Bölüm 15

172 11 3
                                    

Kıyamete son 9 gün :

Yatakta hem onun kokusu vardı hem de ufak bir ayaz kokusu vardı. Gözlerimi pencereden gelen güneş ışıkları ile açtım.
Güneş ışıkları gözlerimi rahatsız ederken sanki elimle engellemek istermişçesine elime havaya kaldırdım. Bu hareketime karşın güneş ışıkları parmaklarımın arasından hala yüzüme geliyordu.

Dün olanları hatırladıkça yüzümde ufak bir gülümseme meydana geldi. Resmen dün öpüşmüştük ve üstüne üstelik birçok şey paylaşmıştık birbirimize . Ve şimdi ise onun yatağında huzurlu bir şekilde yatıyordum.

Yüzümdeki gülümsemeye silmeden yavaş yataktan kalktım. Saate baktığımda saat dokuz buçuğa geliyordu. Hızlıca yatağa toplayıp elimi yüzümü yıkamak için odadan çıkıp banyoya geçtim. Banyoda rutin işlerimi hallettikten sonra saçımı da bir topuz yapıp banyodan çıktım. Aynadaki halime bakasım gelmiyordu çünkü oldukça bitkin gözüküyordum oysaki çok güzel uyumuştum. Yavaş adımlarla banyodan çıktıktan sonra Kai'ın yattığı salona doğru süzüldüm. Bakış açıma kendisi girdiğinde koltukta bir eli üstünde sırt üstü yatarken gördüm . Oldukça mükemmel gözüküyordu. Gerçekten o harikaydı. Yavaşça ona doğru adımlayıp yüzünü daha yakından incelemek için üstüne doğru hafifçe eğildim. Pürüzsüz yüzündeki hafif çıkmış kirli sakalları ile oldukça çekici gözüküyordu.

"Sova!"

Kai'ın ani büyüsüne karşı hiçbir şey yapamadan uçarak duvara çarptım. O kadar sert çarpmıştım ki sırtındaki kemiklerin kırılma sesi ortalığı inletmişti .

"Siktir , Hope !"

Yaptığı şey yeni fark eden Kai yattığı yerden koşarak yerde oturan bana doğru koştu .

"Neden sessizce uyurken beni izliyordum ki?"

Kemiklerim çoktan onarılmıştı ve ona garip garip baktım . Kai ise yavaşça kollarımdan tutup beni ayağa kaldırdı.

"İyi misin?"

Ona hafifçe gülümseyerek göz kırptım.

"İyiyim , iyiyim ."

Birazcık da olsa rahatlamış gözüküyordu. Ama gözlerinde ufak da olsa bir endişe kırıntısı sezmiştim.

"Hadi ama Malachai , sen benim kim olduğumu unutuyorsun . Bir saniyede kemiğim kırılır , bir saniyede iyileşirim ben ."

İyileşmem bir saniye sürmemişti ama takılacağı şeyde bu değildi zaten .

"Yine de dikkatli olmalısın, Hope . Ölümsüzlüğüne çok güvenme ."

"Haklısın." Diye mırıldandım .

Yüzüme bakıp burukça gülümsedi. Ellerini belime sarıp beni kendine doğru çekti .

"Bu aramızdaki şey sence de çok garip değil mi? Oldukça kısa bir zamanda sanki uzun zamandır tanıyormuş gibi hissediyorum. "

Gülümseyip elimi göğsüne koydum. Başımı kaldırıp o derin okyanusuna çevirdim.

"Beni korkutan da bu her şey iğrenç giderken bir anda her şey güzelleşmeye başladı . Ve ben tekrar iğrenç hale dönmesinden korkuyorum. "

Bir eli bel oğluğumu okşarken bir eli de yüzüme doğru yaklaştı . Sağ eli yanağımı bulduğunda yanağımı okşayarak saçımı arkama attı .

Gözlerimin içine derince bakarken yüzünde ise sanki bir şey söylemek istiyormuş gibi bir hal vardı. Dudaklarını hafifçe aralayıp yutkunarak tekrar kapattı. Ve yavaşça ellerini benden çekerek benden uzaklaştı.

The TribridWhere stories live. Discover now