"Kocaman bir birliksiniz ama aranızda bir kişinin bile iyileştirme gücü yok mu!"
Kai'ın öfkeli bağrışlarıyla onu sakinleştirmeye çalıştılar .
"Aramızdaki şifacı bunun başka seviye bir zehir olduğunu söyledi ! "
Kai öfkeyle konuşan adamının boğazını tek eliyle tuttuğu gibi havaya kaldırdı .
Gözlerinden ateş fışkırıyordu .
"Hepiniz bir boka yaramayan bok parçalarısınız!"
Onları ayırmaya gelen bir kaç kişinin üstüne adamı fırlattığı gibi öfkeyle arkasına döndü ve yatakta yatan sevdiği kızın yanına gitti .
Yüzünden başlayan siyah damarlar yavaşça tüm bedenine yayılmıştı .
Kai derin bir nefes aldı ve gülümsemeye çalıştı .
Yatağın yanındaki sandalyeye oturup Hope'un elini tuttu .
Kızın buz gibi olan elini ısıtmak istercesine sımsıkı tutarken mırıldandı .
"Korkuyorum , Hope ..."
Gözünden bir damla yaş akarken burukça kızın yüzüne baktı .
"Lütfen beni yalnız bırakma..."
∆
Erik , Charles'ı okula götürüp Strow'a emanet ettikten sonra kendi birliğine uçmuştu .
Yolda adamlarına haber vermişti . Çoktan cesetler toplanmış olmalıydı .
Şuan aklı çok karışıktı . Resmen tüm sevdikleri yine paramparça olmuştu .
Birliğine varır varmaz hızlıca Hope ve Kai'ın bulunduğu binaya girdi .
Adamları ona merakla bakıp soru sorarken onları duymamazlıktan geldi ve hızlıca bulundukları odaya girdi .
Hope yatakta üstündeki kat kat kalın battaniyelerle yatıyordu . Hemen yanında da Kai vardı .
"Durumu nasıl?"
Merak ve azıcık da olsun endişeli bakışlarıyla içeriye girdi . Çünkü Hope'un ölmeyeceğini biliyordu . Ona kaç defa bunun imkansız olduğunu anlatmıştı .
"Ölüyor ..."
Kai'ın mırıltılk çıkan sesiyle Erik kaşlarını çattı .
Koşarak yatağın başına geldiğinde yatan kızın yüzünü gördü .
"Aman Tanrım ..."
Şaşkınlıkla kıza bakarken ne diyeceğini bilemedi.
"A-ama ... Ama Hope bize ölümsüz olduğunu söylemişti."
Kai bitap düşmüş bir hâlde yavaşça ayağa kalktı . Elleri arasındaki Hope'un elini yavaşça yatağın kenarına koydu .
Eğilip kızın kararmış alnından öptü . Dudakları buza değmiş gibi hissederken her zaman hissettiği sıcaklığı hissedememişti .
Gözünden dökülen yaşlar kızın yüzüne değerken yavaşça dudaklarını alnından çekti .
Eliyle göz yaşlarını temzilediği gibi yanındaki adama döndü .
"Her şey çok karışık ..."
Başını çevirip Hope'a tekrar baktı .
"O 3 varlığı da içinde bulunduruyor . Ama vampirliği daha etkili değildi çünkü vampir olmak için ölmek lazım..."
YOU ARE READING
The Tribrid
FanfictionIzdırap... ...asla bitmiyor . Ve tüm acımın ortasında bir şiir hatırlıyorum , boşluğun içinde gerçeği fısıldayan Dostuma öfkelenmiştim . Öfkemi söyledim , geçti öfkem . Düşmanıma öfkelenmiştim . Dile getirmedim , büyüdü öfkem . Ve korkularla sula...