7. Bölüm - Mesafe

8.7K 447 0
                                    

Sessizlik.

Gergin bir bekleyiş. Ece, Yalçın ve Olcay’ın gözlerini sırtımda hissedebiliyordum. Korkuyorlardı, tepkimden belki de. Bilmiyordum. Tek farkında olduğum şey; Yalçın’ın çığırından çıkan öfkesiydi.

Titremelerimi durdurabilmek adına ellerimi yüzüme kapadım, sakinleşmeli ve mantıklı olmalıydım. Normalde soğukkanlılığını koruyan biriydim fakat şuan o bile saklanmıştı.

Doğru kararlar verebileceğimi sanmıyordum. Karmaşayla yere attığım çantamı omzuma asarken arkamdakilere gelişigüzel baktım. ‘‘Ben gidiyorum. Ece sen onlarla gelebilirsin.’’

Ondan cevap beklemeden yürümeye başladım. Yere yığılmamak için derin nefeslerle soludum. Başım dönüyor, midem bulanıyordu. Sabah az kahvaltı ettiğim için şanslı olduğumu düşünerek hayatımın karmaşasından sıyrılmaya çalıştım.

İşler fena kızışıyordu.

Kendi hayatımın ipleri elimden kaçmıştı. Artık yönlendiren ben değildim, kukla olmuştum. Şuan gidiş yoluna koyulduğum lise tüm yaşamımı değiştirmeye başlamıştı.

Değişiyordum. En kötüsü ise bunu engelleyememekti. Böyle olmak istemiyordum. Asmin veya Yalçın benimle konuştuğunda mutlu olmak gereksizdi. Bu hayatta öğrendiğim nadir şeylerden biri değer verdiğin herkesin seni bir gün terk edeceğiydi. Buna rağmen insanlara bağlanamazdım, şuan yapamazdım. Ece’yi kıskanamazdım. O yanımda olacak tek kişiydi!

Ellerimi birleştirirken sakinleşmenin en iyi yol olduğunu düşündüm. Sakinleşmeli ve eski benliğime dönmeliydim. Bunu yapmak zorundaydım. Kırılan olmaktansa kıran olmayı tercih ederdim. Kesinlikle bencil bir insandım fakat umurumda değildi.

Yeterince darbe almış, yorulmuştum. Devam edemezdim. Gölgelerde saklanarak, insanlarla iletişimi kopararak mutluydum. Kimsenin gözleri benim üzerimde değilken hayatım daha güzeldi. Şu sıralar bir anda önemsediğim kişi sayısı artmıştı!

Bana ne demeyi hatırlamalıydım!

‘‘İmge!’’

Ece’nin sesini duyduğumda adımlarım istemsizce durdu. Bedenim titremeyi kesmişti, vücudumdan salgılanan adrenalin çekilmişti. Bana da lapa haline gelmiş bacaklar kalmıştı. ‘‘Sakinleş! Bu tepkinde ne?’’

‘‘Bu tepki mi?’’ diyerek patladım. Ellerimi saçlarımın içinden hırsla geçirdikten sonra etraftaki bakışları umursamadan ‘‘Dalga mı geçiyorsun?’’ diye bağırmaya devam ettim. ‘‘Beni boğazladı! Yalçın’ı durdurmaya çalışırken ölmeye niyetli değilim!’’

Bağırışlarım sessiz fısıltıya dönüşünce güçsüzce sallandığımı hissettim. Görüşüm bir bulanıklaşıyor bir düzeliyordu. Vücudumdaki bütün enerji çekilmiş gibiydi, hem de sabah olmasına rağmen.

Ece ne zaman koluma uzanmıştı bilmiyordum. Yine de onun sıcak parmaklarını hissetmek güvende olduğumu düşünmemi sağlamıştı.

İşte ihtiyacım olan buydu; beni seven herhangi birinin sıcaklığı. Saf öfkenin soğukluğu değil.

‘‘Kendimi engelleyemediğimi biliyorsun.’’ diye tısladı dişlerinin arasından Yalçın. Sinirleri yatışmamıştı ve vücudu gergindi. Sanki geri dönüp onları yakalamak, öldüresiye pataklamak istiyordu.

‘‘Umurumda değil.’’ dedim ellerimi ağrımaya başlayan midemin üzerine koyarken. ‘‘Artık değil.’’

Arkamı dönüp onları geride bırakırken kendime gelebilmek için her zaman gittiğim yoldan saptım. Ağaçlardan birinden destek alarak soluklandım. Hayatımdaki pürüzleri halletmem gerekiyordu. Böyle yaşamaya devam edemezdim.

Aşka Dokunuş ღHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin