Mahkumiyet (+18)

By siredtohopeless

4.3M 97.2K 59.8K

❗️Kitap ağır cinsellik ve vahşet içerir❗️ ... "Söz verebilir misin, Liya?" "Sana söz veriyorum, seni sevmekte... More

1. Bölüm : TUTSAK
2. Bölüm : KURTARICI
3. Bölüm : KAÇIŞ
4. Bölüm : MEKAN
5. Bölüm : KIRIK
6. Bölüm : BANA AİTSİN
7. Bölüm : KORKU
8. Bölüm : KARIŞIKLIK
9. Bölüm : SİYAH ŞEHVET
10. Bölüm : TEHDİT
11. Bölüm : DURDURULMAZ
12. Bölüm : YANLIŞ
13. Bölüm : HİSLER
14. Bölüm : ADALET
15. Bölüm : İTİRAF
16. Bölüm : GEÇMİŞTE KALAN
17. Bölüm : KISKANÇLIK
18. Bölüm : KATİL
19. Bölüm : HATA
20. Bölüm : ÇARESİZ
21. Bölüm : KAYIP
22. Bölüm : KÖRDÜĞÜM
23. Bölüm : ONSUZ
24. Bölüm : YENİDEN
25. Bölüm : YARALAR
26. Bölüm : TAKAS
27. Bölüm : ÖZÜR
28. Bölüm : ALEV
29. Bölüm : BEKLENİLMEYEN
30. Bölüm : İHANET
31. Bölüm : DELİK
32. Bölüm : ÇÖKÜŞ
33. Bölüm : ACI
34. Bölüm : GEÇ
35. Bölüm : ZAMANIN SORUSU
36. Bölüm : ÖZGÜRLÜK
37. Bölüm : EKSİK
38. Bölüm : TESLİM
39. Bölüm : KÜVET
40. Bölüm : DEĞİŞİM
41. Bölüm : İKİ BEDEN BİR RUH
42. Bölüm : LANET
43. Bölüm : MAZİNİN BIRAKTIĞI YARA İZİ
44. Bölüm : ALKAN
46. Bölüm : OYUN
47. Bölüm : ÇOCUK
48. Bölüm : BİTİK
49. Bölüm : RÜVEYDA
50. Bölüm : YÜK
51. Bölüm : KÜÇÜK
52. Bölüm : ANLAYIŞ
53. Bölüm : MASKELİ BALO
54. Bölüm : ÖLÜM TANRISI
55. Bölüm : KİR
56. Bölüm : ŞİKAYET
57. Bölüm : HİSSETMEK
58. Bölüm : BURUK SEVİNÇLER
59. Bölüm : DİŞİ ASLAN
60. Bölüm : GÜCÜN DÖNÜŞÜ
61. Bölüm : SEVDALI RUHLARIN TENLERLE DANSI
62. Bölüm : KARŞI KARŞIYA
63. Bölüm : UNUTULAN GERÇEK
64. Bölüm : DUYGULAR
65. Bölüm : KOYU FANTAZİLER
66. Bölüm : CİVAN
67. Bölüm : İTALYA
68. Bölüm : ANNE
69. Bölüm : DEĞER
70. Bölüm : KARDEŞ
71. Bölüm : EV
29. OCAK 1994
72. Bölüm : YENİ HİSLER
73. Bölüm : SANAT ESERİ
74. Bölüm : YAKIŞ
75. Bölüm : BİLİNMEMEZLİK
76. Bölüm : DÖNÜM NOKTASI
77. Bölüm : DÜŞMAN
78. Bölüm : TEHLİKE
79. Bölüm : KÖTÜ İNSANLAR
80. Bölüm : UZAK
81. Bölüm : ZARAR
82. Bölüm : İKİ YÜZLÜ
21. TEMMUZ 1999
83. Bölüm : SARSILMA
84. Bölüm : YAKLAŞAN SON
85. Bölüm : KAZANIŞ VE MAĞLUBIYET
86. Bölüm : YAŞAM
87. Bölüm : ODAK
88. Bölüm : DÜZEN
89. Bölüm : İMKANSIZ
90. Bölüm : GELİŞME
91. Bölüm : KAYBOLAN BENLIK
92. Bölüm : BARIŞ
93. Bölüm : UMUT
94. Bölüm : HAZIRLIK
95. Bölüm : YARDIM
96. Bölüm : MİNİK
97. Bölüm : DENİZ
98. Bölüm : İHBAR
99. Bölüm : 16. EKİM
100. Bölüm : FINAL
Yeni Kurgu: SESSİZ

45. Bölüm : YENİ

32.4K 842 442
By siredtohopeless

Yeni

Geçmişin güçlü esintisinden yüzüme çarpan acı tohumcukları göğüsümü delip içime girdiğinde tüm hücrelerimi etkisi altına almıştı. Buz tutmuş gibi kalakaldığımda, mavi gözlerim hasret kaldığı ela gözlere bakarken içimde hiçbir sevgi kırıntısını hissetmedim. Özlem vardı fakat sevgi var mıydı?

Sevgi ölmüştü. Sevgi bile incinmişti...

Bakışlarını tarif etmekte zorluk çekiyordum. Bakışlarında pişmanlık vardı ama aynı zamanda nedenini bilmediğim bir öfke de sezdim. Kaç saniye geçip gitmişti bilmiyordum, bildiğin tek şey vardı, o da karşımdaki adamın bana büyük bir özlem ve sevgiyle baktığıydı...

"Alkan?" diye sordu Efekan şaşkınca. Sanırım hepimiz bu adamın Alihan olduğunu biliyorduk. "Alkan falan bilmem, Alihan ile bir hesabım var."

Bakışları üzerimden çekildiğinde ağır ağır kafasını Efekan'a çevirdi. Aşağıdan yukarıya kadar onu süzdüğünde gözlerini kıstı.

"Ne hesabımız olabilir?" diye sordu katı çıkan sesiyle. Her şeye rağmen özlediğim ses tonunu duymak zorunda mıydım gerçekten? Sağır olamaz mıydım?

Belinde duran silahı çıkarıp onun üzerine doğrulttuğunda şaşırdığım söylenmezdi. Alihan'ı gördüğü yerde öldürmeye yemin etmişti Efekan.

"Hop hop hop!" diye girdi Uzay araya. "Birader ne yapıyorsun?"

"Ne ayaksın sen Uzay Tetikçi?" diye sordu Efekan tıslarcasına. "Bu herif gözlerinin önünde kız kardeşini öldürmemiş miydi? Koruyor musun şimdi de? Neyin oyunu bu?"

Uzay alay edercesine gülümsedi. "Benim yarattığım malıma kafana estiği gibi silah çekemezsin yalnız. Rica etsem lütfen indirir misin?"

Rica etmesine gülmek istedim ama yapmadım.

"Ya sen Alihan Karalı?" dedi Efekan sertçe. "Öldürmeye yemin ettiğin can düşmanının arkasına saklanacak kadar korkak mısın lan?"

Uzay'ı kolundan tutarak kenara ittiğinde Efekan'ın karşısına dikildi. Boş gözlerle eski dostunun gözlerine bakıyordu.

"Efekan saçmalama!" dedi Uzay sertçe. "Sonradan pişman olacağın işlere kalkışma."

"Bu herif kız kardeşini vurdu gözlerinin önünde!" diye yükseldi tekrardan. Gözleri Ali'nin gözlerini buldu. "Uzay yüzünden ölmedi mi lan kardeşin? Ne bu samimiyet?"

"Gerçekten hesap mı vereceğim?" diye sordu Alihan kaşlarını kaldırarak. "Neden öldüreceğin birisinden bir şeyler öğrenmek istiyorsun?"

Efekan güldü. "Eskiden olsa, ne pahasına olursa olsun seni korurdum. Senin arkanda dururdum ve seni anlardım! Bak ne haldeyiz.." Bu gülüşünün altında acı gözyaşları vardı ama Efekan onları bize göstermiyordu.

"Eğer gerçekten beni öldürmek istiyorsan..." diye başladı Ali söze. "Bekleme, vur beni."

"Yok arkadaş, sen gel buna yeni kimlik ayarla, bunu hapisten kaçır sonra bu böyle yapsın! Boşuna mı uğraştım lan ben o kadar?" diye söylendi Uzay ama Ali onu takmıyordu.

"Yemin ettim." dedi Efekan ve silahı Alihan'ın göğüsüne doğrulttu. "Seni öldüreceğim."

Ben ne olduğunu anlamadan silah patladığında sıçramıştım. Korkulu gözlerle karşımdaki manzaraya baktığımda, Efekan'ın silah tutan kolunun havada olduğunu gördüm. Alihan o sıra kolunu tutuyordu Efekan'ın. Büyük ihtimalle onu engellemeye çalışmıştı.

Uzay aralarına girdiğinde silahı alıp kendi beline yerleştirdi ve Efekan'a döndü. Onu omuzlarından tutarak koltuğa oturttu. "Sen otur bir sakinleş önce."

Fazla sessizdi. Efekan oturuyor sesini çıkarmıyordu. Ali ise bana bakıyordu ama ben ona değil, Koray'a bakıyordum.

O ne hissediyordu? Üç sene önce dostu tarafından vurulmuştu ve ölümden dönmüştü. Şimdi o eski dostu karşısında kanlı canlı duruyordu. Nasıl hissediyordu?

"Alihan Karalı artık yok." dedi Uzay. "Alkan Kalaça var. Onu da beğenmiyorsanız bu benim sorunum değil fakat bir sorunumuz var."

"Ne?" diye sordu Efe.

"Kalacak bir yeri yok."

"Sokakta kalsın?" dedi Efe ters ters. "Bir de buna evimizi mi açalım?"

Uzay bana baktı. "Leyla ile birlikte burada mı yaşıyorsun?"

"Evet." dedim kısaca.

"Burada kalmayacak herhalde?" diye atladı Efekan. "Siktirsin gitsin."

"Kardeşim sen mi bu evde yaşıyorsun?" diye sordu Uzay. "Sevdiği kadına soruyorum ben." Daha sonra bana döndü ve kaşlarını kaldırdı. "Alkan'ı evinde barındırır mısın?"

Gözlerim onunla buluştu. Ela gözleri tüm çıplaklığıyla bana bakarken ben yutkunmuştum. Bu kadar duygulu bakmasına gerek yoktu...

"Barındırmam." dedim. Tavrım netti.

"Karşı evinizde oturan, grubumdan bir kadın var. Adı Rüya. Son çare Alkan'ı oraya yerleştireceğim. Son kararın mı?" Beni kıskandırmaya çalışıyordu aklı sıra ama umurumda değildi. Alihan istiyorsa tüm kadınlarla yaşasın, ilgilenmiyordum.

Omuz silktim. "Keyfin nasıl isterse. Sonuçta Alkan emirlerine uyan uslu bir yavru köpek gibi duruyor orada." dedim aşağılayıcı bir tavırla. "Sesini çıkarmayacaktır."

Gülümsedi. Bu sözümle gülümsedi Ali.

Hasta piç.

"Eski evi ne için duruyor?" diye sordu Leyla ilk kez konuşarak.

"Hatırladığım kadarı ile orası buradan iki saat uzakta?" dedi Uzay. "Teşkilatımın yakınında olması gerekiyor. En yakın ev buradakiler."

Taşınmıştık oradan çok uzak bir yere ama hala istanbuldaydık. Burayı terk etmek istememiştim.

"O kadında kalabilir." dedim rahat bir tavırla. "Yabancıları evimde barındırmıyorum. Görüşürüz." Ayaklanıp merdivenlere ulaşacağım sırada Leyla'nın sesi beni durdurdu.

"Nereye?" diye sordu.

Yutkundum. Omzumun üzerinden Leyla'ya baktım. Alihan'ın bakışlarını üzerimde hissedebiliyordum.

"Taha ile buluşacağım." dedim sadece. Açıkcası ona ihtiyacım vardı. Hayır ona değil, onunla birlikte olmaya ihtiyacım vardı. Sevdiğim, aynı zamanda nefret ettiğim adam geri dönmüştü ve ben onun varlığının kafamı karıştırmasına izin vermeyecektim. Onu unutacaktım ve bunu Taha ile zaman geçirirken yapacaktım.

Daha bir şey demeyip odama çıktım ve kapıyı kapattım. Peşimde seri katili varmış gibi göğüsüm hızla inip kalkıyordu. Elimi kaldırdım ve kalbimin üzerine koydum. Gözlerimi yumup sırtımı kapıya yasladım.

Sakinleşmem gerekiyordu. Geçmişim geleceğime karışacaktı, buna engel olmalıydım.

Üstümdekileri çıkarıp sade siyah bir elbise giydim. Altıma beyaz spor ayakkablarımı giydim ve çantamı omzuma taktım. Derin bir nefes alıp aşağı indiğimde Uzay ve Alihan'ın burda olmadığını gördüm.

"Liya?" diye seslendi Leyla ama dinlemeden kapıya yöneldim.

"Görüşürüz." dedim sadece ve kapıyı açtım. Soğuk rüzgar tenime çarparken evin önünde arabanın önünde hiddetli hiddetli konuşan Uzay'ı ve Alihan'ı gördüm.

Kapıyı kapatmamla birlikte sesin geldiği yöne yani bana döndüler. Bakışlarım ela gözlere değdiğinde irkildim ama belli etmedim. "Görüşürüz, Uzay." dedim ve arkamı döndüm. Hızlı adımlar atarak bir an önce oradan uzaklaşmak istedim.

Ve yaptım da. Uzaklaştım.

-

Sevdiği kadının arkasından hüzünlü gözlerle bakan adamın damarlarındaki kan hissettiği öfke ile daha hızlı akmaya başladı sanki. Donmuş kalmış gibi aşık olduğu beden sokağın köşesinden döndüğünde dişlerini sıktı. Öfkeliydi ve öfkesi kendinden başkasına değildi.

"Bunu kendine sen yaptın." diye konuşan Uzay ile gözlerini çekti boşluktan. "Her şey farklı olabilirdi. Bu sadece senin bok yemen."

"Şunu bil, Uzay." dedi Ali ve ona doğru bir adım attı. "Ben seri katili olmaya devam edeceğim. Kötüleri öldüreceğim ve iş bitecek. Ben senin yarattığın o sikik Alkan Kalaça olmayacağım. Anladın mı?"

Uzay Alihan'ı süzdüğünde dudaklarında alaycı bir tebessüm olmuştu. "En son hatırladığım Alihan Karalı bu değildi... En son hatırladığım Alihan Karalı, 16. Ekim 2020 tarihinde yürüyen ve karşısına çıkan her şeyi öldürmeye yemin etmişti ve öyle de yapmıştı. Ne değişti? Neden kediye dönüştün sen abisi?"

"Seni çekemeyeceğim. Uza hadi." dedi Ali sertçe.

"Üzülmeye hakkın yok." dedi Uzay karşılık olarak. "Her boku sen yaptın."

Alihan'ın cevap vermesini hiç beklemedi. Yanından geçip gitti ve arabaya doğru yürüdü.

"Beni neden öldürmüyorsun?"

Uzay duyduğu yüksek ses ile durdu ve göğüsünü şişiren derin bir nefes aldı. Gözlerini etrafta gezdirdikten sonra Alihan'a döndü ve kollarını iki yana açtı. "Aynısını bende sana sorabilirim?"

"Hayır." dedi Ali ve ona doğru yürüyünce karşısında durdu. "Kardeşini gözlerinin içine baka baka öldürdüm. Neden öldürmüyorsun beni?"

"Senin kardeşinde benim yüzümden ölmedi mi?" diye sordu Uzay. "Ben senin ağzından laf alıp babama söylediğim için ölmedi mi Emre?"

"Seni öldürmek hedefim değildi!" dedi Alihan sertçe. "En büyük cezan kardeşinin ölümüydü. Yaşayarak da çekiyorsun. Ama vuran da öldüren de bendim! Nasıl bu kadar sakin kalabiliyorsun karşımda?"

"Çünkü bu gücün göstergesi." dedi Uzay. "Çünkü Balım daha iyi bir yerde. Benim kardeşim melek oldu. Kim bilir belki öteki tarafta Emre ile sevgili olmuşlardır?" Güldü.

"Hangi oyunun peşindesin, Tetikçi'nin piçi?"

"Oynayalım ve görelim." dedi Uzay.

"Kardeşini gözlerinin önünde geberttim, Uzay!" diye bağırdı Alihan. "Bu mu? Bu mu lan intikamın?"

Alihan'ın yanağına yediği sert yumruk yalpalamasına neden oldu. Elini dudağının kenarına götürdü ve kanı sildi. "Bin şu arabaya. Deli etme beni."

"Öldür beni. Ne duruyorsun?"

"Neden sana böyle bir iyilik yapayım ki?" diye sordu Uzay. "Tüm dostların, arkadaşların senin yüzüne bile bakmıyor. Hatta ve hatta seni öldürmek istiyorlar. Peki ya Liya?" diye sordu Uzay ve sırıttı. "Sevdiğin kadın? O seni tanımıyor bile. Bitmişsin onun için."

"Kes sesini." diye hırladı Ali.

"Taha demek..." dedi Uzay düşünür gibi. "Sevgilisi değil ama sanırım yattığı birisi."

Ali beynine kan sıçramış gibi öfkeyle Uzay'a bakıyordu. Bakışları öldürebilseydi Uzay şu an kesinlikle ölmüştü.

"Kız hayatına bakıyor, Ali." dedi Uzay. "Sen yoksun. Belki seni başkalarının teninde arıyor ama inan seni affetmeyecek. Bunu herkese en detaylı şekilde söyledi."

"Benden başkası dokunamaz ona. Liya buna izin vermez!" dedi Ali acı çekiyormuş gibi hırlarken.

"Git sor. Git öğren." dedi Uzay umursamazca. "Zırlamaya hakkın yok çünkü bu kadını sen yarattın."

Uzay arkasına bile bakmadan Alihan'ın yanından geçip gittiğinde arabanın kapısını açtı ve sürücü koltuğuna bindi.

Ali ise duyduğu şeye inanmadı çünkü biliyordu, sevdiği kadın ne olursa olsun ondan başkasının tenine dokunmazdı. Alihan'ın küçüğü bunu yapmazdı.

———

Dudaklarımda hareket eden ıslak dudaklar hissediyordum. Bedenime çarpan sert bir beden hissediyordum. Tenime sürten bir ten hissediyordum. Ama hiçbiri o değildi.

Taha ile sadece sevişmek için görüşüyordum. Bilmiyorum, belki onu sevişmek için kullanıyordum. Düşünmek istemiyordum sadece bana iyi gelen bir şeyi yapmak istiyordum ve yapıyordum da. Belki bir sürtük olmuştum belki de normal bir şeydi hiçbir şey umrumda değildi. İnsani duygular hissetmek istemiyordum.

İri elleri belimi tutarken ben kollarımı onun boynuna sarmıştım ve kucağında otururken erkekliğinin üzerinde hareket ediyordum. Onun sesli nefes alışverişleri benim kısık sesli inlemelerime karışırken kucağında zıplamaya başlamıştım.

Kafamı boynundan kaldırdım ve yüzüne baktım. Saçlarımı arkaya attı ve dudaklarıma yöneldi. Hoyratça dudaklarımı öperken ona karşılık veriyordum.

Bir saat sonra duştaydım. Bedenimdeki terden arınıyordum. Taha ile sevişiyordum ama tatmin olmuyordum. Gözlerimin önüne sürekli o ela gözlü adamın bakışları geliyordu ve benim çıldırmama ciddi ciddi ramak kalmıştı.

Duş aldıktan sonra eski kiyafetlerimi giydim ve odaya geçtim. Sigara içen Taha ile karşılaştım. Üstünde sadece boxeri ile yatağa oturmuş telefonuna bakarak sigara içiyordu.

"Liya." dedi ve gözlerime baktı. "Ben bir şey fark ettim."

"Ne?" diye sordum kaşlarımı kaldırarak.

"Beni sadece sevişmek için arıyorsun."

"Evet." dedim dürüstçe. "Sana dedim bunu. Yatakta ilişki yaşayabiliriz ama o ilişkide yataktan çıkınca biter." Yutkundum. "Ben böyle birisiyim..."

Taha sigarasından derin bir nefes aldı. "Sorun değil. Bende kendim hakkında bir şey fark ettim."

"Neymiş o?"

"Sana karşı hissettiğim çekim cinsellikten öte değilmiş." dedi düşünceyle. "Duygusal değilmiş. Bunu seviştiğimizde anladım."

Sorun değildi. İkimizinde hissettiği şey tutkuydu.

"Güzel." dedim.

"Gidiyor musun?" diye sordu ve ayağa kalktı.

"Evet. Akşama geliyor saat. Eve gidip dinlenmek istiyorum." dedim.

Başını olumlu anlamda salladı ve yanıma geldi. Uzanıp dudaklarıma sert bir öpücük kondurdu. "Seni kapıya kadar geçireyim madem."

Onayladım ve birlikte aşağıya indik. Ona her şey için teşekkür ettikten sonra evinden çıkmıştım ve yürüyerek kendi evime doğru yol almıştım. On dakika geçtikten sonra evime vardım ve ilk odama çıkıp üzerime rahat kiyafetler giydim. Ardından aşağı inip mutfağa girdim. Yemek hazırlayan Leyla'nın yanağından öptüm.

"Selam." dedim gülümseyerek.

"Hoşgeldin kuzum."

"Hoşbuldum. Neler yapıyorsun?"

"Sebzeli et sote." dedi. "Sen neler yaptın?"

Omuz silktim. "Taha ile birlikteydim."

"Onu gördün diye birlikte oldunuz değil mi? Unutmak istedin çünkü..." diye mırıldandı Leyla. Liya'nın yüzünü avuçladı. "Liya, gerçekleri her ne kadar inkar edersek edelim, kaçtığımız sürece yine çarpacağız onlara."

"Bu konu hakkında konuşmak istemiyorum, Leyla."

"Peki, tamam." dedi Leyla. İkimizinde ağzını bıçak açmadı ve ben ona yemekleri pişirmesinde yardım ettim.

———

"Olur." diye mırıldandı Ali'nin karşısında duran kahverengi saçlı kahverengi gözlü güzel kadın. İnce dudakları ve dalgalı uzun saçları vardı. Boyu 1.70 olmalıydı. "Bende kalmasında sakınca yok. Ortalığı dağıtmasın, yeter."

"Tek derdim evini dağıtmaktı zaten." dedi Alihan.

"Yeni evine hoşgeldin o zaman." dedi Rüya ve göğüsünde bağladığı kollarını çözdü. Elini Ali'ye uzattığında birkaç saniye bekletildi. Ona uzatılan eli tutup salladı. "Hoşbulmuşumdur umarım."

"Siz iyice tanışın edin." dedi Uzay. "Bende eve gideceğim. Rüya, bu akşam cinayetin var unutmadın değil mi?"

Rüya gülümsedi. "Unutmak mümkün mü? Her gün öylesi herifleri öldürmüyorum sonuçta."

"Güzel." dedi Uzay ve uzanıp Rüya'nın yanağından öptü sertçe. "Haber et, aklım kalmasın."

"Tabii ki patron." dedi Rüya alayla. Uzay bu dediğine güldüğünde gözleri Alihan'a değdi. Muhabbetten çok uzak bir ifadesi vardı. Boğazını temizleyip yumuşak olmayan bir şekilde Alihan'ın omzuna vurdu iki kez. "Hadi bakalım. İyi geceler."

"İyi geceler." diye karşılık verdi Rüya. Uzay ötede duran arabasına binip birkaç saniye sonra kayboldu. Rüya kenara çekilip Ali'nin girmesini işaret etti. Büyük eve adım atan Ali ilk önce evi süzdü. Direkt salona giriliyordu ve salonda siyah ve beyaz renkler ağırlıktı.

"Süzmen bittiyse sana odanı gösterebilir miyim?" diye sordu Rüya.

"Olur, göster." dedi Ali umursamazca. Rüya merdivenlere yönelince onu takip etti ve küçük bir koridora çıktılar. Koridorun başındaki odanın kapısını açan Rüya'nın yanına durdu Ali ve odanın içine baktı.

Odanın sağ duvarın yaslı iki kişilik büyük bir yatak ve yanında tahta renginde iki komodin vardı. Yatağın solunda büyük siyah renginde bir dolap vardı. Odanın kapısının yanındada bir kapı vardı orası da ebeveyn banyosuydu. Oda çok büyük değildi ama Alihan için yeterdi.

"Güzelmiş." dedi.

"Hayırlı uğurlu olsun. Eşyaların yok değil mi?"

"Yok." dedi Alihan.

"İlk cinayetini bekle. O parayla kendine üst baş alırsın." dedi Rüya ve omuz silkti. "Bence çok rahat bir hayat. Kötüleri öldürüyorsun çok iyi maaş alıyorsun."

"Ne kadar?" diye sordu Alihan.

"10 bin 910 elli lira." dedi Rüya ve göz kırptı.

Ali dudağını büzdü beğeniyle. "Vay be. Bir haftada kaç cinayet işliyoruz peki?"

"Her iki güne bir cinayet işliyorum ben." dedi Rüya. "Ve iki saate evden ayrılmam gerekiyor çünkü cinayet işlemem gerekiyor."

"Kim?"

Rüya ciddileşti. "Ayhan Kaya. Çocuk kaçırıp pazarlıyor. Aynı zamanda ünlü bir barın sahibi. Fahişe rolünde gidip tanışacağım."

"Anladım. Sana iyi eğlenceler." dedi ve tam odasına girecekti ki Rüya'nın sesi ile durdu. "Alkan." Omzunun üzerinden ona baktı. "Dolapta birkaç kiyafet olucak. Barlas ara sıra bende kalır, ona ait kiyafetler ama sana olucaktır."

"Sağ ol." dedi Alihan ve odasına girip kapıyı kapattı. Hiç beklemeden üzerindeki siyah kot çeketi çıkarıp yatağın üzerine attı. Beyaz tişörtünü ve kot pantolonunu da çıkarıp bir yerlere attığında banyoya girip kapıyı kapattı. Üstünde kalan son bez parçasını da çıkarıp duşa kabinin içine girdi.

Soğuk su kaslarını rahatlatırken kafasını arkaya attı ve ellerini yüzüne götürüp sıvazladı. Gözlerinin önüne sevdiği kadının bomboş olan bakışları geldiğinde canı yanıyordu. Bir de üstüne sevdiği kadının başka bir adamla nasıl seviştiğini hayal ettiğinde hareket eden her şeyi öldürme isteği ile dolup taşıyordu.

Liya bunu ona yapmazdı diye düşünüyordu ama çok yanılıyordu ve gerçeği öğrendiğinde çökecekti.

Elini duşa kabinin soğuk fayansına yasladığında başını eğdi ve üst bedenini şişiren derin bir nefes aldı. Kaç dakika duş aldı saymamıştı. Cezaevinde duşlar bile çok pis olurdu ve Alihan üç senenin kirinden arınmak istercesine bir saat duş almıştı.

Bedenindeki kir yok olmuştu belki ama içindeki kirlere ne olacaktı? Eriyip damarlarına akacaktı ve sonra Alihan Karalı'da, Alkan Kalaça'da çok kötü olucakşlardı.


Salondaki koltuğa oturmuş üçüncü sigarasını içiyordu Ali. Sarıya boyattığı saçları nemliydi. Barlas'ın kiyafetlerinden siyah bir eşofman ve gri bir tişört seçmişti. Ayakları çıplaktı. Fazlasıyla uzayan sakallarınıda tümden tıraş etmişti ve bebek yüzünü ortaya çıkarmıştı.

Sarı saçları ve sakalsız yüzü onu değiştirmişti. İnsan içine çıktığındada griye giden mavi lensler takacaktı ve bu onu tamamen değiştirecekti ve tanınmaz hale gelecekti.

Merdivenden gelen tık tık sesleri ile başını kaldırdı Alihan. Rüya salona indiğinde onu tepeden tırnağa kadar süzmüştü ve ardından yine gözlerine kadar süzmüştü. Üstüne siyah, parlayan taşların olduğu derin göğüs dekolteli elbise giymişti Rüya. Ayağına siyah topuklularla kombinini güzelleştirmişti. Makyajı ve yukarıdan at kuyruğu yaptı kahverengi saçlarını düzlemişti.

Fazlasıyla seksi görünüyordu.

"Güzelliğime doyamadın değil mi?" diye sordu Rüya yine alayla. "O değilde, para karşılığında erkeklerle birlikte olan bir kadın böyle mi giyinir bilemedim. Kötü bir şey değil sonuçta ama ben nasıl hareket edeceğimi şaşırdım."

"Seksi görünüyorsun." dedi Ali dürüstçe. "Bence gayet uygun. Hele o kırmızı ruj." diye ekledi.

Rüya güldü. "Kırmızı ruj önemli tabii."

"Nasıl öldüreceksin adamı?" diye sordu Ali. "Umarım basitçe öldürmezsin. Yaptığı suç çok büyük.."

"Saçmalama." dedi Rüya. "Acı çektireceğim. Sen bana güven, ev arkadaşım..."

Ali başını salladı. "Gözlerindeki nefreti en iyi kendimden biliyorum. Güveniyorum."

"Güzel o zaman."

Sigarasını derince içine çekti Alihan ve dumanını dişarı üfledi. "Bende gelsem?"

"Ha?"

"Bende gelsem diyorum. Üç sene boyunca kimseyi öldürmedim. Öncesinde profesyonel bir seri katildim. Bu bir bağımlılık gibi, ihtiyacım var öldürmeye..."

Rüya başını olumsuz anlamda salladı. "Hayır, bu görev için sadece beni ayarladı Uzay. Her şey planlı. Yarın sende cinayet işleyeceksindir. Sabır etmelisin."

"Sabır?" diye sordu Alihan ve güldü. "Üç sene dedim, Rüya. Siktiğimin üç senesi! Öldürmeye ihtiyacım var!"

"Ben gideceğim ve sen beni takip etmeyeceksin." dedi Rüya. "Senin yerine de öldürürüm, Alkan."

Ali histerik bir kahkaha attı. "Siktir git, Rüya. Sinirim tepemde zaten."

"Bay bay." dedi Rüya umursamazca ve kapıya doğru yürüdü. Elinde küçük bir çanta vardı ve içinde çakılar vardı.

"Dikkat et." demeyi ihmal etmedi Alihan. Rüya omzunun üzerinden ona doğru döndü ve göz kırpıp evden çıktı. Alihan sertçe koltuğa yumruk atıp ayağa kalktı. Mutfağa gidip dolaplarda içki aradı. Sonunda bir viski bulduğunda bardağa gerek duymadan şişeyi kafasına dikerek tekrar içeri girdi.

———

Uykulu bir şekilde esnerken daha fazla kitabı okuyamadım ve ayağa kalktım. Odamda sadece sütyen ve şort ile durduğum için dolabıma yöneldim ve içinden bir hırka aldım. Önünü çekmeye gerek duymadım. Dolabı tam kapatacakken o kutu geldi gözlerimin önüne.

Alihan'ın geçmişine dair birkaç fotoğraf ve mektup olan bir kutu. Eski Ali'ye ait olanlar...

Kutuyu elime aldım ve kapağını açtım. İlk gördüğüm fotoğraf çerçevede olan Emre ve Ali'nin bir selfiesiydi. Elime alıp fotoğrafa baktığımda yüzümde bir tebessüm oldu.

Emre, kameraya bakarak elini Alihan'ın yüzüne götürmüş ve yanaklarını sıkarak dudağının büzüşmesine neden olmuştu. Alihan balık gibi kameraya bakarken, Emre parıldayan yeşil gözleri ile kocaman gülümsemişti ama gülümsemesi komik çıkmıştı.

Alihan'ın isteksiz ela gözleri, Emre'nin abisinin yanaklarını sıkarak kameraya komik bir poz attığı fotoğrafa bakarken gülümsüyordum. Elimi kaldırıp parmaklarımı ilk önce sevdiğim adamın üstüne koymuştum.

Bu zamanda tanışsak ne olurdu ki? Böyle bir canavara dönüşmesini engelleyebilecek tek kişi ben olurdum ve böylelikle kimsenin hayatı mahvolmazdı.

Daha sonra Emre'ye dokunduğumda sanki enerjisini hissetmişim gibi içim doldu. Gülmek istedim ama yapamadım. Keşke yaşasaydı diyordum ama bu hiçbir şeyi geri getirmezdi.

Emre ve Ali'nin fotoğraflarına baktım bir süre. Bir fotoğrafta Emre Ali'yi ısırıyor, Ali de yüzünü acıyla buruşturuyordu. Diğer fotoğrafta Ali Emre'nin saçlarını karıştırıyordu ve Emre'de küçük bir çocuk gibi mutlulukla gülümsüyordu. Abi kardeş birbirlerini çok sevmişlerdi ve bu her yanlarından belli oluyordu.

Kutuyu kapatıp tekrar dolabıma koyduğumda içime sıkıntı çökmüştü.

Ben kötü birisi miyim? Kötü birisi mi olmuştum? Taha ile duygusuzca seks yapmam, insanları umursamamam, soğuk davranmam... Bunlar beni çekilmez mi yapıyordu? İğrenç mi yapıyordu?

Bilmiyordum. Bilmesem de daha iyi olurdu.

Saat gece ikiydi. Leyla uyumuş olmalıydı. Su içip yatsam iyi olurdu.

Aşağı inip mutfağa gittim ve dolaptan bardak çıkarıp çeşmeden su doldurdum. İki bardak içtikten sonra bir rahatça genirdim. Mutfaktan çıkıp odama gidiyordum ki zil çalmıştı.

Kimdi gecenin bu vakti?

Kapıyı yürüyüp açacaktım ki bağıran bir ses duydum. "Aç kapıyı Liya!"

Alihan...

Yutkundum ve üstümdeki hırkanın fermuarını göğüslerime kadar çektim. Kapının kulpunu indirip kendime doğru çektim ve kapıya yaslanmış Alihan Karalı ile karşılaştım. Sarı saçları alnına dökülmüştü ve ela gözlerinin akı kırmızıydı. Üzerinde eşofmanları ve siyah kot çeketi vardı.

Beni süzdüğünde ağzını resmen ikiye ayırarak gülümsedi. "Merhaba."

"Ne arıyorsun burada?" diye sordum kaşlarım çatılırken.

"Ali gelmek istedi, ben değil..." dedi başını iki yana sallayarak. Konuşurken ağzını garipçe hareket ettiriyor ve kelimelerini uzatıyordu. Sarhoş olduğu her yanından belliydi.

"Ali'yi burada isteyen yok ama. İyi geceler." dedim ve kapıyı kapatacakken güçlü eli kapıyı tuttu. Hatta kapıyı geriye ittirerek içeriye daldı. "Ne yaptığını sanıyorsun? Evime giremezsin!"

Umursamazca gözlerini devirdi ve salona doğru adımladı. Sinirle arkasından kapıyı kapattığımda salona girdim. Etrafa bir bakış attıktan sonra kendisini koltuğa bırakmıştı ve yayvanca oturdu. Elini kirlentin altına götürdüğünde kaşlarımı çattım. Elini çıkardığında elinde olan şeye baktığımda gözlerim irileşmişti.

Leyla'nın dantelli ve ince ipli kırmızı renginde seksi bir sütyeni.

"Ooo." diye uzattı Alihan beğeniyle yüzünde çapkın bir gülüş oluşurken. "Senin mi bu?"

Yanına yürüdüm ve sütyeni elinden alıp yere attım. "Evime girmene müsaade etmemiştim! Çıkacak mısın artık?"

"Yo." dedi omzunu silkerek.

"Git!" dedim öfkeyle.

"Yo." dedi tekrar.

"Ne istiyorsun?" dedim sabırlı olmayı dilerken.

Omzunu silkti. "Birçok şeyi... Alamayacağım onca şeyi..."

"Bu benim sorunum değil." dedim acımasızca. "Tek istediğim var o da evimi derhal terk etmen."

"Sıçacağım şimdi evine!" dedi birden sertçe. "Ne evmiş lan! İstediğim yerde dururum."

"Ağzını topla." dedim dişlerimin arasından.

Alihan kot çeketini çıkardığında gri tişörtüyle kaldı ve beni hiç umursamayarak koltuğa iyice yayıldı. Uzanır pozisyona geçtiğinde ellerini karnına koydu ve tavanı izledi. Çok yavaş nefes alıyordu.

"Çok üzülüyorum." dedi kısık çıkan sesiyle.

"Neye?" diye sordum.

"Yaptıklarıma." dedi ve yutkundu. Çatık duran kaşlarımı serbest bırakıp yanına yürüdüm. Oflayarak dizlerimi yere koydum ve yan profiline baktım. "Daha doğrusu yarattığım bu insanlara."

"Yarattığın?" diye sordum.

"Liya'm..." diye mırıldandığında derin bir nefes aldım. Kafasını bana çevirdiğinde göz göze geldik. "Başka erkeklerle yatıyor musun?"

Yutkundum. Dilimi dudaklarımdan geçirdim ve mavilerimi elalarına diktim. "Sarhoşsun. Ayık kafayla sorman daha mantıklı olur. Yarına kadar hatırlamazsın."

"Olsun." diye fısıldadı. "Şimdi bilip şimdi acısını çekeyim. Yarına unutsam da olur..."

"Evet." dedim dürüstçe. "Taha ile yatıyorum. Ondan başkası da olmadı."

Kaskatı kesildi. Gözleri şaşkınlığını ele verirken sıkılaşan çenesi de sinirlendiğini gösteriyordu. Dilini dudaklarından geçirdiğinde bakışlarını üzerimden çekti. Çok kırılmıştı, çok üzülmüştü ama yapabilecek bir şeyim yoktu. Olsa da yapmazdım.

"Neden yaptın?"

"Çünkü ona karşı bir çekim hissettim." dedim.

"Doğruyu söyle bana." dedi Alihan gözlerini sinirle yumduğunda. "Seni onun teninde aradım de bana!"

Burnumdan sert bir nefes verdim. "Seni onun teninde aradım. Oldu mu?"

"Buradayım." dedi ve gözleri tekrar gözlerimle buluştu. "Geldim, Liya. Benim işte, sevdiğin adamım ben."

"Ya değilsen? Ya unuttuysan seni? Ya Taha ile vakit geçirirken senden vazgeçtiysem? Ya sen artık yoksan?" diye sordum.

"Sus." diye tısladı. Gözleri sulanmıştı. "Sen beni seviyorsun."

Başımı iki yana salladım. "Sevmek yetmiyor. Yetmeyecekte."

"Bitti!" dedi sertçe. "Artık o piç yok. Ben varım. Tenini aradığın o adam var. Buradayım, Liya. Hadi, soyunalım ve sevişelim. Tam burada ve şimdi."

"Tek bildiğin şey bu zaten."

"Tek bildiğim şey seni sevdiğim." dedi. "Seni her şeyinle istiyorum ama bunun mümkün olmadığını da biliyorum. O yüzden tenini soracağım, teninin varlığını hissedeceğim..."

"Hayır." dedim. "Sevişmeyeceğim seninle."

Elime değen soğuklukla bakışlarımı indirdim. Elimi tutmuştu. Elleri çok soğuktu. Avucunun içinde tuttuğu elimi alıp kendi bedenine yönlendirdi. Elimi tam pantolonunun önüne koyduğunda göğüsümü şişiren bir nefes aldım.

"Hissediyor musun?" diye sorduğunda dudaklarımı yaladım. "Ne kadar sertleştiğimi hissediyor musun?"

"Hissediyorum." dedim. Elimi neden çekmiyordum?

Yutkundu. "İçinde hissetmek istiyor musun?"

"Hayır." dedim.

Elini pantolonunun önünde olan elimin üzerine koydu ve elimi erkekliğine iyice bastırdığında gözlerimi yumdum. "Emin misin?"

Elimi orasından çektim ve dişlerimi sıktım. "Eminim! Seni hiçbir şeyinle istemiyorum!"

Bakışları dondu. Acısını ve üzüntüsünü kusan gözlerine baktım ve yutkundum.

Acımak yok, Liya. Acımak yok.

"Nasıl istersen." dediğinde kafasını kirlente iyice gömdü.

Gözleri yine gözlerimi buldu. "İnkar ediyorsun ama ben gerçeği biliyorum. Beni seviyorsun. Ve haklısın sevmek yetmiyor." Bakışları karnıma indiğinde yüzünü buruşturur gibi oldu. "Sevdiğin adam hem seni hem de bebeğini öldürdü çünkü."

Dolan gözlerimi kırpıştırdım. Ağlamak da yoktu!

Alihan sarhoştu. Sızmasına az kalmıştı. Yıllarca aradığım soruların cevabını şu an alabilirdim ve alacaktım da.

"İster miydin Ali?" diye sordum zayıf çıkan sesimle.

"Neyi?" diye sordu.

"Onu." dedim buruk bir tebessümümle.

"Miniği mi?" diye sordu ve hatta kekeledi. Minik... Miniğimiz...

Başımı olumlu anlamda salladığımda gözleri doldu ama buna rağmen gülümsemişti. "Hayatıma, benim parçam olan bir miniği almayı çok isterdim..."

Akmak isteyen gözyaşlarımı zapt edemedim. Ve o an, ikimizin de gözlerindeki yaşlar aktı. O bana üzüntüyle bakarken benim yüzümde buruk bir tebessüm vardı. "Baba olmayı istiyor muydun?"

"Evet..." dedi. "Çocuklarının babası olabilmek için kurşuna dizilirdim." Daha sonra bakışlarını gözlerimden çekti ve tavana dikti. "Her ne kadar ellerim kanlı olsa bile, her ne kadar pislik birisi olsam bile bir gün çocuklarının babası olmayı hayvan gibi istiyordum."

"Tamam." dedim birden. "Yeter bu kadar."

"Hep baba olmak istiyordum sanırım ama bunu kendime itiraf edemedim. O intikam hırsım varken yapamazdım... Ama şimdi her şey bitti. Liya, tekrardan bir bebeğimiz olsun."

"Babası kiralık katili olan bir çocuğu dünyaya getirmem! Senden olan bir çocuğu hele asla getirmem! Her şey farklı olabilirdi ama olmadı. Oldurmadın, Alihan."

"Ben bebeğimizi kendimden bile korurdum!" dedi birden bağırarak. "Ona zarar gelmesine asla izin vermezdim. Beni babamla karıştırma!"

Gülümsedim ama bu samimiyetten çok uzaktı. "Sen aynı babana benziyorsun, Alihan Karalı. Aranızda bir fark yok!"

"Ne dediğine dikkat et!"

"Sende siktir git artık evimden!" dedim birden ayağa kalkarak. Elimi kaldırıp kapıyı gösterdim. "Hadi!"

"Siktirmiyorum."

"Ali git!"

"Bir daha ağzını açarsan seni altıma yatırırım. Kiyafetlerini üzerinde yırtarım ve dudaklarımı bedeninin her milimetresinde gezdiririm. İçine öyle sert girerim ki, kalçalarını morartırım." diye açık açık tehdit etti ve ciddi olduğu her yanından belliydi. Ondan beklerdim.

Asıl kızdığım şey bedenimin bu sözlerine tepki verdiğiydi. Kasıklarımda hareket eden bir şey hissettim. İstiyordum. Ama onunla yatamazdım, bu doğru değildi... Ben iki erkekle aynı anda yatan bir kadın olamazdım. Değildim.

Çalan bir telefon aramızdaki derin sessizliği bozarken Alihan cebinden telefonunı çıkardı. Oflayıp kulağına götürdü. "Hım?" Bir süre sustu. "Sanane neredeysem?" Uzay ile mi konuşuyordu? "Rüya, yat zıbar uğraşamam seninle." Rüya... "Karşı tarafındaki evdeyim. Sevdiğim kadının yanındayım." Uzun süre karşı tarafı dinledi. Daha sonra gözlerini devirip telefonu kapattı ve koltuğa attı.

Üç dakika sonra kapı çalmıştı. Kaşlarımı çattım ve kapıya doğru yürüdüm. Kapıyı açıp karşımda duran güzel kadına baktım.

"Selam." dedi ve gülümsedi. "Ben Rüya. Alkan'ı almaya geldim."

"Selam, geçsene." dedim ve kenara çekildim. Minicik elbisesi ve topuklu ayakkabları ile içeri girdi. Çok seksi bir kadındı.

Bende arkasından içeri girdiğimde Alihan'ı kafasını koltuğun başlığına yaslamış şekilde oturduğunu gördüm.

"Kalk gidiyoruz." dedi Rüya.

Ali kafasını yavaşça kaldırıp kısık gözleri ile Rüya'ya baktı. "Pardon?"

"Evde olman gerekiyordu canım benim."

"Benimde seninle birlikte cinayet işliyor olmam gerekiyordu." Ekledi. "Canım benim!"

"Baş belası olma." dedi Rüya ve ofladı. "Koskoca adamsın! Şu haline bak. İçtin mi sen?"

"O kadar belli oluyor mu ya?" diye sordu ikimize de bakarak.

"Evet canım, oluyor." dedi Rüya.

Ali onu uzunca süzdükten sonra göz kırptı. "Nasıl öldürdün adamı? Daha doğrusu öldürebildin mi?"

"Suda boğdum." dedi Rüya normal bir şeyden bahsedermiş gibi. Bu tatlı gülüşlü kız buz gibi katildi. Seri katili, kiralık katiliydi...

"Sıkıcı." dedi Ali. "Kan çıkmadan öldürmek olmaz."

"İsminin anlamını taşıyorsun, Alkan." dedi Rüya ve kollarını göğüsünde bağladı. "Alkan isminin anlamı kan, vahşet... Ve sen kanı da, vahşeti de çok seviyorsun."

Öyleydi. Alkan ismi ona çok uymuştu.

"Doğru." dedi Alihan.

"Hadi kalk." dedi Rüya. "Gideceğiz!"

"Lan benimle mi uyuyacaksın?" diye yükseldi Alihan. "Siktir git amına koyayım. Çattık manyağa!"

Rüya kötü kötü baktı. "Burada mı kalacaksın?"

"Hayır." dedim çabucak. "Seninle gelecek."

"Yoo!" dedi Alihan. "Buradayım ben!"

"Alkancığım, burada istenmiyorsun..." dedi Rüya sahte bir üzüntüyle. "Bence benimle gelmelisin."

"İstemiyorum ben seninle gelmek!" dedi çocuk gibi. "Sen git bensiz insan öldür, tamam mı?"

"Küçük çocuk gibi alınmışsın şu hale bak!" dedi Rüya ve kendisini tutamayıp güldü. "Açıkcası seni cinayet işlerken izlemek isterim. Acaba orada gözü dönmüş bir canavar olabiliyor musun?"

"Daha fazlası." dedi Alihan gülerek.

Rüya bana döndü. "Benimle geleceği yok. Burada mı kalsın?"

Derin bir nefes aldım. "Kalmasından pek haz etmiyorum. Ama kalsın, sızmasına da az kalmadı. Dayanabilirim yani."

"Sana bol sabır." dedi Rüya gülümseyerek.

"Lazım olucak bence." dedim bende samimi bir edayla. "Geçireyim seni."

"Olur."

Rüya'yı geçirdikten sonra derin bir nefes aldım ve tekrar salona döndüm. Alihan'ı koltuğa uzanmış bir şekilde gördüğümde yutkundum. Demek ki sızmıştı. Hayırlısıyla!

Ayağının ucunda duran battaniyeyi aldım ve üstünü örttüm. Boyattığı sarı saçları alnına düşüyor ve sakalsız bebek yüzü sanki parlıyordu. Ona sarılmak için nelerimi vermezdim ama içimdeki öfke buna izin vermiyordu ve iyi ki vermiyordu.

O bizi mahvetmişti.

Hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı çünkü eski o kadar kirliydi ki, eskiye girsek sağ çıkamazdık...



• Bölüm sonu •

Uzun süre ardından yayınladım kitabı yeni bölümüyle bir rahatladım anlatamam dödkckeldkeldk

Nasıldııı? Beğendiğiniz, beğenmediğiniz yerler?

Şunu da belirtmek isterim arkadaşlar.
Şiddet, kan, vahşet ve cinsellik kısımlarına işaret koymayacağım. Mahkumiyet +18 bir hikaye, her şeyiyle öyle... Çabuk etkilenenlerin okumasını tavsiye etmiyorum.

Seviliyorsunuzzz, bidahaki bölüme görüşmek üzeree

Continue Reading

You'll Also Like

12.7K 779 20
Savcı Sevim İpek Karalar & Yüzbaşı Kadir Ateş Akarsu
15.7K 1.2K 20
Her Türk asker doğardı. Lakin sadece bazılarının yaşamı asker olarak son bulurdu. Onlar vurulduklarında değil, unutulduklarında ölenlerdi. Onlar şanl...
522K 28.1K 34
Yaş farkı vardır, dikkate alarak okuyun. Karakterlerime gelen en ufak hakarette engellenirsiniz. Siz: adınız lütfen bayım :) 0535*: Karşılığında bana...
3.6K 2.4K 23
Zümrüdü Anka kuşunun yedi vadisinden geçen yedi kuşun yenildiği bu yolda, ben sekizinci kuş olarak Zümrüdü Anka kuşuna varmışdım. Göz göze geldiğim b...