XI - GEÇMİŞİN ENKAZI

754 61 6
                                    

Keyifli okumalar.

Lütfen yorumlarınızı eksik etmeyin.

Birikmiş hesapların, birikmiş kirli yamasıydım

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Birikmiş hesapların, birikmiş kirli yamasıydım.

Sebepten ötürü, sebebe bağlı prangalara bağlıydı her adım atışım. Mantık ve kalbin birbiriyle çarpıştığı bu mağlubiyette, en büyük zararı yine ben alıyordum. Çetrefilli bir savunmanın önüne geçemiyordum hiçbir zaman. Ya fırtına savuruyor ya da nahif bir rüzgâr esintisi... Zarar yine bana oluyordu, fazlaca tepe takla ediyordu hayatımı olanlar. Hislerimin tebeyyünü yine ben oluyordum.

Nikâh olalı birkaç gün geçmişti. Kaldığım eve yabancıydım, burası benim kafesim ben ise bu kafeste sessizliğini koruyan kuştum. Oğuz'u kendimden uzak tutuyordum. Odadan dışarıya fazla çıkmadığım için yüzünü fazla görmüyordum, görmekte istemiyordum. Onunla olan mesafemiz yemek ve bazı hâl dışında birbirinden oldukça uzaktı. Aynı odada kalmak için çok diretmişti ama kazanan ben olmuştum.

Kapı büyük gürültüyle açıldı. İçeriye giren Oğuz'un bıkkınlık ifade eden bakışları beni bulduğunda biraz sonra bütün sinirini benden çıkaracağını anlamam güç olmadı. Ellerini kumaş pantolonunun cebine sokup yavaştan yanıma yaklaştı. Kapıyı açtığı o an yoktu davranışlarında ama suratı kaskatı kesilmişti.

"Odaya kapanınca bir şeyler değişiyor mu?"

"Yüzünü görmemekten iyidir." Alayla kıvırdı dudaklarını. Bu tavırları kıyamet öncesi sessizlik gibiydi. Elini ensesine götürüp sıkkınca ufaladı.

"Bize neden bir kere şans vermeyi denemiyorsun?"

"Bunu bile bile evlendin benimle"

"Tamam, dediğin gibi olsun. Fakat bundan sonra beraber yaşayacaksak hayatı birbirimize zehir etmenin bir manası yok. Evlendik biz Aymira. Biraz olsun sev beni istedim."

"Bu yaptıklarına rağmen seni sevebileceğimi mi düşünüyorsun? Fazla küçümsüyorsun duygularımı." Dudağını birbirine bastırıp düz çizgi hâline getirdi. Tekrar umursamaz tavrına bürünüp bana öfkeyle baktı. Umurumda değildi ne hissettiği. Onun zorba tavırları beni ondan biraz daha uzaklaştırıyordu. O bende sadece yabancıydı.

"Şirketin kokteyli var, hazırlan birazdan çıkarız." Konunun birden başka yöne çevrilmesi kaşlarımın aralanmasına sebep oldu. Duymak istemediği gerçeklere kapatmıştı kulaklarını. Duygularımı arka plana atmak istiyordu ama bundan kaçamıyordu da. Bir müddet davranışlarını izledim. Yüzündeki ifade yıkık döküktü. Ellerini cebine koyup kapıya yöneldi. Onun dediğini yapmak istemiyordum. Onun kafesine ne kadar kilitlenmiş olursam olayım ona itaat edecek değildim. O kadar güçsüzleştiremezdim kendimi.

"Ben gelmeyeceğim." Bedenini bana çevirip yüzünü buruşturdu. Elini saçlarının arasından geçirip öfkeyle soludu. Ona karşı zıt davranmam pek hoşuna gitmiyordu. Bundan bazen zevk alıyordum, onun düşündüğünün aksine bir karşılık vermiştim... Zaferi o değil ben kazanıyordum.

GECENİN NEZDİNDEKİ AY Where stories live. Discover now