Tek New Orleans'da değil dünyanın dört bir yanında kutlanıyordu bugün .Niklaus Mikaelson ve Elijah Mikaelson'ın ölümü herkes için büyük bir mutluluktu .
Bugün bile Hope , okulunda olmadığı için orada bile ufak bir kutlama oluyordu . Herkes kendince kutluyordu bugünü .
Mikaelson Malikanesinde ise durumlar çok da farklı değildi . Hepsi güzelce yemeklerini yemişlerdi ve oturma salonuna geçmiş sohbet ediyorlardı .
Bu zamana kadar sürekli ufak ufak sorunlar çıktığı için böyle oturup sohbet edemiyorlardı . Sürekli aileden birinin ya işi çıkıyordu yada birinin başı derde giriyordu .
"Ve bu yüzden Klaus beni hançerledi ! Düşünebiliyor musun ?" Diye sitem edercesine konuştu Kol .
Herkes onun bu haline gülerken Hope , Kol'un bu haline daha da güldü . Çünkü babası , amcasını en sevdiği tablosunun üstüne şarap döktüğü için hançerlemişti .
"Sen bide onu Rebekah'a sor ." Marcel gülerek karısına baktığında Rebekah ona kötü bir bakış atarak dil çıkardı .
"En saçma hançerlenme hikayem sanırım Nik'in Marcel ve benim beraber olup onu öldüreceğimizi düşündüğü içindi . "
Marcel karısına hayıflarcasına bakıp gülümserken kolunu onun omzuna attı ve ona sarıldı .
"Zaten planımız oydu , güzelim . Ama başarısız olmuştuk . Ah Klaus , ilk başta cidden çekilmiyordu hiç !"
Herkes gülmeye devam ederken Freya başını iki yana sallarken gülümsedi .
"Aileye en son gelen bendim . Ve beni kabul etmesi ne kadar zor olmuştu . Elijah bile inanamamıştı geri döndüğüme ..."
Hope bu konuyu hep merak ettiği için dikkatlice halasına baktı .
Kol ise pis pis ablasına sırıtırken elindeki kan dolu bardağı büyük bir yudumda bitirdi ve kumaş peçeteyle dudaklarını silerek ablasına göz kırptı .
"Onlar ne yapsın ? Bir anda bir ablamız olduğunu öğrendik . Ve bu ablamız dünyanın en güçlü cadılarından biri ! Ve ayrıca şu haline bak ... Yaşlanmama büyülerin yavaşça bozuluyor herlade . Sen baya çökmüşsün !"
Freya , küçük kardeşine sert bir bakış atarken bir anda Kol'un üstüne tavan düşünce o hariç herkes kahkaha atarak gülmeye başladı .
Kol betonların altından yavaşça kalkarken vücudunda açılan yaralar anında kapanmıştı ama üstü kan olmuştu bile .
"Hadi ama abla ! Bu en sevdiğim kıyafetimdi . "
Hope amcasının bu haline daha çok gülerken parmaklarını şıklattı ve kıyafetleri bir anda eski haline döndü .
Kol üstüne bakarken gülerek yiğenine döndü ve işaret parmağıyla onu gösterirken konuştu .
"İşte benim yiğenim! Görün de utanın aramızda en küçük olanımız en merhametli olan !"
Freya kardeşine kötü bakışlar atarken Hope ufak bir kahkaha atıp Marcel'in koluna yaslandı . Marcel kızın kafasına ufak bir öpücük bırakarak bir karısına bir de kardeşine sımsıkı sarıldı . Şuan ondan mutlusu yoktu . Yine Klaus yapacağını yapmıştı . Gitmişti arkasında büyük bir yıkım bırakarak ama yinede onlara sahipti . Yine onun ve Elijah'ın sayesinde ....
Kol kendini Davina'nın oturduğu koltuğa atarken karısını öpmeye çalıştı . Davina ise onu durdurdu ve güldü .
Hope onları izlerken yüzünde oluşan gülümseme daha da artı ve mırıldanarak konuştu .
YOU ARE READING
The Tribrid
FanfictionIzdırap... ...asla bitmiyor . Ve tüm acımın ortasında bir şiir hatırlıyorum , boşluğun içinde gerçeği fısıldayan Dostuma öfkelenmiştim . Öfkemi söyledim , geçti öfkem . Düşmanıma öfkelenmiştim . Dile getirmedim , büyüdü öfkem . Ve korkularla sula...