklarının olduğunu hatırladığın için tebrikler."

Kollarımı göğsümde birleştirip babasının tepkilerini inceledim. Suratında mahçup olmuş bir ifade mevcuttu ama Lena'nın bunu umursayacağını sanmıyordum.

Eğer onu azıcık tanıdıysam şu an içten içe kendini yiğip bitiriyordu ama bunu babasına asla yansıtmazdı.

Tıpkı bana yansıtmadığı gibi.

"Özür dilerim. Bir türlü gelmeye cesaret edemedim ama sizi asla unutmam. Her zaman aklımdaydınız."

"Bahane uydurmana gerek yok. Sevgilimi bırakıp yanınıza gelemedim desende olur. En azından dürüst olmuş olur."

Lena bunu dedikten sonra yeniden güldü. "Aa pardon! Sen dürüst olmayı sevmezsin. Yalan söyleyip insanları aldatırsın."

Babası bunun ardından hiçbir şey diyemedi. Zaten ne diyebilirdi ki? Lena'nın sonuna kadar haklı olduğunu biliyordu.

"Öyle değil. Gerçekten doğru zamanı bekliyordum."

Babasının savunmasına karşılık Lena hiçbir şey demedi. Onun biraz arka tarafında durduğum için suratını göremiyordum.

"Bak annenizle boşandık ama ben hala sizin babanızım. Onunla ayrılmış olmam sizi görmek istemediğim yada sevmediğim anlamına gelmiyor."

Lena'nın başını onaylamazca iki yana salladığını gördüm. "Eğer bizi sevseydin ailemizi bu şekilde dağıtmazdın." Ardından babasına doğru bir kaç adım attı.

"Madem annemden ayrılmak istiyordun o zaman bunu onunla ve bizimlede insan gibi konuşarak yapabilirdin. Onu aldatmana gerek yoktu. "

Tüm bu olanlara inanamıyormuş gibi sesli bir şekilde güldü. "Üstelik hiçbir şey olmamış gibi beni sevgilinle tanıştırmaya çalıştın. Duygularımı önemsemedin bile."

O gün bende oradaydım. Lena'nın ne kadar üzgün olduğunu hatırladıkça sol yanıma bir ağırlık oturuyordu.

"Özür dilerim. Bencillik yaptığımın farkındayım. Lütfen beni affet kızım."

Derin bir nefes verip yaslandığım yerden doğruldum. Bir yandan Lena'nın vereceği cevabıda merak ediyordun.

"Bunu yapabileceğimi sanmıyorum."

Başının yere doğru eğildiğini fark ettim. Sesi ise fazlasıyla çaresiz çıkmıştı. Sanki ne yapacağını bilmiyormuş gibi.

"Sizi geri kazanmak için elimden gelen her şeyi yapacağım."

Babası Lena'ya doğru bir adım attı. Elini kaldırıp ona uzanmak istediğini gördüm ama çok geçmeden bundan vaz geçmişti.

"Gitmeden önce bir şey daha söylemek istiyorum. Nasıl tepki vereceğini bilmiyorum ama söylemek zorundayım."

Babasının ses tonundan anladığım kadarıyla söyleyeceği şey onu biraz tedirgin ediyordu. Durumun iyice karışacağını tahmin ettiğim için kaşlarım çatıldı.

"Jessica hamile." Konuşmaya devam etmeden önce derin bir nefes alıp göz ucuyla Lena'ya baktı. "Bir kardeşin olacak."

Bunu beklemediğim için dudaklarım şaşkınlıkla aralandı. Lena'nın tepkisini görememek beni olduğumdan daha çok endişeye düşürüyordu.

"Ne?"

Lena'nın şaşkın sesi kısık çıktı ama onlara çok uzak olmadığım için yinede duyabilmiştim. Kendimi tutamayarak onlara doğru adım attım.

"Kaç aylık."

Ses tonundan tedirginlik akıyordu. Bu durum onu yumuşatmış mıydı yoksa tam tersi sinirlendirmiş miydi bir türlü anlayamıyordum.

"Yedi."

Eh yuh ama! Söylediği sayıya bir anlam veremezken kaşlarım çatıldı.

"Yedi mi?" Lena şaşkınlıkla sesini yükseltti. "O kadını gördüğümde hiç hamile gibi durmuyordu."

Evet, dürüst olmak gerekirse bende o zaman hiçbir şey fark etmemiştim.

"O zamanlar belli olmasını istemediğimiz için bol giyiniyordu."

"Çok güzel." Lena alayla gülerek başını olumlu anlamda salladı ama sesi bir yandan da ağlamaklı çıkmıştı. Yutkunup ona doğru bir adım daha attım. Tek istediğim gidip ona sarılmaktı.

"Biz annemi aldattığını bilmiyorken senin hamile bir sevgilin vardı. Harika."

Lena'nın babası derin bir iç çekip başını yere doğru eğdi. "Ne olursa olsun o senin kardeşin. Seninle aynı kanı taşıyacak. Bunun seni birazda olsun yumuşatmasını umacağım."

Alayla güldüm. Onu yumuşatmak için daha doğmayan çocuğunu kullanmayı planlıyordu.

"Git buradan baba."

Babası bir süre bir şey demedi ama durumu kabullenip başını ağır bir şekilde olumlu anlamda salladı. Üzerine daha fazla gidipte durumu iyice karmaşık hale getirmediği için birazda olsun mutluydum.

"Taehyung'a bir şey söyleme olur mu? Kendim söylemek istiyorum."

Birde gereksiz Taehyung vardı değil mi? Benim için önemsiz olduğu için onun varlığı tamamen aklımdan çıkmıştı.

"Seni seviyorum Lena. Görüşürüz."

Babası ona beklenti ile bakmaya başladı. Bir süre belki Lena'dan bir karşılık alır diye bekledi ama tabii ki alamadı. Bunu ümit etmesi bile saçmaydı.

Ardından durumu kabullenip yürümeye başladı. O Lena'nın yanından ayrılır ayrılmaz kendimi karşıda duran bedenin yanına gitmek için hazırladım.

Fakat Lena'nın kaldırımın kenarına oturup bacaklarını kendine doğru çekmesi ile bedenim endişe ile doldu. Hiç beklemeden hızla yanına ulaştım.

"Lena?"

Sesimin fazla endişeli çıkmasına engel olamadım çünkü ağlıyordu. Ne yapacağımı bilemez bir şekilde alt dudağımı dişledim.

"Lütfen beni yalnız bırak."

Kırık sesi ile konuşmuştu. O bu durumdayken onu nasıl bırakabilirdim ki? Benden çok imkansız olan şeyler istiyordu. Belki şu an yanında olmamı istemiyordu ama ben ne olursa olsun onun yanında olacaktım.

"Seni bırakmayacağım."

Neden bilmiyorum ama ağlaması daha da şiddetlenmişti. Bunun ardından hiç beklemeden yere çöküp hemen yanına oturdum.

"Jimin lütfen git."

Hiç beklemeden başımı olumsuz anlamda salladım. "Üzgünsün ve sen zor zamanlar geçiriyorken seni yalnız bırakmayacağım."

Hala ağlamaya devam ediyordu ama başını hafif yukarı kaldırdığını gördüm. Derin bir nefes verip elimi ona uzatmak adına yukarı kaldırdım. Şu an yapmak istediğimi yapsam beni iter miydi?

"Lena lütfen beni itme. izin verde bari sen kendini kötü hissederken yanında olayım."

Bir şey demedi. Bunun bana cesaret mi vermesi gerekiyordu emin değildim ama o an içime dolan cesaret hissi ile kolumu ona doladım. Bu hareketimden dolayı ilk başta gerildi ama beni geri itmedi.

Ve bununla cesaretim biraz daha arttı. Onu kendime doğru çekerek başını göğsüme yasladım ve bir elimi saçlarının üzerine koyup okşamaya başladım. Bu sırada saçlarından burnuma dolan yumuşak koku yüzümü başının üzerine gömüp, derin bir nefes almama sebep oldu.

"Sorun değil ağla. Ben yanındayım."

Ağlaması biraz daha şiddetlendiğinde gözlerimi yumdum. Kendimi çok kötü hissediyordum ama Lena'nın o an beklemediğim bir şeyi yapması kalbimin çarpmasına sebep oldu.

Kollarını belime dolayıp bana daha sıkı sarıldı ve göğsümde ağlamaya devam etti.










Ipagpatuloy ang Pagbabasa

Magugustuhan mo rin

4.6K 451 20
Yüzüne yerleştirdiği amansız bir gülüş birilerinin kalbini delip geçebilirdi. Gözlerindeki o ifade birilerinin mezarı olabilirdi. Bir de gamzeleri va...
8.2K 1K 33
» choi san x girl bir yeni mesajınız var choi san : simon diyor ki... ©sansmeow | 2022.
144K 13K 22
taehyung ve jungkook birbirlerinin yan komşularıydı. there is no other universe then, stay with me texting + instagram 03.02.24 This fiction is dedic...
2.1K 195 8
Jennie üvey abisi Taehyung'un döndürdüğü tüm pis işleri biliyordu. Dealer by beacheas