10. Bölüm - Yardım

7.1K 412 9
                                    

Sabah uyandığımda günlerdir ilk defa bu kadar mutlu hissediyordum. Ece ile aramızda oluşmaya başlayan çatlaklar canımı yaksa da kendi başıma bir şeyleri yoluna koyabilmek güzeldi. Yatakta gözlerimi tavana dikmiş öylece yatıyordum. Kalkıp günümü mahvetmek istemiyordum. Bugünün cumartesi olduğunu fark edince yüzüme kocaman sırıtış yayıldı.

Okul iyiydi fakat yorucuydu. Hem de benim gibi sürekli olay yaşıyorsanız...

Telefonumun titrediğini görünce kaşlarımı kaldırdım. Rehberimde toplam dört kişi vardı, beni kim arıyordu ki? Uzanıp arayanın gizli numara olduğunu görünce hayal kırıklığına uğradım. İçimde bir yerlerde Yalçın'ın arama ihtimalini tartıyordum çünkü.

‘‘Efendim?’’ dedim telefonu açıp. Karşımdaki her kimse sadece dinledi, konuşmadı. ‘‘Hey,’’ dedim sinirle. ‘‘Sen kimsin?’’

Yaptığımın saçma olduğunu birkaç dakika sonra fark ettim. Zaten kim olduğunu söyleyecek olsa gizli numaradan aramazdı ki! Şaşkınlığımı atmaya çalışırken ‘‘Kapatıyorum’’ diyerek haber verdim. Cevabı duyduğum nefes sesleriydi. Harika(!), bir telefon sapığım eksikti!

‘‘İmge.’’

Babamın bana seslendiğini duyunca gözlerimi devirdim. Bir sabah huzurla sade tavanımı izleyemez miydim? Neden herkes beni rahatsız etmeye çalışıyordu. ‘‘İmge!’’

Babamın sesi sertleşmişti, kaşlarını çattığını görmesem de biliyordum. Kapım gürültüyle geriye savrularak açıldı.

‘‘İmge dedim!’’

‘‘Biliyorum, duydum.’’

‘‘Neden cevap vermiyorsun? Duymuşsun bir de!’’

‘‘İmge dedin, soru sormadın ki!’’

Anlık şaşkınlıktan sonra kendini topladı. ‘‘Marketten ekmek alıp gel. Bugün kahvaltıyı üçümüz yapacağız.’’ Pikeyi tekmeledikten sonra oflayarak doğruldum. Evin bütün ayak işlerini ben yapıyordum!

Masamın üzerine bıraktığı paraya baktım. Kendimi daha garip hissedemezdim. Altımdaki pijamayı çıkarma gereği görmeden tişörtümü değiştirdim. Banyoya girerek hızla işlemleri tamamladım. Siyah hırkamı alarak kapıya yürüdüm. Hızlı olmalıydım, kahvaltının soğuması hoşlanmadığım şeylerden biriydi.

‘‘Gelmeme gerek var mı?’’ diye seslendi Ece. ‘‘Sorun değil.’’ dedim moralimin bozulduğunu dışa yansıtmadan. Eskiden olsa sormazdı bile.

Ayakkabılarımı giyerek kendimi dışarı atınca oksijeni içime çektim. Soğuk günlerdeydik fakat bugün güneş açmıştı. Sarı ışıklar gözümü kamaştırınca ellerimi alnıma siper ettim.

‘‘İmge!’’

Neden herkes ısrarla bana sesleniyordu? Sıkılmış bakışlarımı etrafta dolaştırdığımda dalgınlıkla sendeledim. Kolumu yakalayan el dengemi geri kazanmama yardımcı oldu. ‘‘Bu kadar sakar olmana şaşmamalı.’’ diye homurdandı Yalçın.

‘‘Burada ne yapıyorsun?’’ dedim dehşet içinde. Yüz ifademe bakarak bolca güldükten sonra ‘‘Seni takip ediyordum.’’ diyerek cevap verdi. Gözlerimi kırpıştırarak bir süre anlamaya çalıştım, eğer gerçekten böyle yapıyorsa söylemezdi ki!

Eliyle saçlarımı dağıtıp ‘‘Aynı yoldan okula gidiyoruz, evim yakın.’’ dedi. İstifimi bozmadan ‘‘Dalga geçtiğini biliyordum’’ diye sızlandım.

Beni inanacak kadar aptal mı sanıyordu? Dil çıkarıp küçük kızlar gibi koşmamak için kendimi zor tutuyordum.

‘‘Bence inanmıştın.’’

Aşka Dokunuş ღUnde poveștirile trăiesc. Descoperă acum