4. Bölüm - Ece

10.1K 553 1
                                    

Yumuşak, sıcak bir yerde uyumama rağmen rüzgârın serinletici etkisini hissediyordum. Kendime gelebilmek için gözlerimi kırpıştırmam gerekti. Önce mor benekler görmeye başladım, daha sonra ise bembeyaz bulutları. Görüşüm netlik kazanırken Yalçın’ın gözlerini ileriye sabitleyerek öylece baktığına şahit oldum. Uyanıp kıpırdamama rağmen hiçbir şey yapmadı.

‘‘Saat kaç?’’ diye sorduğumda dikkat dağıldı, gözlerini bana çevirdi. Fakat ne gülümsedi ne de bir tepki verdi. Öylece bakmayı sürdürdü tam delirdiğini düşünmeye başladığım sırada başını arkaya atıp gür bir kahkaha patlattı. Kuşların hepsi aniden uçunca şaşkınlıkla ona bakakaldım.

‘‘Yalçın. Kafayı mı yedin?’’

‘‘Sadece şaşırmış ifadeni görmek istedim İmge.’’

Ne demem gerektiği hakkında hiç fikrim yoktu. Böyle saçmalamadan sadece bana kötü davransa zorlanmayacaktım! Şakaklarımı ovalamaya başladığımda ‘‘Öğleden sonraki ikinci dersteler.’’ diye mırıldandı.

Neden beni uyandırmadığı hakkında bağırıp çağırabilirdim, kötü bakışlarla yanağına tokadımı geçirebilirdim, benimle dalga geçen o güzel yüzünü dağıtabilirdim. Fakat tek yaptığım ayağa kalkarak çıkışa yürümek oldu.

Hemen derse girip çantamı almak ve evime gitmek istiyordum. Zaten yok yazılmıştım dersleri çekmenin ne anlamı vardı ki? Beni durdurmadı, neden durdurması gerektiğini düşünüyordum ki sanki.

Koridora indikten sonra sınıfıma yöneldim. Adımlarım boşlukta yankılanıyor gibiydi. Çıkan ses birazcık ürkütücü gelse de hemen kendimi sınıfa attım. Gözlüklü, siyah takım elbise giymiş, biraz yaşlı coğrafya öğretmeni tam akarsulardan bahsederken içeri girmemden hoşlanmamış olmalı ki huzursuzca kıpırdandı.

‘‘Ne var?’’

‘‘Çantamı almaya geldim.’’

‘‘İki saat yok yazıldın.’’

‘‘Biliyorum’’

Aramızdaki diyalog buydu, yok yazılmamdan ona neydi ki? Ön sıramdan çantamı aldım ve sol koluma taktım. Tam geri çekileceğim sırada Asmin koluma yapıştı. ‘‘Kimleydin? Neredeydin? Bir ara Yalçın yukarı çıkmıştı, ne yaptınız? Çıkıyor musunuz?’’

‘‘Hey sakinleş. Yok, öyle bir dünya.’’

Göz kırptıktan sonra arkamı dönüp kapıya doğru adımlar atmaya başladım. ‘‘Gidemezsin.’’ diyen öğretmen önümü kesip elindeki kitabı bana doğrulttu. ‘‘Otur sırana.’’

‘‘Dediğiniz gibi yok yazıldım zaten. Devamsızlığıma yazıldıktan sonra neden sınıfta durayım? Giderim’’ dedim ve cevap beklemeden sınıftan çıktım. Buna alışık olmaları gerekmez miydi? Kapıya doğru giderken pencerelerden dışarı baktım. Yağmur yağmıyordu ama hava kapalıydı. Ne yapacaktım? Ani bir dürtüyle telefonumu çıkarıp duvara yaslandım ve psikologumun numarasını tuşladım.

Çaldı, çaldı ve çaldı.

Tam kapatmak üzereyken onun sesini duydum. ‘‘İmge?’’ dedi kısık ve tereddüde düşmüş ses tonuyla. ‘‘Ece’yle konuşmak istiyorum, hemen şimdi.’’

Emreden sert konuşmamı umursamadan ‘‘Tamam’’ dedi. Birkaç hışırtı çalındı kulağıma. Gözlerimi kapayıp beklemeye başladım, normalde bu yasaktı fakat doktor Ece’nin sağlığını iyi etkilediğimi düşünüyordu. Hemşireyle aralarında geçen konuşmadan en ufak bir şey anlamamıştım.

Başımı geriye doğru attıktan sonra dudaklarımı birbirine bastırdım. Ne kadar klişe! Hayatım o kadar sıradandı ki. Oflayıp puflarken birden çığlık duydum.

Aşka Dokunuş ღDonde viven las historias. Descúbrelo ahora