Bölüm 10

183 12 6
                                    

Hayley Marshall'ın ölüm yıl dönümünde bir gün önce :

Kendimi birazcık da olsa dışarı atmıştım .

Bizim şehrimizin her köşesinde bir renk vardır ve ben bunları görmeyeli baya olmuştu . Sokakta kulağımda müzikle etrafı izleyerek yürüyordum .

Marcel'i geldiğimden beri görmemiştim . Halama sorduğumda ise Marcel'in şehirle alakalı işleri halletmesi gerektiğinden eve gelemediğini söylemişti .

Marcel yine bir şeyler karıştırıyorsun gibime geliyor ama her neyse ...

Aklımdaki düşüncelerle yürürken sanat sokağına girmiştim bile . Burası babamın en favori mekanlarından biriydi . Buraya sık sık gelir tablolarını buradaki insanları izleyerek yapardı . Bir kaç kere beni de getirmişti küçükken . Beraber yaptığımız tek tabloyu burada yapmıştık .

Yüzümde oluşan gülümsemeyle beraber caddenin başından sonuna kadar sırasıyla dizilmiş tabloların önünden sırasıyla geçerken yaklaşık 7 . Tablonun önündeki 3 kişi bağrışmaya başladılar . Kaşlarımı çatarak o tarafa doğru hızlı ve emin adımlarla yürürken sağ kulağımdaki kulaklığı çıkardım .

"Bu büyücülerin işi ..."

"Bu imkansız büyücü diye bir şey yok ki ?"

"Bunu kim yapıyor ?"

"Hope M. Kim be ?"

Adımı duyar duymaz insanların yanına gelir gelmez hafifçe öksürüp bana bakmalarını sağladım . .

"Merhabalar , sorun ne ?"

Bana dönüp beni baştan aşağıya süzdüler .

"Turist misin ?" Diye sordu sarı saçlı olan oğlan . Yanındaki kızıl saçlı kız ise ona dirseyiyle vurdu ve yalancıktan öksürdü.

"Tablolarımıza bak. Bu kadar uğraştık ama gözümüzün önünde üstü kırmızı harflerle bunlar yazıldı . Hemde tek tabloda değil benim tablomdan taa Amy'nin tablosuna kadar ."

Elliyle gösterdiği tablolara baktığımda ne demek istediğini anlamıştım .

"Buradaki dedikodular doğruymuş demek ki ..."

"Sus seni gerizekalı , turisti korkutacaksın ."

Onları dinlerken gözüm hâlâ tablolardaydı .

Tek tek her tabloya harf harf yazılmış kıpkırmızı harfler ...

N-E. İ-Ş-İ-N. V-A-R. B-U-R-D-A. H-O-P-E. M.

Sağ elimin işaret parmağıyla kırmızı boyaya dokunduğumda hissettiğim enerji çok tanıdıktı .

"Burda ne işin var Hope !"

Arkamdan bana bağıran kişiyi çok iyi tanıyordum .

"Hope sen miydin ?"

"Aman tanrım ben seni turist zannetmiştim ."

"Noluyor amına koyayım."

Arkama kaşlarımı çatıp döndüm .

"Bu ne şimdi Malachai ! İnsanların tablolarını mahvetmişsin ."

Bu sefer o kaşlarını çattı ve işaret parmağını beni tehtit edermişçesine bana uzattı .

"Hope ne bok için buraya geldin !"

Bu çocuk iyi mi ? Bana hiç böyle davranmazdı .

Çatık olan kaşlarım şaşkınlıktan havaya kalktı .

The TribridWhere stories live. Discover now