Bölüm 25

44 7 5
                                    

Kıyamet gününe son 3 gün ;

Hope'un içinde patlamaya hazır bir volkan vardı . Tüm gece boyunca Lizzie ile Kai'la alakalı tüm kitapları incelemişlerdi . Öfkesi her okuduğu olaylarla daha da artıyordu . Sorun Kai'ın yaptığı kötülükleri öğrenmesi değildi . Sorun ona bu kadar körü körüne inanmasıydı .

Aklında kurduğu ufak planıyla Kai'la yüzleşecekti .

Kimseye haber vermeden saat öğlene doğru gelirken okuldan ayrıldı . Şuan en sakin yerlerden biri olan Yeşil Bahçe adındaki Mikaelsonlar konağına gitti . İçeriye girerken Kai'a buranın konumunu attı ve başka bir şey yazmadı .

Kafasında oluşturduğu şey şuydu : Kai buraya geldiğinde onu bu konağa büyüleyecekti ve Alaric'a haber verecekti .

Ona göre en mantıklı olan şey şuanlık buydu.

Kai , telefonuna gelen konumu görünce bir kaç saniye afalandı . Çünkü konumdan başka bir şey yazmıyordu . Önemli bir şey olmuş olmalıydı. Hızlıca ceketini üstüne geçirdi ve arabasına atladığı gibi yola çıktı .

O yolda iken Hope güçlü bir kilitleme büyüsüne başlamıştı bile ...

Yaklaşık yarım saat sonra Kai , konağın önüne gelip arabadan indi . Koşarak kapıya yöneldi ve açtığında yerde oturan Hope'u gördü. Bir kaç adım içeriye girdiğinde bir değişiklik olduğunu hissetti ve tam arkasını dönüp koşacakken tüm giriş ve çıkışlar Hope tarafından mühürlenmişti .

Kai hızlıca Hope'a döndü ve kaşlarını çatarak ona baktı .

"Bu ne şimdi ?"

Hope yavaşça ayağa kalktı ve sağ elini havaya kaldırdığı gibi sola doğru savurdu . Elini savurduğu an Kai aynı yçne doğru uçtu ve duvara çarptı . Hope onun yerden kalkmasına izin vermeden elini bu sefer havaya kaldırdığında Kai tavana çarptı . Ağzından bağırtı çıkaran Kai bağırarak Hope'a seslendi .

"Hope , dur !"

Hope ise elini bu seferr sağa doru savurduğunda Kai sağa doğru savrulurken o da elini Hope'a yöneltti ve büyüsüyle onu kendine çekti.

İkiside yere düşerken Kai , Hope'un harket etmesine izin vermeyerek onu sıkıca tuttu ve yüzüne tüm dikkatiyle baktı .

"Öğrenmişsin... Büyüm ortadan kalkmış."

Hope sertçe kendini ittirdikten sonra onun elleriden kurtulmuştu . Ve Kai'ın yüzüne sertçe bir tokat attı . Kai'ın yüzü sertçe sola kayarken bir azcık o halde kaldı ve yutkundu .

Şimde ne olacaktı ?

"Beni dinlemeyecek misin ?"

Mırıldayarak sordu , Kai .

"Dinlemek mi ? Sen beni kandırdın Kai ! Arkamdan iş çevirdin ! "

Kai kaşlarını çatarak ayağa kalktı .

"Kandırmak mı ? Kör müsün sen , Hope ! Ben seni sadece kandıran tek kişi değilim . "

Hope sertçe ayağa kalktı ve Kai'ın göğsüne vurarak onu itekledi .

"Ne diyorsun sen !? Açık açık konuş !"

Kai hiç tepkisini bozmadan devam etti.

"Ben sana kimseye güvenme dedim . Özellikle İKİZLERE GÜVENME DEDİM ! Ama sen yine beni şaşırtmadın . Onlara bu kadar güvenip bana güvenmiyorsun!"

Hope sinirle ellerini saçlarına götürdü ve kükrercesine bağırdı .

"Ne saçmalıyorsun Kai sen ! Onlar dediğin senin öldürdüğün ikizinin çocukları !"

"UMRUMDA DEĞİL ! NEDEN ANLAMIYORSUN !"

Hope öfkeyle Kai'ın yakasına yapıştı .

"Ne anlamıyorsunu be ! Deli misin sen ? Sen aileni öldürdün !"

Kai anında ciddileştiğinde ortamda belirgin bir olumsuz çi dalgalandı .

"Bunu sen mi söylüyorsun ? Hatırlatırım ..."

Ellerini yakasını tutan Hope'un eline gitti ve onun ellerini tuttu , yakassından çekerken konuştu .

"Sende amcanı öldürmek istemedin mi ? Annenin ölümüne sebep..."

"KES SESİNİ !"

Hope öfkeyle arkasına döndü .

"SUS ! Sus..."

Yere çöktü ve ellerini başına sardı . Kai'ın söylediği her şey doğruydu . Evet... Amcasını öldürmeye çalışmıştı . Ama o durumla bu durum aynı şey miydi ?

Kai başına eliye vurup derin bir nefes aldı . Yavaşça ve emin adımlarla Hope'a doğru yürüdü . Elini kaldırıp onun omzuna koyacakken eli havada kaldı . Vücudu tir tir titreyen kızı izlerken pişmanlık her yerini kapladı . Elini yumruk yaparak aşağıya indirirken mırıldandı .

"Sen ölemezsin , Hope . Ama yok edilebilirsin ..."

Hope hızlıca arkasına döndü ve arkasında çömelmiş adama baktı .

Kai yavaşça ayağa kalktı ve cektini çıkarıp Hope'un omuzlarına bıraktı ve onun şaşkın bakışlarına aldırış etmeden holün içindeki koltuğa oturdu .

"Sana her şeyi anlatabilirim ama sen duymaya hazır mısın , Mikaelson !"


The TribridWhere stories live. Discover now