Bölüm 9

148 11 7
                                    

"Beni kovuyor musun?"

Okulda yangın alarmı çalarken ve üstümüzde dönerek dökülen suların arasında birbirimize anlamsızca bakıyorduk .

"Demek istedediğimin bu olmadığını çok iyi biliyorsun ."

Her lafını tek tek ve sözünün üstüne basa basa söylemişti . Bana bir kaç adım yürüyerek işaret parmağını bana çevirdi ve aynı ses tonuyla konuştu .

"Sen asla bu okuldan atılmayacaksın . Annene söz verdim. Ve sözümü her zaman tutarım. "

Kaşlarını çatarak ona baktım.

"Yani ben burda annemin kızı olarak mı okuyorum . Babamın kızından çıktım annemin kızı mı okuyorum şimdi !"

"Kapattın şu lanet olası suları !!" Öfkelenmişti. Ve etrafa bağırıyordu .

"Sana demeğe çalıştığım her şeyi çarptırıyorsun . Annen seni bana emanet etti. Buradasın ve hep burada kalacaksın . "

Sular kesilmişti ve ikimiz de sırılsıklamdık . Elini kaldırıp arkamda yanıp ve neredeyse kül olan kütüphaneye çevirdi .

"Yaptığın hoş değildi ve cezalandırılman lazım . Şimdi cezalandırmazsam bugün sen yaptın yarın başkası yapacak . O yüzden birazcık uzaklaşman lazım . "

Göz devirip ıslak saçlarımı sırtıma attım ve yüzüme yapışan saçlarımı da yüzümden ayırdım.

"Her neyse umrumda değil . " Odama doğru yol alıp yanından geçerken kolumdan tutup durdurdu .

"Umrunda olduğunu biliyorum . Yine umursamazca davranmaya çalışıyorsun ama senin içini biliyorum . "

Beni yatıştırmak için sakince konuşuyordu . Ama hâlâ kolumdan elini çekmemişti ve bende kıpırdamamış onu dinliyordum .

"Umursamak kötü bir şey değil . Bu bizim de doğamız . Aynı normaller gibi . "

Parmaklarıyla kolumu okşadı ve beni kendine çekti . Bana sıkıca sarılırken gözlerimden yaşlar akıyordu .

"New Orleans'a gitmen artık senin için daha iyi olacak . Artık alman gerek bunu . Biliyorum çok zor geliyor ..."

Bu sefer mırıldanarak konulurken sırtımı babacan bir tavırla sıvazladı.

"3 yıl oldu adım atmayalı New Orleans'a . Ailen seni özledi . Ve sen amcan ve babanın mezarına bile daha gitmedin . "

Ağlıyordum ve bunu biliyordu . Bana sıkıca sarılmaya devam ederken zorla çıkan sesimle konuşmaya çalıştım .

"Canım acıyor ... Oraya gidersem daha çok acıyacak biliyorum ."

Beni yavaşça kendinden uzaklaştırdı ve kollarımı iki eliyle tuttu ve hafifçe sıktı .

"Bunu şimdi yapmazsan ilerde yapmak zorunda kalacaksın . Ve o zaman daha çok canın acıyacak . "

Kıpkırmızı olan gözlerimi ilk defa onun gözlerine çevirdiği de onunda ağlamış olduğunu gördüm . Kalbim daha da acıdı .

"Tamam , gideceğim ."

Hafifçe gülümsedi ve yanağımdan düşen bir damlayı eliyle sildi .

"Dönme konusunda serbestsin . İstediğin zaman buraya gelebilirsin tamam mı?"

Başımı onaylarcasına salladım ve ona bu sefer ben sarıldım.

~~~~~~~~~

"Biricik yiğenimin buraya sefil bir otobüsle gelmesine izin verecek değilim ."

The TribridWhere stories live. Discover now