* Final *

11.5K 578 50
                                    

Her insanın hayatında zorluklar olurdu. Kimininki hastalık, kimininki sevdiği insanların kaybı, kimininki ise vicdan azabı... Hiç kimsenin yaşamı mükemmel olmazdı, olamazdı. Buna rağmen daima iyiye inanmıştım ben.

Ne kadar acı çekersen o kadar mutlu olursun sözünü amacım edinmiş, o anı beklemiştim umutla.

Gelmişti, hem de yanında bir sürü sürprizle.

Dört sene hemşirelerin verdiği eğitimle sinir hastalıkları hastanesinde yatmıştım. Ardından babamı kazanmıştım, Ece’yle birlikte. Sonra Asmin, Yalçın, Olcay, Çağan... Çok küçük yaşta annemi kaybetmiştim ama toparlanabilmiştim yanımdaki insanlar sayesinde. Depresyone girmemi sağlayan, annemi hatta çocukluğumu benden çalan adam hapse girmiş, babam kısa sürede eski sağlığına kavuşmuştu.

Ece en azından saçlarını kesmeyi bırakmıştı. Hala yastığındaki tüylerin sayılarını düzenlediğini biliyordum ama görmezden gelmeye çalışıyordum. Ece’yi rahatlatan nadir şeylerden birini elinden alamazdım.

Yalçın’la ise aramız olması gerektiği gibiydi. Mükemmel... Kesinlikle asabiyetini azaltmıştı.

Asmin daha çok konuşuyordu ve kesinlikle Çağan’la aralarında bir şeyler vardı.

Kısaca gittiğim lise hayatımın dönüm noktası olmuş, bana kazanılması zor dostlar vermişti. Bazen onları çocukluğumdan verdiğim dört senenin bedeli olarak görüyordum. Acılarımın sonunda kazandığım mutluluk... Fakat sonra onların çok daha büyük hediye olduğunun farkına varıyordum.

‘‘Hadi ama İmge!’’ diye söylendi Ece düşüncelerimi bölerek. ‘‘Ellerini bırakmazsan kayamazsın!’’

‘‘Korkuyorum.’’

İtirafım karşısında patenlerini ustaca hareket ettirerek yanıma yaklaştı Yalçın. İki eli belimi kavradığında dudaklarımın arasından cılız bir çığlık kaçmıştı bile. ‘‘Sakın, Yalçın!’’ derken avuçlarını itmeye çalışsam da geç kalmıştım. Bedenimi sanki hiç ağırlığı yokmuş gibi pistin ortasına sürüklemişti sevgilim.

Bugün öğrendiğim tek şey; buz pateninin bana göre olmadığıydı.

‘‘Ayakta bile duramıyorken bana eziyet ediyorsunuz!’’

Belimdeki ellerin geri çekilmesiyle koluna yapıştım Yalçın’ın. Ece ilk defa biniyor olmasına rağmen oldukça profesyonel sürüyordu. Tutunmaya gerek duymuyor, ortalara yaklaşmamaya dikkat ederek ilerliyordu. Benim ise on dakikadır tek yaptığım şey; söylenmekti.

Asmin’e baktığımda keyfinin gayet yerinde olduğunu gördüm. Çağan buz patenini bildiği için ona öğretiyordu ve bundan faydalanan arkadaşım dört kolla sarılmıştı hoşlandığı çocuğa. Ah, Çağan’ın da şikayet ettiğini söyleyemezdim!

‘‘Yalçın, beni düşürüp beynimi patlatmaya çalışıyorsan baştan söyleyeyim kıracağım tek yer belim!’’

Her zamanki gibi homurdanmama karşılık pasif tutuşumdan silkinerek kurtuldu. ‘‘Aramızda eğlenmeyen bir sensin.’’

‘‘Gidin de kalçasını kıran Olcay’a söyleyin bunu.’’ dedim keyifle. Tek beceriksiz ben değildim, geldiğimizden beri üç-dört kere düşmüştü Olcay. Hem de her seferinde sağ tarafının üstüne. Onunla dalga geçebilmenin verdiği zevki ancak iki dakika yaşayabildim. Omzumdan hafifçe dürten Ece, onun sevgilisiyle uğraşmam için uyarıyordu beni.

‘‘Tamam, hadi deneyelim.’’

İki avucumu da Yalçın’ın sımsıcak ellerine bıraktım. Eminim dengemi sağlayabilirdi. Geri geriye ilerlerken  aynı zamanda beni de yönlendiriyordu. ‘‘Burası çok soğuk, çıkalım hadi!’’  dedim öfkeyle. Yapamayacağım şeyler için beni zorlamayı bıraksalar çok hoş olacaktı! Bunun yerine sinemaya falan girebilirdik.

Aşka Dokunuş ღWhere stories live. Discover now